Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/333 E. 2022/980 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/333
KARAR NO : 2022/980

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/03/2016
KARAR TARİHİ : 25/11/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlular hakkında çek kredisi borcu için; 2.400,00-TL’si asıl alacak, 406,60 TL’si işlemiş faiz, 20,34 TL’si BSMV ve 300,00 TL’si ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 3.127,14 TL alacağın; taksitli ticari kredi borcu için; 1.669.131,82 TL’si asıl alacak, 57.486,21 TL’si işlemiş faiz ve 2.874,31 TL’si BSMV olmak üzere toplam 1.729.492,34 TL alacağın ve borçlu cari hesap borcu için; 914.208,21 TL’si asıl alacak, 31.502,53 TL’si işlemiş faiz, 1.575,13 TL’si BSMV, 10.292,27 TL’si masraf olmak üzere toplam 957.578,14 TL alacağın genel toplam 2.690.197,62 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Kendilerine usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı- borçlu yasal süre içerisinde vekili aracılığıyla verdiği 14/09/2015 tarihli dilekçesi ile; alacaklı tarafa böyle bir borcun bulunmadığını ileri sürerek, borca faize, faiz oranına ve tüm fer’ilere itiraz etmiştir
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili bankanın Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Şubesi ile dava dışı … Petrol Ürünleri Kimya San. ve Tic. Ltd. Şti arasında Genel Nakdi Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinin imzalandığını ve şirkete krediler kullandırıldığını, davalıların bu sözleşmeleri “müteselsil kefil” olarak imzaladıklarını, kredilerin vadesinde ödenmediğini, asıl borçluya ve müteselsil kefillere Karşıyaka 4. Noterliği’nin 05/08/2015 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini ancak borcun ödenmediğini, davalılar hakkında İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… D…. sayılı ihtiyati haciz kararı dayanak tutulmak suretiyle ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların borca itiraz ettiklerini, itirazın dayanaksız ve takibi uzatmaya yönelik olduğunu belirterek, davalıların itirazlarının iptaline, toplam 2.690.197,62 TL tutarındaki alacağın şimdilik 1.000.000,00 TL tutarlı ana para kısmına ilişkin itirazın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla iptaline, takibin bu miktar ana para ve takip tarihinden itibaren faiz ve diğer fer’ileriyle birlikte devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın kısmi olarak açılmasında hukuki yararın bulunmadığını, davacının isteğinin alacak davası mı yoksa itirazın iptali davası mı olduğunun anlaşılamadığını, alacağın likit olmadığını, kredi sözleşmesiyle hesap kat ihtarnamesinin ve davacı tarafın diğer delillerinin kendilerine tebliğ edilmediğini, davacı tarafın belirttiği şekil ve şartlarda bir kredi sözleşmesinin imzalanmadığını, kefiller tarafından kefillik şartları, sorumlu olunan borç miktarının kendi el yazıları ile yazılmadığını, kefil olunan miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefalet durumunda bu anlama gelen bir ifadenin kefilin el yazısı ile yazılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte ortada böyle bir sözleşme var ise de sözleşmede geçerli kefalet ilişkisinin kurulmadığını, sözleşmeyi kabul anlamına gelmemek üzere müvekkillerinin kefaletlerinin geçerli olabilmesi için kefalet miktarının belirli olması gerektiğini, kefilin sadece imzaladığı sözleşmeye istinaden geri ödemesi yapılmamış kredilerden sorumlu olacağını, her bir müvekkilinden aynı şekilde ve miktarda borcun ödenmesinin istendiğini, bu şekildeki bir isteğin hukuken geçerli olmadığını, dava dışı borçlu şirkete husumet yöneltilmeden böyle bir takiple istekte bulunulmasının mümkün olmadığını, ayrıca davaya konu kredi sözleşmesi ile ilgili olarak asıl borçlu lehine verilmiş ipoteklerin de bulunduğunu, ipotek miktarının toplam borcu karşıladığını, bu hali ile müvekkilleri hakkında devam eden bu takibin mükerrer olduğunu ve müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını ayrıca müvekkillerine gönderilmiş geçerli bir muacceliyet ihtarının bulunmadığını, müvekkillerinin, davacıya herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek, davanın öncelikle usulden, bu mümkün olmadığı takdirde esastan reddine, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; haklarında genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalıların borca itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davacı banka ile dava dışı … Petrol Ür. Kim. San ve Tic. Ltd. Şti. arasında 21/08/2014 düzenleme tarihli 3.000.000,00 TL limitli genel nakdi, gayri nakdi kredi sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmede diğer davalılar her biri 3.000.000,00 TL kefalet limiti ile müteselsil kefil olarak yer almışlardır.
Davacı banka davalılara İzmir 4. Noterliği’nden gönderdiği 05/08/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile; “04/08/2015 tarihi itibariyle hesabı kat ettiklerini” bildirerek, davalılardan toplam 2.596.341,37-TL borcu 7 gün içinde ödemelerini, aynı sürede 35.880,00-TL çek sorumluluk tutarını depo etmelerini istemiştir. İhtarname dava dışı asıl borçluya ve davalılara 07/08/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. İhtarname ile verilen 7 günlük sürenin eklenmesi ve tatil günlerinin dikkate alınması sonucu davalıların temerrütünün 17/08/2015 tarihinde oluştuğu kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacı banka ile dava dışı … Petrol Ür. Kim. San ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan 21/08/2014 düzenleme tarihli 3.000.000,00 TL limitli genel nakdi, gayri nakdi kredi sözleşmesinde müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla yer alan davalıların kefaletlerinin TBK’ya uygun ve geçerli kefalet olup olmadığı, bu çerçevede davalıların sorumluluğu yoluna gidilip gidilemeyeceği, davalılar yönünden alacağın muaccel olup olmadığı, takibin mükerrer bir takip olup olmadığı, borçlu şirket lehine verilen ipoteklerin borcu karşılayıp karşılamadığı, davalıların İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası kapsamında davacı bankaya borçlarının bulunup bulunmadığı, icra takip tarihi itibariyle davalılar borcunun ne miktar olduğu” konularındadır.
İİK’nın 67. maddesi gereğince davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısının … Bankası A.Ş, takip borçlularının … Petrol Ürünleri Kimya San. ve Tic. Ltd. Şti. ve … olduğu, takipte faiz fer’ileri ile birlikte toplam 2.685.830,08 TL’nin tahsilinin istendiği, takibin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip olduğu görülmüştür.
Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısının … Bankası A.Ş., takip borçlularının … Petrol Ürünleri Kimya San. ve Tic. Ltd. Şti. ve … olduğu, takipte faiz fer’ileri ile birlikte toplam 2.689.897,62 TL’nin tahsilinin istendiği, takibin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip olduğu görülmüştür.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gönderilen belgeler incelendiğinde; davaya konu genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte davalı … Şti. yetkilisinin … olduğu, daha sonra bu şirketin davalı … Şti ile birleştiği, bu birleşmenin sicil gazetesinde 24/11/2015 tarihinde yayımlandığı görülmüştür. Yine dava konusu genel kredi sözleşmesinin imzalandığı 21/08/2014 tarihinde şirket yetkilisinin … olduğu görülmüştür.
Mahkememizce davacı banka kayıtları, dava ve icra dosyası üzerinde uyuşmazlık konularında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bankacı bilirkişi hazırlayıp sunduğu 28/05/2018 tarihli raporunda özetle; davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu … Petrol Ür. Kim. San ve Tic. Ltd. Şti.’ye 21/08/2014 düzenleme tarihli 3.000.000,00 TL limitli genel nakdi, gayri nakdi kredi sözleşmesinin imzalatıldığını, bu sözleşmeyi davalıların müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, her birinin kefalet limitinin 3.000.000,00 TL olduğunu, 6098 sayılı TBK’nın kefalet hükümleri doğrultusunda sözleşmede kefillerin kefalet türünün, kefil olunan miktarın, kefalet tarihinin belirtilerek davalılar tarafından imzalandığını, kendi el yazıları olmadığı yönündeki iddiaların mahkemenin takdirinde olduğunu; sözleşmeye dayalı olarak dava dışı asıl borçlu şirkete taksitli ticari krediler ile borçlu cari hesabından kredi kullandırıldığını, hesabı üzerine çek karnesi verildiğini, kredilerin teminatı olarak dava dışı asıl borçlu şirketin borçlarının teminen davacı banka tarafından 2.450.000 TL bedelli taşınmaz ipoteğinin alındığını; krediler ödenmediği için kredi hesaplarının 04/08/2015 tarihinde kat edilerek davalılara ihtarname gönderildiğini, davalıların 10/08/2015 tarihinde temerrüte düştüklerini, ihtar sonrası riskin sürmesi nedeniyle davalar hakkında İzmir 27. İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyasında ve Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ve İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında tahsilde tekerür olmamak kaydı ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların davacı bankaya icra takip tarihi itibariyle 2.400,00 TL’si çek kredi hesabı asıl alacağı, 1.668.815,95 TL’si taksitli ticari kredi asıl alacağı, 914.208,21 TL’si cari hesap asıl alacağı olmak üzere 2.585.424,16 TL’si asıl alacak toplamı, 44.930,03 TL’si işlemiş akdi ve temerrüt faizi, 2.246,51 TL’si BSMV, 300,00 TL’si ihtiyati haciz vekalet ücreti, 10.292,27 TL’si masraf olmak üzere toplam 2.643.192,97 TL nakdi alacak ve 8.400,00 TL çek depo tutarı alacağının bulunduğunu, davacı bankanın dava dilekçesinde 1.000.000,00 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisini istemiş olması nedeniyle istekle bağlı kalındığında 1.000.000,00 TL banka asıl alacağından davalıların tahsilinde tekerrür olmamak kaydı ile müteselsil kefil sıfatıyla ayrı ayrı sorumluluklarının bulunduğunu, davacı bankanın 1.000.000,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 54 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisinin uygulama ve isteme yetkisinin bulunduğunu bildirmiştir
Bilirkişinin, davacı banka alacağının belirlenmesi için yaptığı hesaplama yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olduğundan ve düzenlediği bilirkişi raporu açıklayıcı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Dava fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000.000,00 TL asıl alacak miktarı üzerinden açılmış ve bu miktara yönelik itirazın iptali istenmiştir.
Davalılar vekili 16/11/2018 tarihli dilekçesi ile; takibin dayanağı genel kredi sözleşmesindeki kefil yazılarının müvekkillerine ait olmadığını belirterek sözleşmedeki yazıların aidiyeti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını istemiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 25/02/2021 tarihli raporda; 21/08/2014 tarihli, 3.000.000,00 TL bedelli, … Bankasına ait Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinin 28. sayfasında “…” ve “21/08/2014”, 29. sayfasındaki yazılar ile …’nın mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazıların …’nın eli ürünü olduğu; … …, …, … ve …’nın mukayese yazı örneklerinin (istiktab tutanaklarında) tezyini olduğu ve başkaca samimi mukayese yazı örnekleri bulunmadığı dolayısıyla, inceleme konusu sözleşmede ilgili sayfalardaki yazıların … …, …, … ve …’ya aidiyeti hususunda değerlendirme yapılamadığı bildirilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 27/10/2021 tarihli raporda; davacı bankaya ait 21/08/2014 tarihli 3.000.000,00 TL bedelli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin 28. sayfasında “…” isim yazısı ve altındaki “21/08/2014” yazısı ile “… İnş” kaşe izi altındaki “21/08/2014” yazısı ile …’nın mukayese yazıları arasında uygunluk ve benzerlikler saptandığından bu yazıların …’nın eli ürünü olduğu; “… …” isim yazısı ve altındaki “21/08/2014” tarih yazısı ile … …’un mukayese yazıları arasında uygunluk ve benzerlikler saptandığından bu yazıların … …’un eli ürünü olduğu; “…” isim yazısı ve altındaki “21/08/2014” tarih yazısı ile …’un mukayese yazıları arasında uygunluk ve benzerlikler saptandığından bu yazıların …’un eli ürünü olduğu; “…” isim yazısı ve altındaki “22/08/2014” tarih yazısı ile …’un mukayese yazıları arasında uygunluk ve benzerlikler saptandığından bu yazıların …’un eli ürünü olduğu; inceleme konusu belgede 33. ve 37. sayfalarındaki yazılar ve rakamlar ile …’nın mukayese yazıları arasında uygunluk ve benzerlik saptandığından …’nın eli ürünü olduğu, belgenin 41. sayfasında “kefalet beyanı” bölümünde mavi mürekkepli kalem ile yazılı yazılar ve rakamlar ile …’un mukayese yazıları arasında uygunluk ve benzerlik saptandığından söz konusu yazıların …’un eli ürünü olduğu; “eş rızası beyanı” bölümünde mavi mürekkepli kalem ile yazılı yazılar ve rakamlar ile …’un mukayese yazıları arasında uygunluk ve benzerlik saptandığından söz konusu yazıların …’un eli ürünü olduğu, belgenin 45. sayfasındaki yazılar ve rakamlar ile … …’un mukayese yazıları arasında uygunluk ve benzerlik saptandığından söz konusu yazıların … …’un eli ürünü olduğu; belgenin 54. sayfasında “… Petrol Ürünleri San ve Tic Ltd Şti”, “müteselsil”, “3.000.000,00 TL”, “üçmilyon tl”, “22/08/2014”, “… Sokak No:… … İzmir” ve “…” yazıları ile …’un mukayese yazıları arasında uygunluk ve benzerlik saptandığından söz konusu yazıların …’un eli ürünü olduğu; belgede 55. sayfada; “… Petrol Ürünleri San ve Tic Ltd Şti”, “3.000.000,00 TL”, “üçmilyon tl”, “22/08/2014”, “…” yazıları ile …’un mukayese yazıları arasında uygunluk ve benzerlik saptandığından söz konusu yazıların …’un eli ürünü olduğu, belgenin 56. sayfasında; “… Petrol Ürünleri San ve Tic Ltd Şti”, “müteselsil”, “3.000.000,00 TL”, “üçmilyon tl”, “22/08/2014”, “… Bulvarı No:… K:… … İzmir” ve “…” yazıları ile …’un mukayese yazıları arasında uygunluk ve benzerlik saptandığından söz konusu yazıların …’un eli ürünü olduğu; inceleme konusu belgede 54, 55 ve 56. sayfalardaki diğer yazılar ile … …, …, … ve …’nın mukayese yazıları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu yazıların … …, …, … ve … eli ürünü olmadığı bildirilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 24/05/2022 tarihli raporda; inceleme konusu belgede 28. sayfada ve 29. sayfada ilgili yazıların aidiyeti konusunda 25/02/2021 tarihli belgede sonuç verildiği bildirilmiştir.
Genel nakdi, gayri nakdi kredi sözleşmesinin 21/08/2014 tarihinde düzenlenmiş olması nedeniyle olayda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
6098 sayılı TBK’nın 583. maddesinde; “(1)Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. (2) Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. (3) Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu düzenlemeye kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır. Bu hususlar zorunlu şekil şartlarıdır.
İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun raporu ile birlikte davaya konu 21/09/2014 tarihli genel nakdi gayri nakdi kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olarak imzaları bulunan davalıların TBK’nın 583. maddesi gereğince sorumlu oldukları azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olarak yükümlülük altına girdikleri hususunu kendi el yazılarıyla yazdıklarının belirlenmiş olması karşısında kefaletlerinin geçerli olduğu; raporda belirtilen 54 ve 56. sayfalardaki “kefalet miktarı, tarih ve müteselsil” yazıları dışında kalan diğer yazıların kefaletin sıhhatini etkisinin bulunmadığı; 55. sayfada sadece “müteselsil” yazısının olmadığı ancak bu kısmın da “eş rızası beyanı” altında düzenlenen kısım olması nedeniyle müteselsil yazısının olmamasının ve diğer yazıların davalının eli ürünü olmadığı yönündeki tespitin de kefaletin sıhhatine yani sonuca etkisinin bulunmadığı kanaatine ulaşılmış, bu yöndeki davalı itirazları haklı bulunmamıştır. Bu durumda müşterek borçlu müteselsil kefil durumundaki davalılar kefalet limiti doğrultusunda kendi temerrütlerinin hukuki sonuçlarından sorumlu olacaklardır.
İİK’nın 45. maddesinin 1. fıkrasında; “Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoliyle takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoliyle takip edebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Her nekadar İİK’nın 45. maddesine göre alacağı rehinle temin edilmiş alacaklı kural olarak ilk önce rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunda ise de; rehinle temin edilmiş alacak için ayrıca müteselsil kefil varsa rehin alacaklısının müteselsil kefile karşı haciz veya iflas yolu ile takip yapası mümkündür. Bu nedenle İİK’nın 45. maddesi hükmü müteselsil kefiller hakkında uygulanamayacaktır. TBK’nın 586/1. maddesi gereğince kefil, müteselsil kefil sıfatıyla yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden kefili takip edebilecektir. Bunun için muaccel olmuş esas borcun ifa edilmemiş olması ve esas borçlunun ihtar edilmesi yeterli olacaktır.
Her üç icra takibinde de “tahsilde tekerrür olmamak üzere” kaydı düşülmüştür. Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davalıların tümü müşterek borçlu-müteselsil kefil olarak yer almışlardır. İİK’nın 45/3. maddesine göre alacağın kambiyo senedine dayanması halinde, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile borçlu hakkında ayrıca takip yapılabilecek olup, davalılar da sözleşmede kefil olmaları nedeniyle kefalet limitleri ve kendi temerrütlerinin sonuçlarından ve ipoteği aşan miktar yönünden tahsilde tekerrür olmamak üzere sorumlu olacaklardır. Bunun yanı sıra borcun ödenmesi için kambiyo senedi verilmesi genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapılmasına engel oluşturmayacaktır. Bu ilke çerçevesinde yapılan değerlendirme sonucunda davalılar vekilinin mükerrer takip yapıldığı yönündeki itiraz ve savunması haklı görülmemiştir.
Genel kredi sözleşmeleri, nitelikleri itibariyle kredi işleminin temelini oluşturan ve kredi vereni öngörülen tutara kadar nakdi, ayni veya sorumluluk kredisi açmak, kullandırmak ve vadeye kadar geri ödeme isteğinde bulunmamak yükümlülüğü altına sokan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler nedeniyle doğacak olan uyuşmazlıklarda alacaklı bankanın, kredi alacağı için hesabın işlediği süreçte hesabın kat edilerek hesap kat ihtarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği tarihe kadar olan dönem için 6102 sayılı TTK’nın 8. maddesi ve sözleşme hükümleri gereğince belirlenecek faizin fer’ileri ile birlikte tahsilini istemesi mümkündür. Burada istenebilecek faiz “akdi faiz” olarak nitelendirilen faizdir. Hesap kat edildikten ve bu durum usulüne uygun olarak borçluya bildirildikten sonra ise temerrüt faizi işlemeye başlayacaktır. Bu durumda yapılacak …; hesap kat tarihi ile banka alacağının belirlenmesi, kat tarihi ile temerrüt tarihi arasında bu alacağa akdi faiz uygulanması, bulunan akdi faizin ana paraya eklenmesiyle bulunan toplam alacağa da temerrüt tarihinden takip tarihine kadar olan dönemde temerrüt faizi işletilerek takip tarihi itibariyle bankanın toplam alacağının belirlenmesidir.
Toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; davacı banka ile dışı asıl borçlu … Petrol Ür. Kim. San ve Tic. Ltd. Şti. arasında 21/08/2014 düzenleme tarihli 3.000.000,00 TL limitli genel nakdi, gayri nakdi kredi sözleşmesinin düzenlendiği, davalıların bu sözleşmeyi müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, her birinin kefalet limitinin 3.000.000,00 TL olduğu, sözleşmede müşterek borçlu-müteselsil kefil olarak yer alan davalıların el yazıları ile kefaletin türünün, tarihinin ve limitinin yazılı olması nedeniyle kefaletlerinin 6098 sayılı TBK’nın 583. maddesine uygun ve geçerli olduğu, tarafların özgür iradeleri ile düzenlenen sözleşmenin 10.5 maddesine göre müşterinin, ticari kredilere uygulanan cari faiz oranının 2 katı oranında temerrüt faizi uygulanmasını kabul ve taahhüt ettiği, davacı bankanın 20/09/2012 tarihli faiz tebliğinde 17/09/2012 taihinden itibaren geçerli olmak üzere ticari kredilerin en yüksek akdi faiz oranının yıllık % 27, temerrüt faiz oranının akdi faizin 2 katına tekabül eden yıllık % 54 olduğu, davacı bankanın isteğinin de bu yönde olduğu, BSMV yönünden de gider vergisi mükellefi olan davacı bankanın bu vergiyi sözleşme hükmü gereği borçlulara yansıtma yetkisinin olduğu, kaldı ki sözleşmenin 10.5. maddesinde bu durumun düzenlendiği, davacı banka tarafından uygulanan faizin sözleşmeye uygun olduğu, davalıların hesap kat ihtarının tebliğinden sonra 7 günlük sürenin ve hafta sonu tatilinin eklenmesi sonucu 17/08/2015 tarihinde temerrüte düştükleri, davalıların, davacı bankaya icra takip tarihi itibariyle 2.400,00 TL’si çek kredi hesabı asıl alacağı, 1.668.815,95 TL’si taksitli ticari kredi asıl alacağı, 914.208,21 TL’si cari hesap asıl alacağı olmak üzere 2.585.424,16 TL’si asıl alacak toplamı, 44.930,03 TL’si işlemiş akdi ve temerrüt faizi, 2.246,51 TL’si BSMV, 300,00 TL’si ihtiyati haciz vekalet ücreti, 10.292,27 TL’si masraf olmak üzere toplam 2.643.192,97 TL nakdi ve 8.400,00 TL çek depo tutarı borçlarının bulunduğu, davacı bankanın dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000.000,00 TL asıl alacağa itirazın iptalini istemiş olması nedeniyle davacı tarafın isteği ile bağlı kalındığı, davalıların borca itirazlarında haksız oldukları anlaşıldığından ve alacak likit olduğundan, haklı görülen davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davacı vekilinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında davalıların (tahsilinde tekerrür olmamak kaydı ile) 1.000.000,00 TL asıl alacağa itirazlarının iptaline,
Asıl alacak miktarı olan 1.000.000,00 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık % 54 oranında temerrüt faizi ve bu faizin % 5’i oranında BSMV uygulanmak suretiyle takibin devamına,
2-Asıl alacak miktarı olan 1.000.000,00 TL’nin % 20’si oranında icra inkâr tazminatının davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken ‭68.310‬,00 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 3.626,51 TL harcın düşülmesi ile kalan 64.683,49 TL karar ve ilam harcının davalılardan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yatırmış olduğu 29,20 TL başvurma harcı ve 3.626,51 TL peşin harç toplamı olan ‭3.655,71‬ TL’nin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu 902,35 TL’si tebligat-posta gideri, 500,00 TL’si bilirkişi ücreti ve 3.470,00 TL adli tıp rapor ücreti olmak üzere toplam 4.872,35 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 128.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza