Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/277 E. 2022/580 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

.
T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
.
ESAS NO : 2016/277
KARAR NO: 2022/580
.
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle)
DAVA TARİHİ : 08/03/2016
KARAR TARİHİ : 10/06/2022
.
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı …………plakalı aracın 01/10/2015 tarihinde asli ve tam kusurlu, tek taraflı olarak park halindeki … plakalı araca çarpması sonucunda aynı araçta bulunan müvekkili ………’ın ağır şekilde yaralandığını, müvekkili Berfin’in 25/05/2000 doğumlu olması nedeniyle davanın temsile yetkili velisi ………. adına velayeten açıldığını, davalı sigorta şirketinin eldeki davada sadece daimi sakatlık tazminatı yönünden poliçe limiti ile sorumlu olması kaydıyla yasal hasım olarak gösterildiğini, kaza anındaki araç sürücüsünün davalı … olduğunu ve reşit olmadığını, davalı ……….’un ise kazaya sebep olan ………. plakalı aracı hakimiyetinde bulunduran kişi olduğunu ve aynı zamanda velisi olduğu …’un eyleminden sorumlu olması nedeniyle yasal hasım olduğunu, davalı ……..’un şahsına husumet yönelttikleri bir davalı olmadığını, velayeten temsil amacıyla davaya dahil edildiğini, davalı ……… Servis A.Ş.’nin ise kazaya sebebiyet veren ……..plakalı aracın sahibi olduğunu, kusursuz sorumluluk ilkesi gereği hasım gösterildiğini, kazanın oluşunda müvekkiline yüklenecek bir kusur olmadığını, müvekkilinin araçta yolcu olduğunu, asli ve tam kusurun kaza tarihinde geçerli ehliyeti olmayan davalı … ve ehliyetsiz bir küçüğe araç teslim eden, aracı hakimiyetinde bulunduranın ………. olduğunu, ………..’un ceza dosyasında verdiği 24/12/2015 tarihli ifadede kaza yaptığı araçtan söz ederken “babama ait olan aracı aldım” şeklinde beyanda bulunduğunu, bu beyana duruşmada olan velisi/ babasının itiraz etmediğini, davalının kaza sonrasında dahi oğluna araç teslim etmeye devam ettiğini, müvekkilinin bu kaza nedeniyle daimi olarak sakat kaldığını, tedavisinin devam ettiğini, sağ kolunu kullanamaz durumda olduğunu, kolunun Devlet Hastanesindeki müdahalenin yetersiz kalması nedeniyle kesilmesine karar verildiğini, müvekkilinin ve annesinin yalnız yaşadıklarını, gelirlerinin iaşelerine ve müvekkili Berfin’in eğitim masraflarına ancak yettiğini, davalı tarafın ceza davası düşürüldükten sonra müvekkilini arayıp sormadıklarını, herhangi bir maddi ve manevi yardımda bulunmadıklarını, müvekkilinin bu kaza nedeniyle çok fazla yıprandığını, yakınlarının yardımıyla geçindiğini, aylardır hastanalerde yatıp kalkan ve müvekkili ile ilgilenmek zorunda olan annesinin de çalışamadığını, başkaca gelirlerinin bulunmadığını, dava masraflarını karşılayacak durumlarının dahi olmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, … ………….. için şimdilik 20.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının tüm davalılardan haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, 60.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi hariç diğer davalılardan 01/10/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 28/01/2020 tarihli değer artırım dilekçesi ile; ıslaha ve tüm fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL olarak istedikleri maddi tazminat/sürekli iş göremezlik tazminatını 318.516,40 TL olarak belirli hale getirdiklerini belirterek, 318.516,40 TL’nin haksız fiil tarihi olan 01/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi hariç diğer tüm davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline, 60.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 01/10/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalılar … …’a velayeten velisi ……….’a velayeten velisi … ve … vekili cevap dilekçesi ile özetle; 2918 sayılı KTK’da trafik kazası sebebiyle kimlere karşı dava açılabileceğinin tek tek sayıldığını, bunların şoför, işleten ve araç sahibi olduklarını, müvekkillerinden …’un böyle bir sıfatının bulunmadığını, sadece … Murat’ın babası konumunda olduğunu, …’a husumet yöneltilemeyeceğini, dava şartının bulunmadığını, … … ile velisi … arasında menfaat çatışması bulunduğunu, vasi/kayyım tayin edilip yapılacak iş ve işlemlerin vesayet makamı ve denetim makamının iznine tabi tutulması gerektiğini, zira; …’in tek başına davayı yürütme ehliyetinin bulunmadığını, davayı ya boşandığı eşi ile birlikte açması ya da küçüğe kayyım atanması gerektiğini, bu yöndeki eksikliğin giderilmesini istediklerini, asli kusur hallerinin 2918 sayılı KTK’nın 84. maddesinde tek tek sayıldığını, ehliyetsiz araç kullanmanın bunlar arasında yer almadığını, kazanın oluşuna sebebiyet veren asıl kişinin o an aracın ön koltuğunda oturan … olduğunu, kazanın meydana geldiği gün müvekkili Murat’ın saat geç olduğu için dışarı çıkmak istememesine rağmen aralarında duygusal bir bağ olan …’ın ısrarcı bir şekilde telefonda mesaj göndermesi sonrasında gece saat 11’e doğru dışarı çıktığını, yanlarında … ve … olduğu halde gezerlerken …’ın şımarık hareketler yaptığını, arkada bulunan diğer arkadaşı ile el şakası yaptığını, müvekkili Murat’ın onu uyarmasına rağmen buna devam ettiğini, aynı şakaları Murat’a da yaptığını ve tartıştıklarını, ardından hareket halindeki aracın direksiyonuna sarılması sonucunda müvekkilinin direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve park halindeki araca çarpmak zorunda kaldığını, aracın müvekkili …’da bulunmasının onu işletem konumuna sokmadığını, zira; aracın çalıştığı şirkete ait bir araç olduğunu, müvekkili Mustafa’nın işleten ya da malik sıfatının bulunmadığını, davacı tarafın tedaviye ilişkin yapılanları eksik ve taraflı olarak anlattığını, hastaneden izinsiz ayrılarak zararın artmasına sebebiyet verdiğini, zararlandırıcı eylemin sadece trafik kazası olmayıp yanlış tedaviden de kaynaklandığını, bu nedenle tazminat hesaplamasında bu hususun da dikkate alınması gerektiğini, karşı tarafın şikayetten vazgeçmesinden sonra bile yol ve hastane masraflarının müvekkilleri tarafından ödendiğini, dava dışı diğer kızın yani Almila’nın ailesine bile maddi yardımda bulunulduğunu, istenen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, müvekkilinin yaptığı ödemelerin şu ana kadar 90.000,00 TL’yi geçtiğini, bu ödemelerin ve müterafik kusurun dikkate alınması gerektiğini belirterek, davanın … yönünden öncelikle husumet yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan, diğer müvekkilleri yönünden ise esastan reddine, … …’a vasi/ kayyım atanmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Servis A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin kazaya konu aracın sahibi olup, işleteni olduğunu, müvekkilinin bu aracı dava dışı … Üretim Ticaret A.Ş.’ye 08/08/2014 tarihli Araç Kiralama Sözleşmesi ile 36 ay süre ile uzun süreli olarak kiraya verdiğini, aracın bu sözleşme nedeniyle ilgili şirkette olduğunu, işleten sıfatının bu şirkette olduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, sözleşmenin 3.2 ve 11.6 maddeleri gereğince de müvekkilinin hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağını ve tazminat isteklerine muhatap olamayacağını, kaza tarihinde de aracın ilgili şirketin zilyetliğinde bulunduğunu, davacının istemleri dayanaksız, ispatsız ve fahiş nitelikte olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekil cevap dilekçesi ile özetle; … plakalı aracın 21/08/2015 başlangıç-21/08/2016 bitiş tarihli ZMMS poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, kaza tarihi itibariyle maluliyet halinde poliçe limitinin azami 290.000,00 TL olduğunu, aracın davalı … Servis A.Ş. adına kayıtlı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, öncelikle kusur durumunun ve sonrasında zarar miktarının belirlenmesi gerektiğini, maddi tazminat hesabı yapılırken olayda hatır taşımacılığı bulunduğu hususunun dikkate alınarak indirim yapılması gerektiğini, kaza tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini, istenebilecek faizin dava tarihinden itibaren ve yasal faiz olabileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
Poliçe, hasar dosyası, bilirkişi incelemesi, iş göremezlik raporları, ekonomik ve sosyal durum araştırması, tanık anlatımları, ceza dosyası.
GEREKÇE ;
Dava; trafik kazasına dayalı maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir.
Davalı … Servis A.Ş.’ye ait … plakalı aracın kaza tarihini de kapsayacak şekilde ZMMS poliçesi davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiştir. Poliçede ölüm ve sakatlık durumunda kişi başına poliçe limiti 290.000,00 TL olarak belirlenmiştir.
Harcı yatırılan değer artırım dilekçesi ve dava değeri 300.000 TL’nin üzerine çıktığından 6545 sayılı yasa ile değişik 5235 sayılı kanunun 5/3 maddesinde konusu para ile ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri 300.000,00 TL’nin üzerinde olan davaya niteliği gereği 6545 sayılı kanunun 45.maddesinin 3. fıkrası gereğince heyetçe bakılmasına ilişkin 17/02/2020 tarihli ara kararı verilmiştir.
Yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmaları sonucunda; davacı …’ın “gelirinin olmadığı, aile yakınlarının maddi yardımları ile geçindiği, dedesi …’e ait adreste oturduğu, kira ödemediği, adreste dedesi, anneannesi ve annesi ile birlikte oturduğu, dedesinin emekli, anneannesinin ev hanımı ve annesinin de lise mezunu ev hanımı olduğu, davacının 16 yaşında lise öğrencisi olduğu, bekar olduğu, geçirdiği kaza nedeniyle sağ kol dirsekten aşağısında ve parmaklarında sorun olduğu, sağ elini kullanamadığı, tedavisine devam ettiği”; davalı …’un; “pvc doğrama işinde çalıştığı, aylık 1.300,00 TL gelirinin bulunduğu, başkaca gelirinin olmadığı, babasına ait evde ailesi ile oturduğu, kira ödemediği, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bulunmadığı, üzerine kayıtlı taşınır, taşınmaz malın bulunmadığı, ilkokul mezunu 17 yaşında ve bekar olduğu, fiziksel engelinin bulunmadığı”; davalı …’un; “pvc doğrama işinde çalışıtığı, aylık 2.000,00 TL gelirinin bulunduğu, başkaca gelirinin bulunmadığı, kendisine ait evde ailesiyle oturduğu, eşi ve 9 yaşındaki …’a bakmakla sorumlu olduğu, üzerine kayıtlı oturduğu evin bulunduğu, ilkokul mezunu ve 42 yaşında olduğu, fiziksel engelinin bulunmadığı” belirlenmiştir.
Davalı … ve Servis A.Ş vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunduğu 08/08/2014 tarihli “uzun süreli araç kiralama sözleşmesi” başlıklı sözleşme incelendiğinde; taraflarının … ve Servis A.Ş. (kiralayan) ile … Proje Üretim Tic. A.Ş. (kiracı) olduğu, söz konusu sözleşmenin ekinde kiraya konu araçlar arasında … plakalı aracın da bulunduğu, bu tabloda söz konusu araç için 29/08/2014 ile 28/08/2017 tarihleri arasında 36 ay kiralama süresinin düzenlendiğini, aylık kira bedelinin 300 Euro + KDV olarak kararlaştırıldığı görülmüştür.
İzmir 2. Çocuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; mağdurların … ile …….; müştekilerin … ve …….. olduğu, suça sürüklenen çocuğun … olduğu, 1/10/2015 tarihi itibariyle taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan dolayı TCK’nın 89/4, 31/3 maddeleri uyarında cezalandırılmasının istendiği, 16/02/2016 tarihinde açılan kamu davasının TCK’nın 73, 89/4 ve CMK’nın 223/8 maddeleri gereğince şikayetten vazgeçme nedeniyle düşürülmesine karar verildiği, kararın 17/03/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Davacı tanığı …………….. anlatımında; “Davacı asil baldızımın kızı olur. Kazanın nasıl olduğunu görmedim. Kaza olduğunda herhalde 15 yaşındaydı, öğrencidir. Arabayla kazayı duyduk, eşim olay yerine gitti, eşimle beraber hastaneye gittik. Birden fazla ameliyat oldu. 15-16 defa ameliyat oldu. Okuluna devam edemedi, daha sonra okulunu değiştirmek zorunda kaldı. Hemşirelik okulunda okuyordu. Düz liseye devam etmek zorunda kaldı. Maddi manevi etkilendiler. Maddi durumları da iyi değildir. Tüm ameliyat öncesi ve sonrasında yıprandılar. Hastanenin haricinde evde 2-3 ay yattı, sürekli annesi ilgilendi.” demiştir.
Davacı tanığı ……… anlatımında; “Ben yaralanan küçüğün öz teyzesiyim. Kazanın nasıl olduğunu görmedim. Olduğunu haber alınca hastaneye gittik. Yeğenim ameliyattan yeni çıkmıştı. Olayın nasıl olduğunu konuştuk. Yeğenimin arkadaşı Almira vardı ona olayı sordum. O, kazanın nasıl olduğunu bana anlattı. Kaza olduğu esnada dört arkadaş arabadalarmış. Arabayı kullanan arkadaşları Murat ben sizi evinize bırakırım ama bir tur atıp öyle gidelim demiş. Atatürk Mahallesinde gezerken aşırı hız yapmaya başlamış. Kızlar korkup (Murat yavaş git çok hızlı gidiyorsun korkuyoruz demişler) bunu bir kaç kez söyledikleri halde gülerek daha da hızlanmış bir kaç kez devam etmiş ve onlara şaka yapar, inadına yapar gibi devam etmiş. Kazanın olduğu yerde duran bir minibüse Berfin’in oturduğu tarafı çarptırmış, direksiyon hakimiyetini kaybettiğini anlayınca arabanın arka tarafını vurdurup savurmaya çalışırken sadece Berfin zarar görmüş, diğerlerine bir şey olmamış. Çok kayıplar olmuş. En büyük hedefi hemşire olmaktı sağlık kolejinde okurken kaza nedeni ile uzun süre okuluna gidemedi, sağ kolu kopma noktasına gelmişti. Sağ kolu kopmuş acilde kesilecekmiş, incecik bir damar tutuyormuş. Acilde doktora “ben hemşirelik okuyorum, ne olur elimi kesmeyin” diye yalvarmış. Doktor gençliğine acıdığı için elinden gelen tüm çabayı sarfetmiştir. En az 15 ameliyat geçirmiştir, daha fazla olabilir. Ameliyattan sonra kemik çürümesi oldu, bileğindeki kemiği aldılar, enfeksiyon kaptı çok fazla ameliyatlar geçirdi maddi manevi yıprandılar. 2 ay Yeşilyurt Devlet Hastanesinde kaldılar. Enfeksiyon kapsaması sonucu vücuduna yayıldı. Ölümlerden döndü. Babası yoktur. Tüm maddi manevi desteği anne ve babam karşıladı. Kız kardeşim çalışmamaktadır. Geçirdiği ameliyatlardan dolayı kolunda sakatlık kaldı. Hemşire olamayacağı için okulundan alıp başka bir Anadolu Lisesine verdik ayrıca geçirdiği ameliyatlardan dolayı 1 yıl sene kaybı oldu. Psikolojik tedaviler görüyor. Fizik tedaviye gitmesi gerekiyordu annesinin durumu iyi olmadığı için gidemedi. Bu süre zarfında sürekli hastaneye doktora, pansuman, kontrol ve tedavi amaçlı gidiş gelişler olmuştur. Halen 2 ameliyat daha olması gerekiyor, ameliyatları yaptırılamamaktadır. Maddi manevi anlamda çok büyük çöküntü yaşadılar. Elini kullanamıyor sadece protez görevi görüyor, protez takılmasın kendi elinin görüntüsü olsun diye ameliyatlar yapıldı. Maalesef fiziksel anlamda elini kullanamıyor.” demiştir.
Davalı Mapfere Sigorta A.Ş. vekili 31/01/2020 tarihli dilekçesi ile; davacı taraf ile sulh protokolü düzenlediklerini, sulh protokolünde mutabık kalınan tazminat ve ferileri davacı vekilinin banka hesabına ödendiğini, davacı tarafın protokol gereğince davadan feragat ettiğini, protokol gereği davacı taraftan herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin bulunmadığını belirterek, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili tarafından düzenlenen 10/12/2019 tarihli protokol belgesi incelendiğinde; eldeki dava dosyasında 290.000,00 TL’si ana para, 74.330,00 TL’si faiz, 23.350,00 TL’si dava vekalet ücreti, 500,00 TL’si yargılama gideri olmak üzere toplam 388.180,00 TL’nin ödenmesi konusunda anlaşmaya varıldığı görülmüştür. Aynı protokol içeriğinde “… Yukarıda belirtilen tutardaki ödemenin yapılmasını müteakip 2 iş günü içerisinde İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… Esas sayılı dosyasında maddi tazminata ilişkin ana para, işlemiş ve işleyecek faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin taleplerimiz nedeniyle ödenen poliçe üst limiti ile sınırlı olmak üzere Maprfe Sigorta A.Ş. yönünden ve davadan feragat edeceğimizi kabul, beyan, taahhüt ve imza ederiz. İş bu ibraname kapsamında … Sigorta A.Ş. sigortalısı ve diğer sorumlular yönünden de ödenen tutarla sınırlı olmak üzere alacağımızın kısmen sona ereceğini gayrı kabili rücu kabul beyan ve taahhüt ederiz.” dendiği görülmüştür.
Davacı vekili; davalı … Sigorta A.Ş.’den bugüne kadar yargılama gideri de dahil olmak üzere 290.000,00-TL’yi tahsil ettiklerini, kalan alacağa yönelik olarak diğer davalılar yönünden davalarının devam ettiğini belirtmiştir.
Davacı vekili 17/12/2019 gönderme tarihli dilekçesi ile de; maddi tazminat davası yönünden 290.000,00 TL asıl alacak ve bu miktar için sulh protokol tarihi olan 10/12/2019 tarihine kadar işlemiş faiz, bu miktara ait ilam vekalet ücreti ve bu tarihe kadar sarf edilen yargılama giderleri yönünden davanın kısmen (davalı sigorta şirketi yönünden tamamen) konusuz kaldığını belirterek, davalı sigorta şirketi hariç olmak üzere diğer davalılar için 290.000,00 TL’nin üzerinde hesap edilecek maddi tazminat zararı ile kalan tazminata ait işlemiş faizin, manevi tazminatın ve 10/12/2019 tarihinden sonra sarf edilecek yargılama giderlerinin davalı sigorta şirketi hariç diğer davalılardan tahsilini istemiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2.İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda; 11/10/2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak değerlendirme yapıldığında 25/05/2000 doğumlu … …’ın E cetveline göre: % 46.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 18 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı tarafından düzenlenen 25/04/2019 tarihli raporda; 01/10/2015 günü saat 23:00 sıralarında yaşı gereği sürücü belgesiz sürücü olan davalı …’un, yönetimindeki … plakalı araç ile Hürriyet Caddesi üzerinde Evka-4 yönünden Bornova yönüne seyrederek olay yeri olan 847. Sokak Kavşağı’na geldiğinde, yolun sağ tarafında park halinde bulunan … plakalı otobüsün sol arka kısmına çarpması sonucu dava konusu kazanın meydana geldiği, araç sürücüsü …’ın, yola gereken biçimde dikkatini vermemesi, aracının hızını mahal şartlarına göre ayarlamaması, kavşak yaklaşımında hızını azaltmaması, olay yerine geldiğinde meslek ve sanatta acemi olmasının da etkisiyle sevk ve idare hatası göstererek yolun sağ tarafında park halinde olan otobüsün sol arka kısmına çarpması nedeniyle dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı hareketlerinden dolayı asli derecede % 100 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 14/09/2020 tarihli raporda; Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik kapsamında değerlendirildiğinde; davacı …’ın tüm vücut engellilik oranının % 43.0 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 18 aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 3 (üç) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği bildirilmiştir.
Hesap uzmanı bilirkişi Selma Mert Karaarslan 13/01/2020 tarihli kök raporunda özetle; dosya kapsamındaki ZMMS poliçesi ile davalı … ve Servis A.Ş. İle … Sigorta arasında 21.08.2015- 2016 dönemi için yapıldığını, kaza tarihi itibariyle Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen kişi başı ölüm/sakatlık teminatının 290.000,00 TL olduğunu, dava açıldıktan sonra teminat limitinin tamamının 16/12/2019 tarihinde davacıya ödendiğini, 25/04/2019 tarihli Ankara Adli Tıp Kurumu’nun raporunda davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsü davalı …’un asli ve % 100 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğini, hesaplamanın bu orana göre yapıldığını, davacının Adli Tıp Kurumu raporu ile meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının % 46 olarak ve iyileşme süresinin 18 ay olarak belirlendiğini, davacının yaşı gereği kazancı ve kazanç kaybı olamayacağından geçici iş göremezlik evresi zararının bulunmadığını, bu nedenle sürekli iş göremezlik tazminatı hesabının kaza tarihinden itibaren başlatıldığını, davacının 25/05/2000 doğumlu ve olay tarihi itibariyle 15 yaşında olduğunu, olay tarihinde Özel Bayraklı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Sağlık Bölümü 10. sınıf öğrencisi olduğunu ancak mevcut yaralanmaları nedeniyle bu okuldan ayrılıp normal liseye devam ettiğinin ve eğer bu kaza olmasaydı hemşire veya sağlık görevlisi olabileceğinin iddia edildiğini, davacının kaza tarihinde lise 2. sınıf öğrencisi olması nedeniyle yüksek öğrenimini tamamlayıp hemşire olarak çalışmaya başlayacağı yaşın en erken 25 olacağının kabul edildiğini, yardımcı sağlık personeli (hemşire) kazancı ile yapılacak hesaplamada 25-60 yaş arası aktif dönemde AGİ dahil net asgari ücretin % 30 ve % 88 fazlası üzerinden, pasif dönemde yine AGİ hariç net asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığını, yüksek öğrenim yapmayacağı ve kazancının asgari ücret düzeyinde olduğunun kabulü olasılığı halinde ise kaza tarihinden gelire gireceği varsayılan 18 yaşına kadar AGİ hariç net asgari ücret üzerinden 18-60 yaş arası AGİ dahil net asgari ücret üzerinden ve pasif dönemde AGİ hariç net asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığını, davalı araç sahibi-sürücüsü bakımından PMF yaşam tablosu ve % 10 artış, % 10 iskonto esasına dayanan Progressif Rant Yöntemi ile hesaplama yapıldığını, buna göre kazancı asgari ücret kabul edildiğinde % 46 maluliyete karşılık gelen maddi zararın 533.565,58 TL olduğunu; sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin gerçek zararı karşılamadığını, güncel verilere göre kazancı asgari ücret kabul edildiğinde % 46 maluliyete karşılık gelen maddi zararın 608.516,40 TL olduğunu, sigorta şirketinin ödemesi mahsup edildiğinde 318.516,40 TL’nin kaldığını, yardımcı sağlık personeli kazançları üzerinden hesaplama yapıldığında ve Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanlığı’ndan gelen cevabi yazıya göre asgari ücretin % 30 fazlası kabul edildiğinde % 46 maluliyete karşılık gelen maddi zararın 735.575,54 TL olduğunu, sigorta şirketinin ödemesi düşüldüğünde 445.575,54 TL’nin kaldığını, TÜİK verilerinde yer aldığı üzere asgari ücretin % 88 fazlası kabul edildiğinde % 46 maluliyete karşılık gelen maddi zararın 995.993,68 TL olduğunu, sigorta şirketinin ödemesi düşüldüğünde 705.993,68 TL’nin kaldığını, sonuç olarak; davacı … için; kaza tarihindeki yaşı gereği geçici iş göremezlik tazminatı hesabının yapılamadığını, sigorta şirketi tarafından dava açıldıktan sonra kendisine 16/12/2019 tarihinde ödeme yapılmış olmakla 2019 yılı verileri ile yapılan hesaplama sonucunda asgari ücret üzerinden dahi gerçek sürekli iş göremezlik zararının 533.565,58 TL olarak hesaplandığını, sigorta şirketinin ödemesi düşüldüğünde 243.565,58 TL fark kaldığını, 2020 yılı verileri ile yapılan hesaplamalar sonucunda sigorta ödemesi düşüldükten sonra kazancı asgari ücret kabul edildiğinde 318.516,40 TL, kazancı sendika verilerine göre asgari ücretin % 30 fazlası kabul edildiğinde 445.575,54 TL, kazancı TÜİK verilerine göre hesaplandığında 705.993,68 TL bakiye sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığını bildirmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin son 24/02/2021 tarihli, 2020/344 Esas ve 2021/1850 Karar sayılı kararında ve benzer diğer kararlarında; “gerçek zarar hesabının özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olduğu, gerçeğe en yakın verilerin kullanılmasının esas olduğu, bu durumda diğer kurumlar ile ve Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de gözönüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı” yönündeki tespit ve kabulü nedeniyle hesap uzmanı bilirkişiden raporunu Türk Borçlar Kanunu hükümleri ve Yargıtay tarafından benimsenmiş tazminat hukuku ilkeleri ile hesaplama yöntemi çerçevesinde TRH 2010 yaşam tablosu ile peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle hazırlaması istenmiştir.
Hesap uzmanı bilirkişi 04/06/2021 tarihli ek raporunda özetle; davacılardan … için kaza tarihindeki yaşı gereği geçici iş göremezlik tazminatı hesabının yapılamadığını, davalı sigorta şirketi tarafından dava açıldıktan sonra kendisine 16/12/2019 tarihinde ödeme yapılmış olmakla 2019 yılı verileri ile yapılan hesaplama sonucunda asgari ücret üzerinden dahi gerçek sürekli iş göremezlik zararının 533.565,58 TL olarak hesaplandığını, davalı sigorta şirketinin ödemesinin 290.000,00 TL olduğunu ve aradaki farkın 243.565,58 TL olduğunu, bu bağlamda 2021 yılı verileri ile TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemi ile yapılan hesaplamalar sonucunda davalı sigorta şirketinin ödemesinin güncellenerek mahsup edilmesinden sonra davacının kazancı asgari ücret kabul edildiğinde 545.052,36 TL olduğunu, kazancı sendika verilerine göre asgari ücretin % 30 fazlası kabul edildiğinde 761.051,10 TL olduğunu, kazancı TÜİK verilerine göre hesaplandığında ise 895.638,09 TL bakiye sürekli iş göremezlik tazminatının hesaplandığını bildirmiştir.
Ek rapor somut olaya uygun, hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Yargılama sırasında İzmir 14. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 02/10/2020 tarihli, 2020/1048 Esas ve 2020/981 Karar sayılı kararı ile …’un kısıtlanmasına ve kendisine …’un vasi olarak atanmasına karar verilmiştir.
2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Bornova Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta; davalı … Servis A.Ş. ile dava dışı mükellef … Proje Üretim Tic. A.Ş. arasında imzalanan 08/08/2014 tarihli kira sözleşmesinin dairelerine bildirilmediği bildirilmiştir.
Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta; mükellef … ve Servis A.Ş.’nin 08/2014 dönemi damga vergisi beyanında … Proje Üretim Tic. A.Ş.’ye ait 154.715,76 TL beyan edilip ödendiği bildirilmiştir.
Davacı vekili 25/05/2000 doğumlu olup, yargılama sırasında 18 yaşını tamamlayan davacı Berfin tarafından verilme vekaletnameyi dosyaya sunmuştur.
Davacı vekili 26/01/2022 tarihli dilekçesiyle; sigorta şirketi tarafından yapılan 290.000,00 TL tutarındaki ödemenin dava açıldıktan sonra gerçekleştirildiğini, bu nedenle güncellenmeden maddi zarardan mahsup edilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Bilirkişi Selma Mert Karaarslan 24/01/2022 tarihli üçüncü ek raporunda özetle; davacı … için kaza tarihindeki yaşı gereği geçici iş göremezlik tazminatı hesabının yapılamadığını, davalı sigorta şirketi tarafından dava açıldıktan sonra kendisine 16/12/2019 tarihinde ödeme yapılmış olmakla 2019 yılı verileriyle yapılan hesaplama sonucunda asgari ücret üzerinden dahi gerçek sürekli iş göremezlik zararının 533.565,58 TL olarak hesaplandığını, sigorta ödemesinin ise 290.000,00 TL olduğunu, aradaki farkın 243.565,58 TL’ye tekabül ettiğini, 2022 yılı verileriyle TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi ile yapılan hesaplama sonucunda % 43 kalıcı sakatlık oranı üzerinden ve sigorta ödemesi güncellenerek mahsup edildikten sonra kazancı asgari ücret kabul edildiğinde 979.766,20 TL; kazancı sendika verilerine göre asgari ücretin % 30 fazlası kabul edildiğinde 1.219.418,06 TL ve kazancı TÜİK verilerine göre hesaplandığında ise 1.690.412,35 TL bakiye sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığını bildirmiştir.
Sorumluluğu doğuran olayın zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK’nın 54. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun mal varlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91.maddesi gereğince, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, sigorta ettirenin, 3. kişilere verdiği zarardan dolayı hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. TBK’nın 49/1. maddesinde; “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar verenin bu zararı gidermekle yükümlü olduğu”; 2918 sayılı kanununu 85/1. maddesinde ise; “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Nitekim; davacı vekili de tüm bu düzenlemeler kapsamında, sigortalı tarafından uğratılan zararın, aradaki poliçe ilişkisi nedeniyle sigorta şirketi, TBK’nın 49.maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler çerçevesinde araç sürücüsü ve 2918 sayılı kanunun 85. maddesi hükmü çerçevesinde ise araç işleten tarafından karşılanmasını istemiştir.
Somut olayda; davalı … ve Servis A.Ş. vekili, müvekkilinin işleten sıfatının bulunmadığını, kazaya karılan aracın 3 yıl süre ile ve 08/08/2014 tarihli kira sözleşmesi ile … Üretim Ticaret A.Ş.’ye kiraya verildiğini, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürmüştür. Sunduğu kira sözleşmesine göre … plakalı aracın 29/08/2014 ile 28/08/2017 tarihleri arasında 36 ay süre ile davalı şirket tarafından dava dışı … Üretim Ticaret A.Ş.’ye kiraya verildiği, böylece davalı şirketin araç üzerindeki ffili hakimiyetinin sona erdiği anlaşıldığından, işleten sıfatından söz edilemeyeceğinden, davanın bu davalı yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş.’nin ise poliçe teminat limiti olan 290.000,00 TL’yi davacıya ödemesi nedeniyle bu davalı yönünden davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı vekilinin davalılar … ve … hakkında açtığı maddi tazminat davası yönünden toplanan deliller, aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya içeriğine göre; sigortalı … plakalı kaza tarihinde 18 yaşından … olan araç sürücüsü davalı …’un kaza tarihinde yönetimindeki davalı şirkete ait olan bu araçla % 100 oranında kusuru ile sebebiyet verdiği kaza sonucunda davacının % 43 oranında sürekli iş göremezliği oluşacak şekilde yaralandığı, davalı sigorta şirketinin davacıya davadan açıldıktan sonra 290.000,00 TL ödeme yaptığı, yapılan hesaplamaya göre davacının hak ettiği sürekli iş göremezlik tazminatı tutarının 2021 verileri ile TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemi ile yapılan hesaplama ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenerek mahsup edilmesi sonrasında davacının kazancı asgari ücret kabul edildiğinde 545.052,36 TL olduğu, davacı vekilinin değer artırım dilekçesi ile 318.516,40 TL istediği, davalı …’ın haksız fiili ile davaya konu kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle oluşan bu zarardan sorumlu olduğu; reşit olmayan kişinin eğitimi ve yetiştirilmesi kural olarak aileye ait olup, TMK’nın 369. maddesi gereğince ev başkanı, ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı ve akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeceğini ispat etmedikçe sorumlu olduğu ve davalı sürücü …’un kaza tarihinde 18 yaşından … olması sebebiyle babası olan …’un anılan düzenleme çerçevesinde zarardan dolayı sorumluluğunun bulunduğu, davacının yaşı nedeniyle geçici iş göremezliğe dayalı alacak isteyemeyeceği anlaşıldığından, davacı vekilinin davalı … ve … hakkındaki haklı görülen maddi tazminat davasının tam kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilinin gerçek kişi davalılar hakkında açtığı manevi tazminat davasına gelince; 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilecektir. Dolayısıyla; manevi tazminat, zarar görende manevi olarak huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir nitelik taşıdığından, bir ceza olmadığı gibi bu düzenleme ile mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinmemiştir. Yani; zarar görenin zenginleşmemesi, zarara sebebiyet verenin de fakirleşmemesi gerekecektir. Amaç; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi olduğundan, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile birlikte olayın meydana geliş şeklinin de gözönünde bulundurulması, hakkaniyete uygun ve adaletli bir sonuca varılması önem taşıyacaktır. Olaya bu açıdan bakıldığında; dava konusu kazanın oluş şekli, etkenleri ve özellikleri, kazadaki kusur durumu, kazanın gerçekleştiği tarih, aldırılan raporuna göre davacının iş göremezlik süresi ve oranı, bu süreçte çektiği sıkıntılar, yaşı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alındığında davacı yararına 60.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete uygun düşeceği kanaatine varıldığından, davacı vekilinin davalılar … ve … hakkındaki manevi tazminat davasının bu miktar üzerinden tam kabulüne karar vermek gerekmiş, tüm dava hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının, davalı … Sigorta A.Ş. hakkında açtığı maddi tazminat davasının ödeme nedeniyle konusu kalmadığından, bu davalı yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacının, davalı … ve Servis A.Ş. hakkında açtığı maddi ve manevi tazminat davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
3-Davacının, davalılar … ve … hakkında açtığı maddi tazminat davasının KABULÜ ile;
318.516,40 TL sürekli iş göremezlik tazminatının kaza tarihi olan 01/10/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacının, davalılar … ve … hakkında açtığı manevi tazminat davasının KABULÜ ile;
60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01/10/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
5-Maddi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 21.757,86 TL harçtan peşin olarak alınan 68,31 TL harcın ve sonradan tamamlanan 1.020,00 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭20.669,55‬ TL harcın davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
6-Manevi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭4.098,6‬0 TL harçtan peşin olarak alınan 204,93 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭3.893,67‬ TL harcın davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacının yatırmış olduğu 29,20 TL’si başvurma harcı, 273,24 TL’si peşin harç ve 1.020,00 TL’si tamamlama harcı olmak üzere toplam ‭1.322,44‬ TL’nin davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine
8-Davacı tarafça verilen 17/12/2019 tarihli dilekçe ile davalı … Sigorta A.Ş. arasında düzenlenen protokol kapsamında 10/12/2019 tarihine kadar sarf edilen yargılama giderlerinin konusuz kaldığı bildirildiğinden, 10/12/2019 tarihinden sonra davacı tarafın yapmış olduğu 246,10 TL’si posta- tebligat gideri, 600,00 TL’si bilirkişi ücreti, 1.564,50 TL’si adli tıp rapor ücreti ve 189,88 TL’si Ege Üniversitesi Rapor Ücreti olmak üzere toplam 2.600,48 TL yargılama giderinin davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine
9-Davalı … ve Servis A.Ş.’nin yapmış olduğu posta ve tebligat gideri olan 100,00 TL’lik yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … ve Servis A.Ş.’ye verilmesine,
10-Maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 30.746,15 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine
11-Manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 8.600,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine
12-Davalı … ve Servis A.Ş. yönünden manevi tazminat davası reddedildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı … ve Servis A.Ş.’ye verilmesine,
13-Davalı … ve Servis A.Ş. yönünden maddi tazminat davası reddedildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı … ve Servis A.Ş.’ye verilmesine,
14-Davalı Maprfe Sigorta A.Ş. yönünden 10/12/2019 tarihli sulh protokolü ile vekalet ücreti konusunda da anlaşmaya varıldığından bu davalı yönünden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
15-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, oy birliği ile verilen karar davacı vekilinin ve davalı … ve Servis A.Ş. yüzlerine karşı, diğer davalıların yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/06/2022

Başkan…….
¸E-imza
Üye ……….
¸E-imza
Üye ………..
¸E-imza
Katip ……….
¸E-imza