Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/247 E. 2022/208 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/247
KARAR NO : 2022/208

DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 01/03/2016
KARAR TARİHİ : 10/03/2022

Mahkememizde görülen Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, sipariş üzerine bazalt taş kırımında kullanılmak üzere 16/18 mangan alaşımlı iki adet gömlek dökümü yaptığını, bununla ilgili olarak 20.12.2013 tarihinde KDV dahil 21.891,66 TL tutarında fatura düzenlendiğini; davalı şirket tarafından dökümü yapılan gömleklerin kırımda kullanılan merdaneler üzerine monte edilerek kullanılmaya başladığını, ancak Eylül 2014 içinde merdanelerden birinde çatlak ve kopma meydana geldiğini; durumun davalı şirkete bildirilmesi üzerine davalının her türlü onarım giderinin kendileri tarafından karşılanacağını belirttiğini; bunun üzerine gömleğin çatlayan kısmının … Makine’ye özel elektrotlarla dolgu kaynağı yaptırılarak birleştirilmesinin sağlandığını; Mayıs 2015’te bu defa diğer merdanede çatlak meydana geldiğini, bu gömleğin de yine … Makine tarafından kaynakla birleştirildiğini; Haziran 2015’te daha önce kaynak yaptırılmış olan merdaneden 15 x 45 cm’lik bir parçanın koptuğunu ve kopan parçanın davalı şirkete gönderildiğini; davalı şirketin somut bir girişimde bulunmaması ve merdanelerde sık sık sorunlar yaşanması üzerine TMMOB Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesine başvurularak merdanelerin durumu ile ilgili rapor düzenlenmesinin talep edildiğini; bunun üzerine 21.07.2015 tarihinde hazırlanan raporda, gömleklerde döküm imalat hatalarından biri olan sıcak yırtılma oluşmuş olduğunun ve bu hatadan dolayı oluşan çatlağın malzemeyi kopardığının tespit edildiğini; alınan bu rapor üzerine 29.07.2015 tarihli ihtarname ile gömlek imalat, onarım, nakliye ve analiz ve raporlama bedellerinin (toplam 42.625,16 TL) 7 gün içinde ödenmesinin davalı şirketten istendiğini; davalı şirketin 03.09.2015 tarihli e-posta ile ayıplı gömlekleri kilosu 5.50 TL’den geri almayı ve bunu yeni dökülecek gömlek bedelinden düşmeye hazır olduğunu belirttiğini; ancak davalının 15 TL/kg olarak teklif ettiği yeni gömlek dökümünü kendisinin 8.75 TL/kg bedelle yaptırdığını, dolayısıyla davalının bu teklifinin kabul edilmediğini belirterek, eserdeki gizli ayıp nedeniyle TBK m. 475/1 uyarınca sözleşmeden döndüğüne ve bilirkişi raporunda davalının sorumlu olduğu tespit edilen miktarı, ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 30.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu malların davacıya özel üretilmediğini, aynı mallardan Türkiye’nin her yerine gönderdiğini, genel geçer bir mal olan kırıcı parçalarının başka firmalarca da satıldığını, bu nedenle davacı ile aralarındaki sözleşmenin, davacının iddia ettiğinin aksine eser değil, satış sözleşmesi niteliği taşıdığını; davacının tacirler arasındaki satış sözleşmelerine uygulanan TTK m. 23 uyarınca muayene ve ihbar külfetlerini yerine getirmediğini; davacının malı 11 ay gibi uzun bir süre kullandıktan sonra malzemelerde çatlama olduğunu iddia ettiğini; kanuna uygun şekilde yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığını, e-posta yazışmalarında malzemelerin ayıplı olduğuna ilişkin bir ifade olmadığını, bu yazışmaların ayıp ihbarı olarak kabul edilemeyeceğini; ayıplı olduğu iddia edilen malın satılan mal olup olmadığının bile belli olmadığını, davacının delil tespiti yaptırmadan aylarca beklediğini, kendisinin haberi olmadan mal üzerinde yeni işlemler yaptırdığını, malın orijinal hâlini korumadığını; yapılan kaynak işleminin başlı başına bir kırılma sebebi oluşturabileceği, bu işlemden sonra maldaki hasarın ayıptan mı yoksa kullanıcı hatasından mı kaynaklandığının tespitinin mümkün olmadığını; davacının aldığı raporun makine mühendisi tarafından düzenlendiğini, oysa döküm konusunun metalürji ve malzeme mühendisliğini ilgilendirdiğini, bu nedenle söz konusu incelemenin teknik bilgi olarak kabul edilemeyeceğini; raporda belirtildiği gibi sıcak yırtılma oluşmuş olsaydı, bunun hemen döküm sonrası gözle görüleceğini, oysa davacının açık ayıptan değil, gizli ayıptan bahsettiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tanık … Beyanında: “Ben 2013-2016 yılları arasında davacı şirkette boyahane kısmında ve fortlift makinisti olarak çalıştım. Davacı şirket şingıl taşlarının kırımı ve boyama işini yapar. Kırımda kullanılan makinanın gömlek dediğimiz bir parçası vardır. Bu parçalar zamanla aşınır. Bu parçalar aşındığı için davalı şirkete sipariş verildi. Gömlekler davalı tarafından fabrikaya getirildi. Bilahare davacı şirketin ustaları makinaya gömlekleri taktı. Bir ay kadar sonra bu gömleklerde çatlama ve kopmalar oldu. Kaynak vs yapıldı. Ancak işe yaramadı. Ben teknik kısımlarını ço iyi bilemiyorum. Ancak bu gömleklerin söküldüğünü, başka firmaya yeni gömlek döktürüldüğünü biliyorum. Ancak bu yeni gömlekler geldikten kırım makinası tekrar çalıştırılmadı. Bilahare zaten fabrika kapandı,”
Tanık … Beyanında: “Ben 2013-2016 yılları arasında davacı şirkette mekanik bakım ustası olarak çalıştım. Makina arızalırını ben yapıyordum. Dava konusu olan makine taş kırım makinesidir. Makinanın gömlek dediğimiz kısımlarını davalı şirkete döktürülmüştür. Makinayı bizzat ben monte ettim. Gömlekleri merdaneye presle başka bir şirket monte etti. Fabrikaya merdaneler bu şekilde geldi. Makineye montajını ben yaptım. Makina çalışmaya başladı. Bir ay kadar sonra gömleklerde çatlamalar başladı. Ben bunları kaynak yaptım işe yaramadı. Gömleklerden parça kopmaya başladı. Hatta yaklaşık 30.cm ‘lik bir parça koptu. İlk çatlamalar başladıktan sonra gömleklerin ne kadar daha kullanıldığını hatırlayamıyorum. Bilahare biz gömlekleri söktük. Başka bir firmaya yeni gömlek döktürüldü. Gömlekleri de makineye ben monte ettim. Ancak kırma makinesini yeniden kullanamadan davacı fabrikayı kapattı. Gömlekler iki taneydi. İkisinde de çatlama ve kopmalar oldu. İkisi de aynı malzemeden dökülmüştü. “
Tanık … Beyanında: ” Davacı şirket ortakları çocuklarım olur. Bende kendilerine yardım ediyorum. Dava konusu olayı da bu nedenle biliyorum. Davacı şirkette taşkırım ve boyama işi yapılır. Kırım makinasının merdanesinde gömlek dediğimiz kısım vardır. Davalı ile gömlek denilen dökümlerin yapılması konusunda anlaşıldı. Buna göre davalıya merdaneler gönderildi. Davalı gömlekleri döküp merdanelere montajını yapıp işletip bize teslim edecekti. Bu şekilde işi yaptı. Gömlekler merdanelere takili şekilde makinaya davacı şirket elemanları tarafından monte edildi. Aradan bir yıl geçmeden gömleklerde kırılmalar meydana geldi. Davalıya bildirdik. Davalı önce bizden kaynaklı değil dedi. Atölyeye de gelip baktılar. Kopan parçaları da gösterdik. En sonunda bize gömlekleri sattıkları fiyatta n geri alıp yeni fiyatından yeni gömlekler dökmeyi teklif ettiler. Teklif edilen fiyat çok fahişti. Biz piyasada çok daha ucuza bu işin yapıldığını söyleyip o fiyatı ödemeyi teklif ettik. Bunu da onlar kabul etmedi. Yine gömleklerini geri alıp ödediğimiz parayı geri istedik. Onu da reddettiler ve sonunda dava açıldı. Biz başka bir firmaya yeni gömlek döktürdük, kırma makinası gömlekler yaklaşık bir yıllık kullanımdan sonra çatlamaya ve kırılmaya başladı. Hatta çok yoğun çalışılmamasına rağmen bu çatlamalar meydana geldi. Kırılmalar olunca ben kopan parçaları alıp ben tahlile götürdüm. Verilen raporda bunun kimyasal olarak uygun ancak fiziki olarak uygun olmadığı, sıcak çatlak olduğu, yani dökümü sırasındaki ayıptan meydana geldiği belirtildi, sonradan arızalar çıkınca biz davalının döküm ve montaj işinden taşeron olarak kullandığı, … firmasıyla görüştüğümüzde bize gömleklerin kendilerine merdaneye takılmak üzere ilk geldiğinde çatlaklar olduğu, kaynaklarla bunların kendileri tarafından kapatıldığı söylendi. Yani gömlekler davacıya ilk geldiğinde de çatlakları varmış. Davacının kullanımı sırasında çatlaklar ortaya çıkınca biz yine bu … firmasına başvurduk. Kaynak yaptırdık. Parçalar bu firmaya tekrar gönderildi. Bir kez daha kullanıldı ancak bu kez kopmalar oldu. Yaptığımız bu işlemleri de biz davalının yönlendirmesiyle yaptık, biz mühendisler odasından raporu … firmasına geçici olarak kaynak yaptırmadan önce almıştık. “
Tanık … Beyanında: Ben davacı şirkette 2003-2016 tarihleri arasında kimyager olarak çalıştım. Davacı şirkette taş kırma ve boyama işi yapılır. Ben boyama kısmında idim. Bana sorduğunuz makina taş kırma makinasıdır. Bu makinanın gömleklerini davalı firma dökmüştü. Sanırım davacının fabrikasında bu gömlekler kullanılmaya başladıktan yaklaşık üç ay kadar sonra gömleklerde yüzeysel çatlaklar oldu. Ben kırım yapan arkadaşlar gösterdiği için çatlakları görmüştüm. Daha sonra bizim elemanlar bu çatlakları kaynakla kapattılar. Ancak sonrasında gömleklerde kopmalar oldu ve gömlekler kullanılamadı. Davalı ile ne gibi görüşmeler yapıldığını bilmiyorum.aradan çok zaman geçtiği için detayları hatırlamıyorum.”
Tanık … Beyanında:” Ben 2013-2016 arası kaynak ustası olarak davacı şirkette çalıştım. Şoförlük de yaptım. Dava konusu taş kırma makinasının gömleklerinde çatlaklar olunca arkadaşlar bana da göstermişti. Gömleklerden birinde çatlak olduğunu hatırlıyorum. Ne işlem yapıldğını bilmiyorum. Ben bizzat herhangi bir işlem yapmadım. Davacı şirketince bu çatlaklarla ilgili ne yaptığını kimle görüştüğünü bilmiyorum”
Bilirkişi Raporu : Bilirkişi … tarafından düzenlenen 29/03/2018 tarihli raporda özetle ; Çatlama sorunun davalının üretim prosesi olan ısıl işlem prosesinde yapılan bir hatadan kaynaklı olabileceği ihtimalinin daha ağır olduğu, malzemelerin çatlak teslim edilmediğinin dava dosyasında yer aldığı, çalışma esnasında çatlak oluştuğu, fakat bu çatlakların kaynak ile doldurulması ikici yapılan hata olduğu, kullanıcı tecrübesi olmadığı bir hussusta müdahalede bulunduğu, doğru ısıl işlem yapılmadığı düşünülen malzeme üzerine kaynak ile dolgu yapılmasının kırılmaları beraberinde getirdiği, ürünün kusurlu “ayıplı” olduğu ihtimalinin yüksek olduğu, çatlama sorununun ısıl işlem kusuru neticesinde meydana geldiği, kırılma ve kopma sorunu, yapılan kaynaklı müdahalenin olumsuz bir sonucu olduğu, kullanıcının tecrübesiz davranış sergilediği görüşü ile raporunu düzenlemiştir.
Bilirkişi Raporu : Bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen 20/05/2021 tarihli raporda özetle ; davalı tarafından imalatı yapılarak , davacıya satışı yapılan parçalardaki ayıpların “gizli” nitelikte olduğu ; ancak davacının ayıpların ortaya çıkmasından sonra TTK. 25/3 ve TBK 474. Maddesi gereği davalıya ayıp ihbarından bulunmadığı anlaşıldığından ; TBK 475. Maddesinde belirlenen seçimlik hakları kullanamayacağı ve böylelikle davalıdan alacağının olmayacağı görüşü ile raporlarını düzenlemişlerdir.
Bilirkişi Raporu : Bilirkişi … tarafından düzenlenen 21/01/2022 tarihli raporda özetle ; Davacı ile davalı arasında 16/18 mangan alaşımlı iki adet gömlek dökümü ve teslimine ilişkin sözleşmenin nitelikli satış/sipariş üzerine satış sözleşmesi niteliği taşıdığı kanaatine varıldığı, Mahkemece alınan bilirkişi raporlarından, davalı tarafından üretilen ve davacıya teslim edilen gömleklerde, teslim sırasında görülemeyen ancak kullanım sırasında zamanla ortaya çıkan, üretim hatası kaynaklı bir gizli ayıbın bulunduğunun anlaşıldığı, taraflar arasındaki sözleşme ister satış sözleşmesi isterse de eser sözleşmesi olarak nitelendirilsin, davacının gizli ayıp nedeniyle ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanabilmesi için gizli ayıp ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin bildirimde bulunmuş olması gerektiği, davacının gömleklerde ilk çatlamaların meydana gelmesinden sonra davalıya derhal bildirimde bulunmak yerine gömlekleri kaynak yaptırarak kullanmaya devam ettiği ve davalıya gizli ayıbın ortaya çıkmasından aylar sonra, 29.07.2015 tarihinde ayıp bildiriminde bulunduğu göz önüne alındığında, ihbar külfetini yerine getirmediği ve ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanamayacağı, davacının ayıp bildirimini süresinde yaptığının kabul edilmesi hâlinde ise; gömlek bedeli olarak davalıya ödediği 21.714,66 TL ve ayıbın tespiti için yaptığı 930 TL masraf olmak üzere toplam 22.644,66 TL”’yi, 30.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte talep edebileceği görüşü ile raporunu düzenlemiştir.
Dava: Ticari satımdan kaynaklanan ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ve tazminat davasıdır.
Sözleşme:Taraflar arasında 16/18 mangan alaşımlı iki adet gömlek dökümü ve teslimine ilişkin sözleşmedir.
Bir sözleşmenin eser sözleşmesi veya satış sözleşmesi olarak nitelendirilmesi, o sözleşmeye uygulanacak hükümlerin tespiti açısından önem taşımaktadır. Şöyle ki, sözleşmenin eser sözleşmesi olarak nitelendirilmesi durumunda, yüklenicinin ayıp sebebiyle sorumluluğuna ilişkin TBK m. 474 vd. hükümleri uygulanırken; satış sözleşmesi olarak nitelendirilmesi durumunda satıcının ayıptan sorumluluğuna ilişkin TBK m. 219 vd. hükümleri uygulama alanı bulur. Ayrıca her iki tarafının tacir olduğu satış sözleşmelerinde, TTK m. 23 hükmünün de dikkate alınması gerekir. Buna karşılık, TTK m. 23, eser sözleşmelerinde uygulanmaz.
Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği bir iş görme sözleşmesidir (TBK m. 470). Satış sözleşmesi ise TBK m. 207/1’de, “satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme” olarak tanımlanmıştır. Hem eser hem de satış sözleşmelerinde bir bedel karşılığında bir malın zilyetlik ve mülkiyetinin geçirilmesi söz konusudur. Bu sözleşmeler arasındaki temel fark, eser sözleşmesinde teslim edilecek şeyi yüklenici meydana getirirken, satış sözleşmesinin konusunu kural olarak mevcut bir malın oluşturmasıdır’. Ancak ileride üretilecek mallar da satış sözleşmesine konu olabileceğinden, uygulamada “nitelikli satış” olarak adlandırılan bu tip satış sözleşmeleri ile yüklenicinin kendi temin ettiği malzemeyle meydana getirmevyi ve i sahibine teslim etmeyi üstlendiği “eser teslim sözleşmeleri” arasındaki fark oldukça siliktir.
Eserin seri üretim kapsamında meydana getirilmesi ve iş sahibi dışındaki kişilerinihtiyaçlarına da hizmet etmesi, eserde üklenicinin kisisel niteliklerinin arka planda olması veya eserdeki malzeme unsurunun emek unsuruna üstün olması durumlarında eser sözleşmesi değil, nitelikli satış sözleşmesi söz konusudur. Buna karşılık eserin özel üretim olması, iş sahibinin üretim sürecine talimatları la müdahale edebilmesi eserde yüklenicinin kişisel niteliklerinin ön planda olması veya eserdeki emek unsurunun malzeme unsuruna üstün olması durumlarında eser sözleşmesi mevcuttur”.
Tüm dosya kapsamı ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarına göre; Dava konusu olayda, davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin konusunu, 16/18 mangan alaşımlı iki adet gömlek dökümü ve teslimi olduğu, 20.12.2013 tarihli fatura, tarafların beyanları ve tanık beyanlarından; 16/18 mangan alaşımlı gömlek dökümlerinin ve malzeme seçiminin bizzat davalı tarafından yapıldığı, işleme ve montajın üçüncü kişilere yaptırıldığı, davalı tarafından davacıya teslim edilen iki adet gömleğin makinelere montajı işinin ise davacı şirketin ustaları tarafından gerçekleştirildiği, silindir ömleklerinin üretiminde kullanılan alaşımın kimyasal içeriği bizzat davalı tarafından belirlenmiş ve davacının üretim sürecine herhangi bir müdahalesi olmamıştır. Silindir gömleklerinin üretim sürecinde davacının herhangi bir etkisinin bulunmadığı, davalının gömleklerin davacıya özel üretilmediği ve standart üretim olduğu bu nedenle, davacı ile davalı arasındaki, 16/18 mangan alaşımlı iki adet gömlek dökümü ve teslimine ilişkin sözleşmenin eser teslim sözleşmesi değil, nitelikli satış/sipariş üzerine satış niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Satış veya eser sözleşmelerinde ayıp, satılan malın/eserin sözleşmede belirtilen yahut sözleşmenin amacı gereği kendisinden beklenen nitelikleri taşımaması olarak tanımlanabilir. diğer bir ifadeyle ayıp, satılanda/eserde mevcut olan bir nitelik eksikliğidir. Ayıp, açık ayıp olabileceği gibi gizli ayıp şeklinde de olabilir. Açık ayıp, teslim sırasında gözle görülebilen ayıptır. Gizli ayıp ise basit bir gözden geçirmeyle tespit edilemeyen, genellikle satılanın/eserin kullanımı sırasında, zamanla ortaya çıkan ayıptır. Ayıbın açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğu, alıcının/iş sahibinin ayıptan doğan haklarını kullanabilmesi için gereken muayene ve ihbar külfetini yerine getirip getirmediğinin tespiti açısından önem taşımaktadır.
Dava konusu olayda davacı, davalı tarafından üretilen ve kendisine teslim edilen 16/ 18 mangan alaşımlı iki adet gömlekte teslim sırasında gözle görünür bir ayıp bulunmadığını, gömleklerin kullanımı sırasında, zamanla gömleklerde çatlama ve kopma meydana geldiğini belirterek, davalı tarafından üretilen gömleklerde gizli ayıp bulunduğunu iddia etmiş,
Davacı tarafından alınan ve TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen 7.2015 tarihli rapor, davalı tarafından alınan 11.07.2016 tarihli uzman görüşü ve 29.03.2018, 05.09.2019, 20.12.2019 ve 20.05.2021 tarihli bilirkişi raporlarında; gömleklerde meydana gelen çatlamaların Makina Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen raporda belirtilenin aksine, sıcak yırtılmadan değil, alt kırımına uygun olmayan malzeme seçiminden veya üretim sürecinde yapılan bir hatadan kaynaklandığı, Buna göre, davalı tarafından imal edilip davacıya teslim edilen 16/18 mangan alaşımlı gömleklerde, teslim sırasında görülemeyen ancak kullanım sırasında zamanla ortaya çıkan bir gizli ayıp söz konusuolduğu, Önce davacının çalışanları tarafından yapılan, daha sonra da … Makine’ye yaptırılan kaynak işlemleri ise gömleklerdeki gizli ayıptan kaynaklanan hasarın artmasına sebep olduğu anlaşılmıştır.
nitelikli satış sözleşmesinde ayıp ihbarı, sözleşmenin her iki tarafının ticaret şirketi ve dolayısıyla tacir olduğundan, ticari satış ve mal değişimine ilişkin TTK m. 23 hükmü. TBK hükümlerine öncelikli olarak uygulanır. Buna göre alıcının, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli olduğundan, ticari satış ve mal de belli ise bunu iki gün içinde satıcıya bildirmesi gerekir. Ayıp teslim sırasında açıkça belli değilse, alıcı, malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmek ve yine aynı süre içinde satıcıya ayıp ihbarında bulunmakla yükümlüdür (TTK m. 23/1-c). Diğer durumlarda, yani satılanda gözle görülmeyen veya olağan bir inceleme ile anlaşılamayacak gizli bir ayıbın bulunması hâlinde, TTK m. 223/2 hükmü uygulama alanı bulur (TTK m. 23/1-c) Buna göre, satılanda gizli ayıbın bulunduğunun anlaşılması hâlinde durumun derhal satıcıya bildirilmesi gerekir. Aksi takdirde alıcı, ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanamaz.
Taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi kabul edilmiş olsa bile; TTK m. 23 hükmü değil, TBK m. 474 vd. hükümleri uygulanmalıdır. Buna göre, iş sahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır (TBK m. 474/1). Eserdeki ayıbın olağan bir gözden geçirme ile tespit edilemeyecek nitelikte olması ve sonradan ortaya çıkması hâlinde ise (gizli ayıp), iş sahibinin gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmesi gerekir (TBK m. 477/3). Aksi takdirde iş sahibi, eseri kabul etmiş sayılır ve ayıptan doğan seçimlik haklarını (TBK m. 475)kullanamaz.
Taraflar arasındaki sözleşme ister satış sözleşmesi isterse de eser sözleşmesi olarak nitelendirilsin, davacının gizli ayıp nedeniyle ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanabilmesi için gizli ayıp ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin bildirimde bulunmuş olması gerekecektir.
Dava konusu gömleklerdeki ayıp ile ilgili olarak, davacı tanıkları …, “Bir ay sonra bu gömleklerde çatlama ve kopmalar oldu. Kaynak vs. Yapıldı. Ancak işe yaramadı. ”; …, “Bir ay kadar sonra gömleklerde çatlamalar başladı. Ben bunları kaynak yaptım işe yaramadı. Gömleklerden parça kopmaya başladı. Hatta yaklaşık 30 cm’lik bir parça koptu. İlk çatlamalar başladıktan sonra gömleklerin ne kadar daha kullanıldığını hatırlayamıyorum. ”; …, “Gömlekler merdanelere takılı şekilde makinaya davacı şirket elemanları tarafından monte edildi. Aradan bir yıl geçmeden gömleklerde kırılmalar meydana geldi. Davalıya bildirdik. Davalı bizden kaynaklı değil edi.”; …, “Sanırım davacının fabrikasında bu gömlekler kullanılmayabaşladıktan yaklaşık üç ay kadar sonra gömleklerde yüzeysel çatlaklar oldu. Ben kırım yapa arkadaşlar gösterdiği için çatlakları görmüştüm. Daha sonra bizim elemanlar bu çatlakları kaynakla kapattılar. Ancak sonrasında gömleklerde kopmalar oldu ve gömlekler kullanılamadı.” ve …, “Gömleklerden birinde çatlak olduğunu hatırlıyorum. Ne işlem yapıldığını bilmiyorum. ”şeklinde beyanda bulunmuşlar, dosyada yer alan tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere, dava konusu gömlekler davacıya 20.12.2013 tarihinde teslim edildikten birkaç ay sonra çatlamaya başlamış ancak kaynak yapılarak bu gömlekler bir süre daha kullanılmaya devam ettiği, Yapılan kaynakların işe yaramayacağı anlaşılınca, 22.09.2014 tarihli fatura karşılığında ilk gömlek, 09.05.2015 tarihli fatura karşılığında da ikinci gömlek, dava dışı … Makina’ya tamir ettirildiği, ancak gömleklerdeki sorunun onarımla giderilmesi mümkün olmadığı, Davacının gömleklerde ilk çatlamaların meydana gelmesinden sonra da gömlekleri önce kendi çalışanlarına, ardından dava dışı … Makine’ya kaynak yaptırarak kullanmaya devam ettiği, davalıya gizli ayıbın ortaya çıkmasından aylar sonra, 29.07.2015 tarihinde ayıp bildiriminde bulunduğu göz önüne alındığında, ihbar külfetini yerine getirmediği ve ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanamayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Peşin alınan 170,78-TL harçtan, alınması gereken maktu ret harç tutarı olan 80,70-TL’nin mahsubu ile fazladan alınan 90,08‬-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa verilmesine,
3-Dava tamamen reddedildiğinden davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafın yaptığı herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Dava tamamen reddedildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan;5.100,00-TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6- Davacı ve davalı yanca yatırılan delil ve gider avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinden yatıran tarafa iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır