Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/215 E. 2022/685 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/215
KARAR NO : 2022/685

DAVA : Menfi Tespit (Hile İle Alındığı İleri Sürülen Senetlerden Dolayı Borçlu Olunmadığının Tespiti)
DAVA TARİHİ : 12/02/2016
KARAR TARİHİ : 01/07/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkillerinin hiçbir alışverişi ve borcu bulunmayan davalının, kendisini alacaklı ve müvekkillerini de ayrı ayrı borçlu göstererek 800.000,00 TL ve 825.000,00 TL bedelli iki adet kambiyo senedini düzenleyerek takibe konu ettiğini, davalının müvekkillerinden … hakkında 16/12/2013 keşide tarihli, 02/05/2014 ödeme tarihli, 800.000,00 TL bedelli senedi dayanak tutarak İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyasında ve müvekkillerinden … hakkında aynı keşide ve ödeme tarihli, 825.000,00 TL bedelli senedi dayanak tutarak İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, senetler üzerindeki imzalar ile ad soyad yazılarının müvekkillerine ait olmadığını ve İcra Hukuk Mahkemesi’nde imzaya itiraz edildiğini, İzmir 10. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …….. Esas sayılı dosyasında “icra müdürlüğünün yetkisiz olduğuna” karar verildiğini, bunun üzerine davalının Bodrum 1. İcra Müdürlüğü’nün ……….sayılı dosyalarında icra takibi başlattığını, ayrıca şikayet üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın…….. sayılı soruşturma dosyasında soruşturma başlatıldığını, soruşturmada rapor aldırıldığını ve senetlerdeki imza ve yazıların müvekkillerine ait olduğunun belirlenmesi üzerine davalı hakkında 09/11/2015 tarihinde “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” karar verildiğini, müvekkillerinin ısrarla inkar ettikleri imzaların grafoloji uzmanları tarafından müvekkillerine ait olduğunun belirtildiğini ancak uzmanların “bu imzaların kargo, postacı, çiçekçi vs şeklinde gelinerek teslim sırasında kendilerinden alınmış ve imza olan belgenin kesilerek bunun kambiyo senedine denk getirilmesi şeklinde işlem yapılmış olabileceği” konusunda müvekkillerini uyardıklarını, müvekkillerinden …’in bürosuna yaklaşık 1,5-2 yıl önce …Kargo’dan geldiğini söyleyen bir kişinin “kargosu olduğunu” söyleyerek imzasını aldığını, yine aynı tarihlerde diğer müvekkiline de “…Kargodan geldiğini” söyleyen bir kişinin onun imzasını aldığını, her iki kişinin eş zamanlı olarak geldiklerini, müvekkillerinin birlikte yaptıkları araştırmada başka kişilerden de aynı şekilde senetler alındığını belirlediklerini, müvekkilleriyle davalı arasında hiçbir hukuki ilişkinin ve senet düzenlenmesini gerektirir ilişkinin bulunmadığını, müvekkillerinin davalıya borcunun olmadığını, senetlerin müvekkillerine hile kullanılarak imzalatıldığını belirterek, müvekkillerinin Bodrum 1. İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyalarında takibe konu edilen senetlerle ilgili davalıya borçlu olmadığının tespitine, senetlerin ve takiplerin iptaline, müvekkilleri yararına % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Dava toplam 1.630.754,28 TL harca esas değer üzerinden açılmıştır.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; TBK’nın 39. maddesi uyarınca davanın 1 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığını, senetlerdeki imzaların davacılara ait olduğunu, uzun zaman sonra bu davanın açılmasının davacıların kötü niyetli olduklarını ortaya koyduğunu, davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkili ile davacı …’in 9-10 yıldan bu yana tanıştıklarını, müvekkilinin, davacı …’in de ortağı olduğu … Ltd. Şti.’nin vekilliğini üstlendiğini, zor durumda olan şirketin borçlarının ödenmesine mal varlığı ile nakden destek olduğunu, bu şirketin bir aile şirketi olduğunu, diğer ortağının … olduğunu, bu kişinin yine taraflar arasındaki alacak borç ilişkisine dahil olan ve müvekkilinin borçlu olduğu 2.000.000,00 TL bedelli senedin borcunun ödendiğini ve İzmir 13. Noterliği’nden 30/03/2012 tarihli, … yevmiye numaralı ibranamenin alındığını, …’in noterde verdiği ibranamedeki imzasını dahi inkar ettiğini ve imza incelemesi sonrasında imza kendisine ait çıkınca imzayı kabul ettiğini, 4 yıl sonra ise Bodrum Asliye Hukuk Mahkemesi’nde……..Esas sayılı davayı açtığını, eldeki davanın da bu şekilde açıldığını, müvekkilinin son olarak davacının borçlusu olduğu şirkete ait tüm vergi borcunu nakden ödediğini belirterek, davanın reddine, müvekkili yararına % 20 tazminatın davacılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
İcra dosyaları, İzmir 10. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyaları, İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 24/02/2021 tarihli,……. Esas ve ………. Karar sayılı dava dosyası.
GEREKÇE ;
Dava; hile ile alındığı ileri sürülen senetlerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizdeki yargılama sırasında davacılardan … vefat etmiştir.
Bodrum 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 14/04/2021 tarihli, ……. Esas ve ……….Karar sayılı mirasçılık belgesi incelendiğinde; davalı … mirasçılarının …, … ve … olduğu görülmüştür.
Davacılar vekili dosyaya mirasçı … tarafından verilme vekaletnameyi sunmuş, diğer mirasçılara da mahkememizce usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, taraf teşkili sağlanmıştır.
Davacılar vekili 21/10/2016 tarihli duruşmada; müvekkillerinin yaptıkları araştırma sonucunda imzalarının gelen kargo teslim alındı belgelerine uyarlandığını belirlediklerini, hile ile kandırıldıklarını da bu aşamada öğrendiklerini, gerek hile ile kandırılmış olmaları gerekse taraflar arasında hukuki bir ilişkinin bulunmaması sebebine dayalı olarak bu davayı açtıklarını belirtmiştir. Aynı duruşmada davalı vekili; davacı tarafın ceza soruşturmasında imzanın kendilerine ait olduğunu öğrendikleri tarihten itibaren davayı yasal süre içerisinde açmadıklarını, iddiaların senaryodan ibaret olduğunu, taraflar arasında hukuki ilişki bulunduğunu, müvekkilinin davacılar ile hukuki ilişkisi devam ettiği süreçte avukatlık yapmakta olduğunu ve şirketin avukatlığını yaptığını, şu an avukatlıktan men edildiğini belirtmiştir.
21/10/2016 tarihli duruşmada mahkememizce taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “davaya konu senetlerin davalı lehdar tarafından hile ile elde edilip edilmediği; davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı; davacıların dava konusu senetler nedeniyle davalıya borçlu olup olmadıkları; davacıların ve davalının tazminat isteklerinin yerinde olup olmadığı” konularında olduğu belirlenmiştir.
Davalı vekili her ne kadar TBK’nın 39. maddesi gereğince davanın yasal hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını ileri sürmüş ise de; senetlerin hile yolu ile alındığını öğrenme tarihinden itibaren sürenin başlayacak olması, davacıların da davaya konu senetlerin hile yolu ile alındığını 25/01/2016 tarihinde öğrenmeleri ve aynı tarihte İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet dilekçesi vermeleri, daha önceki bir tarihte öğrenildiği hususunun davalı tarafça ispatlanaması, eldeki davanın öğrenmeden itibaren 25/02/2016 tarihinde yasal 1 yılık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması nedeniyle davalı vekilinin hak düşürücü süreye ilişkin itirazı haklı bulunmamıştır.
Bodrum 1. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısının davalı …, takip borçlusunun davacı … olduğu; takibin kambiyo takibi olduğu, 19/02/2015 tarihli takipte 800.000,00 TL’si asıl alacak, 2.832,88 TL’si faiz olmak üzere toplam 802.832,88 TL’nin tahsilinin istendiği; takibin dayanağının davacı … tarafından davalı … emrine düzenlenmiş 16/12/2013 düzenleme tarihli, 02/05/2014 ödeme tarihli, 800.000,00 TL bedelli bono olduğu, senet metninde “nakden” ibaresinin bulunduğu görülmüştür.
Bodrum 1. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası incelendiğinde; takip alacaklısının davalı …, takip borçlusunun davacı … olduğu, takibin kambiyo takibi olduğu, 18/02/2015 tarihli takipte 825.000,00 TL’si asıl alacak, 2.921,40 TL’si faiz olmak üzere toplam 827.921,40 TL’nin tahsilinin istendiği; takibin dayanağının davacı … tarafından davalı … emrine düzenlenmiş 16/12/2013 düzenleme tarihli, 02/05/2014 ödeme tarihli, 825.000,00 TL bedelli bono olduğu, senet metninde “nakden” ibaresinin bulunduğu görülmüştür.
Davacılar vekili; imzaların müvekkillerine ait olmadığı iddiasıyla ilgili ilk şikayetleri sonucunda ……….. sayılı soruşturma dosyasında “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” karar verildiğini ancak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/104598 sayılı örgütlü suçlar dosyasına “dolandırıcılık” şikayetiyle müdahil olduklarını, soruşturmanın halen devam ettiğini belirterek, tanıkların dinlenmesini, defterlerin incelenmesini ve davalının duruşmaya getirilerek kargo elemanı olarak gelen …, … ve … isimli kişileri tanıyıp tanımadığı hususunun davalıya sorulmasını ve 20/10/2016 tarihli dilekçedeki diğer hususlar hakkında isticvabına karar verilmesini istemiştir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nun……..sayılı soruşturması sonucunda İzmir 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nin ……… Esas sayılı dava dosyasında aralarında davamızın davacıları olan … ve …’in de müşteki olarak yer aldıkları, …, … ve … isimli kişilerin eylemleri ile ilgili olarak davalı ile bu kişiler ve diğerleri hakkında “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşları vb tüzel kişilikleri araç olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik” suçları nedeniyle kamu davasının açıldığı, davamızın da konusu olan olaya iddianamenin 15. olaya bölümünde yer verildiği görüldüğünden ve 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi uyarınca maddi olayın varlığı veya yokluğunu, fiilin hukuka aykırılığını saptayan ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayacak olup, ceza mahkemesi tarafından maddi olayın tespitine ilişkin karar mahkememizin eldeki bu dava sonucunu etkileyecek nitelikte bulunduğundan, 26/05/2017 tarihli duruşmada 6100 sayılı HMK’nın 165. maddesi uyarınca İzmir 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nin …. Esas sayılı (yeni hali ile ……… Esas sayılı) dava sonucunun beklenmesine karar verilmiştir.

11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 24/02/2021 tarihli, ………. Esas ve…….Karar sayılı kararı incelendiğinde; katılanlar arasında davacıların da bulunduğu ve aralarında davalı …’un da olduğu sanıklar hakkında “Görevi Kötüye Kullanma, Özel Belgede Sahtecilik, Görevi Kötüye Kullanmak, Kamu Kurum ve Kuruluşları, vb. Tüzel Kişiliklerin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık, Resmi Belgede Sahtecilik, Örgüte Bilerek İsteyerek Yardım Etme, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Tebliğ Memuruna Muhatap Hakkında Yalan Beyanda Bulunmak, Suç İşlemek Amacıyla Kurulan Örgüte Üye Olma” suçlarından dolayı yapılan yargılama sonucunda sanık (davalı) …’un katılanlara (davalılara) yönelik davamızın da konusu olan eylemlerinin gerekçeli kararda “15. olay” başlığı altında geçtiği, kararda; “Katılan … adına sanık …’un alacaklı olduğu 800.000,00 TL bedelli senede ilişkin; katılan … adına yine sanık …’un alacaklı olduğu 825.000,00 TL bedelli senede ilişkin ödeme emrinin geldiği, katılanların sanığa herhangi bir borçları olmadığı, ayrıca senetlerde yer alan imzaların da kendilerine ait olmadığından bahisle imzaya itiraz ettikleri, yapılan imza yazı incelemesi neticesinde senetlerdeki imzaların katılanların eli ürünü olduğunun anlaşıldığı, katılanların dosyada yer alan diğer mağdurlarla görüştüklerinde kendilerinden hileli yollarla imza alan kişinin sanık … olduğunu tespit ettikleri, sanık …’ın katılan …’in bürosuna giderek kargocu kılığında düzenek içinde yer alan 825.000,00 TL bedelli senede katılanın imzasını aldığı, katılan …’e kargo teslimi esnasında iş yerinde çalışan tanıklar … ve …’in de bulunduğu, tanık …’in daha öncesinden sanık Muhammed’i tanıyor olması nedeniyle kargocu kılığında katılandan imza alan kişinin sanık Muhammed olduğunu belirttiği, katılan … …’in evine sanık …’ın kargocu kılığında gittiği, evde katılan … …, katılanın eşi ve tanık Osman’ın da bulunduğu, sanık …’ın katılanın konutuna giderek kapıyı çaldığı, kapıyı katılanın eşinin açtığı, sanığın katılan … …’e kargo olduğunu belirtmesi üzerine, katılanın eşinin sanığa hitaben eşinin rahatsız olması nedeniyle kargoyu kendisi teslim alarak imza atmak istediği ancak; sanığın bunu kabul etmeyerek ısrarla katılanın imzasını alması gerektiğini belirterek konuta girdiği, katılanın ismini yazması için evrakı tanık Osman’a vermek istediği sırada sanık Muhammed’in buna engel olup ısrarla katılan …’in adını soyadını yazıp imzalaması gerektiğini belirterek, katılanın hileli düzenek içinde yer alan 800.000,00 TL bedelli senede adını soyadını ve imzasını atmasını sağladığı, katılan ve eşinin dosyada yer alan diğer mağdurlarla görüştüklerinde kendilerinden hileli yollarla imza alan kişinin sanık Muhammed olduğunu tespit ettikleri; yine katılanlar ile sanık … arasında görülmekte olan ceza davası sırasında tanık …’ın sanık … ile katılan … arasında geçen konuşmalara şahit olduğu, bu konuşmalar sırasında sanık …’un katılan …’e hitaben; “bizim ekip iyi çalışır, imzalar size ait çıkacak” şeklinde sözler sarf ettiği, sanık … alınan savunmasında ‘katılanlara borç para verdiğini, bu nedenle katılanların kendi rızalarıyla söz konusu senetleri verdiklerini’ belirtmiş ise de; sanığın malvarlığının bir kısmı üzerinde haciz bulunduğu, maddi sıkıntısı nedeniyle bu kadar yüklü miktardaki parayı borç verebilmesinin sanığın ekonomik koşulu da değerlendirildiğinde mümkün olmadığı, kaldı ki buna ilişkin yazılı bir belgenin de ibraz edilmediği, katılanların da sanıktan herhangi bir şekilde para almadıklarını beyan ettikleri şeklindeki tüm bu deliller birlikte değerlendirildiğinde sanığın savunmasına itibar edilmemiştir. Bu kabulden hareketle davaya konu olayda haklarında kamu davası açılan sanıklar …, …, … ve …’in eylemleri irdelendiğinde; …’un eylemi irdelendiğinde; sanık …’un hileli yollarla alınan katılanların imzasıyla sahteliğini bildiği senedi icraya koyup, katılanların zarara uğramasını sağlayarak “resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık suçlarını” işlediği; sanık …’ın eylemi irdelendiğinde; katılan ve müşteki beyanları da nazara alındığında sanık …’ın katılanlara kargocu olduğunu söyleyerek belge imzalatmak ve bu imzanın sahte senetlerde kullanılmasını, katılanların zarara uğramasını sağlayarak “resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık suçlarını” işlediği; sanık ……..’in eylemi irdelendiğinde; sanık …’in üzerine atılı suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve yardım etme suçunu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, hukuka uygun, somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, yine 5237 sayılı TCK’nın 37. maddesi delaletiyle atılı suçlara iştiraki bakımından illiyet bağı saptanamadığı anlaşıldığından yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı kanaatine varıldığı; sanık ………’in eylemi irdelendiğinde; sanık Yavuz Usluer’in üzerine atılı suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçunu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, hukuka uygun, somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, yine 5237 sayılı TCK’nın 37. maddesi delaletiyle atılı suçlara iştiraki bakımından illiyet bağı saptanamadığı anlaşıldığından yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı kanaatine varıldığı; sanık … …….’in eylemi irdelendiğinde; sanık … ………’in üzerine atılı suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçunu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, hukuka uygun, somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, yine 5237 sayılı TCK’nın 37. maddesi delaletiyle atılı suçlara iştiraki bakımından illiyet bağı saptanamadığı anlaşıldığından yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı kanaatine varıldığı” şeklindeki gerekçeye yer verildiği görülmüştür.

Ceza mahkemesinin bu kararına karşı istinaf yoluna gidilmiştir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi’nin 01/11/2021 tarihli, …….. Esas ve ……..Karar sayılı kararı ile sanık …’un katılan …’e karşı ve katılan …’e karşı resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından dolayı verilen mahkumiyet kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.
Toplanan deliller, sonucu beklenen ve kesinleşen ceza mahkemesi kararı ve tüm dosya içeriği göz önüne alındığında; davalının, davacı … hakkında 16/12/2013 keşide tarihli, 02/05/2014 ödeme tarihli, 800.000,00 TL bedelli senedi dayanak tutarak İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyasında; davacı … hakkında da 16/12/2013 keşide tarihli, 02/05/2014 ödeme tarihli, 825.000,00 TL bedelli senedi dayanak tutarak İzmir 21. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra takibi başlattığı; davacılar senetlerdeki imzalara itiraz etmiş iseler de ceza yargılamasında yaptırılan inceleme sonucunda senetlerdeki imzaların davacıların eli ürün olduğu belirlenmekle birlikte; yine kesinleşen ceza mahkemesi kararına göre davaya konu bu senetlerin dava dışı …’ın davacılara “kargocu olduğunu” söyleyerek kargocu kılığında düzenek içinde yer alan senetleri imzalattığı, bu şekilde “resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık suçlarını” işlediğinin sabit olduğu; davalı …’un ise dava dışı … tarafından davacılardan hileli yollarla alınan ve davacıların imzasıyla sahteliğini bildiği senetleri icraya koyduğu, bu şekilde “resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık suçlarını” işlediğinin sabit olduğu; davalının eyleminin hukuka aykırılığını saptayan ceza mahkemesinin kararının mahkememiz yönünden bağlayıcı niteliğinin bulunduğu, davaya konu senetlerin gerçek bir alışveriş sonucu düzenlenmediğinin kesinleşen ceza mahkemesi kararıyla birlikte ortaya konmuş olduğu, davacıların davalarında haklı oldukları, bu senetler nedeniyle davalıya borçlarının bulunmadığı anlaşıldığından, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacı …’in (mirasçılarının) davalı hakkında açtığı menfi tespit davasında;
a-Davanın KABULÜ ile;
Davacı mirasçıları …, … ve …’in davalıya Bodrum 1. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,
b-Davalının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından 802.832,88 TL’nin % 20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak, davacı … mirasçıları …, … ve …’e miras payları oranında verilmesine,
2-Davacı …’in davalı hakkında açtığı menfi tespit davasında;
a-Davanın KABULÜ ile;
Davacının, davalıya Bodrum 1. İcra Müdürlüğü’nün ……… sayılı dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,
b-Davalının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından 827.921,40 TL’nin % 20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,

3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken ‭111.396,82 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 27.849,21 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭83.547,61‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacıların yatırmış olduğu 29,20 TL başvurma harcı ve 27.849,21 TL peşin harç toplamı olan ‭27.878,41‬ TL’nin davalıdan alınarak, davacılara verilmesine,
5-Davacıların yapmış olduğu tebligat ve posta gideri olan 262,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacılara verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 57.191,64 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacı … mirasçıları …, … ve …’e miras payları oranında verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 58.446,07 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacı …’e verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı … ve davacı … mirasçısı … vekilinin ve davacı … mirasçıları … ve … vekilinin yüzlerine karşı davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/07/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza