Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/183 E. 2021/978 K. 26.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/183
KARAR NO : 2021/978

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 08/10/2010

BİRLEŞEN İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2014/168 ESAS SAYILI DAVASINDA;

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/04/2014
KARAR TARİHİ : 26/11/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/12/2021
Mahkememizde görülen davanın ve birleşen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacılar vekili asıl davada dava dilekçesi ile özetle; müvekkillerinin üyesi oldukları Üçkuyular … Kooperatifi’nde davalılardan …’ın kooperatif müdürü olduğunu, davalı …’in kooperatif yönetiminde görev aldığını ve halen başkan olduğunu, davalı …’in de 02/02/2007 tarihli genel kurulda kooperatif yönetiminde görev aldığını, halen de görevinin devam ettiğini, davalıların, kooperatif yönetim kurulu üyeleri ve müdürü olarak kooperatife ait taşınmaz üzerinde inşaat yapımı için dava dışı …. Ltd. Şti. ile sözleşme imzaladıklarını, ancak bu sözleşmenin notere dahi tasdik ettirilmediğini, yüklenici şirketin kooperatife kaç daire yapacağının, dairelerin niteliklerinin ve işin bedelinin belirtilmediğini, bu hususun tamamen yüklenici şirketin inisiyatifine bırakıldığını, İzmir ……… İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı takip dosyasında kooperatif ile dava dışı yüklenici …. Şti. hakkında alacaklı Ziraat Bankası tarafından 3 adet senet nedeniyle icra takibi başlatıldığını, sözleşmeye göre inşaatın bitim tarihi 31/09/2007 olmasına rağmen inşaata başlamayan yüklenici şirketle sözleşmenin feshedilmesi gerekirken davalıların konuyu genel kurula dahi taşımadan ek protokol ile inşaat süresini 30/09/2008 tarihine kadar uzattıklarını, yüklenici şirketin … Bankası Alsancak Şubesi’nden kredi kullandığını ve kredi teminatı olarak senedin bankaya verildiğini, senet vadesinde ödenmediği için yüklenici şirket tarafından yeni senetlerin verildiğini ancak alınan kredinin ödenmemesi üzerine Ziraat Bankası tarafından takip başlatıldığını ve üzerinde kooperatifin inşaat yapacağı arsanın satıldığını, müvekkillerinin ev sahibi olmalarının imkansız hale geldiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkillerinin yatırdığı aidatlar ve uğradığı zararlar nedeniyle müvekkillerinin her biri için 1.000,00 ‘er TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davacılar vekili birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… Esas sayılı davasında dava dilekçesi ile özetle; İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dava dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda müvekkillerinin uğradıkları zararın belirlendiğini, davada her iki müvekkili için ayrı ayrı 1.000,00’er TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL’nin karara bağlandığını belirterek, müvekkillerinden … için 126.351,32 TL ve …için 214.359,46 TL olmak üzere toplam 340.710,78 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı … ve … vekili asıl davada cevap dilekçesi ile özetle; müvekkillerinin Üçkuyular … Kooperatifi’nin yönetim kurulunda görev yaptıklarını, görevlerinin halen devam ettiğini, yüklenici firma ile yapılan sözleşme ve ek protokollerin noterde tasdik ettirildiğini, kooperatif ortaklarının bilgisi ve onayı dahilinde yapıldığını, kooperatif üyeleri ile yüklenici şirket yetkilisinin karşılıklı olarak anlaştıklarını ve hangi daireyi almak istediklerini belirlediklerini, bunun için de ödemeleri gereken bedel karşılığı senetler imzalayarak yüklenici şirket yetkilisine teslim ettiklerini, hangi üyenin hangi daireyi aldığı hususunun apartmanın şeklini gösterir çizim üzerinde gösterildiğini ve üyeler tarafından imzalanarak kabul edildiğini, kooperatif üyelerinin verilen senetleri zamanında ödememeleri nedeniyle …….Bankası tarafından takip başlatıldığını, davacı tarafın ev sahibi olmadığı gibi müvekkillerinin ve diğer kooperatif üyelerinin de ev sahibi olamadığını ve müvekkillerinin üzerlerine düşen senet ödemelerini de yaptıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili asıl davada cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin bahsi geçen kooperatifin müdürü olduğunu, eylemlerinin genel kurul kararlarına ve yönetim kurulu kararlarına dayandığını, kooperatif belgelerinde yapılacak incelemelerde yasal olmayan işlem bulunmadığının belirleneceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; 6762 sayılı TTK’nın 336/5. maddesi gereğince kooperatif üyelerinin yöneticiler aleyhine kooperatife vermiş oldukları zarardan dolayı açtıkları sorumluluk davasıdır.
Dava dosyası İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……Esas sayısına tevzi edilmiş, daha sonra Asliye Ticaret Mahkemelerinde yapılan değişiklik nedeniyle sırasıyla İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde …… Esas sayısını, İzmir 12. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde …… Esas sayısını ve son olarak da Yargıtay’ın bozma kararı nedeniyle İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde ……. Esas sayısını almıştır.
İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalılar hakkında “görevi kötüye kullanmak, görevi ihmal ve zimmet” suçlarından dolayı dava açılmış, mahkememizce bekletici mesele yapılmıştır.
Bozma kararı öncesinde ceza mahkemesinin beraat kararının içeriğine göre mahkememizce dosyanın Yargıtay’a gidişinin ve kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasına gerek görülmeyerek kooperatif kayıtları ve dava dosyası üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Kooperatifler konusunda uzman ve inşaat mühendisi bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyeti 30/07/2012 tarihli raporlarında özetle; kooperatifin 06/03/2003 tarihinde konut ihtiyacını gidermek üzere kurulduğunu, kooperatif tarafından İzmir Üçkuyular’da biri satın alınarak, diğeri ise kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile iki adet arsanın temin edildiğini, hazırlanan projelere göre bu arsalara iki blok halinde 20 adet bağımsız bölüm yapılabileceğini, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile “arsa sahibine 3 daire verilmesinin” kabul edildiğini, başlangıçta bayındırlık birim fiyatları ile yüklenici firmaya yaptırılması düşünülerek Berhan İnşaat Ltd. Şti. ile sözleşme imzalanmış ise de 19/04/2007 tarihinde ibraname imzalanarak işin tasfiye edildiğini, daha sonra … Ltd. Şti. ile kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını, buna göre “20 bağımsız bölümden 12’sinin yüklenici şirkete, kalan 8’inin ise kooperatife ait olacağının” kararlaştırıldığını, bu anlaşmaya göre yüklenici firmaya 12 daire, arsa sahibine 3 daire olmak üzere toplam 15 daire verileceğinden kooperatife 5 dairenin kaldığını, kooperatife 5 daire kaldığı halde o sırada kooperatifin 9 ortağı bulunduğunu, daire açığını gidermek üzere yüklenici şirketten 4 daire satın alınması düşünülerek protokol imzalandığını, kur’a çekilmeden ortakların istekleri esas alınarak konut tahsislerinin yapıldığını, raporlarında tablo halinde konutların kime ve hangi tarihte verildiğinin gösterildiğini, hali hazırda bloklardan sadece birisinin birinci kat betonunun dökülebildiğini, dolayısıyla imzalanan sözleşmenin yürütülemediğinin belirlendiğini, ana sözleşmenin 48. maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan müteselsilen sorumlu olduklarını, davalı … kooperatifin kurucu ortaklarından olup, ayrıca müdür olarak tayin edildiğini ve yönetim kurulu kararı ile sözleşmeyi imzaladığını, 10/01/2004 tarihinde ortak sayısının 15’e yükseldiğini, 2005 tarihinde 10’a düşürüldüğünü, diğer genel kurullarda yine ortak sayılarının değiştirildiğini, davalı … yönetim kurulunda görev almamakla birlikte kurulduğundan itibaren müdür olarak tüm işleri yürüttüğünü, dolayısıyla ana sözleşmenin 51. maddesine göre kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumlu olduğunu, davalı …’in 10/01/2004 tarihinde, davalı …’in ise 02/02/2007 tarihinde yönetim kurulu üyesi olarak seçildiklerini ve tüm işlemlerden sorumluluklarının bulunduğunu, dava dışı … 02/02/2007 tarihinde yapılan genel kurulda üye olarak seçilmesine rağmen bu kişinin ayrı tutulduğunu, davalı olan yönetim kurulu üyeleri tarafından dışlandığını, her iki davacının kooperatif ortağı olduklarını, kooperatif yöneticileri ile yüklenici şirket yetkililerinin çıkar birliği yaptıklarını gösteren kesin deliller ortaya konulmamış ise de kayda değer bir imalat yapmadan yüklenici şirkete ortak senetlerin dışında ayrıca teminat senedi de verilmesinin kuşku yarattığını, zira; uygulamada teminatı iş sahibinin değil, yüklenici şirketin verdiğini, olayda ise bunun tersinin olduğunu, yüklenici şirketten teminat alınması gerekirken tam tersine teminat verildiğini, kooperatif yöneticileri olan davalıların basiretli bir tacir gibi hareket etmediklerini, kooperatif işlerinin görülmesi için gerekli titizliği göstermek zorunda oldukları halde ihmal ettiklerini, davacıların, kooperatife ortak olarak ödemeler yaptıklarını, ancak gelinen bu aşamada konut edinme olanaklarının kalmadığını, ortaklıktan ayrılsalar da yaptıkları ödemeleri dahi kooperatiften tahsil etme şanslarının bulunmadığını, bu nedenle davacıların zarara uğradıklarını, dava tarihindeki reel gerçek değere göre hesaplama yaptıklarını, davalıların ihmal ve kusuruna bağlı olarak kooperatife ait arsanın haczedilmesi ve kooperatifin yeniden konut yapma şansının bulunmaması nedeniyle davacı …’in dava tarihi itibariyle nominal olarak 94.250,00 TL, reel olarak 126.351,32 TL; davacı … Deniz’in dava tarihi itibariyle nominal olarak 153.460,00 TL, reel olarak 214.359,46 TL zararlarının oluştuğunu bildirmişlerdir.
Mahkememizce; “kooperatif ile yüklenici şirket arasında yapılan sözleşmenin ifa edilmediği, bundan sonra da ifa edilemeyeceği, kooperatifin kasasında herhangi bir para bulunmadığı, kooperatif üyelerine ayrılmaları halinde kasasında para bulunmadığı için ödeme yapılamayacağı hususlarının belirlendiği, bu durumda kooperatif ortaklarının, kendi zararlarının tahsili için bizzat yöneticiler aleyhine dava açabileceğinin kabul edildiği, bilirkişi raporundan ve dosyaya sunulan delillerden davalıların, yükleniciyi daha çok gözeterek yüklenici lehine sözleşmeyi imzaladıkları, hatta teminat senedi alınması gerekirken iş yapılmayan dönemde teminat senetleri verdikleri, kooperatifin zarara uğramaması için titizlikle önlem alınması, tüm gayretin gösterilmesi gerekirken bu hususları ihmal ettikleri, yüklenici şirket ile aralarında bir iş birliği bulunduğuna ilişkin delil bulunmasa da davalıların ciddi ihmallerinin söz konusu olduğu, davacı kooperatif ortakları kooperatife ödemiş olduğu aidatlar dikkate alınarak artık ev sahibi olamayacakları ve kooperatiften ödemiş oldukları parayı alamayacakları” gerekçesiyle; “1-Davanın kabulüne, 1.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’e ödenmesine, 1.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı …’e ödenmesine, 2-Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına” ilişkin 20/02/2014 tarihli, 2012/104 Esas ve 2014/71 Karar sayılı karar verilmiştir.
Verilen bu karar davalılar … ve … vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 26/10/2015 tarihli,….. Esas ve…… Karar sayılı kararı ile; “davanın, açıldığı tarihte yürürlükte bulunan TTK’nın 336/5. maddesi gereğince kooperatif üyelerinin yöneticiler aleyhine kooperatife vermiş oldukları zarardan dolayı şartları varsa doğrudan dava açabileceği, somut olayda yükleniciler hakkında da İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı kamu davası açıldığı ve halen derdest olduğunun anlaşıldığı, bu dosyada ileri sürülen hususların mevcut davadaki iddiaları da kapsaması nedeniyle ceza dava dosyasının kesinleşmesi beklenerek, kesinleşmesine müteakip celbi ile bu dosyadaki ve ceza dosyasındaki deliller değerlendirilip bu dosyaya yapılan itirazları da karşılayacak şekilde denetime elverişli ek rapor alınarak oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle kararın bu davalılar yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve kanuna uygun bulunan bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Uyulan bozma kararı doğrultusunda İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı kararının kesinleşmesi beklenmiştir.
Bozma kararı sonrasında aynı davacılar tarafından aynı iddialarla aynı davalılar hakkında İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan 2014/168 Esas sayılı davanın bu dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Davacılar vekili birleşen bu davada; kooperatif yönetim kurulu üyesi ve müdürü olan davalıların arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıkları yüklenici şirket ile menfaat birlikteliği yaparak kooperatif üzerinden çıkar sağlamak suretiyle müvekkillerini zarara uğrattıklarını ileri sürmüştür.
İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; “sanıkların üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı, anlaşmazlığın hukuki mahiyette bulunduğu” gerekçesi ile “beraat kararı” verildiği; bu kararın temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından 05/02/2019 tarihli, …… Esas ve……Karar sayılı karar ile; “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 1163 sayılı KK’nın ek 2/son maddesi gereğince kamu davasına katılma haklarının bulunduğu, bu çerçevede davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği” gerekçesiyle “esası incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı kanunun 8/1 maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi gereğince bozulmasına” karar verildiği; bozma kararı sonrasında dava İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ……Esas sayısını aldığı görülmüştür. Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; “1-Sanık …’ın 20/10/2018 tarihinde öldüğü anlaşıldığından sanık hakkındaki kamu davasının TCK’nın 64/1. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE, 2-Sanıklar ……, …, ……., … ve …’in üzerlerine atılı suçları işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle atılı suçlardan CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince AYRI AYRI BERAATLERİNE” karar verilmiştir.

Kararın gerekçesinde;
“Yapılan yargılama, sonuçlandırılan soruşturma evrakları içeriği, sanıkların savunmaları, katılanların beyanları, tanık anlatımları, Bilirkişiler Yrd.Doç.Dr…….. ………, Emekli Banka Müdürü ……’ın raporu ve ek raporları ile yapılıp bitirilen yargılama neticesinde toplanan ve açıklanan yasal delillerin mahkeme heyetince tartışılıp değerlendirilmesi ile ulaşılan vicdani kanaate göre;
Katılanlar ……., …, … ve …….in, Üçkuyular … Kooperatifi yöneticileri haklarındaki şikayetleri üzerine başlatılan soruşturma sonucunda;
Kooperatif ile yüklenici firma (…) arasında imzalanan sözleşmeye göre inşaatın 31/09/2007 tarihinde bitirilmesine dair sözleşmede hüküm bulunduğu, süresinde bitirilmemesi durumunda cezai şart öngörüldüğü, daha sonra Genel Kurul Kararı olmaksızın yüklenici firma ile kooperatif yönetimi arasında 21/03/2008 tarihinde imzalanan ve noter onayı olmayan protokol ile iş bitim tarihinin 31/09/2008 olarak yenilendiği, bir yıllık yeni bir süre tanındığı, bu şekilde yüklenici firmanın cezai şarttan kurtarıldığından bahisle bu eylem nedeniyle suç tarihinde kooperatif müdürü olan …, yönetim Kurulu Üyeleri …, …. ve …’ in kooperatifi zarara uğrattığından görevi kötüye kullanma, kooperatif denetçisi olan ……… ve ….’ in görevlerini ihmal ettiklerinden dolayı dava açılmış ise de;
Tüm dosya kapsamı, üçlü bilirkişilerin ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; ilk sözleşmenin ……. Yapı Kooperatifi ile kooperatif arsa sahibi olarak belirlenen yüklenici … Firması arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yapıldığı, ancak daha sonra kooperatifin arsa sahibi olmadığının belirlendiği, bu kez ikinci sözleşmede kat karşılığı sözleşmenin arsa sahibi ……ile diğer tarafta kooperatif ve müteahhit firma olmak üzere sözleşme imzalandığı, bu ilk sözleşmede kooperatifin yüklenici olduğu, cezai şartın kooperatifin aleyhine olduğu, süresinde bitirilmemesi durumunda kooperatifin arsa sahibi Mithat Ulugün’e cezai şart ödemesi gerektiği, bu durumun anlaşılması üzerine bu kez sözleşmenin revize edilerek ikinci kez yapılan sözleşmede kooperatifin cezai şarttan kurtarıldığı, iddianın herhangi bir hukuki bir dayanağının olmadığı anlaşılmıştır.
Kooperatif adına hiçbir hukuki sebep olmadan ……ya 30.000 TL, Esma Hasdövüş’e 30.000 TL, ve 5 ve 6 numaralı parseller için 17.177,67 TL tutarında para ödendiği, bu paranın sanıklar …, ……, … ve …’ın zimmetinde olduğu belirtilerek zimmet suçundan cezalandırılmaları için haklarında ayrıca dava açılmış ise de, ayrıntıları bilirkişi raporunda açıklandığı gibi bu paraların kooperatife sonradan alınan ve eklenen küçük arazi parçaları için arazi sahiplerine ve izale-i şuyu davasında alınan arazi bedelleri olarak ödendiği, sanıkların zimmetinde bir paranın bulunmadığının belirlenmiş olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca bu olay nedeniyle denetim görevini ihmal ettiği iddia edilen …….ve …’ in görevi ihmal suçunu işlediklerinden bahisle kamu davası açılmış ise de, iddia, savunmalar, bilirkişilerin ayrıntılı raporu ve tüm dosya kapsamından sanıkların savunmalarının aksine cezalandırılmalarına yeterli delil elde edilememiştir.
Kooperatif ana sözleşmesinin 61. maddesine göre geçici maliyeti yönetim kurulu tarafından görevlendirilmesi gereken bilirkişiler tarafından belirlendikten sonra maliyete göre gerçekleşen yönetim ve giderler belirlenip yükleniciye ödenen avanstan düşüldükten sonra yüklenici firmaya hakedişlerin verilmesi gerekirken, sanıkların 51 adet olup toplamı 432.000 TL olan senetleri hakedişler belirlenmeden yüklenici firmaya verdikleri iddiasıyla …, …, … ve … hakkında görevi kötüye kullanmak, … ve … hakkında görevi ihmal suçundan cezalandırılmaları için kamu davası açılmış ise de, yargılama aşamasında belirlenen şekli ile bu senetlerin müteahhit firmaya yapılan üretim maliyetleri ve hakediş karşılığı verilmediği, İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davada verilen bilirkişi raporlarından açıkça anlaşılacağı üzere, kooperatif üye sayısının biri çift paylı olmak üzere toplam 8 ortaktan oluştuğu, kooperatife 9 dairenin gerekli olduğu, kooperatifin müteahhite verdiği arsa karşılığı müteahhitten alabileceği daire sayısının 5 olduğu, geriye kalan 4 daire bedeli olarak bu senetlerin müteahhite verildiği, dolayısıyla bu senetlerin hakedişlerle bir ilgisinin bulunmadığı, kooperatif üyelerinin üzerlerine düşen payları kooperatife ödememeleri nedeniyle müteahhidin aldığı bu senetleri daha sonra kooperatif aleyhine icraya koyup daireleri sattırdığı, bu eylemlerle ilgili olarak ceza hukuku açısından cezalandırılmayı gerektirir bir neden bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Ayrıca kooperatifin dairelerinin müteahhit tarafından satıldığı iddiasıyla sanıklar hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan dava açılmış ise de, yukarıda açıklanan nedenlerle sanıkların üzerlerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı, anlaşmazlığın hukuki nitelikte olduğu anlaşılmış olduğundan;
Sanıklar haklarında görevlerini kötüye kullanmak, ihmal etmek ve zimmet suçlarından davalar açılmış ise de, tüm dosya kapsamı ve yukarıda açıklanan nedenlerle sanıklar …, …, …, … ve …’in üzerlerine atılı suçları işlediklerine dair savunmalarının aksine mahkûmiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin, somut delil ve kasıt elde edilemediğinden sanıkların üzerlerine atılı tüm suçlardan CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı Beraatlerine, Sanık …’ın 20.10.2018 tarihinde öldüğü anlaşıldığından sanık hakkındaki kamu davasının TCK’nın 64/1. maddesi gereğince düşürülmesine karar verilmiştir.” denmiştir. Bu karar istinaf yoluna gidilmeksizin … ve … yönünden 05/03/2020 tarihinde kesinleşmiştir.
Yargılama sırasında asıl davada ve birleşen davada davalı … vefat etmiştir. Dosyaya …’ın mirasçılarını gösterir İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas ve ….. Karar sayılı mirasçılık belgesi sunulmuştur. Bu belge incelendiğinde; …’ın mirasçılarının …, … ve … olduğu anlaşılmıştır.
… mirasçıları …, … ve … vekili mahkememiz dosyasına vekâletnamesini ve bu mirasçıların mirası reddettiklerine ilişkin İzmir 11. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 10/01/2019 tarihli 2019/56 Esas ve 2019/54 Karar sayılı gerekçeli kararıyla kesinleşme örneğini sunmuştur. Kararın 11/04/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Davacılar vekili 04/04/2021 tarihli dilekçesi ile; 126.351,27 TL + 214.359,38 TL = 340.710,65 TL toplam zararın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen yasal faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte tahsiline karar verilmesini istediklerini, mirası reddeden … mirasçıları yönünden davaya devam etmediklerini belirtmiştir.
Bilirkişiler 26/01/2021 tarihli ek raporlarında özetle; Ağır Ceza Mahkemesi’nde verilen beraat kararı yönünden hukuki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunu, davacıların çeşitli tarihlerde davalıların görevde olduğu kooperatife konut edinmek maksadıyla üye olduklarını ve bu üyelik sırasında kooperatif kayıtlarına göre davacı …’in 2004-2007 yıllarında nominal olarak 94.250,00 TL tutarında, davacı …’in 2003-2007 yıllarında nominal olarak 153.460,00 TL para yatırdığını, 08/10/2010 dava tarihindeki parasal karşılığının Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları doğrultusunda üyenin yatırdığı paranın TÜİK verileri esas alınmak suretiyle değerlendirdiğini, buna göre davacı …’in yaptığı ödemelerin reel değerlerinin uyarlama sonucunda 126.351,27 TL, davacı …’in yaptığı ödemelerin reel değerlerinin ise uyarlama sonucunda 214.359,38 TL miktarında olabileceğini bildirmişlerdir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” düzenlemesine yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, ana sözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. maddesinde ise; “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı kanunun 98. maddesinin göndermesiyle dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve olayda uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın “Mesuliyet” başlıklı 336. maddesinde; “İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsen mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler. 1. Hisse senetleri bedellerine mahsuben pay sahipleri tarafından vuku bulan ödemelerin doğru olmaması; 2. Dağıtılan ve ödenen kar paylarının hakiki olmaması; 3. Kanunen tutulması gereken defterlerin mevcut olmaması veya bunların intizamsız bir surette tutulması; 4. Umumi heyetten çıkan kararların sebepsiz olarak yerine getirilmemesi; 5. Gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasten veya ihmal neticesi olarak yapılmaması. Beş numaralı bentte yazılı vazifelerden birisi 319 uncu madde gereğince idare meclisi azalarından birine bırakılmışsa, mesuliyetin ancak ilgili azaya yükletilmesi lazım gelip o muameleden dolayı müteselsilen mesuliyet cari olmaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6762 sayılı TTK’nın 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı kişisel olarak sorumlu değildir. Bu maddede beş bent halinde sayılan durumlar ise bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir.
Bu doğrultuda sorumluluğun söz konusu olabilmesi için öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise, yöneticilerin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kural olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlar ise de, 6762 sayılı TTK’nın 336. maddesindeki hallerde kooperatife, kooperatif ortaklarına ve kooperatif alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Ortakların dava açma hakları doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik gösterir. Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira; bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararıdır.
Bozma kararında da işaret edildiği üzere davanın dayanağı 6762 sayılı TTK’nın 336. maddesinin 5. fıkrası hükmüdür. Bu düzenlemeye göre kooperatif üyeleri yöneticilerin kooperatife verdikleri zararlardan dolayı doğrudan dava açabileceklerdir.
Asıl davada ve birleşen davada davalı … hakkında açılan davanın davacı tarafça takip edilmemesi nedeniyle mahkememizce “6100 sayılı HMK’nın 150/5 maddesi gereğince asıl davanın ve birleşen davanın yasal süre içerisinde yenileninceye kadar 04/04/2021 tarihi itibariyle işlemden kaldırılmasına” karar verilmiş olup, aradan geçen 3 aylık yasal süre içerisinde bu davalı hakkındaki asıl davanın ve birleşen davanın yenilenmemesi nedeniyle davacı tarafça bu davalı hakkında açılan davanın ve birleşen davanın 6100 sayılı HMK’nın 150/5 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Diğer davalılar yönünden ise toplanan deliller, ceza dosyası içeriği, bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya içeriği göz önüne alındığında; dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 309 ve 336. maddelerinde yönetim kurulu üyelerinin şirket veya üçüncü kişilere verdikleri zararlar nedeniyle sorumluluk halleri düzenlenmiş, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için kusurlarının olması gerektiği vurgulanmıştır. Kooperatif yöneticileri 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 309 ve 336. maddesi uyarınca zarar gören kişiye karşı sorumludur. Diğer bir anlatımla dava dışı kooperatif yöneticilerinin sorumluluğu 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesinin yollamasıyla dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nun 336. maddesi uyarınca kusur sorumluluğudur. Davalı yöneticilerin eylemleri, haksız fiilden kaynaklanmadığı için tarafların müşterek müteselsil sorumlulukları yoktur. Mahkememizce aldırılan 30/07/2012 tarihli raporda “kooperatif yöneticileri ile yüklenici şirket yetkililerinin çıkar birliği yaptıklarını gösteren kesin delillerin ortaya konulmadığı ancak kayda değer bir imalat yapmadan yüklenici şirkete ortak senetlerin dışında ayrıca teminat senedi de verilmesinin kuşku yarattığı” görüş ve tespitine yer verilmiştir. Buna karşılık mahkememizce sonucu beklenen ve kesinleşen İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/70 Esas ve 2020/73 Karar sayılı dava dosyasında bozma kararı öncesinde aldırılan rapor ve ek raporlara dayalı olarak “kooperatif üye sayısının biri çift paylı olmak üzere toplam 8 ortaktan oluştuğu, kooperatife 9 dairenin gerekli olduğu, kooperatifin müteahhite verdiği arsa karşılığı müteahhitten alabileceği daire sayısının 5 olduğu, geriye kalan 4 daire bedeli olarak bu senetlerin müteahhite verildiği, dolayısıyla bu senetlerin hakedişlerle bir ilgisinin bulunmadığı, kooperatif üyelerinin üzerlerine düşen payları kooperatife ödememeleri nedeniyle müteahhidin aldığı bu senetleri daha sonra kooperatif aleyhine icraya koyup daireleri sattırdığı, bu eylemlerle ilgili olarak ceza hukuku açısından cezalandırılmayı gerektirir bir neden bulunmadığı” gerekçesine dayanıldığı görülmüştür. Bu gerekçe ve dayanağı raporla birlikte dava dışı kooperatif tarafından dava dışı yüklenici şirkete verilen teminat senedinin hak ediş karşılığı olmadığı belirlendiğinden, mahkememiz, eldeki bu davada aldırılan 30/07/2012 tarihli rapordaki teminat senedine ilişkin bilirkişi görüşünden uzaklaşmıştır. Mahkememizce aldırılan 30/07/2012 tarihli raporda “kooperatifin, yükleniciye verdiği teminat senedinin kuşku yarattığı” şeklindeki görüşü haricinde dava dışı Üçkuyular … Kooperatifi yönetiminde yer alan davalıların TTK’nın 336/5 maddesi kapsamında ihmal veya kasıt niteliğinde davranışlarının olduğuna ilişkin bir tespit bulunmadığından; ceza dosyasında aldırılan rapor ve ek raporlarda da davalıların görevlerini kötüye kullanmak, ihmal etmek ve zimmetlerine para geçirmek şeklinde bir işlem ve eylemlerinin varlığından söz edilmediğinden, bu kapsamda da ortada davalıların kasıt ya da ihmalleri sonucu oluşmuş bir zarar bulunmadığından; diğer yandan davacılar dava dilekçesinde ileri sürdükleri “yatırdıkları aidatın ödenmesine” ilişkin isteklerini davalı kooperatif aleyhine açacakları bir davada ileri sürebileceklerinden, davalılar … ve … hakkındaki ispat edilemeyen davanın ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Asıl davada ve birleşen davada davacıların, asıl davada ve birleşen davada davalı … hakkında açtıkları davanın ve birleşen davanın 6100 sayılı HMK’nın 150/5 maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Asıl davada ve birleşen davada davacıların, asıl davada ve birleşen davada davalılar … ve … hakkında açtıkları davanın ve birleşen davanın REDDİNE,
3-Asıl davada Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin olarak alınan 29,70 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭29,6‬0 TL harcın davacılardan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
4-Birleşen davada Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin olarak alınan 5.818,50 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭‭5.759,2‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
5-Asıl davada ve birleşen davada davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerine bırakılmasına,
6-Asıl davada ve birleşen davada davalılar … ve …’in yapmış olduğu posta-tebligat ücreti olan 120,00 TL’lik yargılama giderinin asıl davada ve birleşen davada davacılardan alınarak, davalılara verilmesine,
7-Asıl davada karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 2.000,00 TL vekalet ücretinin asıl davanın davacılarından alınarak, asıl davanın davalılarına eşit olarak verilmesine,
8-Birleşen davada karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 32.299,75 TL vekalet ücretinin birleşen davanın davacılarından alınarak, birleşen davanın davalılarına eşit olarak verilmesine,
9-Asıl davada ve birleşen davada davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair; asıl davada ve birleşen davada davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/11/2021

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza