Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1521 E. 2022/543 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1521
KARAR NO : 2022/543

DAVA : Alacak (Cari hesap veya ticari kredi sözleşmesi kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 30/12/2016
KARAR TARİHİ : 03/06/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirketin 2012 yılında kurulduğunu, hisse değişimi ile birlikte 01/10/2013 tarihinden itibaren müvekkili şirketin % 25 payının dava dışı …a, % 75 payının ise davalı şirkete ait olduğunu, davalı şirketin hem müvekkili şirketin büyük hisseli ortağı olduğunu, hem de müvekkili şirket ile ticari ilişkilerinin bulunduğunu, davalı …’ın ise 07/10/2013 tarihi itibariyle 10 yıl süre ile davalı şirketin yetkilisi olduğunu, davalı şirketin 18/05/2015 tarihinde 1 payını …’a, 74 payını ise müvekkili şirket yetkilisi dava dışı …a devrederek şirket paydaşlığından çıktığını, şirketin büyük paydaşı olan yetkilisi …ın davalı şirket ile müvekkili şirket arasında hiçbir ilgi kalmamasına rağmen ortağı olduğu şirketin geçmişe dair olan defter ve kayıtlarını uzun süre davalı şirketten alamadığını, 2016 yılında bir kısım kayıtlara ulaşarak bunları uzmanlara incelettiğini, yapılan inceleme sonucunda şirket ortağı olan davalı şirket ile ilgili olarak 10/01/2015 tarihli 140.000,00 TL bedelli çekin müvekkili şirket kayıtlarına girdiğinin görüldüğünü, bu çek ile davalı şirketin müvekkilinden 140.000,00 TL alacaklı duruma getirildiğini ancak fiilen böyle bir çekin bulunamadığını, yine yapılan inceleme ile 2014 yılı kayıtlarına göre davalı şirketin haksız ve sebepsiz olarak müvekkilinden 359.053,00 TL, 2015 yılı kayıtlarına göre 89.354,34 TL alacaklı hale getirildiğini, 2015 yılında 140.000,00 TL bedelli çekin girişi olmadığı halde bu çek nedeniyle davalı şirketin alacaklı hale getirildiğinin ve son olarak 82.704,00 TL’nin ise çek kaydı var olmakla birlikte çeklerin ne sebeple girişinin yapıldığının bilinmediğinin belirlendiğini, tüm bu işlemleri kötü niyetli olarak diğer davalı …’ın yaptığını, davalı şirketin sebepsiz olarak zenginleştiğini, davalı şirketin bu dönemde yetkilisi olan davalı …’ın yapılan haksız işlemlerden sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 140.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın ticari ilişkiye dayalı olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki ve işlemlerin İstanbul’da gerçekleştirildiğini, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, müvekkilinin adresinin İstanbul’da olduğunu, müvekkili şirketin her zaman davacı şirkete finans sağladığını, her iki şirketin kardeş kuruluş olduğunu, davacı şirketin devir anına kadar yapmış olduğu tüm ticari işlemlerinin % 85’inin müvekkili şirketin grup şirketleri sayesinde gerçekleştirildiğini, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları kabul etmediklerini, şirketin defterleri incelendiğinde durumun ortaya çıkacağını, devir aşamasında davacı şirkete ait tüm ticari defter ve kayıtların davacı şirkete teslim edildiğini, 140.000,00 TL bedelli çekin davacı hesaplarında yer aldığının defter kayıtları incelendiğinde ortaya çıkacağını, müvekkilinin davacı şirketin ticari hayatta kalmasını sağladığını, gerek borçlarının ödenmesi gerekse alacaklarının tahsil edilmesi aşamasında bilfiil rol oynadıklarını, dava konusu çekin davacı şirketin Bursa Frenchise’si olan …tarafından davacı şirkete ciro edildiğini ve davacı şirketin de müvekkiline ciro ettiğini, bu çekin davacı şirket hesaplarına 10/01/2015 tarihinde girdiğini ve akabinde müvekkiline ciro edildiğini, çekte vade tarihinin 25/05/2015 olduğunu, vade tarihi dolmadığı için çekin bankaya ibraz edilemediğini ve beklendiğini, devir işlemlerinin 15/05/2015 tarihinde yapılması aşamasında çekin vadesinin gelmediği dikkate alınarak müvekkili tarafından davacıya iade edildiğini, kaldı ki devir aşamasından sonra borç-alacak mahsuplaşmaları bittikten sonra dahi iki tarafın defterleri incelendiğinde müvekkilinin davacıdan 91.946,78 TL tutarında alacaklı olduğunun görüleceğini belirterek, davanın öncelikle yetki yönünden, bu olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; sorumluluk davasıdır.
Davaya konu 140.000,00 TL bedelli çekteki davacı şirket kaşesi altındaki imzanın davalı …’ın imzasına benzemesi, çekin bu davalı tarafından imzalanmadığı yönünde bir itiraz da ileri sürülmemesi karşısında dava, sorumluluk davası olarak nitelendirilmiştir.
Davanın haksız fiile dayalı olması ve haksız fiilin İzmir’de gerçekleşmiş olması, davacının yerleşim adresinin de İzmir olması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 14. maddesindeki düzenlemeye göre mahkememiz yetkili olduğundan, davalılar vekilinin yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “davacı şirketin ortağı ve ticari ilişki içerisinde bulunduğu büyük hisseli ortağı olan davalı şirket ile davalı şirketin söz konusu dönemde yetkilisi olan diğer davalı …’ın TTK’nın 371/5 maddesi uyarınca haksız işlemlerinin ve buna dayalı şirket zararının olup olmadığı, varsa zarar miktarı ve davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmadığı” konularındadır.
Dava konusu Ziraat Bankası İstanbul Şubesi’ne ait 25/05/2015 keşide tarihli, … numaralı, 140.000,00 TL bedelli çek incelendiğinde; keşidecisinin dava dışı ……. olduğu, dava dışı …emrine düzenlendiği, çekin ……’in cirosu ile önce davacı şirkete, davacı şirketin cirosu ile de davalı şirkete geçtiği, bankaya ibraz edilmediği görülmüştür.
Getirtilen sicil kayıtlarından; davalı …’ın 01/11/2013 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davacı şirketin münferiden yetkilisi olarak atandığı; aynı davalı ayrıca 25/04/2013 tarihinden itibaren 3 yıl süre ile davalı şirketin münferiden yetkilisi olarak da atandığı; davalı şirketin, davacı şirketteki hissesini dava konusu çekin keşide edildiği tarihten önce 15/05/2015 tarihli ……yevmiye numaralı pay devir sözleşmesi ile …’a ve 15/05/2015 tarihli 13296 yevmiye numaralı pay devir sözleşmesi ile …a devrettiği, bu devir ile birlikte davalı …’ın davacı şirketteki müdürlük görevinin de 15/05/2015 tarihinde sona erdiği belirlenmiştir.
Yani dava konusu çekin keşide edildiği 25/05/2015 tarihinde davalı şirket davacı şirketin ortağı olmadığı gibi davalı … da davacı şirketin müdürü değildir.
Mahkememizce taraflara ait ticari defterler ile dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davalı şirketin defter ve belgelerini inceleyen mali müşavir bilirkişi hazırladığı 27/04/2018 havale tarihli kök raporunda ve 19/11/2018 tarihli ek raporunda özetle; çekin 10/01/2015 tarihinde davalı defterlerinde alacak kaydedildiğini, aynı tarihte aynı tutarın davacı cari hesabından çıkarıldığını, davalının daha sonra 01/09/2015 tarihinde aynı çek tutarını “10/01/2015 tarihinde sehven hatalı işlenen çek düzeltme” kaydı ile davacının satıcılar cari hesabına aktardığını, her iki hesabın taraflar arasında öteden beri ticari ilişkinin bulunduğunu ortaya koyduğunu, çek kaydının hesaplarda bulunması çekin kaydi olarak ticari ilişki çerçevesinde verildiği anlamına gelse de çekin verildiğini destekleyen herhangi bir makbuz, belge vs’ye rastlanmadığı için çekin fiilen verilip verilmediğinin değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğunu, davalının 2014 yılı defterlerinde “ortaklara borçlar” hesabından davalı şirketin 359.053,00 TL alacaklı hale getirildiğine ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığını, yine 2015 yılı “ortaklara borçlar” hesabından 89.354,34 TL alacaklı hale getirildiğine ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığını, 2015 yılında yapılan muhasebe kayıtları ile 140.000,00 TL bedelli çek kaydının olduğunu, bu tutarla birlikte davalı şirketin muhasebesel olarak alacaklı hale geldiğini, ilgili dönemlerde 82.704,00 TL tutarında çek kaydının olmadığını, davalı şirket defterlerinde 833.849,60 TL tutarında bir işlemin bulunmadığını, çekin ödendiğine ilişkin herhangi bir kaydın olmadığını, davacının 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin olarak davalı defterlerinde alacaklı gözükmediğini, 2016 yılı sonu itibariyle 91.946,78 TL borçlu olduğunun belirlendiğini, bildirmiştir.
Davacı vekili; müvekkilinin defterlerinin de karşılaştırmalı olarak incelenmesini istediklerini, aleyhe olan raporu kabul etmediklerini belirtmiştir.
Davalılar vekili ise; müvekkili şirkete ait defterlerde dava konusu çeke ilişkin kayıtların bulunduğunu, ödemeye ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığını, çekin vade tarihinin 25/05/2015 olduğunu ve davacı tarafından müvekkiline cirolanan çekin bankaya ibraz edilemeyerek vadesinin beklenmeye başlandığını, ancak söz konusu devir işlemlerinin 15/05/2015 tarihinde yapılması ve davacı şirkete ilişkin defter ve belgelerin teslim edilmesi aşamasında bu çekin vadesinin gelmemiş olması dikkate alınarak çekin müvekkili tarafından davacıya iade edildiğini, dolayısıyla raporda buna ilişkin bir evrakın müvekkilinin defterlerinde olmamasının gayet normal olduğunu, ek rapor ile birlikte savunmalarının doğrulandığını belirtmiştir.
Davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri inceleyen mali müşavir bilirkişi… hazırlayıp sunduğu 24/06/2019 tarihli raporunda özetle; davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığını, kapanış tasdiklerinin bulunduğunu, davalı defterlerini inceleyen bilirkişinin ek raporuna göre 2014 yılı defter kayıtlarında ortaklara borçlar hesabında 359.053,00 TL tutarında işlem kaydının davalı defterlerinde bulunmadığının belirlendiğini, nitekim hisse devir tarihinden önceki davacı defterlerinde de ortaklara borçlar hesabında 359.053,00 TL tutarında işlem kaydının bulunmadığını, davalının 01/01/2015 tarihli açılış devir kaydında 331.01.0001 alt hesap kodunda …… Ulaş. ve Yay. A.Ş. hesabında 396.239,32 TL tutarında alacaklı göründüğünü, 18/05/2015 tarihinde davalının alacak bakiyesinin 861.841,00 TL’ye kadar ulaştığını, bu tarihten itibaren davacının toplam 833.849,60 TL tutarında ödeme yaptığını, davalı alacağının 27.991,40 TL’ye düşürüldüğünü, 21/05/2015 tarihinde 39.681,95 TL “gelen hvl” açıklamasıyla davalıya alacak kaydedilerek bakiyenin 67.673,35 TL alacak tutarına ulaştığını, 140.000,00 TL bedelli çek kaydının davacı defterlerinde bulunduğunu, davacıyı davalı şirkete borçlu hale getirdiğini, çek bedelinin tek kalemde münferiden ödeme kaydının bulunmadığını ancak Garanti Bankası’ndan yapılan ödemeler ile çek bedelinin de bu tutarlar içerisinde davacı tarafından ödemesinin yapıldığının belirlendiğini, davacı şirket hesaplarında 82.704,00 TL tutarında çek/çekler kaydının bulunmadığını, davacı şirket kayıtlarına göre 20/03/2016 tarihi itibariyle davalı şirketin 27.922,66 TL alacaklı gözüktüğünü, önceki bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda ise davalının hesaplarında davacının 91.946,78 TL borçlu göründüğünün belirlendiğini, sonuç olarak tarafların hesaplarda mutabık olmadıklarını, aralarında davacı aleyhine 64.024,12 TL fazla tutarın bulunduğunu bildirmiştir.
Davalılar vekili 11/07/2019 tarihli dilekçesi ile; sadece 140.000,00 TL bedelli çekle ilgili olarak raporlar arasında fark bulunduğunu, bu çekin ödenmediğini, iade edildiğini, buna ilişkin banka yazısının dosyada bulunduğunu, aldırılan her iki raporda da müvekkilinin alacaklı olduğunun belirlendiğini, son raporda sadece 140.000,00 TL bedelli çekle ilgili ödendiği yönündeki görüşü kabul etmediklerini, bunun haricinde rapora itirazlarının bulunmadığını belirtmiştir.
Davacı vekili 15/07/2019 tarihli dilekçesi ile; 140.000,00 TL bedelli çekin 10/01/2015 tarihinde müvekkili şirket hesabına girdiğini ancak 15/05/2015 tarihli devir sırasında bu çekin müvekkiline verilmediğini, cari alacak kaydına bu çekin girmesiyle sanki müvekkilinin bu çeki tahsil etmiş gibi bir durumun ortaya çıktığını ancak çekin müvekkili nezdinde bulunmadığını, aynı çekin 01/02/2015 tarihinde 140.000,00 TL olarak yeniden müvekkili şirketin kaydına girildiğini ve müvekkilinin borçlu hale getirildiğini, bu çek bedelinin de peyderpey davalıya ödendiğini, yani müvekkilinin alacaklı olduğu çekin hukuka aykırı bir şekilde cirolanarak elinden alındığını ve çek bedelinin de müvekkilinden yeniden tahsil edildiğini, müvekkilinin 833.849,60 TL tutarında alacaklı olduğunu belirterek, itirazları doğrultusunda ek rapor aldırılmasını istemiştir.
Ziraat Bankası Yayla Bahçelievler Şubesi’nin 03/01/2018 tarihli yazısında; dava konusu 140.000,00 TL bedelli çekin bankaya ibraz edilmediği, takastan sorulmadığı, ödeme yapılmadığı, 25/10/2016 tarihinde müşterileri tarafından çekin şubeye iade edilip çek durum kodunun “müşteri iade yaprak dolu” olarak güncellendiği bildirilmiş, yazı ekinde üzerinde iptal edildiği yazılı olan çek örneği gönderilmiştir.
Davacı tarafın dava konusu çekin müvekkilinden yeniden tahsil edildiğini ileri sürmesi ve çek bedelinin tahsilini istemesi nedeniyle dava konusu 140.000,00 TL bedelli çek hesaba katılmaksızın bu çek dışında var olan ticari ilişki kapsamında yapılan ödemeler de dikkate alınarak davacının gerek dava tarihi itibariyle gerekse davaya konu çekin davacı kayıtlarına işlendiği tarihte ayrı ayrı davalıya borcunun bulunup bulunmadığı konusunda mahkememizce bilirkişiden ek rapor aldırılmıştır.
Davacı defterlerini inceleyen mali müşavir bilirkişi… ara kararı gereğince hazırlayıp sunduğu 03/01/2020 tarihli ek raporunda özetle; davacının davalı şirkete borcunun kök raporda belirtildiği şekilde 27.922,66 TL olduğunu ancak bu hesap dökümünde 25/05/2015 tarihinde bankadan tahsil edilmeyen 140.000,00 TL tutarındaki çek bedelinin davalı şirketin 320.01.001 kodlu hesabına borç kaydedilmesi gerektiği halde kaydedilmediği belirlendiğinden, olması gereken hesap bakiyesinin diğer işlem kayıtlarının doğru kabul edilmesi durumunda çek bedelinin alacak tutarından düşülmesiyle, diğer bir ifadeyle ödenmeyen 140.000,00 TL çek tutarının davalı hesabına borç kaydedilmesi ile davacı şirketin davalı şirketten 112.077,34 TL alacaklı olması gerektiğini, dava konusu 140.000,00 TL bedelli çekin davacı tarafından 10/01/2015 tarihinde davalı şirketin hesabına alacak kaydedildiğini, işlemin yapıldığı tarihten önce davalı şirketin davacıdan 469.390,45 TL alacaklı olduğunu, davacının muhasebe kayıtlarında 331.01.001 ortaklara borçlar hesabının 21/05/2015 tarihinde 67.673,35 TL alacak bakiyesi tutarının 320.01.001 satıcılar- ……A.Ş. hesabına virman yapılarak kapatıldığını, kök rapordan farklı olarak yapılan tespit ile davacı şirketin davalı şirketten dava tarihi itibariyle 112.077,34 TL alacaklı olduğu kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Davalı şirket defterlerini inceleyen mali müşavir bilirkişi …21/01/2021 havale tarihli ek raporunda özetle; çekin işlendiği tarihin 10/01/2015 olduğunu, çek dikkate alınmaksızın 09/01/2020 itibariyle davalının 465.582,90 TL borç bakiyesi verdiğini, bu tarih itibariyle davacının borcunun değil alacağının bulunduğunu, çek hesaba katılmaksızın dava tarihi itibariyle davacının borcunun 48.053,22 TL olduğunu bildirmiştir.
Aldırılan tüm raporlar, gelen banka yazısı ve tüm dosya içeriği değerlendirildiğinde; taraf şirketler arasında 2015 yılından süregelen bir ticari ilişkinin bulunduğu, 140.000,00 TL bedelli davaya konu çekin davacı tarafından davalıya ödendiği ancak davalının çeki iade ettiğini ispat edemediği, çekin davalının elinde de olmadığı, bankaya iade edildiği, çekin her iki şirketin ticari defter kayıtlarında yer aldığı, fiili olarak da böyle bir çekin varlığının sabit olduğu, taraf şirketlerin defterlerinin dört adet işlem dışında uyuştuğu, davacı defterlerinde 140.000,00 TL bedelli çek dışında diğer iki adet çekin olmadığı, fiktif işlemin varlığı konusunda dosyada bir delilin bulunmadığı, tersine davacının kendi defterlerinde daha az borçlu gözüktüğü, aksi durumda daha fazla borçlu gösterilmesi gerektiği, taraflar arasında sürekli para transferlerinin gerçekleştirildiği, çekin birden fazla tahsil edildiğine ilişkin de delilin bulunmadığı, davacı iddialarının ispat edilemediği sonuç ve kanaatine ulaşıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın peşin olarak alınan 2.390,85 TL harçtan düşülmesi ile kalan ‭2.310,15‬ TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
4-Davalıların yapmış olduğu posta ve tebligat gideri ücreti olan 110,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 17.250,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/06/2022

Başkan …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Üye …
¸E-imza
Katip …
¸E-imza