Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1227 E. 2021/979 K. 26.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1227
KARAR NO : 2021/979

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle)
DAVA TARİHİ : 17/10/2016
KARAR TARİHİ : 26/11/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 11/06/2016 tarihinde müvekkili …’in, yönetimindeki … plakalı motosikleti ile seyir halinde iken, davalı sürücü …’in, yönetimindeki … plakalı araç ile müvekkiline çarptığını, kaza tespit tutanağından da görüleceği üzere kazanın oluşunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olduğunu, davalılardan …’in … plakalı aracın sahibi olduğunu, bu aracın davalı … Tur. A.Ş.’nin servis aracı olarak çalıştığını, aracın ZMMS poliçesinin davalı … Sigorta A.Ş tarafından düzenlendiğini, bu nedenle davayı sürücüye, araç sahibine, üst işleten olan … Tur. A.Ş.’ye ve sigortacıya karşı yönelttiklerini, müvekkilinin bu kaza nedeniyle yaralandığını, kazanın Süleyman Taştekin Açık Lisesi Bilişim Bölümü son sınıf öğrencisi olan müvekkilinin sınava giderken gerçekleşmesi nedeniyle müvekkilinin sınava giremediğini, mezun olamadığı için de staja başlayamadığını, müvekkilinin günlerce yoğun bakımda kaldığını, bu dönemde başında bekleyen diğer müvekkili annesinin büyük elem yaşadığını, müvekkilinin tedavisinin hala sürdüğünü, müvekkilinin kaza öncesinde “…” adlı restaurantta aylık 1.800,00 TL ücretle garson olarak çalıştığını, kaza nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezliğinin oluştuğunu belirterek, müvekkili Ufuk için şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 80.000,00 TL manevi tazminatın, müvekkili Cahide için 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 26/10/2017 tarihli duruşmada; 10.000,00 TL maddi tazminatın 2.000,00 TL’sinin geçici iş göremezlik, 2.000,00 TL’sinin sürekli iş göremezlik tazminatı, 2.000,00 TL’sinin efor kaybı, 2.000,00 TL’sinin tedavi giderleri ve masrafları, 2.000,00 TL’sinin ise ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplara ilişkin olduğunu belirtmiştir.
Davacı vekili 29/01/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; 07/10/2019 tarihli bilirkişi raporu ile müvekkili …’in uğradığı maddi zararların hesaplandığını belirterek, buna göre geçici iş göremezlik tazminatı istekleri olan 2.000,00 TL’yi 16.442,04 TL artırarak 18.442,04 TL’ye, sürekli iş göremezlik tazminatı istekleri olan 6.000,00 TL’yi 505.311,55 TL arttırarak 511.311,55-TL’ye yükselttiklerini, tedavi gideri olarak 2.000,00 TL istediklerini, müvekkilinin tedavi gideri ve diğer giderleri yapmaya devam ettiğini ancak belgelendirmenin mümkün olmadığını, Yargıtay’ın tedavi giderleri ile ilgili “bedensel zarar görmüş kişinin belge alacak durumu olmadığından belgeyle ispatlanmadan olayın durumuna göre hakimin makul bir gider için tedavi masrafı takdir edeceği” yerleşik görüşü ışığında tedavi gideri isteklerini 2.000,00 TL olarak yinelediklerini belirtmiştir.
CEVAP ;
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın sigortalının kusurunu ve zararını ispatla yükümlü olduğunu, tedavi ve iş göremezlik tazminatı gibi giderlerin 6111 sayılı kanun kapsamında reddedilmesi gerektiğini, tüm tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanması gerektiğini, davacıların kaza nedeniyle elde ettikleri gelirin ve tazminatların mahsup edilmesi gerektiğini, davadan önce müvekkiline herhangi bir başvuru yapılmadığı için davanın usulden reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilinin dava tarihinden itibaren yasal faiz ödeyebileceğini, müvekkilinin manevi tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı … Taş. Tur. Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile özetle; 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi gereğince başvuru olmadığı için davanın usulden reddi gerektiğini, İzmir 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan … Esas sayılı ceza davası sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının efor kaybına dayalı isteği dışındaki diğer isteklerinin belirsiz alacak davası olarak ileri sürülemeyeceğini, davacı tarafın somutlaştırma yükümlülüğüne aykırı davrandığını, davanın Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü’ne, … Sigorta A.Ş.’ye, SGK’ya, ………Sigorta Kooperatifi’ne ihbarı gerektiğini, kaza tespit tutanağının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin … plakalı aracın sahibi olmadığını, davacının kazada kusurunun bulunmadığı hususunun gerçeğe aykırı olduğunu, kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, istenen tedavi ve iyileşme giderleri yönünden sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, davacının çalıştığını belgelemesi gerektiğini, ücret kaybına ilişkin isteğin haksız olduğunu, sigorta şirketleri tarafından yapılan her türlü ödemenin mahsubu gerektiğini, istenen manevi tazminat miktarının sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vereceğini, davacı tarafın tüm isteklerinin zaman aşımına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi gereğince reddinin gerektiğini, tedavi giderleri ile çalışılamayan dönemdeki kazanç kaybına ilişkin miktarın davacı tarafça belirlenebilir miktarlar olduğunu, bu sebeple tedavi ve iyileşme giderleri ile çalışılmayan dönemdeki kazanç kaybının kısmi dava olarak açılamayacağını, hukuki yararın bulunmadığını, kaza tespit tutanağında … plakalı motor sürücüsü davacının kusurunun bulunmadığının belirtildiğini, kontrolsüz trafik kavşağında meydana gelen kazada davacının hiçbir kusurunun bulunmadığının kabulünün mümkün olmadığını, kazadan sonra olay yerine gelen görevlilerin olay anına ilişkin kesin ve net bir tespit yapabilmesinin, o ana ilişkin tüm iz ve emareleri toplayarak kusur oranını belirlemiş olmasının gerçekliğe aykırı olduğunu, trafik bilirkişisi tarafından yapılacak inceleme ve ardından Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak kusur raporu sonucunda gerçek kusur dağılımının ortaya çıkacağını, davacı tarafça yapıldığı iddia olunan sağlık masraflarının ve diğer tüm sağlık harcamalarının müvekkilinden istenemeyeceğini, zira; 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesi gereğince Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağını, kabul anlamına gelmemekle birlikte öncelikle davacının restaurantta belirtmiş olduğu maaşı aldığını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, yine davacılara maddi ve manevi istekleri yönünden herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, davacı tarafça manevi tazminatın sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullanıldığını, istenen maddi ve manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacı tarafın tüm isteklerinin zaman aşımına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesi davalı …’e usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak bu davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; trafik kazasına dayalı maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememizce sigortalı araca ait trafik kaydı ve poliçe örneği ile hasar dosyası örneği getirtilmiş, davacının tedavi evrakları temin edilerek geçici ve sürekli iş göremezliğinin olup olmadığı konusunda raporu aldırılmış, kusur durumunun belirlenmesi amacıyla bilirkişi raporu ve davacı zararının belirlenmesi amacıyla hesap uzmanı bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
… plakalı “otobüs” türündeki aracın……….sayılı, 01/04/2016- 01/04/2017 vadeli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi davalı … Sigorta Şirketi tarafından düzenlenmiştir. Poliçede ölüm/ sakatlanma ve tedavi giderleri teminat limitleri ayrı ayrı 310.000,00 TL olarak belirlenmiştir.
İhbar olunan … Sigorta A.Ş. tarafından 11/05/2016-2017 vadeli oto kasko sigorta poliçesi düzenlenmiş, ölüm/sakatlık İMMS sigorta teminatının kişi başına 10.000,00 TL, manevi tazminat teminatı kişi başına 20.000,00 TL olarak belirlenmiştir.
Dava değerinin ıslahla birlikte 300.000,00 TL’nin üzerine çıkması nedeniyle 6545 sayılı kanun gereğince davaya heyetçe bakılmasına karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “a) Davacının bu kaza nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezliğinin, efor kaybının bulunup bulunmadığı, ekonomik geleceğinin sarsılıp sarsılmadığı, var ise sürekli iş göremezlik oranının ne olduğu, davacının geçici iş göremezliği var ise süresinin ne olduğu, iş göremezlik durumu ile kaza arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı, b) Davacının geçici ve sürekli iş göremezliği, efor kaybı bulunuyor ise ve ekonomik geleceği sarsılmış ise tazminat miktarının ne olması gerektiği ve davalıdan/davalılardan tazmininin istenip istenemeyeceği, geçici iş göremezlik tazminatının, tedavi giderlerinin sigorta teminatı kapsamında bulunup bulunmadığı, c) Davacının, kazaya karışan diğer araç sürücülerinin veya üçüncü kişilerin ya da dış faktörlerin meydana gelen kazada kusurlarının bulunup bulunmadığı, varsa kusur oranlarının ne olduğu, d) Davacını Davacının hangi tarihten itibaren ve hangi oranda faiz isteğinde bulunabileceği” konularındadır.
Davacı vekili; dava açmadan önce davalı sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunmadıklarını belirtmiştir.
Tamamlanabilir nitelikte dava şartı olması nedeniyle 22/06/2017 tarihli duruşmada davacı vekiline “kaza ve dava tarihinde yürürlükte olan 6704 sayılı kanunun 5. maddesi ile değişik 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi ile dava şartı olarak kabul edilen davalı sigorta şirketine başvuru zorunluluğunu yerine getirmek üzere” 6100 sayılı HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca sonuçları da hatırlatılmak suretiyle 2 haftalık kesin süre verilmiştir.
Davacı tarafın, verilen süre içerisinde davalı sigorta şirketine başvuru yapmasına ve bu yöndeki dava şartı eksikliğini yerine getirmesine rağmen, davalı sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmamıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/2. maddesindeki davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğmuş olması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu sürenin maddi tazminat istekleri için de geçerli olacağına ilişkin düzenleme uyarınca davalı sigorta şirketi hakkında dahi uzatılmış ceza zaman aşımı süresinin uygulanması gerekeceğinden, davalı vekilinin zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
İhbar olunan Karayolları Genel Müdürlüğü vekili dilekçesi ile özetle; müvekkilinin sorumluluk alanı dışında gerçekleşen dava konusu kaza nedeniyle müvekkili aleyhine kusur yüklenemeyeceğini belirterek, davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
Ege Ünv. ATK Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 30/05/2019 tarihli raporda; davacı …’in dava konusu kazaya bağlı olarak meslekte kazanma gücünde azalma oranının Engellilik Ölçütü Sınıflandırılması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre % 54,7, tıbbi iyileşme süresinin 18 ay olduğu, davacının yaralanma nedeniyle sürekli bakıma muhtaç halde olmadığı bildirilmiştir. Aynı raporda davacının meslekte kazanma gücünde azalma oranının Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre olay tarihindeki yaşına göre % 68, bugünkü yaşına göre % 69 oranında olduğu bildirilmiştir.
Davacılar vekili 26/12/2017 tarihli duruşmada; İzmir 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nin ……….Esas sayılı dosyasında davalı sürücü …’in cezalandırıldığını, dosyanın istinaf incelemesinde olduğunu, müvekkilinin olay tarihinde garson olarak asgari ücret üzerinden sigortasız olarak çalıştığını, iş göremezliğinin belirlenerek düz işçi olarak değerlendirme yapılmasını ve Dokuz Eylül Üniversitesinden iş göremezlik raporu aldırılmasını istediklerini belirtmiştir.
SGK İl Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta; kazanın iş kazası niteliğinde olduğu, geçici ve sürekli iş göremezlik ödeneği ödendiğine ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığı, rücuya tabi gelir bağlanmadığı ve peşin sermaye değeri oluşturmadığı bildirilmiştir.
Yargılama sırasında İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve ………… Karar sayılı kararı ile davalı … Tur. A.Ş.’nin iflasına karar verilmiştir. Bu karar istinaf başvurusu üzerine ortadan kaldırılmıştır. Halen 2019/86 Esas numarası ile derdest olduğu bildirilmiştir.
Davacı tanığı … anlatımında; “Davacı Cahide benim halam Ufuk ise kuzenim olur. Ben trafik kazasını görmedim. Kaza gerçekleştikten bir saat sonra kuzenim Ufuk’un kaldırıldığı hastaneye gittim. Halama kuzenimin kaza yaptığını ve durumunun ağır olduğunu ben ve Ufuk’un abisi birlikte söyledik. Halam bunu duyunca kötü alıp nefes darlığı çekip rahatsızlandı. Ufuk 14 gün boyunca yoğun bakımda kaldı. Sonrasında da yataklı servise alındı. Bu süreçte halam Cahide sürekli hastanede Ufuk’un yanındaydı. Bizde Ufukla birlikte büyüdüğümüz için ben de her gün hastaneye gidip yoğun bakımın önünde bekledim. Ufuk’un yataklı serviste ne kadar yattığını hatırlamıyorum. Eve çıkarıldıktan sonra da Ufuk’a halam öz bakım ihtiyaçlarının giderilmesi için yardımcı oldu. Kaza nedeniyle Ufuk hala bazı konuları hatırlayamamaktadır. Ufuk’un bakımını halam üstlenmiştir. Bu süreçte hem maddi hem manevi yönden büyük sıkıntılar yaşamıştır. Ufuk yoğun bakımda yattığı 14 gün süre içinde yoğun bakım servisine kimseyi almadıklarından halam ve biz 14 gün boyunca bahçede yani hastanenin bahçesinde yatıp kalktık. Sürekli doktorlar her an Ufuk’un başına bir şey gelebileceğini kaybedebileceğimizi söylediler. Bu nedenle halamın morali bu süreçte çok bozuldu. Halam bu süreçte kimseyle konuşmadı. İçine çekildi.” demiştir.
Davacı tanığı … anlatımında; “Davacı Ufuk’un babası ile benim babam arasında uzaktan bir akrabalık bağım bulunmaktadır. Bu nedenle davacıları tanıyorum. Kazayı görmedim. Kaza günü Ufuk hastaneye kaldırıldıktan sonra biz hastaneye gittik. Ufuk acil bölümündeydi. Ufuk acile kaldırıldığında yaşam fonksiyonları zayıftı. Acil doktorları yaşamı konusunda bir beklentimiz olmamasını söylediler Ufuk’un ağabeyi oradaydı. Bunları duyunca perişan oldu, Ufuk’un annesi olan davacı … de aynı gün hastaneye geldi. O da perişan vaziyetteydi. Ufuk yoğun bakımda 15-20 gün kadar yattı. Bu sürede Ufuk’un annesi Cahide ve abileri yakınları hastanenin bahçesinde gece gündüz haber beklediler. Yoğun bakımda kaldığı süreçte doktorlar beklemememizi kendimizi Ufuk’un ölümüne hazırlamamızı söylediler. Ufuk’un annesi bu süreçte perişan olmuş Ufuk uyandıktan sonra da Ufuk’un tüm bakımını annesi üstlenmiştir. Tansiyon ve şeker hastası olan davacı Cahide bu olay nedeniyle üzüntüden hastalığı artmış tansiyon ve şekeri oldukça yüksek oranlara fırlamıştır. Ufuk halen kaza nedeniyle anlamlı konuşamamakta anlattığı şeylerde de daldan dala atlamakta ne söylediğini bilmemektedir.” demiştir.
Kaza tespit tutanağı incelendiğinde; “…’in sevk ve idaresindeki … plakalı t. otobüsü ile Konak Necatibey Bulvarı üzeri seyir halinde iken Vali Kazım Dirik Kontrolsüz trafik kavşağından geçişini yaptığı esnada yolun sağından gelen motorsikletin şeridinde aracının sağ ön kapı kısımlarına; sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı h. motorsikleti ile Vali Kazım Dirik Caddesi üzeri seyir halinde iken Necatibey Bulvarı kavşağını geçerken kendi şeridinde aracının ön kısımları ile çarpması sonucunda yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir. Bu kazanın oluşumunda … plakalı T. otobüs sürücüsü; 2918 sayılı KYTK’nun 84. maddesinde yer alan sürücülere ait kusurlardan (57/1-a) kontrolsüz kavşaklarda ilk geçiş hakkını yolun sağından gelene vermemek maddesini ihlal ettiğinden tam ve asli kusurlu olduğu, diğer motorsiklet sürücüsünün ise bu kazada herhangi bir kusurunun olmadığı, kaza yeri inceleme, ölçüm ve sürücünün beyanından anlaşıldığı kanaatine varılmıştır.” dendiği görülmüştür.
ADLİ TIP KURUMU Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 14/12/2017 tarihli raporda; olay günü davalı sürücü …’in, yönetimindeki … plakalı otobüs ile Necatibey Bulvarı üzerinde seyrederek olay yeri Vali Kazım Dirik Bulvarı kavşağına geldiğinde, sağ taraftan kavşağa giriş yapan sürücü davacı … yönetimindeki … plaka sayılı motosikletin, otobüsün sağ ön yan kısmına çarpması sonucu dava konusu yaralamalı kazanın meydana geldiğini, davalı sürücü …’in, yönetimindeki araç ile seyrederek olay yeri kontrolsüz kavşağa geldiğinde, yavaşlayarak kavşağı kontrol etmesi ve sağ tarafındaki yol üzerinde seyrederek ilk geçiş hakkını haiz kavşağa gelmekte olan motosikletliye ilk geçiş hakkını bırakması gerektiği halde, kontrolsüzce ve seyir hızıyla kavşağa girmemesi, önünü kapattığı motosikletin, aracının sağ ön yan kısmına çarpmasına sebebiyet vermesi nedeniyle olayda, dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı davranışı nedeniyle % 75 oranında asli kusurlu olduğu, davacı …’in, yönetimindeki araç ile seyri sırasında kavşağa yaklaşırken dikkatli ve tedbirli davranıp hızını azaltmamış olmakla, sol taraftan kavşağa giren otobüsün sağ ön yan kısmına önlemsiz çarpması sonucu meydana gelen olayda, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeniyle % 25 oranında tali kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Kaza tespit tutanağı ile kusur raporu olayın şekline göre birbiriyle uyumlu bulunduğundan ve yüklenen kusur oranları raporda gerekçesiyle ortaya konmuş olduğundan, rapor hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Hesap uzmanı bilirkişi … 07/10/2019 tarihli raporunda özetle; davalı … Sigorta A.Ş.’nin poliçe sorumluluğunun tespiti yönünden 26/04/2016 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı yasa ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesinde yapılan değişiklikten yola çıkıldığını, 01/06/2015 tarihli Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartlarının A.5.c maddesinde, SÜREKLİ SAKATLIK ve DYK tazminatlarının Genel Şartlar ekinde yer alan esaslara göre belirleneceğinin belirtildiğini, dava konusu ZMMS poliçesinin başlangıç tarihinin 01/06/2015 tarihli ZMMS Poliçesi Genel Şartlarından sonraki bir tarih olduğundan tazminat hesabının “TRH-2010 yaşam tablosu” ve “Devre başı ödemeli belirli süreli rant” formülüne dayanan yöntem esas alınarak % 1,8 teknik faiz (iskonto) oranı uygulanarak yapıldığını, hesaplama tekniği gereği yaş ve bakiye ömür tespitinde tam sayılar ile çalışıldığını, diğer davalılar işleten ve sürücünün sorumluluğunun tespiti yönünden Borçlar Kanunu hükümleri ve yerleşik Yargıtay kararları gereğince Yargıtay’ın benimsediği işlemiş devre iskontosuz, işleyecek devre % 10 artırım ve iskonto esasına dayalı, bakiye yaşam süresinin tespitinde PMF-1931 Yaşam tablosunun kullanıldığı hesaplama yönteminin kullanıldığını, davacının olay tarihinde açık lise öğrencisi olduğun beyan edildiğini, dosyaya alınan SGK-HDC belgesine göre, tescil kaydının 2011 yılında başladığını, 2013 yılından olay tarihine kadar “garson” meslek kodu ile çalışmalarının bulunduğunu, kazançlarının kuruma brüt asgari ücret üzerinden bildirildiğini, olay tarihi olan 2016 yılında çalışmasının olmadığını, olay tarihinden sonra 2017 yılında stajyer öğrenci olarak kısmi çalışmalarının brüt asgari ücret üzerinden kuruma bildirildiğini, dosyada davacının asgari ücret üzerinde gelir elde ettiğine dair belge ve bilgi bulunmadığını, bu nedenle hesaplamada asgari ücretin esas alındığını, aktif dönem hesabında AGİ dahil net asgari ücret, pasif dönem hesabında AGİ hariç net asgari ücret kullanıldığını, kusur indirimi yapıldığını, ödeme olmadığı için indirim yapılmadığını, davacının davalılardan isteyebileceği geçici iş göremezlik tazminat tutarının 18.442,04 TL olarak belirlendiğini, belirlenen tazminat tutarının davalı … Sigorta A.Ş.’nin tedavi giderleri poliçe limiti içinde olduğunu, davacının davalı … Sigorta A.Ş.’den teminat limiti dâhilinde isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminat tutarının 304.122,64 TL olarak belirlendiğini, davacının diğer davalılardan isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminat tutarının 511.311,55 TL olarak belirlendiğini, davalı … Sigorta A.Ş.’nin poliçe sorumluluğu kapsamında bu tutarın 304.122,64 TL’sinden müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, aşan tutar olan 207.188,91 TL’sinden diğer davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını bildirmiştir.
Bilirkişiler … ve … 09/02/2021 tarihli ek raporlarında özetle; davacının davalılardan isteyebileceği geçici iş göremezlik tazminat tutarının 18.442,04 TL olduğunu, davacının davalılardan isteyebileceği tedavi giderleri tazminatının mevcut kusur durumuna göre 562,50 TL olduğunu, belirlenen tazminat tutarlarının davalı … Sigorta A.Ş.’nin tedavi giderleri poliçe limiti içinde olduğunu, davacının davalılardan isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminat tutarının 702.722,30 TL olduğunu, davalı … Sigorta A.Ş.’nin polçie sorumluluğu kapsamında bu tutarın poliçe ölüm sakatlık teminat limiti olan 310.000,00 TL’sinden diğer davalılar ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, aşan tutar olan 392.722,30 TL’sinden davalı … Sigorta A.Ş. dışındaki diğer davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını bildirmişlerdir. Ek raporda Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenen iş göremezlik oranı dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır.
Yargılama sırasında Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı ile 14/04/2016 tarihli, 6704 sayılı kanunun 3. maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinin 1. cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin, 2. cümlesinde yer alan “… ve genel şartlarda…” ibaresinin iptaline karar verilmiş, bu karar 9 Ekim 2020 tarihli, 31269 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi sonucunda verdiği iptal kararları Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracak ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerekecektir. İptal kararı sonrasında oluşan yeni duruma göre KTK’nun 90. maddesi hükmü dikkate alındığında, zarar gören hak sahiplerinin zarar veren 3.kişilerden ve sigorta şirketinden isteyebilecekleri tazminatın kapsamının belirlenmesinde kullanılacak yöntem ve ölçütler konusunda kısıtlama bulunmadığından, davacının uğradığı iş göremezlik zararının tespitinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak Yargıtay tarafından uzun yıllardır benimsenen progresif rant (% 10 artırım ve iskonto) yöntemi ve Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla hazırlanan “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu”nun uygulanmasına geçilmiştir. SGK tarafından da ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında bu tablonun uygulanmasına geçilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 24/02/2021 tarihli, 2020/344 Esas ve 2021/1850 Karar sayılı kararı ile; “gerçek zarar hesabının özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olduğu, gerçeğe en yakın verilerin kullanılmasının esas olduğu, bu durumda diğer kurumlar ile ve Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı” hususunun tespit ve kabul edilmesi karşısında mahkememizce bilirkişilerden Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin emsal kararı doğrultusunda TRH 2010 yaşam tablosu esas alınmak suretiyle davacı tarafın isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminatı tutarının ne olacağı konusunda ikinci ek rapor aldırılmıştır.
Bilirkişi heyeti 11/06/2021 tarihli ikinci ek raporlarında özetle; Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılmasına ilişkin ilke kararı dikkate alınarak yeniden yapılan hesaplamaya göre davacının isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 831.151,04 TL olarak belirlendiğini, davalı … Sigorta A.Ş.’nin poliçe sorumluluğu kapsamında bu tutarın 310.000,00 TL’sinden diğer davalılar ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, aşan tutar olan 521.151,04 TL’den davalı … Sigorta A.Ş. dışındaki diğer davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını bildirmişlerdir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir isteğin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu ileri sürülen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gereklidir. Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerektiğinden, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin emsal kararları bu yönde olduğundan, mahkememizce hesap uzmanı bilirkişilerden davacı … için Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenen maluliyet oranı dikkate alınmak “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” esas alınmak, peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle isteyebileceği tazminat miktarının ne olacağı konusunda üçüncü ek rapor aldırılmıştır.
Bilirkişi heyeti 27/09/2021 tarihli üçüncü ek raporlarında özetle; Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılmasına ilişkin ilke kararı ile Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet tespitini (% 54,7) içerir rapor içeriği, % 10 artırım- % 10 iskonto esaslı hesaplama yöntemi dikkate alınarak yeniden yapılan hesaplamaya göre davacının isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 658.898,01 TL olarak belirlendiğini, davalı … Sigorta A.Ş.’nin bu tutarın teminat limiti olan 310.000,00 TL’sinden diğer davalılar ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, aşan tutar olan 348.898,01 TL’sinden davalı … Sigorta A.Ş. dışındaki diğer davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını bildirmiştir.
Hesap uzmanı bilirkişilerin hazırladıkları kök rapor ile sürekli iş göremezlik tazminatı yönünde 3. ek rapor hesaplama yöntemi, gerekçesi ve denetime elverişli olması dikkate alınarak, mahkememizce de benimsenmiştir.
Sorumluluğu doğuran olayın zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK’nın 54. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun mal varlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır.
Davalı sigorta şirketi vekili geçici iş göremezlikten dolayı müvekkilinin sorumlu olmadığını, sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu savunmuş ise de; 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı (b) maddesinde; “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeden hareketle; zarar görenin, tedavisine başlanmasından itibaren sürekli iş göremezlik raporu alınana kadarki tedavi sürecinde ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri kapsamında sayılmış ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olduğu kabul edilmiştir. 6111 sayılı kanunun 59. maddesi ile değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikteki 13/06/2019 tarihli, 2016/12752 Esas ve 2019/7497 Karar sayılı kararında da belirtildiği şekilde 2918 sayılı kanunun 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, bu kapsam dışında kalan giderler yönünden ise, sürücü, işleten ve sigorta şirketinin sorumluluğu söz konusudur. 6098 sayılı TBK’nın 54. maddesi gereğince vücut bütünlüğünün ihlali sonucu ortaya çıkan zararlardan olan geçici çalışma gücü kaybı, ihlalin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktığından ZMMS kapsamında bulunduğundan, davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığı yönündeki savunmasına değer verilmemiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1. maddesinde; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; TBK’nın 49/1.maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar verenin bu zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de benzer şekilde; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda yazılı yasal düzenlemelerde de açıkça belirtildiği üzere 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereğince Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, sigorta ettirenin, 3. kişilere verdiği zarardan dolayı hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. Dolayısıyla 2918 sayılı KTK’nın 85/son maddesine göre işleten, araç sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğundan, oluşan zararın niteliği yönünden sigortacının sorumluluğunun işleten gibi değerlendirilmesi gerekir. 2918 sayılı KTK’nın 91/1. ve 85/1. maddeleri uyarınca Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını yapan sigortacı, işletenin sorumluluğunu üstlenmektedir. Davacı vekili de tüm bu düzenlemeler kapsamında, sigortalı tarafından uğratılan zararın, aradaki poliçe ilişkisi nedeniyle davalı sigorta şirketi, TBK’nın 49. maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler çerçevesinde araç sürücüsü, 2918 sayılı kanunun 85. maddesi hükmü çerçevesinde ise araç sahibi ve işleteni tarafından karşılanmasını istemiştir.
Somut olayda davacılar vekilinin maddi tazminat isteği yönünden yapılan değerlendirmeye göre; olay günü olan 11/06/2016 davacı …’in, yönetimindeki … plakalı motosikleti ile seyir halinde iken davalı sürücü …’in, yönetimindeki … plakalı araç ile müvekkiline çarptığı, davalı … adına kayıtlı olan bu aracın davalı … Tur. A.Ş. tarafından servis aracı olarak kullanıldığı, kazanın oluşundan davalı sürücü …’in % 75 oranında kusurlu olduğu, davacı …’in bu kaza nedeniyle Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre % 54,7 oranında maluliyetinin oluştuğu ve tıbbi iyileşme süresinin 18 ay olarak belirlendiği, davalı sürücü yönetimindeki … plakalı aracın kaza tarihini kapsayacak şekilde ZMMS poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından düzenlendiği, davacı tarafça davacının asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiği hususu ispatlanamadığından asgari ücret üzerinden ve TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” esas alınmak, peşin değer hesabı olarak her yıl % 10 artırım ve iskonto yöntemi uygulanmak suretiyle yapılan ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi hesaplamasına göre davacının, dava konusu kaza nedeniyle % 25 kusuru sebebiyle yapılan indirim sonunu 658.898,01 TL tutarında sürekli iş göremezlik zararının ve 18.442,04 TL tutarında geçici iş göremezlik zararının oluştuğu, davacını efor kaybının ve ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle uğradığı zararın sürekli iş göremezlik zararı içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, davalı sürücünün 6098 sayılı TBK’nın 49 ve devam eden maddeleri, davalı sigorta şirketinin 2918 sayılı KTK’nın 91/1, 85 ve araç sahibi ve işletenin aynı kanunun 85/son maddeleri gereğince zarardan dolayı sorumluluklarının bulunduğu, davacı vekilinin ıslah dilekçesinde 511.311,55-TL sürekli iş göremezlik tazminatı istemiş olması nedeniyle bu miktarla bağlı kalınması gerektiği anlaşıldığından 511.311,55 TL sürekli iş göremezlik tazminatının (davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti olan 310.000,00 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) ve 18.442,04 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 2.000,00 TL tedavi giderinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Somut olayda; davacı tarafça, davalı sigorta şirketine dava tarihinden önce yapılmış bir başvuru olmadığından, davalı sigorta şirketinin temerrütünün dava tarihinde oluştuğu, diğer davalıların temerrütünün ise kaza tarihinde oluştuğu kabul edilmiştir.
Davacı tarafın manevi tazminat davasına gelince; davacı taraf manevi tazminat davasının tüm davalılara karşı yöneltmiş ve tüm davalılardan manevi tazminat isteğinde bulunmuş ise de, davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen sigorta poliçesinde manevi tazminat, teminat kapsamına alınmadığından, davacıların davalı sigorta şirketi hakkındaki manevi tazminat isteklerinin reddine karar verilmiştir. Davacıların diğer davalılar hakkındaki manevi tazminat isteğine gelince; manevi tazminat 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilecektir. Dolayısıyla; manevi tazminat, zarar görende manevi olarak huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir nitelik taşıdığından, bir ceza olmadığı gibi bu düzenleme ile mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinmemiştir. Yani; zarar görenin zenginleşmemesi, zarara sebebiyet verenin de fakirleşmemesi gerekecektir. Amaç; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi olduğundan, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile birlikte olayın meydana geliş şeklinin de göz önünde bulundurulması, hakkaniyete uygun ve adaletli bir sonuca varılması önem taşıyacaktır. Olaya bu açıdan bakıldığında; dava konusu kazanın oluş şekli, etkenleri ve özellikleri, kazadaki kusur durumu, kazanın gerçekleştiği tarih, aldırılan raporuna göre davacının iş göremezlik süresi ve oranı, bu süreçte çektiği sıkıntılar, yaşadıkları, elem, acı, davacının yaşı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alındığında davacı … için 60.000,00, davacı … için ise 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesinin hakkaniyete uygun düşeceği kanaatine varıldığından, davacılar vekilinin davalı sigorta şirketi dışındaki diğer davalılar hakkındaki manevi tazminat davasının bu miktarlar üzerinden davacı … için kısmen, davacı … için tam kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacılar vekilinin, davacı … yönünden davalılar hakkındaki maddi tazminat isteğinin KABULÜ ile;
a-18.442,04 TL’si geçici iş göremezlik tazminatı ve 2.000,00 TL’si tedavi gideri olmak üzere toplam 20.442,04 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 16/06/2016 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’e verilmesine,
b-511.311,55 TL sürekli iş göremezlik tazminatının (davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti olan 310.000,00 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 16/06/2016 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’e verilmesine,
2-Davacı …’in davalı sigorta şirketi hakkındaki manevi tazminat isteğinin REDDİNE,
3-Davacı …’in davalılar …, … ve … Tur. A.Ş. hakkındaki manevi tazminat isteğinin KISMEN KABULÜ ile;
60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/06/2016 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılar …, … ve … Tur. A.Ş.’den alınarak, bu davacıya verilmesine,
Davacı …’in fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
4-Davacı …’in davalı sigorta şirketi hakkındaki manevi tazminat isteğinin REDDİNE,
5-Davacı …’in davalılar …, … ve … Tur. A.Ş. hakkındaki manevi tazminat isteğinin KABULÜ ile;
5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/06/2016 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılar …, … ve … Tur. A.Ş.’den alınarak, bu davacıya verilmesine,
6-Maddi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭36.324,09 TL harçtan peşin olarak alınan 34,16 TL harcın ve 1.782,50 TL ıslah harcının düşülmesi ile kalan ‭34.507,43‬ TL harcın (davalı sigorta şirketinin ‭20.117,03 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Manevi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.440,15‬ TL harçtan peşin alınan 290,32 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭4.149,83‬ TL harcın davalılar …, … ve … Tur. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
8-Davacıların yatırmış olduğu 29,20 TL’si başvurma harcı, 324,48 TL’si peşin harç ve 1.782,50 TL’si ıslah harcı olmak üzere toplam ‭2.136,18‬ TL’nin (davalı sigorta şirketinin ‭1.109,70 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
9-Davacının yapmış olduğu 764,30 TL’si posta-tebligat gideri, 1.257,55 TL bilirkişi ücreti, ‭941,75‬ TL Ege Üniversitesi adli tıp raporu ve poliklinik ücreti, 314,50 TL Adli Tıp Kurumu rapor ücreti olmak üzere toplam ‭3.278,1‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren ‭3.171,80‬ TL’sinin (davalı sigorta şirketinin ‭‭‭1.647,68 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 43.637,68 TL vekalet ücretinin (davalı sigorta şirketinin 25.439,75‭‭‭ TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’e verilmesine,
11-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının kabul edilen miktarı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 8.600,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve … Tur. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’e verilmesine,
12-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının reddedilen miktarı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak, davalılar …, … Tur. A.Ş. ve ……… Sigorta A.Ş.’ye eşit olarak verilmesine,
13-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının kabul edilen miktarı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve … Tur. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’e verilmesine,
14-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davası davalı sigorta şirketi yönünden reddedildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı …Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
15-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı …Sigorta A.Ş vekilinin ve davalı …’in yüzlerine karşı, diğer davalıların yokluklarında, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/11/2021

Başkan ….
¸E-imza
Üye ….
¸E-imza
Üye……..
¸E-imza
Katip …….
¸E-imza