Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1007 E. 2021/750 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1007
KARAR NO : 2021/750

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2016
KARAR TARİHİ : 05/10/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
İzmir … İcra Müdürlüğünün ….. sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından davalı borçlular hakkında 98,943,51 TL’si asıl alacak, 1.650,87 TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 100.594,38 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Kendisine 15/07/2016 tarihinde usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı borçlular yasal süre içerisinde vekilleri aracılığıyla verdikleri 20/07/2016 tarihli dilekçeleri ile; takibin yetkisiz yerde başlatıldığını, faaliyet adresleri olan Bozüyük İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, icra dosyasına yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, takibe dayanak olarak 16/04/2016 vade tarihli 98.943,51 TL tutarlı bir adet çeşitli alacağın gösterildiğini, oysa takibe dayanak alacağın nereden kaynaklandığının ve sebebinin gösterilmediğini, alacaklıya ödeme emrinde belirtildiği şekilde herhangi bir borçlarının bulunmadığını, aksine alacaklarının olduğunu, takip konusu alacağın yargılamayı gerektirdiğini, kabul anlamına gelmemek üzere işletilen faizin ve faiz oranının da yerinde olmadığını ileri sürerek, borca, faiz ve fer’ileri ile yetkiye itiraz etmişlerdir.
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, imzalanan ara bağlantı sözleşmesi ile uyuşmazlık halinde yetkili yerin kararlaştırıldığını, davalının yetki itirazının haksız olduğunu, takibin ilamsız olduğunu ve yasaya uygun olarak başlatıldığını, davalı tarafın borçlu olmadığını yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğini, cari hesap ekstresine göre davalının borçlu olduğunu, takibe itirazın haksız olduğunu belirterek, davalının İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında borca ve yetkiye itirazının iptaline, müvekkili yararına alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; kısmi dava açılamayacağını, zira; uyuşmazlık konusu miktarın davacı tarafından açıkça belirlendiğini, bu nedenle davacı tarafın hukuki yararının bulunmadığını, HMK’nın 6. maddesindeki genel yetki kuralı gereğince müvekkilinin yerleşim yeri olan Bozüyük İcra Müdürlüklerinin ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, takibe dayanak yapılan alacağın sebebinin belli olmadığını, dava dilekçesinde ara bağlantı sözleşmesinden söz edilmiş ise de takipte bu sözleşmenin dayanak olarak gösterilmediğini, bu nedenle davada sözleşmeye dayanılamayacağını, sonradan ileri sürülen ve muvafakatarı olmayan cari hesap ekstresinin borcun varlığını kanıtlamayacağını, cari hesap mutabakatının bulunmadığını, müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını, taraflar arasında 09/02/2012 tarihli ara bağlantı sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme ile kurumdan alınan izinle müvekkiline tahsis edilmiş olan 811’li erişim numaraları üzerinden çağrı başlatma ve sonlandırma hizmeti konusunda anlaşmaya varıldığını, tarifelerin ve kartların şifrelerinin oluşturulması ve sistemin kullanılmasının davacı tarafından sağlandığını, satılan kartlar ile ödedikleri ücretler arasında bir oransızlığın görülmesi üzerine bu durumun davacıya sözlü olarak ve mail ortamında bildirildiğini, gönderilen birim listede fiyatlardaki artışın “kırmızı” renkle, düşüşün “yeşil” renkle ve değişim olmadığının “siyah” renkle gösterildiğini, müvekkilinin bu şekilde bilgilendirildiğini, ancak davacının daha sonra fiyat artış ve düşüşlerini bu renklerle göstermeyerek fiyatlardaki artış ve düşüşü müvekkilinden gizlediğini, bazı ülkelerin tarifesinde müvekkiline uygulanan ücretin fazla olduğunun görüldüğünü, davacıya bildirildiğini, davacının isteği üzerine tarifelerin ve kartların oluşumunun müvekkili tarafından yapılmaya başlandığını, 2014 yılından sonra tabloların yeşil ve kırmızı renkli olarak gönderilmediğini, yazılım sistemi üzerindeki kısıtlamalar nedeniyle müvekkiline uygulanan tarifelerin gözükmediğini, sistemin kullanılmasına kısıtlı olarak izin verildiğini, müvekkilinin zarara uğradığını, gönderilen ücret kadar hizmet alınmadığını, davacı tarafından 19/04/2016 tarihinden itibaren sistemin kullanılmasının tamamen durdurulduğunu, daha önceden PTT şubelerine, cezaevlerine, askeri birliklere ve bayilere satılan kartların geri alındığını ve müvekkili elinde kaldığını, bunların maddi değerlerinin hesaplanmasını istediklerini, davacının alacağının bulunmadığını, müvekkilinin zararının ve tazmini gereken alacağının bulunduğunu, dava haklarını saklı tuttuklarını belirterek, davanın reddine, müvekkili yararına % 20 tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
İcra dosyası, sözleşme, banka hesap ekstreleri, tanık anlatımları, bilirkişi incelemesi.
GEREKÇE ;
Dava; hakkında arabağlantı sözleşmesi nedeniyle cari hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalının borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Takibin cari hesaba dayalı olması, bunun dayanağının da davalı tarafça imzası inkar edilmeyen 09/02/2012 tarihli ara bağlantı sözleşmesinin olması ve sözleşmenin 13. maddesinde ise “uyuşmazlık halinde İzmir İcra Müdürlüklerinin ve Mahkemelerinin yetkili olacağının” kararlaştırılmış bulunması karşısında HMK’nın 17. maddesi uyarınca İzmir İcra Müdürlükleri ve Mahkemeleri yetkili olduğundan, davalı vekilinin yerinde görülmeyen icra müdürlüğünün ve mahkememizin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili; imzalanan ara bağlantı sözleşmesi kapsamında davalıya hat tahsis edildiğini, hizmet verildiğini, ancak hizmet bedelinin ödenmediğini ileri sürmüştür.
Davalı vekili; davalıdan dava konusu hizmetin alındığını, sözleşme kapsamında davacı tarafça müvekkiline kart satıldığını ve 811’li hatların tahsis edildiğini, genel deyimi ile konuşma hizmeti verildiğini, bunun dakika ücretinin davacı tarafça müvekkilinden gizlendiğini ve gösterilmediğini, ücret değişikliklerinin müvekkiline bildirilmediğini, böylece davacıdan alınan hizmetin ayıplı olduğunu, müvekkilinin müşterilere yaptığı satışlar sebebiyle zararının olduğunu, müvekkilinden alınmaması gereken paraların alındığını, özellikle aleg kaybı sebebiyle müvekkilinin zararının doğduğunu, ayrıca davacının sistemi kapatması sebebiyle müvekkili tarafından askeriye, cezaevi ve bayilere satılan kartların müvekkilinin elinde kaldığını, müvekkilinin bu şekilde de zarara uğradığını, müvekkilinin borcunun değil, aksine alacağının bulunduğunu savunmuştur.
Taraflar arasında; “09/02/2012 tarihli ara bağlantı sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme kapsamında davacı tarafından davalıya hizmet verildiği” konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “09/02/2012 tarihli sözleşme kapsamda davalıya verilen hizmetin ayıplı olup olmadığı, davalının bu hizmet nedeniyle davacıya borcunun bulunup bulunmadığı, varsa İzmir …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası çerçevesinde icra takip tarihi itibariyle davalı borcunun ne miktar olduğu” konularındadır.
Taraflar arasında 09/02/2012 tarihinde “…-İşletmeci Ara Bağlantı Sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davacı, Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği hükümlerine göre kurumdan aldığı izin ile davalı işletmeciye tahsis edilmiş olan 811’li erişim numarası ya da numaraları üzerinden davalıya çağrı başlatma hizmetini vermeyi ve yine Telekomünikasyon mevzuatının ilgili hükümleri kapsamında işletmeci tarafından … şebekesine gönderilecek olan alaniçi alandışı Türkiye GSM ve uluslar arası ses trafiğinin sonlandırılmasına ilişkin çağrı sonlandırma hizmeti vermeyi yüklenmiştir. Sözleşmenin 4.maddesinde tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlenmiştir. “Ücretler, Faturalama ve Ödeme Koşulları” başlıklı 5. maddesinde “İşletmecinin (davalının) gerek çağrı başlatma gerekse de çağrı sonlandırma hizmetine ilişkin olarak (davacı) … ile ön ödemeli (prepaid) yahut faturalı (postpaid) çalışma hakkına sahip olduğu, her iki farklı metodolojiye ilişkin faturaların Ek-2’deki hesaplama yöntemi uygulanarak usulüne uygun olarak düzenleneceği, işletmecinin, …’ya yapacağı ödemelerin sözleşmede yer alan banka ve hesap numaralarına havale yolu ile gerçekleştirileceği” düzenlenmiştir.
Sözleşmenin “Fiyatlandırma” başlıklı Eki’nde (Ek-2) “Fiyatlandırma 1. Anlaşma gereği, … tarafından sunulan çağrı başlatma ve çağrı sonlandırma hizmetine dair trafik için, …; trafik yönüne göre, trafik başlamasından önce, birimücretleri belirleyecek ve İşletmeci’ye tebliğ edecektir. 2. …, çağrı başlatma hizmetine ilişkin olarak, alaniçi ve alandışı ücretler ile, çağrı sonlandırma hizmetine dair olarak, alaniçi, alandışı, Türkiye GSM ve uluslararası ücretlerdeki herhangi bir değişikliği, İşletmeci’ye, yürürlüğe koyulma tarihinden en az 5 (beş) İşgünü evvel, Ek-3’de belirtilen operatörler arası ilişkiler yetkililerinin faksına ve elektronik posta adresine, gerekli bilgilendirmeyi yapmak suretiyle gerçekleştirecektir. … tarafından belirlenen ve tebliğ edilen ücretler dakika bazlı olup, ücretlendirme 1/1 saniye bazlı olacaktır. 3. … tarafından belirlenen fiyatlar, Türk Telekomünikasyon A.Ş, Türkiye GSM operatörleri ve diğer şirketlerin arabağlantı ücretlerinde yapacağı değişiklikler neticesinde, yahut piyasa koşullan veya başka herhangi bir nedenle, 5 (5) iş günü önceden haber vermek suretiyle … tarafından her zaman revize edilebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Taraf vekillerinin tanık deliline de dayanmış olmaları ve 02/03/2017 tarihli duruşmada karşılıklı olarak tanık dinletilmesine muvafakat ettiklerini bildirmiş bulunmaları nedeniyle mahkememizce tarafların gösterdikleri tanıklar dinlenmiştir.
Davacı tanığı … anlatımında; “Davacı şirkette yaklaşık 5 yıldır telekomünikasyon uzman yardımcısı olarak çalışmaktayım. Dava konusu sözleşme benim davacı şirkette çalışmaya başlamamdan yaklaşık iki ay önce imzalanmıştır ancak işe girdikten sonra sözleşme ilişkisine ben de dahil oldum. Çalıştığım şirkete …’dan alt yapı alıyoruz, diğer şirketlere ise ses hizmeti veriyoruz. Yani alt yapıyı sağlayarak çalıştığım şirket diğer şirketlere bu şekilde ses hizmeti vermektedir. Davacı şirket telekomünikasyon alanında yetki almış köklü bir kuruluştur. Davacı şirket tarafından verilen alt yapı hizmeti sonucunda davalı şirket kendisine arama kartı basmıştır. Bu kartların satışı suretiyle ticaretini kendileri yapmıştır. Biz şirket olarak davalıya yurt içi ve yurt dışı ve uluslararası yapılacak görüşmeler yönünden aylık olarak dakika bazlı ücret tarifelerini düzenli olarak her ay gönderiyoruz. Tarife değişiklikleri sözleşmeye göre 5 iş günü öncesinden karşı tarafa bildirilmektedir. Davalı tarafa, davacı şirket dakika bazlı ücret tarifelerini gönderdikten sonra fiyat stratejisi davalı tarafından kendi inisiyatifine göre belirlenir. Sözleşmede ya da konuşmalarda tarifeler yönünden herhangi bir renklendirme hususu bulunmamaktadır ancak bildiğim kadarıyla benden önce görev yapan arkadaşım renklendirmeyi kendisine kolaylık olsun diye yapmıştır. Böyle bir anlaşma, kararlaştırma ve düzenleme olmadığı gibi davalı taraftan böyle bir istek de gelmemiştir. Bildiğim kadarıyla davacı tarafından davalıya kart satışı gerçekleştirilmemiştir. Dakika bazlı tarife satılmıştır. Kart basımı ise davalı tarafından gerçekleştirilmiştir. Tarifeler güncellendikçe davalı tarafa mail yoluyla gönderilmiştir. Tarifelerin gizlenmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Dakika, davacı tarafından Euro bazlı olarak satın alındığı için her ay tarifelerde düşüş ya da artış olmaktadır. Firmalar tarafından davacı şirket de dahil her yıl Bilgi Teknolojileri İletim ve İletişim Kurumu’na numara kullanım ücreti ödenmektedir. Bu tutar her sene 30 Mart tarihine kadar ödenmesi gereken bir tutardır. Aksi takdirde yetkilendirmeler iptal edilmektedir. Biz ilgili kurumun internet sitesinde davalı şirketin yetkilendirilmesinin iptal edildiğini gördük. Bunun sebebi numara kullanım ücretini ödememeleridir. Bu durumda yetkisi iptal edilen bir şirkete milli güvenlik gereği hizmet vermek yasak olduğu için davacı şirket tarafından davalının sistemi kapatılmıştır. Davacı tarafından davalıya verilen sözleşme kapsamındaki hizmette herhangi bir ayıp yoktur. İlk zamanlarda davalı ile fatura bazında çalışılıyordu. Verilen hizmet dakika bazında her ay davacı şirket tarafından fatura edilerek davalıya gönderiliyordu. Davalı taraf faturaları ödememeye başladı. Davalı borcu yükselince bu kez davacı tarafça ön ödemeli sisteme geçildi. Bu sistemde de davalı tarafça ödeme yapıldığı sürece hatlar kullanıma açıldı ancak ödeme yapılmaması durumunda ise hatlar kesildi. Davalı tarafça hiç bir zaman düzenli ödeme yapılmadığını biliyorum. Hatta çoğunlukla ön ödemeli sistem gereği kredileri bittiğinde hatları kesilmesin diye davacı şirket tarafından davalı hesabına iyi niyetli olarak kredi hesabı yüklenmiştir. Zira; hatların kesilmesi davacıya ait numaraların çalışmaması ve … markasının zarar görmesi demektir. Aleg kaybı diye bir maliyet söz konusudur. Bu kayıp 0811 ile aramalarda numara tuşlandıktan sonra karşı tarafın telefon açmasına kadar geçen süreye ilişkin tutardır. Bu süre için ortaya çıkan tutar kart sahibi müşteriye yansıtılmamaktadır ancak davacının hizmet aldığı … tarafından davacıya yansıtıldığı gibi davacı tarafından aleg kaybı denen bu tutar davalıya yansıtılmaktadır. Davacı tarafından davalıya ait olarak gönderilen tarife ücretlerine aleg kaybı dahil edilmektedir. Bu husus davalı tarafça bilinmektedir. 19/04/2016 tarihinde davalının sisteminin kapatılıp kapatılmadığı konusunda bilgim yoktur. Son zamanlarda ödemelerde % 50 borca mahsup yapıp, % 50 yükleme yapılmıştır” demiştir.
Davacı tanığı Vakkas Kaan Ağcan anlatımında; “2005 yılında davacı şirkette stratejik planlama ve regilasyon bölümünde çalışıyordum. Davalı tarafın 2012 yılı Şubat ayında davacı şirketten 811’li erişim numaralarını istemesi ve bu numaralarla kendi adlarına kart bastırıp satışını yaptıracaklarını söylemesi üzerine davacı tarafça başka şirketlerle imzalanan sözleşmelerin bir örneği davalı tarafa gönderilmiş ve sonrasında standart bu sözleşme ilişkisi bu davanın tarafları arasında da kurulmuştur. İlk zamanlarda ücretlendirme faturalı yapılmıştır. Davalı, davacıdan toplu ses hizmeti alıyordu ve 30 günlük aralarla bunun ücreti davacı tarafından davalı adına fatura ediliyordu. Ücretlendirme saniye bazlıdır. Zira; davacı tarafça da …’dan ve diğer kurumlardan saniye bazlı alım yapılmaktadır. Ödeme süresi de 30 gün olarak belirlenmiştir. Tarifelerde yani ücretlerde herhangi bir değişiklik olduğunda bu husus e-mail yoluyla davalı tarafa bildirildiği gibi ayrıca yerinde çalışan arkadaşlar tarafından da telefon yoluyla bildirilmiştir. Hizmette herhangi bir aksama olmamıştır. Ayıplı hizmet söz konusu değildir. Davacı tarafça sözleşmeye uygun hareket edilmiştir. Sözleşmeye göre herhangi bir renklendirme yükümlülüğü yoktur. Aksine hizmet satın alan şirketin ücret tarifelerini kontrol etme, satış stratejisini belirleme yükümlülüğü söz konusudur. İlk başlarda yaklaşık 1 yıl süreyle davalı tarafa kolaylık sağlanması adıyla davacı tarafça renklendirme yapılmıştır. Davalıya gönderilen maillerde ücret artış ve inişleri kırmızı ve yeşil renklerle temsil ediliyordu ancak bu iş söylediğim gibi sözleşmede yer almamakla birlikte davalı için kolaylık sağlanması amacıyla yapılmıştı. Bunun yanı sıra davacı için büyük bir yük oluşturuyordu. Bu yılın sonunda bu işten davalı tarafın da vakıf olduğu düşüncesiyle vazgeçildi. Kendilerine bir daha renklendirme yapılmayacağı hususu bildiğim kadarıyla telefon ile söylendi. Davalıdan ilk etapta güvene dayalı olarak herhangi bir teminat alınmamıştır ancak zaman içinde davalının ödemelerinde aksama olması üzerine davacı Telekom gibi diğer kurumlara faiziyle birlikte geri ödeme yapmak durumunda kaldığından davalıya bu husus mail yoluyla bildirilerek borcu ödemesi ve teminat mektubunu vermesi aksi takdirde ön ödemeli çalışma sistemine geçileceği bildirildi. Davalının ödeme yapmaması ve teminat mektubu vermemesi üzerine ön ödemeli sisteme geçildi. Sisteme geçildikten sonra davalının faturalı döneme ilişkin olup ödemediği tutarı ödemesi istendi. Bir kısım ödeme yapıldı ancak bir kısım ödeme yapılmadı. Davalı şifahi olarak bildirdiği ödeme planına uymadı. Davacıya yazılı bir ödeme planı gönderilmedi. Dava konusu borç faturalı döneme ilişkin borçtur. Aleg kaybı işin doğası gereği işletmecilerin katlanması gerekin bir tutardır. Zira; davacı bu kaybı …’a ödediği gibi davalının da davacıya ödeme yükümlüğü söz konusudur. Tarafımıza davalının 01/04/2016 tarihinden itibaren numara kullanım ücretlerini ödememesi sebebiyle yetkisinin BTK tarafından iptal edildiği hususu bildirildi. Güvenlik gereği sistem tarafımızca kapatılmış, sonrasında açılmamıştır. Davalı, sistemin açılmasını ihtarname yoluyla istedi ancak kendisine yine ihtarname yoluyla cevap verildi. BTK’nın yetki iptali tarafımıza şifahi olarak bildirilmişti. Sonradan yetki iptali yönündeki karar kaldırıldıktan sonra da davacı tarafça sistem açılmadı. Zira; BTK tarafından yeniden yetki verildiği hususu davalı tarafından davacıya bildirilmediği gibi davalı davacıya mevcut borçlarını ödemediği için sistem bir daha davacı tarafça açılmadı. Bu aşamadan sonrasında davalı tarafça davacıya herhangi bir kart iadesi yapılmadı.” demiştir.
Davalı tanığı … anlatımında; “Davaya konu uyuşmazlık olduğu dönemde ben davalı şirkette 8 ay kadar çalıştım. Davalı şirketin satış bölümünde çalıştım. İşin tekniği hakkında herhangi bir bilgim yoktur. Benim görevim satılan malların bayilere ve PTT şubelerine sevkiyatı idi. Ben bu işlerle uğraştım. Talimatta sorulan soruları ancak teknik ekip cevaplandırabilir. Benim bu konularda bir bilgim yoktur.” demiştir.
Davalı tanığı … anlatımında; “Ben 2013 yılı Eylül ayından 2015 yılı Ağustos ayına kadar ……Ltd. Şti’nde müşterilerle ve sistemle ilgili görüşmeleri yapıyordum. Biz müşterilerimize VİP kart adlı bir kart satıyorduk. Kartın arkasında 0811’le başlayan bir numara vardı. Bu numarayı biz davacı şirketten tahsis ediyorduk. Biz davacı şirketin 0811’li numaralarını ve onların alt yapısını kullanarak, müşterilere VİP kartları satıyorduk. Müşteriler bu kartlarla hem şehir içi hem şehir dışı hem de yurt dışı görüşmeleri yapabiliyorlardı. Davacı şirket bize VİP kartları belli bir tarife üzerinden veriyordu. Biz de bu tarifeye göre müşteriye fiyatlandırma yapıyorduk. Eğer görüşülen ülkelerin fiyatlarında bir değişiklik olursa davacı şirket normalde bunu bize bildiriyordu. Tablo şeklinde ve renklendirerek bize bildiriyordu ancak biz bir müddet sonra davacı şirket bize herhangi bir değişiklik bildirimi yapmadığı halde fiyatların bir kısmında değişiklik olduğunu ve bizim müşterilere düşük fiyattan satış yaptığımızı fark ettik. Bu nedenle davalı şirket maddi yönden zarara uğradı. Bunun üzerine biz davacı şirketle görüştük ve fiyatlandırmayı kendimiz yapmak istediğimizi söyledik ve onlar da bize sistemi kısıtlı olarak açtılar ancak biz yine de tamamen fiyatlandırmayı göremiyorduk. Bizim müşteriye sattığımız VİP kartlar kullanırken öncelikle 0811 ile başlayan rakam girildikten sonra bir şifre girilmektedir. Daha sonra da aramak istenilen numara girilmektedir. Bu aradaki bekleme süresi aleg kaybı olarak geçmektedir ve bu süreyi davacı şirketin normalde ücretlendirmemesi gerekirken bu bekleme süresini de müşteriye ücretlendirmesi nedeniyle davalı şirket aleg kaybına uğramıştır. Bu bekleme süresi 1 dakika ile 3 dakika arasında sürebilmektedir ve bu süre davacı şirket tarafından ücretlendirildiğinde ciddi bir zarar söz konusu olmuştur.” demiştir.
Davalı tanığı … anlatımında; “Davalı şirketin ortaklarından olan … benim ağabeyim olur. Ben şirketin kuruluş aşamasında ağabeyime yardımcı oldum. Haftanın 2-3 günü de davalı şirkette bulunuyordum. Şirketin her aşamasında ağabeyime yardımcı ve destek oluyordum. Kendim de … bayiliğini işletirim. Ben davacı şirketin eğitim programına, DİGİTALK isimli programına katıldım ancak sistemi tam olarak öğrenemedim. Davacı şirket, davalı şirkete VİP kart satıyordu. Bu kartlar 0811’le başlıyordu. Daha sonra şifre girilerek aranmak istenen numara tuşlanıyordu ancak buna ilişkin birçok lokasyon olduğu için biz fiyatlandırmayı takip edemiyorduk. Sistem de bize bu fiyatlandırmayı takip etmek için yetki vermiyordu. Davacı şirket fiyatlandırma değişikliklerini davalı şirkete an be an bildirmiyordu. Biz bunu kart satışlarımız aynı olduğu halde normalde örneğin 5.000,00 TL olan giderimizin 8.000,00 TL’ye yükseldiğini fark ettik. Ben davacı şirketin eğitimlerine katıldığım sırada aleg olarak belirtilen ve müşterinin 0811 numarasını çevirdikten sonra bağlanmak istediği numaranın açılmasına kadar geçen süre için kaybın % 20 civarında olacağını söylemelerine rağmen, bu oranın yaklaşık % 40-45’e yükselmesi nedeniyle davalı şirket maddi yönden zarara uğramıştır. Davacı şirket bu aleg kayıplarını davalıya yansıttığı için davalı şirket de zarara uğramıştır. Davalı şirket davacı şirketten aldığı VİP kartları PTT, cezaevi, askeriye ve çeşitli bölgesel büfelere protokoller dahilinde satıyordu ancak davacı şirket 2016 yılının Mart veya Nisan aylarında davalı şirkete sistemi tamamen kapattı. Sistemin kapatılması nedeniyle hatlar çalışmadı ve davalının yukarıda belirttiğim kurumlara verdiği kartlar da bu şekilde işlevsiz kaldı ve davalı bu nedenle zarara uğradı. Zaten davacı şirketin sistemine tam olarak hakim değildik. Zaman zaman bölgelerde sistem arızası şeklinde bize cevap geliyordu. Sistem arıza verdiğinde bizim çeşitli kurumlara verdiğimiz kartlar çalışmıyordu. Bu nedenle davalı şirket kimi zaman bayram günü bile cezaevine giderek başka bir şirketten alınan VİP kartını götürmek zorunda kalıyordu.” demiştir.
Davacı şirketin defterlerini talimat yolu ile inceleyen mali müşavir bilirkişi 05/07/2018 tarihli raporunda; davacının 2015-2016 yıllarına ilişkin defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu, 2015 yılı defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunduğunu, 2016 yılında e defter uygulamasına geçildiğini, defterlerin sahibi lehine delil olduğunu, davacı defterlerinde davalıya ait hesapların “120 alıcılar” hesabı altında 120-02-200171 alt hesap kodunda kaydedildiğini, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 07/03/2012 tarihinde başladığını, davalının 07/03/2015 tarihine kadar hesap bakiyesini sıfırlayarak ödemelerini düzenli olarak yaptığını, ancak bu tarihten sonra davalının ödemelerinin davacı faturalarını kısmen karşıladığını, 16/04/2016 tarihi itibariyle davalının 98.943,51 TL borcunun kaldığını, davacı tarafın 31/03/2016 tarihi itibariyle borç bakiyesinin 98.943,51 TL olduğuna ilişkin düzenlediği mutabakat mektubu başlıklı belgede davalının onayının olmadığını, davalının eksik ödeme yapmasının nedenleri olarak ileri sürdüğü hususların teknik olması nedeniyle bu konuda değerlendirme yapılmadığını bildirmiştir.
Davalı şirketin 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin ticari defterlerini inceleyen mali müşavir bilirkişi … 02/10/2018 tarihli raporunda özetle; defterlerin kapanış tasdiklerinin yaptırıldığını, davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen toplam 4.021.985,33 TL tutarındaki alış faturalarının usulüne uygun bir şekilde kaydedildiğini, bu miktar ödeme kayıtlarının defterlerde usulüne uygun olarak yer aldığını, davalının ticari defter kayıtlarına göre davalının herhangi bir borcunun gözükmediğini bildirmiştir.
Davacı vekili; 05/07/2018 tarihli rapor ile birlikte müvekkilinin davalıdan 98.943,51 TL tutarında alacaklı olduğunun sabit hale geldiğini, davalı defter ve kayıtlarının davalı iddialarını desteklemediğini belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili ise; raporda aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, davacının herhangi bir uyarı ve bildirim yapmadan haksız yere müvekkilinin hatlarının ses trafiğini kesmesi nedeniyle yurt genelinde bulunan kartlarının çalışmadığını, bu nedenle yurt genelindeki kartların bedellerinin müvekkili tarafından ödenerek toplanmak zorunda kalındığını, kartların müvekkili elinde kaldığını ve satılamadığını, müvekkilinin sistemi kapatıldığı için mağdur olduğunu belirterek, zararın hesaplanması için bilirkişiden ek rapor aldırılmasını istemiştir.
Mali müşavir bilirkişi … itirazlar üzerine düzenlediği 03/05/2019 tarihli ek raporunda özetle; tarafların defterlerinin 2014 yılı sonu itibariyle 55.480,91 TL cari hesap bakiyesi yönünden birbirini doğrulamadığını, davalının 2015 yılı defterlerinde toplamı 358.736,02 TL olan 5 adet faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığını, yine davalının 2016 yılı defterlerinde toplamı 92.657,00 TL olan 3 adet faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığını, davalı defterlerine göre davalının dava tarihi itibariyle davacıya borcunun bulunmadığını bildirmiştir.
Bilgisayar mühendisi, mali müşavir, adli bilişim uzmanı ve hukukçu bilirkişiler 31/05/2021 tarihli raporlarında özetle; taraflar arasında 09/02/2012 tarihinde 10 sayfa ve 3 adet eki olan sabit telefon hizmetlerine ilişkin ara bağlantı sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmeye göre davacı … Uluslar Arası Telekomünikasyon Hiz. A.Ş. (…) tarafından davalı … Teknolojileri San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye (VİP) sahibi olduğu 08112773535 erişim numarasının tahsis edildiğini, bu sözleşmeye göre davalı VİP’in konuşma kartlarını basarak davacı …’dan aldığı hizmetin bedeli üzerine belli bir komisyon bedeli koyarak serbest piyasa şartlarında ticaretini yaptığının anlaşılmakta olduğunu, örneklendirmek gerekirse davacı …’nın kendi sitesinde de yer alan bilgilendirmede (http://www.megatelekom.com.tr/ görüntüleme tarihi 28/09/2020); “Arama Kartı Nedir? Arama kartı, bir servis numarası üzerinden ön ödemeli olarak görüşme yapılmasını sağlayan bir üzerinde erişim numarası, görüşme yapmanızı sağlayacak PİN kodu ve kullanım ile ilgili bilgileri içermektedir. Arama kartınız ile evinizden, ofisinizden, cep telefonunuzdan ya da herhangi bir ankesörlü telefondan kartın üzerinde yazan erişim numaramızı arayarak uluslararası, şehirlerarası, şehir içi ve mobil telefon görüşmelerinizi daha ucuz ve kaliteli bir şekilde yapabilirsiniz.” hususlarının yer aldığının görüldüğünü, davalı VİP’in sattığı bu kartlar ile müşterilerine sabit telefon hizmeti sunduğunu, sunulan bu hizmetin altyapısını davacı …’dan aldığını, davacı …’nın görüşme süresi bazında belli periyotlarda davalıya bu hizmetini faturalandırdığını, taraflar arasında husumet oluşuncaya kadar sözleşmeye ve aradaki anlaşmaya uygun şekilde hizmetin davacı … tarafından verildiğinin görülmekte olduğunu, taraflar arasında düzenlenen 09/02/2012 tarihli ara bağlantı sözleşmesinin 3 numaralı ekinde irtibat bilgilerinin de yer aldığını, bu bağlamda imzalanan sözleşme ile davacı …’nın saniye bazlı fiyat değişikliklerini en az 5 gün öncesinde davalı VİP’e e-posta veya faks yolu ile bildirmesi gerektiğini, taraflar arasındaki ücretlendirmenin dayanağını da bu bildirimlerin oluşturacağını, daha açık bir ifade ile davalı VIP’nin telefon konuşma kartı bastırmakta ve bunları büfe, askeriye, gar vb. yerlerde örneğin “10 dakika görüşme 10 TL” gibi ücretlendireceğini, bu ücretlendirmeyi yapmak içinse davacı …’nın davalı VİP’e örneğin “1 dakika 0,80 TL” gibi bir fiyat bilgilendirmesini önceden yapmış olmasının gerekeceğini, bu şekildeki fiyat bilgisinin önceden bildirilmesi sonucunda da davalı VIP’nin bu ücretlerin üzerine kâr koyarak konuşma kartı satışı ve ticaretini yapabileceğini, sözleşme hükümleri uyarınca davacı …’nın 5 iş günü önceden haber vererek ara bağlantı ücretlerinde değişiklik yapabilmesi de söz konusu olduğundan, konuşma kartlarının satışı sonrasında davacı … tarafından fiyat değişikliğinin yapılması ve bunun 5 iş günü önceden davalı VİP’ye bildirilmesinin de söz konusu olabileceğini, bu durumda ise satışı yapılan kartlarla yapılan görüşmelerin müşterilerce ileriki tarihlerde yapılması durumunda ise bu şekilde bildirilen yeni fiyat tarifesine göre davacı … tarafından davalı VİP’e bu görüşmelerin ücretlendirmesinin yapılabileceğini, yine davacı … tarafından sözleşme eki fiyatlandırma başlığında belirtilen şekilde belirlenen fiyatlandırma sonucunda düzenlenen faturada yer alan dakika ile davalı VİP’nin kendi kayıtlarında yer alan dakikalar arasında 961’den fazla fark olması durumunda ise davalı VİP’nin fatura teslim tarihinden itibaren en geç 10 gün içerisinde faturaya itiraz edebileceğini, bu itiraz üzerine ise kayıtların karşılıklı olarak inceleneceğini ve bu inceleme sonucunda farkın 961’in altına inmesi durumunda mutabakata varılan tutar üzerinden davacı … tarafından yeniden fatura düzenlenerek bu yeni faturaya göre ödeme yapılacağını, aradaki farkın 961’in altına inmemesi ya da farkın bu değerin üstüne çıkması durumunda ise davacı …’nın kayıtlarının doğruluğunun kabul edileceğini ve ödemenin davacı … tarafından belirlenecek değer üzerinden ödeneceği hususlarının da yer aldığını, 16/10/2020 tarihli kök raporda belirtildiği üzere davacı vekili tarafından sunulan 23/10/2019 tarihli beyana ait eklerde bu duruma örnek evrakların sunulduğunu, yine davacı vekili tarafından sunulan 31/10/2019 tarihli beyan dilekçesinde mail bildirimlerinin yapıldığı bildirilse de, ekinde yer alan bir takım mail çıktılarında alıcının davalı VİP olarak gözükmediğini, sözleşmede yer alan mail adreslerinin de söz konusu e-posta çıktılarında yer almadığını, e-posta eklerinde olması gereken excel dosyalarının dosya içeriğine sunulmadığı hususlarının belirlendiğimi ve belirtildiğini, davacı vekili tarafından bilirkişi kök raporuna karşı beyanlarını sunduğu 12/11/2020 tarihli dilekçesinde açıklamalarda bulunularak ekinde davacı şirketin 2015 ve 2016 yılları cari dökümleri Temmuz 2015 ve Ağustos 2015 dönemlerinde davalı şirkete kesilen faturaları, aylık istatistik raporlarından 2015 yılı Temmuz ila Aralık ayları ve 2016 yılı Ocak ila Mart istatistik raporları, davalı şirketin 2015 ve 2016 yılında tabi olduğu tüm tarifelere dair bilgilere dair belgeler (VIP. Aleg Tarife 01012015), 2015 Temmuz ila Aralık ayları ve 2016 yılı Ocak ila Mart aylarına ait haftalık ve aylık istatistik raporları, davalı şirkete gönderildiği/tebliğ edildiğini gösteren bu aylara dair elektronik posta ve eklerindeki excel tabloları sunulmuşsa da; taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 2012 yılında başlamış olması ve bu kapsamda da tarafların ticari defterlerinde yer alan fatura ve ödeme kayıtlarının birbirini doğrulmaması karşısında, sözleşme süresince davacı tarafından davalıya düzenlenen ve tebliğ edilen, tarafların defter ve kayıtlarında yer alan tüm faturalar ile bu faturalara esas olan tarife bilgilerinin davacıya davalı tarafından sözleşme süresince yapılan ödemelere ilişkin tüm banka kayıtlarının ve yine davacının sözleşmede yer alan banka hesaplarına davalı tarafından yapılan ödemelere ilişkin kayıtların dosya içerisinde yer almaması karşısında sözleşme hükümleri ile tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamında ücretlendirmeye ilişkin olarak davacı tarafından belirlenen ücretlerin davalı yana mail ya da faks yoluyla önceden bildirilmesine yönelik bir anlaşmanın bulunduğu değerlendirilmekle birlikte, hangi dönemde hangi birim fiyatların baz alındığı, sözleşmeye uygun bir ücretlendirmenin olup olmadığı, ücretlendirmenin dayanağının ne olduğu, hangi dönemde hangi birim fiyatların baz alındığı ve takibe konu alacağın hangi döneme ilişkin olduğu hususlarında bir tespit ve değerlendirme yapılmasının mümkün olamadığını, zira; davacının yasal defter kayıtlarına göre takip talebinden önce davalıya 31/08/2015 tarihli 874102 numaralı 143.348,65 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, bu fatura ile birlikte davacının davalıdan 252.159,56 TL alacağının oluştuğunu, son faturadan sonra davalı tarafça 153.216,05 TL ödeme yapıldığını ve davacının davalıdan 98.943,51 TL alacağının kaldığı görülmekle birlikte; davalının yasal defter kayıtları incelendiğinde ise 153.216,05 TL ödemeden sonra davacı tarafça davalıya fatura düzenlenmesine devam edildiğini ve 92.657,00 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, davalı tarafça ödemelerde de bulunulduğunu, taraflara ait yasal defter kayıtlarının birbirini doğrulamadığını, taraflar arasında düzenlenen faturalar ve ödemeler hususunda büyük farkların oluştuğunu, 2013-2014-2015-2016 dönemlerine ait davacı tarafça düzenlenen faturalar ve davalı tarafça yapılan ödemelerin belgelerinin dava dosyasına kazandırılması durumunda taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin tam olarak belirlenebileceğini, mevcut durumda taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin sunulan kayıtlar üzerinden belirlenemeyeceğini; davacı … tarafından İzmir …..İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine borç sebebi olarak “16/04/2016 vade 98.943,51 TL 1 adet çeşitli alacak” açıklamasıyla icra takibine başlandığını, davacı yanın alacak isteği kendi ticari defterlerinde kayıtlı fatura ve ödeme kayıtlarına istinaden düzenlenen cari hesap ekstresine dayandığından ve tarafların ticari defterlerinde yer alan kayıtların birbirini doğrulamadığı belirlendiğinden, istenen alacağa ilişkin bir hesaplama yapılabilmesinin ancak davacının taraflar arasında düzenlenen 09/02/2012 tarihli ara bağlantı sözleşmesi uyarınca sunmuş olduğu hizmetlere ilişkin olarak davalıya sözleşme hükümleri uyarınca bildirdiği belirtilen tüm ücret tarifeleri, bu tarifelerin davalıya bildirimine ilişkin tüm kayıtlar, bu tarifeler uyarınca düzenlenen tüm faturalar ile 09/02/2012 tarihli ara bağlantı sözleşmesinde yer alan ve davacıya ait olan banka hesaplarına davalı tarafından yapılan tüm ödemeleri gösterir banka kayıtları üzerinde yapılacak bir inceleme ile belirlenebileceğini, bu nedenle de dosya kapsamında söz konusu kayıt ve bilgiler yer almadığından, davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığı konusunda bir tespit ve hesaplamanın yapılamayacağını bildirmişlerdir.
Davacı vekili 05/10/2021 tarihli duruşmada; müvekkilinin elindeki tüm defter ve belgeleri, kayıtları mahkemeye sunduklarını, müvekkilinin defterlerine göre müvekkilinin alacaklı olduğunu belirtmiştir.
Arabağlantı sözleşmeleri, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 1. maddesinde; “Arabağlantı, iki ayrı telekomünikasyon şebekesi arasındaki telekomünikasyon trafiğinin gerçekleştirilmesini teminen iki şebekenin birbirine irtibatlandırılmasıdır” şeklinde tanımlanmıştır. Yani arabağlantı ile, farklı şebeke kullanıcılarının şebekeleri arasında bağlantı sağlanmaktadır. Arabağlantı sözleşmelerine ilişkin hususlar Erişim ve Arabağlantı Yönetmeliği’nde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu yönetmelik de 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu ile 2813 sayılı Telsiz Kanunu’na dayanılarak hazırlanmıştır. Yönetmelikte işletmecilerin erişim ve arabağlantıya ilişkin hak ve yükümlülükleri ile bu yükümlülüklerin yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar düzenlenmiştir. Arabağlantı sözleşmeleri, bir işletmecinin abonesinin diğer işletmecilerin aboneleriyle görüşmesini sağlamak, iletişimlerini kurmak, katma değerli telekomünikasyon hizmetlerinden yararlanmalarını sağlamak amacıyla karşılıklı irade beyanlarıyla kurulan, tam iki tarafa borç yükleyen, işletmecilerin bu irtibatı sağlamayı taahhüt etmesi, karşılığında bedellerini de ödemeyi taahhüt ettikleri sözleşme türüdür. Arabağlantı, bir şebekenin veya işletmecinin aboneleriyle diğer bir şebekenin veya işletmecinin abonelerinin haberleşebilmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla, arabağlantı sözleşmeleri rızai ve tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Her iki taraf da belirli bir edimi yerine getirmekle yükümlüdür.
Toplanan ve sunulan deliller, dinlenen tanık anlatımları, benimsenen 31/05/2021 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği değerlendirildiğinde; taraflar arasında 09/02/2012 tarihli sabit telefon hizmetlerine ilişkin ara bağlantı sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme ile birlikte davacı tarafından davalıya sahibi olduğu ………….erişim numarasının tahsis edildiği, davalının bu sözleşmeye göre konuşma kartlarını basarak davacıdan aldığı hizmetin bedeli üzerine belli bir komisyon bedeli koyarak serbest piyasa şartlarında ticaretini yaptığı, davalının basarak sattığı bu kartlar ile müşterilerine sabit telefon hizmeti verdiği, bu hizmetin altyapısını davacıdan aldığı, davacının görüşme süresi bazında belli periyotlarda davalıya bu hizmeti faturalandırdığı, 09/02/2012 tarihli ara bağlantı sözleşmesinin 3 numaralı ekinde irtibat bilgilerinin yer aldığı, imzalanan sözleşme ile davacının saniye bazlı fiyat değişikliklerini en az 5 gün öncesinde davalıya e-posta veya faks yolu ile bildirmesi ve taraflar arasındaki ücretlendirmenin bu bildirimlere göre yapılması gerektiği, zira; bu şekildeki fiyat bilgisinin davacı tarafından önceden bildirilmesi sonucunda davalının da bu ücretlerin üzerine kâr koyarak konuşma kartı satışını ve ticaretini yapabileceği, sözleşmeye göre davacının 5 iş günü önceden haber vererek ara bağlantı ücretlerinde değişiklik yapmasının mümkün olduğu, taraflar arasında ücretlendirmeye ilişkin olarak “davacı tarafından belirlenen ücretlerin davalı yana mail ya da faks yoluyla önceden bildirilmesi” şeklinde bir anlaşmanın bulunduğu, davacı vekili 31/10/2019 tarihli dilekçesi ile “mail bildirimlerinin yapıldığını” ileri sürmüş ise de; raporla birlikte “dilekçe ekinde yer alan bir takım mail çıktılarında alıcının davalı olarak gözükmediği, sözleşmede yer alan mail adreslerinin de söz konusu e-posta çıktılarında yer almadığı, e-posta eklerinde olması gereken excel dosyalarının dosya içeriğine sunulmadığı” hususlarının belirlendiği, ücretlendirmedeki değişikliğin davalıya sözleşmedeki şekli ile bildirildiği hususunun davacı tarafça net şekilde ortaya konmadığı, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 2012 yılında başladığı, tarafların ticari defter kayıtlarının birbiriyle uyumlu olmadığı; “sözleşmeye uygun ücretlendirme yapıldığı, davanın ve takibin konusu alacağın varlığı” konularında ispat yükünün davacı tarafta olduğu ancak davacı tarafın incelemeye sunduğu belgelerden “hangi dönemde, hangi birim fiyatların baz alındığı, sözleşmeye uygun bir ücretlendirmenin bulunup bulunmadığı, ücretlendirmenin dayanağının ne olduğu, takibe konu alacağın hangi döneme ilişkin olduğu” hususlarının ve bu doğrultuda da takip konusu miktara ne şekilde ulaşıldığının anlaşılamadığı, davacı tarafça dava dilekçesinde açık bir şekilde yemin deliline de dayanılmadığı, alacağın varlığının, dayanağının ve miktarının davacı tarafça sunulan delil ve belgelerden ispat edilemediği sonuç ve kanaatine ulaşıldığından, davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;

1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın peşin olarak alınan 1.717,91 TL harçtan düşülmesi ile kalan ‭1.658,61‬ TL harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerine bırakılmasına,
4-Davalının yapmış olduğu posta ve tebligat ücreti olan 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 13.506,47 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayarak artan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/10/2021

Katip …
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza