Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/478 E. 2021/1064 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/478
KARAR NO : 2021/1064

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle)
DAVA TARİHİ : 12/03/2015
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, 21/04/2013 tarihinde yönetimindeki … plakalı araç ile İzmir Karabağlar, Yeşillik Caddesi, Sihirbaz Kavşağı yan yolundan kendisine yeşil ışık yandığında hareket ederek karşıdan karşıya geçmek istediği sırada Buca yönüne doğru seyir halinde bulunan davalı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı aracın kırmızı ışıkta durmayarak geçmesi nedeniyle müvekkilinin aracına sol arka kısmından çarptığını, çarpmanın etkisiyle kendi ekseninde dönen araçtan dışarıya savrulan müvekkilinin yaralandığını, müvekkilinde kemik kırıkları oluştuğunu, tam olarak düzelmediğini, davalı sürücünün kullandığı … plakalı aracın ZMMS poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından düzenlendiğini, bu aracın sahibinin davalı … olduğunu, müvekkilinin asıl mesleğinin mobilyacılık olduğunu, SGK’dan yaşlılık aylığı aldığını, geliri yetmediği için fırsat buldukça dışarıda çalıştığını, kaza sonrasında çalışamadığını ve geçici iş göremez hale geldiğini, müvekkilinin psikolojik olarak da tedavi gördüğünü ve çalışma gücünü kaybettiğini, İzmir 41.Asliye Ceza Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyasında bilirkişi raporu aldırıldığını, bu raporda davalı sürücünün tam kusurlu görüldüğünü ve mahkumiyetine karar verildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan ve 100.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılar … ve …’tan 21/04/2013 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 17/04/2017 tarihli dilekçesi ile; 20.000,00 TL maddi tazminatın 10.000,00 TL’sinin geçici, 10.000,00 TL’sinin sürekli iş göremezlik tazminatı olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili 15/09/2020 tarihli değer artırım dilekçesi ile; dava dilekçesinde 10.000,00 TL olarak istedikleri geçici iş göremezlik tazminatını 5.391,31 TL artırdıklarını belirterek, toplam 15.391,31 TL’nin kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalı ……Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava dilekçesi ekinde zarara ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığını, … plakalı aracın 26/11/2012-2013 arası dönem için ZMMS poliçesinin müvekkili tarafından düzenlendiğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun ve davacının iş gücü kaybı oranının Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmesi gerektiğini, tedavi giderlerine ilişkin isteğin teminat dışı olduğunu, zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi olmasını istediklerini, davacının dava öncesinde müvekkiline başvurusunun bulunmadığını, müvekkilinin temerrüte düşmediği gibi davanın açılmasına da sebebiyet vermediğini, manevi tazminat isteğinin teminat dışı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkilinin kusurlu olmadığını, ceza mahkemesinin kararının kesinleşmediğini, davanın dinlenebilmesi için öncelikle kusur durumunun ortaya konması gerektiğini, müvekkilinin kaza yerinde tam dönüş yapacakken kendisine sarı ışık yandığını ve duracak mesafesinin kalmadığını, o esnada geçiş üstünlüğünün müvekkiline ait olduğunu, davacının SGK’dan aylık aldığını kabul ettiğini, davacının hastane masrafı ödemediğini, istenen maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesi diğer davalı …’a usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak bu davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; trafik kazasına dayalı maddi (bedensel) ve manevi zararında tazmini istemine ilişkindir.
Dava dosyası İzmir 13.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16/03/2015 tarihli, …..Esas ve…… Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “21/04/2013 tarihli kazanın oluşunda kimin, ne oranda kusurlu olduğu, davacının bu kaza nedeniyle geçici ya da kalıcı iş göremezliğinin bulunup bulunmadığı, varsa oranının ve süresinin ne olduğu, davacının maddi ve manevi zararının bulunup bulunmadığı, davacı lehine ne miktar maddi ve manevi tazminata karar verilebileceği” konularındadır.
Mahkememizce davacının bu kaza nedeniyle tedavi gördüğü kurum ve yerlerden tedavi belgeleri getirtilerek raporu aldırılmış, hasar dosyası getirtilmiş, gerçek kişi tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmaları yapılmış, kusur oranları ve iş göremezlik nedeniyle uğranılan zarar miktarı konularında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
… plakalı araç davalı …’a ait olup, bu aracın kaza tarihini kapsayacak şekilde ZMMS poliçesi davalı …… Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenmiştir. Poliçede yaralanma halinde kişi başı poliçe limiti 225.000,00 TL olarak belirlenmiştir.
Yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırması sonucunda; davacının; “ilkokul mezunu olduğu, kirada oturduğu, aylık 450,00 TL kira ödediği, eşine ve iki çocuğuna bakmakla yükümlü olduğu, dükkânının ve kamyonetinin bulunduğu”; davalı …’ın; “iş yeri ortaklığının bulunduğu, aylık ortalama 1.500-2.000,00 TL gelirinin olduğu, başka gelirinin bulunmadığı, kendisine ait evde kira ödemeden oturduğu, eşi ve iki çocuğunun bulunduğu, çocuklarının öğrenci oldukları, üzerine kayıtlı bir adet evinin olduğu, ayrıca çalıştığı şirkete ait araçların olduğu”; davalı …’ın; “işçi olarak çalıştığı, 1.500,00 TL gelirinin olduğu, eşi ve iki çocuğunun bulunduğu, Menderes’te kendisine ait evde oturduğu, kamyonetinin olduğu” belirlenmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 26/12/2016 tarihli raporda; davacının yaralanmasının fonksiyonel araz bırakmadan iyileştiği, kalıcı iş göremezlik tayinine yer olmadığı, iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin 21/04/2013 tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 29/05/2019 tarihli raporda da; davacının yaralanmasının fonksiyonel araz bırakmadan iyileştiği, maluliyet tayinine yer olmadığı, iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
Davacı vekili 10/07/2018 tarihli duruşmada; müvekkilinin KBB, BERA ve ODYO testlerinin yaptırıldığını, bu testlere göre değerlendirme yapılmak üzere dava dosyasının İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesini istemiştir.
Aynı kurul 29/05/2019 tarihli raporunda da; davacının 3 yıl sonra çekilen MR incelemesinde saptanan diskopatinin kişide mevcut bir hastalık olmadığını, diskopati ile olay arasında illiyet bağının bulunmadığını, kazaya bağlı yaralanmasının maluliyetine neden olacak şekilde araz bırakmadığını, sürekli maluliyet tayinine yer olmadığını, iyileşme (iş göremezlik) süresinin 9 aya kadar uzayabileceğini bildirmiştir.
Dava konusu kaza ile ilgili ceza yargılaması İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …..Esas ve …… Karar sayılı dava dosyasında yürütülmüştür. Davamızın davalısı olan ……’ın “sanık” olarak yargılandığı bu davada kusur durumuna ilişkin olarak düzenlenen 17/09/2014 tarihli raporda “sanık …’ın kazanın oluşunda asli ve tam kusurlu olduğu, katılanın (davacının) kusursuz olduğu” bildirilmiştir. Aynı mahkemeye sunulan 27/05/2013 tarihli raporda ise sanığa asli, katılana tali kusur verilmiştir. Mahkemece; “sanığın tam kusurlu olarak üzerine atılı taksirle yaralama suçunu işlediği” gerekçesiyle 89/1, 89/2-b-e-son, 62/1, 52/1-2 maddeleri gereğince cezalandırılmasına ilişkin 18/12/2014 tarihli karar verilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 09/06/2020 tarihli raporda; dava konusu kazanın davalı sürücü …’ın yönetimindeki ……plaka sayılı araç ile Gaziemir yönünden Buca Köprü yönüne seyrederken olay mahalli ışık kontrollü kavşaktan kendisine kırmızı ışık yanarken geçtiği esnada aracının ön kısımları ile, seyir yönüne göre sağ taraftan kendisine yanan yeşil ışıkta kavşağa giren davacı sürücü …’ın yönetimindeki … plaka sayılı kamyonetin sol yan arka kısımlarına çarpması sonucu meydana geldiği, CD içeriği video kaydının incelendiği, çarpışma anının, kamera saatine göre 11.04.30. saniyede meydana geldiğinin görüldüğü, kaza sonucunda kamyonette bulunan sürücünün, aracın savrulması sonucunda yola fırladığı, davalı sürücü …’ın aracı ile meskun mahalde seyri sırasında ışık kontrollü kavşak noktasına geldiği anda hızını yeterince azaltması, seyir yönü için yanan kırmızı ışığa riayet ederek aracını durdurması ve kendi seyir yönü için yeşil ışığın yamasının ardından seyrine kontrollü bir şekilde devam etmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeden tedbirsiz şekilde girmiş olduğu ışık kontrollü kavşak noktasında ışık ihlali yaparak sebebiyet verdiği olayda asli % 100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ın kavşağa yeşil ışıkta girerek sola dönüş yaptığı esnada ışık ihlali yaparak kavşağa giren davalı sürücü yönetimindeki araç ile çarpıştığı olayda kusurunun bulunmadığı, dava dilekçesi ve dosya kapsamından; olay anına ait kamera görüntülerinden kaza esnasında kamyonet sürücüsünün aracından yola fırlamasından ötürü emniyet kemeri takmadığının anlaşıldığı, müterafik (birlikte) kusur kavramını belirten; TBK Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinin; ‘zarar gören… zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş, yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise; Hakim, tazminatı indirebilir ya da tamamen kaldırabilir’ olarak düzenlendiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin uygulamaları doğrultusunda (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/7756 Esas ve 2019/3800 Karar sayılı ilamı) davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı ve değerlendirilmesinin takdirinin mahkemeye bırakıldığı, emniyet kemeri takmamaktan kaynaklanan müterafık kusur dikkate alınmadan kazanın oluşumundaki sürücülerin kusur durumu gözetilerek kazanın irdelendiği bildirilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin raporu ceza dosyasındaki kazaya ilişkin bilge ve tutanaklar ile kaza görüntülerini içeren CD incelenmek suretiyle hazırlanmış olup, alanında uzman olan bu kurum tarafından düzenlenen rapor ceza dosyasında aldırılan rapor ve kaza tespit tutanağı ile de uyumlu bulunduğundan, mahkememizce yeni bir rapor aldırılması gerekli görülmediğinden, davalılar … ve … vekilinin bu yöndeki isteğinin reddine karar verilmiştir.
Hesap uzmanı bilirkişi 02/09/2020 tarihli raporunda özetle; davacının kaza tarihinde 57 yaşında olduğunu, SGK emeklisi olduğunu, davacı tarafça ek işler yaptığının, marangozluk yaptığının bildirildiğini, ilgili Oda’dan gönderilen yazıda emsal ücretin 1.650,00 TL olduğunun bildirildiğini, resmi SGK kayıtlarında davacının 2007 emeklilik tarihinden sonra SGDP kapsamında çalışma kaydının bulunmadığının bildirildiğini, kusur durumuna göre indirilecek tutarın bulunmadığını, SGK ödemesi olmadığını, Yargıtay 17 Hukuk Dairesi’nin emsal kararlarına göre olay tarihinde fiilen emekli olanların (fiili çalıştığı ispat olunanlar haricinde) iş gücü kaybından maddi zararının efor kaybı karşılığı olan AGİ hariç net asgari ücret üzerinden hesaplanacağını, buna göre terditli değerlendirme yapıldığını, asgari ücret üzerinden hesaplandığında davacı alacağının 6.526,75 TL olduğunu, meslek odası tarafından bildirilen emsal ücret üzerinden hesaplandığında ise davacı alacağının 15.391,31 TL olduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili 15.391,31 TL’nin olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Adli Tıp İkinci Üst Kurulu tarafından düzenlenen 08/04/2021 tarihli raporda; davacı …’ın 21/04/2013 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının 03/08/2013 tarihli, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, kişide saptanan bulguların sözü edilen yönetmelik hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
Hesap uzmanı bilirkişi 19/10/2021 tarihli ek raporunda özetle; kök rapora esas olan maluliyet raporu ile ek rapora esas olan maluliyet raporu aynı içerikte olduğundan farklı bir hesaplama yapılmasının söz konusu olmadığını bildirmiştir.
Hesap uzmanı bilirkişinin hazırladığı kök rapor somut olaya uygun, açıklayıcı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde; ‘İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.’; 85/1. maddesinde; ‘Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.’; 6098 sayılı TBK’nın 49/1.maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de benzer şekilde; ‘Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.’ düzenlemesine yer verilmiştir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde; “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise Genel Şartlar’ın A.3. maddesinde; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yukarıda yazılı yasal düzenlemelerde de açıkça belirtildiği üzere 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereğince Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, sigorta ettirenin, 3. kişilere verdiği zarardan dolayı hem üçüncü kişileri hem de sigorta ettireni koruma amacıyla oluşturulmuş bir zarar sigortası türüdür. Dolayısıyla 2918 sayılı KTK’nın 85/son maddesine göre işleten, araç sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğundan, oluşan zararın niteliği yönünden de sigortacının sorumluluğunun da işleten gibi değerlendirilmesi gerekir. 2918 sayılı KTK’nın 91/1. ve 85/1. maddeleri uyarınca Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını yapan sigortacı, işletenin sorumluluğunu üstlenmektedir.
Davacı vekili de tüm bu düzenlemeler kapsamında, sigortalı tarafından uğratılan zararın, aradaki poliçe ilişkisi nedeniyle sigorta şirketi, TBK’nın 49. maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler çerçevesinde araç sürücüsü ve 2918 sayılı kanunun 85.maddesi hükmü çerçevesinde ise araç işleten tarafından karşılanmasını istemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 54. maddesi gereğince vücut bütünlüğünün ihlali sonucu ortaya çıkan zararlardan olan geçici çalışma gücü kaybı, ihlalin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktığından ZMMS kapsamında bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunduğu kabul edilmiştir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiğinden, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin emsal 01/07/2021 tarihli, …. Esas ve ……. Karar sayılı kararı da bu yönde olduğundan, dava konusu kaza 21/04/2013 tarihinde gerçekleştiğinden, İstanbul Adli Tıp İkinci Üst Kurulu’nun Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak hazırlanan 08/04/2021 tarihli iş göremezlik raporu mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda “olay anına ait kamera görüntülerinden kaza esnasında kamyonet sürücüsünün aracından yola fırlamasından ötürü emniyet kemeri takmadığının anlaşıldığı” tespitine yer verilmiş olduğundan, davacının, kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmamasının zararın artmasına etkisinin olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle de zarar miktarından yerleşik Yargıtay uygulamasına göre % 20 oranında mütarafık kusur indirimi yapılmıştır.
Davacının, asgari ücretin üzerinde gelirinin olduğunu belgeleyememiş olması nedeniyle hesap uzmanı bilirkişinin asgari ücret üzerinden yaptığı hesaplama olaya uygun bulunmuş, hükme esas alınmıştır.
Toplanan ve sunulan deliller, aldırılan raporlar ve tüm dosya içeriğine göre; davacının, davalı sürücünün tam kusuru ile sebebiyet verdiği kaza sonucunda geçici iş göremezliğinin oluştuğu, süresinin 9 ay olduğu, sürekli iş göremezliğinin oluşmadığı, asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamaya göre geçici iş göremezliğine dayalı maddi zararı 6.526,75 TL olup, davacının kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesi zarar miktarından takdiren % 20 oranında yapılan indirim sonucunda davacının isteyebileceği maddi tazminat tutarının 5.221,40 TL olduğu, zararın davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limiti içerisinde kaldığı anlaşıldığından, davacının bu miktar tazminata ilişkin isteği haklı bulunmuş, davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hakimin takdir hakkını kullanarak yapmış olduğu indirim nedeniyle mahkemece davacının istediği miktardan daha az bir miktara hükmedilmesi halinde davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden, mahkememizce davacının emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle yapılan % 20 oranındaki indirim nedeniyle reddedilen fazlaya ilişkin istek yönünden davalı yararına vekalet ücretine karar verilmemiştir.
Davacının manevi tazminat isteğine gelince; manevi tazminat 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilecektir. Dolayısıyla; manevi tazminat, zarar görende manevi olarak huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir nitelik taşıdığından, bir ceza olmadığı gibi bu düzenleme ile mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinmemiştir. Yani; zarar görenin zenginleşmemesi, zarara sebebiyet verenin de fakirleşmemesi gerekecektir. Amaç; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi olduğundan, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile birlikte olayın meydana geliş şeklinin de göz önünde bulundurulması, hakkaniyete uygun ve adaletli bir sonuca varılması önem taşıyacaktır. Olaya bu açıdan bakıldığında; dava konusu kazanın oluş şekli, etkenleri ve özellikleri, kazadaki kusur durumu, kazanın gerçekleştiği tarih, davacının yaşı, iş göremezlik oranı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alındığında davacı için 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete uygun düşeceği kanaatine varıldığından, davacı vekilinin manevi tazminat isteğinin bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, tüm dava hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının, davalılar hakkında açtığı maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
5.221,40 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
Bu miktara davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise 21/04/2013 kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,
2-Davacı tarafın maddi tazminatla ilgili fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
3-Davacının, davalılar … ve … hakkında açtığı manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
15.000,00 TL manevi tazminatın 21/04/2013 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafın manevi tazminatla ilgili fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
5-Maddi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭356,67 TL harçtan peşin olarak alınan 68,31 TL harcın ve 92,50 TL tamamlama harcının düşülmesi ile kalan 195,86‬ TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Manevi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭1.024,65‬ TL harçtan peşin olarak alınan 341,55 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭683,1‬0‬ TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacının yatırmış olduğu 27,70 TL’si başvurma harcı, 409,86 TL’si peşin harç ve 92,50 TL’si olmak üzere toplam ‭530,06‬ TL’nin (davalı sigorta şirketinin bu miktarın ‭‭136,87 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
8-Davacının yapmış olduğu 860,80 TL’si posta-tebligat gideri, 671,80 TL’si bilirkişi ücreti, ‭3.369,8‬0 TL’si Ege Üniversitesi ve Adli Tıp Kurumun’dan alınan raporların ücreti olmak üzere toplam ‭4.902,4‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren ‭790,59 TL’sinin (davalı sigorta şirketinin bu miktarın ‭‭32,92 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar … ve …’ın yapmış olduğu 96,30 TL’si posta-tebligat gideri, 628,20 TL’si bilirkişi ücreti, 350,00 TL’si keşif araç ücreti ve 221,80 TL’si keşif harcı olmak üzere toplam ‭1.296,3‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren ‭1.087,25‬ TL’sinin davacıdan alınarak, davalılar … ve …’a verilmesine, kalan kısmının kendileri üzerinde bırakılmasına,
10-Maddi tazminat isteği yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin (davalı sigorta şirketinin bu miktarın ‭‭1.316,88 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
11-Maddi tazminat isteği kısmen reddedildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/3 maddesine göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalılara eşit olarak verilmesine,
12-Manevi tazminat isteği yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak, davacıya verilmesine,
13-Manevi tazminat isteği kısmen reddedildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2 maddesine göre takdir ve tayin edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalılar … ve …’a verilmesine,
14-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin, davalılar … ve … vekillerinin yüzlerine karşı, davalı sigorta şirketinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/12/2021

Katip…
¸E-imza

Hakim …
¸E-imza