Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1427 E. 2021/239 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1427 ESAS
KARAR NO : 2021/239 KARAR

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2015
KARAR TARİHİ : 11/03/2021

Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi ile 150.000,00 TL bedelli görüldüğünde ödenecek 12/12/2014 tanzim tarihli bono ile ilgili olarak borçlu görünen …’un mahkemeye 06/07/2015 tarihinde yapılan müracaat üzerine 28/09/2015 tarihli karar ile İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosyası itibariyle kısıtlandığını, …’un … doğumlu olup, halen 75 yaşında olduğunu, davalı tarafça kısıtlı aleyhine kısıtlama tarihinden önce iki ayrı senede dayalı olarak iki ayrı icra takibi başlatıldığını, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi ile 150.000,00 TL bedelli görüldüğünde ödenecek 12/12/2014 tanzim tarihli bono hakkındaki takip ile davanın konusu olmayan İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına konu 35.000,00 TL lik görüldüğünde ödenecek 20/06/2012 tanzim tarihli bono vasfına haiz olmayan adi senet takip dosyası olduğunu, her iki takip ve senetlerin hukuka aykırı olduğunu, imzaların kısıtlıya ait olmadığını, ve gerçekte davacının davalıya böyle bir borcunun olmadığını, takip konusu senetlerde imzaların kısıtlı tarafından atılıp atılmadığının kısıtlı tarafından hatırlanmadığını, kendisine ait olmayabileceğini beyan ettiğini, imzaların sahte olabileceğini, fiil ehliyetine sahip olmayan bir kişinin senet borcu altına girmesinin mümkün olmadığını, alacaklının kötü niyetli olduğunu, senette başka borçlu olmasına rağmen icra takibinde o borçlu hakkında takip başlatılmadığını ve herhangi bir talepte de bulunulmadığını belirterek …nın 209.maddesi hükmü uyarınca teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın işbu icra takibi için İzmir … İcra Hukuk Mahkemesinin … ve … sayılı dosyasındaki iddialar ile işbu mahkememiz dosyasındaki iddiaların aynı olduğunu, bu nedenle davalar açısından derdestlik durumu söz konusu olduğunu, icra takibindeki senedin kambiyo senedi vasfında olmadığını, tarafların tacir olmayıp aralarında ticari ilişkinin varlığı bulunmadığını, bu nedenle görev itirazında bulunduklarını, görevli mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, senetteki imzanın davacıya ait olduğunu, davacının davalıya borcunun olduğunu, açıkladığı nedenlerle davanın reddine, %20 icra inkar tazminatının haksız ve kötü niyetli olarak dava açan davacıya yükletilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İcra Dosyası: İzmir … İcara Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyasından davalı …’ ın davacı … aleyhine 150.000,00TL asıl alacak için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapılmış olduğu görülmüştür.
Kısıtlama Kararı: İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin … E. … K. Sayılı 28/09/2015 tarihli kararı TMK 405/1 maddesine göre kısıtlandığı ve davacının vesayet altına alındığı, kendisine vasi atandığı anlaşılmıştır.
Soruşturma Dosyası: İzmir CBS … Sor. Nolu dosyasında şüpheliler … ve … için Resmi Evrakta Sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık suçlarında KYOK kararı verildiği görülmüştür.
ATK Raporu: İstanbul ATK Gözlem İhtisas Dairesince düzenlenen 13.11.2019 tarihli raporda özetle ; …’un 11/11/2019 giriş ve 13/11/2019 çıkış tarihleri arasında ayaktan yapılan müşahedesi, tetkikleri ve adli dosyanın incelenmesi neticesinde; İşlem tarihinde kendisinde şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilmediği, dava dosyasının tetkikinde işlem tarihinde menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olabileceği, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişebileceği tıbbi kanaatine varıldığı; Bu duruma göre … oğlu, … doğumlu, …’un 12/12/2014 tarihinde fiili ehliyetine haiz olduğu görüşü ile raporunu düzenlemiştir.
ATK Raporu : İstanbul ATK … İhtisas Kurulunca düzenlenen 29.11.2019 tarihli raporda özetle ; … oğlu, … doğumlu …’un Kurulumuzca 11/04/2018, 07/09/2018, 21/08/2019 ve 13/11/2019 tarihlerinde yapılan muayeneleri ve psikometrik değerlendirmeleri sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından; fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan “Demansiyel Sendrom” saptandığı, dava dosyasındaki yeni tıbbi belgelerin tüm olarak incelenmesinde, bononun düzenlenme tarihi olan 12/12/2014 tarihinden 2,5 ay önce … Hastanesinin 30/09/2014 tarihli ayaktan hasta hizmet ekstresinde “Esansiyel tremor, Alzheimer Hastalığı, depresif nöbet” ve 02/10/2014 tarihli ilaç kullanım raporunda, “Alzheimer Hastalığında bunama, Dorezepil 1×1” şeklinde kayıtlı olduğu, yine işlem tarihinden 4 gün önce 08/12/2014 tarihli … Hastanesinin “Tanı: Deliryum, Esansiyel Tremor. İlaçları: Aricept, Mysoline” reçetesinin mevcut olduğunun görüldüğü, kişide ilgili hastanede tespit edilmiş olan ve demans denilen bunama halinin klinik, fizyopatolojik ve ilerleyici özellikleri göz önüne alındığında işlem tarihinde de, bu hastalığın mevcut olduğu, kişinin işlem tarihinde menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olamayacağı, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak tek başına eylem ve işlemlere girişemeyeceği tıbbi kanaatine varıldığı, bu duruma göre; …’un işlem tarihi olan 12/12/2014 tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığı görüşü ile raporunu düzenlemiştir.
Tanık … Beyanında: “Davacı kayınpederim olur. Evlerimiz yakındır. 5-6 yıl kadar önce davacıda unutkanlıklar başladı. Biz önce çok önemsemedik. Daha sonra birkaç kez camiden eve gelirken evi bulamadığı, ziyaretine gittiğimizde diğer odaya gidip döndüğünde bizim geldiğimizi bildiği halde aa siz mi geldiniz şeklindeki davranışları oldu. Kayınvalidem davacının cebinde bir kısım kişilere … TL para verdim şeklinde kağıtlar bulmaya başladı. Ben kendisine neden senet yapmadın veya belge almadın diye sorunca ya olayı hiç hatırlamıyor ya da belge aldım ya deyip bu küçük kağıtları gösteriyordu. Bu olaylar artınca biz ailecek mahkemeye başvurduk. Kendisi vesayet altına alındı. Davacı çok daha önce arsa alıp satardı. Ancak 5-6 seneden beri herhangi bir iş yapmamaktadır. Sadece 2-3 sene öncesine kadar … diye bildiğim bir emlakçının yanına gidip gelirdi. Orada ne yaptığını sorardık. O da takılıyorum derdi. Davacı kayınpederim …, davalı ise …dur. Bu nedenle ailecek görüşürler. Ancak aralarında ticari bir ilişki yoktur. Bildiğim kadarıyla davalının arsaları varmış. Kayınpederim bunları alıp satarken kendisine yardımcı olmuştur. Bu söylediğim şeyler 6-7 sene öncesine aittir. Ticari faaliyetim kapsamında …’tan kullandığım kredi için teminat istendi. Bu ipotek senedi de davacıya ait taşınmazın bankaya kredi teminatı olması için düzenlendi. Düzenlendiği tarihte davacı vesayet altında değildi. Yukarıda söylediğim unutkanlıkları vardı. Ancak bugünkü hali gibi değildi. İpotek senedinin düzenlendiği sırada herhangi bir sağlık raporu istenmedi. Davacı yaklaşık 3-4 seneden beri sokaktaki çöp tenekelerini karıştırıyor. Sorduğumuzda camiye kağıt topladığını söylüyor. Aslında kendisi temizlik konusunda titizdir. Davacı normalde sakin bir insandır. Ancak gerilimli bir ortam olduğunda yüksek sesle konuşulduğunda eli ayağı titremeye başlıyor ve bir an önce o ortamdan kurtulmak istiyor. Örneğin bir şey imzalatmak istenildiğinde hemen imzalayıp işin bitmesini istiyor. 4-5 sene evvel aynı mahalledeki bir kısım işsiz güçsüz gençler davacıdan 30.000,00-TL lik senet almışlardı. Bundan önce bizim haberimiz olmadı. Hatta bu kişiler senedi alırken davacıya torunlarını kaçırırıız diye söyleyip korkutmuşlar. Davacı bu parayı ödeyeceği sırada bizim haberimiz oldu. Ben bu şahıslarla irtibata geçtim ve polise gitmemiz koşuluyla senedi geri aldım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … Beyanında: “Davacı eşim olur. 2010 yılında davacı eşimde unutkanlıklar başladı. Çöpleri karıştırmaya, bulduğu şeyleri eve getirmeye başladı. Çocuklarımızın isimlerini unutuyordu. 2011 yılı sonbaharda ben Antalya’ya gittiğim sırada davacı eşim … tarafında bulunan bir trilyon eden arsamızı Sekizyüz onbeş milyar lirasını sattığını dönünce öğrendim. Sorduğumda “ben kazandım sattım. Sanane” dedi. “parasını ne yaptın” diye sordum. O da emlakçılık yapan ve arasıra yanına gidip geldiği …’na verdiğini, birlikte iş yapacaklarını söyledi. Ben ne iş yaptıklarını görmedim. Söylediğine göre arsa alıp satacaklardı. Bir süre sonra ben “İşler ne oldu?” deyince paranın bittiğini, kendi adına bir iki arsa alındığını söyledi. Ben de “Madem öyle çocuklara birer araba al bari” dedim. 120.000,00-TL ‘sine 4 tane araba aldı. Kalan paranın ne olduğunu bilmiyorum. Daha sonra …’nun paraya ihtiyacı olmuş. Kimden buluruz deyince davacı eşim de İzmir’e ilk taşındığımızda tanıdığımız davalı …’dan alabiliriz demiş. …’na 85.000,00-TL para vermiş. … aylık 1.500,00-TL faiz ödeyecekmiş. … bu faizi ödemeyip parayı da iade etmeyince davalı … ve … da olduğu halde bir senet düzenliyorlar. Davacı eşime bunu imzalatıyorlar. Eşimin söylediğine göre ayrıca boş bir kağıda da attırmak istemişler. Ona atmamış. Diğerini de beni zora soktuğunuz için imzalıyorum demiş. Söylediğine göre tehdit de etmişler. Bunları ben eve icra kağıdı geldikten sonra kendisinden öğrendim. Ben icra kağıdı gelmeden önce eşimin cebinde küçük kağıtlar buldum. …’nun yazısıyla imzasız olarak Hacı Abi’ye ….TL borcum var şeklinde yazan kağıtlardı. Sanırım 3-4 taneydi. Bu olaylardan sonra eşimin vücudunda yaralar çıktı. Unutkanlıkları arttı. Örneğin; kendisinden 5 lira istediğimizde çıkarıp 50 lira 500 lira veriyordu. Yalnız sokağa çıkamamaya başlayınca çocuklarıma haber verdim. Eşime kızım vasi oldu. Sonrasında da bu davalar açıldı. Henüz daha icradan kağıt gelmeden önce davalı … bize davacı eşimi …’nun yanına göndermeyin ona çok hakaret ediyor Hacı abi süklüm püklüm kalıyor deyince ben de davacı eşime “sen niye gidiyorsun” diye sordum. O da “Dünya kadar alacağım var” diye cevap vermişti. İki damadım ve üç kızım olduğu halde davalı …’ın isteği üzerine konuşmak için bir araya geldik. … bize … ne bana ne de size bu paraları ödemez. Bunun çıkış yoluna bakalım diye söyledi. Biz de vasiliğini aldık. Bunun bir çıkış yolu olarak imza da atılmış diye söyledik. Biz bir araya geldiğimizde henüz icra kağıdı gelmemişti. Davacı eşim emlakçı değildi. Ancak elinde para olunca arsa alıp satardı. Benim adıma da alınmış arsalar vardı. Kızım adına da arsa alındı. Ancak kızım adına alınan kendi kazancıylaydı. Zaten bizim öncesinden de mal varlığımız vardır. Biz Temmuz 1994 tarihinde …’dan İzmir’e geldik” ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … Beyanında: “Ben davacı … ile kızlarının eşimin arkadaşı olması nedeniyle 2007 yılında tanıdım. 2010 yılında davacının evinin yakınında kafe açtım. Kafe davacının evi ile mescit arasında idi. Her seferinde benim kapımın önünden geçer, benim kafeme uğrardı. İlk olarak 2010 yılında kafe açtığımda kendisinin bazı şeyleri takıntı halinde anlatmaya başladığını fark ettim. Örneğin; memleketi …’da iken kitap işi yaptığını söyleyip İstanbul’a gidiş gelişlerini sürekli anlatıyordu. Ben bunu ailesine söylediğimde babam konuşmayı sever dediler. Daha sonraları davacının sokaktaki reklam broşürleri, naylon poşetleri toplamaya başladığını gördüm. Bir keresinde bunları ne yapacağını sordum. O da mescide götürüyorum dedi. Bu toplama işini uzun süre yaptı. Komşular da görüyordu. Yanıma uğradığında nasılsın dediğimde 30 tane ilaç kullanıyorum diye cevap veriyordu. İki dakika sonra tekrar aynı şeyi söylüyordu. Ben kızlarına davacının durumunun iyiye gitmediğini söylediğimde onlar da babam sinirlidir. Bizi dinlemez diyorlardı. Bir keresinde yine uğradığında nereye gidiyorsun dedim. Mescide gidiyorum dedi . Ancak dükkandan çıkıp ters yöne gitti. Birkaç kez bu şekilde olunca ben yine çocuklarına söyledim ve doktora götürmeleri konusunda ısrar ettim. Bunun üzerine doktora gittiler. Bildiğim kadarıyla davacı çalışmıyordu. Taşınmazlarından elde gelirleri ile geçiniyordu. Dava konusu senet olayı ile ilgili bilgim yoktur. Davacının taşınmaz alıp sattığı ile ilgili bilgim yoktur. Ancak eşimden davacının gayrimenkule yatırım yaptığını duymuştum. Kafemin adresi ….’da idi. Üç sene önce kapattığım için kapı numarasını net hatırlamıyorum. Orada 2,5 yıl kadar kafe işlettim. Ben hekim değilim. Ailemde hekimler vardır. Yukarıda anlattığım hususlar şahit olduğum olaylardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … Beyanında: “Ben …’da emlakçılık yaparım. Dükkanım vardır. Davacı …’i de yaklaşık on yıldan beri tanırım. Kendisi taşınmaz alıp satmaktadır. Ancak kendisine ait bir dükkanı yoktur. Hergün benim yanıma gelirdi. Satılık yer olup olmadığını sorardı. 2011 yılında Temmuz ayları gibi davacı yanında davalı … ile birlikte dükkanıma geldi. Bende satılık olan …’daki iki adet arsayı almak istediler. Her biri 150.000,00-TL’sine olmak üzere arsanın birini davacı …’e birini davalı …’a sattım. Paralarını da her birinden aynı anda ayrı ayrı olmak üzere kendilerinden aldım. Ancak taşınmazlardan yol geçtiği için kamulaştırma bedelinin alınması için dava açılacağından davayı tek kişinin açması kolay olsun diye tapular davacı adına yapıldı. Zaten davacı ve davalı samimi arkadaştılar. Davacı … bu iki taşınmaz ile ilgili kamulaştırma bedeline ilişkin dava açtı ve davayı kazandı. Taşınmazların yaklaşık yarısı yola gitti. Davacı bu iki taşınmazdaki payına karşılık davalıya ben sana başka yerden iki arsa vereyim dedi. Davalı da kabul etti. Bu olayın olduğu zaman 2014 yılı Aralık aylarıydı. Bu konuşmalar dükkanımda oldu. Bu şekilde anlaşmalarından bir saat kadar sonra davacının kızı … dükkana geldi. O sırada davacı ve davalı da dükkandaydı. Bir de elemanım … vardı. … biz …’a arsa filan vermeyeceğiz 150.000,00-TL borcumuz var. Para olarak ödeyeceğiz diye söyledi. Davalı da bunun üzerine senet istedi. Davalı bana da bu işte senin de payın var. Sen de senede kefil olacaksın dedi. Bu şeklide dava konusu senet düzenlendi. Ben de kefil oldum. Senet düzenlenirken yukarıda söylediğim gibi ben, davacı …, davalı …, elemanım … ve davacının kızı … dükkandaydı. Senedin vade tarihi boş idi. Davacı kamulaştırma parasını alınca ya da bir yer satarsam veririm dedi. Bu sırada tanık aradan zaman geçtiği için yanlış hatırlıyor olabilirim. Senet düzenlendiği anda … orada olmayabilir. Senet yukarıdaki konuşmalardan birkaç gün sonra da verilmiş olabilir. Ben davacıda herhangi bir tuhaflık gözlemlemedim. Bu olaydan sonra dahi davacı taşınmaz alım satımı yapmıştır. Arabasıyla dolaşıyordu. Hatta aracıyla kaza yaptığını da hatırlıyorum. Davacı ile davalı çok samimiydiler. Hatta davacının … bankasındaki hesabını vekaletnameye istinaden davalı … kullanıyordu. Para yatırıp çekiyordu. Bir keresinde davacı davalıdan 6.500-EURO elden para da almıştı. Senedi davalı … doldurdu. Ben ve davacı imzaladık. Benim davacıya herhangi bir borcum yoktur. Ben davacıya hiç yoksa 40 tane taşınmaz sattım. Başkasından alıp davacının kendisine ya da vekaletname ile yetkili olduğu kişilere taşınmaz sattım. Bu taşınmazları davacı pazarladı ancak ben de komisyonumu aldım. Hatta bir taşınmazı davacının eşinin üzerine almıştım. Davacının davranışlarında bir gariplik olsaydı. Ben fark ederdim. Zira sürekli dükkanıma gelip gidiyordu. Yemeklere gidiyorduk. Yer bakmaya gidiyorduk. Kendisini …’da birçok emlakçı tanır. Davacı sağdan soldan eski biriken gazeteleri toparlayıp dükkana getirirdi. Bu gazeteleri biriktirirdik ve Kur’an kursuna yardım olsun diye götürüp verirdik. Başka birşey topladığını görmedim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … Beyanında: “Ben davalıyı on yıldan beri tanırım. Davalının …’da bahçesi vardır. 2012 yılında eşimden ayrılınca bir ay kadar bahçesinde de kaldım. Bahçe işlerine baktım. Davalının eskiden kepçe işi yaptığını biliyorum. Ancak sonradan ne işle uğraştığını bilmiyorum. Davacı …’i de bir keresinde davalının bahçesine geldiği için tanıdım. Ancak davalı çok sık davacı ile telefonda konuşuyordu. Benim yanımda bir günde iki üç sefer konuştuğunu biliyorum. Konuşmaları arsa ve para üzerineydi. Bir keresinde davalı … ile birlikte arabayla davacının evinin önüne gittik. Siyah poşet içerisinde 35.000,00-TL parayı davalı davacıya verdi. Paranın miktarını davalı … söylemişti. Parayı aldıktan sonra davacı … bir senet uzattı. Davalı da ne gerek var dedi. Davacı da sünnettir deyip verdi. Bu olay 2012 yılında olmuştu. Yine bir keresinde ben davalı …’ın yanına …’ya geldim. Yevmiyemi alacaktım. Hatta erik zamanıydı. Erik de getirmiştim. O sırada davacı da vardı. Davalı davacıya evde biraz para var ne yapalım dedi. Davacı … ‘de parayı yersin getir parayı bankaya hesap açalım dedi. Davalı eve gidip parayı getirdi. Ne kadar olduğunu bilmiyorum. Birlikte bankaya gittiler. Sanırım …’tı. Sene yine 2012’ydi. Davalı hakkında açılmış bir ceza soruşturması ya da dava olup olmadığını bilmiyorum. Ben davalı …’a bu senet işleri iyi değildir aldatılırsın diye söylediğimde o da sen bilmezsin bu işleri karışma dedi. Sonradan başına bu iş geldi. Davacıyı yaklaşık üç ay önce arabayla geçerken …’daki … Camii’nin orada yürürken gördüm. Bir kere de iki üç sene önce …’de bir cami önündeki kitapçının başında gördüm.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … Beyanında: “Ben 8-10 yıldan beri emlakçı …’nun yanına gidip gelirim. Evim de oradadır. Davacı … arsa alıp sattığı için dükkana gelip giderdi. Davalı da davacı … ile birlikte gelip gidiyordu. Zaten çok samimilerdi. 2011 yılı Aralık ayında davacı ve davalı iki tane arsaya talip oldular. … aracılığıyla her biri 150.000,00-TL’sini olmak üzere satışı için anlaşıldı. 150.000,00-TL’sini davalı … verdi. Verdiğinde ben oradaydım. Hatta parayı ben saydım. 150.000,00-TL’sini de davacı verecekti. Ancak tam verilip verilmediğini, o gün mü verildi hatırlamıyorum. Arsalar davacı …’in üzerine yapıldı. Zira davalı … beni uğraştırma sen al üzerine diye söyledi. Aralarında zaten güven vardı. Satış işlemlerini bizzat ben takip ettim. Taşınmazlar davacının üzerine yapıldı. Sonrasında imarda ya da Belediyede bir sorun çıktı. Davacı da bunun üzerine ben o zaman sana parasını ödeyeyim dedi. Ancak ödenmedi. Bir süre geçtikten sonra yine …’nun dükkanında …, davacı ve davalı ile ben olduğum sırada bu konu açıldı. Davacı … davalıya ben sana para yerine başka yerden arsa vereyim dedi. Tam o sırada davacının kızı … geldi. Biz kimseye arsa marsa vermeyiz, paramız olunca parasını veririz dedi ve gitti. Sonrasında davacı … beni aradı. Davalıyı ara elimde 110.000,00-TL para var isterse uzlaşalım dedi. O sırada telefonu davacının eşi aldı bana biz para filan veremeyiz. Arsa da vermeyiz dedi ve telefonu kapattı. Ben davalıyı arayıp … amca 110.000,00-TL’yi vereyim diyor dedim. O da kabul etmedi. Senet versin bana dedi. Ben de davacıyı arayıp davalının bu parayı kabul etmediğini senet istediğini söyledim. Davacı da bana tamam oğlum geleyim sizin oraya senet yapalım dedi. Bu tarihten sonra bir gün davalı … da varken davacı … …’nun dükkanına geldi. Davalı … senede …’nun da kefil olmasını istedi. O da tamam dedi. Senedi sanıyorum ya davalı hazırladı. Ya da … hazırladı. Davacı ile …’da imzaladılar. Senet ödenmeyince de davalı icra takibi yaptı. İcra takibinden sonra davacı bir kez daha beni arayıp oğlum şu işi halledelim, uzlaşalım dedi. Ben de bir kere araya girdim olmadı, artık icra takibi yapıldı diye söyledim. Ben emlak işinde ayakçılık yaparım. …’nun emlak dükkanına da bu nedenle gidiyorum. Ancak yukarıda anlattığım tapu işlemleri vs için herhangi bir para almadım. Bildiğim kadarıyla …’nun davacı …’e herhangi bir borcu yoktur. Davalı …’ın banka hesabı olup olmadığını bilemem. Taraflar arasında banka işi olup olmadığını bilmiyorum, olmuş da olabilir. Ben davacının davranışlarında herhangi bir tuhaflık görmedim. Akli dengesi yerindeydi. Hatta iki ay önce kendisini mescite girerken gördüm. Davacının dışarıdan kağıt vs topladığını görmedim. Ancak hem kendisine hem ben çeşitli dükkanlardan okunmuş gazeteleri toplayıp …’nun dükkanında biriktiriyorduk. Sonra da bu gazeteleri mescide götürüyorduk. Kendisi beş vakit namaz kılardı. Davacının bir sene öncesine kadar araba kullandığını görüyordum. Sonrasında kullandığını da başkalarından duydum. Bir keresinde davacı paraya ihtiyacının olduğunu söyledi. Davalının evi de yakındı ben alıp geleyim dedi. 15 dakika sonra evinden parayı getirip davacıya verdi. Herhangi bir senet vs yapılmadı. Zira davacıya güveniyordu. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … Beyanında: “Ben yaklaşık 20 seneden beri davacıyı ve davalıyı tanırım. O zamanlar benim pide salonum vardı. Davacının damadı da yan dükkanda emlakçılık ve muhasebecilik yapıyordu. Davacı vasıtasıyla ben arsa da aldım. Davacı emlak alım satımları yapıyordu. Örneğin …’nun emlak dükkanına gidip geliyordu. Onunla da çalışıyordu. Davalı …’ı ise eskiden kepçe çalıştırdığı için biliyorum. Ancak asıl davacıdan dolayı tanıştık. Ben de bir dönem emlakçılık yaptım. Bir kez …’ya ziyarete gittiğimde davacı ile karşılaştık. Bana gel beraber emlak işi yapalım dedi. Hatta fotoğraflar çektirdik. O sırada bana ya ben bir hata yaptım. Çocukların ısrarı ile … Hastanesinden doktor raporu aldık dedi. Ben de o zaman hiçbir iş yapamazsın dedim. Bana davalı … ile olan meselesini anlattı. Bana araya gir 110.000,00-TL ödeyeyim dedi. O sırada zaten bu dava açılmıştı. Ben de davalının yanına gittim. Kendisi o tarihte ben bir daire parası verdim. O da kızına aldı. Ben bu teklif edilen parayı kabul etmiyorum dedi. Ben de davacı …’e durumu anlattım. O da bana ben bu davayı kaybetsem de kazansam da …’ın parasını vereceğim. Ben bu parayı ondan aldm. Davacı ve davalının daha önceki ilişkilerini bilmiyorum. Senedin neden alındığını, ne parası olduğunu da bilmiyorum. Davacı bana raporunu iptal ettireceğini de söyledi. Ne yaptığını bilmiyorum. Davacı ile aynı sitede oturuyoruz. Kendisi sitede yöneticilik de yaptı. Tarihlerini tam hatırlamıyorum. Davacı eskiden beri sinirlendiğinde titrer. Ancak aklı başı yerindedir. Konuşmalarında da bir farklılık görmedim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … Beyanında: “Benim …’de emlak dükkanım vardı. Yaklaşık 20 senedir davacı ile davalıyı dükkanıma gelip gitmeleri nedeniyle tanırım. Davacı ve davalı taşınmaz alıp satıyorlarmış. Bir keresinde tarihini hatırlayamıyorum. Davalı … davacı ile iş yaptıklarını, banka hesaplarının davacıda olduğunu, hesaplarını davacının kullandığını söyledi. Ben de fazla güvenme, işini sağlama al dedim. Benim dava konusu senet işi ile ilgili bilgim yoktur. Davacıyı en son bundan iki sene kadar önce …’deki camiye arabasıyla geldiğinde gördüm. Yanında hoca arkadaşı vardı. Camiye kitap getirmişlerdi. Rica etti. Bende dağıtıverdim. Davacının davranışlarında herhangi bir tuhaflık ya da farklılık yoktu. Davalının hesabını neden davacının kullandığını bilmiyorum. Davalı hakkında herhangi bir ceza soruşturması da duymadım. Tarihini hatırlayamadığım bir gün yaklaşık birbuçuk iki sene önce davacı ile …’in dükkanında karşılaştık. İkisi emlak işi konuşuyorlardı. … emlak işini beni kastederek … abiyle yap dedi. Davacı da ben onunla yapmam dedi. Davacının davranışlarında o zaman da herhangi bir farklılık görmedim. Davacının sağlık raporu aldığı ile ilgili herhangi birşey duymadım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava: Ehliyetsizlik ve imza inkarına dayalı olarak kambiyo senedi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti davasıdır.
TTL madde 670– (1) “Sözleşme ile borçlanmaya ehil olan kişi, kambiyo senetleri ile borçlanmaya da ehildir.” hükmüne havidir.
TMK’nın 9.maddesinde hak edinebilme ve borç altına girebilme ehliyeti olarak tanımlanan fiil ehliyetinin aynı kanunun 10.maddesinde kapsamı belirlenmiş olup buna göre ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişi fiil ehliyetine sahiptir. Akıl hastalığının varlığı kişiyi ayırt etme gücünden yoksun bırakmakta olup akıl hastası olan bir kişinin fiil ehliyetinin varlığından yani hak edinebilme ve borç altına girebilmeye ehliyeti olduğundan bahsedilemez.
Bu nedenle mahkememizce işlem tarihinde yani borcun doğduğu tarihte davalı …’ un fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğinden hareketle bu yönde deliller toplanıp Adli Tıp Kurumunun ilgili ihtisas dairesinden rapor aldırılmıştır.
Hükme esas alınan ATK … İhtisas Kurulu’ nun 04/12/2019 tarihli raporunda; “.. … oğlu, … doğumlu …’un 11/04/2018, 07/09/2018, 21/08/2019 ve 13/11/2019 tarihlerinde yapılan muayeneleri ve psikometrik değerlendirmeleri sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından; fiili ehliyetini müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan “Demansiyel Sendrom” saptandığı, dava dosyasındaki yeni tıbbi belgelerin tüm olarak incelenmesinde, bononun düzenlenme tarihi olan 12/12/2014 tarihinden 2,5 ay önce … Hastanesinin 30/09/2014 tarihli ayaktan hasta hizmet ekstresinde “Esansiyel tremor, Alzheimer Hastalığı, depresif nöbet” ve 02/10/2014 tarihli ilaç kullanım raporunda, “Alzheimer Hastalığında bunama, Dorezepil 1×1” şeklinde kayıtlı olduğu, yine işlem tarihinden 4 gün önce 08/12/2014 tarihli … Hastanesinin “Tanı: Deliryum, Esansiyel Tremor. İlaçları: Aricept, Mysoline” reçetesinin mevcut olduğunun görüldüğü, kişide ilgili hastanede tespit edilmiş olan ve demans denilen bunama halinin klinik, fizyopatolojik ve ilerleyici özellikleri göz önüne alındığında işlem tarihinde de, bu hastalığın mevcut olduğu, kişinin işlem tarihinde menfaatlerini müdrik ve telkinlere mukavim olamayacağı, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak tek başına eylem ve işlemlere girişemeyeceği tıbbi kanaatine varıldığı, bu duruma göre; …’un işlem tarihi olan 12/12/2014 tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığı ..” tespit edildiği görülmüş,
Tüm dosya kapsamı , dinlenen tanık beyanları hükme esas alınan bilirkişi denetime elverişli ve somut olaya uygun olana bilirkişi raporuna göre,; Davacı …’ bononun tanzim tarihinde fiil ehliyetine sahip olmadığından bononun mutlak butlan ile hükümsüz olduğu, sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş, davacı taraf kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuşsa da davalının davacının ehliyetsizliğini bilebilecek durumda olmaması sebebiyle haksız ve kötü niyetli sayılamayacağı kanaatiyle davacının kötü niyet tazminatı talebi reddedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davacının, İzmir … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyasına konu edilen, 12.12.2014 tanzim tarihli keşidecisi davacı … olan 150.000,00-TL bedelli bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, Takibin ve bononun İPTALİNE,
2-Koşulları bulunmayan kötüniyet tazminatı talebinin Reddine
3- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 10.246,50-TL harçtan peşin alınan 2.561,63-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.684,87‬-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR OLARAK KAYDINA,
4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davacı yararına takdir olunan 18.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının yapmış olduğu 31,80-TL dava açma ilk gideri, 990,00-TL ATK fatura ücreti, 344,25-TL tebligat ve posta gideri, olmak üzere toplam 1.366,05‬-TL Yargılama giderinin peşin yatırılan 2.561,63-TL harç ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı ve davalı yanca yatırılan delil ve gider avansından sarf edilmeyen kısmın karar kesinleştiğinden yatıran tarafa iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır