Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/575 E. 2023/623 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/575
KARAR NO : 2023/623
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/04/2014
KARAR TARİHİ : 14/07/2023
Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ ;
İzmir …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında; davalı alacaklı tarafından davalı borçlular hakkında 8.512,85-TL’si asıl alacak, 541,49-TL’si işlemiş faiz ve 27,07-TL’si BSMV olmak üzere toplam 9.081,41-TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır.
Kendilerine 28/05/2013 tarihinde usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı borçlular vekilleri aracılığıyla yasal süre içinde verdikleri 29/05/2013 tarihli dilekçeleriyle; adreslerinin Tire’de olduğunu, Tire İcra Müdürlükleri’nin yetkili olduğunu, alacaklı olduğunu ileri süren bankaya muaccel hale gelmiş herhangi bir borçlarının bulunmadığını, istenen faiz oranının fahiş olduğunu ileri sürerek, yetkiye, borca ve faize itiraz etmişlerdir.
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı şirket ile müvekkili arasında genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmede davalı …’ın kefil olarak yer aldığını, davalı şirkete ticari kredi kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmediğini, Karşıyaka …Noterliği’nin 08/04/2013 tarihli, … yevmiye numaralı ve Karşıya …Noterliği’nin 15/04/2013 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile hesabın kat edildiğini, davalıların borcu ödememeleri üzerine haklarında İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, takibe itirazın haksız olduğunu belirterek, davalıların itirazlarının iptaline, müvekkili yararına % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP ;
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; 17/03/2009 tarihli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin sadece son sayfasında imzanın bulunduğunu, müvekkilinin son sayfa dışında sözleşmenin diğer maddelerini bilmediğini, her sayfanın imzalanması gerektiğini, gerek sözleşmenin düzenlendiği banka şubesinin Karşıyaka olması gerekse müvekkilinin merkezinin ve diğer müvekkilinin yerleşim yerinin Tire olması sebebiyle Tire İcra Müdürlüklerinin ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacı bankanın ihtarnamesine İzmir …Noterliği’nin 18/04/2013 tarihli ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi ile itiraz edildiğini, davacı alacağının muaccel olmadığını, zira; usulüne uygun düzenlenmiş hesap kat ihtarnamesi olmadan müvekkilinin temerrüte düşürülemeyeceğini, 08/04/2013 tarihli ihtarnameden sonra davacıdan hesap özetinin istendiğini ancak hesap özeti için müvekkillerinden ücret istendiğini, cari hesap ya da kredi sözleşmesine kefil olan kişiye başvurabilmek için hesap özetinin ona da tebliğ edilmesi gerektiğini, istenen tüm kalemlerin fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine, müvekkilleri yararına % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
İzmir …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası, genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, Tire … Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’nin 26/04/2018 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı dava dosyası, bilirkişi raporları.
GEREKÇE ;
Dava; haklarında genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalıların borca itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesi ile; sözleşmenin 89 ve 90.maddeleri karşısında davalı tarafın iddialarının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, sözleşmenin matbu bir sözleşme olduğunu, sonradan ekleme yapılmasının mümkün olmadığını, davalılarca 89 ve 90. madde gereği sözleşmenin tüm sayfalarının ve tüm koşullarının okunmuş kabul edildiğini ve imzalandığını belirtmiştir.
Sözleşmenin 86. maddesindeki yetki şartı nedeniyle davalı vekilinin yetkiye yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
Yapılan ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “icra takibine konu kredi sözleşmesinden dolayı davalıların borçlu olup olmadıkları, borçlu iseler borç miktarlarının ne olduğu” konularında olduğu belirlenmiştir. İİK’nın 67. maddesi gereğince davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davacı bankanın Karşıyaka/İzmir Şubesi ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşmelerden 2004 düzenleme tarihli 200.000,00 USD limitli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin limiti 24/08/2004 tarihinde 50.000,00 USD artırılarak 250.000,00 USD’ye yükseltilmiştir. 19/11/2008 tarihli 50.000,00 USD limitli sözleşme ile bağlantı kurularak toplam limit 300.000,00 USD olmuştur. 07/10/2003 düzenleme tarihli 2.500,00 TL limitli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin limiti ise 16/08/2006 tarihinde 1.500,00 TL, 17/03/2009 tarihinde 10.000,00 TL artırılarak toplam 14.000,00 TL’ye yükseltilmiştir. Bu sözleşmeleri davalı … müşterek borçlu ve müleselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Kefalet limiti ise 300.000,00 USD ve 14.000,00-TL olarak belirlenmiştir.
Davacı banka, davalı şirkete ve davalı kefil …’a ayrı ayrı Karşıyaka … Noterliği’nden gönderdiği 08/04/2013 tarihli … yevmiye numaralı ve 15/04/2013 tarihli … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnameleri ile; ticari kredili mevduat hesabını 02/04/2013 tarihinde kat emiş ve 02/04/2013 tarihi itibariyle 8.333,65-TL alacağın 7 gün içerisinde ödenmesini ihtar etmiştir. İhtarname davalı şirkete 16/04/2013 tarihinde, davalı kefile (şirket çalışanına) ise 30/04/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalılar ayrı ayrı gönderdikleri cevabi ihtarnameler ile davacı bankanın ihtarnamesine itirazlarını bildirmişlerdir.
Dava dosyası ve davacı banka kayıtları üzerinde birden fazla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi … 15/10/2015 tarihli raporunda; davalı gerçek kişinin 7.269,80-TL asıl alacak, 86,05-TL işlemiş faiz ve 4,31-TL BSMV’den dolayı toplam 7.360,25 TL borcunun bulunduğunu bildirmiştir. Bankacı bilirkişi … 29/12/2014 havale tarihli raporunda özetle; 16/05/2013 takip tarihi itibariyle davalı şirketin sorumluluğunun asıl alacak 8.126,10 TL, faiz 264,48 TL, BSMV 13,22 TL olmak üzere toplam 8.403,80 TL olarak belirlendiğini; davalı kefil …’ın sorumluluğunun ise asıl alacak 8.126,10 TL, faiz 180,32 TL, BSMV 9,00 TL olmak üzere toplam 8.315,42 TL olarak belirlendiğini, takipten itibaren % 54 temerrüt faizi oranının uygulanması gerektiğini bildirmiştir.
Bankacı bilirkişi… hazırlayıp sunduğu 08/04/2015 tarihli raporunda özetle; davacı bankanın Karşıyaka/İzmir Şubesi tarafından …. Tic. Tur. İnş. ve Ltd. Şti’ye 2004 düzenleme tarihli ve limit artırımları ile toplam 300.000 USD bedelli, 07/10/2003 düzenleme tarihli 2.500,00-TL limitli, 16/08/2006 tarihinde 1.500,00-TL, 17/03/2009 tarihinde mevcut sözleşme ile bağlantı kurularak 10.000.00-TL limit artırım ile toplam 14.000,00-TL limitli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinin imzalandığını, tüm sözleşmeleri davalı …’ın müşterek borçlu ve müleselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kefalet limitinin 300.000 USD, 14.000,00-TL olarak belirlendiğini, sözleşmelere istinaden davalı şirkete BCH şeklinde çalışan Ticari Kredili Mevduat Hesabının açıldığını, hesabın belirlenen limit dahilinde sürekli kullanıldığını, iki dönem faizi ve eklerinin ödenmemesi üzerine kredi hesabının 02/04/2013 tarihinde kat edilerek davalılara ihtermame keşide edildiğini ve temerrüde düştüklerini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, açılan bu itirazın iptali davası çerçevesinde yapılan incelemeler sonucunda; davalı şirketin icra takip tarihi itibariyle 8.294,21-TL’si asıl alacak, 273,71-TL’si işlemiş akdi faiz, 13.69-TL’si BSMV olmak üzere toplam 8.581,61-TL nakit borçtan, davalı …’ın ise 8.294,21-TL’si asıl alacak, 186,62-TL’si işlemiş akdi faiz, 9.33-TL’si BSMV olmak üzere toplam 8.490,16-TL nakit borçtan sorumlu olduğunu, sözleşmenin 71.maddesi ve faiz genelge hükümlerine göre asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 54 oranında temerrüt faizi ve bu faizin % 5 gider vergisinin uygulanabileceğini bildirmiştir. 08/04/2015 tarihli bu rapor somut olaya uygun, açıklayıcı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur. Davalılar vekili 02/04/2015 tarihli dilekçesi ile; müvekkili şirketin TTK’nın geçici 7.maddesi gereğince 21/10/2014 tarihinde sicildeki kaydının terkin edildiğini, tüzel kişiliğinin ortadan kalktığını, dolayısıyla vekillik sıfatlarının da ortadan kalktığını belirtmiştir.
Davacı vekili 22/11/2016 tarihli duruşmada; davalı şirket hakkında ihyası konusunda yeni bir dava açmadıklarını, davalı şirket hakkındaki davayı müracaata bıraktıklarını, takip etmeyeceklerini, diğer davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istediklerini belirtmiştir.
Mahkememizin 22/11/2016 duruşmasında davalı şirket hakkındaki bu davanın “HMK’nın 150.maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına” karar verilmiş ise de; davacı vekilinin 22/12/2016 tarihli dilekçesi ile davalı şirket hakkındaki davayı yenilemesi üzerine bu davalı hakkındaki davaya da kaldığı yerden devam edilmiştir. Davalı şirketin ihyası isteğiyle Tire … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan … Esas ve … Karar sayılı dava dosyası incelendiğinde; bu davada “davalı şirketin ihyasına” ilişkin 22/10/2015 tarihli karar verildiği, bu kararın Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 14/12/2016 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile bozulduğu, bozma kararı sonrasında davanın aynı mahkemde … Esas sayısını aldığı görülmüştür. Tire … Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’nin 26/04/2018 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı incelendiğinde; davacısının … Bankası, davalılarının …, … Tic. Tur. İnş. ve San. Ltd. Şti. ve İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü, dava tarihinin 05/01/2018 olduğu, mahkemece; “1-Davanın davalılardan Tire Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden KABULÜ ile Tire Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarası ile kayıtlı iken 21/10/2014 tarihinde 6102 sayılı kanunun geçici 7. maddesince resen terkin edilen… TİCARET TURİZM İNŞAAT ve SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİNİN İHYASINA, 2-Dahili davalılar … ve … Ticaret Turizm İnşaat ve Sanayi Limited Şirketi bakımından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, 3-Tasfiye memuru olarak mali müşavir …’ün görevlendirilmesine, tasfiye memuru için aylık 500,00-TL ücret takdirine, davacı tarafça 6 aylık tasfiye memuru ücreti olan 3.000 TL ile tasfiye giderlerinde kullanılmak üzere 1.000,00 TL toplamı olan 4.000,00 TL avansın mahkeme veznesine yatırılmasına” karar verildiği, karara karşı tamyiz yoluna gidildiği, kararın Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2018 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile onandığı ve 26/02/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Davalı… vekili “davacı tarafça açılmış bir şirketin ihyası davası olmadığı için davalı şirket yönünden taraf teşkilinin sağlanmadığı” yönünde itirazda bulunmuş ise de; Tire … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26/02/2019 tarihinde kesinleşen 26/04/2018 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile herhangi bir taraf, dava, dosya, işlem vs ile sınırlandırılmaksızın davalı şirketin ihyasına karar verilmiştir. Bu davaya ilişkin dava dilekçesinde “… ilgili şirket aleyhine bankanın alacağının tahsilini teminen başlatılan takiplerin derdest olduğu, şirketin davacı sıfatının bulunduğu dosyaların olduğu, sicilden re’sen terkin işleminin kanuna aykırı ve yok hükmünde olduğu” hususları ile sürülerek şirketin ihyası istenmiş ve mahkemece de; “…Tire Ticaret Sicil Memurluğunca davaya konu şirketin TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca terkinine karar verilmiş ise de; şirket hakkında usulünce tasfiye işlemlerinin tamamlanmadığı, şirketin re’sen terkini sebebi ile hak kaybına uğrayanların mahkemeye müracaat suretiyle ihyasını talep etmekte hukuki yaralarının bulunduğu” gerekçesiyle dava haklı bulunarak şirketin ihyasına karar verilmiştir. Dolayısıyla; ortada herhangi bir davayla ya da işlemle sınırlandırılmadan verilmiş bir ihya kararının bulunması karşısında eldeki bu hukuki uyuşmazlık (dava) için ihya kararı almak usul ekonomisine aykırı olduğu gibi ihya kararı verilmiş bir şirket için yeniden ihya kararı almakta hukuki yarar da görülmediğinden, nitekim; Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 29/04/2021 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı ve Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 25/01/2021 tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararları bu yönde olduğundan, eldeki davada anılan mahkeme kararı ile davalı şirkete tasfiye memuru olarak atanan …’e mahkememizce usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş olmakla taraf teşkilinin sağlandığı kabul edilmiştir. Davacı vekili 12/08/2020 tarihli dilekçesi ekinde temlik alan… A.Ş. ile düzenlenen temlik sözleşmesi örneğini sunmuştur. Temlik alan … A.Ş. vekili 29/03/2021 tarihli dilekçesi ile davacı Türkiye …Bankası A.Ş.’nın alacaklı olduğu icra dosyalarının müvekkiline devir ve temlik edildiğini bildirmiş, dilekçesi ekinde temlikname ve vekaletname örneğini sunmuştur.
Davaya konu genel kredi sözleşmesinin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 484. maddesinde; “Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes’ul olacağı muayyen bir mikdar iraesine mütevakkıftır.” denmiştir. Bu düzenlemeye göre kefalet sözleşmesinin geçerliliği sözleşmenin yazılı olarak yapılmasına ve kefilin sorumlu olacağı miktarın belirtilmesine bağlanmıştır. Somut olayda; genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalının kefil olduğu miktarın 10.000,00 TL olarak belirtilmiş olması karşısında kefaletinin 818 sayılı BK’nın 484. maddesine uygun ve geçerli olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda müşterek borçlu-müteselsil kefil durumundaki davalı … kefalet limiti doğrultusunda kendi temerrütünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacaktır. Davalı … genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Bankalarda genel kredi sözleşmelerinin süresiz olarak düzenlenmesi, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin de süresiz sözleşme olması, kredinin sonlandırılmasının sözleşmen ilişkisini sonlandırmayacak olması nedeniyle sözleşmenin feshi ancak yapılacak ihbarla mümkün olup, davalı … tarafından davacı bankaya kefillikten vazgeçtiğine ilişkin bir bildirimin yapılmaması olması karşısında kefaletinin devam ettiği kabul edilmiştir.
Genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin 90. maddesinde; “Müşteri ve müteselsil kefiller, bankanın 20-2 kodlu matbu 68 sayfadan oluşan genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesinin tamamını okuduğunu, her sayfayı paraf etmeye gerek olmadığını, tüm sözleşme hükümlerinin haklarında geçerli olacağını kabul ve taahhüt etmişlerdir.” denmiş olduğundan, bu düzenleme çerçevesinde davalı tarafın “sözleşmenin sadece son sayfasının imzalandığı, diğer sayfalarının imzalanmadığı” şeklindeki itirazları haklı bulunmamıştır. Yine hesap özetinin ihtarname ekinde gönderilmediğine ilişkin itirazın da mahkememizde değil, İcra Mahkemelerinde ileri sürülmesi gerektiğinden buna yönelik itiraz da haklı bulunmamıştır. Genel kredi sözleşmeleri, nitelikleri itibariyle kredi işleminin temelini oluşturan ve kredi vereni öngörülen tutara kadar nakdi, ayni veya sorumluluk kredisi açmak, kullandırmak ve vadeye kadar geri ödeme isteğinde bulunmamak yükümlülüğü altına sokan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler nedeniyle doğacak olan uyuşmazlıklarda alacaklı bankanın, kredi alacağı için hesabın işlediği süreçte hesabın kat edilerek hesap kat ihtarnamesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği tarihe kadar olan dönem için 6102 sayılı TTK’nın 8. maddesi ve sözleşme hükümleri gereğince belirlenecek faizin fer’ileri ile birlikte tahsilini istemesi mümkündür. Burada istenebilecek faiz “akdi faiz” olarak nitelendirilen faizdir. Hesap kat edildikten ve bu durum usulüne uygun olarak borçluya bildirildikten sonra ise temerrüt faizi işlemeye başlayacaktır. Bu durumda yapılacak iş; hesap kat tarihi ile banka alacağının belirlenmesi, kat tarihi ile temerrüt tarihi arasında bu alacağa akdi faiz uygulanması, bulunan akdi faizin ana paraya eklenmesiyle bulunan toplam alacağa da temerrüt tarihinden takip tarihine kadar olan dönemde temerrüt faizi işletilerek takip tarihi itibariyle bankanın toplam alacağının belirlenmesidir.
Toplanan ve sunulan deliller, genel kredi sözleşmesi, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; davacı banka ile davalı şirket arasında 2004 düzenleme tarihli, limit artırımları ile toplam 300.000,00 USD limitli ve 07/10/2003 düzenleme tarihli limit artırımları ile toplam 14.000,00 TL limitli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmelerinin imzalandığı, her iki sözleşmeyi davalı …’ın toplam 300.000,00 USD ve 14.000,00 TL kefalet limitli olarak müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı; tarafların özgür iradeleri ile düzenlenen sözleşmenin 71. maddesine göre müşterinin temerrütü durumunda borca, bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranının iki katı ilavesiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi uygulanacağının kabul ve taahhüt edildiği, davacı bankanın ticari nitelikli kredi hesabının cari faiz oranının yıllık % 27 olarak belirlendiği, buna göre ticari kredi risklerine uygulanacak temerrüt faiz oranının % 27’nin 2 katı olan yıllık % 54 olarak belirlendiği, davacı bankanın da isteğinin yıllık % 54 olduğu; dolayısıyla davacı bankanın faiz isteğinin ve uyguladığı temerrüt faizinin genel kredi sözleşmesinin 71. maddesine uygun olduğu, BSMV yönünden ise gider vergisi mükellefi olan davacı bankanın bu vergiyi vasıtalı bir vergi olması nedeniyle ve sözleşme hükmü gereği borçlulara yansıtma yetkisinin bulunduğu; dava konusu kredi hesabının davacı banka tarafından 02/04/2013 tarihinde kat edildiği, davalı asıl borçlu şirketin temerrütünün ihtarnamede verilen 7 günlük sürenin eklenmesi ile 24/04/2013 tarihinde ve davalı …’ın temerrütünün ihtarnamede verilen 7 günlük sürenin eklenmesi ile 08/05/2013 tarihinde oluştuğu, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra takip tarihi itibariyle davalı şirketin 8.294,21-TL’si asıl alacak, 273,71-TL’si işlemiş akdi faiz, 13.69-TL’si BSMV olmak üzere toplam 8.581,61-TL nakit borçtan, davalı …’ın ise 8.294,21-TL’si asıl alacak, 186,62-TL’si işlemiş akdi faiz, 9.33-TL’si BSMV olmak üzere toplam 8.490,16-TL nakit borçtan sorumlu olduğu, davalıların bu miktar borca itirazlarında haksız oldukları anlaşıldığından, davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne ve alacak likit olduğundan davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davacının takipte haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden davalı tarafın tazminat isteğinin ise reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
İzmir …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında 8.294,21 TL’si asıl alacak, 273,71 TL’si işlemiş faiz (davalı …’ın bu miktarın 186,62 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) ve 13,69 TL’si BSMV (davalı …’ın bu miktarın 9,33 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) olmak üzere davalıların toplam 8.581,61 TL (davalı …’ın bu miktarın 8.490,16 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) borca itirazlarının iptaline,
8.294,21 TL asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren yıllık % 54 oranında temerrüt faizi ve bu faizin % 5 gider vergisi uygulanmak suretiyle takibin bu miktarlar üzerinden devamına,
2-Davacı tarafın fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
3-8.581,61 TL’nin % 20’si olan 1.716,32 TL icra inkar tazminatının (davalı …’ın bu miktarın 1.698,03 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı temlik alana verilmesine,
4-Davacı tarafın takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, reddedilen kısım yönünden davalı tarafın tazminat isteminin reddine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 586,21 TL harçtan peşin olarak alınan 109,70 TL harçtan düşülmesi ile kalan 476,51 TL harcın (davalı Arslan Aras’ın bu miktarın 471,43 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacının yatırmış olduğu 25,20 TL’si başvurma harcı ve 109,70 TL’si peşin harç olmak üzere toplam 134,90 TL’nin (davalı Arslan Aras’ın bu miktarın 133,46 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan alınarak, davacı temlik alana verilmesine,
7-Davacının yapmış olduğu 120,00 TL’si posta-tebligat gideri ve 350,00 TL’si bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 470,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 444,13 TL’sinin (davalı …’ın bu miktarın 439,40 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı temlik alana verilmesine, kalan kısmının davacı temlik alan üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı …’ın yapmış olduğu 68,60 TL’si posta-tebligat gideri ve 350,00 TL’si bilirkişi ücreti olmak üzere 418,60 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 24,38 TL’sinin davacı temlik alandan alınarak, davalı …’a verilmesine, kalan kısmının davalı … üzerinde bırakılmasına,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 8.581,61 TL vekalet ücretinin (davalı …’ın bu miktarın 8.490,16 TL’lik kısmı ile sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı temlik alana verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 499,80 TL vekalet ücretinin davacı temlik alandan alınarak davalı …’a verilmesine,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair; davacı temlik alan vekili ile davalı… vekilinin yüzlerine karşı, diğer tarafların yokluğunda miktar itibariyle kesin olarak karar verildi.14/07/2023
Katip …
¸E-imza
Hakim …
¸E-imza