Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1107 E. 2021/627 K. 09.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1107
KARAR NO : 2021/627

DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 09/07/2021

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İTİRAZ;
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlular hakkında 250.000,00 TL’si asıl alacak ve 60.000,00 TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 310.000,00 TL alacağın tahsili amacıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatılmıştır.
Kendilerine 20/05/2014 ve 21/05/2014 tarihlerinde usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı-borçlular yasal süre içerisinde vekilleri aracılığıyla verdikleri 27/05/2014 tarihli dilekçeleri ile; yerleşim yerlerinin Bursa olduğunu, Bursa İcra Müdürlükleri’nin yetkili olduğunu, ipotek konusu taşınmazın da Bursa’da olduğunu, alacaklıya hiçbir borcun bulunmadığını ileri sürerek, yetkiye, faiz ve ferileri ile birlikte tüm borca itiraz etmişlerdir.
Bu takipte davalı borçlu …’a ait taşınmaz için davacı lehine konan ipotek belgesine dayanılmıştır.
İDDİA;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin, davalılara Karşıyaka … Noterliği’nden gönderdiği 17/12/2013 tarihli ihtarname ile müvekkiline ipotek verdikleri borcun ödenmesini bildirdiğini, ihtar tarihi itibariyle müvekkilinin toplam alacağının 381.499,47 TL olduğunu, ihtarnamede “bu miktar borcun 5 gün içerisinde ödenmesi gerektiği” hususunun davalılara bildirildiğini, ihtarnamenin davalı …’a 25/12/2013 tarihinde, …’a ise 21/02/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, borcun ödenmediğini, müvekkili tarafından davalılar hakkında İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalıların itirazlarında haksız olduklarını, ipotek akit tablolarında ve belgelerinde “anlaşmazlık halinde yetkili yer mahkemesinin İzmir olacağı” hususunun kararlaştırıldığını, yine taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinde de yetkili yer mahkemelerinin İzmir olarak gösterildiğini, ipotek miktarının 250.000,00 TL olduğunu, cari hesap alacaklarının ise ihtar tarihi itibariyle 381.499,47 TL olduğunu, cari hesap alacaklarından vazgeçme durumlarının söz konusu olmadığını belirterek, davalıların itirazlarının iptaline, müvekkili yararına alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP;
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile özetle; takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin bu davaya bakmakla görevli olmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, yetkili mahkemenin de müvekkillerinin yerleşim yeri olan Bursa Mahkemeleri olduğunu, yetki sözleşmesinin sadece kişiler arasında düzenlenebileceğini, bu nedenle yetki şartının müvekkilleri yönünden geçerli olmadığını, ayrıca ipoteğe konu taşınmazın da Bursa’da olduğunu, ipoteğin alacaklı şirket ile borçlu arasında doğmuş ve doğacak borçların teminatını oluşturmak üzere kurulduğunu ve üst sınır ipoteği olduğunu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin dayanağı sözleşmenin cari hesap, kısa, orta ve uzun vadede kredinin kullandırıldığını göstermeyeceği için İİK’nın 150/1 maddesinden faydalanamayacağını, gerekli şartlar oluşmadığından ipoteğin geçersiz olduğunu, kaldı ki müvekkillerinin davacıya hiçbir borçlarının bulunmadığını, bayilik sözleşmesini kabul etmediklerini, müvekkillerinden … lehine verilmiş bir ipotek olmadığını ve taşınmazın da bu müvekkiline ait olmadığını, dolayısıyla bu müvekkili hakkında ipotek takibi yapılamayacağını, alacağın likit olmadığını, tazminat istenemeyeceğini, istenen faiz oranının yüksek olduğunu, faizin başlangıç tarihinin belli olmadığını belirterek, davanın reddine, müvekkilleri yararına kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER;
İcra dosyaları, tapu kaydı, ipotek belgeleri, ihtarname, tacir araştırma yazıları, ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi
GEREKÇE;
Dava; haklarında cari hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatılan davalıların yetkiye ve borca itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Davacı şirketin tacir olması, davalı …’ın ise Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı “…-…” unvanlı ticari işletmesinin bulunması ticari işletmesinin bulunması karşısında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. ve 5. maddeleri çerçevesinde mahkememizin davaya bakmaya görevli olduğu kabul edilmiştir.
Yapılan ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın; “bayilik sözleşmesine göre davacı şirketin icra takibine konu alacağının bulunup bulunmadığı” noktasında olduğu belirlenmiştir.
Davacı şirket ile davalılardan … arasında 23/08/2011 tarihli bayilik sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davalı bayi …, davacı tarafından üretilen “…” marka ürünleri davacı üreticinin talimat ve önerileri doğrultusunda satmayı kabul ve taahhüt etmiştir. Sözleşmenin “yetki anlaşması” başlıklı 18. maddesinde “Bu sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü uyuşmazlıkta İzmir Mahkemelerinin ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olacağı” kararlaştırılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 23/08/2011 tarihli sözleşmede “uyuşmazlık halinde İzmir Mahkemelerinin ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olacağının” kararlaştırılmış olması nedeni ile davalı vekilinin yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacı şirket, davalılara Karşıyaka … Noterliği’nden gönderdiği 17/12/2013 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarname ile; “381.499,47 TL alacağın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde ödenmesini” istemiştir. İhtarname davalılardan …’a “adreste tanınmadığı” gerekçesiyle tebliğ edilemeden 20/12/2013 tarihinde iade edilmiş, diğer davalıya ise 20/12/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davalılardan …’a ait olan … Mahallesi’nde bulunan … pafta, … ada, … parsel numaralı 4004.19 m² yüz ölçümündeki arsa niteliğindeki taşınmaz üzerinde davacı şirket lehine 250.000,00 TL bedelle 1. derecede ipotek kurulmuştur.
Davamızın konusu olan icra takibi de bu ipotek belgesine dayalı olarak başlatılmıştır.
İpotek resmi senedi incelendiğinde; davalı … adına kayıtlı olan … Mah. … pafta, … ada, … parsel numarada kayıtlı … Blok … kat, … numaralı bağımsız bölümün tamamı üzerine “davacı şirketten aldığı ve alacağı her türlü mal karşılığı teminat oluşturmak üzere 250.000,00 TL bedelle davacı şirket lehine 1. derecede aylık % 5 faiz ile ipotek kurulduğu” görülmüştür. Belgenin devamında … adına “borçlu”, … adına “müşterek borçlu” sıfatıyla imzalandığı bildirilmiştir.
İpotek resmi senedi ile birlikte davalı … kendisinin aldığı mallar yönünden kendi adına ve diğer davalı … adına ise onun aldığı mallar yönünden müşterek borçlu olarak sorumluluk altına girmiştir. Yani, her iki davalı da borç taahhüdü altına girmişlerdir.
Davacı vekili 27/04/2016 tarihli dilekçesi ile; aldıkları çeklerin tamamının ödenmediğini, toplam 186.903,00 TL bedelli çek alındığını, bunların İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … ve … sayılı icra takip dosyalarında takibe konduğunu bildirmiştir.
Mahkememizce taraflara ait ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davalı …’a ait ticari defter ve belgeleri talimat yolu ile inceleyen mali müşavir bilirkişi … hazırlayıp sunduğu 24/08/2015 tarihli raporunda özetle; sağlıklı bir karara varabilmek için öncelikle davacı şirketin ticari defter ve belgelerinin de incelenmesi gerekmekle birlikte davalının ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde yaptığı incelemeye göre davalı … firmasının 2012, 2013 ve 2014 yılları ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunduğunu, 2011 yılı ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığını, davalı … ve Ortaklığı firmasının da; 2012, 2013 ve 2014 yılları ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin yaptırıldığını, 2011 yılı ticari defterlerinin kapanış tasdikinin bulunmadığını, davacı ile davalılardan … arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, davacı ile diğer davalı arasında ticari ilişkinin varlığına ilişkin bir kaydın bulunmadığını, davacı ile davalı … arasındaki ticari ilişki sonucunda davalı …’a ait kayıtlarda davacı alacağının gözükmediğini, 10/01/2012 tarihli 20.000,00 TL bedelli 30/09/2012 vadeli çek ile yapılan davalı ödemesinin ticari defter ve kayıtlara mükerrer olarak iki defa intikal ettirildiğini, bu tutarın olası davacı alacağına eklenmesi gerektiğini, davalı … ile dava dışı … A.Ş. arasında hesap bakiyesinin -0- olarak gözüktüğünü, davalılardan ödemelere ilişkin belgeler istenmiş ise de bunların sunulmadığını bildirmiştir.
Davacı defterlerini talimat yoluyla inceleyen mali müşavir bilirkişi … 04/01/2016 tarihli raporunda özetle; davacının 2011 yılı defterlerinin kapanış tasdikinin yaptırılmadığını, 2012 ve 2013 yılı ticari defterlerinin kapanış tasdikinin bulunduğunu, envanter defterinin kapanış tasdiki gerektirmediğini, her üç defter sonuçlarının birbiri ile uyumlu olduğunu, davacının kendi ticari defterlerinde ve cari hesap ekstresi dökümünde 21/08/2013 tarihi itibariyle davalı taraftan 80.000,00 TL alacaklı olduğunun gözüktüğünü, bu alacağın … … Şubesi’ne ait 31/07/2013 tarihli 40.000,00 TL bedelli ve 17/08/2013 tarihli 40.000,00 TL bedelli karşılıksız çeklere dayandığını, davacı şirketin, aynı işi yapan ve yan kuruluşlarından olan dava dışı … Mob. ve Tekstil Ür. San. ve Tic. A.Ş.’ye davalının davacıya 05/07/2013 tarihi itibariyle borcu olan 174.277,68 TL’yi temlik ettiğini, davacının davalılardan icra takip tarihi itibariyle 80.000,00 TL asıl alacak ve 18.410,95 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 98.410,95 TL alacağının bulunduğunu bildirmiştir.
Davacı vekili 02/02/2016 tarihli dilekçesiyle bu rapora karşı itirazlarını bildirmiş, dilekçesinde; iki takipte takibe konu çeklerin miktarının 186.903,00 TL olduğunu, karşılığı olmayan ve takibe konulmamış çeklerin de bulunduğunu, ödenmemiş çeklerin borçlunun borcundan düşülmesi nedeniyle bilirkişi tarafından düşük miktarda alacağın hesaplandığını, … Mob. Teks. Ür. San. Tic. A.Ş.’nin, … Holding bünyesindeki şirketlerden bir tanesi olduğunu, yapılan temlikin ayrıntılı açıklamasının defterlerde kayıtlı olduğunu, bilirkişinin hesap hatası yaptığını, ödenmemiş çeklerin sanki ödenmiş gibi borçtan düşülmesi nedeniyle kabul etmediklerini, borçlu tarafından verilen çeklerin tamamen karşılıksız olduğunu, ödeme olmadığını belirtmiştir.
Davacı vekili 27/04/2016 tarihli dilekçesinde de; davalıdan aldıkları çeklerin tamamının icra takibine konu edildiğini, ellerinde takibe konulmamış çekin bulunmadığını belirtmiştir.
Mali müşavir bilirkişi … 13/07/2017 tarihli raporunda özetle; davacı tarafın bildirdiği adreste davacıya ait defterlerin bulunmadığını, davacının e-posta adresine cari hesap ile defter bilgilerini gönderdiğini, defterler fiilen görünmemekle birlikte defter bilgilerinin girilmediğini, delil niteliğinin mahkemenin takdirinde olduğunu, bu belgelere göre davacının davalıdan 2013 yılı sonu itibariyle 20.906,47 TL alacağının bulunduğunu, yine ödenmemiş de mükerrer takip konusu çekler nedeniyle davacının 186.903,00 TL daha alacağının bulunduğunu, takip tarihindeki alacak toplamının 207.809,47 TL olabileceğini, davacının davalı …’tan 46.458,23 TL ve davalı …’tan 26.645,16 TL işlemiş faiz alacağının olabileceğini, diğer yandan e-posta ile gönderilen belge dikkate alınmayıp dosya içeriğine talimat bilirkişilerinin raporlarına göre davacı şirket alacağının 254.227,68 TL olabileceğini, bu durumda davacının davalı …’tan 56.835,56 TL, davalı …’tan ise 32.596,87 TL işlemiş faiz alacağının bulunacağını bildirmiştir.
Davacı vekili 07/12/2017 tarihli dilekçesi ile; müvekkili şirket ile dava dışı … Mob. ve Teks. Ür. San. ve Tic. A.Ş.’nin … Holding bünyesindeki şirketler olduğunu, yani kardeş şirketler olduğunu, dava dışı bu şirketin takip alacaklısı olduğu İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasının bulunduğunu, bu şirketin davalılardan olan alacağını müvekkiline temlik ettiğini, temlik ile birlikte müvekkilinin alacağının 381.449,00 TL’ye ulaştığını, iki dosyadaki yani Yalova İcra Müdürlüğü’nün … ve İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyalarında takibe konu çeklerin toplam bedelinin 186.903,00 TL olduğunu belirtmiştir.
(İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında yetkisizlik kararı üzerine) Yalova İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası incelendiğinde; takip alacaklısı davacı şirket tarafından, davalı … hakkında başlatılmış kambiyo takibi olduğu, takipte 31/07/2013 tarihli … numaralı 40.000,00 TL bedelli ve 17/08/2013 tarihli … numaralı 40.000,00 TL bedelli çeklerin dayanak gösterildiği, bu çeklerin davalı … tarafından davacı emrine düzenlendiği, arkalarında “karşılıksız” şerhinin basılı olduğu görülmüştür.
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası incelendiğinde; takip alacaklısının … Mobilya A.Ş., takip borçlusunun … olduğu, faiz ve fer’ileri ile birlikte toplam 119.116,51 TL’nin tahsilinin istendiği, takibin dayanağının toplam bedelleri 106.903,00 TL olan 4 adet çek olduğu, bu çeklerin davalı … tarafından dava dışı … Mobilya A.Ş. emrine düzenlendiği, bu şirketin cirosu ile davacı şirkete geçtiği, arada iptal yazısının olduğu, ibralarında karşılıksız çıktıkları görülmüştür.
Davacı defterlerini inceleyen mali müşavir bilirkişi … itirazlar üzerine düzenlediği 23/07/2018 tarihli raporunda özetle; kök raporda belirtildiği şekilde davalıların davacıya icra takip tarihi itibariyle 80.000,00 TL’si çek borcu ve 18.410,95 TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 98.410,95 TL borçlarının bulunduğunu, takipte 90.726,30 TL’nin istendiğini, bununla bağlı kalınacağını, davacı ile aynı işi yapan ve yan kuruluşlarından olan dava dışı … Mobilya A.Ş.’ye davalının davacıya 05/07/2013 tarihi itibariyle borcu olan 174.227,68 TL’yi temlik ettiğini, davalının borcu olan 174.227,68 TL’nin el değiştirdiğini bildirmiştir.
174.227,68 TL bedelli temlik sözleşmesi incelendiğinde; temlik edenin … Halı Mobilya ve Tekstil Ürünleri Pazarlama A.Ş.; temlik alanın … Mobilya ve Tekstil ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. olduğu, temlikin konusunun “…’ın … Mobilya ve Tekstil Ür. Paz. A.Ş.’ye olan 174.227,68 TL’lik borcun/alacağın temliki” olduğu görülmüştür. Temlik sözleşmesinin 2.maddesinde; “Temlik ettiğimiz miktar ile ilgili ödemeyi muhataptan talep, tahsil ve ahzu kabza temellük eden … Mobilya ve Tekstil Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin yetkili olduğunu ve bu miktar üzerinden hiçbir hak ve alacağımızın olmadığını beyan ve kabul ederiz.” düzenlemesine; 5. maddesinde; “İş bu alacak temlikine rağmen; … Halı Mobilya ve Tekstil Ürünleri Pazarlama A.Ş.’nin cari hesap sözleşmeleri gereğince alacağının tamamını faiz ve fer’ileri ile birlikte muaccel kılmaya ve alacağını tamamı üzerinden cari hesap sözleşmesini kat etme yetkisinin bulunduğunu, iş bu alacak temlikinin borcun tamamı üzerinden … Halı Mobilya ve Tekstil Ürünleri Pazarlama A.Ş.’nin takip hakkını etkilemeyeceğini ve … Halı Mobilya ve Tekstil Ürünleri Pazarlama A.Ş.’nin şirketimiz ile müşterek borçlu-müteselsil kefiller hakkında yasal yollara müracaat hakkının bulunduğunu, … Halı Mobilya ve Tekstil Ürünleri Pazarlama A.Ş.’nin şirketimiz ve/veya müşterek borçlu müteselsil kefillerin vermiş oldukları diğer teminatlara müracaat edebileceğini, takas mahsup haklarını re’sen kullanmaya yetkili olduğunu ve bu hususlara hiçbir itirazımız olmadığını beyan, kabul ve taahhüt ederiz.” düzenlemelerine yer verildiği görülmüştür.
Mahkememizce davacı defter ve belgeleri üzerinde talimat yoluyla yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi … hazırlayıp sunduğu 11/03/2019 tarihli raporunda özetle; davacının 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ait defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının süresinde ve usulüne uygun olarak yapıldığını, davacının davalı adına düzenlediği faturaların defterlerdeki kayıtlarının birbiriyle uyumlu olduğunu, doğru kayıt yapıldığını, davacının cari hesap çerçevesinde 2011 yılı yevmiye defterindeki açılış yevmiyesinde davalıya ait olan borcun 01/01/2011 açılış tarihli bakiyesinin bulunmadığını, 2011 yılında davacının davalı adına 35 adet KDV dahil toplam 391.335,65 TL tutarında fatura düzenlediğini, 2011 yılında davalının yaptığı 390.000,00 TL tutarında çek ödemesinin bulunduğunu, davalının davacıya 31/12/2011 tarihli … seri numaralı fatura ile KDV dahil 38.461,90 TL tutarında mal iadesi yaptığını, böylece 2012 yılına devreden davalının alacak (davacının borç) bakiyesinin 37.126,26 TL olduğunu, 01/02/2012 dönem başında davalının alacağının 37.126,26 TL olduğunu, 2012 yılında davacının davalı adına KDV dahil 630.443,86 TL bedelli 182 adet mal satış faturası düzenlediğini, davalının 2012 yılında davacıya 590.000,00 TL tutarında çekle ödeme yaptığını, davalının davacıya 2 adet fatura ile 2.545,28 TL tutarında mal iadesi yaptığını, böylece 31/12/2012 tarihi itibariyle davalının davacıdan 772,32 TL alacaklı olduğunu, 01/01/2013 tarihli dönem başından gelen davalı alacağının 772,32 TL olduğunu, 2013 yılında davacının davalıya karşılıksız çıkan toplam 175.000,00 TL çek tutarını cari hesabına borç olarak kaydettiğini, davalının 05/07/2013 tarihinde davacıya 174.227,68 TL tutarında çekle ödeme yaptığını, davacının karşılıksız çıkan toplam 80.000,00 TL bedelli iki adet çeki davalının cari hesabına borç olarak kaydettiğini, bu durumda 21/08/2013 tarihi itibariyle davalının davacıya 80.000,00 TL borçlu olduğunu, tarafınca belirlenen 2 adet çek tutarı ile daha önce davacının defter ve belgelerini inceleyerek rapor düzenleyen bilirkişi …’in tespitinin aynı olduğunu, her iki rapor arasında sonuç ve iki adet çek bedeli olarak bir fark bulunmadığını, her iki tespitin de davacının defterlerinde kayıtlı, davacının davalıya düzenlediği faturalara dayandığını ancak diğer bilirkişinin ayrıntıya yer vermediğini, icra dosyası kapsamında davalının borç miktarının 80.000,00 TL olduğunu bildirmiştir.
Aynı bilirkişi 21/04/2021 tarihli ek raporunda özetle; davacı şirketin 213 sayılı VUK ile 6102 sayılı TTK hükümlerine uygun olarak süresinde defterlerinin onay işlemlerini yaptırdığını, davacı şirket tarafından 2011 ve 2012 yıllarında davalı … adına düzenlediği faturaların 2011 yılında 29 adet olduğunu, KDV dahil faturalar toplamının 391.335,65 TL tutarında olduğunu, 2012 yılında 179 adet fatura düzenlediğini, KDV dahil faturalar toplamının 629.017,22 TL olduğunu, davalının davacı şirkete 2011 yılında 31/12/2011 tarihli A-… numaralı 38.461,91 TL tutarlı 1 adet, 2012 yılında ise 08/06/2012 tarihlhi A-… numaralı 2.085,93 TL bedelli ve 13/12/2012 tarihli A-… numaralı 459,35 TL tutarlı olmak üzere toplamda 41.007,19 TL tutarlı 3 adet iade faturasını düzenlediğini, davalının davacı şirkete 2011 ve 2012 yıllarında değişik vade ve tutarlarda toplam 980.000,00 TL tutarında 32 adet çek verdiğini, bu çeklerden 25 adedinin tahsil edildiğini, tahsil edilen toplam tutarın 725.000,00 TL olduğunu, 7 tanesinin tahsil edilemediğini, tahsil edilemeyen çeklerin toplam tutarının 255.000,00 TL olduğunu, bankalardan gelen yazı cevaplarına göre 31/03/2013 vadeli 30.000,00 TL bedelli, 31/03/2013 vadeli 35.000,00 TL bedelli, 31/05/2013 vadeli 40.000,00 TL bedelli ve 31/07/2013 vadeli 40.000,00 TL tutarlı çeklerin ödenmediğini, banka yazıları ile bu hususun teyit edildiğini, davacı şirketin kayıtlarında 05/07/2013 tarihi itibariyle 254.560,69 TL alacağın (davalının borcunun) 174.227,68 TL’sinin … A.Ş.’ye temlik edilmiş olması ve bu tutarın tahsil hakkını kendi uhdesinde tutmuş olması sebebiyle davacının 80.333,01 TL bakiye alacağının kaldığını, davacının İzmir … İcra Müdürlüğü’nün 15/05/2014 tarihli … sayılı takip tarihi itibariyle takibe konu ettiği 250.000,00 TL asıl alacak ile 60.000,00 TL işlemiş faiz de asıl alacaktan kalan (254.560,69-250.000,00)= 4.560,69 TL’sinin davalıların ödeme ve fatura iadesiyle mahsuplaşıldığını, icra dosyasında takip konusu edilen toplam 250.000,00 TL tutarındaki ödenmeyen çeklerin ödenmediği tarih itibariyle davacının bu çeklerin tutarı olan paranın tasarrufundan ve nemasından mahrum kalmış olması sebebiyle 6098 sayılı TBK ve 3095 sayılı kanun hükümleri gereğince 30.353,12 TL ticari faizin hesap edildiğini (01/01/2013 tarihinden itibaren % 13,75, 01/01/2014 tarihinden itibaren %11,75 ticari işlerde kanuni faiz oranı olan), takip konusu alacağın faizinin hesabı konusunda davacı yetkilileri tarafından bir belge sunulmadığını, davacının takip tarihi itibariyle istediği faiz tutarının 60.000-30.353,12=29.646,88 TL fazla hesaplandığını, takip tarihi itibariyle davalılar borcunun 250.000,00 TL asıl alacak ve 30.353,12 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 280.353,12 TL olarak hesaplandığını bildirmiştir.
Aldırılan bu rapor, asıl alacağın varlığına ve miktarına yönelik yeterli gerekçe ve açıklamayı içermesi, diğer raporları da değerlendirmesi nedeniyle mahkememizce hükme elverişli bulunmuştur.
Alacağın temliki 6098 sayılı TBK’nın 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup; alacaklı, borçlunun rızası aranmaksızın alacağını 3. kişiye temlik edebilecektir. Aynı kanunun 184. maddesine göre temlikin geçerliliği yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı olacaktır. Somut olayda; tarihsiz temlik sözleşmesi ile temlik eden davacı … Halı Mobilya ve Tekstil Ürünleri Pazarlama A.Ş., …’tan olan 174.227,68 TL’lik alacağını temlik alan dava dışı … Mobilya ve Tekstil Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye temlik etmiştir. Yazılı olarak yapılan bu sözleşme TBK hükümlerine göre geçerli bir sözleşme olmakla birlikte sözleşmenin yukarıda belirtilen 2. ve 5. maddeleri ise birbiriyle çelişkilidir. Davacı vekili 18/04/2019 tarihli dilekçesinde ve diğer beyanlarında “temlik sözleşmesinin 5. maddesine dayanarak 174.227,68 TL’lik alacağın hesaplama dışında tutulmaması gerektiğini” ileri sürmüştür. Aldırılan 21/04/2021 tarihli ek raporda “davacı şirket kayıtlarında 05/07/2013 tarihi itibariyle 254.560,69 TL alacağın (davalının borcunun) 174.227,68 TL’sinin … A.Ş.’ye temlik edilmiş olması ve bu tutarın tahsil hakkını kendi uhdesinde tutmuş olması sebebiyle davacının 80.333,01 TL bakiye alacağının kaldığı” şeklinde tespitte bulunulmuş olması karşısında davacının kendi defterlerinde temlik konusu 174.227,68 TL düşüldükten sonra davacı alacağının 80.333,01 TL olarak gözüküyor olması karşısında bu husus davacı aleyhine ve temlik sözleşmesinin 2. maddesi ile birlikte değerlendirilmiş, 174.227,68 TL tutarındaki temlike konu alacak davacı alacağı olarak kabul edilmemiştir. Diğer bir anlatımla; temlik sözleşmesinin 2. maddesi ile birlikte “temlik ettikleri miktar ile ilgili hiçbir hak ve alacaklarının olmadığını” beyan ve kabul eden davacının, üstelik kendi defterlerinde de bu temlike yer vermiş ve davalı taraftan olan alacağını defterlerinde 80.333,01 TL olarak kayıt altına almış iken, bu alacağı davalı taraftan isteyemeyeceği kanaatine ulaşıldığından, davacı tarafın temlik konusu olan 174.227,68 TL’ye ilişkin isteği haklı bulunmamıştır. Bu çerçevede de; 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesi gereğince kapanış tasdiklerinin de bulunmuş olmasının ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamasının zorunlu olduğu, davalı tarafın 2011 yılına ilişkin defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, bu nedenle davalı taraf lehine delil olarak değerlendirilemeyecekleri, davacı tarafın defterlerinin usulüne uygun olarak düzenlendikleri ve yasal tasdiklerinin bulunduğu, defter kayıtlarının sahibi lehine delil oluşturacağı, aradaki cari hesap ilişkisi kapsamında davacı tarafça davalı … adına 2011 yılında KDV dahil toplam 391.335,65 TL tutarında 35 adet faturanın ve 2012 yılında KDV dahil toplam 630.443,86 TL tutarında 182 adet faturanın düzenlendiği, davalı tarafça 2011 yılında 390.000,00 TL tutarında ve 2012 yılında 590.000,00 TL tutarında çek ödemesinin yapıldığı, davalı tarafça ise davacı adına 2011 ve 2012 yıllarında toplam 41.007,19 TL tutarlı 3 adet iade faturasını düzenlediği, 31/12/2012 tarihi itibariyle alacağın 772,32 TL olduğu, 2013 yılında davacının karşılıksız çıkan toplam 175.000,00 TL bedelli çekler nedeniyle bu miktarı davalı cari hesabına borç olarak kaydettiği, buna karşılık davalının 05/07/2013 tarihinde 174.227,68 TL tutarında çekle ödeme yaptığı, davacının karşılıksız çıkan toplam 80.000,00 TL bedelli iki adet çekide davalının cari hesabına borç olarak kaydettiği, 21/08/2013 tarihi itibariyle davalının davacıya 80.000,00 TL borçlu olduğu; davalının davacı şirkete 2011 ve 2012 yıllarında verdiği toplam 980.000,00 TL tutarındaki 32 adet çekten 25 adedini tahsil ettiği, toplam tahsilat tutarının 725.000,00 TL olduğu, davacı şirketin defter ve kayıtlarına göre davacı alacağının 80.333,01 TL olarak gözüktüğü, davacının kendi defter kayıtları ve temlik sözleşmesinin 2. maddesi hükmü göz önüne alındığında 174.227,68 TL tutarındaki temlike konu alacağın davacı alacağı olduğu yönündeki davacı iddiasının haksız olduğu; bu miktar alacağa aldırılan 04/01/2016 tarihli bilirkişi raporu çerçevesinde; Karşıyaka … Noterliği’nin 17/12/2013 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin tebliğ tarihi olan 20/12/2013 tarihi ile icra takip tarihi olan 15/05/2014 tarihi arasında kalan 140 günlük süre yönünden 80.333,01 TL ana para alacağı üzerinden ve % 60 faiz oranı uygulandığında istenebilecek işlemiş faiz miktarının mahkememizce 18.487,60 TL olarak hesaplandığı, davalıların 80.333,01 TL asıl alacak ve 18.487,60 TL işlemiş faiz toplamı 98.820,61 TL tutarındaki borçtan sorumlu oldukları, bu miktara yönelik itirazlarının haksız olduğu anlaşıldığından, davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Alacak likit olduğundan, kabul edilen kısım üzerinden davacı yararına tazminata hükmedilmiş ancak davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, reddedilen kısım yönünden davalılar vekilinin tazminat isteği reddedilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında davalıların 80.333,01 TL’si asıl alacak ve 18.487,60 TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 98.820,61 TL borca itirazlarının iptaline, takibin bu miktar üzerinden ve takip talebinde belirtilen koşullarda devamına,
2-Hükmolunan 98.820,61 TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
3-Davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, reddedilen kısım yönünden davalılar vekilinin tazminat isteğinin reddine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken‭ 6.750,44 TL harçtan peşin olarak alınan 3.744,05 TL harcın düşülmesi ile kalan ‭3.006,39‬ TL harcın davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacının yatırmış olduğu 25,20 TL’si başvurma harcı, 3.744,05 TL’si peşin harç olmak üzere toplam ‭3.769,25‬ TL’nin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davacının yapmış olduğu 468,55 TL’si posta-tebligat gideri ve 3.100,00 TL’si bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.568,55 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren‭1.137,57 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 13.337,96 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 13.337,96 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/07/2021

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza