Emsal Mahkeme Kararı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2002/1743 E. 2022/221 K. 11.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2002/1743
KARAR NO : 2022/221

DAVA : Maddi Tazminat (Sorumluluk)
DAVA TARİHİ : 21/06/2002
KARAR TARİHİ : 11/03/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalılardan …’in müvekkili kooperatifin eski başkanı, … ve …’ın eski yönetim kurulu üyeleri olduklarını, davalı … …’in 04/11/1999 tarihinden 10/06/2000 tarihine kadar yönetim kurulu üyeliği yaptığını, davalı …’un kooperatifin kuruluşundan itibaren, davalı …’un da 21/06/1997 tarihinden 10/06/2000 tarihine kadar denetçilik yaptıklarını, diğer davalı şirketin 22/11/1996 tarihli sözleşme ile müvekkilinin inşaatlarının kaba ve ince iş imalatını üstlenmiş olan yüklenici olduğunu, davalı … ve …’in davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili olduklarını, Bornova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… D.İş sayılı dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesinde davalı şirketin 120.276,99 TL tutarında imalat yaptığının belirlendiğini, bu şirkete 240.000,00 TL ödeme yapıldığını, 11/06/2000 tarihli genel kurulda hesap tetkik komisyonu kurulmasına karar verildiğini, davalı şirketin Bornova Ergene Mahallesinde bulunan tapuda … pafta … ada … parselde kayıtlı taşınmaz sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını ve 15/11/1996 tarihli … numaralı satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan haklarını devir sözleşmesi ile müvekkili kooperatife devrettiğini, Bornova Ergene Mahallesinde bulunan tapuda … pafta … ada … parselde kayıtlı taşınmaz sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını ve 08/11/1996 tarihli … numaralı satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan haklarını devir sözleşmesi ile müvekkili kooperatife devrettiğini, yani davalı …’in, kızı ve damadı ile birlikte yöneticisi olduğu kooperatif adına oğlu ile birlikte kurduğu şirketle inşaat sözleşmesi yaptığını, davalı yüklenici şirketten hiç bir teminat alınmadığını, davalılardan eski yönetim kurulu üyeleri olanların davalı şirketin kendi üstlendiği inşaat işini araya kooperatifi sokarak haksız menfaat temin etme yoluna gittiklerini ve kooperatif üyelerini zarara uğrattıklarını, davalı şirkete ödenen 240.219,38 TL’nin % 25’i olan 60.000,00 TL’nin davalı şirkete kar payı olarak fazladan ödendiğini, % 5 stopaj kesintisi yapma ödevinin kooperatife ait olduğunu, bu bedelin % 5’i olan 12.010,96 TL stopaj ve stopajın % 10’u olan 1.201,09 TL SSDF’nin kesilerek yüklenici şirket adına vergi dairesine yatırılması gerekirken yatırılmadığını, ayrıca 7.675,00 TL sigorta primi ödenmesi gerekirken ödenmediğini, kooperatif üyelerinin bulundukları yerde kooperatifin hesabının olduğu banka şubesinin olmaması nedeniyle kooperatif başkanı …’in şahsi hesabına ya da ikinci başkan … ile …’in ortak hesabına üyelik aidatlarını yatırdıklarını, bu ödemelerin hiç bir kısmının kooperatif hesaplarına intikal ettirilmediğini, kooperatifteki bağımsız bölüm sayısına göre 57 üye kaydetmek gerekirken fazla üye kaydedildiğini, bir ara 112 üye varken bazılarının çıkışı yapıldığı halde hali hazırda 79 üyenin bulunduğunu, davalı şirketin yetkilisi ve aynı zamanda …’in oğlu …’in kooperatife üye olmadığı halde 10/06/2000 tarihli genel kurul hazirun cetvelinde yer aldığını ve toplantıya katılarak oy kullandığını, yine …, …, …, … ve …’ın da üye olmadıkları halde toplantıya katıldıklarını, üyelerin 31/05/2000 tarihi itibariyle 3.024,00 TL ödemeleri gerekirken …’in 2.100,00 TL, kızı …’ın 150.000,00 TL, …’ın 50.000,00 TL ödediğini, denetçi …’un ise hiç ödeme yapmadığını, kooperatif çeklerine karşılıksız kaşesi vurulduğu için kooperatifin çek yasaklısı olduğunu, davalılar hakkında İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde …/… Esas sayılı zimmet ve kooperatifler kanununa muhalefet suçundan dolayı dava açıldığını, halen devam ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 60.000,00 TL tazminatın tespit tarihinden itibaren işleyecek % 70 reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 10/11/2006 tarihli ıslah dilekçesi ile; toplam 90.458,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 25/09/2007 tarihli dilekçesi ile; 90.458,00 TL’nin yıllık % 70 faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bu dilekçe ile ıslah ederek harcını yatıracakları … ve …’dan müteselsilen; bir kısım üyelerce gönderilen üyelik aidatlarını tahsilden kaynaklanan 3.336,00 TL ve yine diğer bir kısım üyelerce gönderilen aidatları kendi adına tahsil eden …’ten 3.726,00 TL’nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Islah harcını 26/09/2007 tarihinde yatırmıştır.
Davacı vekili 21/05/2018 tarihli açıklama dilekçesi ile; ıslah konusunda 2 dilekçe gözüküyor ise de sadece 25/09/2007 tarihli ıslah dilekçesi ve bu dilekçede belirtilen 37.062,00 TL tutarındaki farka ilişkin olarak 26/09/2007 tarihli makbuzla 500,50 TL tutarında ıslah harcı yatırdıklarını, dolayısıyla bu dilekçenin dikkate alınması gerektiğini, buna göre fazlaya ilişkin saklı tutulan hak ve alacaklar haricinde dava değerinin 97.062,00 TL olduğunu belirtmiştir.
CEVAP ;
Davalı şirket vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin davacı ile imzaladığı sözleşme gereğince yükümlülüklerini yerine getirdiğini ancak yönetim değişince sözleşmenin feshedildiğini, müvekkili şirkete yapılmış hiç bir ödemenin bulunmadığını, İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… D.İş sayılı dosyasında 1999 yılına kadar yapılan imalat bedelinin 120.276,99 TL olarak belirlendiğini, alınan ek rapor ile 2000 yılı Mayıs ayına kadar yapılan imalat bedelinin 60.701,00 TL olduğunun belirlendiğini, yani müvekkili tarafından toplam 180.978,06 TL tutarında imalat yapıldığını, müvekkiline sözleşme gereği bayındırlık birim fiyatlarına göre kar payı ödendiğini, davacı kooperatifte toplanan paranın 235.523,99 TL olduğunu, yapılan harcamaların ise 236.316,15 TL olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesi diğer davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, bu davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir.
GEREKÇE ;
Dava; açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 341. maddesi gereğince yönetim ve denetim kurulu üyeleri yönünden sorumluluk ve yüklenici şirket yönünden sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasıdır.
6762 sayılı TTK’nın 341. maddesinde; “(1) Umumi heyet; idare meclisi azaları aleyhine dava açılmasına karar verirse yahut dava açılmamasına karar verilip de esas sermayenin en az onda birini temsil eden pay sahipleri dava açılması reyinde bulunursa, şirket, bu karar veya talep tarihinden itibaren bir ay içinde dava açmaya mecburdur. Bu müddet geçirilmesiyle dava hakkı düşmez. Murakıpların ve alacaklıların vekilinin mesuliyeti hakkındaki hükümler mahfuzdur. (2) Şirket namına dava açmak, murakıplara aittir. Ancak azlığın reyiyle dava açılması halinde, azlık, murakıplar dışında bir vekil tayin edebilir. Dava açılması reyinde bulunan pay sahipleri hisse senetlerini şirketin zarar ve ziyanına karşı teminat olarak davanın sonuna kadar merhun kalmak üzere muteber bir bankaya yatırmaya mecburdurlar. Davanın reddi halinde pay sahipleri yalnız şirkete karşı tazminat ile mükelleftirler.
” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacı vekili 21/07/2006 tarihli dilekçesi ekinde müvekkili kooperatif denetim kurulu üyelerinin davaya dahil edilmeleri konusunda denetim kurulu üyeleri tarafından düzenlenmiş vekaletnameleri ve seçildikleri genel kurul toplantı tutanak örneğini mahkememize sunmuştur.
Davacı kooperatifin, davalı şirket ile diğer davalılar hakkında İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasında açtığı sorumluluk davasında mahkemece mali müşavir …, hukukçu …, mimar …’den 13/08/2002 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır. Bu raporda; “kooperatifin defterleri ceza mahkemesine verildiğinden bunlar üzerinde inceleme yapılamadığı, yapılan ödemeler toplamının 210.735,00 TL olduğu, bunun karşılığında davalı şirket tarafından kooperatife yapılan iş tutarının bu miktarın çok altında olduğu, sözleşmenin feshinin haklı nedene dayandığı, davalı şirketin tazminat isteğinin yerinde olmadığı” bildirilmiştir.
Dava konusu eylem ile ilgili olarak İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan …/… sayılı davanın iddianamesi ile …, …, …,.., … ve …’in şikayeti üzerine davamızın davalıları olan sanıkların “1163 sayılı KK’ya muhalefet, zimmet, dolandırıcılık, görevi kötüye kullanmak ve görevi ihmal” suçlarından dolayı cezalandırılmaları istenmiştir. Bu mahkemece emekli Sayıştay uzman denetçileri …, … ve …’dan 09/12/2003 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır. Bu raporda sonuç olarak; “davacı kooperatif yönetim kurulu başkanı ve kooperatifi temsile yetkili …’in toplam 4.548,00 TL kooperatif aidatını tek başına ve 3.424,00 TL kooperatif aidatını kooperatifin sayman üyesi … ile müştereken zimmetlerine geçirdikleri, zimmet fiilinin 1994 ila 2000 yıllarını kapsadığı, adi zimmet olduğu, …, … ve …’ın KK’ya aykırı hareket ettikleri, …’in de bu suça katıldığı, denetim kurulu üyeleri …, …, … ve …’ın denetim görevini yapmayarak görevlerini ihlal ettikleri” bildirilmiştir.
Mahkememizce dava dosyası ve davacı kooperatif defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
İnşaat mühendisi … ve kooperatif uzmanı …’den oluşan bilirkişi heyeti 28/12/2005 tarihli raporlarında özetle; dosyaya sunulan tespit raporuna göre davalı şirket tarafından yapılan imalat bedelinin 180.978,07 TL olduğunu, davacı kooperatif tarafından 210.735,00 TL ödeme yapıldığını, davacının 90.458,00 TL fazla ödeme yaptığını, şayet davalı şirketin ek rapora göre 60.701,07 TL imalat yaptığının belirlenmesi durumunda fazla ödemenin 29.756,92 TL olacağını, fazla ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalı şirketten geri istenmesinde bir usulsüzlük bulunmadığını, fazla ödemeden yönetim ve denetim kurulu üyelerinin de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, denetçiler tarafından açılması gereken davanın yönetim kurulu üyeleri tarafından açıldığını, muvafakatlerinin alınarak denetçilerin de davaya dahil edilmelerinin gerektiğini, sigorta primlerinin davalı yüklenici tarafından ödenmesi gerektiğini, davacı kooperatifin davalının payına isabet eden prim borçlarını faizi ile birlikte ödemesinden sonra davalıya rücu hakkının bulunduğunu, İzmir dışında oturan ortaklara yönetim kurulu başkanı … ile yönetim kurulu üyesi … adına açtırılan hesap numaralarının verildiğini, aidat olarak bu hesaplara yapılan ödemelerin kooperatif kayıtlarına geçirilmeyerek bu kişiler tarafından zimmetlerine geçirildiğini, … tarafından gönderilen 3.336,00 TL’den … ve … birlikte sorumlu iken, …, …, …, … ve … tarafından gönderilen 3.726,00 TL’den sadece …’in sorumlu olduğunu bildirmişlerdir.
Hukukçu bilirkişi … 18/08/2006 tarihli raporunda; yapılan imalat bedelinin 120.276,99 TL olduğunu, kooperatif ödemelerinin 210.735,00 TL olduğunu, aradaki fark olan 90.458,00 TL tutarında davalı yüklenici şirketin sebepsiz zenginleştiğini, ortaklarca yapılan ödemelerin kişisel hesaplarda tutulmasının haksız eylem niteliğinde olduğunu, prim ödemeleri ve stopaj gibi konularda önceki raporda yapılan tespitlere katıldığını, davacının tazminat isteğinin yerinde olduğunu bildirmiştir.
İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; “sanık …’in kooperatif üyesi olan müşteki …’ın kooperatif aidatı olarak bu sanığın banka hesap numarasına gönderdiği 640,00 TL’yi kooperatif hesabına geçirmeyerek zimmetine geçirdiği, müşteki …’nin kooperatif üyesi olduğu, 1997 yılının 5. ayından 1998 yılı 2. ayına kadar sanığın … Bankası Bornova Mansuroğlu Şubesindeki şahsi hesabına gönderdiği, 302,00 TL’yi kooperatif hesaplarına geçirmeyerek adiyen zimmetine geçirdiği, müşteki …’in kooperatif üyesi olduğu, sanık …’in bu müşteki tarafından … Bankası Bornova Şubesindeki şahsi hesabına yatırılan 600,00 TL giriş aidatı ve aylık aidatları olan toplam 3.044,00 TL’yi kooperatif hesaplarına geçirmeyerek zincirleme olarak zimmetine geçirdiği, müşteki …’in kooperatif üyesi olduğu ve Marmaris’te oturduğu, bir kısım aidatlarını banka havalesi ile sanığın … Bankası ve … Bankası Bornova Şubesi’ne gönderdiği 320,00 TL’yi kooperatif hesaplarına geçirmeyerek adiyen zimmetine geçirdiği, müşteki …’nın kooperatif üyesi olduğu ve Kiraz’da oturduğu, sanık …’in … Bankası Bornova Şubesi’ndeki şahsi hesabına gönderdiği 320,00 TL’yi sanığın kooperatif hesabına geçirmeyerek zimmetine geçirdiği, müştekiler … ve …’in kooperatife üye olmak için başvurduğu sanık …’in Bornova … Bankası’ndaki hesabına 3.424,00 TL havale edildiği, bu parayı sadece 19,00 TL’sini kooperatif hesabına geçirdiği, kalan parayı geçirmediği, sanık tarafından adiyen ve zincirleme bir şekilde zimmetine geçirildiği, bu sanığın zimmet suçunu oluşturduğu, sanık …’ın zimmet suçunu işlediğine dair yeterli ve kesin delil bulunmadığı, sanıklar … ve …’in inşaatın ortağı oldukları yapım işini kendi şirketlerine vererek KK’ya aykırı hareket ettikleri, …’ın bu suça katıldığı, her 3 sanığın KK’ya muhalefet suçunu işlediklerini, sanık …’ın yönetim kuruluna seçildiği tarih göz önüne alındığında bu suça katıldığına ilişkin yeterli ve kesin delilin bulunmadığı, yönetim kurulu üyesi olan sanıklar … ve …’in kooperatifi temsile yetkili olmadıkları ve görev yaptıkları dönemler göz önüne alındığında diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettikleri ve görevlerini kötüye kullandıkları yönünde yeterli ve kesin delil bulunmadığı; denetim kurulu üyesi olan sanıklar …, …, … ve …’ın görevli oldukları dönemler ve olayın oluş şekli göz önüne alındığında görevi ihmal kastı ile hareket ettiklerine ilişkin yeterli delil bulunmadığı, sanıklar …, … ve …’ın vergi borçlarını zamanında ödemeyerek kooperatifi zarara uğrattıkları yönündeki iddiayla ilgili olarak bu eylemlerin hukuki nitelikte olduğu, yine dolandırıcılık suçundan dolayı cezalandırılmaları istenmiş ise de sanıkların eylemlerinin tüm halinde zimmet suçunu oluşturduğu” gerekçeleriyle 22/02/2006 tarihli, …/… Karar sayılı karar verilmiştir.
Mahkememizce yukarıda belirtilen ceza mahkemesinin kararının kesinleşmesi beklenmiştir.
Ceza Mahkemesinin kararı temyiz edilmekle Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 15/03/2017 tarihli …/… Esas ve …/… Karar sayılı kararı ile “765 sayılı TCK’nın 202/1, 102/3 ve 104/2 maddelerinde belirtilen 10 yıllık asli ve 15 yıllık ilaveli zaman aşımı süresine tabi olduğu, 19/06/2000 suç tarihi ile inceleme günü arasında bu sürelerin geçirildiği” gerekçesiyle “kararın bozulmasına ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8 maddeleri uyarınca kamu davasının zaman aşımı nedeniyle düşürülmesine” karar verilmiştir.
Ceza mahkemesinin kararı … yönünden 15/03/2017, … yönünden 03/05/2013, … yönünden 18/06/2013 tarihlerinde kesinleşmiştir.
Ceza mahkemesinin kararının kesinleşmesinden sonra davanın geldiği aşama dikkate alınarak daha önce rapor hazırlayıp sunan bilirkişiler … ve …’dan ceza mahkemesi kararı ile ceza dosyasında alınan ifadeleri, Sayıştay denetçilerinden aldırılan bilirkişi raporunu ve mahkememiz dosyasında alınan daha önceki rapora karşı sunulan beyan ve itirazları son durum itibariyle değerlendirerek ek rapor hazırlamaları istenmiştir.
Bilirkişiler … ve … hazırlayıp sundukları 11/04/2019 tarihli ek raporlarında özetle; dava tarihine göre alternatifli değerlendirme yaptıklarını, 1. alternatife göre; sonradan sunulan özel rapordaki ek imalatlar dikkate alınmadan imalat miktarının 120.276,99 TL olduğunu, mutabık kalınan davalıya yapılan ödeme miktarının 210.735,00 TL olduğunu, aradaki farkın yani davacı alacağının -90.458.00 TL olduğunu; 2. alternatife göre; imalat ve inşaat seviyeleri ile sözleşmelerine uygun biçimde yapılan teknik değerlendirmeye göre sonradan sunulan özel rapordaki ek imalatlar dikkate alınmadan imalat miktarının 120.276,93 TL olduğunu, davalının ilave yapıldığını iddia ettiği imalat miktarının 60.701,07 TL olduğunu, davalının iddiasının da esas alınarak ilave imalatlarla birlikte toplam yapılan iş miktarının 180.978,07 TL olduğunu, mutabık kalınan davalıya yapılan ödeme miktarının 210.735,00 TL olduğunu, aradaki farkın yani davacı alacağının -29.756,92 TL olduğunu, inşaat yapım işinden dolayı; ilk alternatife göre davacıya verilen zarar miktarının 90.458,00 TL olduğunu, bu zarardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğunu, davalı … hakkındaki davanın atiye bırakıldığını, yine ikinci alternatife göre davacıya verilen 29.756,92 TL tutarındaki zarardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, aidatların zimmetlenmesinden dolayı; …/… tarafından gönderilen 3.336,00 TL’den … ve … birlikte sorumlu iken, …, …, …, … ve … tarafından gönderilen 3.726,00 TL’den sadece …’in sorumlu olduğunu, bu kişilere de ödemelerin yapılmış olduğu belirtildiğinden davacının bu yönüyle olan isteğinin uygun olmayacağını bildirmişlerdir.
Aldırılan 11/04/2019 tarihli ek rapor yeterli değerlendirme ve açıklamayı içermesi nedeniyle somut olaya uygun, gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Davacı vekili 31/05/2019 tarihli dilekçesiyle; bilirkişilerin ilk alternatife göre belirledikleri zarar miktarının yerinde olduğunu, müvekkilinin uğradığı zararın 25/09/2007 tarihli dilekçelerinde ıslah ettikleri üzere 90.458,00 TL olduğunu, bu zarar miktarının davalılardan müştereken ve müteselsilen dava tarihinden itibaren işleyecek yıllık reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istediklerini, bilirkişinin ikinci alternatifteki görüşünü kabul etmediklerini, bilirkişilerin aidatların zimmetlenmesinden dolayı yapılan hesaplamalarının ve vardıkları görüşün yerinde olduğunu, davalılardan … ve …’ın 3.336,00 TL’lik zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, 3.726,00 TL’lik zarardan ise sadece …’in sorumlu olduğunu, bu bedellerin davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istediklerini belirterek, 90.458,00 TL tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen dava tarihinden itibaren yıllık reeskont faiziyle birlikte tahsiline, 3.336,00 TL tazminatın … ve …’dan müşterek ve müteselsilen dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsiline, 3.726,00 TL tazminatın …’ten dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirketin yaptığını ileri sürdüğü ve dayandığı 60.701,00 TL tutarındaki fazla imalat bedeline ilişkin raporla ilgili olarak davacı vekili; Bornova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… D.İş sayılı tespit dosyasında tespit bilirkişi tarafından yapılmış bir değerlendirmenin bulunmadığını, davalı tarafça sunulan bu raporu kabul etmediklerini; davalı vekili de; bu raporun tespit dosyasına sunulduğunu, özel olarak düzenlendiğini, uzman görüşü niteliğinde olduğunu bildirmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 293. maddesinin 2. fıkrasında; “Hakim talep üzerine veya resen, kendisinden rapor alınan uzman kişinin davet edilerek dinlenmesine karar verebilir. Uzman kişinin çağrıldığı duruşmada hakim ve taraflar gerekli soruları sorabilir” düzenlemesine yer verildiğinden, davalı vekilinin tespit dosyasına sunduğu özel raporu hazırlayan bilirkişi …’ya beyanı alınmak üzere mahkememizce usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, bilirkişi davete uymamıştır.
Davalı vekilinin tespit dosyasına sunduğu ve … tarafından düzenlenen özel nitelikteki raporda belirtilen 60.701,00 TL tutarındaki imalatla ilgili olarak; bu raporun mahkeme tarafından aldırılan bir tespit raporu olmaması, raporda “neden tespit raporundaki görüşten ayrılındığı” hususunun gerekçeli ve denetime elverişli bir şekilde belirtilmemesi, kaldı ki raporda tespit dosyasına atfın da bulunmaması, bu nedenle resmi niteliğinin olmaması; diğer yandan bu raporu düzenleyen bilirkişi …’nın 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesinin 2. fıkrası gereğince kendisine tebliğ edilen davetiyeye rağmen davete uymamış olması karşısında sonradan alınan bu özel raporun hükme esas alınmasının mümkün olmadığı kanaatine ulaşılmış, davalı tarafın bu raporda belirtilen 60.701,00 TL tutarındaki imalatların müvekkili tarafından yapıldığı yönündeki iddiasını ispatlayamadığı kabul edilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” düzenlemesine yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, ana sözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. maddesinde ise; “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı kanunun 98. maddesinin göndermesiyle dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve olayda uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın “Mesuliyet” başlıklı 336. maddesinde; “İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsen mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler. 1. Hisse senetleri bedellerine mahsuben pay sahipleri tarafından vuku bulan ödemelerin doğru olmaması; 2. Dağıtılan ve ödenen kar paylarının hakiki olmaması; 3. Kanunen tutulması gereken defterlerin mevcut olmaması veya bunların intizamsız bir surette tutulması; 4. Umumi heyetten çıkan kararların sebepsiz olarak yerine getirilmemesi; 5. Gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasten veya ihmal neticesi olarak yapılmaması. Beş numaralı bentte yazılı vazifelerden birisi 319 uncu madde gereğince idare meclisi azalarından birine bırakılmışsa, mesuliyetin ancak ilgili azaya yükletilmesi lazım gelip o muameleden dolayı müteselsilen mesuliyet cari olmaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6762 sayılı TTK’nın 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı kişisel olarak sorumlu değildir. Bu maddede beş bent halinde sayılan durumlar ise bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir.
Bu doğrultuda sorumluluğun söz konusu olabilmesi için öncelikle bir zararın doğması şarttır. Zarar meydana gelmiş ise, yöneticilerin kusursuzluğunu ispat etmesi gerekir. Kural olarak yönetim ve denetim kurulu üyeleri kooperatif adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlar ise de, 6762 sayılı TTK’nın 336. maddesindeki hallerde kooperatife, kooperatif ortaklarına ve kooperatif alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Ortakların dava açma hakları doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik gösterir. Yönetim kurulu üyelerinin yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira; bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararıdır.
Denetim kurulu üyelerinin sorumluluğu da 6762 sayılı TTK’nın 359. maddesinde; “Murakıplar, kanun veya esas mukavele ile kendilerine yükletilen vazifelerini hiç veya gereği gibi yapmamalarından doğan zararlardan dolayı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen mesuldürler. Bu mesuliyet hakkında 309 ve 341 inci maddeler hükümleri tatbik olunur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı vekili 27/05/2003 tarihli duruşmada; davalı … hakkındaki davayı atiye bıraktıklarını bildirmiştir. Aynı duruşmada HMK’nın 150. maddesi gereğince değerlendirme yapılmadığı anlaşıldığından, bu davalı hakkındaki davanın 27/05/2003 tarihi itibariyle HMK’nın 150. (eski HUMK’nın 409. maddesi) maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Dosyanın işlemden kaldırılma tarihinden itibaren 3 aylık süre içerisinde yenilenmemesi nedeniyle davacı tarafın davalı … hakkında açtığı davanın HMK’nın 150/5 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Diğer davalılar yönünden ise toplanan deliller, ceza dosyası içeriği, bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya içeriği göz önüne alındığında; dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 309 ve 336. maddeleri ile 359. maddelerinde yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin şirket veya üçüncü kişilere verdikleri zararlar nedeniyle sorumluluk halleri düzenlenmiş, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için kusurlarının olması gerektiği vurgulanmıştır. Kooperatif yöneticileri ve deneticileri 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 309, 336 ve 359. maddeleri uyarınca zarar gören kişiye karşı sorumludurlar. Diğer bir anlatımla davacı kooperatifin yöneticilerinin ve denetçilerinin sorumluluğu 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesinin yollamasıyla dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nun 336. maddesi uyarınca kusur sorumluluğudur. Somut olayda; mahkememizce aldırılan kök ve ek raporlarda “davalı yüklenici şirket tarafından yapılan imalat bedelinin 180.978,07 TL olduğu, davacı kooperatif tarafından ise 210.735,00 TL ödeme yapıldığı, böylece yükleniciye fazladan 90.458,00 TL ödeme yapıldığı, İzmir dışında oturan ortaklara yönetim kurulu başkanı … ile yönetim kurulu üyesi … adına açtırılan hesap numaralarının verildiği, bu hesaplara yapılan aidat ödemelerinin kooperatif kayıtlarına geçirilmeyerek bu kişiler tarafından zimmetlerine geçirildiği, … tarafından gönderilen 3.336,00 TL’den … ve …’ın birlikte sorumlu oldukları; …, …, …, … ve … tarafından gönderilen 3.726,00 TL’den sadece …’in sorumlu olduğu” görüş ve tespitlerine yer verilmiştir. Ceza dosyasında emekli Sayıştay denetçileri tarafından düzenlenen 09/12/2003 tarihli raporda da; “davacı kooperatif yönetim kurulu başkanı ve kooperatifi temsile yetkili …’in toplam 4.548,00 TL kooperatif aidatını tek başına ve 3.424,00 TL kooperatif aidatını kooperatifin sayman üyesi … ile müştereken zimmetlerine geçirdikleri, zimmet fiilinin 1994 ila 2000 yıllarını kapsadığı, adi zimmet olduğu, …, … ve …’ın KK’ya aykırı hareket ettikleri, …’in de bu suça katıldığı, denetim kurulu üyeleri …, …, … ve …’ın denetim görevini yapmayarak görevlerini ihlal ettikleri” tespitinde bulunulduğu görülmüştür. Düzenlenen bu raporlarla birlikte; davacı kooperatifin davalı yüklenici şirkete fazladan 90.458,00 TL ödeme yaptığı, davalı yüklenici şirketin bu miktar kadar sebepsiz zenginleştiği, bu şekilde doğan davacı zararından tüm davalı şirketin yüklenici sıfatıyla diğer davalıların ise o dönemde yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak görev almaları sebebiyle birlikte sorumlu oldukları; bunun yanı davacı kooperatif üyelerinden … tarafından gönderilen 3.336,00 TL’nin davalılar … ve … tarafından kooperatif kayıtlarına geçirilmemesi sebebiyle zimmetlerinde kalan 3.336,00 TL yönünden davalılar … ve …’ın davacı kooperatife karşı birlikte sorumlu oldukları; yine davacı kooperatif üyeleri olan …, …, …, … ve … tarafından gönderilen 3.726,00 TL’nin davalı … tarafından kooperatif kayıtlarına geçirilmemesi zimmetinde kalan 3.726,00 TL yönünden davalı …’in sorumlu olduğu anlaşıldığından, haklı görülen davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM ; Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacı tarafın davalı … hakkında açtığı davanın HMK’nın 150/5 maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Davacı tarafın davalılar … Yapı ve Ahşap San. Tic. Ltd. Şti., …, …, …, …, … ve … hakkında açtığı inşaat yapım işinden kaynaklanan alacağa ilişkin tazminat davasının KABULÜ ile;
90.458,00 TL’nin davalılardan dava tarihinden itibaren yıllık reeskont faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafın davalılar … ve … hakkında açtığı üyelik aidatlarından kaynaklanan maddi tazminat isteğinin KABULÜ ile;
3.336,00 TL maddi tazminatın davalılar … ve …’dan dava tarihinden itbaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteseslilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafın davalı … hakkında açtığı üyelik aidatlarından kaynaklanan tazminat isteğinin KABULÜ ile;
3.726,00 TL maddi tazminatın davalı …’ten dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken ‭6.661,59 TL harçtan peşin olarak alınan 810,00 TL harcın ve 500,40 TL ıslah harcının düşülmesi ile kalan ‭5.351,19‬ TL harcın (bu miktarın tamamından …’in, 4.963,68 TL’sinden davalılar … Yapı ve Ahşap San. Tic. Ltd. Şti., …, …, … ve …’un, 5.146,73 TL’sinden davalı …’ın sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalı … dışındaki davalılardan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacının yatırmış olduğu 4,96 TL’si başvurma harcı, 810,00 TL’si peşin harç ve 500,40 TL’si ıslah harcı olmak üzere toplam 1.315,36 TL’nin davalılar … Yapı ve Ahşap San. Tic. Ltd. Şti., …, …, …, …, … ve …’tan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacının yapmış olduğu 473,30 TL’si posta-tebligat gideri, 3.600,00 TL’si bilirkişi ücreti ve 104,25 TL’si posta pulu ile yapılan posta-tebligat gideri olmak üzere toplam ‭4.177,55‬ TL yargılama giderinin (bu miktarın tamamından …’in, 3.875,03 TL’sinden davalılar … Yapı ve Ahşap San. Tic. Ltd. Şti., …, …, … ve …’un, ‭4.034,64 TL’sinden davalı …’ın sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalı … dışındaki davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 13.214,40 TL vekalet ücretinin (bu miktarın tamamından …’in, 12.257,47 TL’sinden davalılar … Yapı ve Ahşap San. Tic. Ltd. Şti., …, …, … ve …’un, ‭12.762,36 TL’sinden davalı …’ın sınırlı olarak sorumlu olması kaydı ile) davalı … dışındaki davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı …’un yüzüne karşı, diğer davalılar vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/03/2022

Başkan …
E-imza

Üye …
E-imza

Üye …
E-imza

Katip …
E-imza