Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/96 E. 2023/60 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/96 Esas
KARAR NO : 2023/60
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : …
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından İzmir …. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı işyerinin … şantiyesinde … tarihinden … tarihine kadar beden işçisi olarak en son net … TL ücret ile çalıştığını, müvekkilinin iş akdinin davalı işverence haksız ve usule aykırı olarak feshedildiğini, müvekkilinin işten ayrılışının SGK’na Kod : … olarak bildirildiğini, müvekkilinin genelde haftanın … günü … saatleri arasında çalıştığını, bazen çıkış saatinin … ye kadar uzadığını, müvekkilinin genel tatil günlerinde de çalıştığını ancak fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili çalışma ücretlerinin kendisine ödenmediğini, müvekkilinin ücretsiz izne çıkarıldığı bildirildikten sonra hiç bir haberi olmadan işten çıkışının yapıldığını beyanla alacaklarının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; ; müvekkili şirketin Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı kararı ile iflasına karar verildiğini, bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Ticaret mahkemesi olduğunu, davacının taleplerinin belirsiz alacak olarak açılamayacağını, davacı işçinin çalışma süreleri ve ücret miktarına dair iddialarının asılsız olduğunu, müvekkili tarafından davacının hak kazandığı ücretlerinin eksiksiz olarak ödendiğini, davacının asgari ücretle çalıştığını, davacının fazla mesai alacağının bulunmadığını, eğer davacı fazla mesai yapmış ise ücretlerinin ödendiğini, yine davacının genel tatil ve hafta tatili ücretlerinin de bordroda gösterilerek ödendiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Görevsizlik kararı veren Mahkemece taraflar arası uyuşmazlığın tespitinin yapıldığı ve davalı şirketin Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas – … Karar sayılı … tarihli kararı ile davalı şirketin “Ankara Ticaret sicil müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı davalı … Elektrik ve İnşaat San Tic AŞ’nin İİK’nun 308. Maddesi gereğince iflasına, iflasın … tarih ve saat … itibarı ile açılmasına,” karar verildiğinin tespiti üzerine söz konusu İş Mahkemesi dosyasının dava tarihinin de … tarihi olduğu anlaşılarak görev yönünden yapılan itirazının yerinde olduğu ve davanın İcra İflas Kanunun 235. Maddesi uyarınca sıra cetveline itiraz kayıt kabul davası olduğu ve Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerektiği (BAM 15. HD’nin 25.11.2021 tarih 2019/1074 Esas – 2021/1877 karar sayılı kararı) belirtilerek davanın usulden reddine karar verildiği ve hükmün istinaf yoluna başvurulmaksızın … tarihinde kesinleştiği ve talep göz önüne alınarak tevzi üzerine Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildiği görülmüştür.
Davacı tarafından yukarıda belirtilen sebepler ile davalı aleyhine açılan iş bu davanın açılış tarihi göz önüne alındığında davalı yan yönünden iflas kararının verildiği tarihten sonra açıldığında ve uyap sistemi üzerinden yapılan kontrolde … tarihinde kesinleştiğinde bir tereddüt yoktur.
Kural olarak, İİK ‘nın 191. maddesi gereğince borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüz olup, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflas ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesinde de masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK’nın m.191), müflisin iflâs masasına giren mal ve haklarına ilişkin davaları takip etme yetkisini de etkiler. Müflis, nasıl iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmiyorsa, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflâs idaresine aittir. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını (yani davalara devam edip etmeyeceğini) tespit edebilmek için yasanın 194 maddesi ile davanın belli bir süre için durması yönünde düzenleme yapılmıştır.
İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin gerek davacı gerekse de davalı olunan bir takım istisnalar haricindeki hukuk davaları iflâsın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonraya kadar devam eder ve söz konusu süre sonundan itibaren duran hukuk davalarına devam edilebilir.
İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Dava konusu uyuşmazlığı oluşturan talebin de söz konusu İİK 194 gereği durması gereken davalardan olduğu anlaşılmış ve kaldı ki görevsizlik kararı veren Mahkemece de bu yönde bir karar verildiği anlaşılmıştır.
Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, bir ayrım yapmak gerekir ve ancak somut olayda davalı yan yönünden iflas kararı verildiğinden doğrudan davalı olma durumu yönünden açıklama yapmak gerecektir: İflâs idaresi, alacakları tahkik ederken müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez sadece, bu alacağı davalı (çekişmeli) alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplanması verir. (Yargıtay 15. HD’nin 2021/3014 esas ve 2021/791 karar sayılı ilamı).
Yargıtay 11 HD’nin 2005/13761 esas ve 2007/624 karar sayılı ilamında da aynen belirtildiği gibi bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan Mahkemece asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırılması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına kararı verilmesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya, alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar göz önüne alındığında davalı yan yönünden iflas müdürlüğü üzerinden açılan iflas dosyasına bu dava açılmadan evvel alacak kayıt talebinde bulunulması ve bunun reddedilmesi halinde dava yoluna gidilmesi gerektiği konusunda bir tereddüt bulunmamakla birlikte bu husus dosya kapsamından sabit değil ise de bu hususa dair Mahkememizce bir araştırma yapılmaksızın yapılan değerlendirme neticesinde taraflar arası uyuşmazlık konusu husus yönünden yasal düzenlemenin 2004 sayılı İİK’nın 235/1. maddesinde olduğu, adı geçen maddede aynen “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Bu davaya bakan mahkeme, davacının isteği halinde ikinci alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nisbette katılması gerektiği konusunda 297 nci maddenin son fıkrasına kıyasen onbeş gün zarfında karar verir.” hükmüne yer verildiği görülmüştür.
Yukarıdaki yasal mevzuat kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde her ne kadar İzmir …. İş mahkemesi tarafından … esas ve … karar sayılı ilam ile davanın iflastan sonra açıldığı belirtilerek davaya ticaret mahkemeleri tarafından bakılması gerektiği düşüncesi ile dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi ATM’ye gönderilmesine dair karar verilmesi üzerine dosya Mahkememize tevzi edilmiş ise de iş bu dava yönünden istem konusu edilen sıra cetveline itiraz davasının (uygulamadaki ismiyle kayıt kabul) iflasa karar veren yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerektiği ve bu yerdeki Mahkemenin yetkisinin kesin olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi ve 20. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulaması karşısında davalı aleyhindeki iş bu sıra cetveline itiraz davası adı geçen davalı hakkında iflas kararı veren Ankara Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaati ile İş Mahkemesince Mahkememizin görevli ve yetkili olduğu konusundaki değerlendirmeye ve verilen görevsizlik kararına itibar edilmemiş davayı görmeye Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi kesin yetkili olduğundan uyuşmazlık konusunda Mahkememiz yetkili olmadığından davanın HMK’nun 114/1-ç ve 115/2.maddesi uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-ç ve 115/2 maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
2- Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde taraflarca başvurulması halinde dava dosyasının kesin yetkili Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, iki haftalık süre içerisinde başvurulmaması halinde dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3- Yargılama giderinin nihai kararda dikkate alınmasına,
4- Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. …

Katip …

Hakim …