Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/73 E. 2023/263 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/644
KARAR NO : 2023/207

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/11/2007
KARAR TARİHİ : 17/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde; taraflar arasında 01.07.2002 tarihli sözleşme yapıldığını, bu sözleşmede davacının distribütör, davalının ise satıcı konumunda olduğunu, davalı tarafından üretilen profil ürünleri ve boru ürünlerinin Kazakistan’daki atölyesinde pencere ve kapı üretiminde kullanması için davacıya satılması, davacının davalı şirketin Kazakistan Ana Bayii olması, bu sözleşmedeki ürün ve benzerlerini davacının başka yerlerden satın almaması ve tek satıcı konumunda olmasının kararlaştırıldığını, davacının malzeme sipariş listesini hazırlayıp davalıya bildireceği, fatura ve karşılıklı teyitleşme ile sevkiyatın yapılacağı, 01.01.2005 tarihli bir sözleşme ile ve ilişkinin 31.12.2010 tarihine kadar sürmesinin kararlaştırıldığı gibi, bu son sözleşme ile Romanya’yı da kapsar şekilde ilişkinin geliştirildiğini, davacının davalıdan aldığı malları Kazakistan’da satmaya başladığını, ancak 2004 ve 2005 yıllarında davalıdan satın alınıp, Kazakistan’da ve Romanya’da pazarlanan plastik boru ve profillerin renk, yüzey, sertlik, kalınlık ve başka ürünlerle kaynak etme bakımından problemli çıktığını, davalının ürünlerinin ayıplı olduğu için taraflar arasında tartışmalar yaşandığını ve sonunda davalının Romanya’daki problemin çözümüne yönelik olarak protokol yaptığını, ancak Kazakistan ile ilgili olarak çözüm olmadığını, ayıp ihbarının yazılı ve sözlü olarak davalıya defalarca bildirildiğini, davalıdan satın alınan ürünlerin Kazakistan standartlarına uygun olmadığına dair Kazakistan Standartları Enstitüsünden belge alındığını, 24.05.2005, 01.06.2005 tarihli yazılar ile durumun bildirildiğini, verilen 03.06.2005 cevabi yazıda bir kısım üründe problem olduğunun kabul edildiğini, böylece davacının ayıp ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini, son ihtarın 29.03.2007 tarihli olduğunu, keza Kazakistan’daki firmaların yapmış olduğu ayıp ihbarları ve reklamasyon faturalarının da davalıya gönderildiğini, ancak davalının bu konuda herhangi bir işlem yapmadığını belirterek, davalının ayıplı mal teslimi nedeniyle doğan 343.048,90-USD zararın ayrıca Business Allence adlı Kazakistan firmasının hatalı ürünler nedeniyle davacıya kestiği 202.453,85-USD reklamasyon faturası toplamı olarak davacının oluşan 545.502,75-USD karşılığı 637.691,00-YTL zararın dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 20.11.2007 tarihli dilekçesi ile davayı görmeye Karşıyaka ATM’nin görevli olduğunu bildirerek yetki itirazında bulunmuştur.
Davalı vekili mahkememize sunduğu 26/11/2007 tarihli cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki en son mal sevkıyatının 03.08.2005 tarihinde olduğunu, TTK nın 25/3 maddesi uyarınca emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında belli ise iki gün içinde ayıp ihbarında bulunulması gerektiğini, belli değilse malın tesliminden itibaren sekiz gün içinde muayyene ettirip ihbar edilmesi gerektiğini, BK 207 maddesinde tacirler arasındaki satışlarda 6 aylık zaman aşımı süresi ön görüldüğünü, Yargıtay uygulamalarının da bu şekilde olduğunu, bu nedenle zaman aşımı süresinin dolduğunu, davacının ödeme güçlüğüne düştüğünü, aldığı malların bedellini ödemediğini, verdiği çeklerin karşılıksız çıktığını, karşılıksız kaşesi vurulduğunu, alınan malların 2002,2003,2004,2005 yıllarında ayıplı olmadığı halde borç ödenemeyince malların ayıplı olduğundan bahsedildiğini, davalının ürettiği malları davacı şirketin İstanbul’da ki … İstanbul şirketine sattığını, bu şirketin malları Kazakistan’a aynı isimli başka bir şirkette ihraç ettiğini, zarar doğduğuna ilişkin herhangi bir belge sunulmadığını, Kazakistan’da malı ihraç ettiği firmaya zarar ziyan ödeyip ödemediğinin anlaşılamadığını, bu konuda mahkeme kararının bulunmadığını, davalının ürettiği malların TSE Belgeli olduğunu, İSO 9001 kalite belgesine sahip olarak mal ürettiğini, tüm borularda bir metre aralıklarla marka ve patent işaretlerinin bulunduğunu, Kazakistan’daki iddia konusu malların orjinal … Plastik malı olup olmadığının saptanmadığını, aldıkları duyuma göre Çinde’de boru, pvc, pen vs. Yaptırılıp … Plastik malları gibi Kazakistan’da satıldığını, markalarının karalanmak istendiğini, davacının yazılı ve sözlü olarak hiç bir şekilde ayıp ihbarında bulunmadığını, Romanya ile ilgili olarak herhangi bir protokol yapılmadığını, davacının Romanya’daki firmasına aldığı malların bedelini ödeyemediği gibi sözleşmeye aykırı olarak başka firmaların mallarını sattığını, bu nedenle kendilerinin Romanya’da Rom … Şirketini kurarak kendi mallarını pazarlamaya başladığını, davacının bu nedenle de Bükreş’deki depoyu basarak tehdit ederek, çalışanları Türkiye’ye gönderdiğini ve kendisindeki malları depolarına zorla mal iadesi ve ayıplı mal diyerek gönderdiğini, Kazakistan’da alınan raporu kabul etmediklerini, zira malın cinsi, üretici firma gibi ayırt edici özelliklerinin yazılı olmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava satım akdi nedeniyle davacının ayıplı mal satılıp teslim edilmesi sonucu uğradığı zararının giderilmesi için açmış olduğu tazminat davasıdır.
Davalı tarafça süresinde yetki itirazında bulunulmuş ise de, daha sonra davalı vekili tarafından 17.04.2008 tarihli duruşmada yetki itirazından vazgeçtiklerinin bildirilmesi karşısında yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Tarafların bildirdikleri deliller; sözleşme, faturalar, ihtarnameler, sicil gazeteleri, gümrük beyannameleri, 17.12.2004 tarihli faks ve cevabi yazı, Kazakistan’daki ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin ihbar yazıları, Kazakistan Standartlar Enstitüsü raporu, Romanya’daki ürünlerle ilgili belgeler, tutanaklar, reklamasyon faturaları, 08.04.2006 tarihli protokol ve diğer tüm delil ve belgeler incelenmiştir.
01.07.2002 tarihli sözleşmenin incelenmesinden; Davacının alıcı, davalının satıcı olduğu, davalının ürettiği ürünlerin davacı tarafından Kazakistan’daki firmalara satımı ile ilgili olarak anlaşma yapıldığı, 01.01.2005 tarihli sözleşmenin incelenmesinden; davacının Romanya ve Kazakistanda açtığı atölyede plastik pencere ve kapı üretimi yapabilmek için gerekli weissesen ve … markalı profil ürünlerini davalıdan alacağı, davacı şirketin davalının Romanya ve Kazakistan’daki ana bayisi olacağı sözleşmenin 01/01/2005 ve 31/12/2010 tarihleri arasında geçerli olacağının kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
21.04.2006 tarihli protokolün incelenmesinde; davalı ile davacının Romanya’da davacının yan kuruluşu RPC ile davalının yan kuruluşu Rom … arasındaki satışlar nedeniyle alıcıların borcunun mal iadesi yapılarak ödenmesi ile ilgili olduğu, davalının davacıya sattığı mallara ilişkin olarak 694.195,48-Dolar tutarında fatura gönderdiği, RPC’nin Rom …’e Romanya’da 560.000-Dolar tutarında mal iade ettiği, aradaki fark için ve kalan borcun ödenmesi için protokolün yapıldığı, protokolde ayıplı çıkan mallarla ilgili herhangi bir ibare bulunmadığı görülmüştür.
Tarafların bildirdikleri tanıklar dinlenmiş, beyanları değerlendirilmiştir. Davacı tanıkları yeminli anlatımlarında malların ayıplı olduğu konusunda davacının beyanda bulunduğunu, bildirim yaptığını, (bunlardan Mehmet Fatih Karahan’ın o zaman davalı yanında ihracat müdürü olduğunu, 2002-2005 yılları arasında sadece davacı değil diğer mal sattığı şirketlerin birçoğundan pvc ürünleri ve profil ürünleri ile ilgili şikayet geldiğini, buna ilişkin test raporları ibraz edildiğini, ürünlerin gerçekten ayıplı olduğunu, … …’in kendisine … Şirketi sahibi …’in ürünlerin hatalı olduğunu ileri sürdüğünü, daha sonra Salih …’in …’in telefonlarına çıkmamaya başladığını, davalı şirketin %98 oranında olması gereken orjinal ham madde içinde %10 oranında hurda ve atık malzeme katarak orjinalliği bozduğunu ve davacı yöneticileri ile bu konuda ters düştüğünü ve şirketle ilişiğinin kesildiğini bildirmiştir) davalı tanıkları ise, ayıp ihbarında bulunulmadığını beyan etmişlerdir.
Deliller toplantıktan sonra davacı defter ve belgeleri üzerinde talimat yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi … 26/07/2010 tarihli raporunda; davacı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tastiklerinin zamanında yapıldığını, davacının 2004 ve 2005 yılında davalıdan ihraç kayıtlı alınan malların faturalarının davacı defterinde kayıtlı olduğunu, yine davacının yurt dışındaki … ve … firmasına ihraç edilen mallara ilişkin 2004 yılına ilişkin satış faturaları ile günlük beyannamelerinin özetlendiğini, davacının 2004 yılında Busines Alianca firmasına 804.712,21-USD, … firmasına 80.239,96-USD ihracat yaptığını, 2005 yılında … firmasına 552.002,77-USD ihracat yaptığını, … firmasının 29/03/2007 tarihli 202.453,85-USD tutarlı … firmasının 29/03/2007 tarihli 343.048,90-USD tutarlı reklamasyon faturalarını kestiğini bu faturaların davacının defterinde kayıtlı olduğunu ortaya koymuştur.
Davalının ticari defterlerinin incelenmesi ve sunulan deliller itibariyle gerekli teknik değerlendirmelerin yapılması için bilirkişiler hukukçu Doç. Dr. …, muhasebeci Y. Doç. Dr. …ve kimya mühendisi Dr. …’ya dosya tevdi olunmuş, bu bilirkişiler 29/03/2011 tarihli raporlarında; davalı şirket defterlerinin tetkikinden; davacı tarafından davalıya dava konusunun reklamasyon ile ilgili düzenlenmiş herhangi bir faturanın kayıtlı olmadığını, dava konusu ürünlerin bulunamadığından üzerlerinde inceleme ve analizin yapılamadığını, oysa bu ürünlerin alınıp satılırken alıcı ve satıcı yetkililerinden birer kişi huzurunda her parti malda bulunan aynı cins mamül ürün çeşidinden bir adet olmak üzere usulüne uygun numune alınıp ambalajlanıp mühürlenip taraflarca imzalandıktan sonra yedieminde veya tarafsız uygun bir yerde sözleşme sona erinceye kadar saklanması, herhangi bir anlaşmazlık durumunda bu numunelerin yetkili kuruluşlar aracılığıyla analiz yaptırılarak anlaşmazlığın çözülmesi gerektiğini, bu işlemlerin yapılmadığının anlaşıldığını, Kazakistan Cumhuriyeti ekspertizler ve sertifikalandırma milli merkezi anonim şirketinin Karaganda şubesinin yakıcı olmayan kontrol idaresi tarafından düzenlenmiş 10/05/2007 tarihli 43884/284-07 nolu deneme protokolünde ürünlerin Rusya Devlet Standartları çerçevesinde öngörülen isteklere uygun olmadığı gerekçesiyle uygunluk sertifikası verilmediğinin anlaşıldığını, ürün miktarının belli olmadığını, yine Kazakistan Cumhuriyeti Devlet Sertifikalandırma Enstitüsünün 01/06/2005 tarihli yazısında …. devlet standartları çerçevesinde uygun olmadığı belirtilen ürünlerin miktarının belirtilmediğini, yine davacının delili cd’nin tarafsız bir kurul veya kuruluş tarafından çekilip çekilmediğinin belli olmadığını, sonuç olarak dava konusu ürünler bulunamadığından ürünler üzerinde inceleme ve test işleminin yapılamadığını, bu nedenle ürünlere ilişkin somut ve kesin kanaat bildirilemediğini, Kazakistan Cumhuriyeti Devlet Sertifikalandırma Enstitüsü ve Kazakistan Cumhuriyeti Milli Sertifika ve Analiz Merkezindeki testlerin test için kullanılan numunelerin miktarı belirtilmediği için bu raporların değerlendirilemeyeceğini, bu raporlara dayanılarak dava konusu malların ayıplı olduğuna karar verilemeyeceği görüşünü ortaya koymuşlardır.
Bu bilirkişi raporuna itiraz edilmekle bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler ek raporlarında; itirazları değerlendirerek benzer görüşlerini bildirmişlerdir.
Yargılama sonunda mahkememizin 23/12/2011 tarihli … Esas …. Karar sayılı kararıyla davalının süresinde zaman aşımı itirazında bulunduğu, davanın zaman aşımı süresi dolduktan sonra açıldığı kabul edilerek zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafça temyiz yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 11/07/2012 tarihli … Esas …. Karar sayılı kararıyla “..Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının alıcı, davalının satıcı olduğu, davalının ürettiği ürünlerin davacı tarafından Kazakistan’daki firmalara satımı ile ilgili olarak yanlar arasında anlaşma olduğu, malların ayıplı olduğuna ilişkin davacı tarafından süresinde ayıp ihbarında bulunduğu, ancak davacının satın aldığı mallara ilişkin son fatura 03.08.2005 tarihli olup kural olarak bu tarihte malın davacıya gönderildiğinin kabulü gerektiği, davanın ise TTK’nun 25/3. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı cevap süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunmamıştır. Zamanaşımı def’i ilk itirazlardan olmadığından cevap süresi içerisinde ileri sürülmesi zorunluluğu yoktur. Ancak cevap süresinden sonra ileri sürülen zamanaşımı def’inin değerlendirilebilmesi için karşı tarafın savunmanın genişletildiği yolunda itirazda bulunmamış olması gerekir. Somut olayda davalının cevap süresinden sonra yaptığı zamanaşımı itirazına davacı karşı çıktığından zamanaşımı savunması dinlenmez. Mahkemece bu yön gözetilerek işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddinde isabet görülmemiştir. ” gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bozma kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulmuş, karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiş, bu kez dava dosyası mahkememizin … esas sırasına kayıt olunmuş ve mahkememizin 07/06/2013 tarihli … esas …karar sayılı kararıyla Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin bozma kararına karşı direnme kararı verilerek yeniden davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilince verilen karar temyiz edilmekle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/05/2015 tarihli ….-….esas …. karar sayılı kararıyla “…Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler bir arada değerlendirildiğinde davalının esasa ilişkin savunmalarını ilk itirazları ile birlikte ve yasal süresi içinde yapmadığı sabittir. Usul kanunlarımızda yetkiye yönelik itirazının giderilmesinden ve yetkili mahkemenin belirlenmesinden sonra esasa ilişkin savunma sebeplerinin bildirilebileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Davacının da süresinden sonra verilen cevap dilekçesine muvafakat etmediği düşünüldüğünde, davalının davanın süresinde açılmadığına ilişkin bir savunmasının süresi içinde ve usulüne uygun biçimde mahkeme önüne getirilmediği tartışmasızdır.
Bu durumda mahkemece davalının esasa ilişkin cevaplarını süresi içinde vermemiş olması nedeniyle davayı inkâr ettiğinin kabulü ile esasa girilerek bir karar vermek gerekirken, davanın süresinde açılmadığı yönündeki savunma esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında bir kısım üyeler yetki itirazının öncelikle incelenmesi ve yetki itirazının reddedildiğinin davalıya tebliğ edilmesi gerektiğini, mahkemenin yetkili olduğunun netleşmesinden sonra HUMK’nın 198 inci maddesinin son cümlesinin kıyasen uygulanması suretiyle davalıya esasa ilişkin cevaplarını sunabilmesi için üç günlük bir süre verilebileceğini ve somut olayda bu gerekliliğin yerine getirilmediğini; bu haliyle davalı yanca verilen 27.11.2007 günlü dilekçedeki savunma sebeplerine dayanılarak karar verilmesi yasaya uygun olduğundan, bu haliyle yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşünü ileri sürmüşlerse de bu görüş yukarıda açıklanan gerekçelerle çoğunluk tarafından benimsenmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.” gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bu kez dava dosyası mahkememizin … esas sırasına kaydolunmuş, ayıp konusunda delillerin değerlendirilmesi bakımından bilirkişi görüşüne başvurulmuştur.
Bilirkişiler kimya mühendisi Öğr. Görevlisi …., Hukukçu Yrd. Doç. Dr. …., SMMM ….. sundukları 08/09/2016 tarihli raporda; dava konusu ürünlerin ayıplı olduğu yönündeki tespitin yer aldığı Kazakistan Standartları Enstitüsü tarafından analizi yapılmış ürüne ait test raporunda … Pen menşeli olduğu yazılı üründe problem testi yapılmış olmakla birlikte uygulanan analiz metodunun detayı ve olması gereken numune alma biçimi ve numune miktarı hakkında bilgi verilmediği, bir adet numune üzerinde yapılan analiz sonucuna bakılarak değerlendirme yapılmasının zor olduğu, çünkü bir adet … ürünü olduğu iddia edilen numune analizi sonucuna bakılarak ayıplı ürünlerin tespiti ve miktarı hakkında genelleme yapılmasının yeterli olmadığı, davalının davacıya sattığı ürünlerin ayıplı olup olmadığının sağlıklı bir şekilde tespit edilebilmesi için bahsi geçen analizi yapılan ürüne ait kimlik bilgileriyle … ürünü olduğunu gösterir kimlik bilgilerinin örtüştüğünü gösterir delillerin … tarafından …’e gönderilmiş yazışmalarda ayıplı olduğu ileri sürülen ürünlerin tam adları, miktarları, fatura noları ve fatura tarihleri gibi bilgilerin davacı … Plastik tarafından dosyaya sunulması ve ayrıca nemli ham madde kullanıldığına dair bilgilerin değerlendirmeye alınabilmesi için davalı …’den o ürünlerin üretimine ait üretim metodları, kalite kontrol analiz sonuçları ve o ürünler için kullanılmış ham madde test raporlarının dosyaya ibraz edilmesi gerektiği, bundan sonra davacının ayıp iddiası ve olası bir ayıp nedeniyle davacının uğradığı iddia edilen zararın tespit edilebileceğini ortaya koymuşlardır.
Taraflara bilirkişi raporunda bahsi geçen bilgi ve belgelerin sunulması için süre verilmiş, tarafların sunduğu belgeler bilirkişi raporuna karşı itirazların değerlendirilmesi konusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınmıştır. Bilirkişiler sundukları birinci ek raporda kök rapordaki görüşlerini yinelemişler, 18/01/2019 tarihli son ek raporlarında; sözü edilen bilgi ve belgelerin taraflarca dosyaya sunulmadığından davacının ayıp iddiası ve olası bir ayıbın teknik olarak kesinlik kazanmadığından ilgili muhasebe belgelerinin incelemeye alınmaması sonucuna varıldığını, birinci ek rapordaki görüşlerinin aynen geçerli olduğunu bildirmişlerdir.
Mahkememizin 21/06/2019 tarihli …. Esas …. Karar sayılı kararı ile “Toplanan tüm deliller karşısında; taraflar arasında davalının ürettiği plastik boru ve profillerin buna bağlı malzemelerin davacı tarafından Kazakistan’da satılması konusunda bayilik sözleşmesi imzalandığı, davacının davalıdan 2004 ve 2005 yıllarında aldığı bir kısım ürünleri ayıplı olduğunu ileri sürerek, kendisinin satış yaptığı şirketlerin kendisine reklamasyon faturası kestiğini bildirerek dava dilekçesinde ortaya konulan 545.502,75-USD karşılığı 637.691,00-YTL’nin davalıdan tahsilinin istendiği, davalı tarafından ürünlerin ayıplı olmadığı yönünde savunmada bulunulduğu, gerek bozma öncesi alınan teknik görüş içeren bilirkişi raporunda ve gerekse bozma sonrası alınan bilirkişi heyet raporunda da ortaya konulduğu üzere ayıplı ürünlerin ne kadar olduğu, Kazakistan Standartları Enstitüsü tarafından üzerinde inceleme yapılan ürünlerin ne kadarlık ayıplı üründen alındığı, bu haliyle ayıplı ürün miktarının tespitinin mümkün olmadığı, ayıplı olduğu iddia edilen ürünler üzerinde mahkemece yapılmış bir tespit bulunmadığı, dolayısıyla hangi faturalara konu ne kadar üründe ayıp olduğu, ayıbın niteliği konusunda kabul sonucu doğuracak yeterli delile ulaşılamadığından ispatlanamayan davanın reddine” karar verilmiştir.
Mahkememiz kararına karşı temyiz yoluna başvurulmuş Yargıtay …. Hukuk dairesinin 07/06/2021 tarihli … Esas …. Karar sayılı kararı ile “Taraflar arasında distribütörlük sözleşmesi imzalandığı, davacının davalıdan satın aldığı malları Kazakistana’a ihraç ettiği, Kazakistan’a ihraç edilen mallarda ayıp tespit edildiği, davalıdan satın alınan ürünlerin Kazakistan standartlarına uygun olmadığına dair Kazakistan resmi kurumlarının raporlarının davalıya bildirildiği, dava dışı firmalar tarafından ayıplı mallara ilişkin reklamasyon faturaları düzenlenerek davacıdan tahsil edildiği, davacının söz konusu reklamasyon faturaları tutarları toplamının davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının davalıdan satın aldığı malların ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususlarında toplanmaktadır. Davalı tarafından davacının faks yoluyla gönderdiği yazısına cevaben yazılan 17.12.2004 tarihli yazıda aynen “Faks mesajınızda belirtmiş olduğunuz şikayetler firmamıza da yansımakta olup, şikayetlerle ilgili bütün olanaklarımızı seferber ederek acil önlemler almaya çalışmaktayız. Sadece sizin firmanızdan değil diğer bayi ve distribütörlerimizden de benzer yönde profil yüzeylerinde çizikler, kasa ve orta kayıt bağlantılarında kod farklılıkları, kırılma ve ezilmemeler, PPRC borularda çatlama, kırılma ve folyolu borularda yaşanan sorunlar kısa süre sonra hammade değişikliği sebebiyle sona erecektir. Metal dişlilerdeki kaçırma şikayetleri metal kalitesi yükseltilerek ve orijinal hammadde kullanılmak suretiyle son bulacaktır. Anılan problemler firmamızın teknik bölümünün son günlerde en önemli sorunlarından olup gerekli kalıp yenileme ve hammadde iyileştirme çalışmalarımız devam etmektedir. Sorunun en kısa zamanda çözebileceğimizi umut ederek yaratmış olduğumuz problemlerin karşılıklı görüşmelerimiz neticesinde sona ereceğini, bu konuda üzerimize düşen görevleri yerine getireceğimizi belirtir, sizlerden vermiş olduğumuz zararlar için özür dileriz.” denilmiştir. Davalı yazısında açıkça, davacıya verilen mallarla ilgili diğer bayi ve distribütörlerde de şikayet geldiğini, bu konuda üzerine düşenleri yerine getireceğini belirtmiştir. Bu durumda davalı, davacıya verdiği mallara yönelik ayıbı kabul etmektedir. Bu nedenle davacı tarafından davalıdan alınan ve Kazakistan firmalarına ihraç edilen ayıplı mallarla ilgili ödenen reklamasyon bedelinin tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Toplanan tüm deliller ve uyulan Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 07/06/2021 tarihli … Esas …. Karar sayılı bozma kararı dikkate alınarak taraflar arasında distribütörlük sözleşmesi imzalandığı, davacının davalıdan satın aldığı malları Kazakistan’a ihraç ettiği, davalının 2004 ve 2005 yıllarında davacıdan alıp Kazakistan’a ihraç ettiği mallarda ayıp tespit edildiği, davalıdan satın alınan ürünlerin Kazakistan standartlarına uygun olmadığına dair Kazakistan resmi kurum raporlarının davalıya bildirildiği, dava dışı Busines Alliance firması tarafından davacıya 29/03/2007 tarihli 202.453,85 USD tutarlı Fırat Krom Kz firması tarafından 29/03/2007 tarihli 343.048,90 USD tutarlı reklamasyon faturalarının davacıya kesildiği, bu faturaların davacı defterinde kayıtlı olduğu, davacı tarafından davalıdan bahsedilen reklamasyon faturaları toplamı 545.502,75 USD’nin istendiği, davalının davacıya gönderdiği 17/12/2004 tarihli cevabi yazıda ayıbı kabul ettiği anlaşılmakla söz konusu reklamasyon faturaları bedeli toplamı olan 545.502,75 USD’yi davacının davalıdan talepte haklı olduğu, bu davanın dilekçesinde de 545.502,75 USD karşılığı 637.691,00 YTL’nin faizi ile davalıdan tahsilinin istendiği anlaşılmakla aşağıda belirtiltiği üzere davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili 02/01/2023 tarihli dilekçesi ile 545.502,75 USD zararın devlet bankalarının dolar para birimi için 1 yıllık mevduata uyguladığı en yüksek temerrüt faizi ile tazminine karar verilmesini istemiş ise de dava dilekçesinde 545.502,75 USD karşılığı 637.691,00 YTL istenmiş olmakla USD üzerinden değil talebe konu TL üzerinden dava değerlendirilerek kabul edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulüne, 637.691,00-TL nin(YTL) dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
2-Karar tarihi itibarı ile alınması gereken 43.560,67-TL harçtan peşin alınan 8.608,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 34.951,77-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 88.146,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 5.250,00-TL yargılama gideri, 13,10-TL başvurma harcı, 8.608,90-TL peşin harç olmak üzere toplam 13.872,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalı tarafça yapılan giderlerin davalı üzerinde bırakılmasına,
-Davacı tarafça yatırılan ancak sarf edilmeyip artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, oybirliği ile verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/03/2023

Başkan ….,
e-imzalı

Üye ….
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …..
e-imzalı