Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/373 Esas
KARAR NO : 2023/746
DAVA : İtirazın İptali (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2022
KARAR TARİHİ : 31/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı ile 31.08.2016 tarihli protokol uyarınca davalıya 140.000,00 TL para teslim ettiğini, protokolde her ne kadar inşaat yap-sat işlerinde kar ortaklığı yapılması hususu yer almış ise de, protokolün imzalanmasından sonra davalı ile müvekkil arasında bu hususta herhangi bir işlem yapılmadığını, mevcut protokolün müvekkili tarafından davalı borçluya para verilip teslim edildiğine yönelik delili olduğunu, bu nedenle protokolde yer alan ve müvekkili tarafından davalıya verilen paranın vade tarihinde ödenmesi hususu dışında taraflar arasında herhangi bir iş ortaklığı veya kar ortaklığı söz konusu olmadığını, müvekkili tarafından davalıya borç olarak verilen paranın teslim edildiği ancak vadesinde iade edilmediği hususuna yönelik olarak protokol icra ve dava dosyasına sunulduğunu, müvekkilinin davalı tarafa teslim ettiği 140.000,00 TL tutarındaki parası, vade tarihinde kendisine ödenmediğini, davalı tarafından, paranın ödenmesine yönelik hiçbir talebe olumlu yanıt verilmemesi üzerine, verilen paranın yasal faizi ile birlikte ödenmesi amacıyla icra takibi başlattığını, müvekkilinin aynı zamanda akrabası olan davalıya, müvekkili tarafından dava konusu alacağın ödenmesi amacıyla defalarca talepte bulunulmuş olmasına rağmen davalı taraf ödemede bulunmadığını, müvekkilinin alacağın tahsilini sağlamak amacıyla İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasıyla genel haciz yoluyla takip başlattığınını, davalının 14.10.2021 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu beyanla davalı tarafça icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından takibe dayanak yapılan protokol ve varlığı iddia edilen alacağın ticari bir kar ortaklığından kaynaklanmakta olduğundan ticari iş niteliğinde olduğu bu nedenle görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacının müvekkilinin yapmış olduğu ticaretine ortak olmak istediğini ve takip dayanağı protokolde belirtilen 140.000,00-TL’yi müvekkilin yetkilisi olduğu şirketin yapacağı inşaat işlerine vermiş olduğu 140.000,00-TL oranında kar ortağı olmak amacıyla verdiğini, davacı tarafından kar elde etmek amacıyla işletmesi için müvekkiline verilen paranın müvekkili tarafından işletilerek davacıya kısmi ödemeler ve nihayetinde 380.000,00-TL olarak iade edildiğini, dekontlar incelendiğinde ve taraflar arasındaki ticari ilişkiye dair bildirilecek tanıklar dinlendiğinde davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu ve anılan dava konusu icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunun sübuta ereceğini, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığının sabit olduğunu beyanla davanın reddine, müvekkili aleyhine başlatılan haksız takip sebebi ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DOSYANIN SAFAHATI
Eldeki davanın ilk açıldığında İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmiş olup mahkemenin 14/03/2023 tarih …E. … K.sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın Mahkememize tevzi edilmesi sonucu Mahkememizin işbu … esasına kaydı yapılarak Mahkememizce yargılamaya bu esas numarası üzerinden devam edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Eldeki dava, TTK 4/I maddesi gereğince mutlak ticari dava olup, TTK’ nın 5/A maddesi gereğince dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na, 7155 sayılı Kanunun 23. maddesi ile eklenen “dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesinin ilk iki fıkrasına göre; “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Arabuluculuk dava şartı eksikliğinin tamamlanabilir dava şartı eksikliği olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Zira arabuluculuk tarafların mahkeme yoluna başvurmadan uyuşmazlıkları bir araya gelerek çözmeleri, bu şekilde daha hızlı ve barışçıl yöntemler ile sonuca ulaşmaları ile mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacı ile getirilmiş alternatif bir çözüm yoludur. (Aynı yönde, İzmir BAM 11. HD’nin 2019/3103 E. 2019/1844 K., Ankara BAM 23. HD’nin 2020/1757 E. 2020/1466 K.sayılı ilamları )
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında; davacı tarafın eldeki davayı arabulucuya başvurmaksızın Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı, dava tarihinin 07/07/2022 olduğu, her ne kadar dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış ise de, mahkemece verilen görevsizlik kararı sonrasında dosya mahkememize gönderilmeden önce arabulucuya başvurulmadığı, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-(2) maddesinin 4. Cümlesinde “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar verilir.” düzenlemesine yer verildiği, anılan dava şartı eksikliğinin tamamlanabilir dava şartı eksikliği olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığı gözetildiğinde dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk dava şartı ihlal edildiğinden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Dava Şartı Yokluğu Sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2- Karar tarihiyle alınması gereken 269,85-TL harcın başlangıçta alınan 3.464,38-TL peşin harçtan mahsubu ile artan 3.194,53-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki AAÜT md. 7/2 gereğince 17.900,00-TLvekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kararın kesinleşmesi halinde, ayrıca karar yazmaya gerek görülmeden kalan gider avansının resen taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize yahut başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamını ödemek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/10/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı