Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/367 Esas
KARAR NO : 2023/654
DAVA : İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2023
KARAR TARİHİ : 03/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirkete bir zamanlar müvekkillerinin babasının da ortaklık ettiğini, bu dönemde ve halen şirket ortaklarından olan …’in, şirketin borçlarının çok olduğu iddiasıyla sürekli müvekkillerinden ve akrabalarından şirket borçlarını ödemek için borç istediğini, müvekkillerinin de şirketinin borçlarının ödenip daha sonra kendilerine ödenmesi için 18.12.2014 tarihinde davalı şirkete 8.670 EURO borç verdiğini, şirket ortaklarının el yazısı ile adi yazılı senet imzaladıklarını, mezkur senedin imzalanmasının akabinden 9 yıl geçmesine rağmen davalının hala müvekkillerinin borcunu ödemediğini, İzmir …. İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyasına haksızca itiraz ettiğini, başvurulan arabuluculuk görüşmesinde de borcu inkar ettiklerinden arabuluculuk sürecinin anlaşmazlıkla sonuçlandığını, davalı yanın süreci oyalamak ve zaman aşımını doldurmak niyetinde olduğunu, bu nedenle davalının mal kaçırma ihtimaline binaen icra dosyasındaki bedelin güncel kur üzerinden davalının mal varlığı üzerine ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini, davalının takibe itirazında haksız olup, işbu haksız itirazın kaldırılmasını, borçlunun mal kaçırma ihtimaline binaen şirket üzerine kayıtlı mallar üzerinde ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı iddiasına göre 18.12.2014 tarihli belge uyarınca davalı Şirkete 8.670 Euro borç verildiğini bunun iadesinin istendiğini, bu amaçla yapılan İzmir … İcra Dairesinin … Esas Sayılı dosyasına ait örnek 7 ödeme emrine müvekkili şirket vekili tarafından 09.01.2023 tarihli dilekçe ile borca itiraz edildiğini, anılan itiraz dilekçesinde belirtilen borcun aslına, ferilerine, faiz oranına ve borcu kabullenmemekle birlikte zamanaşımına yönelik tüm ve sair itirazlarını tekrar ettiklerini, davaya konu alacağa dayanak olarak gösterilen 18.12.2014 tarihli belgede belirtilen paranın hiçbir şekilde müvekkili şirket banka hesabına veya ticari defter kayıtlarına girmediğini, söz konusu belgede belirtilen bu paranın şirkete verilmediğini, aynı şekilde dava dilekçesinde belirtilen şirket ortağı …’in şahsi hesabına da anılan belgede belirtilen miktarda bir para girişi olmadığını, ayrıca davacıların babası olan o tarihteki şirket ortağı … hesabına da bu paranın verilmediğini, alacağı kabul etmemekle birlikte davacıların bu parayı babalarına ödemiş olsalar dahi bu paranın şirket kayıtlarına girmediğini, aksine bu parayı davacıların davalı şirkete verdiklerinden bahsettiklerini, dolayısıyla davacıların bu iddialarını kabul etmediklerini, yine alacağın varlığını kabul etmemekle birlikte zamanaşımı definde bulunduklarına, bu sebeplerle davanın reddi gerektiğini belirterek, davanın reddine, davacıların icra takibi kötüniyetle açıldığından takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan adi yazılı senetten kaynaklı İzmir …. İcra Dairesi’nin … Esas Sayılı dosyasında davalı şirket hakkında başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali davasıdır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir. Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile Asliye hukuk mahkemeleri ile Asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davanın davacıların davalı şirkete 18.12.2014 tarihinde vermiş oldukları 8.670,00 Euro borcun davalı şirket tarafından ödenmediği iddiası ile başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali davası olduğu, davanın tüketim ödüncü sözleşmesine dayalı olarak açıldığı, bu yönüyle davanın mutlak ticari dava olmadığı, davacıların davalı şirket ortağı olmadıkları gibi yapılan tacir araştırmasında da tacir olmadıkları bu nedenle de açılan davanın nispi ticari dava olarak da nitelendirilemeyeceği, bu nedenlerle davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olmadığı, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu kanaatine varılmakla davanın görevsizlik nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın GÖREVSİZLİK NEDENİ ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2- Görevli Mahkemenin İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4- 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereği kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde iş bi dosya resen ele alınarak Mahkememizce davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
5- Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verilmesine, davanın açılmamış sayılma şartları oluştuğu takdirde yargılama giderleri konusunda MAHKEMEMİZCE KARAR VERİLMESİNE,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/10/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı