Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/887 E. 2023/119 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/887 Esas
KARAR NO : 2023/119

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 31/10/2022
KARAR TARİHİ : 21/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir Arabuluculuk Bürosunun … numaralı dosyası kapsamında yapılan arabuluculuk görüşmesi neticesinde anlaşmaya varılamadığını, Müvekkili İzmir 13. İcra Dairesinin …E. sayılı dosyası ile borçlu şirket hakkında örnek 7 ilamsız icra takibi yaptığını, Ödeme emrini alan borçlu haksız ve mesnetsiz bir şekilde borca itiraz etmiş ve başlattığımız takibi durdurulduğu, Müvekkil firma denetim ve danışmanlık hizmeti veren bir firma olduğunu, Ticaret hayatında uzmanlık gerektiren konularda alanında uzman ve yetkin kişiler ile hizmet verdiğini, Davalı – borçlu ile de aralarında güven ilişkisine dayanan ticari ilişkileri mevcut olduğunu, Bu güven ilişkisinden dolayı taraflar arasında yazılı bir hizmet sözleşmesi imzalanmamış olsa da 2017-2021 yılları arasında taraflar arasında Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde teşvik işlemlerine yönelik danışmanlık hizmeti verildiğini, bu hususta taraflar arasındaki mail yazışmaları, fatura ve ödeme dekontları cari kayıtlara yansıdığını, Müvekkili sözleşme gereğince davalı-borçlu tarafın yasalarca tanınmış cari ve geçmiş dönem teşvik hakları konusunda danışmanlık ve Sosyal Güvenlik Kurumundan varsa bu yönde alacağı için çalışma yapma borcu altına girdiğini, mail yazışma içeriklerinin bilgi verilenler kısmı da incelendiğinde davalı borçlu firmanın insan kaynakları ve mali işler departmanının da konudan haberdar olduğu ve iş ve işlemleri takip ettiği anlaşılacağını, Bu haliyle davalı borçlu tarafın bu şekilde bir borcunun olmadığını iddia etmesi kötü niyetli olarak borcunun tahsilini geciktirtiğinin kanıtı olduğunu, mailler ile müvekkil firma davalı borçlu firmaya danışmanlık hizmetini sunduğunu bildirdiği gibi 2017-2020 tarihleri arasında bu konu hakkında karşılıklı birçok mail yazışmaları yapılmış, davalı borçlu firmanın yukarıda kısaca yer verdiği maillerine de müvekkili firma cevap verdiğini, Bu mail yazışmaları ile dava dilekçemize ek yapmış olduğumuz tüm mail yazışmaları incelendiğinde taraflar arasında hizmet akdi ilişkisinin kurulduğu ve müvekkil tarafın üzerine düşen borcu ifa ettiği anlaşılacağını, Müvekkil ile davalı-borçlu arasında geçmişe dayanan güven ilişkisinden kaynaklı sözlü hizmet sözleşmesi olduğunu, Hizmet sözleşmesi iki taraflı ve karşılıklı (sinallagmatik) sözleşme olup, hem 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda hem de 4857 sayılı İş Kanunu’nda tanımlandığını, Müvekkili firma davalı borçlu tarafa cari dönem teşvik çalışmalarına ilişkin sunduğu hizmet karşılığı düzenlediği fatura bedellerini davalıdan tahsil etmiş ancak geçmiş dönem teşvik çalışmasına ilişkin sunduğu hizmetin bedeli müvekkil firmaya ödenmediğini, Davalı-borçlu borca itiraz dilekçesinde takip dosyasına ilişkin takip dayanağı faturalardan kaynaklı hiçbir borçlarının olmadığını ve hizmet almadıklarını beyan ettiğini, Davalı borçlu icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ise de bu itirazın hukuki bir bağlayıcılığı olmadığı için itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğini, Davalı borçlu tarafça yapılan itiraz sonucu, 01/04/2022 tarihinde İzmir 13. İcra Dairesince takibin durmasına karar verilmiş olup işbu davayı bir yıllık dava açma süresi içinde açmış olduklarını, İzmir 13. İcra Dairesinin …Esas sayılı dosyasına vaki itirazın 88.495,86 TL üzerinden iptali ile takibin devamına, Haksız itiraz nedeniyle 88.495,86 TL’nin %20’sinden aşağı olmamak üzere belirlenecek olan icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle;Müvekkilin davacıya borcunun olmadığını, Davacı ve davalı anonim şirket olup, aralarında hizmet alınmasına ilişkin yazlı bir sözleşmesi olmadığını, Davacı da bu hususu kabul ettiğini, Hizmet sözleşmesinin kurulabilmesi için yazılı şekil şartı bulunmadığını, Sözleşmenin ana unsurlarında icap ve kabulün olması sözleşmenin kurulması için yeterli olduğunu, Sözleşmenin ana unsurları yapılacak iş ve bedeli olduğunu, Satıcı tarafından işin ayrıntılarının ve bedelinin yer aldığı icabın yapılması ve işi yaptıran tarafından da kabulün bulunması ile sözleşme kurulmuş olacağını, Davacı tarafından müvekkiline bildirilmiş bir icap olmadığını, Aynı şekilde müvekkili tarafından davacıya bildirilmiş herhangi bir kabul olmadığını, Konuyu ayrıntılı incelersek, davacı, hangi işi yapacağını, hangi yıllara ait geçmiş dönem teşvik çalışması yapacağını, ve bu çalışma sonucunda teşvikten yaralanılması halinde ne kadar bedel alacağını bildiren bir icapta bulunmadığını, Aynı şekilde ortada herhangi bir icap olmadığından dolayı, müvekkil tarafında da kabul edilmiş herhangi bir teklif bulunmadığını, yukarıda açıklandığı üzere icap ve kabul olmadığından ve müvekkil şirket yetkililerinin de bildirimleri olmadığından davacı ile müvekkil şirket arasında geçerli hizmet alım sözleşmesi bulunmadığını, Davacının alacak talebinde bulunduğu fatura ve -postalarda işin ne olduğu ve bedelinin ne olduğu bilgisi yer almadığını, 86.117,60 TL danışmanlık bedeli, fatura düzenlenmeden önce taraflarca anlaşmaya varılmış bir bedel olmadığını, Davayı ve davacının iddialarını kabul manasına gelmemek kaydıyla; Dava dilekçesinde davacının alacağına hak kazanabilmesi için müvekkilin yararlandığı teşviklerin müvekkile ödenmesi gerektiği veya mahsup işleminin yapılması gerektiği belirtildiğini, Dava dilekçesinde ve delillerde teşviğin ödendiğine ilişkin bir belge veya bilgi yer almadığını, Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davacının alacak talep ettiği fatura içeriğine ilişkin taraflar arasında anlaşma yapılmadığını, Davacı fatura konusu hizmeti müvekkile sunmadığını, 6 farklı şirketin borcundan müvekkil sorumlu olmadığını, Temerrüd olmadığından takip öncesi faiz işletilemeyeceğini, Faturanın hangi dönem teşvik işi için ve bedelinin de nasıl belirlendiği belirsiz olup, somut olarak ispat edilemediğini, Davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Yukarıda açıklanan ve resen dikkate alınacak nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, haksız icra takibi nedeniyle icra takip miktarının en az %20 si kadar tazminatın tarafımıza ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Arabuluculuk son tutanağı, 13. İcra Dairesinin …E. sayılı dosya evrakları, Davalı ile davacı arasındaki arasındaki mail dökümleri, Takibe konu 1 adet fatura, Davalı tarafın Kartal 23.Noterliğinin 16.12.2021 tarih ve …yevmiye no.lu ihtarnamesi.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İzmir 13.İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasında fatura nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı süresinde açmış oluğu itirazın iptali davasında; taraflar arasındaki sözlü hizmet sözleşmesine istinaden davalının 2017 – 2021 yılları arasında sosyal güvenlik kurumu nezdinde teşvik işlemlerine yönelik danışmanlık hizmeti verilmesi konusunda anlaştıklarını davacı tarafça bu hizmeti yerine getirildiği, sözlü sözleşme gereğince yerine getirilen hizmet bedeli yönünden davalıya düzenlenen faturaların ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibinin davalı tarafça yapılan itirazın iptaline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde; taraflar arasında davalının SGK’daki işlerinin takibi amacıyla yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davalının bu konuda herhangi bir kabulünün ve davalı tarafından kabul edilmiş herhangi bir teklifin bulunmadığı, her ne kadar davacı taraf e posta yazışmalarını delil olarak bildirmiş ise de; ilgili kişilerin yetkisiz kişiler olduğunu, yetkisiz kişilerin e postalarını kabul etmediklerini, taraflar arasında sözlü ya da yazılı olarak geçerli hizmet alım sözleşmesi bulunmadığının davacının bir alacağının bulunmadığını, sadece davalı şirketin teşvik alacak talebinde bulunulduğu iddiasıyla davalının borçlu olarak nitelendirilemeyeceği, davalının SGK giriş şifrelerinin davacı ile paylaşmadığını, davalıya ait özel ve ticari belgeleri davacı ile paylaşmadıklarını, davacının alacak talebinde bulunduğu faturaya konu işlemleri yapmadığını, davacının delil listesinde davalı şirket dışında … Ltd. ŞTİ., … Elektrik LTD. ŞTİ., … Profil LTD. ŞTİ., … Tarım A.Ş., … LTD. ŞTİ., … …. LTD. ŞTİ.’nin geçmiş dönem teşvik işlerini yaptığı belirtilerek üçüncü şahıs dava dışı şirketlere sunulan hizmet bedelinin davalıdan talep edildiğini, bu şirketlerin ayrı tüzel kişilikler olduğunu, davalıdan bu şirketlere sunulan hizmet bedelinin talep edemeyeceklerini, davalının bu hizmetler nedeniyle takibe konu faturaya sekiz gün içerisinde Kartal 23.Noterliğinin … yevmiye, 16 Aralık 2021 tarihli ihtarnamesi ile itiraz ettiklerini ve faturayı iade ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı taraf dava konusu icra takibine konu faturayı kabul etmemiş iade etmiş ve ayrıca taraflar arasında sözlü ya da yazılı olarak davacının iddia ettiği gibi bir hizmet sözleşmesinin bulunmadığını savunmuştur. Davalının herhangi bir hizmet sözleşmesinin bulunmadığı savunması karşısında davacının davalı ile davalı şirketin SGK teşvik işlemlerine yapmak üzere sözlü olarak anlaşıldığı hususunda ispat külfeti davacıya aittir. Davacı vekili duruşmadaki beyanında her ne kadar SGK teşvik işlemlerine yönelik hizmetleri davacı tarafın sunduğunu belirtmiş ise de; yine beyanında davalı firmanın SGK veri girişine ilişkin şifrelerini kullanarak işlemler yapıldığını belirttiği, davalı tarafın davalı şirketin şifrelerinin davacı ile paylaşılmadığına yönelik savunması dikkate alındığında; davacının davalı ile geçmiş dönem SGK teşvik işlemlerinin yapılması amacıyla taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesini ispat edemediği davalı tarafın davacı tarafça davalıya gönderilen faturaya süresinde itiraz etmiş ve iade etmiş olduğu, bu nedenle tarafların ticari defterlerinin incelenmesi de sonucu etki etmeyeceği, davacının sunmuş olduğu delillerle davalıdan alacaklı olduğunun ispat edemediği kanaatine varılmakla, davanın reddine, davacı taraf icra takibinde kötü niyetli olmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90-TL harcın peşin alınan 1.068,81-TL harçtan mahsubu ile kalan 888,91-TL harcın karar kesinleşince davacıya iadesine,
4-Yapılan harç ve masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki AAÜT gereğince belirlenen davanın red edilen bölümü üzerinden hesaplanan 14.159,34-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
7-Kararın kesinleşmesi halinde, ayrıca karar yazmaya gerek görülmeden kalan gider avansının derhal taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize yahut başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamını ödemek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/02/2023
Katip…….
e-imzalıdır.

Hakim…….
e-imzalıdır.