Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/735 E. 2022/1009 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/735 Esas
KARAR NO : 2022/1009

DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/06/2022
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 29/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Çeşme ASHM’nin … esas sayılı dosyasına sunulan dava dilekçesinde özetle; davanın konusunun müvekkili ile davalı S.S … Sitesi İşletme Kooperatifi arasında akdedilen “Hizmet Alım Sözleşmesinin ” davalı S.S … Sitesi İşletme Kooperatifi tarafından haksız bir şekilde feshedilmesi neticesinde müvekkilinin yoksun kaldığı kâr ve bu haksız fesih sebebiyle uğranılan maddi ve manevi kayıp neticesinde istenilen maddi ve manevi tazminat olduğunu, taraflarınca ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olan zorunlu arabuluculuk müessesesine başvurulduğunu fakat davalı ile anlaşma sağlanamadığını, anlaşamamazlık ile sonuçlanan , dava şartı arabuluculuk son tutanağını ekte sunduğunu, ayrıca müvekkili ile davalının fesih sonrası karşılıklı ihtarlarını da ekte sunduğunu, tarafların yıllık 20.000 TL peşin kira bedeli üzerinde anlaşmış olup, davalı yönetim tarafından kiranın bankaya ödenmesi değil elden ödenmesi istendiğini, bunun üzerine müvekkilinin site yönetimine itiraz edip makbuz istediğini söylemesine rağmen yönetimce: ” senet yapalım ödendiğinde onu veririz” dendiğini, müvekkilinin de kirasını peşin olarak ödeyerek ekte sunulu senedini aldığını, site yönetiminin karar defterine 21 numara ile kaydedilen fesih kararının müvekkiline 09.11.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, ilgili işletmeyi bir önceki dönem olan 2018-2019 yılı döneminde de kiralayan kişinin … olmasına rağmen onun adına havuzlu plaj işletmesini yine müvekkilinin yaptığını, site sakinlerinin hizmet ve hijyen konusundaki fazlaca memnuniyeti ve ısrarları neticesinde bu sefer site yönetimi ile müvekkilinin arasında “hizmet alım sözleşmesi” akdedilmesi neticesinde müvekkilinin havuzlu plaj tesislerini resmi olarak işletmeye başladığını, müvekkili tarafından işletilen bu tesisin bir aile işletmesi olup annesi … , babası … ve halası … ‘ da tesisisin işletmesinde aktif rol oynadığını, lakin site yönetiminin müvekkilinin sözleşme ile üzerine düşen tüm edimlerini ifa etmesine rağmen; işletmecilerin üyelere karşı saygısız söz ve hareketleri, “beğenmeyen gelmesin” tarzı yaklaşım , rottweiler cinsi saldırgan köpek besleme, temizlik ve hijyene dikkat etmeme…. gibi gerekçelerle fesih ihbarı içeren karar defterindeki 21 nolu karardaki gibi hiçbir dayanağı olmayan haksız ithamlarla müvekkilinin tarafı olduğu “Hizmet Alım Sözleşmesini” feshedip müvekkilin telafisi mümkün olmayan maddi ve manevi büyük kayıplar yaşamasına sebep olduğunu, müvekkilinin ve işletmede aktif rol oynayan aile üyelerinin, işletme müşterilerine ve üyelerine karşı adab-ı muaşeret kuralları içinde davranarak nasıl hizmet ettiklerini, nezaketten , hijyenden ve temizlikten asla taviz vermedikleri tanık beyanları ile de sübuta ereceğini, bir önceki dönem … adına olan işletmeyi fiili olarak işleten ve yoğun ısrarlar sonucu ihaleyi kendisi alan müvekkiline, işletmeyi iki dönem üst üste veren yönetimin, aslında memnuniyetinin bir örneğini göstermiş olduğunu, site yönetimi “saldırgan bir cins” ithamıyla müvekkilinin köpeğini pitbull ırkı ile aynı kategoriye koyduğunu ancak bu köpeğin hiç kimseye en ufak saldırgan davranışta bulunduğuna dair bir vakıa olmadığını, kaldı ki bir çok site sakinin de köpeğinin olduğunu, site yönetimince köpek beslenemeyeceğine ilişkin alınmış herhangi bir karar bulunmadığını, müvekkilinin site personeli …’ e tokat atıp hakaret ettiği iddiasının asılsız olduğunu, aksine site yönetimince, sözleşme feshinden sonra müvekkilinin işletmedeki özel alanına ve işlettiği alana ait tüm alana dışarıdan anahtar temin edilmek suretiyle izinsiz girildiğini, yönetimce yapılan bu ağır mülkiyet ihlali neticesinde , sitenin korunaklı ve güvenlik hizmetli bir yer olması sebebiyle müvekkilinin iş yerinde sakladığı 20 adet kulpsuz cumhuriyet altın ile 10 adet çeyrek altının kaybolduğunu, site yönetimince, müvekkilinden alacaklı olduğunu sözlü bir şekilde beyan eden … adlı şahısa , müvekkilinin işletmedeki iş ile ilgili tüm eşyaları verilmiş olup tüm bu hadiselerin Çeşme Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı Delil Tespiti konulu dosyasına ve Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen müvekkilinin babası …’ın müşteki olduğu … soruşturma numaralı dosyaya yansıdığını, Savcılık soruşturmasının halen devam etmekte olduğunu, dilekçesinde arz ve izah ettiği nedenlerle müvekkilinin davalıdan talep edebileceği maddi tazminat alacağının HMK 109.maddesi çerçevesinde, temerrüt tarihinden itibaren en yüksek ticari avans faizinin işletilerek, maddi tazminat gereği kısmi dava olarak, bilirkişi raporu sonrası ıslah haklarını kullanarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla mahrum kalınan kar, site yönetimince 3.kişiye devrolunan müvekkiline ait eşyaların bedeli, yönetim tarafından müvekkilinden 20.000 TL yıllık kira bedeli alınmasına rağmen 1 yıl dolmadan sözleşmenin haksız feshedilmesi sebebiyle müvekkiline geri iade edilmesi gereken tutar , kaybolan altınların bedeli, zayi olan balıklar olmak üzere; şimdilik 10.000 TL ‘ maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ettiğini, temerrüt tarihinden itibaren en yüksek ticari avans faizinin işletilerek 40.000,TL manevi tazminatın, davalıdan tahsilini talep ettiğini, ayrıca yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
Adı geçen Çeşme ASHM tarafından taraf teşkili sağlanmadan yapılan inceleme neticesinde 30/06/2022 tarih ve 2022/396 karar sayılı ilam ile 08/07/2021 tarih ve 31535 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin İzmir ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesi ile mahkememizin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatının kaldırıldığı, görev kuralları kamu düzeninden olup, HMK’nin 114/1-c fıkrası uyarınca mahkemenin görevli olmasının dava şartlarından olduğu, yine HMK’nin 115/1 hükmüne göre mahkemenin görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetmesi gerektiği, Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/15-2141 Esas, 2019/442 Karar sayılı kararında “(…)mahkemece dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi, 6100 sayılı HMK’nın 115/1. ve 138. maddeleri ve usul ekonomisi uyarınca mümkündür.” şeklindeki kararı da gözetilerek usul ekonomisi gereğince mahkememizin görevsizliğine görevli mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine dair karar verildiği ve kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmakla tevzisi üzerine Mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydedildiği görülmüştür.
Mahkememizce dava dilekçesinin tebliği üzerine davalı yan vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile akdedilen sözleşmenin davalı Kooperatif tarafından davacının sözleşmeye aykırı davranış ve tutumları nedeniyle feshedildiğini, davacı ile davalı Kooperatife ait plajlardan biri olan… Plaj isimli tesiste yiyecek-içecek servisi yapılması, çevresel bakım ve temizlik hizmetlerini içeren tesis işletme sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmenin “İşletme Şartları ve İşletmecinin Sorumlulukları” başlıklı bölümünde özellikle davacının işletmeyi üstlendiği tüm alanlarda temizlikten sorumlu olduğu, plaj büfeleri ve restoranın hijyen kurallarına uygun bir vaziyette tutulacağı, işletmeci ve diğer çalışanların mesai saatleri içinde alkol almayacağı, tüm site sakinleri ve misafirlerine gerekli nezaket ve saygı kuralları içinde hizmet vereceği düzenlenmişse de davacı tarafın defalarca bu maddeler hilafına davranışlar sergilediği, davalı tarafça sözleşmenin hukuka uygun şekilde feshedildiğini, davalı Kooperatif Yönetimi’ne; davacının bu sözleşmede yer alan temizlik ve genel hijyen kurallarına aykırı biçimde hizmet verdiği, hizmet sırasında kaba, hakaretamiz ve saygısızca davranışlarda bulunduğu konusunda bir çok şikayet ulaştığını, davacının babası olan
… adlı kişinin Kooperatif sakinlerine son derece nezaketsiz davrandığı, küfür ettiği, bazı üyelere fiziksel müdahaleye teşebbüs ettiği ve hatta bir misafire tokat attığının bildirildiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde; dosya tarafları arasında 27/04/2020 tarihinde hizmet alım sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin 04/11/2020 tarihinde davalı yanca fesih edildiği, sözleşme konusunun davalıya ait plajlardan biri olan … plaj isimli tesiste yiyecek-içecek servisi yapılması, çevresel bakım ve temizlik hizmetlerini içerdiği konularında bir uyuşmazlık olmadığı tespit edilmiştir.
Dosya tarafları arasındaki uyuşmazlığın sözleşmenin davalı yanca fesihinin haklılık teşkil edip etmediği, söz konusu fesih sebebi ile davacının mahrum kalınan kardan kaynaklı tazminat hakkının olup olmadığı, davalı tarafça davacıya ait eşyaların 3. Bir kişiye teslim edilip edilmediği, edilmiş ise bundan kaynaklı davacının eşya bedelini davalıdan talep edip edemeyeceği, davacının davalıdan sözleşmenin feshinden kaynaklı fazlaca kira bedeli alacağı olup olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden işletilen plajdaki tesiste davacının altınlarının kaybolup kaybolmadığı kaybolmuş ise bundan davalının sorumlu olup olmayacağı, davacının yine fesihten kaynaklı balık zayiatı sebebi ile zararı olup olmadığı ve ayrıca söz konusu fesih ve sonraki eylemler sebebi ile davacının ticari itibarının zedelenip zedelenmediği ve bu kapsamda davalıdan manevi tazminat talebinde bulunup bulunamayacağı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar taraflar arası uyuşmazlık yukarıda belirtildiği şekilde oluşa geldiği anlaşılmakta ise de mahkememizce dava konusu uyuşmazlık göz önüne alındığında ticaret sicil ve vergi dairelerine yazılan müzekkereler sonucu mahkememiz davacısı …’in ticaret sicil’de herhangi bir kaydı olmadığı gibi vergi dairesinde kaydı bulunmakta ise de işletme hesabına göre defter tuttuğu ve tutarların esnaf faaliyeti sınırlarını aşmadığı bu nedenle Mahkememiz davacısının tacir olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığı kanaatine varılmakla dosya kapsamında öncelikle görev yönünden ön inceleme aşamasına geçmeden evvel değerlendirme yapılmıştır.
Mahkemelerin görevi, dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gereken bir husustur ve 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin kanunla belirleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu belirtilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile asliye hukuk mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Yukarıdaki belirilen yasal mevzuat kapsamında somut uyuşmazlığın değerlendirilmesi neticesinde her ne kadar davacı yanca Mahkememiz nezdinde iş bu dava açılmış ise de yukarıda belirtildiği gibi davacının tacir olmadığı bu nedenle ortada nispi nitelikte bir ticari davanın bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin içeriği göz önüne alındığında ortada mutlak nitelikte bir ticari davanın da bulunmadığı göz önüne alınmakla uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemeleri nezdinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılarak davanın görevsizlik nedeni ile usulden reddi ile karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın GÖREVSİZLİK NEDENİ ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereği kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde iş bi dosya resen ele alınarak Mahkememizce davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4- Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verilmesine, davanın açılmamış sayılma şartları oluştuğu takdirde yargılama giderleri konusunda MAHKEMEMİZCE KARAR VERİLMESİNE,
5- Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/12/2022

Katip
¸

Hakim
¸