Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/566 E. 2023/152 K. 03.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/566
KARAR NO : 2023/152

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ : 30/06/2022

BİRLEŞEN İZMİR 2. ATM ‘NİN …..ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 11/10/2022
KARAR TARİHİ : 03/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil ve Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde, davalı şirketin tür değişikliği öncesinde şahıs şirketi olduğu sırada şahıs şirketi yetkilisi ile dava dışı arsa malikleri … ve … arasında, …… Mah. …….. ada…….. parsel sayılı taşınmaz ile ilgili İzmir 32. Noterliğinin 14.07.2016 tarih, …yevmiye numaralı ”Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” düzenlendiğini, daha sonra davalı şirketin tür değişikliği ile tüzel kişilik kazandığı ve böylece davalı şirket ile arsa malikleri arasında İzmir 14.Noterliğinin 04.01.2018 tarih …yevmiye numaralı ek sözleşme düzenlendiği, iş bu sözleşme ile… mahallesi … pafta … ada,…..parsel sayılı arsa üzerinde yapılacak yapıların inşaatın yapımı işini üstlenen davalı şirket temsilcisi …ile müvekkili şirket temsilcisi … arasında üstlenilen projeyi yatırımın ve inşaatın yapılması için 04/08/2016 tarihli “İŞ ORTAKLIĞI SÖZLEŞMESİ” yapıldığını, sözleşmenin 2/a maddesi uyarınca …veya …’nın ortak veya ayrı ayrı kuracakları sermaye şirketininde iş veren tarafında yer alan gerçek kişilerin yerine geçebileceğini, bu kez … Yapı Otomotiv Sanayi Ticaret Anonim Şirketi ile … Otomotiv Gıda San. Ve Tic. A.ş.’ye tüzel kişilik kazandırılarak taraflar arasındaki sözleşmenin devam mahiyetinde 14/10/2017 tarihli iş ortaklığı sözleşmesinin akdedildiğini, 04/08/2016 tarihli sözleşmenin 15.maddesi uyarınca her hak edişte müteahhit firmaya serbest bırakılacak olan bağımsız bölüm, mesken ve dükkanların tapusunun …veya kuracağı şirketten …ve … iş oranı hisse oranında akabinde devredilebileceğinin düzenlendiğini, taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 14.maddesi gereğince arsa maliklerinden hak ediş karşılığında ferağı alınan taşınmazların projenin tamamlanıp işin feshine gerek olmaksızın taraflar arasında bölüşülmesi gerektiğini, proje kapsamında iş akışı ve buna bağlı arsa payı hak edişlerinden gelen bağımsız bölüm mülkiyetlerinde bu şekilde paylaşıldığını, taraflar arasındaki iş ortaklığı ilişkisinin sözleşme hükümleri kadar aralarında oluşan iş akış teamüllerine uygun olarak yerine getirildiğini, bu güne kadar arsa maliklerinde devredilen taşınmazların satılarak bedelinin işte kullanılması veya bölüşülmesi konusunda sorun ortaya çıkmamışken davalı şirkete devredilen 33 ve 34 nolu bağımsız bölümleri 1/2 oranındaki hisselerin davacıya devrinin sağlanmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla……..mahallesi ……. ada, …….parsel sayılı taşınmazın 33 ve 34 nolu bağımsız bölüm numaralı tapularının davalı adına olan 1/2 hisse itibariyle tapunun iptali ile davacının adına tapuya tesciline İzmir 4. ATM 2022/131 D. İş sayılı 15/06/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde, taraflar arasındaki 14.10.2017 tarihli iş ortaklığı sözleşmesinin 16. İhtilafların Çözümü-Hakeme Başvurma maddesinin bulunduğunu, davanın usulden reddinin gerektiğini, 04.08.2016 tarihli iş ortaklığı sözleşmesinin dava konusu uyuşmazlığı tarafları olan şirketler yönünden geçersiz olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın uygulanamayacağını, dava konusu edilen 33 ve 34 nolu bağımsız bölümlerin tapusunun devrinin talep edilmesinin taraflar arasında düzenlenen 14.07.2017 tarihli sözleşmeye aykırı olduğunu, 14.10.2017 tarihli İş Ortaklığı Sözleşmesi’nin 8. Maddesinin ”Ortak Girişim tüm hak ve yükümlülüklerinin sona ermesinden sonra üzerinde anlaşma sağlanan kar veya zarar taraflarca yukarıdaki payları oranında paylaşılacaktır.” hükmünü içerdiğini, ortak girişimin henüz tasfiye aşamasına girmediğini, taraflar arasındaki hak ve yükümlülüklerin devam ettiğini, tarafların ortak girişim sona erdikten sonra elbirliği ile adi ortaklığı tasfiye ederek, kar ve zararı bölüşebileceklerini, 14/07/2016 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vadi ve arsa payı karşılığı sözleşmesinin 25. maddesinde devir yasağı bulunduğunu, davalının davacıdan mal kaçırma halinin söz konusu olmadığını ileri sürerek, davanın reddi savunulmuştur.
Birleşen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin ………. Esas sayılı davasında davacı vekili dava dilekçesinde; asıl davada dayanılan iş ortaklığı sözleşmeleri ve kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılarak, davalının iş ortaklığı adına yapımı süren binanın ortaklar arasında paylaşılması gereken 12. ve 17 nolu bağımsız bölümlerin arsa maliklerinden devir alınarak, davalı tarafça davacıya haber verilmeksizin satışının yapıldığını ve satış bedelinden davacıya düşen payın ödenmediğini, satış bedellerinin tapuda düşük gösterildiğini, davalı şirketin alacaklılarından mal kaçırmaya yönelik iş ve eylemlerde bulunduğunu ileri sürerek, 12. ve 17. nolu bağımsız bölüm taşınmazların mahkemece belirlenecek rayiç bedellerinin 1/2 sine tekabül eden alacağın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.500.000,00-TL alacağın satış tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili birleşen dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde, taraflar arasındaki 14.10.2017 tarihli iş ortaklığı sözleşmesinin 16. İhtilafların Çözümü-Hakeme Başvurma maddesinin bulunduğunu, davanın usulden reddinin gerektiğini, ayrıca dava dilekçesinde 04.08.2016 tarihinde düzenlendiği iddia edilen iş ortaklığı sözleşmesinin 14.10.2017 tarihinde imzalanarak yürürlüğe girdiğini, bu nedenle 04.08.2016 tarihli sözleşmenin taraflar arasında geçersiz olduğunu, dava konusu edilen 12 ve 17 nolu bağımsız bölümlerin satış bedelinin 1/2 payının ödenmesinin talep edilmesinin taraflar arasında düzenlenen 14.07.2017 tarihli sözleşmeye aykırı olduğunu, 14.10.2017 tarihli İş Ortaklığı Sözleşmesi’nin 8. Maddesinin ”Ortak Girişim tüm hak ve yükümlülüklerinin sona ermesinden sonra üzerinde anlaşma sağlanan kar veya zarar taraflarca yukarıdaki payları oranında paylaşılacaktır.” hükmünü içerdiğini, ortak girişimin henüz tasfiye aşamasına girmediğini, taraflar arasındaki hak ve yükümlülüklerin devam ettiğini, tarafların ortak girişim sona erdikten sonra elbirliği ile adi ortaklığı tasfiye ederek, kar ve zararı bölüşebileceklerini, ayrıca davalı şirketin alacaklılarından mal kaçırmaya yönelik iş ve eylemlerde bulunduğu iddiasının doğru olmadığını ileri sürerek, davanın reddi savunulmuştur.
Taraflarca dosyaya sunulan iş ortaklığı sözleşmeleri, düzenleme şeklinde taşınmazın satış vaadi ve arsa payı inşaat sözleşmesi, tapu kayıtları incelenmiştir.
İzmir 32. Noterliğinin 14.07.2016 tarihli, …yevmiye numaralı, düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı inşaat sözleşmesinin, ….. Mah., …….Ada, …… parselde yapılacak binaya ilişkin olarak arsa sahipleri … ve … ile müteahhit olarak …arasında imzalandığı anlaşılmıştır. Bu sözleşmeye ek olarak asra sahipleri … ve … ile müteahhit … Yapı Otomotiv san ve tic. A.ş arasında İzmir 14. Noterliğinin 14.01.2018 tarihli, ……… yevmiye numaralı ek sözleşmenin düzenlendiği saptanmıştır.
…ile … arasında İzmir 32. Noterliğinin 14.07.2016 tarihli… yevmiye numaralı …ada….Parselde bulunan arsa üzerine yapılacak olan binanın ortaklaşa yapılması konusunda 04.08.2016 tarihli iş ortaklığı sözleşmesi atfedilmiş, daha sonra aynı konuda iş ortaklığının taraflarının şirketleri olan … Yapı Otom. San. Ve Tic. A.Ş. ile … Otom. Gıda San.ve Tic. A.Ş. Arasında 14.10.2017 tarihli iş ortaklığı sözleşmesi imzalanmıştır.
Davanın tarafı olan şirketlerce iş ortaklığı sözleşmesi gereği yapımı gerçekleştirilen binadaki müteahhite düşen bağımsız bölümlerden arsa sahibi tarafından müteahhide devreden 33 ve 34 nolu bağımsız bölümlerin 1/2’sinin tapusunun iptali ile davacı adına tescilinin asıl davanın konusu olduğu, ayrıca davalı tarafından satışı gerçekleştirilen 12 ve 17 nolu bağımsız bölümlerin gerçek değerlerinin tespit edilerek 1/2’sinin davacıya verilmesinin birleşen davanın konusunu oluşturduğu anlaşılmıştır.
Asıl ve birleşen davada, tahkim itirazında bulunularak davanın usulden reddi talep edilmiştir. 04.08.2016 tarihli iş ortaklığı sözleşmesinin 17. Maddesinde ”Tüm anlaşmazlıklar, Türk HMK ‘nun tahkim hükümlerine göre çözüme bağlanacaktır. Anlaşmazlıkta Türk Maddi Hukuk hükümleri uygulanacak ve bu hükümlere göre anlaşmazlıklar çözülecektir. Tahkim yeri İzmir’dir. İhtilafların çözümü için yetkili merci İzmir Mahkemeleridir. Hakem kararı isteyen taraf hakem ücretlerini ve tahkim giderlerini yatıracaktır. Bu ücret ve giderler daha sonra hakem heyetinin kararına göre bölüşülebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Taraflar arasındaki 14.10.2017 iş ortaklığı sözleşmesinin 16. Maddesinde de aynı hükme yer verilmiştir. Söz konusu tahkim şartı geçerli bir tahkim şartı olup tahkim şartı konulduktan sonra ihtilafların çözümü için yetkili merci İzmir Mahkemeleridir sözünün tahkim şartının varlığına halel getirmediği, dolayısı ile taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesinin bulunduğu ve iş ortaklığı sözleşmesi gereğince ortaya çıkacak ihtilafların tahkimde çözümlenmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Ancak, ana davada tapu iptal ve tescil talebinin söz konusu olduğu, HMK 408 maddesi uyarınca taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan kaynaklanan ihtilafların tahkime tabi olmadığı anlaşılmakla, asıl dava yönünden tahkim itirazının reddine, birleşen dava alacak davası olmakla birlikte asıl dava ve birleşen davanın aynı sözleşmeden kaynaklandığı, adi ortaklık hükümlerinin uygulanması gerektiği, tapu iptal tescil davasının mahkemede görülür iken alacak davasının tahkime tabi tutulmasının delillerin değerlendirilmesi ve tarafların menfaatlerine uygun olmadığı anlaşılmakla, birleşen davanın da ana dava ile birlikte görülmesi gerektiği değerlendirilerek, davalı tarafın tahkim itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı taraf adi ortaklığın feshedilmediğini, taraflar arasındaki ortaklık sözleşmesi gereğince ortaklığın yükümlülükleri sona ermeden davacının talepte bulunamayacağını savunmuştur. Taraflar arasındaki 14.10.2017 tarihli iş ortaklığı sözleşmesinin 8. Maddesinde ”Ortak Girişim tüm hak ve yükümlülüklerinin sona ermesinden sonra üzerinde anlaşma sağlanan kar veya zarar taraflarca yukarıdaki payları oranında paylaşılacaktır.” hükmüne yer verilmiştir. Yine taraf şirketlerin ortakları olan … ile …arasında akdedilen 04.08.2016 tarihli iş ortaklığı sözleşmesinin 8. Maddesinde aynı hükme yer verildiği anlaşılmıştır. Tarafların dilekçelerdeki beyanlarından ve duruşma sırasındaki beyanlarından iş ortaklığının feshedilmediği, binanın yapımı sürdüğü ve ortakların üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği anlaşılmıştır. Davacı vekili 03.03.2023 tarihli duruşmada taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi konusunda yapılmış bir işlem, gönderilmiş bir ihtarname olmadığını, bu davada da adi ortaklığın feshi yönünde bir taleplerinin olmadığını, ifade etmiştir.
Adi ortaklık tarafından kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yapılan binadan müteahhide düşen bağımsız bölümlerden olup arsa maliklerince davalıya devri sağlanan bağımsız bölümlerden asıl davada iki adet bağımsız bölümün 1/2 hissesinin davalı adına olan tapusunun iptali ile davacı adına tescili, birleşen davada davalı tarafından satılan iki adet bağımsız bölümün değerlerinin tespiti ile bedelinin 1/2 ‘sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi talebi esasen adi ortaklığın tasfiyesi yönünde taleplerdir. Adi ortaklık feshedilmeden veya feshi istenmeden tasfiyenin sağlanması mümkün değildir. Davacı taraf adi ortaklığın sürdüğünü, tarafların giderlere katılma yükümlülüklerini yerine getirdiğini beyan ettiğine göre feshedilmeyen adi ortaklığın tasfiyesi söz konusu olamaz. Bunun yanı sıra taraf şirketler arasındaki 14.10.2017 tarihli iş ortaklığı sözleşmesi ile taraf şirketlerin ortakları arasındaki 04.08.2016 tarihli iş ortaklığı sözleşmesinin 8. Maddesinde de ortak girişimin tüm hak ve yükümlülüklerinin sona ermesinden sonra kar ve zararın paylaşılacağı bildirilmekle, adi ortaklık sona ermeden kar paylaşımı niteliğindeki dava konusu taleplerin görülebilmesi mümkün değildir. Bu durum karşısında davacının bu aşamada bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından, asıl ve birleşen davanın HMK 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın ve birleşen davanın HMK 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine,
2-İhtiyati tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına, davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılması, teminatın arttırılması yönündeki tüm taleplerinin reddine,
3-Asıl davada;
a-Karar tarihi itibarı ile alınması gereken 179,90-TL harcın, peşin alınan 4.581,33-TL harçtan mahsubu ile fazla 4.401,43-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
b-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre takdir olunan 9.200,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
-Davalı tarafından yapılan 90,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Birleşen davada;
a-Karar tarihi itibarı ile alınması gereken 179,90-TL harcın, peşin alınan 42.693,75-TL harçtan mahsubu ile fazla 42.513,85-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
Dava şartı arabuluculuk ücreti olarak devlet tarafından sarf olunan 1.320,00-TL ‘nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre takdir olunan 9.200,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
-Davalı tarafından birleşen dava ile ilgili yapılan gider bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
-Taraflarca asıl ve birleşen dosyalar yönünden yatırılan ancak sarf edilmeyip artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, oybirliği ile verilen karar davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzüne karşı, tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/03/2023

Başkan ….
e-imza

Üye …
e-imza

Üye ..
e-imza

Katip…
e-imza