Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/495 E. 2022/479 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/495
KARAR NO : 2022/479

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/06/2017
KARAR TARİHİ : 10/06/2022

Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan Menfi Tespit davasında dava dosyasının İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş ve dava dosyası tevzi birimince mahkememizin 2022/495 esas sırasına kaydolunmasıyla mahkememize intikal etmekle dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Tire 2. ASHM’ne sunduğu dava dilekçesinde; davacıların mobilya imalatı ile iştigal ettiklerini, davalı şirketin ise orman ürünleri konusunda faaliyet gösterdiğini, davalı … Orman Ürünleri Şirketi ile Aydın ili Didim ilçesinde bulunan … Turizm İnşaat ve Ticaret A.Ş. arasında 09/06/2015 tarihli sözleşme ile Didim ilçesinde … Turizm Şirketine ait …’in yaklaşık 630 adet standart odanın tefrişi amacına yönelik imalatlar ve montaj işleri ile ilgili olarak bir tarafta iş sahibi … Şirketi ile diğer tarafta yüklenici firma sıfatı ile … Orman Ürünleri şirketi arasında sözleşme akdedildiğini, iş sahibi tarafından yapılan ödemeler doğrudan davalı … Orman ürünleri adına yapılmış olduğundan davalı şirketin herhangi bir alacağının da söz konusu olmadığını, sözleşme konusu işin teslim edilmesi nedeniyle de davalı … orman ürünleri şirketi, iş sahibi … Şirketine vermiş olduğu banka teminat mektubunu geri aldığı halde davacılarla olan taşeron sözleşmesi ekinde bulunan ve teminat olarak verilen 1.000.000,00-TL meblağlı senedin davacılara iade etmesi gerektiği halde tüm sözlü uyarılara rağmen iade etmediklerini, Tire İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, davalı şirketin davacılardan herhangi bir alacağının bulunmadığını, davanın kabulü ile davacıların Tire İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyasında takip dayanağı bulunan 13/06/2015 tanzim ve 30/05/2017 vade tarihli 1.000.000,00-TL bedelli senet nedeniyle davalı şirkete borçlarının bulunmadığının tespitine, takip konusu senedin iptaline, Tire İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyasının iptaline, takibin haksız ve hukuka aykırı ve kötü niyetli olmakla asıl alacağın %20’si oranında davacılar lehine icra inkar tazminatının davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında Tire 2. ASHM’nin 23/12/2021 tarihli …/… esas …/… karar sayılı kararı ile Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile İzmir ATM’nin yargı çevresinin İzmir ili mülki sınırları olarak belirlendiğinden dava dosyasının görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi ATM’ne devredilmesine/gönderilmesine karar verilmiştir.
Dava dosyası İzmir Adliyesi Tevzi Bürosunca mahkememizin 2022/495 esas sırasına kaydolunarak mahkememize intikal ettirilmiştir.
Davanın Menfi Tespit davası olduğu, ticari nitelikte olduğu, Tire 2. ASHM’nin ticaret mahkemesi sıfatıyla davayı görmekte iken Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararına dayanarak dava dosyasını gönderme kararı ile mahkememize devrettiği belirlenmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 08/07/2021 tarihli resmi gazetede yayınlanan 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile yeni kurulan asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin belirlendiği, mevcut bulunan asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresini ise genişleterek yeniden belirlendiği, bu kapsamda İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin İzmir ili mülki sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza yargı çevresi hariç) olarak belirlediği ve bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu aşamada davayı görmeye gönderme kararı veren mahkemenin mi yoksa mahkememizin mi görevli olduğu konusunda değerlendirme yapılması gerekmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-10 esas 2019/401 karar sayılı 04/04/2019 tarihli kararında ortaya konulduğu ve mahkememizce de benimsendiği üzere; usul hukukumuza göre mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında taraflar görev itirazında bulunabileceği gibi taraflar ileri sürmese dahi mahkemece yargılamanın her aşamasında görev konusu resen gözetilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37.maddesinde “hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada kanuni hakim güvencesi olarak uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. Dikkat edilecek olursa, anayasadaki bu düzenleme, hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme yönünden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde her uyuşmazlık meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
Gönderme kararının dayandığı Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun kararında eldeki derdest davaların yargı yetkisi belirlemesine konu mahkemelere devredileceğine ilişkin bir karar yer almadığı gibi söz konusu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına (kararın 08/07/2021 tarihli resmi gazetede yayınlanmasına rağmen) karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtildiği üzere; davanın açıldığı tarihteki yasal düzenlemelere göre görevli ve yetkili mahkemece sonuçlandırılmasının anayasayla güvence altına alınmış doğal hakim ilkesinin bir sonucu olduğu, yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin Hakimler Savcılar Genel Kurulu kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, bu tarihten evvel genişleyen yargı çevremizde açılan ve görülmekte olan davaların mahkememize devredileceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarihli 2017/11-10 esas 2019/401 karar sayılı kararında ortaya konulan ilkeler dikkate alındığında söz konusu davaları görmeye açıldığı tarihte görevli ve yetkili olan mahkemenin görmesi gerektiği, bunun sonucu olarak da iş bu davayı görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu, mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Gönderme kararının gerekçesinde bahsedilen Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin kararına konu, yeni mahkeme kurulması nedeniyle dava dosyasının devri olarak nitelendirilmişse de, yukarıda bahsi geçen Hukuk Genel Kurul kararı ve ayrıca İzmir BAM 14.HD’nin emsal nitelikteki aşağıda belirtilen kararı karşısında söz konusu kararlara iştirak edilmemiş, davayı görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu değerlendirilmiştir. İş bu dava dosyasının görevsizlik kararıyla mahkememize gönderildiği dikkate alınmakla birlikte 01/09/2021 tarihinden sonra mahkememizin görevsizlik kararını veren mahkemenin yetki alanında yetkili hale geldiği, görevsizlik kararını veren mahkemenin ticaret mahkemesi sıfatıyla bu kararını verdiği, dolayısıyla 01/09/2021 tarihinden sonra mahkememizin yeni açılan davalarla ilgili ve kararını veren mahkemenin bu tarihe kadar açılmış davalarla ilgili aynı mahkemenin daireleri olarak değerlendirilmesi gerektiği, buna göre mahkememizce karşı görevsizlik kararı değil gönderme kararı verilmesinin daha uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar karşısında Mahkememizin yargı çevresinin genişletilerek belirlenmesi konusundaki Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiği, bu tarihten evvel açılıp ilgili ilçelerde görülmekte olan davaları görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu dolayısı ile gönderme kararı veren Mahkemenin somut uyuşmazlık yönünden değerlendirme yaparak karar vermesi gerektiği, benzer bir hususta İzmir BAM 14. HD’nin 2021/1767 esas ve 2021/1640 karar sayılı ve 2021/1750 esas ve 2021/1641 karar sayılı istinaf ilamları ile yine İzmir BAM 6. HD’nin 2021/3697 esas ve 2022/277 karar sayılı ilamlarında da tabi hakim ilkesinden bahsedilerek HSK kararından evvel açılan davalara davanın açıldığı hal ve koşullar üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği, bu şekilde görevsizlik kararının da verilmesinin yerinde olmadığı kanaatiyle uyuşmazlık yönünden Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla dava dosyasının görevsizlik kararını veren Tire 2. ASHM’ne gönderilmesine, oluşan görev uyuşmazlığının giderilmesi için dava dosyasının İzmir BAM 6. Hukuk Dairesine tevdine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davayı görmeye mahkememizin görevsiz olup Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması sebebiyle dava dosyasının Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
2-Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne tevdiine,
3-Yargılama giderinin nihai kararda dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kararın niteliği gereği kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.10/06/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır