Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/490 E. 2022/510 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/490 Esas
KARAR NO : 2022/510

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/03/2018
KARAR TARİHİ : 17/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin …… esas sayılı dosyasına sunulan dava dilekçesinde özetle; davacının ……. parselde kayıtlı taşınmazın paydaşı olduğunu, davalının dava konusu taşınmazı müvekkilinin izni ve rızası olmaksızın kullandığını, davacının birçok kez davalıyı uyardığını, taşınmazı boşaltmasını istediğini, İzmir…..Noterliği’nin 21/10/2016 tarihli ihtarnamesini keşide ederek taşınmazın tahliyesini istediğini, ancak davalının taşınmazı boşaltmadığını, davacıya teslim etmediğini, fuzuli şagil konumunda olduğunu, tüm bu nedenlerle, davalının dava konusu taşınmaza vaki elatmasının önlenmesine, taşınmazın boş olarak davacıya teslimine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yoksun kalınan gelir kaybı nedeniyle 8.000,00.-TL ecrimisil bedelinin 30/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın …… Caddesi No:48/4-6 ve 8 nolu üç adet bölümden oluşan işyerini bir bütün olarak öndeki ve yandaki sundurmaları ile birlikte kiraladığını, kira süresinin 5 yıl olduğunu, taraflar iki ay önce olumsuzluk beyan etmediklerinden kira sözleşmesinin uzamasına karar verildiğini, davacının taşınmazda 1/4 pay sahibi olduğunu, kira akdinin ise 3/4 pay sahibi olan … ile yapıldığını, kira bedelinin 1/4’ünün davacıya stopaj da dikkate alınarak ödendiğini, davacının bu bedelleri herhangi bir ihtirazı kayıt belirtmeden aldığını, kira sözleşmesinin akdi sırasında davacıya ulaşılmak istendiğini, kendisi yurtdışında olduğundan bir araya gelinemediğini, ancak kira sözleşmesinin içeriği hakkında kendisine bilgi verildiğini, davacının rızası bulunmadığı, haberinin olmadığı, kendisine ödeme yapılmadığı yönündeki iddialarının yersiz olduğunu, davacının, taşınmazda paydaş olan diğer kişiler aleyhine açtığı tapu iptali ve davasının reddi üzerine müvekkili aleyhine iş bu davayı açtığını, bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dilekçelerin teatisi aşamasının görevsizlik kararı veren Mahkemece tamamlandığından taraf teşkilinin sağlandığı ve bu anlamda usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçildiği anlaşılmıştır.
Görevsizlik kararı veren Mahkemece taraflar arası uyuşmazlığın tespitinin yapıldığı ve davalı yanın dava sırasında iflas ettiği anlaşılmakla İİK 194 gereği davanın durmasına karar verildiği ve ikinci alacaklılar kurulu toplanmasının anlaşılması üzerine yapılan değerlendirme neticesinde 10/03/2022 tarihli ve ….. karar sayılı ilam ile dava şirket hakkında İflas kararının İzmir 2. ATM tarafından verildiği, dava tarihinin 19/03/2018 olduğu ve iflas tarihinin ise 23/10/2019 olduğu şeklindeki belirleme ile görevsizlik kararı verilmiş ve görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespiti yapılmış tarafların kararı istinaf etmemesi üzerine hükmün istinaf yoluna başvurulmaksızın 26/05/2022 tarihinde kesinleştiği ve talep göz önüne alınarak tevzi üzerine Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildiği görülmüştür.
Uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçmeden evvel duruşma günü belirlenmeksizin ve taraflar beyanı alınmaksızın dosyanın dava şartlarının dosya üzerinden de değerlendirilebileceği ve bu nedenle verilen görevsizlik kararının yeniden değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Kural olarak, İİK ‘nın 191. maddesi gereğince borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüz olup, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflas ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesinde de masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir.
Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK’nın m.191), müflisin iflâs masasına giren mal ve haklarına ilişkin davaları takip etme yetkisini de etkiler. Müflis, nasıl iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmiyorsa, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflâs idaresine aittir. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını (yani davalara devam edip etmeyeceğini) tespit edebilmek için yasanın 194 maddesi ile davanın belli bir süre için durması yönünde düzenleme yapılmıştır.
İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin gerek davacı gerekse de davalı olunan bir takım istisnalar haricindeki hukuk davaları iflâsın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonraya kadar devam eder ve söz konusu süre sonundan itibaren duran hukuk davalarına devam edilebilir.
İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Dava konusu uyuşmazlığı oluşturan talebin de söz konusu İİK 194 gereği durması gereken davalardan olduğu anlaşılmış ve kaldı ki görevsizlik kararı veren Mahkemece de bu yönde bir karar verildiği anlaşılmıştır.
Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, bir ayrım yapmak gerekir ve ancak somut olayda davalı yan yönünden iflas kararı verildiğinden doğrudan davalı olma durumu yönünden açıklama yapmak gerecektir: İflâs idaresi, alacakları tahkik ederken müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez sadece, bu alacağı davalı (çekişmeli) alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplanması verir. (Yargıtay 15. HD’nin 2021/3014 esas ve 2021/791 karar sayılı ilamı).
Yargıtay 11 HD’nin 2005/13761 esas ve 2007/624 karar sayılı ilamında da aynen belirtildiği gibi bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan Mahkemece asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırılması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına kararı verilmesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya, alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.
Davalı yan iflası yönünden yapılan incelemesinde ise; Mahkememiz davalısı tarafından konkordato talepli İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Esas sayılı dosyası üzerinden 19/03/2018 tarihinde açılan iş bu davada Mahkemece … karar sayılı ilam ile talebin reddi ile davacının iflasına karar verildiği, yapılan istinaf başvurusu üzerine hükmün İzmir BAM 17. HD’nin ….. karar sayılı ilamı ile kaldırıldığı ve Mahkemece bu sefer ….. esas sayılı dosyası üzerinden yapılan incelemesi sonucu konkordato talebinin ara karar ile usulden reddine karar verilmiş ve iflas bakımından devam edilen tahkikat neticesinde ise …… karar sayılı ilam ile iflasına yeniden karar verilmiş ve yapılan istinaf başvurusu üzerine hükmün İzmir BAM 17. HD’nin ….. esas ve…. karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hükme yönelik yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 23. HD’nin 2020/604 esas ve 2020/2196 karar sayılı ilam ile istinaf ilamının onanmasına karar verildiği görülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar göz önüne alınarak iş bu dava dosyasının davalı yanın iflas durumuna göre değerlendirilmesine geçildiğinde konunun dava açılmadan önce ve sonra davalının iflası hallerine mahsus olmak üzere ayrı ayrı incelemek gerekir. Tacirin dava tarihinden önce iflas etmesi halinde; İİK`nin 191. maddesi gereğince, iflas açıldıktan sonra müflisin masaya giren mal ve hakları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıntıya uğrar; müflis artık, masa mevcudunu azaltıcı nitelikteki tasarruflarda bulunamaz. Bu mallar ve haklar topluluğunu, iflas açıldıktan sonra, aynı Kanun`un 226. maddesi gereğince, kanuni mümessil olan iflas idaresi temsil edeceğinden, açılacak davalarda husumetin iflas idaresine yöneltilmesi ve varlığı iddia olunan alacakların, İİK`nin 219 maddesi gereğince, masaya karşı ileri sürülmesi gerekir. Bu nedenle kural olarak iflastan sonra müflis aleyhine masaya giren mal ve haklara ilişkin olarak doğrudan dava açılamaz. İflas masasından hak iddia eden alacaklının alacağının masaya kaydını talep etmesi, bu talebin İflas idaresince kabul edilmemesi halinde, İİK.nun 235/2.maddesinde öngörüldüğü şekilde sıra cetveline itiraz davası açması gerekmektedir. Buna rağmen, iflastan sonra müflise karşı bir alacak davası açılırsa, bu davaya, iflas idaresine karşı sıra cetveline itiraz davası (m.235,II) olarak devam edilmelidir. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Adalet Yayınevi, 2013, sayfa 1235) Sıra cetveline itiraz davasında da, görevli mahkeme İcra ve İflas Kanunun 235/1 maddesine göre iflas kararını veren Ticaret Mahkemesinin bulunduğu yerdeki herhangi bir Ticaret Mahkemesidir. Buna göre davalı şirket aleyhine iş bu davanın 19/03/2018 tarihinde açıldığı ve davanın devamı sırasında davalı şirket yönünden iflas kararı verildiği yani davalı aleyhine verilen iflas kararının dava tarihinden sonra olduğu dolayısı ile her ne kadar olayda İİK 194. maddesinin uygulama olanağı bulunsa da aynı yasanın 235. maddesinin uygulama olanağının bulunmadığı dolayısı ile yargılamanın görevsizlik kararı veren Asliye Hukuk Mahkemesince sonuçlandırılması gerekmesine rağmen görevsizlik kararı ile uyuşmazlığın Mahkememiz önüne gelmesinin yerinde olmadığı kanaatine varılmakla karşı görevsizlik kararı verilmesi gerektiği değerlendirilmekle davayı görmeye Mahkememiz görevli olmayıp İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi (Görevsizlik kararını veren İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi) görevli olduğundan davanın görevsizlik nedeni ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davayı görmeye Mahkememiz görevli olmayıp İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi (Görevsizlik kararını veren İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi) görevli olduğundan davanın GÖREVSİZLİK NEDENİ ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2- Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde yargı yeri belirlenmesi (olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi) için dosyanın re’sen İzmir BAM İlgili Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3- Karara karşı istinaf yoluna başvurulması halinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi kararına göre görevli mahkemenin belirlenmesine,
4- Yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda görevli mahkemece nihai kararda değerlendirme yapılmasına,
5- Dair dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 17/06/2022

Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza
¸