Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/4 E. 2022/3 K. 04.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/4
KARAR NO : 2022/3

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2018
KARAR TARİHİ : 04/01/2022

Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 21/10/2021 tarihli …/… Esas, …/… Karar sayılı gönderme kararı üzerine dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmakla, dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili tarafından Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacının 10/11/2014 senesinden beri davalı ile zincir mağazalara dağıtım sözleşmesinin ve distribütörlük sözleşmesinin tarafı olduğunu, bu işleyişin hiçbir sorun olmadan Nisan 2018 tarihine gelindiği akabinde Basiretli Tacir gibi davranması gereken davalı firmanın hiçbir hukuki gerekçe göstermeden iş bu sözleşmeyi tek taraflı fesih ettiği bu tek taraflı fesih yıllarca sürekli olarak bu ürünün tanıtımı, dağıtımı, dağıtımı ve satım için giderler yapan davacının maddi olarak büyük zarara yol açtığı, nitekim ihtarnamelerinde haklı hiçbir neden gösterilmediğini, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile ihtar tarihi 14/05/2018 tarihinden itibaren avans faiziyle 1.000,00-TL’nin ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak taraflarına ödenmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili tarafından Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımı nedeniyle reddine, davacının yersiz ve davasının ve taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davacı yan yönünden ayrıca bir tacir araştırması yapılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla yargılamanın yapıldığı, taraf tanık beyanlarının alındığı, talimat Mahkemesi aracılığıyla bilirkişiden dosyaya rapor kazandırıldığı, yeniden rapor aldırılmasına yönelik talebin reddine karar verildiği, davacı yana 6100 sayılı HMK’nın 107/2 çerçevesinde verilen süre içerisinde davacı yanca davanın miktar itibari ile ıslah edildiği, ıslah dilekçesinin tebliğ aşamasının tamamlandığı, yeniden rapor aldırılmasına yönelik talepten vazgeçildiği yine talimat Mahkememsi aracılığıyla dosyaya rapor kazandırıldığı ve 21/10/2021 tarihli …/… Esas, …/… Karar sayılı ilamı ve 14/12/2021 kesinleşme şerhi ile HSK’nın 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı göz önüne alınarak Mahkemelerinin görevli olmadığı kanaati ile gönderme kararı verilerek Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildiği görülmüştür.
Her ne kadar taraflar arasında görülmekte olan davanın dayanağının sözleşmenin feshinden kaynaklı olarak ortaya çıkan maddi zararın tazminine yönelik dava açılmış ve mahkemece dava ATM sıfatıyla görülmüş ise de esasen davacı yan yönünden bir tacir araştırması yapılmadığı dolayısıyla davalının tacir olup olmadığının şu aşamada dosya kapsamında belli olmadığı ve dolayısıyla davanın ticari bir dava olup olmadığı da belli olmadığı ancak Tire 2. ASHM tarafından işbu uyuşmazlık yönünden Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararına dayanarak dava dosyasının gönderme kararı ile mahkememize gönderildiği anlaşıldığından yeniden Mahkememizce tacir araştırmasının yapılması gerek görülmeyerek yukarıdaki HSK kararı çerçevesinde gönderme kararının değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 08/07/2021 tarihli resmi gazetede yayınlanan 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile yeni kurulan asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin belirlendiği, mevcut bulunan asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresini ise genişleterek yeniden belirlendiği, bu kapsamda İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin İzmir ili mülki sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza yargı çevresi hariç) olarak belirlediği ve bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu aşamada davayı görmeye gönderme kararı veren mahkemenin mi yoksa mahkememizin mi görevli olduğu konusunda değerlendirme yapılması gerekmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-10 esas 2019/401 karar sayılı 04/04/2019 tarihli kararında ortaya konulduğu ve mahkememizce de benimsendiği üzere; usul hukukumuza göre mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında taraflar görev itirazında bulunabileceği gibi taraflar ileri sürmese dahi mahkemece yargılamanın her aşamasında görev konusu resen gözetilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37.maddesinde “hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada kanuni hakim güvencesi olarak uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. Dikkat edilecek olursa, anayasadaki bu düzenleme, hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme yönünden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde her uyuşmazlık meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
Gönderme kararının dayandığı Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun kararında eldeki derdest davaların yargı yetkisi belirlemesine konu mahkemelere devredileceğine ilişkin bir karar yer almadığı gibi söz konusu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına (kararın 08/07/2021 tarihli resmi gazetede yayınlanmasına rağmen) karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtildiği üzere; davanın açıldığı tarihteki yasal düzenlemelere göre görevli ve yetkili mahkemece sonuçlandırılmasının anayasayla güvence altına alınmış doğal hakim ilkesinin bir sonucu olduğu, yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin Hakimler Savcılar Genel Kurulu kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, bu tarihten evvel genişleyen yargı çevremizde açılan ve görülmekte olan davaların mahkememize devredileceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarihli 2017/11-10 esas 2019/401 karar sayılı kararında ortaya konulan ilkeler dikkate alındığında söz konusu davaları görmeye açıldığı tarihte görevli ve yetkili olan mahkemenin görmesi gerektiği, bunun sonucu olarak da iş bu davayı görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu, mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Gönderme kararının gerekçesinde her ne kadar az yukarıda bahsedilen HSK kararı dayanak yapılmış ve ayrıca Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin kararı ileri sürülmüş ise de Mahkeme gerekçesine yukarıda bahsi geçen Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararı karşısında iştirak edilmemiş, davayı görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu değerlendirilmiştir. İş bu dava dosyasının gönderme kararı ile Mahkememize gönderildiği anlaşılmakla Mahkememizce de görevsizlik kararı verilmeksizin karşı gönderme kararı verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar karşısında mahkememizin yargı çevresinin genişletilerek belirlenmesi konusundaki Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiği, bu tarihten evvel açılıp ilgili ilçelerde görülmekte olan davaları görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu dolayısı ile gönderme kararı veren Mahkemenin somut uyuşmazlık yönünden değerlendirme yaparak karar vermesi gerektiği, benzer bir hususta İZMİR BAM 14. HD’nin 2021/1767 E. Ve 2021/1640 K. Sayılı ve 2021/1750 E. Ve 2021/1641 K. Sayılı istinaf ilamlarında da tabi hakim ilkesinden bahsedilerek HSK kararından evvel açılan davalara davanın açıldığı hal ve koşullar üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği dolayısıyla Tire 2. ASHM’ce yapılan değerlendirmenin yerinde olmadığı, uyuşmazlık yönünden Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla dava dosyasının görevsizlik kararını veren Tire 2. ASHM’ne gönderilmesine oluşan görev uyuşmazlığının giderilmesi için dava dosyasının İzmir BAM 6 Hukuk Dairesine tevdine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davayı görmeye mahkememizin görevsiz olup Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması sebebiyle dava dosyasının Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
2- Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne tevdiine,
3- Yargılama giderinin nihai kararda dikkate alınmasına,
4- Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kararın niteliği gereği kesin olarak karar verildi. 04/01/2022

Katip …
(E-İMZA)

Hakim …
(E-İMZA)