Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/308 E. 2022/926 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/308 Esas
KARAR NO : 2022/926

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/04/2022
KARAR TARİHİ : 01/12/2022
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 28/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;13.09.2021 tarihinde … Temizlik Malz.Tic. Ve San. Ltd. Şti. adına kayıtlı … sevk ve idaresindeki “…” plakalı araç, Manisa İli Turgutlu İlçeside …’a ait fabrika içinde park halindeki müvekkilinin maliki olduğu … plakalı araca çarptığını, Kaza nedeiyle müvekkile ait araçta yüksek maddi hasar oluştuğunu, Taraflarca birlikte tanzim edilerek imza altına alınan maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında da meydana gelen kazanın oluş biçimi ifade edildiğini, Meydana gelen kazada tam ve asli kusurlu olan araç, kaza tarihi itibariyle … Sigorta Şirketi tarafından … nolu poliçe ile zorunlu trafik sigortalı olduğunu, İşbu kaza neticesinde oluşan zararın tazmini maksadıyla müvekkile ait araç için kasko sigorta poliçesini tanzim etmiş olan … Sigorta A.Ş.’ ye başvurulduğunu ve sigorta şirketi tarafından kazaya ilişkin açılan … numaralı hasar dosyası kapsamında araç onarımı tamamlandığını, ancak orijinal aracın piyasa değerinde, yapılan tamirat ve bu kaydın tramerde gözükecek olması nedeniyle ciddi düşüş olduğunu, Bu düşüş nedeniyle müvekkili aracını gerçek piyasa fiyatından daha düşük bir bedele satmak durumunda kalacağından değer kaybı zararı doğduğunu, Dava öncesi bakiye hasar bedeli ve değer kaybı zararlarının giderilmesi için yürütülen arabuluculuk sürecinden de sonuç alınamadığından işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, “…” plakalı araç sürücüsü trafik kazasında asli kusurlu olduğunu, Kusur dağılımı yargılamayı gerektirdiği ve değer kaybı likit alacak olarak kabul edilmediği için davanın HMK m. 107 gereği belirsiz alacak davası niteliğinde olup, bilirkişi raporuyla müvekkili aracında meydana gelen değer kaybı zararının belirlenebilir hale geldiği zaman artırılmak üzere fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik talebini 100,00 TL’olduğunu, Yukarıda arz ve izah olunan nedenler ve HMK m. 107 kapsamında fazlaya ilişkin müvekkili hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik;100,00-TL değer kaybı tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt(avans) faizi ile birlikte tahsiline, AAÜT m.16/2-c gereği arabuluculuk görüşmelerine katılmamız sebebiyle yargılama giderleri arasında vekâlet ücretine hükmedilmesine, Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Dava dilekçesine göre; 13/09/2021 tarihinde … plakalı araç seyir halinde iken …Otomotiv ‘ e ait … plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, Dava dilekçesinde aleyhe olan hususları kabul etmediğini, Bu kazanın meydana gelmesinde müvekkili şirket nezdinde sigortalı … plakalı aracın herhangi bir kusuru bulunmadığını, Dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı araç müvekkili şirket tarafından … no.lu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, Öncelikle davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları kabul etmediğini, Dava konusu alacak zamanaşımına uğradığını, KTK’nın 109/1-a maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmü amirdir olduğunu, Söz konusu madde hükmü uyarınca, dava konusu olayın gerçekleşme tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan davanın reddi gerektiğini, Kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte; davacının talep etmiş olduğu maddi hasar ve mahrumiyet bedeli tutarının uzman bilirkişi tarafından hesap edilmesi gerektiğini, Sigortalı aracın poliçe başlangıç tarihi 01.06.2015 tarihinden sonra olduğu için yapılacak hesaplamada ZMMS Genel Şartları’ndaki kriterler esas alınması gerektiğini, Araçta meydana gelen değer kaybı hesap edilirken aracın yaşı, daha önce kazaya karışıp karışmadığı, kilometresi gibi hususlar da göz önünde bulundurularak hesaplama yapılması gerektiğini, Müvekkil şirkete ZMMS ile sigortalı … plaka sayılı aracın kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını, İş bu nedenle davanın reddi gerektiğini, Yukarıda açıkladığımız nedenler ile, Haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Trafik kaza tutanağı, araç ruhsat ve sürücü belgesi, kaza foroğrafları, … Sigorta Şirketi … numaralı Zorunlu Trafik Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ve hasar dosyası, … Sigorta A.Ş.’den müvekkile ait aracın onarımına ilişkin … numaralı hasar dosyası, Onarım Faturası, Arabuluculuk Anlaşmama Tutanağı, Sigorta Şirketine Yapılan Başvuru ve Teslim Belgeleri ,Yargıtay 17.H.D 2009/3575E-2009/6507K sayılı ilamı, dosyaya delil olarak sunmuştur.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine yazılan yazı cevabı, Türkiye Noterler Birliğine yazılan yazı cevabı mahkememiz dosyası içine alındığı anlaşılmıştır.
Hasar dosyası ve Poliçe örneğinin gönderildiği mahkememiz dosyası arasına alındığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz ara kararı gereğince dosyanın otomotiv alanında uzman bilirkişiye verilmesine karar verilerek uyuşmazlık hususlarında rapor düzenlenmesinin istendiği, otomotiv alanında uzman bilirkişi tarafından 13/10/2022 tarihli bilirkişi raporunun düzenlendiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili değer artırım dilekçesi ile özetle;Bilirkişi raporu ile yapılan tespitler doğrultusunda davalının talep edilen zararlardan sorumluluğu sübut bulmuş olduğunu, dava dilekçesinde şimdilik kaydıyla talep ettiği belirsiz alacak mahiyetindeki talebini HMK m.107 uyarınca belirlenebilir hale gelmiş olmakla arttırdığını, Şöyle ki; 100,00 TL değer kaybı zararı talebimizi 9.900,00 TL arttırarak 10.000,00 TL’ ye çıkarttığını, Davalı sigorta şirketine zararın tazminine ilişkin tarafımızca yapılan başvuru 14.02.2022 tarihinde ulaşmasına rağmen 8 iş günü içerisinde ödeme yapılmadığından 25.02.2022 tarihi itibariyle temerrüt gerçekleştiğini, müvekkilinin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla HMK m.107 kapsamında şimdilik;10.000,00 TL değer kaybı zararının davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt(avans) faizi ile tahsiline, AAÜT m.16/2-c gereği arabuluculuk görüşmelerine katılmamız sebebiyle vekalet ücretine yargılama giderleri arasında hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Trafik kazasından kaynaklanan araç değer kaybı alacağına dayalı maddi tazminat davasıdır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracı işletenin ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, maddenin devamında işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin araç sürücüsünün veya kullanılmasına yardımcı olan kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kanunun 90.maddesinde ” zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanunda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” denilerek tazminatlar ve hesaplama şekli kanunda gösterilmiştir. Kanunda ayrıca söz konusu tazminatlara ilişkin bu kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında 6098 Sayılı TBK’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. Aynı kanunun 91.maddesinde ise işletenlerin bu kanunun 85.maddesinin 1.fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanunu ve hüküm bulunmadığı hallerde TBK’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri dikkate alındığında, trafik kazasında kusuru ile bir kişinin ölümüne ya da yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet veren araç sürücüsü kusuru oranında araç işleteni ile birlikte ve zorunlu mali sorumluluk sigortası düzenleyen sigorta şirketi poliçe teminat limiti kapsamında sorumludur. 2918 Sayılı kanunun 92.maddesinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası dışında kalan hususlar düzenlenmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde her ne kadar 2 yıl geçtiğinden zaman aşımı süresinin dolduğu belirtilerek zaman aşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de; kaza tarihinin 13.09.2021 tarihi olduğu, dava tarihi itibari ile 2918 sayılı yasanın 109.maddesinde yer alan 2 yıllık zaman aşımı süresi dolmadığından zaman aşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili her ne kadar yetki itirazında bulunmuş ise de davalı sigorta şirketinin İzmir ilinde Bölge Müdürlüğü bulunduğundan Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre trafik kazasından kaynaklanan sigorta şirketine karşı açılan tazminat davalarında sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesi de seçimlik yetkili mahkeme olduğundan davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı sigorta şirketinin vekiline kusur yönünden yapmış olduğu itiraz da dikkate alınarak, dava konusu trafik kazasında araç sürücülerinin kusur durumu yönünden alanında uzman otomotiv öğretim görevlisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporu ve kaza tespit tutanağı dikkate alındığında; olay günü Manisa İli, Turgutlu İlçesi, … Mahallesi, … İşletme otoparkında davalı sigortacı tarafından sigortalı araç sürücüsünün geriye doğru manevra yaptığı sırada manevra alanı yeterince kontrol etmeden veya gözcü bulundurarak güvenli bir şekilde kontrolleri sağlamadan geri manevra hareketine başlamadan önce aracının iç ve dış dikiz aynalarında ve gerektiğinde başını çevirip bakmak sureti ile arka ve yanlarındaki trafik durumunu kontrol etmesi, arka ve yanlarda göremediği kör noktalar varsa gerekirse başını çevirip bakması aracının uzunluğunu dikkate alması ve arkasındaki yaya ve araç trafiğine dikkat etmek sureti ile kontrollü bir şekilde geri manevra hareketine başlaması ve manevra bitinceye kadar bu önlemleri devam ettirmek sureti ile dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekirken bu kurallara uymayarak geri manevra sırasında park halinde bulunan davacıya ait araca çarpması sonucunda oluşan trafik kazasında asli ve tam kusurlu olduğu, davacının ve davacı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda bir kusurunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacıya ait aracın değer kaybına yönelik bilirkişi tarafından yapılan değerlendirme ve hesaplamada aracın kaza tarihinden önceki ikinci el piyasa rayiç değerinin 250.000,00 TL olduğu, araç tamir edildikten sonraki piyasa rayiç değerinin 240.000,00 TL olduğu, yargıtay yerleşik içtihatlarına göre kazadan önceki aracın piyasa rayiç değeri ile araç onarıldıktan sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farkın araçtaki değer kaybı olduğu, davacının aracında kaza nedeni ile 10.000,00 TL değer kaybı meydana geldiği, davalı sigorta şirketinin değer kaybından poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğu, davalı aracın kullanım amacının ticari olması nedeni ile davacının avans faizi talep edebileceği, Karayolları Trafik Kanunu’nun 99.maddesi uyarınca sigortacının talep tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödeme yapması gerektiği, davacının sigorta şirketine müracaat tarihinden 8 iş günü sonrasına isabet eden 25.02.2022 tarihinden itibaren faiz istenebileceği, dava konusu kaza nedeni ile davacıya ait araç için kasko sigortacısı tarafından KDV dahil 2.950,00 TL ödeme yapıldığı, bakiye poliçe teminat limiti kapsamında davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu, değer kaybının araçta oluşan gerçek zararlardan olduğu, bu nedenle davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında değer kaybından sorumlu olduğu kanaatine varılmış, her ne kadar davacı vekili tarafından AAÜT 16/2-c gereği arabuluculuk vekalet ücreti talep edilmiş ise de; bahse konu yasal düzenlemenin vekil ile müvekkil arasındaki iç ilişki ile ilgili bir düzenleme olduğu ve HMK ve diğer kanunlarda arabulucuk vekalet ücretinin açılan davada oluşacak sonuca göre tarafların lehine yada aleyhine hüküm altına alınacağına ilişkin yasal düzenleme bulunmadığından arabuluculuk vekalet ücreti talebinin reddine, değer kaybı yönünden davanın kabulüne, 10.000,00 TL değer kaybı zararının 25.02.2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜNE;
2-10.000,00-TL değer kaybı zararının 25/02/2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ( davalı sigorta şirketinin bakiye 40.050,00-TL poliçe teminatıyla sınırlı olmak kaydıyla)
3-Davacı vekilinin arabuluculuk vekalet ücreti talebinin reddine,
4-Alınması gereken 683,01-TL nispi ilam harcından, peşin alınan 80,70-TL nispi harç ile 169,07-TL ıslah harcı indirildikten sonra kalan 433,24-TL harcın davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
5-Davacının yatırmış olduğu 80,70-TL başvurma harcı ile 80,70-TL nispi harç ve 169,07-TL ıslah harcı toplamı 330,47-TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davacının yapmış olduğu 800,00-TL bilirkişi ücreti 59,75-TL tebligat-posta giderinden ibaret toplam 859,75-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
9-Davacının yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde isteği halinde kendisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize yahut başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamını ödemek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/12/2022
Katip
e-imzalıdır.

Hakim
e-imzalıdır.