Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/188 E. 2022/509 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/188 Esas
KARAR NO : 2022/509

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2022
KARAR TARİHİ : 16/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı müvekkil davacının amcasının kızı olup, davacı müvekkil 24.05.2011 tarihinde T.C Ziraat Bankası A.Ş. 26 Ağustos Şubesinden tüketici kredisi kullandığını, bu kredinin asıl borçlusu …, kefilleri ise … ve davalının eşi …’ dir. İlgili krediye ilişkin belgelerin ilgili banka şubesinden celbini talep ettiğini, … ile … kuzen olduğunu, tüketici kredisine davalının eşi … kefil olmuş ve bu kefalete binaen iş bu banka kredisi ödenene kadar davalı tarafından kendilerini güvence altına almak için davalı ve dava dışı davalının oğlu … (müvekkil tarafından davalının oğlunun isminin Nurettin olduğu ancak sonradan Mahkemece değiştirildiği tarafımıza beyan edilmiştir.) tarafından müvekkil davacıdan imzalı boş bir senet alındığını, Söz konusu Ziraat Bankası kredi taksidini ödemeyi geciktiren davacı müvekkil ve kefiller aleyhine, alacaklı Ziraat Bankası tarafından 15/04/2013 tarihinde İzmir 19. İcra Müdürlüğü…E. Sayılı dosyasıyla 21.171,12- TL tutarında icra takibi başlatıldığını, ancak müvekkilin bu banka kredisini ödemekte temerrüde düştüğünü öğrenen davalı ,daha eşine icra takibine geçilmeden alınmış olan bu boş senedi 28/12/2012 tanzim ve 30/01/2013 vade tarihli, 30.000,00-TL tutarında bono şeklinde düzenleyerek 12.04.2013 tarihinde İzmir 5.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından müvekkil aleyhine örnek 10 icra takibi başlatmış olduğunu, işbu bono ile davacının kendisine borçlu olduğunu iddia eden davalı, İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, daha sonra bu dosya yenilenerek İzmir 5. İcra Müdürlüğü … E. numarasını aldığını, davalının oğlu … , taraflar arasında borç ilişkisi olmadığını davacıya defalarca beyan etmiş ve gerekirse bu hususta mahkemede tanıklık yapacağını da söylediğini, davacının borçlu olmadığının bilinmesine rağmen neden kendisi hakkında takip başlattıklarını sorduğunda ise, anlatılan İzmir 19. İcra Müdürlüğü…E. sayılı takibinde zarara uğradıklarını, o dönem ev almak için kredi çekeceklerini ancak takip nedeniyle bu krediyi kullanamadıklarını beyan ettiğini, ancak anlaşılacağı üzere daha icra takibine düşmeden ve böyle bir zarara uğramadan kötü niyetle senedi doldurup icra takibine geçtiklerinin ortada olduğunu, tarafların isticvap edilmesi halinde bu husus ortaya çıkacağını, İİK m.72 uyarınca açılan menfi tespit davasında alacaklı alacağını, borçlu ise borçlu olmadığını ispatla yükümlü olduğunu, HMK m.201’de “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” ifade edildiğini, buna karşılık doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında “hayatın olağan akışı” ölçüsünün HMK m.201′ in açık ve kesin bir istisnası olduğu ifade edildiğini, açıklandığı üzere, davalının borç iddiasıyla takibe koyduğu bononun bedelsiz olduğunu, taraflar arasında herhangi bir borç ilişkisi mevcut olmadığını, tarafların isticvap edilmesi ve tanıkların dinlenmesi halinde bu durum sayın mahkeme tarafından da anlaşılacağını, Sosyal ve ekonomik durum raporuyla da sabit olacağı üzere bononun tanzim edildiği tarihte davlının 30.000,00-TL tutarındaki parayı borç vermesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, taraflar arasında bir ticari ilişki mal alımı satımı da sözkonusu olmadığını, 28.12.2012 tarihinde müvekkile 30.000,00-TL borç verdiğini iddia eden davalı İzmir 5.İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında adli yardım talebinde bulunmuş olup, hiç bir geliri ve malının olmadığını iş bu dosyaya sunmuş olduğunu belirterek açıklanan sebeplerle; talebinin kabulü ile davacı müvekkilin İzmir 5. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasından davalı …’e borcu bulunmadığının TESPİTİNE; İzmir 5. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı haksız icra takibinin durdurulmasına, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, bu dava sebebiyle uğramış olduğumuz zararların yasa gereği alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla kötü niyetli davalıdan alınarak müvvekile verilmesine, Vekâlet ücreti ve sair yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Mahkemede açılan menfi tespit davası, haksız ve hukuka aykırı olduğunu ve yargılama sırasında ortaya çıkacak sebeplerle davanın reddi gerektiğini, Menfi tespit davasında görevli mahkemenin, HMK m. 2 gereğince kural olarak; Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, İİK madde 72’ye göre dava açmak için herhangi bir zamanaşımı süresi söz konusu olmadığını, ancak taraflar arasında davaya konu icra takibi ile ilgili uzun süredir devam eden davaların söz konusu olduğunu, davacı …, meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunmuş, İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …. E. Sayılı dosyası davacı lehine sonuçlanmış, ardından istinaf incelemesi ile karar bozulmuş olduğunu, yani davacı, icra dosyasının her aşamasından haberdar olmasına rağmen haczedilmezlik şikayetinin aleyhine dönmesi ile işbu davayı açmış olduğunu, Menfi tespit davasında, davacının hukuki yararının olması, 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde dava şartı olarak yer almış olduğu, ayrıca HMK madde 106’da ‘tespit davası açanın, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır’ denilerek hukuki yarar, şart olarak ortaya konmuş olduğunu, kişiye icra takibi yapılmış olması, bu davayı açma bakımından her zaman yeterli bir hukuki yarar olmayacağını, Davacı davasını ispatla yükümlü olduğunu, üstelik senet alıp verme hususu davacı tarafından kabul edildiğinden ispat yükünün yer değiştirmesi de söz konusu olmadığını, davacı taraf, maalesef ki dolandırıcılık suçlamasıyla dahi yargılanan biri olup müvekkil bu durumu da sonradan öğrenmiş olduğunu, davacı ise sanki müvekkil Onu dolandırmış gibi bir senaryo çizdiğini, takibe konu senedin davacının borçlu olduğu kredi ile hiç bir ilgisi bulunmadığını, senetin nakdi olarak düzenlenmiş olduğunu ve gerçek bir borç ilişkisine dayanmakta olduğunu belirterek, öncelikle görevsizlik kararı verilmesi, Esas girilmesi halinde; davanın esastan reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine Karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER:
24.05.2011 tarihli T.C Ziraat Bankası A.Ş 26 Ağustos Şubesinden çekilen tüketici kredisi ve buna ilişkin ödeme kayıtları, İzmir 19. İcra Müdürlüğü…E. Sayılı dosyası, Taahhüt sözleşmesi ve ödeme belgeleri, Taraflar arasında borç bulunmadığına ilişkin mesaj kayıtları (yazılı delil başlangıcı ), İzmir 5. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası, Sosyal ve Ekonomik Durum Raporu dosyaya delil olarak sunulmuştur.
Urla İcra Dairesine yazı yazıldığı ve 2021/848 esas sayılı dosyasının uyap sistemi üzerinden mahkememiz dosyası içine alındığı görülmüştür.
İzmir 19.İcra Dairesi’ne yazı yazıldığı ve…Esas sayılı dosyasının uyap sistemi üzerinden mahkememiz dosyası içine alındığı görülmüştür.
İzmir 5.İcra Dairesi’ne yazı yazıldığı ve … Esas sayılı dosyasının uyap sistemi üzerinden mahkememiz dosyası içine alındığı görülmüştür.
Ziraat Bankası’na yazılan yazıya cevap verildiği yazı cevabının mahkememiz dosyası içine alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava davacının İzmir 5.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki bono sebebi ile davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.
İzmir 5.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacı-alacaklı tarafından 30.000-TL asıl alacak, 1.050,41-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.050,41-TL üzerinden takip başlatılmıştır.
Dava konusu senedin incelenmesinde lehtarının …, keşidecisinin … olduğu, 30/01/2013 vadeli 30.000,00 TL bedelli ve 28/12/2012 keşide tarihli keşideci tarafından imzalanmış 6102 sayılı TTK uyarınca bono da yer alması gereken zorunlu unsurları taşıdığı, kambiyo niteliğinde senet olduğu, senet metninde malen ya da nakden verildiğine ilişkin bir açıklama bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı taraf senedin borç karşılığı nakden düzenlendiğini beyan etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 190. maddesi uyarınca davada ispat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçlar kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
HMK’nun 199. ve devamı maddelerinde belge ve senet ve senede karşı tanık ile ispat yasağı ile delil başlangıcını ve senet ile ispat zorunluluğunun istisnaları düzenlenmiştir. Kanunun 199.maddesinde uyuşmazlık konusunun vakaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu kanuna göre belge olarak kabul edilmiştir. 200.madde uyarınca bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacı ile yapılan hukuki işlemleri kanunda belirtilen değerin üzerinde olması halinde senet ile ispat olunması gerekir. Senet ve ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa, tanık dinlenebileceği, 202.maddede düzenlenmiştir ve delil başlangıcı iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilci tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge olarak tanımlanmıştır.
Somut olayda davalıya borçlu olmadığına yönelik ispat yükü davacıya aittir. Davalı taraf, davacı tarafça keşide edilen ve lehtarı olan bonodan dolayı alacaklı olarak görülmektedir. Davacı bu senetten dolayı borçlu olmadığını senet ile ispat etmesi gerekir. Davacı taraf iddiasını ispata ilişkin tanık deliline dayanmıştır. Ancak senet bedeline göre iddiasını senet ile ispat etmek zorundadır. Ayrıca her ne kadar davacı tarafça, davacı ile davalının oğlu arasındaki mesaj kayıtlarını delil başlangıcı niteliği bulunduğundan tanık dinletme talebinde bulunmuş ise de; mesaj kayıtları taraflar arasındaki mesajlaşmaya ait olmadığı, davacının iddiasına göre davalının oğlu ile davacı arasındaki mesajlaşmaya ilişkin olduğu, delil başlangıcı olarak sunulan mesaj kayıtlarının HMK’nun 202.maddesi uyarınca delil başlangıcı olabilecek belge niteliği taşımadığı kanaatine varıldığından davacının tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiştir.
İsticvaba, talep üzerine veya gerekli görülmesi haline mahkemece resen karar verilebilir. Ancak bunun için mevcut delillerin incelenmesine rağmen uyuşmazlık konusu ile ilgili olgulardaki belirsizlik sebebiyle sonuca varmanın mümkün olmaması ve isticvabın belirsiz yönlerin aydınlığa kavuşması için gerekli olması gerekir. Davacı vekilince her ne kadar davalının isticvabı talep edilmiş ise de, davalının isticvabını gerektirecek koşullar bulunmadığından bu talep yerinde görülmemiştir.
Davacı taraf iddiasını yazılı delille ispat edemediği ve açıkça yemin deliline dayanmadığı anlaşılmakla; davacının davasını ispat edemediğinden davanın reddine; ihtiyati tedbir kararının teminat yatırılıp uygulanması talep edilmediğinden davalı yararına tazminat takdirine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Koşulları bulunmadığından davalı yararına tazminat takdirine yer olmadığına,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL harcın peşin alınan 530,27-TL harçtan mahsubu ile fazla kalan 449,57-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Yapılan harç ve masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki AAÜT gereğince belirlenen davanın red edilen bölümü üzerinden hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
7-Kararın kesinleşmesi halinde, ayrıca karar yazmaya gerek görülmeden kalan gider avansının derhal taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize yahut başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamını ödemek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/06/2022
Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.