Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/175 E. 2022/576 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/175 Esas
KARAR NO : 2022/576

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2020
KARAR TARİHİ : 07/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı … tarafından yapılan icra takibi ile ilgili olarak İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açmış olduğu itiraz davasının tamamen haklı olmasına rağmen reddine karar verildiği, iddia ettiği borçla ilgili olarak herhangi bir mal alımı ve hizmet olmadığı halde sadece senetler üzerindeki imzaların kendisine ait olmasından dolayı Mahkemenin haksız ve yersiz olarak karar verdiği, bu nedenle haklılığını kazanmak için açtığı menfi tespit davasına istinaden herhangi bir mal veya hizmet alımı olmadığından talebi doğrultusunda karar verilmesi için bu davanın ikamesinin zorunlu kılındığı belirtilerek açıklanan nedenlerle talebi doğrultusunda karar verilmesi ile yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine ve talebi doğrultusunda karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan cevap dilekçesinde özetle; öncelikle bu davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olmadığı, davacı tarafça görev hususu gözden kaçırılarak davanın, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu düşüncesiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, oysa Asliye Hukuk Mahkemesi‘nin görevli olduğu dava ve işler genel olup, aynı Kanunun ilgili maddelerine göre tüm ticari dava ve işlerinde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu, borçlu davacının, daha önce açmış ve kaybetmiş olduğu İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi … sayılı mahkeme dosyasında borcunu kabul ettiği ve bahse konu senetleri ödediğini beyan ettiği ancak bu konuda somut bir delil sunmadığı için davayı kaybettiği, bahse konu işbu davanın da aynı senetlere ilişkin olup davacının senetleri kabul etmediği, öncelikle davacının senetleri vermiş olduğu kişi ile arasındaki ticari ilişkiyi müvekkilinin doğal olarak bilemeyeceği, bu ticari ilişkinin davacının senedi verdiği kişi ile kendi arasında olduğu, müvekkiline ticari hayatın doğal akışı olarak ciro edilmek suretiyle geldiği, davacı ve diğer ciranta arasındaki hukuki ilişkinin ticari hayatın korunması gereği müvekkilini ilgilendirmediği, davacı tarafın söz konusu senedin geçerli bir alacak ilişkisine dayanmadığını belirttiği ancak kambiyo senetlerine hakim olan sebepten soyutluk (müceretlik) ilkesi gereğince kambiyo senedinin alt yapısını oluşturan ve onun oluşmasını sağlayan temel borç ilişkisi geçersiz olsa dahi kambiyo senedine hayat verdikten sonra bunun bir öneminin bulunmadığı, mücerret kıymetli evrakın, doğumuna sebep olan ilişkiden bağımsız ve soyut olduğu, kıymetli evrakın bir defa doğduktan sonra, doğumuna sebep olan ilişkideki bir aksaklık veya bozukluğun kıymetli evrakın geçerliliğine etkili olmadığı, senedin temel borç ilişkisinden soyutlandığı, bağımsız bir varlık kazandığı, bu nedenle davacının iddialarının hukuki temelden yoksun olduğu, takibin bonoya dayalı olması sebebi ile TTK’nın bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerdiği şeklindeki hükmü karşısında imzanın geçerli olması ve unsurlarının tam olması halinde senette belirli borca karşılık başkaca bir defi veya itiraz ileri sürülemeyeceğinin açıkça belirlendiği, davacının dilekçesinde, söz konusu adresin, ödeme gününün gerçeği yansıttığını açık şekilde kabul ettiği, kambiyo senedinin geçerli olması için geçerlilik unsurlarını taşımasının yeterli olduğu, davacının, borçlu olmadığını belirtmekle birlikte bunu ispatlayacak herhangi bir belge, delil sunamadığı, senedin bedelsiz olduğu ve borç olmadığı itirazı için, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçlu borcu olmadığını veya borcun itfa veya ihmal edildiğini yalnız resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ile ispat edebileceği, borçlunun dava dilekçesi ekinde ve delil listesinde İİK Madde 169 uyarınca bir belge bulunmadığından borçlunun itirazının yerinde olmadığı, kambiyo senedinin bedelsizliğine dayalı menfi tespit davasında davacının, senet temel borç ilişkisindeki bir nedenden dolayı bedelsiz kaldığı için kambiyo borcunu ödemek zorunda olmadığını ileri sürdüğü, bu durumda bir kambiyo ilişkisinin varlığının esasen davacı tarafından kabul edildiği, davalının kambiyo alacağını ayrıca başka delillerle ispat etmesine gerek olmadığı, bedelsizlik iddiasına gelince: bedelsizlik davacının öne sürdüğü bir vakıa olduğuna göre bunu ispat yükünün de davacıya ait olduğu, kambiyo senedinin bir temel alacağın varlığına karine oluşturmasının da aynı sonuca varılmasını zorunlu kıldığı, bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası açan borçlunun temel alacağın mevcut olmadığını,- karinenin aksini – öne sürdüğü, bedelsizlik iddiası senede karşı olduğundan, kural olarak ancak bir kesin delille ispat edilebileceği, hukuki dayanaktan yoksun olarak açılmış iş bu davanın reddinin gerektiği belirtilerek açıklanan nedenlerle eldeki davada Asliye Hukuk Mahkemesi görevsiz olduğundan itirazlarının kabulü ile Mahkemenin görevsizliğine karar verilmesine, müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmak nedeniyle açılmış bulunan işbu haksız ve kötü niyetli davanın ve tedbir talebinin reddine, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle Davacı/Borçlu’nun, davalı müvekkiline %20 icra inkar tazminatı ödemesine, (icra inkâr tazminatının aynı icra dosyası ile tahsiline), huzurdaki davanın kötü niyetli olarak açılması sebebiyle uğrayacakları herhangi bir zararda dava açma haklarının saklı kaldığını belirterek yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin Davacı/Borçlu’ya yüklenmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmış ancak yapılan değerlendirme neticesinde 30/12/2021 tarihli, . Esas, ……Karar sayılı ilam ile görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespiti ile görevsizlik kararı verilmiş ve tevzi üzerine Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
DELİLLER:
İzmir 26. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasının Uyap örneği, aynı dairenin … esas sayılı dosyasına yazılan müzekkere cevabı, İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının Uyap örneği dosyamız arasındadır.
İzmir 26. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; Mahkememiz davalısı tarafından davacı ve dava dışı Dilaver Figan aleyhine 795,00 TL’nin tahsili bakımından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, takip dayanağının 159,00 TL’şer tutarında 5 adet senetten kaynaklı olduğunun belirtildiği tespit edilmiştir.
İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Mahkememiz davacısı tarafından davalı aleyhine yukarıda bahse konu icra dosyasından yürütülen borçtan kaynaklı olarak borca itiraz davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde …… Karar sayılı ilam ile davanın reddine kesin olmak üzere karar verildiği tespit edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Yapılan inceleme neticesinde davalı tarafça davacı aleyhine yukarıda belirtildiği şekilde kambiyo takibi başlatıldığı ve takibin halen derdest konumda olduğu konusunda bir uyuşmazlık olmamakla birlikte davacının davalıya söz konusu İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takipten kaynaklı borçlu olup olmadığı, davalı tarafın davacıdan icra inkar tazminat talebinde haklı olup olmadığının tespit ve değerlendirilmesine esas açılan menfi tespit davası olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı tarafça davaya konu takipten kaynaklı ödeme yapılmasına rağmen kendisinin mükerrer senetler üzerinden takibe konu edildiği belirtilerek bu hususa dair Av. …….. kaşe ve imzalı belge sunulmuş ise de bu belgenin yapılan incelemesinde de belge kapsamına göre kazandırılan müzekkere cevabına göre söz konusu belgenin İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya borcuna mahsuben davacı tarafa verildiği, söz konusu dosyanın incelenmesinde; Mahkememiz davalısının davacı aleyhine yine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığı ancak söz konusu takipteki senetler ile mevcut davaya konu takipteki senetlerin birbirlerinden farklı olduğu dolayısıyla davacının mahkemeye ibraz ettiği ödeme niteliğindeki belgenin işbu davaya konu icra takibinden kaynaklı ödeme belgesi olmadığı dolayısıyla mevcut davada bu yönde bir savunmanın dinlenemeyeceği anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık kambiyo senedinden kaynaklandığından ve davacı tarafça yukarıda belirtilen gerekçeler ile borçlu olunmadığına yönelik beyanda bulunulduğundan bu aşamada yine uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçmeden evvel kambiyonun mücerretlik ilkesi ve kambiyonun temel ilişkisi yönünde bir takım açıklamaların yapılmasının gerekli olduğu kanaatine varılmıştır.
Kambiyo senetleri illetten mücerret niteliğe sahip olduğundan bu senetlerde yer alan hak esasen temel borç ilişkisinden bağımsızdır. Bu nedenle kambiyo taahhüdünde bulunmanın temelinde genellikle çeşitli sebeplerden kaynaklı bir borçlandırıcı işlem olmaktadır ancak eğer böyle bir borçlandırıcı işlem yoksa senedin hatır için verildiği varsayılmalıdır. Söz konusu temel ilişki çerçevesinde borç ilişkisinin taraflarından birinin bir kambiyo senedi düzenleyip lehtara vermesiyle kambiyo ilişkisi diye adlandırılan ve temel borç ilişkisinden bağımsız olan ikinci bir borç ilişkisi doğar. Dolayısıyla bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri temel borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Buradan hareketle bir alacağın varlığı başka bir şey alacağın kambiyoya bağlanması başka bir şeydir. Dolayısı ile söz konusu senetten kaynaklı borçlu olunmadığı yönündeki iddianın ileri sürülmesi bakımından borçlunun kambiyo senedi borcundan dolayı sorumlu olmaması, doğrudan doğruya kambiyo senetleri hukukundan doğan nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, temel borç ilişkisine yönelik nedenlere de dayanabilir.
Yukarıdaki yapılan açıklamalar göz önüne alındığında davanın, esasen takibe dayanak senetten ve bu senedin ferilerinden kaynaklı borçlu olunmadığı iddiasına dayalı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davası olduğu dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir.
Bedelsizlik iddiası, ise kişisel def’îdir ve bu nedenle düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Ancak borçlu, hamilin senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak şartıyla hamile karşı da bedelsizlik def’îni ileri sürebilir. Ayrıca somut olaydaki gibi bir durumun varlığı halinde alacağı temlik alana da söz konusu definin yöneltilme imkanı vardır.
Adı geçen yasal mevzuatın 72. maddesine göre, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığının ispatı için menfi tespit davası açabilir. Kural olarak, Medeni Kanunun 6. maddesine göre; bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını, ya iradesi olmakla borçlanma durumunun gerçekleşmediği ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir neden ileri sürebilir. Kural olarak menfi tespit davasında, ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun …….. esas ve … karar sayılı ilamı) Kural bu olmakla birlikte borçlunun borcun varlığını inkar etmesi halinde ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıda, borçlu varlığını kabul ettiği ve ancak borcun ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü borçlu tarafta olacaktır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; ispat yükü ve takibe dayanak bonoya yönelik mücerretlik ilkesi anlamında az önce açıklanan hususlar göz önüne alındığında somut olayın değerlendirilmesi neticesinde; az yukarıda da belirtildiği gibi Mahkememiz davalısı tarafından davacı ve dava dışı şahıs aleyhine toplam 795,00 TL bedelli beş adet 159,00’ar TL’lik senetlerden ötürü takip başlattığı, Mahkememiz davacısının senedi keşide eden, davalının ise şekli anlamda silsilede kopukluk olmayan yetkili hamil konumundaki ciranta olduğu, davacı tarafça senetteki imzasının kabul edildiği ancak karşı taraftan herhangi bir mal veya hizmet alınmadığı belirtilerek borçlu olunmadığı iddiasına dayalı işbu davanın açıldığı anlaşılmakla birlikte her ne kadar aksi iddia edilmiş ise de bir alacağın varlığı ile alacağın senetten kaynaklı olma durumlarının birbirlerinden farklı olduğu, senedin ciro silsilesi bakımından kopukluğunun bulunmadığı, senedin illetten mücerretlik ilkesi ve yukarıdaki ispat yükü açısından yapılan açıklamalar göz önüne alındığında senetten kaynaklı belirtilen sebeplerle borçlu olunmadığına dayalı iddianın ispatının Mahkememiz davacısında olduğu, davacı tarafın belirtilen şekildeki borçlu olunmadığı yönündeki iddiasını senede karşı senetle ispat kuralı çerçevesinde ispata elverişli bir delil bildirilmediği gibi yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla söz konusu bonolardan kaynaklı davacının davalıya borçlu olmadığı yönündeki iddiasının davacı tarafından ispatlanamadığı kanaatine varılarak açılı davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar harca esas değerin 795,00 TL olması gerekmesine rağmen davacı tarafından harca esas değer olarak 3.000,00 TL belirtilmiş ise bu tutarın sehven belirtildiğine yönelik beyanı karşısında esasen tamamlanması gereken harç tutarının bulunmadığı göz önüne alınarak yatırılan harcın yeterli olduğu ve işbu davanın 795,00 TL üzerinden değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından evvelce alınan 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye irad kaydına, bakiye 26,30 TL harcın DAVACIDAN ALINARAK HAZİNEYE İRAT KAYDINA, söz konusu tutar ile ilgili tahsil harç müzekkeresi düzenlenmesine,
3- Davacı tarafından yatırılan başvuru harcı ve yukarıda mahsubuna karar verilen peşin harç ile yatırılan gider avansından kullanılan kısmın DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4- Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan 51,00 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesine göre DAVACI TARAFA İADESİNE,
5- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 795,00 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
6- Dosya arasına davacı tarafından aslı sunulan MAKBUZDUR başlıklı ve İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu belgenin talep halinde davacı asile İADESİNE,
7- Dair davacı asil ile davalı vekilinin yüzlerine karşı miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.07/07/2022

Katip……
e-imzalıdır

Hakim .
e-imzalıdır