Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/125 E. 2022/769 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/125
KARAR NO : 2022/769

DAVA : Alacak – Sözleşmeden Dönme
DAVA TARİHİ : 27/05/2019
KARAR TARİHİ : 14/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili İzmir 10.Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; tarafların, maden ruhsatı ve hakkı müvekkiline ait olan İzmir …ilçesinde bulunan ”erişim no…. İR:… nolu, II. Grup Maden Sahası” ‘nın devri konusunda anlaştıklarını ve maden ruhsatının davalı şirkete devredildiğini, devir bedelinin piyasa rayici üzerinden ödenmesinin kararlaştırılmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu hususta davalılara gönderilen ihtarnameye cevap verilmediğini ileri sürerek, bilirkişi incelemesi suretiyle devir bedeli belirleninceye kadar fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00-TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde, taraflar arasında yapılan protokolün 11. Maddesi gereğince ihtilaf halinde …Mahkemelerinin yetkili kılındığını, İzmir Mahkemelerinin yetkili olmadığını, dosyanın yetkili …Mahkemelerine gönderilmesini istediklerini, esasa ilişkin olarak da, davacının dava dilekçesinde belirttiği hususların gerçek dışı olduğunu, taraflar arasında düzenlenen 13.04.2018 tarihli protokole göre devir bedelinin 4.500.000,00-TL olduğunu, protokolün 4. Maddesinde tek tek belirtilen borçların müvekkili şirketçe ödenmesinden sonra geriye 1.946.137,59-TL davacının alacağı kaldığını, bakiye borcun da müvekkili tarafından 2019 yılı sonuna kadar peyderpey faizsiz olarak ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, protokolün 5 maddesinde 4 maddede belirtilen ödemeler haricinde davacı yanın gerek şahsına ve gerekse bağlantılı olduğu şirketlere ilişkin gerek devleti gerek 3.şahıslara ilişkin hiçbir ad altında hiçbir borcun üstlenilmeyeceği, her ne ad altında olursa olsun başkaca bir ödeme yapılmayacağı, davacının müvekkilinden başka bir ödeme talebinde bulunamayacağının kararlaştırıldığını, protokolün 9 maddesinde protokol tarihinden sonra ruhsata ya da demirbaşlara gelecek başkaca hacizlerin varlığı halinde bakiye miktara ilişkin ödemelerin öncelikle bu haciz alacaklarına yapılacağının kararlaştırıldığını, protokolün imzalanmasından sonra müvekkili tarafından davacıya 125.000-TL ödendiğini, ayrıca protokolün 1.paragrafında belirtilen ödemelerin yapıldığını, protokolün yapılmasından sonra protokolde belirtilmeyen ancak ruhsat üzerinde davacı yana ait yaklaşık 4.000.000-TL SGK alacağına ilişkin haciz bulunduğunun anlaşıldığını, davacının borcunu ödeyerek bu haczi kaldırması ihtar edildiği halde kaldırmadığını, bugün itibariyle davacı yana 1.821.137,59-TL borçlarının bulunduğunu bunun ödenebilmesi için SGK’nın ruhsat üzerindeki haczin kaldırılması gerektiğini, kaldı ki borcun vadesinin 2019 yılı sonuna kadar olduğunu, dava tarihi itibariyle vadesi geçmiş borçlarının olmadığını ileri sürerek, yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın …Mahkemelerine gönderilmesini ve davanın reddini savunmuştur.
Yargılamanın devamı sırasında davacı tarafından sunulan dilekçe ile dava tam ıslah edilerek taraflar arasındaki 13/04/2018 tarihli sözleşmeden döndüklerini, sözleşmeden döndüklerinin tespiti ile dönme sebebi ile sözleşme ilişkisi geçmişe etkili olarak ortadan kalkacağı için maden ruhsatının müvekkiline iadesine dönmeye dair taleplerinin kabul edilmemesi halinde davalı tarafından 3.kişilere yapılan ödemelerin tespitinden sonra taraflar arasındaki protokol gereğince davalının yaptığı ödemelerin tespitinden sonra şimdilik bakiye 10.000TL devir bedelinin belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ödenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesince deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, 09/11/2021 tarihli celsede …/… esas …/… karar sayılı karar ile davayı görmeye İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dava mahkememizin yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiş ve dosya kapsamı değerlendirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı ile … Madencilik San ve Tic Ltd Şti arasında imzalanan 13/04/2018 tarihli maden ruhsatı devri ve demirbaş satım protokolünden kaynaklandığı anlaşılmıştır.
13/04/2018 tarihli protokol ile davacı tarafından …ilçesi, … köyünde bulunan … nolu, 2-b grubu maden ruhsatının devri ile madende bulunan demirbaşların 4.500.000,00-TL satımı kararlaştırılmış, ödeme şekli başlıklı 4.maddesinde satış bedelinin büyük bir bölümünün davacının irtibatlı olduğu şirketlerin 3.şahıslara olan borcunun ödenmesi suretiyle ödenmesi ve geriye kalan tutarın ise davacıya ödenmesi kararlaştırılmıştır. Protokolün bütünü birlikte değerlendirildiğinde TBK 202.maddesinde tanımlanan işletme devri niteliğinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Söz konusu sözleşme ile sadece maden ruhsatı ve maden ruhsatında bulunan bir kısım demirbaşların satımı konu edilmiş olup işletmenin aktif ve pasifleri ile birlikte devri söz konusu değildir. Bir mal varlığının veya işletmenin aktif ve pasifleri ile birlikte devri özel hükümlere ve sonuçlara bağlanmış olup söz konusu sözleşme bu nitelikte değildir.
Öncelikle mahkememizin görevini tayin ve taraflar arasında ihtilaf konusu olan yetki sözleşmesinin geçerliliği konusunda davanın ticari bir dava olup olmadığı ve tarafların tacir olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmiştir.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün İzmir 10.ASHM’ne hitaben gönderdiği 22/11/2019 havale tarihli cevabi yazıda; davacının tacir kaydına rastlanılmadığı bildirilmiştir.
Dikili Vergi Dairesi’nin cevabi yazısında; davacı … adına kayıtlı maden işletme ruhsatını kiralaması nedeniyle 01/01/2008 yılından itibaren gelir mükellefiyeti tesis edilmesine karşın beyanname ve bildirim ödevlerinin yerine getirilmediği bildirilmiştir.
Bir davanın asliye ticaret mahkemesinde görülebilmesi için mutlak ticari dava veya nispi ticari dava niteliğinde dava olması gerekir.
Davaya dayanak sözleşme ticari işletmenin devri niteliğinde olmadığı için TTK 4/1-c maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı anlaşılmıştır.
Davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için her iki tarafın tacir ve uyuşmazlığın ticari işletme ile ilgili olması gerekmektedir. Davalı şirket tacir ise de, davacının tacir olmadığı belirlenmekle her iki tarafın tacir olma koşulunan gerçekleşmediği, bu nedenle davanın ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durum karşısında davanın mutlak ticari dava ya da nispi ticari dava olmadığından davayı görmeye Asliye Ticaret Mahkemesi bu arada mahkememiz görevli olmayıp davayı görmeye Asliye Hukuk Mahkemesi bu kapsamda daha önce görevsizlik kararını veren İzmir 10 ASHM’si görevli olduğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davayı görmeye İzmir Asliye Hukuk Mahkemesinin, bu arada görevsizlik kararı veren İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan, HMK 114/1-d ve HMK 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine,
Mahkememizin iş bu kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Yargılama giderinin nihai kararda dikkate alınmasına,
Dair, oybirliği ile verilen karar davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.14/10/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır