Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1045 E. 2023/12 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/1045 Esas
KARAR NO : 2023/12
DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 25/05/2022
KARAR TARİHİ : 10/01/2023
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 11/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Bursa 3. ATM’nin … Esas sayılı dosyasına sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket yetkilisi … ile … Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yetkilisi … arasında VELA7530G-… SİLİNDİR ÜTÜ MAKİNASI-GAZ ISITMALI ütünün satış işlemine ilişkin 30/05/2020 tarihinde mal tutarı 75.000,00-TL ve KDV tutarı 13.500,00-TL olmak üzere toplam 88.500,00-TL karşılığında anlaşma sağlandığını, işbu hususun davalı … Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kesmiş olduğu e-arşiv fatura ile de sabit olduğunu, anlaşma neticesi edinilen davaya konu mala dair davalı şirkete 77/01/2022 tarihli … Yevmiye numaralı İhtarname gönderildiğini, ihtarnamede; malın pek çok kez arızalandığı, bu arızalar neticesi onarım, bakım ve parça değişimine maruz kaldığı, ancak yapılan iş/işlemler neticesi arızaların devam ettiği ve başkaca arızaların meydana geldiği, dolayısıyla malın onarılamayacak durumda olduğu filhakika ortada olduğundan malın “ayıplı mal” olduğunun belirtildiğini, malın, ayıplı mal olması itibariyle de 6098 s. Türk Borçlar Kanunu m.227 kapsamında seçimlik hakklarını kullanmak istediklerinin ihtarnamede belirtildiğini, işbu ihtarnameye binaen davalı şirket 20/01/2022 tarihli … Yevmiye numaralı Cevabi İhtarnameyi göndermiş olup, davalı şirket malın ayıplı olduğunu kabul etmediğini, nitekim dava dosyasına konu mal üzerinden defaatle yapılan onarım, değişim, bakım iş işlemlerinden de anlaşılacağı üzere mal onarılmayacak durumda olduğu iş bu sebeple davaya konu malın 6502 s. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m.8. Gereğince, ayıplı mal olduğu kanaatinde olduklarını, ayıplı malın ilgili kanunda tanımlandığını, anılan bu sebeplerle; Sayın Mahkeme huzurunda görülecek dava dosyasına konu malın ayıplı olduğu filhakika ortada olduğundan ve davaya konu ayıplı malda bulunan arızalar onarılamayacak durumda olduğundan müvekkil şirketin menfi ve müspet zararları da göz önünde bulundurularak mağduriyetinin giderilmesi maksadıyla davaya konu ayıplı malın ilgili kanun ve yönetmelik uyarınca misli ile değiştirilmesine, yargılama giderleri ve vekaleti ücretin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğinden yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen ve davacı tarafından “EK-7” olarak dava dosyasına sunulan sözleşmede, taraflar arasında sözleşme kapsamında doğabilecek ihtilaflarda İzmir Mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili olduğu açıkça belirtildiği, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesine göre, “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” somut olayda, tarafların ikisi de tacir olduğu ve aralarında usulüne uygun bir yetki sözleşmesi akdedildiği için, yetkili mahkeme İzmir mahkemeleri olup Bursa mahkemelerinin yetkisi bulunmadığını, iş bu nedenle davada Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, dava konusu ütüde gerçekleşen arızalar, davacının kusurundan kaynaklanmakta olup ayıp iddiasının mesnetsiz olduğunu, davacı aleyhine keşide edilen İzmir 2. Noterliği’nin 20.01.2022 tarihli ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesinde de açıkça belirtildiği üzere, dava konusu ütüye ilişkin olarak, müvekkili şirketin alanında uzman teknik personeli tarafından yapılan incelemelerde, söz konusu ütünün kullanıcı hatalarından dolayı arıza oluşturduğu gözlemlenmiş ve ürünün hangi koşullarda kullanılmasının hata oluşturacağı konusunda, sözleşme öncesi ön bilgilendirme ve bilgilendirme yükümlülüğü kapsamında verilmiş olunan bilgilere ek olarak, davacı yana dikkat edilmesi gereken her türlü detayın bildirildiğini, müvekkil şirket gözlemlemiş olduğu kullanıcı hatalarına ve kullanım talimatlarına (EK-1) aykırılıklara rağmen söz konusu ürünü geri almayı iyi niyetli olarak teklif etmiş, ancak yapıcı ve çözüm odaklı bu teklife davacı yan tarafından kötü niyetli olarak olumlu yanıt verilmediğini, davacı, dava konusu ütüde yapmış olduğu bakım, onarım ve değişime ilişkin müvekkil şirketi hiçbir şekilde bilgilendirmediğini, söz konusu ürünlerin ancak teknik bilgiye sahip uzmanlar tarafından üretilmesi, onarılması veya herhangi bir parçasının değiştirilmesi mümkün olacağından, bu süreçte davacı yan tarafından yapılan işlemlerin ehil kişiler tarafından yapılmamasından ve bu sebeple ürünün arıza yapmasından dolayı müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı yanın dava konusu ütüye teknik özelliklerine aykırı ve yetkisiz müdahalelerde bulunmasının ve uzman olmayan kişilere yaptırmış olduğu değişim, bakım ve onarımların akabinde ürünün arızalanmasından ya da meydana gelen doğrudan ve dolaylı zararlardan, illiyet bağı bulunmadığı için müvekkil şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının ayıptan sorumluluk hükümlerine dayanması veya malın değiştirilmesini talep etmesi hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının ayıptan sorumluluk hükümlerine dayanabileceğini kabul anlamına gelmemek ihtirazi kaydıyla, davacının malın ayıpsız misli ile değişimine ilişkin seçimlik hakkını kullanması, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesine aykırı olduğunu, anılan bu sebeplerle; haksız davanın reddine, vekaleti ücretin ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bursa 3. ATM’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden dilekçelerin teatisi aşamasının tamamlandığı, yapılan değerlendirme neticesinde 13/10/2022 tarih ve … Karar sayılı ilam ile yetkisizlik kararı verildiği, dosyanın tevdisi üzerine Mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tensip tutanağı düzenlenmekle duruşma gün ve saati belirlenmiş ve taraflara usulüne uygun tebliğ işlemi yapılmış ise de davacı vekili tarafından sunulan 02/01/2023 tarihli dilekçe ile ihtilaf üzerinde anlaşıldığının ve davadan feragat edildiğinin beyan edildiği ve yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin olmadığının belirtildiği görülmüştür.
Sunulan feragat dilekçesi üzerine davalı yana çıkarılan tebligat neticesi davalı vekili tarafından sunulan 05/01/2023 tarihli dilekçede feragat gereği karar verilmesinin talep edildiği ve davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin bulunmadığının belirtildiği görülmüştür.
Bilindiği gibi davaya son veren taraf usul işlemleri feragat, kabul ve sulh olmak üzere üçe ayrılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade edebilmesi için karşı tarafın muvafakati gerekmemesine rağmen sulhun hüküm ifade edebilmesi için karşı tarafın muvafakati şarttır. Bunlardan sadece feragat her türlü davada yapılabilmesine rağmen kabul ve sulh üzerinde serbestçe tasarruf edilebilen davalarda mümkündür. Ancak söz konusu üç usulü işlem de hüküm kesinleşene kadar her zaman yapılabilmektedir. Bir davada yapılan feragat beyanının en önemli sonucu hak veya alacak talebinden ileriye etkili olarak ve bir daha talep edilmemek üzere vazgeçilmesidir. Çünkü feragat edilen bir talep ileride yeniden ileri sürülecek olursa kesin hüküm itirazı ile karşılaşılma durumu ortaya çıkabilecektir. Dolayısı ile yapılan feragat beyanının çelişkiye yer bırakmayacak şekilde kayıtsız ve şartsız yapılması gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamadan sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; feragatin davacı vekili tarafından süresinde yapıldığı, vekilin feragate yetkili olduğu, söz konusu uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıklardan olduğu ve ayrıca feragatin kayıtsız ve şartsız yapıldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle 6100 Sayılı HMK’ nın 309. ve devamı maddelerinde, feragatin, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği, feragatin tek taraflı taraf beyan olduğu, davayı bitiren taraf işlemlerinden olduğu ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu belirtildiğinden bu haliyle dava dosyamız açısından yapılan feragat beyanı karşısında, feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve ayrıca davacı tarafça yatırılan harçların ve gider avansından kullanılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına ancak davalı tarafça vekalet ücreti talep edilmediğinden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar taraflarca birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığı belirtilmiş ise de dava konusu uyuşmazlık göz önüne alındığında davadan evvel 6325 sayılı yasa kapsamında arabuluculuk başvurusunda bulunulması üzerine bu husustaki yasa gereği zorunlu dava şartının görüşme sonucunda anlaşamama ile sonuçlandığı anlaşılmakla birlikte feragate yönelik taraf beyanları göz önüne alındığında davacı vekilince sunulan feragatte karşı tarafla anlaşıldığının davalı vekilince sunulan dilekçede ise bu hususa dair beyanda bulunulmadığı görülmekle feragatin talep konusu alacağın alınması ile mi sonuçlandığı yoksa alınmasından vazgeçme ile mi sonuçlandığı net olmadığından feragatin davacı tarafça yapılan taraf usul işlemi olduğu göz önüne alınarak sebepsiz feragat nedeniyle arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına dair aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2- Karar tarihi itibarı ile alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının evvelce alınan 1.511,36 TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, fazladan alınan 1.331,46 TL harcın talep halinde ve kararın kesinleşmesinden sonra DAVACIYA İADESİNE,
3- Davacı tarafından yatırılan başvuru harcı, yukarıda mahsubuna karar verilen peşin harç ve yatırılan gider avansından kullanılan yargılama giderinin DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA, arta kalan 273,00 TL gider avansının 6100 sayılı HMK’nın gider avansı tarifesinin 5.maddesi uyarınca DAVACI TARAFA İADESİNE,
4- Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de talep gereği davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5- Dava açmadan evvel dava şartı kapsamında başvurunun yapıldığı sabit olduğundan arabuluculuk ücretinin Hazine tarafından ilgili arabulucu Gürol Sökmen’e ödenmesi halinde, bu ücretin 6831 sayılı Kanun kapsamında ileri sürülen feragat beyanı içeriği göz önüne alındığında DAVACIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA, bu hususta Hazineye müzekkere yazılmasına,
6- Dair taraf vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.10/01/2023

Katip
¸

Hakim
¸