Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/100 E. 2022/690 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/100
KARAR NO : 2022/690

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2022
KARAR TARİHİ : 27/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalı-borçlu taraf ile müvekkil şirket arasında 14.09.2018 tarihinde Devir Alan Franchise Sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşme ile davacı şirketin sahip olduğu ad, marka gibi gayri maddi malların kullanımını franchise alan tarafa sınırlı olarak devrettiğini, bu sözleşme doğrultusunda davacı şirket tarafından, marka, know-how, iş görme ve teknik yöntemleri, iş görme sistemleri dahil olmak üzere işletme ve pazarlama sistemini oluşturan her türlü fikri ve sınai unsurlar üzerinde davalı-borçlu Franchise Alan’a sınırlı bir kullanma (lisans) hakkı tanındığını, sözleşme kapsamında Franchise alan tarafa, davacı tarafça belirlenen ilkelere uymak ve verilen fikri sınai haklardan sözleşme ile sınırlanmış şekilde faydalanmak suretiyle kendi nam ve hesabına olacak şekilde işletme açma ve iş yapma hakkı tanınmış ve karşılığında franchise verene sözleşmesel bazı ödeme yükümlülükleri getirildiğini, 14.09.2018 tarihinde akdedilen Devir Alan Franchise Sözleşmesi’nin 9. Maddesi ile sözleşme süresi belirlenmiş “5” yıl olarak belirlenmiş ve sözleşmenin 14.09.2023 tarihinde kendiliğinden sona ereceğine karar verildiğini, Sözleşmenin imzalanması akabinde davacı şirket tarafından anılan sözleşme uyarınca tüm yükümlülüklerin yerine getirilmiş olmasına rağmen davalı-borçlu tarafından müvekkil şirkete hitaben gönderilen e-posta ile ilgili sözleşme süresinden evvel, herhangi bir haklı neden olmaksızın, sözleşmeye aykırı ve haksız şekilde feshedildiğini belirterek fazlaya dair her türlü talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla haklı davamızın kabulüne, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak yapılan ödeme emrine itirazın iptali ile izmir 7. icra müdürlüğü’nün …/… E. sayılı icra takibin kaldığı yerden devamına, davalı borçlu, müvekkil şirket tarafından başlatılan ilamsız icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğinden, davalı aleyhine takip çıkışı bedelinin yüzde 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde davalı …’ın adres bilgisi hatalı yazıldığını, dava dilekçesinde davalı adresi olarak bildirilen adresin davalı vekili olarak avukatın ofis adresi olduğu, İşbu davaya esas icra takibi yetkisiz icra dairesinde açıldığını, davacı tarafça arabuluculuk dava şartı gereği son tutanağın dava dilekçesi ekine sunulmadığı, davalının adresinin Amasya olması nedeni ile Mahkememizin de yetkisiz olduğu belirtildiği, müvekkilinin tacir sıfatı olmadığından münhasır yetki sözleşmesi ile belirlenen yetkili yerin geçerli olmadığı, davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığı, taraflar arasında 14/09/2018 tarihli franchise sözleşmesinin imzalandığı, başlangıçtan 15/12/2021 tarihine kadar müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülükleri devam ettirdiği ancak covid 19 pandemi sebebi ile ödeme güçlüğü içerisine düştüğü ve kendi imkanları ile bir süre daha idare ettirdikten sonra ancak 15/12/2021 tarihi itibariyle davacıya ihtar göndererek mücbir sebebe dayalı sözleşmeyi haklı nedenle fesih edildiği, icra takibine konu borcun haksız ve mesnetsiz olduğu, 14/10/2020 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından gönderilen genelge ile spor merkezlerinin faaliyetlerinin geçici olarak kapatıldığı, bu kapsamda müvekkil tarafından sözleşme konusu iş yeri faaliyetlerinin durdurulduğu ve davacıya reklam ve royalty bedelleri dahil olmak üzere tüm giderlerin ödendiği, daha sonra 01/06/2021 tarihinde yine aynı bakanlık genelgesi ile normalleşme adımları kapsamında genelgedeki sınırlamalara uygun devam edileceğinin bildirildiği davacıdan bunun için talepte bulunulduğu ancak davacının bu hususa yönelik destek sağlamadığı normalleşme süreci boyunca genelgeye uygun çalışma yapılmış ise de aşılması güç engeller çıktığı, davacı tarafından dilekçede belirtilen hususların göz ardı edildiği, pandemiye uygun hale getirilemeyerek üye kaydı alınamadığı, her ne kadar davalı tarafça 01/06/2021 tarihinden sonra normale dönüldüğü belirtilmiş ise de fiili durumun gerçeği yansıtmadığı, yapılan fesihin haklı olduğu durumun mücbir sebep teşkil ettiği, davacıya icra takibindeki reklam royalty bedeli ve cari hesap borcunun bulunmadığı bu husustaki davacının talebinin yerinde olmadığı belirterek bu nedenlerle öncelikle davanın usulden reddini, aksi kanaatte olunması halinde esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmakla taraf teşkili sağlanmış ve yine usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizce Vergi Dairesine, Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkerelere cevap verildiği, icra dosyasına yazılan müzekkere cevabı ile dosyanın bir örneğinin uyap sistemi üzerinden dosyamıza sunulduğu, taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin dosya arasında olduğu anlaşılmıştır.
İzmir 7. İcra Dairesi’nin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı taraça davalı aleyhine asıl alacak ve cari hesaptan kaynaklı 33.334,00 TL alacağın tahsili bakımından takip başlatıldığı takip dayanağının ” 14.09.2018 tarihinde imzalanan franchise sözleşmesinden kaynaklı” olduğunun belirtildiği, davalı yanca borca geniş anlamda itirazın yanı sıra icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ile yetkili icra müdürlüklerinin Amasya İcra Müdürlükleri olduğu belirtilerek yetki yönünden de itirazda bulunulduğu ve takibin durdurulduğu görülmüştür.
Mahkememizce tanık deliline yönelik yasal ihtaratı da içerir deliller yönünden taraf vekillerine usulüne uygun tebligat çıkarılmış, söz konusu tebligata taraflarca ayrıca beyanda bulunulmadığı gibi delil dilekçesi de sunulmadığından Mahkememiz davacısının tanık delilinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş ancak davalı tarafça her ne kadar ihtarata rağmen ayrıca bir bildirimde bulunulmamış ise de cevap dilekçesinde tanık isim ve adreslerinin usulüne uygun olarak bildirildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin incelenmesinde; 14/09/2018 tarihinde imzalandığı, Mahkememiz davacısının franchise veren, davalısının ise franchise alan olduğu, sözleşmenin yerine getirileceği adresin Amasya- Hacılar meydanı bölgesinde davacı tarafından onay verilen alan içerisinde açılması şartı ile anlaşma yapıldığı, sözleşmede tarafların hak ve yükümlülüklerin belirlendiği ve ayrıca anlaşmazlıkların çözümünde İzmir Mahkemeleri ve İzmir İcra Müdürlüklerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Yapılan inceleme neticesinde; taraflar arasında 14/09/2018 tarihinde franchise sözleşmesinin akdedildiği, bu sözleşme ile davacı şirketin sahip olduğu ad, marka gibi gayri maddi malların kullanımını franchise alan tarafa sınırlı olarak devrettiğini, bu sözleşme doğrultusunda davacı şirket tarafından, marka, know-how, iş görme ve teknik yöntemleri, iş görme sistemleri dahil olmak üzere işletme ve pazarlama sistemini oluşturan her türlü fikri ve sınai unsurlar üzerinde davalı-borçlu Franchise Alan’a sınırlı bir kullanma (lisans) hakkı tanındığını, sözleşmenin 5 yıl olarak süreli belirlendiği, davacı tarafça söz konusu sözleşmeden kaynaklı olarak davalı aleyhine İzmir 7. İcra Müd.’nün …/… esas sayılı dosyası üzerinden franchise sözleşmesinin haksız feshi sebebi ile tahakkuk eden reklam royalty bedeli ile cari hesap alacaklarından oluşan toplam 33.334,00 TL alacağın tahsili bakımından başlatılan takibe davalı yanca yetki itirazı dışında geniş anlamda borca itiraz üzerine takibin durdurulduğu konularında bir uyuşmazlık olmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda yapılan tespit göz önüne alındığında uyuşmazlığın davacının icra takibindeki tutar yönünden davalıdan alacaklı olup olmadığı, yapılan feshin davacının iddia ettiği tarihte mi yoksa davalının iddia ettiği tarihte mi olduğu bu kapsamda sözleşmenin davalı tarafından yapılan feshinin haklı fesih olup olmadığı, davalı yanca yapılan itirazının haklılık teşkil edip etmediğinin tespit ve değerlendirilmesinin yanı sıra davacı yanca talep konusu edilen icra inkar tazminat talebinin de yerinde olup olmadığı bakımından yapılacak inceleme neticesi varılacak kanaate esas itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar taraflar arası uyuşmazlık yukarıda belirtildiği şekilde oluşmuş ise de davalı yanın gerek görev, gerek Mahkememizin yetkisi ve gerekse icra müdürlüğünün yetkisine itirazın dosyanın esasına girmeden evvel değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Dosyaya kazandırılan müzekkere cevaplarına göre mahkememiz davalısının gerek sözleşmenin imzalandığı tarihte gerekse iş bu dava tarihinde tacir olmadığı anlaşılmış, bu nedenle her ne kadar aksi belirtilmekte ise de taraflar arası sözleşmede belirlenen münhasır yetkiye dair kaydın davalı yanın tacir olmaması nedeniyle geçerli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu aşamada gerek Mahkememizin görevli olup olmadığı yönünden yapılacak incelemenin ve gerekse icra müdürlüğünün yetkili icra müdürlüğü olup olmadığı bakımından yapılacak incelemenin sonucunun dava şartlarından oldukları ancak Mahkememizin görevli olup olmadığı konusunun değerlendirilmesine geçilmeden evvel takibin yetkili icra müdürlüğü aracılığıyla başlatılıp başlatılmadığı yönündeki değerlendirmenin yapılamayacağı dolayısıyla Mahkememizin bu uyuşmazlık yönünden görevli olup olmadığının öncelikli olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir. Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile asliye hukuk mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Genel yetkiye dair yapılan açıklamalar, dosya kapsamı göz önüne alınmakla yapılan değerlendirme neticesinde yukarıda da belirtildiği gibi uyuşmazlığın taraflar arasında imzalanan franchise sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklı cari hesap alacağı ile reklam royalty bedellerine yönelik alacak toplamından kaynaklandığı dolayısı ile uyuşmazlığın 556 sayılı KHK ile belirlenen uyuşmazlıklardan olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu kapsamda Franchise sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıkların hukukumuzda herhangi bir kanunda düzenlenmediği gibi, bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi ile belirlenen mutlak nitelikteki ticari uyuşmazlıklardan olmadığı, uyuşmazlığın Ticaret Mahkemeleri nezdinde bakılıp sonuçlandırılması için tarafların tacir olması veya uyuşmazlık her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması gerektiği yönündeki Yargıtay 11. HD’nin 2014/3711 esas ve 2014/5356 karar sayılı ilamı göz önüne alındığında davalı tarafın da yukarıda da belirtildiği şekilde tacir olmadığı anlaşılmakla ortada nispi nitelikte bir ticari davanın da bulunmadığı kanaatine varılmış bu nedenle iş bu davanın Mahkememiz nezdinde görülüp sonuçlandırılmasının mümkün olmadığı değerlendirilerek genel Mahkemelerin görevli olduğuna kanaat getirilmiş ve bu nedenle davanın görevsizlik nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. Ayrıca kararın kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, davaya davaya dayanak İcra Müdürlüğü yetkisine ve Mahkeme yetkisine itirazın görevli Mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerektiğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın GÖREVSİZLİK NEDENİ ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereği kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde iş bi dosya resen ele alınarak Mahkememizce davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4- Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verilmesine, davanın açılmamış sayılma şartları oluştuğu takdirde yargılama giderleri konusunda MAHKEMEMİZCE KARAR VERİLMESİNE,
5- Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır