Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/957 E. 2022/71 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/958 Esas
KARAR NO : 2022/106

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :17/12/2020
KARAR TARİHİ : 08/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesinde özetle;Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle;Müvekkillerinin ortak murisi “…” vefat etmiş ve vefatını müteakip her üç müvekkil de muristen intikal eden mirası aktif ve pasifiyle birlikte reddettikleri için İzmir … Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan reddi miras davamız kabul edildiğini, Davalı/alacaklı tarafça çeşme icra müdürlüğünün … esas sayılı icra takibiyle her üç müvekkil aleyhine 7 örnek ilamsız icra takibi başlatıldığını ve icra takibi müvekkillerin bilgisi dışında kesinleştiğini, müvekkilleri icra takibinden, …’ın maaşına gönderilen haciz yazısıyla haberdar olmuşlardır. Müvekkiller yaptıkları araştırma neticesinde söz konusu borcun kendileriyle bir ilgisinin bulunmadığını, borcun (müteveffa) …’e ait bir borç olduğunu gördüklerini, Davalı/alacaklı kurum tarafından müvekkillerimize karşı icra takip işlemleri başlatılmış olup müvekkillerimiz haciz tehtidi altındadırlar. İşbu haksız durumun önlenmesi açısından dava sonunda bir karar verilinceye kadar icra takibinin (teminatlı veya teminatsız olarak) durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettikleri, davalının kötüniyetli olması ve haksız takip nedeniyle %’20 tazminata, yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
CEVAP:
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle;07/08/2011 tarihinde …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile …’nin kullandığı tescilsiz ve plakasız motosikletin çarpışması sonucu kaza meydana gelmiştir. İcra takibine esas yaralanmalı kaza tespit tutanağında da belirtildiği üzere müteveffa … olayda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nu ihlal etmekten kusurlu bulunduğunu, … kaza sebebiyle yaralandığı için vekili aracılığıyla müvekkil kuruma başvurmuştur. Müvekkil kurumca Sigorta Tahkim Komisyonunun … sayılı kararı ile hükmedilen tazminat sonucu, 16.318,58 TL Ankara … İcra Müdürlüğü, … sayılı dosyaya 02/12/2019 tarihinde ödendiğini, Yasa ve Yönetmelik gereği maluliyet tazminatının hak sahipleri tarafından müvekkil kuruma ilgili belgeler ile müracaatı sonunda bu olay nedeniyle mağdur durumda bulunan kişilere ödemede bulunulmuş olmasından dolayı borçlulara 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun 14. Maddesi uyarınca Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 16.maddesi uyarınca yasada belirtilen nedenlerle yaptığı ödemeler için Güvence Hesabı’nın zararına neden olan aracın kusurlu sürücüsüne, işletenine ve diğer sorumlulara kusurları oranında rücu etme hakkı tanındığını, müvekkil kurumca yapılan tazminat ödemesinin Sigortacılık Kanunu’nun 14. Maddesi ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 16. Maddesi uyarınca kazada kusurlu bulunan müteveffa …’ün mirasçıları olan …, … ve …’e karşı davacılardan rücuen tazmini amacıyla 24/09/2019 tarihinde Çeşme İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, Çeşme İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına ait ödeme emrinin tebliğinin öğrenilmediğine ilişkin davacıların iddiası asılsızdır. Çünkü söz konusu ödeme emri için davacıların adresine gidilmiş olup, ilgili kişilerin adreste geçici olarak olmadıkları aynı adreste oturan, görünüş bakımından 18 yaşından büyük ve ehliyetli olan kişiden öğrenilmiş olup, tebligat bu kişiye teslim edildiğini, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacıların müteveffa …’ün mirasını İzmir …. Sulh Hukuk Mahkemesinin 22/06/2016 tarihli … E. … K. sayılı kararı ile reddetmiş olması nedeniyle müvekkil tarafından başlatılan takibin kötü niyetli olduğu iddiası gerçek dışıdır. Zira şu halde dahi davacının mirası reddetmiş olduğuna dair yukarıda dosya numarası yazılı olan ilamı 7 günlük itiraz süresi içinde ileri sürmüş olması gerekir. Yukarıdaki açıklamalarımızda da belirttiğimiz üzere müvekkilin yaptığı tazminat ödemelerini sorumlulara rücu etmesi kanuni bir gerekliliktir. Davacıların takibe itiraz etmemesi sebebiyle de takip kesinleşmiştir. Neticede davacı tarafça süresinde sunulmayan bir ilam sebebiyle müvekkil kurumun haksız ve kötüniyetli olduğu söylenemeyecektir. Müvekkil kurumun tek amacı zarar gören kişilere yaptığı ödemeyi sorumlulara rücu etmektir.
Borçlunun vefatı nedeniyle mirasçılar hakkında takibe girişildiği durumda hangi mirasçının ne zaman mirası red kararı aldığına dair bilgi sahibi olunması beklenemez. Bu hususun dosyaya sunulmadan önce tarafımızca bilinebilmesi olanaklı değildir. Alınan mirasın reddi kararıyla birlikte 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz edilmemiş olması halinde takip kesinleşmektedir. Bir diğer deyişle, süresinde sunulmamış ilamdan ötürü icra takip işleminin dahi durdurulması mümkün değil iken, ilgili ilamdan müvekkilin haberdar olması ve buna rağmen kötü niyetle takip başlatması olanaklı olmadığını, Müvekkil Kurum, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığına bağlı bir kurumdur. Kurumun kuruluş amacı; sigortasız araçların sebep olduğu kazalarda meydana gelen ölüm, maluliyet gibi bedensel zararlarda mağdur olanların mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini, mağduriyetler giderilirken kusur oranları ve her sene belirlenen limit ölçüsünde ödemeler kurum bünyesindeki aktüer hesaplamaları doğrultusunda yapılabileceğini, Türkiye’de meydana gelen binlerce kaza sonucunda on binlerce insanımızın ölüm ve maluliyet durumları ile karşı karşıya kaldıkları, tartışmasızdır. Bir de bu kazalarda kazaya sebep olan aracın sigortasız olması mağdur olan insanlarımızın mağduriyetlerini arttırdığını, sonuçta devlet bünyesinde kurulan ve işlevini sürdüren Kurum, bir nebze de olsa bu mağduriyetleri giderebilmek için kurulmuştur. Müvekkil-kurumun işlevini daha sağlıklı sürdürebilmesi için mağdur kişilere yaptığı ödemeleri, kazaya sebep olan ve kusurlu bulunan araç sürücüsünden ve araç malikinden tahsil etmesi gerekir. Bu nedenle, kaza nedeniyle meydana gelen mağduriyetlerin giderilmesi açısından ilgililere ödemeler yapılmış; kazada kusurlu bulunan ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası bulunmayan müteveffa …’ün mirasçılarına rücuen tazmin talepli olarak başvurduklarını, davanın açılmasına sebebiyet veren taraf mirası red konusunda müvekkil kurumu bilgilendirmeyen, icra takibine 7 günlük süre içinde itiraz etmeyen davacıdır. Dolayısıyla davayı kabul anlamına gelmemekle beraber müvekkil kurum aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, usul yönünden yapmış oldukları itirazlarının dikkate alınarak davanın usulden reddine, Usul yönünden yapmış oldukları itirazlarının kabul görmemesi durumunda haksız ve mesnetsiz açılan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Yargılamanın devamı sırasında Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 10/11/2021 tarihli … esas … karar sayılı kararı ile Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin İzmir ili mülki sınırları olarak belirlendiğinden dava dosyasının görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Dava dosyası İzmir Adliyesi Tevzi Bürosunca mahkememizin 2021/958 esas sırasına kaydolunarak mahkememize intikal ettirilmiştir. Davanın menfi tespit davası olduğu, ticari nitelikte olduğu, Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davayı görmekte iken Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararına dayanarak dava dosyasının görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 08/07/2021 tarihli resmi gazetede yayınlanan 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile yeni kurulan asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin belirlendiği, mevcut bulunan asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresini ise genişleterek yeniden belirlendiği, bu kapsamda İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin İzmir ili mülki sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza yargı çevresi hariç) olarak belirlediği ve bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu aşamada görevli mahkeme konusunda değerlendirme yapılması gerekmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-10 esas 2019/401 karar sayılı 04/04/2019 tarihli kararında ortaya konulduğu ve mahkememizce de benimsendiği üzere; usul hukukumuza göre mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında taraflar görev itirazında bulunabileceği gibi taraflar ileri sürmese dahi mahkemece yargılamanın her aşamasında görev konusu resen gözetilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37.maddesinde “hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada kanuni hakim güvencesi olarak uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. Dikkat edilecek olursa, anayasadaki bu düzenleme, hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme yönünden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde her uyuşmazlık meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi kararının dayandığı Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun yargı yeri belirlenmesi kararında, eldeki derdest dava dosyalarının yargı alanı genişletilen mahkemelere devredileceğine ilişkin bir karara yer verilmediği, verilen kararın Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetki alanının genişletilmesine yönelik olduğu, mahkemelerin görevine ilişkin bir düzenleme içermediği, bu nedenle davanın açıldığı tarihteki yetkili mahkemede davanın görülmesi gerektiği, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu kararların aynı yargı yerinde yeni kurulan ve farklı görev alanına giren mahkemelere bu mahkemelerin kurulmasından önce bu mahkemelerin görev alanına giren başka mahkemelerde açılan dava dosyalarında gönderme kararı verilmesine yönelik olduğu, somut olayda farklı yargı alanlarında bulunan aynı düzey mahkemelerden birinin diğerini kapsayacak şekilde yargı alanının genişletilmesine yönelik kararın değerlendirilmesi gerektiği, söz konusu kararın da 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği hususu da dikkate alındığında yargı yerinin genişletilmesi ya da değiştirilmesi kararının yürürlüğünden önce açılan davaların, davanın açıldığı tarihteki mahkeme tarafından görülmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere; davanın açıldığı tarihteki yasal düzenlemelere göre görevli ve yetkili mahkemece sonuçlandırılmasının Anayasayla güvence altına alınmış doğal hakim ilkesinin bir sonucu olduğu, yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin Hakimler Savcılar Genel Kurulu kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, bu tarihten evvel genişleyen yargı çevremizde açılan ve görülmekte olan davaların mahkememize devredileceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarihli 2017/11-10 esas 2019/401 karar sayılı kararında ortaya konulan ilkeler dikkate alındığında söz konusu davaları görmeye açıldığı tarihte görevli ve yetkili olan mahkemenin görmesi gerektiği, bunun sonucu olarak da iş bu davada Çeşme Asliye Hukuk Mahkememsinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) görevli olduğu, mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılmıştır.
01/09/2021 tarihinden sonra mahkememizin yeni açılan davalarla ilgili ve görevsizlik kararını veren mahkemenin bu tarihe kadar açılmış davalarla ilgili aynı mahkemenin daireleri olarak değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca usul ekonomisi ilkesi de nazara alınarak buna göre mahkememizce görevsizlik kararı değil gönderme kararı verilmesinin daha uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar karşısında mahkememizin yargı çevresinin genişletilerek belirlenmesi konusundaki Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiği, bu tarihten evvel açılıp ilgili ilçelerde görülmekte olan davada Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu ve mahkememizin görevsiz olduğu kanaatine varılmakla dava dosyasının görevsizlik kararını veren Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, oluşan görev uyuşmazlığının giderilmesi için dava dosyasının İzmir BAM 6. Hukuk Dairesine tevdiine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davayı görmeye mahkememizin görevsiz olup Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması sebebiyle dava dosyasının Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
2-Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne tevdiine,
3-Yargılama giderinin nihai kararda dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kararın niteliği gereği kesin olarak karar verildi. 08/02/2022

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.