Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/910 E. 2021/994 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/910 Esas
KARAR NO : 2021/994

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2019
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Ödemiş …. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olanAlacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında dava dosyasının İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devrine karar verilmiş ve dava dosyası tevzi birimince mahkememizin … esas sırasına kaydolunmasıyla mahkememize intikal etmekle dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Tüketici Mahkemesi sıfatıyla Ödemiş ….ASHM’ ne verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 07.12.2016 tarihli faturaya istinaden, … plakalı, motor no …, şasi no … buz rengi 2016 … Minibus 16+1 … ve yine aynı tarihli başka bir faturaya istinaden … plakalı, şasi no … motor no …|… olan buz rengi, 2016 … ve 14.12.2016 tarihli faturaya istinaden, … plakalı, motor no …, şasi no … olan inci siyah renkli, 2016 …+… marka 3 adet sıfır aracı, davalı şirketten satın aldığını, satın alınan araçların, alındığı tarihten itibaren, sıklıkla arıza ederek yolda kaldığını, gerek davalı şirketin gerekse de araç kasko şirketi olan … Sigorta tarafından yönlendirilen yol yardımı ile davalı şirketin servisinde tamir edilmiş olduklarını, söz konusu araçların birçok orijinal parçasının değişmiş olduğunu hatta … plakalı aracın, sorununun kesinlikle çözümlenmediğini, halen 3 haftadan uzun suredir serviste bulunduğunu, iş bu aracın, tamiri için davalı şirket yetkililerinin müvekkilinden ücret talep ettiğini, davalı şirkete ait servis yetkililerinin, her arıza sonrası, gerekli arızanın giderildiği, arızalı parçaların değiştirildiği için aracın tekrar arıza etmeyeceği yönündeki güvenceleri nedeniyle araçlardaki ayıpların, müvekkilinden gizlendiğini, servis sonrası birçok kez ek ücret ödemek zorunda kalan müvekkilinin, halen sorunların devam etmesi üzerine davalı şirkete 23.10.2019 tarihinde ihtar çekilerek, 6502 sayılı kanun gereği seçimlik haklardan “ayıplı malm ayıpsız misli ile değiştirilmesi” hakkının ihtar edildiğini, bu ihtara karşılık, davalı şirketin, seçimlik haklan kullanılma şartlarının gerçekleşmediği için kabul edilmediği yönünde 14.11.2019 tarihli karşı ihtar çekildiğini beyanla 6502 sayılı TKHK gereği araçların ayıpsız misliyle değiştirilmesini,araçlann tamir ve servisi karşılığı haksız olarak ödenen,araçlann serviste kaldığı süre kullamlamama sebebiyle doğan zarann, bilirkişi incelemesi neticesinde artırmak kaydıyla HMK 109. Maddesine istinaden şimdilik 5.000 TL nin davalıdan tahsilini, 6502 S.yasa gereği başka seçimlik haklarının saklı tutulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Tüketici Mahkemesi sıfatıyla Ödemiş ….ASHM’ ne verdiği cevap dilekçesinde özetle; Usule ilişkin itiraz hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu araçlarda ayıp olarak nitelendirilebilecek bir durum bulunmadığını, dava konusu araçlarda üretim kaynaklı bir ayıp bulunmadığını, bir malın ayıplı olduğunun kabul edilmesi için iddia edilen eksikliğin üretimden kaynaklanması, bir başka ifadeyle ayıbın ve ayıbı yaratan nedenin, yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında mevcut olması gerektiğini, açık ve yahut gizli ayıptan ötürü sorumluluğun söz konusu olabilmesi için ayıbın üretim-satım öncesi bir nedenden kaynaklanmış olmasının gerektiğini, mevzuatın lafzına ve gerekse doktrindeki müelliflerin düşüncesine göre; bir malın ayıplı olabilmesi için meydana gelen arızanın süreklilik arz etmesi gerektiğini, ancak bu şekilde bu maldan beklenen fayda azalmasının söz konusu olacağını, arıza geçici nitelikte ise, ondan beklenen faydanın ortadan kalktığının söylenemeyeceğini, kullanım süresi dikkate alındığında iddia edilen sorunların üretimden kaynaklanmadığının ortaya çıkacağını, davacının dava konusu araçlarda meydana gelen arıza nedeniyle ilk servise götürdüğü 2019 yılına kadar yaklaşık 2-3 yıllık süre boyunca sorun olmaksızın araçların kullanımı, araçların üretimden kaynaklı bir ayıbı olmadığı hususunda ispat niteliğini taşıdığını, dava konusu araçlarda iddia edilen arızaların süreklilik arz eden bir özelliğe haiz olmamakla beraber gerekli onarım ve usulüne uygun kullanım neticesinde giderilebileceğini, zira yetkili servislerce yapılan test sürüşlerinde herhangi bir sorun görülmüş olmakla beraber araçların kullanımı veyahut çatışmasına engel teşkile edecek bir husus bulunmadığını, dava konusu araçların satış tarihinin Aralık 2016 olduğunu, bu tarihten bugüne kadar 175.000 kmye kadar kullanılmış araçlarda üretim kaynaklı ayıp iddiasının teknik bir açıklamasının bulunmadığını, dava konusu araçlarda herhangi bir ayıp söz konusu olmadığını üretim kaynaklı bir arıza da olmamakla birlikte, incelemenin araçlarda iddia edilen sorunun onarımla giderilebilecek nitelikte olup olmadığının tetkik edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında Ödemiş ….ASHM ‘ nin 30/09/2021 tarihli … esas … karar sayılı kararı ile Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin İzmir ili mülki sınırları olarak belirlendiğinden dava dosyasının görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Dava dosyası İzmir Adliyesi Tevzi Bürosunca mahkememizin … esas sırasına kaydolunarak mahkememize intikal ettirilmiştir.
Davanın Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak davası olduğu, davanın ticari nitelikte olduğu düşünülerek, Ödemiş ….ASHM’ sıfatıyla davayı görmekte iken Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararına dayanarak dava dosyasını gönderme kararı ile mahkememize devrettiği belirlenmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 08/07/2021 tarihli resmi gazetede yayınlanan 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile yeni kurulan asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin belirlendiği, mevcut bulunan asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresini ise genişleterek yeniden belirlendiği, bu kapsamda İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin İzmir ili mülki sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza yargı çevresi hariç) olarak belirlediği ve bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu aşamada davayı görmeye gönderme kararı veren mahkemenin mi yoksa mahkememizin mi görevli olduğu konusunda değerlendirme yapılması gerekmiştir.
Öncelikle davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılmış olduğu, davanın 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun gereğince araçların ayıpsız misliyle değiştirilmesi talebini içerir dava olduğu, yargılamanın her aşamasında davanın Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görüldüğü, hiç bir aşamada Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakıldığına dair bir ara karar olmadığı, ayrıca verilen devir kararının da Tüketici Mahkemesi sıfatıyla verildiği, dolayısıyla görevli mahkemenin Ödemiş … Asliye Hukuk Mahkemesi olacağı, dosyanın gönderme kararı ile mahkememize gönderilmesinin de usule ve yasaya uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-10 esas 2019/401 karar sayılı 04/04/2019 tarihli kararında ortaya konulduğu ve mahkememizce de benimsendiği üzere; usul hukukumuza göre mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında taraflar görev itirazında bulunabileceği gibi taraflar ileri sürmese dahi mahkemece yargılamanın her aşamasında görev konusu resen gözetilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37.maddesinde “hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada kanuni hakim güvencesi olarak uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. Dikkat edilecek olursa, anayasadaki bu düzenleme, hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme yönünden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde her uyuşmazlık meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
Gönderme kararının dayandığı Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun kararında eldeki derdest davaların yargı yetkisi belirlemesine konu mahkemelere devredileceğine ilişkin bir karar yer almadığı gibi söz konusu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına (kararın 08/07/2021 tarihli resmi gazetede yayınlanmasına rağmen) karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtildiği üzere; davanın açıldığı tarihteki yasal düzenlemelere göre görevli ve yetkili mahkemece sonuçlandırılmasının Anayasayla güvence altına alınmış doğal hakim ilkesinin bir sonucu olduğu, yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin Hakimler Savcılar Genel Kurulu kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, bu tarihten evvel genişleyen yargı çevremizde açılan ve görülmekte olan davaların mahkememize devredileceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarihli 2017/11-10 esas 2019/401 karar sayılı kararında ortaya konulan ilkeler dikkate alındığında söz konusu davaları görmeye açıldığı tarihte görevli ve yetkili olan mahkemenin görmesi gerektiği, bunun sonucu olarak da iş bu davayı görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu, mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Gönderme kararının gerekçesinde bahsedilen Yargıtay 11 Hukuk Dairesi ve 23 Hukuk Dairesinin çeşitli kararlarında konu, yeni mahkeme kurulması nedeniyle dava dosyasının devri olarak nitelendirilmişse de, yukarıda bahsi geçen Hukuk Genel Kurul kararı karşısında söz konusu kararlara iştirak edilmemiş, davayı görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu değerlendirilmiştir. İş bu dava dosyasının devir/gönderme kararıyla mahkememize gönderildiği dikkate alınmakla birlikte 01/09/2021 tarihinden sonra mahkememizin gönderme kararını veren mahkemenin yetki alanında yetkili hale geldiği, gönderme kararını veren mahkemenin ticaret mahkemesi sıfatıyla gönderme kararını verdiği, dolayısıyla 01/09/2021 tarihinden sonra mahkememizin yeni açılan davalarla ilgili ve gönderme kararını veren mahkemenin bu tarihe kadar açılmış davalarla ilgili aynı mahkemenin daireleri olarak değerlendirilmesi gerektiği, buna göre mahkememizce görevsizlik kararı değil gönderme kararı verilmesinin daha uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar karşısında mahkememizin yargı çevresinin genişletilerek belirlenmesi konusundaki Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiği, bu tarihten evvel açılıp ilgili ilçelerde görülmekte olan davaları görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu ve mahkememizin görevsiz olduğu kanaatine varılmakla( Samsun BAM 3. HD nin 02/11/2021 tarih, 2021/1511 esas, 2021/1353 karar sayılı kararı da aynı doğrultudadır.) dava dosyasının gönderme kararını veren Ödemiş ….Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, oluşan görev uyuşmazlığının giderilmesi için dava dosyasının İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesine tevdiine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davayı görmeye mahkememizin görevsiz olup Ödemiş ….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması sebebiyle dava dosyasının Ödemiş ….Asliye Hukuk Mahkemesi’ ne gönderilmesine,
2-Ödemiş ….Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne tevdiine,
3-Yargılama giderinin nihai kararda dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kararın niteliği gereği kesin olarak karar verildi. 14/12/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸