Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/905 E. 2022/235 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/905
KARAR NO : 2022/235

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 09/12/2021
KARAR TARİHİ : 22/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde … No’lu ”Genişletilmiş Kasko Filo Sigorta Poliçesi” ile sigortalı … plakalı aracın 17/06/2019 tarihinde seyir halinde iken, sürücü davalı …’un sevk ve idaresinde bulunan tescilsiz motosikletin kusurlu olarak çarpması neticesinde hasarlandığı, kazadan hemen sonra kaza yerine gelen polisler tarafından düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağında da görüleceği üzere; Karayolları Trafik Kanununun 57/1a maddesinin ihlal edilmiş olduğunun belirtildiği, davalının, kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu olduğu, nitekim 10/07/2019 tarihli ‘Kesin Ekspertiz Raporu ile poliçe genel şartlarına uygun olarak karşı yanın, müvekkili şirkete sigortalı aracına çarpması nedeni ile meydana gelen hasar tespit edilerek hasar tazminatının hesaplandığı ve söz konusu ekspertiz raporuna istinaden tazminat tutarı olarak sigortalıya 16/08/2019 tarihinde 23.939,48 TL ödendiği, hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödenmesi üzerine müvekkili şirketin bu hususta sigortalısının 3. şahıslara karşı olan talep ve dava hakkını halefiyet ilkesi gereğince temlik aldığı hususunun açık olduğu, müvekkili şirketin rücu talebini rücu talep yazısı ile bildirerek ödemenin yapılması gerektiğinin ihtarında bulunduğu lakin müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığı, dava konusu trafik kazası sonucu sigortalıya ait araçta oluşan hasar nedeniyle ödenen tutarın tahsili için İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas Sayılı dosyası ile takip başlatılmış olup borca itiraz edildiği, icra dosyasına sunulmuş olan bilgi ve belgelerden anlaşılacağı üzere borçlu davalının itirazının kötüniyetli ve icra takibini uzatma amaçlı olduğu, davalı tarafından her ne kadar ödeme emrine itiraz edilmişse de gerek ödeme emri gerekse takip taleplerinin incelenmesinde borcun sebebinin açık ve net şekilde belirtildiğinin görüldüğü, taraflarınca işbu dava ikame edilmeden önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğu, yapılan arabuluculuk görüşmeleri neticesinde davalılar ile anlaşma sağlanamadığı belirtilerek açıklanan nedenlerle ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı borçluların İzmir 9. İcra Müdürlüğü …/… Esas Sayılı takip dosyasına vaki borca itirazının iptaline ve takibin devamına, haksız ve zaman kazanma amacına yönelik itirazda bulunan davalı borçluların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlanamaması nedeniyle AAÜT Madde 16/2c Uyarınca davalı aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından Mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; davanın görevli mahkemede açılmadığı, Sigorta şirketince müvekkillerine karşı halefiyet gereği rücuda bulunurken dikkat edilmesi gereken hususun sigortalı ve 3. kişi arasındaki ilişki olduğu, işbu davada sigortalı ve müvekkili … arasındaki ilişkinin haksız fiil temelli olduğu, işbu davaya konu uyuşmazlık ticari davaya vücut vermediğinden görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğu, bu sebeple Mahkemece görevsizlik kararı vermesi gerektiği, davacı tarafın davayı açmadan önce arabuluculuğa başvurması ve arabuluculukta anlaşılamaması sebebiyle dava dilekçesinde müvekkilleri aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmesinin de davanın görevli olmayan mahkemede açılmış olması sebebiyle müvekkilleri bakımından kabul edilemez nitelikte olduğu ve Mahkemece bu haksız talebin reddinin gerektiği, davanın yetkili mahkemede açılmadığı, davalıların yerleşim yerinin, haksız fiilin meydana geldiği yerin, bilirkişi incelemesinin ve keşfin yapılacağı yerin Akçaabat/Trabzon olması sebebiyle davanın İzmir mahkemelerinde görülmesinde herhangi bir hukuki yarar bulunmamakta olup usul ekonomisine de aykırılık söz konusu olduğu bu sebeple Mahkemece yetkisizlik kararı verilip davanın yetkili Akçaabat mahkemesinde görülmesinin talep edildiği, söz konusu dava hak düşürücü süreye tabii olup 1 yıllık süre geçmiş olduğundan davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiği, iş bu itirazın iptali davasının açılmış olduğu tarihte müvekkili …’un 18 yaşını doldurmuş olup ergin (reşit) olduğundan ve dava ehliyetine haiz olduğundan davasını bizzat kendisinin takip edebileceği, bu sebeple baba …’un temsil görevi sona erdiğinden iş bu davada taraf olmadığı halde dava dilekçesinde taraf sıfatına haizmiş gibi davalı olarak gösterilmesinin hatalı olduğu, davacı tarafın 17/02/2022 tarihli beyanlarında müvekkili … aleyhine ev başkanının sorumluluğu sebebiyle icra takibi başlatıldığını belirtmişse de takip talebinde bu hususun hiçbir şekilde belirtilmediği, icra takibinde borcun sebebinde dayanak olarak gösterilmemiş olan bu açıklamanın kabul edilemez nitelikte olduğu, ev başkanının sorumluluğu aile mahkemelerinin görev alanına girdiğinden işbu davada ileri sürülebilecek bir husus olmadığı, 17/06/2019 tarihinde gerçekleşmiş davaya konu haksız fiil bakımından dava dilekçesinde her ne kadar trafik kazası tespit tutanağı dayanak gösterilerek müvekkili asli ve tam kusurlu olarak belirtilmiş olsa da söz konusu tutanağın yüzde yüz doğruluk payı bulunmayıp aksi kanıtlanabilir nitelikte olduğu, kaza tespit tutanağının herhangi bir gerçeklik payının bulunmadığı, söz konusu kaza tespit tutanağında ve krokisinde eksiklikler ve hatalar bulunup; kavşaklarda geçiş önceliği, ilk geçiş hakkının kime ait olduğu, neye veya hangi işaretlemeye göre belirlendiği gibi hususların net bir şekilde belirtilmediği, müvekkili …’un kaza sonrasında bilinç kaybı yaşadığından hastaneye sevk edildiği ve kaza tespit tutanağının kendisinin yokluğunda tutulduğu, kazaya ait kamera kaydı görüntüleri de incelendiğinde müvekkilinin hiçbir şekilde kusurunun bulunmadığının, geçiş hakkının müvekkili …’a ait olmasına rağmen karşı tarafın kontrolsüz bir biçimde ara yoldan ana yola çıkarak kazaya sebebiyet vermiş olduğunun görüleceği, gerekli görüldüğü takdirde bu hususun tanıkla da ispat edilebileceği, müvekkillerinin 17/09/2019 tarihinde … AŞ’ye yazılı olarak beyanda bulunup kaza tespit tutağına itiraz ettiklerini belirttikleri ve kusur oranları belirlendikten sonra yeniden hesaplama yapılmasını talep ettikleri, akabinde de kusur tespiti için 19/09/2019 tarihinde kaza tespit tutanağında belirtilen kusura itiraz için dava açtıkları, ancak mahkemenin davayı usulden reddettiğinden işin esasına girilemediği ve kusur tespiti yapılamadığı, görüldüğü üzere müvekkillerinin hiçbir şekilde kötüniyetli davranışlar sergilemediği, aksine olayı açıklığa kavuşturabilmek adına ellerinde gelen çabayı gösterdikleri belirtilerek açıklanan nedenlerle dava görevsiz mahkemede açılmış olduğundan ve hak düşürücü süre geçmiş olduğundan davanın usulden reddine karar verilmesinin ancak Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde; yetki itirazlarının kabulü ile Mahkemece yetkisizlik kararı verilmesine ve dosyanın yetkili Akçaabat Mahkemelerine gönderilmesine, davalı olarak gösterilen … ile meydana gelen haksız fiil arasında herhangi bir bağ olmaması nedeniyle ve …’un taraf sıfatı bulunmaması nedeniyle bu davalı yönünden davanın usulden reddine, müvekkilleri hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının esastan reddine, icra inkar tazminatı talebinin ve AAÜT madde 16/2c uyarınca talep edilen maktu vekalet ücreti talebinin reddine, haksız ve kötüniyetli olan davacının takip konusu meblağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmakla taraf teşkili sağlanmıştır.
DELİLLER:
İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasının Uyap örneği, Trabzon Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün yazı cevabı, Akçaabat Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün yazı cevabı, Türkiye Noterler Birliği’nin yazı cevabı, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nin yazı cevabı dosyamız arasındadır.
Yukarıda belirtilen icra dosyasının incelenmesinde; Mahkememiz davacısı tarafından davalılar aleyhine toplam 25.916,95 TL alacağın tahsili bakımından ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağının 17/06/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklı ödenen tutarın TTK’nın 1472. Maddesi gereğince tahsiline yönelik olduğunun belirtildiği, yapılan geniş anlamda itiraz üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
Davalı yanca davanın görevsiz mahkemede açıldığı belirtilerek öncelikle görev yönünden usulden reddinin, ayrıca yetkisiz mahkemede açıldığı belirtilerek yetkisizlik kararı verilmesinin yanı sıra davalılardan … yönünden ev başkanı sıfatıyla açılan davanın husumet nedeniyle reddi talep edilmiş olmakla dosyanın öncelikli olarak görev yönünden ele alınması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır. Ancak 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan husus göz önünde bulundurulmakla dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde davacı yanca kendi müvekkili olan ve dava dışı … Automotiv ve Turizm Ticaret Anonim Şirketi’ne ait … plaka sayılı araç ile davalı … tarafından sevk ve idare edilen tescilsiz motosikletin karışmış olduğu trafik kazasından kaynaklı … plakalı aracın kaza tarihinde kaskocusu olan davacı tarafça ödenen 23.939,48 TL’nin (16/08/2019 tarihinde ödendiği anlaşılan) ve bu miktara işleyen faiz ile birlikte toplam 25.916,95 TL’nin kazaya karışan araç sürücüsü … ve …’un babası … aleyhine rücuen tazmin talebi ile halefiyet ilkesi gereği ilamsız takip başlatıldığı, … plaka sayılı aracın davacı sigortalısı olan ve az yukarıda belirtilen unvana sahip şirket adına kayıtlı olduğu, davanın haksız fiil çerçevesinde davalılardan rücuen tahsili talep edildiğinden ve işbu dava bakımından davalıların tacir olmadığı anlaşıldığından ortada mutlak nitelikte bir ticari dava olmadığı gibi nispi nitelikte bir ticari dava da olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın genel Mahkemelerde çözümlenmesi gerektiği kanaatine varılmakla iş bu dava bakımından Mahkememizin görevsiz olduğuna ve uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemelerinde çözülmesi gerektiği kanaati ile açılı davanın davanın görevsizlik nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar az yukarıda belirtildiği gibi davalılarca yetkisizlik ilk itirazı ve ayrıca davalılardan … yönünden davanın husumetten reddi talep edilmiş ise de her iki talep bakımından da değerlendirmenin görevli mahkemece yapılabileceği anlaşılmakla belirtilen hususlar konusunda bir değerlendirme yapılamayacağı kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın GÖREVSİZLİK NEDENİ ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3- 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereği kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde iş bi dosya resen ele alınarak Mahkememizce davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4- Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verilmesine, davanın açılmamış sayılma şartları oluştuğu takdirde yargılama giderleri konusunda MAHKEMEMİZCE KARAR VERİLMESİNE,
5- Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.22/03/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)