Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/866 E. 2022/335 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/866
KARAR NO : 2022/335

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/11/2021
KARAR TARİHİ : 20/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan 26/11/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından zorunlu trafik poliçesi ile sigortalı “…’’ plakalı aracın; maliki müvekkil … ve sürücüsü … olan “…” plakalı araca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, bu kaza sonucu müvekkilinin maliki olduğu araçta yüksek maddi hasar oluştuğu, taraflarca tanzim edilen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında meydana gelen kazanın oluş biçiminin ifade edildiği, kazada asli ve tam kusurlu tarafın, kazanın oluş biçiminden de anlaşılacağı üzere ‘’…’’ plakalı araç sürücüsü olduğu, anılı aracın kaza tarihini kapsar şekilde davalı sigorta şirketi tarafından “…” no’lu poliçe ile ZMMS ile sigortalı olduğu, anılı trafik kazası sonucu meydana gelen zararın tespiti maksadıyla davalı sigorta şirketi nezdinde “…” no’lu hasar dosyası açıldığı, eksper incelemesi yaptırıldığı, ancak açılan hasar dosyası kapsamında bir miktar ödeme yapılsa da yapılan ödemenin gerçek zararı karşılamadığı, kaza sonrasında müvekkilinin maliki olduğu orijinal aracın piyasa değerinde, yapılan tamirat ve bu kaydın tramerde gözükecek olması nedeniyle ciddi düşüş olduğu, bu değer kaybı nedeniyle müvekkilinin, aracını gerçek piyasa fiyatından daha düşük bir bedele satmak durumunda kalacağı, yerleşik içtihatlar göz önüne alındığında değer kaybı zararı için de davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunduğu, KTK madde 97 kapsamında sigorta şirketine uğranılan gerçek maddi hasar ve değer kaybı zararının tazmini için sigorta şirketine başvuruda bulunulduğu, ancak davalı yan sigorta şirketinin haksız ve gerekçesiz olarak ödeme yapmaktan imtina ettiği, dava şartı arabuluculuk sürecinde de davalı yan ile uzlaşı sağlanamadığı, sigorta şirketinin oluşan zarar nedeniyle gerçek zararı ve değer kaybı zararını tazmin etmekle yükümlü olduğu, sigorta şirketlerinin motorlu aracın neden olduğu riziko nedeniyle gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğu, gerçek zararın, zarar gören şeyin eski hale getirilebilmesi için gereken onarım ve işçilik ücretleri olduğu, kusur incelemesinin yargılamayı gerektirdiği, bakiye hasar bedeli ve değer kaybının likit alacak olarak kabul edilmediği için fazlaya ilişkin haklarının saklı olduğu, işbu nedenle dava talebinin HMK m.107 hükmü dayanak olarak yargılamada alacak belirli hale gelmesi ile artırılacağı belirtilerek açıklanan nedenlerle ve HMK m.107 kapsamında fazlaya ilişkin müvekkili hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL bakiye hasara yönelik, 50,00 TL değer kaybına yönelik tazminatın davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, AAÜT m.16/2-c gereği arabuluculuk görüşmelerine katılmaları sebebiyle vekalet ücretine hükmedilmesine, işbu davada yapılacak yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından Mahkememize sunulan cevap dilekçesinin incelenmesinde; Uyuşmazlık konusu kazaya karışan … plakalı aracın, müvekkili şirket nezdinde 16/11/2020 – 16/11/20201 vadeli, …-… numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limiti ile sınırlı olduğu, bu nedenle kusur durumunun şüphesiz tespitinin gerektiği, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limiti ile sınırlı olduğu, bu nedenle kusur durumunun şüphesiz tespitinin gerektiği, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla birlikte, kusur tespiti olmaksızın tazminat hesabı yapılması mümkün olmadığından, dosyanın kusur tespiti için Adli Tıp Kurumu’na tevdi edilmesinin talep edildiği, dosyanın, davacı tarafa ait araçta meydana geldiği iddia edilen maddi zarar ve değer kaybı zararının tespiti için incelemeye alınmış olup tüm sorumluluklarının yerine getirildiği, kaza dolayısıyla talep sahibi tarafından müvekkili şirkete yapılan başvuru üzerine … -… nolu hasar dosyasının açıldığı ve yapılan değerlendirmeler sırasında alınan Ekspertiz Raporu doğrultusunda davacının maddi ve değer kaybı zararına ilişkin ödeme yapılarak sorumluluğun yerine getirildiği, nitekim Ekspertiz Raporunda; araçta meydana gelen kaza ile ilgili maddi zararının 17.041,71 TL, değer kaybı tutarının 4.000,00 TL olduğunun tespit edildiği, iş bu raporlar doğrultusunda tespit edilen maddi zararı için 22/9/2021 tarihinde 17.041,71 TL, değer kaybı için 08/11/2021 4.000,00 TL’nin talep sahibine, işbu başvurudan önce ödendiği ve müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun yerine getirildiği, müvekkili şirketin iskonto uygulama hakkının bulunduğunun gözetilmesi gerektiği, dosya kapsamında herhangi bir fatura bulunmadığı, davacı tarafından talep edilen tazminata ilişkin de bir fatura mevcut olmayıp tazminatın KDV hariç olarak hesaplanması gerektiği, davanın reddi talepleri asıl olmakla, değer kaybı talepleri, genel şartlar’da açıkça belirlenmiş olup, yapılacak hesaplamada genel şart hükümlerinin esas alınması gerektiği, müvekkil şirketin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğu, ayrıca, hiçbir şekilde kabul manasına gelmemek kaydıyla, sigortacı olan müvekkili şirketten olay tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasının hatalı olduğu, sigortacı olan müvekkili şirketten ancak K.T.K 98. ve 99. maddeleri uyarınca, gerekli tüm belgelerle birlikte yapılan müracaattan 8 işgünü sonrasından itibaren, böyle bir müracaat bulunmadığı takdirde ise, ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği, bu kapsamda, davacı tarafın olay tarihinden faiz iletilmesine ilişkin talebinin reddinin gerektiği belirtilerek açıklanan nedenlerle müvekkili şirketin bakiye bir sorumluluğu bulunmadığından iş bu haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile red sebepli vekalet ücretinin davacı aleyhine, lehlerine takdir edilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmış ve taraf teşkili sağlanmakla tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
Türkiye Noterler Birliği Başkanlığı, Sigorta Şirketi ve Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi yazı cevabı ile bilirkişi raporu, değer artırım dilekçesi, davalı ve davacı tarafından verilen sulhe ve feragate ilişkin yazılı beyanlar dosyamız arasındadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda uyuşmazlığın 02/08/2021 tarihinde davacıya ait … plaka sayılı araç ile davalı tarafa kaza tarihi itibariyle ZMMS li olan … plaka sayılı aracın maddi hasarlı trafik kazasına karıştığı, kazanın gerçekleşmesinden sonra davacı tarafça davalı sigorta şirketine KTK 97 uyarınca başvuru yapıldığı, açılan hasar dosyası üzerinden 22/09/2021 tarihinde 17.041,71 TL hasar tazminat bedeli ile 08/11/2021 tarihinde 4.000,00 TL değer kaybı bedeline yönelik davalı sigorta şirketince ödeme yapıldığı konularında bir uyuşmazlık olmamakla birlikte söz konusu kazada araç sürücülerinin kusur durumlarının tespiti bu kazadan kaynaklı davalı tarafın hasara yönelik ödemesi gözönüne alınarak davacının bakiye hasar tutarı alacağının olup olmadığı, bulunması halinde miktarının tespiti ve yine davalı tarafın değer kaybına yönelik ödemesi göz önüne alınarak davacının bakiye değer kaybı tutarı alacağının olup olmadığı, bulunması halinde miktarının tespiti ile bakiye hasar bedeli ve bakiye değer kaybından kaynaklı davalının sorumlu olup olmayacağı hususlarında yapılacak inceleme neticesi varılacak kanaate esas maddi tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar Mahkememizce uyuşmazlık yukarıdaki şekilde tespit edilmiş bu kapsamda bilirkişi tarafından hazırlanan 30/03/2022 havale tarihli rapor dosyaya sunulmuş davacıya atfen kazanın oluşumunda herhangi bir kural ihlalinin olmadığı, davalı araç sürücüsünün kazaya etken olduğu belirtilerek araçtaki hasar bedelinin yedek parça işçilik ve KDV dahil 20.109,21 TL olduğu, önceden yapılan ödeme ile bakiye hasar bedelinin 3.067,50 TL olduğu ayrıca kazadan önceki 2. el piyasa rayiç bedeli ile kazadan sonraki 2. el piyasa rayiç değeri arasındaki fark tutarının 7.500,00 TL olmakla birlikte bu tutarda değer kaybına uğradığı ve ancak önceden yapılan ödeme ile bakiye değer kaybı bedelinin 3.000,00 TL olduğu yönündeki bilirkişi raporuna itiraz edilmemiş ve davacı yanca bakiye hasar talebinin 3.067,50 TL’ye ve bakiye değer kaybı bedelinin 3.450,00 TL’ye yükseltildiğine yönelik değer artırım dilekçesinin sunulması ve davalı yana tebliği üzerine davalı ve davacı tarafından dava konusunun sulhe konu edildiği ve bu kapsamda feragate yönelik dosyaya kazandırılan yazılı beyanlar göz önüne alınarak feragat kapsamında dosyanın değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilince davacı taraf ile dava konusu uyuşmazlık yönünden sulh olunduğuna ve alınan ibra kapsamında davacının davasından feragat edeceği belirtilerek vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinin olmadığının belirtildiğine yönelik 18/04/2022 tarihli dilekçenin sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce davalı tarafça yukarıda belirtilen dilekçesinin bir nüshası beyanda bulunmak üzere davacı vekiline tebliğ ile davacı vekili tarafından sunulan 20/04/2022 tarihli dilekçe ile tebliğ edilen evraka bir diyeceğinin olmadığı ve davalıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığının belirtildiği görülmüştür.
Bilindiği gibi davaya son veren taraf usul işlemleri feragat, kabul ve sulh olmak üzere üçe ayrılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade edebilmesi için karşı tarafın muvafakati gerekmemesine rağmen sulhun hüküm ifade edebilmesi için karşı tarafın muvafakati şarttır. Bunlardan sadece feragat her türlü davada yapılabilmesine rağmen kabul ve sulh üzerinde serbestçe tasarruf edilebilen davalarda mümkündür. Ancak söz konusu üç usulü işlem de hüküm kesinleşene kadar her zaman yapılabilmektedir. Bir davada yapılan feragat beyanının en önemli sonucu hak veya alacak talebinden ileriye etkili olarak ve bir daha talep edilmemek üzere vazgeçilmesidir. Çünkü feragat edilen bir talep ileride yeniden ileri sürülecek olursa kesin hüküm itirazı ile karşılaşılma durumu ortaya çıkabilecektir. Dolayısı ile yapılan feragat beyanının çelişkiye yer bırakmayacak şekilde kayıtsız ve şartsız yapılması gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamadan sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; feragatin davacı vekili tarafından yapıldığı, vekilin vekaletnamesinde feragate yetkili olduğu, feragatin süresinde yapıldığı, söz konusu uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıklardan olduğu ve ayrıca feragatin kayıtsız ve şartsız yapıldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle 6100 Sayılı HMK’ nın 309. ve devamı maddelerinde, feragatin, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği, feragatin tek taraflı taraf beyan olduğu, davayı bitiren taraf işlemlerinden olduğu ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu belirtildiğinden bu haliyle dava dosyamız açısından yapılan feragat beyanı karşısında, feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ayrıca taraflarca mevcut dava dosyamızdaki yargılama giderinin ve vekalet ücretinin de talep edilmediği göz önüne alındığında ve her ne kadar davadan feragat edilmekle birlikte feragatin davacının istemleri bakımından davalı ile yapılan sulh sonucu verildiği anlaşıldığından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığı kanaatine varılmış ve ancak yapılan feragat beyanı göz önüne alınarak dava açılmadan evvel yapılan arabuluculuk başvurusuna yönelik Bakanlık bütçesinden karşılanan tutardan davalı tarafın sorumlu olduğu değerlendirilerek değer artırım dilekçesine konu edilen tutarların istinaf sınırının altında kaldığı anlaşıldığından miktar itibari ile kesin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar davacı tarafça AAÜT 16/2-c gereği arabuluculuk görüşmelerinden kaynaklı vekalet ücretinin davalıdan tahsili yönünde talepte bulunulmuş ise de söz konusu tarifenin ilgili maddesinde belirtilen ücretinin vekil ile müvekkil arasındaki iç ilişkiye dahil olduğu yargılama ile ilgisinin olmadığı ve dolayısıyla bu hususun yargılama giderleri olarak talebe konu edilemeyeceği kaldı ki söz konusu tutar vekil müvekkil iç ilişkisi mahiyetinde talep edilebilir şekilde düzenlendiği anlaşılmakla söz konusu tarifede belirtilen ücretin davalıdan tahsilinin de mümkün olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın FEREGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının evvelce yatırtılan peşin ve ıslah harcı toplamından oluşan 162,07 TL harçtan mahsubu ile hazineye irad kaydına, fazladan alınan 81,37 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yatırılan ve yukarıdaki şekilde mahsubuna karar verilen harç ile başvuru harcının ve gider avansından kullanılan yargılama giderinin talep doğrultusunda DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA, arta kalan gider avansının 6100 sayılı HMK’nın gider avansı tarifesinin 5.maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de feragatin davalı ile yapılan sulh sonucu verildiği anlaşılmakla ve davacı yanca vekalet ücret talebinin olmadığı belirtildiğinden davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
-Davacı tarafından talep edilen A.A.Ü.T. 16/2-c gereği arabuluculuk görüşmelerinden kaynaklı vekalet ücret talebinin REDDİNE,
5- Dava açmadan evvel dava şartı kapsamında başvurunun yapıldığı sabit olduğundan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin Hazine tarafından ilgili arabulucu …’e ödenmesi halinde, bu ücretin 6831 sayılı Kanun kapsamında DAVALIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA, bu hususta Hazineye müzekkere yazılmasına,
6- Dair tarafların yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi. 20/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır