Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/842 E. 2021/930 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/842 Esas
KARAR NO : 2021/930

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/10/2019
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Bergama …. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasında dava dosyasının İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devrine karar verilmiş ve dava dosyası tevzi birimince mahkememizin 2021/842 esas sırasına kaydolunmasıyla mahkememize intikal etmekle dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Bergama ….ASHM’ ne verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … AŞ nin sahibi olduğunu, …’nin bina sahibi ve kiralayanı müvekkilinin kiracısı olduğunu, binanın pamuk deposu ile tekstil atölyesi arasındaki 2 adet beton prefabrike panelin yıkıldığını, pamuk atölyesinin sahibi ve … AŞ yetkilisi … olduğunu, olayın meydana geldiği gün çalışanı olan … iş makinesini kullandığını, yalnız çalışan makine operatörünün pamuk deposu ve tekstil atölyesi arasında bulunan 2 adet demirli kaliteli betondan yapılmış ara bölme duvarının yerinden sökülerek ve bağlantı yerindeki bir kısım betonları da parçalayarak tekstil atölyesi tarafına ve çalışanların üzerine devrilmesine neden olduğunu, devrilen ara betonarme duvarında kusur bulunmadığı tekstil atölyesinin kaza sebebiyle 19/10/2018 tarihinden itibaren çalışamadığını, kaza sebebi ile ürünlerini yetiştiremediğini ve sözleşmelerin feshedilmesi ile de zarara uğradığını, kaza nedeniyle 3 kişinin hayatını kaybettiğini, bir kişinin yaralandığını ayrıca iş yerinden kullanılan bir çok mikane ile üretilen ürünlerin hasar gördüğünü, tüm bunların yanında müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmamasına rağmen kaza nedeni ile Bergama Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığını, ilerleyen tarihlerde de kazada ölen yada yaralanan işçiler hakkında manevi ve maddi tazminat ödemek zorunda kalabileceğini belirterek manevi tazminat talep etme hakkı saklı kalmak üzere müvekkilinin uğradığı müspet zarar ile yoksuk kaldığı karın kazmini için kazaya sebebiyet veren çalışan ve TBK 66 madde kapsamında adam çalıştıran aleyhine iş bu davayı açtıklarını, şimdilik 5.000 TL fiili zarar ve 5.000 TL yoksun kalınan kar olmak üzere toplam 10.000 TL nin ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Bergama ….ASHM’ ne verdiği cevap dilekçesinde özetle: Davacı yanın somut delile ve hukuki gerekçeye dayanmayan kendince yaptığı yorumlarla tazminat talep etmesini kabul etmediklerini, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesinin gerektiğini, sırf taraflar arasında alacak miktarı bakımından uyuşmazlık bulunmasının talep soncunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması anlamına gelmediğini, önemli olan objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması ve davacının talebinin belirli kılacak imkana sahip olup olmadığının, somut olay bakımından davacının zarara uğradığını iddia ettiği şeylerin nevi zaman geçmesiyle bozulan ve zararın artmasına neden olan ürün ve malzeme olmadığını, tespit tarihi ve talep tarihi itibariyle zarar miktarında bir fark olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı asil bozmadan sonra duruşmada alınan beyanında; “Dava dilekçesini tekrar ediyoruz, Bu aşamada bir diyeceğim yoktur , SGK’dan gelen yazı bizten istenen bir yazı değildir, bu SGK’nın sisteminde bizim muhasebemizden istemiş olduğu evrakları sunmuş, onun doğrultusunda aynı zamanda Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ağır Ceza Dosyasında takip edilen ifade alınan bütün tutanaklarla birlikte değerlendirdiği bir rapor, iş güvenliği eğitimimin olmadığını en başından beri söylüyorlar, benim bu evrakı sonradan doldurma gibi bir durumum söz konusu değildir, bu evrakı ne zaman aldığım sistemlerde bellidir, Ağır Ceza Mahkemesi bu talepleri göz önüne almamış ve görmemiş olabilir, burda sorulması gereken şey SGK’nın gelen raporunda karşı tarafın duvara çarparaktan kaynaklandığını bildirmiş, şu anda karşı tarafın iş güvenliği eğitimi alıp almadığının sorgulanması gerekmektedir, Operatörün iş güvenliği eğitimi alıp almadığı hususunun araştırılarak dosyaya sunulmasını talep ediyorum, özellikle kazanın meydana geldiği depoda iş güvenliği olup olmadığı hususunun araştırılmasını talep ediyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili Av. … bozmadan sonra duruşmada alınan beyanında; “dava dilekçemizi tekrar ederiz, bu kazada sorunlu bulunanlara karşı yargılama kapsamında alınacak bilirkişi raporu neticesinde miktarı oranında ödettirilmesini talep ediyoruz ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili Av. … bozmadan sonra duruşmada alınan beyanında; dosyaya … Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dosya içerisine gelmiş olan müvekkilimin kusuru olmadığını bildiren raporu sunuyoruz, iş yeri güvenliği ve iş yeri hekimi ile çalıştığını bildirir evrakları da sunuyoruz, tanıklarımızdan … bu süreç içerisinde iş nedeniyle İstanbul iline taşınmıştır, adresini bildirdiğimizde İstanbul adliyesine talimat yazılmasını talep ediyoruz, diğer tanıklarımız hazırdır “şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili Av. … duruşmada alınan beyanında; ” cevap dilekçemizi aynen tekrar ederiz, ayrıca karşı tarafın … D. İş sayılı dosyasından keşif yaptırılmıştır, o rapora itiraz etmedikleri için davacı yönünden raporun kesinleşmiş olduğu kanaatindeyiz, biz meydana gelen kazada duvarı yapan müteahhidin … davacılarından birisi müteahhittir, kusurlu ve eksik imalat yapması sonucunda meydana gelen kazada daha vahim bir sonucun oluşmasına iş yerinde gerekli iş hukuku açısından veya iş güvenilği açısından gerekli tedbirleri almadıklarından kusurlu oldukları kanaatindeyiz, ayrıca Ağır Ceza Mahkemesinde de gerek davacılara gerek davalılara ceza tahsis edildi, ancak karar kesinleşmedi, şu an sanırım istinaf aşamasında, bu dosyanın da beklenilmesini talep ediyoruz, Davacı vekilinin sunmuş olduğu belge Bergama Ağır Ceza Mahkemesi’ne dair belgeler Ceza Mahkemesindeki kusur oranına ilişkindir, Ceza Mahkemesi tarafları kusurlu bulmuştur, ceza mahkemesi kusur hukuk hakimini bağlayacaktır, davacı vekilince dosyaya bu celse sunulan belgeler sonradan oluşturulan belgelerdir, SGK’nın raporu bağlayıcı değildir, sadece davacının evrakları incelenmiştir, öte yandan İstanbul’dan talimatla ifadesi alınan … isimli şahsın ifadesi bizim verdiğimiz ilaçların ve dikilen gömleklerin zayi olmasına rağmen biz davacıdan herhangi bir talepte bulunmadık demekle tespit dosyasında belirtilen kumaşların dikilen gömleklerin davacının taahhüdünü yerine getirememesinden ötürü doğacak cezai şartın talep edilmediği belirtilmektedir, bu nedenle de bu kalemlerde davacı tarafın zararı söz konusu olamaz, talepte edemez, olayın ticari taraflarının tacir olduğunu davanın da tacir olduğnu beyan etmiş ve daha önceki karar gibi dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesi hususunu mahkemenin takdirine bırakıyoruz ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yargılamanın devamı sırasında Bergama … ASHM’ nin 05/11/2021 tarihli … esas … karar sayılı kararı ile Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin İzmir ili mülki sınırları olarak belirlendiğinden dava dosyasının görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Dava dosyası İzmir Adliyesi Tevzi Bürosunca mahkememizin 2021/842 esas sırasına kaydolunarak mahkememize intikal ettirilmiştir.
Davanın tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davası olduğu, davanın ticari nitelikte olduğu düşünülerek, Bergama ….ASHM’ nin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davayı görmekte iken Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararına dayanarak dava dosyasını gönderme kararı ile mahkememize devrettiği belirlenmiştir.
Mahkememize devredilen Bergama ….ASHM’ nin … E.sayılı dosyasına Davalılar vekili Av. …’ ın Bergama ….ASHM aracılığıyla göndermiş olduğu 01/12/2021 tarihli dilekçesi ile; Mahkeme dosyanın İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderme kararında H.S.Y.K. nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararının gerekçe gösterildiğini, 08.07.2021 tarih ve 31535 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Yargı Çevresine ilişkin kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanacağının açıkça belirtilmiş olduğunu, söz konusu gönderme kararı verilen işbu davanın ise 11.10.2019 tarihinde açılmış ve devam etmekte olan bir dava olduğunu, bir kısım davacı ve davalılarında gerçek kişi olduğunu, H.S.Y.K. nın kararının 01.09.2021 tarihi ve sonrasında acılan davalara uygulanmasının gerektiği düşüncesinde olduklarını, kanun olmadığı halde kanun gibi yorumlanan H.S.Y.K. Kararının da kanunlarda olduğu gibi geriye yürümemesi gerekir düşüncesinde olduklarını, bu durumda 2019 yılında açılmış ve devam eden işbu davada uygulanma olanağının olmadığını, uygulamada da bazı mahkemelerin gönderme kararını kesin olarak, bazıları ise istinaf yolu açık olarak vermekte oldukları gibi gönderdikleri İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerinin bazıları da H.S.Y.K. kararının 07.07.2021 tarihinden sonra açılacak davalarda uygulanacağını kabul ederek Yetkisizlik kararı vermekte olduklarını, İzmir de yeni Ticaret Mahkemeleri kurulmadan ilçelerden gönderilen dosyalarla davaların sonuçlandırılmasının pek mümkün olamayacağı kanaatinde olduklarını beyanla İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesince de yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili ve görevli Bergama Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 08/07/2021 tarihli resmi gazetede yayınlanan 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile yeni kurulan asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin belirlendiği, mevcut bulunan asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresini ise genişleterek yeniden belirlendiği, bu kapsamda İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin İzmir ili mülki sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza yargı çevresi hariç) olarak belirlediği ve bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu aşamada davayı görmeye gönderme kararı veren mahkemenin mi yoksa mahkememizin mi görevli olduğu konusunda değerlendirme yapılması gerekmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-10 esas 2019/401 karar sayılı 04/04/2019 tarihli kararında ortaya konulduğu ve mahkememizce de benimsendiği üzere; usul hukukumuza göre mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında taraflar görev itirazında bulunabileceği gibi taraflar ileri sürmese dahi mahkemece yargılamanın her aşamasında görev konusu resen gözetilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37.maddesinde “hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada kanuni hakim güvencesi olarak uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. Dikkat edilecek olursa, anayasadaki bu düzenleme, hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme yönünden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde her uyuşmazlık meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
Gönderme kararının dayandığı Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun kararında eldeki derdest davaların yargı yetkisi belirlemesine konu mahkemelere devredileceğine ilişkin bir karar yer almadığı gibi söz konusu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına (kararın 08/07/2021 tarihli resmi gazetede yayınlanmasına rağmen) karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtildiği üzere; davanın açıldığı tarihteki yasal düzenlemelere göre görevli ve yetkili mahkemece sonuçlandırılmasının Anayasayla güvence altına alınmış doğal hakim ilkesinin bir sonucu olduğu, yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin Hakimler Savcılar Genel Kurulu kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, bu tarihten evvel genişleyen yargı çevremizde açılan ve görülmekte olan davaların mahkememize devredileceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarihli 2017/11-10 esas 2019/401 karar sayılı kararında ortaya konulan ilkeler dikkate alındığında söz konusu davaları görmeye açıldığı tarihte görevli ve yetkili olan mahkemenin görmesi gerektiği, bunun sonucu olarak da iş bu davayı görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu, mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Gönderme kararının gerekçesinde bahsedilen Yargıtay 11 Hukuk Dairesi ve 23 Hukuk Dairesinin çeşitli kararlarında konu, yeni mahkeme kurulması nedeniyle dava dosyasının devri olarak nitelendirilmişse de, yukarıda bahsi geçen Hukuk Genel Kurul kararı karşısında söz konusu kararlara iştirak edilmemiş, davayı görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu değerlendirilmiştir. İş bu dava dosyasının devir/gönderme kararıyla mahkememize gönderildiği dikkate alınmakla birlikte 01/09/2021 tarihinden sonra mahkememizin gönderme kararını veren mahkemenin yetki alanında yetkili hale geldiği, gönderme kararını veren mahkemenin ticaret mahkemesi sıfatıyla gönderme kararını verdiği, dolayısıyla 01/09/2021 tarihinden sonra mahkememizin yeni açılan davalarla ilgili ve gönderme kararını veren mahkemenin bu tarihe kadar açılmış davalarla ilgili aynı mahkemenin daireleri olarak değerlendirilmesi gerektiği, buna göre mahkememizce görevsizlik kararı değil gönderme kararı verilmesinin daha uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar karşısında mahkememizin yargı çevresinin genişletilerek belirlenmesi konusundaki Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiği, bu tarihten evvel açılıp ilgili ilçelerde görülmekte olan davaları görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu ve mahkememizin görevsiz olduğu kanaatine varılmakla (Ankara BAM 23. HD nin 17/11/2021 tarih 2021/1939 esas, 2021/1732 karar sayılı kararı ve Samsun BAM 3. HD nin 02/11/2021 tarih, 2021/1511 esas, 2021/1353 karar sayılı kararları da aynı doğrultudadır.)dava dosyasının gönderme kararını veren Bergama ….Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, oluşan görev uyuşmazlığının giderilmesi için dava dosyasının İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesine tevdiine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davayı görmeye mahkememizin görevsiz olup Bergama ….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması sebebiyle dava dosyasının Bergama ….Asliye Hukuk Mahkemesi’ ne gönderilmesine,
2-Bergama ….Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne tevdiine,
3-Yargılama giderinin nihai kararda dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kararın niteliği gereği kesin olarak karar verildi 23/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸