Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/767 E. 2022/266 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/767
KARAR NO : 2022/266

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 03/05/2016
KARAR TARİHİ : 30/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde; müvekkili şirketin Türkiye genelinde Google ve Facebook reklamcılığı alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin üstlendiği işin özel ve tüzel tacirlerin ticari faaliyetlerinin dolayısı ile kazançlarının artması için özel çalışmalar yapmak olduğunu, müşteri portföyü olarak tüm Türkiye’ye hitap ettiğini, müvekkili şirketin işin yürümesi için çalışanlarına müşteri veri tabanını açmakta ve çalışanlarına güvenmek zorunda olduğunu, işin mahiyeti itibarı ile suistimale çok açık olduğunu, haksız rekabet yapılması halinde müvekkili şirketin çok ciddi zararlara uğraması riski ile karşı karşıya kalması nedeni ile İş sözleşmesinde rekabet yasağı anlamında bazı sınırlamalar getirildiğini, bu doğrultuda davalı ile 14.04.2014 tarihinde iş sözleşmesi imzaladıklarını, davalının müvekkili şirkette Google Adwords Account yöneticisi olarak çalıştığını, müvekkili şirketin çalışanını işe aldıktan sonra sertifikasyon eğitimine aldığını, her çalışanın kendisine sağlanan kullanıcı adı ve şifre ile veritabanına online olarak eriştiğini, bu veritabanında tüm müşterilerin detaylı ve stratejik bilgileri, iletişim bilgileri, firma ile yapılan tüm görüşmelerin yazılı detayları ile bir çok bilgiye ulaşıldığını, çok sayıda sertifikaya sahip davalının pozisyonu gereği üzerinde 100-300 arası kendi yönettiği firma portföyü olduğunu, davalının şirketin tüm ticari sırlarına vakıf olduğunu, kendisine tahsis edilen porföyünden şirketin müşterilerinin 636.396,00 TL lik portföyü yönettiğini, davalının 08.07.2015 tarihinde iş sözleşmesini feshettiğini ve haklı sebebi olmaksızın işi bıraktığını, ancak işi bıraktıktan sonra rekabet yasağı sözleşmesinde öngörülen süre geçmeden müvekkili ile aynı işi yapan … İnt. Paz. San. Tic. Ltd.Şti. isimli rakip firmada çalıştığını tespit ettiklerini, davalının TBK’nun 396. Maddesine aykırı hareket ettiğini, yeni çalıştığı firma adına davacının müşterilerini arayarak çalıştığı firmayla çalışmalarını talep ettiğini, müvekili şirkette çalıştığı sırada öğrendiği bilgileri, iş sözleşmesi sona erdikten sonra müvekkili şirketin haklı menfaatlerine zarar verecek şekilde, rekabet yasağına aykırı şekilde çalıştığı firma yararına kullandığını, 14.04.2014 tarihli rekabet yasağı sözleşmesinde müvekkili şirketin uğradığı ya da uğraması muhtemel zararların tazmini saklı kalmak üzere 25.000 EURO cezai şart ödemeyi taahhüt ettiğini, davalının bu cezai şartı müvekkil şirkete herhangi bir zarar doğumuna bağlı olmaksızın sırf rekabet yasağına aykırı şekilde rakip firmada çalışması nedeniyle ödemek zorunda olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 30.000,00-TL nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davayı görmeye İş Mahkemesinin görevli olduğunu, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığını, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, usul yönünden; cezai şart talebine ilişkin davanın kısmi dava olarak açılamayacağını usulden reddinin gerektiğini, bunun yanı sıra dava dilekçesi ile birlikte delilleri sunulmadığı için de davanın usulden reddini talep ettiklerini, davanın esası yönünden; rekabet yasağı sözleşmesinin dayanağını oluşturan iş sözleşmesinin belirsiz sürede olduğundan cezai şartın geçersiz olduğunu, sözleşmede karşılıklılık ilkesinin olmadığını, sadece işçi aleyhine cezai şart konulması halinde istenemeyeceğini, davacı şirket ile müvekkilinin çalıştığı şirketin iştigal konuları farklı olduğundan cezai şarta ilişkin koşulların gerçekleşmediğini, sözleşmede rekabet yasağı konusunda üç yıllık süre koşulu bulunduğunu, bunun BK. Ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, iki yılı aşan rekabet yasağı sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, sözleşmede rekabet yasağının yer ile sınırlaması koşuluna uyulmadığından geçersiz olduğunu, sözleşmedeki cezai şart tutarının fahiş olduğunu, iş sözleşmesinin 10. Maddesinde 25.000 EURO cezai şart belirlenmişken, 11. Maddesinde işçinin sözleşmeye aykırı davranması halinde 100.000 EURO ‘luk cezai şartın bulunduğunu, her ikisinde fahiş ve birbiri ile çelişkili hukuka aykırı olduğunu, davalının iş yerinde sürekli değişen prim sistemi, prim vermeme amacına dayalı uygulamalar ve gördüğü mobing nedeni ile işten ayrıldığını, işten ayrılmak istediğinde işe girerken imzalatılan senedin icraya konulmakla tehdit edilmesi nedeni ile iş veren tarafından istenilen dilekçenin verilmesinin ve belgelerin imzalanmasının kabul edilmesi ile işten ayrıldığını, bu nedenle davacının cezai şart talep edemeyeceğini, müvekkilinin davacı şirketin veri tabanına erişebileceği iddiasının gerçek dışı olduğu, davacı şirkette çalıştığı süre içinde öğrendiği, davacı şirkete ait hiç bir gizli bilgi ya da iş sırlarını daha sonra çalışmaya başladığı … şirketinde kullanmadığını, bu konudaki iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, davacının bu konudaki iddialarına ilişkin müşteri ismi, yer ve zaman bildiremediğini, bunun da beyanlarını doğruladığını, müvekkilinin bilgi ve deneyiminin davacı şirketin gizli bilgisi, üretim ya da iş sırrı olmadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, taraflar arasındaki iş sözleşmesi, rekabet yasağı sözleşmesi incelenmiş, davacının SGK kayıtları, iş yeri dosyası, davacı şirket ile davalının daha sonradan girdiği şirketin faaliyet alanlarına ilişkin kayıtlar getirtilip incelenmiş, taraf tanıkları dinlenmiş, bilirkişi görüşüne başvurulmuştur.
Taraflar arasındaki 14.04.2014 tarihli iş sözleşmesinin 10/b maddesinde, rekabet yasağı halleri düzenlenmiş, 10/g maddesinde ise, sözleşmenin 10. Maddesine aykırılık halinde 25.000 EURO tutarında cezai şartın kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. İş sözleşmesinin 10/b maddesinde, rekabet yasağı süresinin iş akdinin feshi tarihinden itibaren 3 yıl olduğu, işin mahiyeti itibarı ile bölge sınırlaması olamayacağından tüm Türkiye coğrafi sınırları içerisinde olmak üzere rekabet yasağına konu hallerin gerçekleşmesi durumunda cezai şartın ödeneceği belirlenmiştir. Yine davalı tarafından imzalanan rekabet yasağı sözleşmesinin 2. Maddesinde, iş sözleşmesinin 10. Maddesine benzer hükme yer verilmiş, 7. Maddesinde ise cezai şartın 25.000 EURO olarak belirlendiği saptanmıştır.
Bilirkişi Dr. … mahkememize sunduğu 15.12.2017 tarihli gerekçeli raporda, taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin yazılı olarak yapıldığını, davacı şirket ile davalının davacı nezdindeki iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından çalışmakta olduğu şirketin aynı alanda faaliyet gösterdiğini buna karşılık İzmir Merkezli davacı şirket tarafından rekabet yasağı sözleşmesinde davalı bakımından tüm Türkiye coğrafi sınırlarında geçerli olmak üzere rekabet yasağının ön görüldüğünü, bu sınırlamanın davalıyı aynı sektörde çalışamaz duruma getirmek sureti ile ekonomik geleceğini tehlikeye getirdiğini, rekabet yasağı sözleşmesinde TBK ‘nun 445/1 hükmüne aykırı olarak 3 yıl süre ile rekabet yasağı ön görüldüğünü, bu nedenle rekabet yasağının süre yönünden de geçersiz olduğunu, davalının yerine getirmekte olan işin niteliği de dikkate alındığında işin yapılması sırasında edinilen gizli nitelikteki bir bilgiyi davacıyı zarara uğratacak şekilde kullandığına ya da bu yönde bir girişimin olduğuna dair delillin dosya içinde yer almaması karşısında rekabet yasağına ilişkin TBK 444/2 maddesinde ön görülen koşulun oluşmadığını, belirtilen nedenlerle davanın konusunu oluşturan cezai şart talebinin dayanağı olan 14.04.2014 tarihli rekabet yasağı sözleşmesinin TBK 444 vd. Maddelerinde ön görülen koşullara uygun olmadığını, bu itibarla davalının eyleminin rekabet yasağı eylemini oluşturmadığı sonuç ve kanaatine varıldığını ortaya koymuştur. Bilirkişi raporuna itiraz edilmesi üzerine itirazların değerlendirilmesi bakımından alınan bilirkişi 05.02.2018 tarihli ek raporunda 14.04.2014 tarihli rekabet yasağı sözleşmesinin kanunda ön görülen süre ve coğrafi alan sınırlamalarının aykırı olarak düzenlenmiş olduğu, davalının eylemi ile davacının zarar görme olasılığının somut olarak ortaya konulamadığı, bu nedenle alınan sözleşmede ön görülen rekabet yasağının davalının ekonomik geleceğinin tehlikeye düşürüldüğü, davalının eyleminin rekabet yasağı ihlali oluşturmadığı görüşünü bildirmiştir.
Toplanan tüm deliller karşısında; davalının, davacı şirkette, 14.04.2014 tarihinde işe başladığı, işe girerken 14.04.2014 tarihli iş sözleşmesini ve rekabet yasağı sözleşmesini imzaladığı, iş sözleşmesinin 10. Maddesinde rekabet yasağına ilişkin hükümlerin konulduğu, sözleşmesinin 10/b maddesinde rekabet yasağını kapsayan hallerin ortaya konulduğu, rekabet yasağı süresinin 3 yıl ve tüm Türkiye coğrafi sınırları içerisinde geçerli olduğu hükmüne yer verildiği, sözleşmenin 10/g maddesinde cezai şart tutarının 25.000 EURO olarak belirlendiği, yine rekabet yasağı sözleşmesinin 2. Maddesinde benzer rekabet yasağı düzenlemesine yer verilerek 7. Maddesinde aynı miktarda cezai şarta yer verildiği, davacı şirketin reklam bölümünde yönetici pozisyonunda çalışmakta iken 08.07.2015 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı, 01.09.2015 tarihinde … …. Paz. Reklamcılık Tic. Ltd. Şti. ‘de çalışmaya başladığı, davacı tarafça davalının rekabet yasağına aykırı olarak aynı alanda faaliyet gösteren şirkette çalışmaya başladığı ve şirketin gizli bilgi ve sırlarının yeni çalışmaya başladığı şirket yararına kullanıldığı, davacının müşterilerini arayarak yeni çalışmaya başladığı şirket ile çalışmaya başlamalarını istediği iddiaları ile iş sözleşmesi ve rekabet yasağı sözleşmesi gereğince belirlenen 25.000 EURO cezai şarttan şimdilik 30.000,00-TL nin davalıdan tahsilinin istendiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 15/05/2018 tarihli …/… esas …/… karar sayılı kararı ile “Bilirkişi …’ın gerekçeli raporunda ortaya konulduğu üzere, davacı şirketin faaliyetlerinin Google Adwords reklamcılığı üzerinde yoğunlaştığı, bu çerçevede Google, İnstagram, Facebook, Twiter, Yandex, Linkedink reklamları konusunda faaliyet gösterdiği, davalının daha sonra çalışmaya başladığı şirketin ise, Emeil, Marketing, Sosyal Medya Yönetimi, Stratejik Danışmanlık, E-Marketing konularının yanı sıra Google Adwords reklamcılığı konusunda faaliyette bulunduğu, dolayısı ile aynı alanda faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır. Ancak rekabet yasağı süresinin üst sınırının TBK 445/1 maddesinde özel hal ve durum ve koşullar dışında 2 yılı aşamayacağı düzenlenmesine rağmen, taraflar arasındaki sözleşmede 3 yıl olarak belirlendiği, bunun yanı sıra davalının ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde tüm Türkiye coğrafi sınırlarında geçerli olmak üzere belirlendiği kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte davacı tarafça davalının davacı şirkette edindiği gizli bilgileri ve sırları, davacı zararına ve yeni başladığı şirket yararına kullandığı iddia edilmiş ise de; toplanan tüm delillerden, davalının, davacının müşteri bilgilerine veya gizli sırlarını, yeni çalışmaya başladığı şirket yararına da kullandığı ispatlanmış değildir. Belirtilen nedenlerle, rekabet yasağı sözleşmesinin süre ve coğrafi alan sınırlamalarına aykırı olarak düzenlenmiş olduğu, bu nedenle sözleşmede ön görülen rekabet yasağının davalının ekonomik geleceğini tehlikeye düşürdüğü, davalının eylemi nedeniyle davacının zarar görme olasılığının ortaya konulamadığı, yine davalının davacıya ait gizli sır ve bilgileri davacı zararına, yeni başladığı şirket yararına kullandığının sübuta ermediği kanaatine varılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin söz konusu kararına karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin 13/10/2021 tarih …/… Esas …/… Karar sayılı kararı ile; “Mahkemece hukukçu bilirkişiden rapor alınmış ve taraf tanıkları dinlenilerek davaya konu rekabet sözleşmesinin zaman ve yer sınırlamalarına aykırı düzenlenmiş olduğu ve ayrıca davacının zarar görme olasılığınının ortaya konulamadığı, davacıya ait gizli bilgi ve sırların davacı zararına davalı yararına olacak şekilde kullandığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, TBK’nın 444/2 maddesi gereğince, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması yeterlidir. Ayrıca, taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinde iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, iş akdinin sona erdiği 08.07.2015 tarihi itibariyle uyuşmazlıkta 6098 sayılı TBK’nin 445. maddesi tatbik edilecektir. TBK’nin 445/1 fıkrasında rekabet yasağı kaydı içeren sözleşmelerde yer, zaman ve işin türü bakımından sınırlama öngörüldüğü gibi, aynı maddenin ikinci fıkrasında da mahkemece aşırı nitelikteki rekabet yasağı hükümlerinin kapsamı veya süresi bakımından sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir. ( aynı yönde Yargıtay 11. HD., 13.01.2020 tarih, 2019/1828 E. – 2020/287 K. Sayılı ilamı) Bu durumda, mahkemece alınan bilirkişi raporuna davacı ve davalının çalıştığı işletmelerin niteliği uyarınca bir bilgisayar mühendisi bilirkişi eklenip, iddia, savunma, taraf delilleri, davalının her iki işyerindeki pozisyonu, davacı işletme ile davalının çalıştığı işletmenin faaliyet alanları da dikkate alınarak, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri çalışmaya başladığı işletmede kullanarak, davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınarak taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün TBK’nin 445/2. maddesi çerçevesinde değerlendirilip, tartışılarak bir sonuca gidilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle mahkememizin 15/05/2018 tarihli …/… esas …/… karar sayılı kararının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kaldırılmasına kesin olarak karar verilmiştir.
BAM 20 Hukuk Dairesinin kaldırma kararı kesin olmakla karar gereğince işlem yapılmış, karar gerekçesinde belirtildiği üzere daha önce rapor düzenleyen bilirkişinin yanına bir bilgisayar mühendisi bilirkişi de eklenerek bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır.
Bilirkişiler … ve Dr … 29/12/2021 havale tarihli raporlarında; TBK 445/2 hükmünün her olay bakımından istisnasız uygulanması gereken bir kanun hükmü değil somut olaydaki bilgiler ışığında hakim tarafından takdir edilmek suretiyle uygulanabilecek bir düzenleme olduğu, aksi takdirde kanunda rekabet yasağına ilişkin öngörülen koşulların her durumda bertaraf edilerek iş ilişkisindeki menfaat dengesinin işveren lehine olarak bozulacağı, somut olay bakımından taraflar arasındaki 14/04/2014 tarihli iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı ve buna ilişkin olarak öngörülen cezai şartın TBK 444 v.d.’de öngörülen şartlara uygun olmadığı, buna rağmen TBK 445/2 hükmüne dayanılarak rekabet yasağının geçerlilik tanınmasını gerektiren bir hususun dosya kapsamında yer almadığını, davalının yapmakta olduğu işin doğrudan davacıya rekabet teşkil eder nitelikte olmadığını, davalının yerine getirmekte olduğu işin niteliği de dikkate alındığında davalı tarafından davacıyı zarara uğratacak şekilde davacıya ait gizli bilgilerin kullanıldığına ya da bu yönde bir girişimin mevcut olduğuna dair izlemin oluşmadığını, davacı tarafça da zarar görme ihtimalini ortaya koyan herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığını, tüm bu hususlar dikkate alındığında davalı tarafça davacı ile bir rekabet ilişkisine girişilmiş olduğunun ortaya konulamaması karşısında tarafların iş ilişkisi kapsamında birbirlerine karşı üstlenmiş oldukları edimler de dikkate alınarak taraflar arasında yapılan TBK 44 v.d. hükümleri kapsamında geçersiz olan rekabet yasağı sözleşmesine geçerlilik tanınması için haklı bir nedenin bulunmadığı, davalının eyleminin rekabet yasağı ihlali oluşturmadığı sonuç ve kanaatini bildirmişlerdir.
Davacı tarafça bilirkişi raporuna itiraz edilerek yeni bir bilirkişi atanarak rapor alınması talep edilmiş ise de, alınan rapor yeterli görülmekle davacının bu talebi yerinde görülmemiştir.
Toplanan tüm deliller karşısında; davalının davacı ile olan iş sözleşmesinin 08/05/2015 tarihinde sona erdiği, o tarihten dava tarihine kadar ve hatta dava tarihinden sonra sözleşme ile belirlenen 3 yıllık rekabet yasağı süresi içerisinde davalının davacı iş yerinde çalıştığı sürece edindiği bilgileri davacı aleyhine kullandığının ispat edilemediği dolayısıyla davalı işçinin davacı iş yerinde edindiği bilgileri rakip bir işletmede kullanma ve davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin ispatlanamadığı böyle bir durumun söz konusu olmadığı, sonuç olarak davacının cezai şart talebinin haklı olmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 80,70-TL harcın peşin alınan 512,33-TL harçtan mahsubu ile bakiye 431,63-TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre takdir olunan 5.100,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
-Davalı tarafından sarf olunan 65,65-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
-Taraflarca yatırılan ancak sarf edilmeyip artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.30/03/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)