Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/727 E. 2021/846 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/727 Esas
KARAR NO : 2021/846

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :26/11/2019
KARAR TARİHİ :26/10/2021

Ödemiş …. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan alacak davasında dava dosyasının İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devrine karar verilmiş ve dava dosyası tevzi birimince mahkememizin 2021/727 esas sırasına kaydolunmasıyla mahkememize intikal etmekle dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Ödemiş …. Asliye Hukuk Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde özetle: Davalıya tanzim edilen 14/09/2015 tarih … nolu, 117.331,92 TL, 12/02/2016 tarihli, … nolu 96,061,57TL, 17/07/2016 tarihli … nolu 117639,49 TL, 15/12/2016 tarihli … nolu 119684,90-TL, 12/06/2017 tarihli … nolu 122640,06 TL, 13/11/2017 tarihli … nolu 117,136,91 TL, 10.04/2018 tarihli … nolu 153,590,75 TL, 12/09/2018 tarihli … nolu 85.291,02-TL tutarındaki müstahsil makbuzlarından, cari ekstresinden ve banka yolu ile gönderilen havale dekontlarından hakedişi davalıya ödettiği, davalının hak ediş tutarları toplamında 929.376,62-TL iken davalıya ödenen tutarın 955.494,85-TL olduğunu, arada 26.118,23-TL tutarında müvekkilinin davalıya fazla ödemesinin olduğunu, müvekkilinin alacağından kaynaklanan Ödemiş İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında ilamsız icra takibi yoluna başvurulduğunu, davalıya ilgili dosyadan ödeme emri gönderildiğini, davalı tarafın icra müdürlüğü dosyasına 12/04/2019 tarihinde itiraz ettiğini, icra müdürlüğünce takibin durdurulduğunu, müvekkili şirketin 29/08/2019 tarihinde arabulucuya başvurduğunu, 13/09/2019ve 23/09/2019 tarihlerinde yapılan görüşmelerde anlaşmaya varılamadığını, davalının itirazında haksız olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın takip tarihinden itibaren yasal faizle tahsiline, alacağın %20 den az olmayacak şekilde icra inkar tazminatına, yargılama giderleri vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili Av. …’in cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu itirazın iptali davasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında hindi yetiştiriciliği yönelik sözleşme bulunduğu, sözleşmeye göre davacı hindi yavrularını, yemi, ilacı ve sair tedarik unsurlarını temin ve teslim edeceğini, davalı müvekkili ise sözleşme hükümlerine göre belirlenen ve sürekli artan kg.fiyatı üzerinden davacıya hindi yetiştireceğini, müvekkilinin yaklaşık 19 yıldır bu işi yaptığını, müvekilinin davacı firmaya 2018 Ağustos sonunda her dönem olduğu gibi elindeki yetiştirdiği hindileri teslim ettiğini ve davacı firmadan yeni civciv göndermesini istediğini, müvekkilinin kredi borcunun bulunduğunu, uzun süre sabit maliyeti olan işletmesini boş bırakmadığını, ve … AŞ.ile sözleşme imzalayarak bu firmadan civciv almak zorunda kaldığını, taraflar arasındaki sözleşme davacının müvekkile yeni dönem için civciv ve yem teslim etmemesi sebebiyle davacının kusuru ile sona erdiğini, davacının sunduğu sözleşme ve eklerinin davacı firmanın köylü olan müvekkiline tek yanlı dayatma niteliğinde olduğunu, genel işlem şartı niteliğinde olan sözleşmenin müvekkili aleyhine olan bölümlerini kabul etmediklerini, çiftçi olan müvekkillerinin genel işlem şartı içeren tek taraflı sözleşmeyi müzakere etme imkanının olmadığını, zayıf durumda olduğu için imzaladığını, davacını itirazının iptalini istediğini, sözde alacağın dava dilekçesindeki ifade şekli ile basit bir cari hesap alacağı olarak niteleme imkanının olmadığını, müvekkilinin borçlu olmadığını aksine davacıdan alacaklı olduğunu, davacının müvekkiline civciv teslim etmemesi üzerine müvekkilinin başka bir firmayla anlaşması üzerine müvekkiline ceza kesmek amacıyla alacaklı olduğu başlatmış olduğu haksız ve kötü niyetli icra takibine bu nedenle itirazda bulunulduğunu, davacının gerçek anlamda böyle bir alacağının bulunmadığını ancak tüm hesapların elinde olduğu için bu durumu en iyi davacının bildiğini, bu nedenlerle davacının davasının reddi ile, davacı alacaklı aleyhine mevcut haksız kötü niyete dayanan icra takibi nedeniyle %20 oranından az olmamak üzere icra inkar kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında Ödemiş …. Asliye Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 26/11/2019 sayılı … Esas, … sayılı kararı ile Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile Ödemiş Asliye Hukuk Mahkemelerinin Ticaret Mahkemesi sıfatının kaldırılması nedeniyle iş bu dava dava tarihi itibariyle yargı çevresinin İzmir ili mülki sınırları olarak belirlendiğinden dava dosyasının görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine Devrine karar verilmiştir.
Dava dosyası İzmir Adliyesi Tevzi Bürosunca mahkememizin 2021/727 esas sırasına kaydolunarak mahkememize intikal ettirilmiştir.
Davanın itirazın iptali davası olduğu, ticari nitelikte olduğu, Ödemiş …. Asliye Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davayı görmekte iken Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararına dayanarak dava dosyasını gönderme kararı ile mahkememize devrettiği belirlenmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 08/07/2021 tarihli resmi gazetede yayınlanan 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararı ile yeni kurulan asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin belirlendiği, mevcut bulunan asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresini ise genişleterek yeniden belirlendiği, bu kapsamda İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin İzmir ili mülki sınırları (Karşıyaka Ağır Ceza yargı çevresi hariç) olarak belirlediği ve bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu aşamada davayı görmeye gönderme kararı veren mahkemenin mi yoksa mahkememizin mi görevli olduğu konusunda değerlendirme yapılması gerekmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-10 esas 2019/401 karar sayılı 04/04/2019 tarihli kararında ortaya konulduğu ve mahkememizce de benimsendiği üzere; usul hukukumuza göre mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında taraflar görev itirazında bulunabileceği gibi taraflar ileri sürmese dahi mahkemece yargılamanın her aşamasında görev konusu resen gözetilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37.maddesinde “hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada kanuni hakim güvencesi olarak uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. Dikkat edilecek olursa, anayasadaki bu düzenleme, hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme yönünden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı takdirde her uyuşmazlık meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
Devir kararının dayandığı Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun yargı yeri belirlenmesi kararında, eldeki derdest dava dosyalarının yargı alanı genişletilen mahkemelere devredileceğine ilişkin bir karara yer verilmediği, verilen kararın Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetki alanının genişletilmesine yönelik olduğu, mahkemelerin görevine ilişkin bir düzenleme içermediği, bu nedenle davanın açıldığı tarihteki yetkili mahkemede davanın görülmesi gerektiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu kararların aynı yargı yerinde yeni kurulan ve farklı görev alanına giren mahkemelere bu mahkemelerin kurulmasından önce bu mahkemelerin görev alanına giren başka mahkemelerde açılan dava dosyalarında gönderme kararı verilmesine yönelik olduğu, somut olayda farklı yargı alanlarında bulunan aynı düzey mahkemelerden birinin diğerini kapsayacak şekilde yargı alanının genişletilmesine yönelik kararın değerlendirilmesi gerektiği, söz konusu kararın da 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği hususu da dikkate alındığında yargı yerinin genişletilmesi ya da değiştirilmesi kararının yürürlüğünden önce açılan davaların, davanın açıldığı tarihteki mahkeme tarafından görülmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere; davanın açıldığı tarihteki yasal düzenlemelere göre görevli ve yetkili mahkemece sonuçlandırılmasının Anayasayla güvence altına alınmış doğal hakim ilkesinin bir sonucu olduğu, yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin Hakimler Savcılar Genel Kurulu kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, bu tarihten evvel genişleyen yargı çevremizde açılan ve görülmekte olan davaların mahkememize devredileceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarihli 2017/11-10 esas 2019/401 karar sayılı kararında ortaya konulan ilkeler dikkate alındığında söz konusu davaları görmeye açıldığı tarihte görevli ve yetkili olan mahkemenin görmesi gerektiği, bunun sonucu olarak da iş bu davayı görmeye devir kararını veren mahkemenin görevli olduğu, mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Devir kararının gerekçesinde bahsedilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin çeşitli kararlarında konu, yeni mahkeme kurulması nedeniyle dava dosyasının devri olarak nitelendirilmişse de, yukarıda bahsi geçen Hukuk Genel Kurul kararı karşısında söz konusu kararlara iştirak edilmemiş, davayı görmeye devir kararını veren mahkemenin görevli olduğu değerlendirilmiştir. İş bu dava dosyasının devir/gönderme kararıyla mahkememize gönderildiği dikkate alınmakla birlikte 01/09/2021 tarihinden sonra mahkememizin devir kararını veren mahkemenin yetki alanında yetkili hale geldiği, gönderme kararını veren mahkemenin ticaret mahkemesi sıfatıyla devir kararını verdiği, dolayısıyla 01/09/2021 tarihinden sonra mahkememizin yeni açılan davalarla ilgili ve devir kararını veren mahkemenin bu tarihe kadar açılmış davalarla ilgili aynı mahkemenin daireleri olarak değerlendirilmesi gerektiği, buna göre mahkememizce görevsizlik kararı değil gönderme kararı verilmesinin daha uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalar karşısında mahkememizin yargı çevresinin genişletilerek belirlenmesi konusundaki Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararının 01/09/2021 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiği, bu tarihten evvel açılıp ilgili ilçelerde görülmekte olan davaları görmeye gönderme kararını veren mahkemenin görevli olduğu ve mahkememizin görevsiz olduğu kanaatine varılmakla dava dosyasının gönderme kararını veren Ödemiş ….Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, oluşan görev uyuşmazlığının giderilmesi için dava dosyasının İzmir BAM 6. Hukuk Dairesine tevdiine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davayı görmeye mahkememizin görevsiz olup Ödemiş ….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması sebebiyle dava dosyasının Ödemiş 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
2-Ödemiş 2.Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’ne tevdiine,
3-Yargılama giderinin nihai kararda dikkate alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kararın niteliği gereği kesin olarak karar verildi.26/10/2021

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.