Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/686 E. 2021/1000 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/686 Esas
KARAR NO : 2021/1000

DAVA : Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 07/10/2021
KARAR TARİHİ : 21/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin karşı tarafın inşaatını üstlendiği İzmir ili … ilçesi Cumhuriyet mahallesi … ada … parselde kayıtlı zemin kat … nolu bağımsız bölümde bulunan dükkan vasıflı taşınmazı 09/03/2020 tarihli satım sözleşmesi ile satın aldığı, tapu teslimi de gerçekleşmiş olup, satım sözleşmesinde taşınmazın tamamen bitirilmiş bir şekilde fiilen teslim tarihinin 30/09/2020 olarak kararlaştırıldığı ancak bu süre zarfında teslimatın gerçekleşmediği, bunun üzerine taraflarınca karşı tarafa … … Noterliği’nin 21/01/2021 tarihli … sayılı ihtarnamesinin keşide edildiği, ihtarnamenin karşı tarafa 21/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği ancak söz konusu taşınmazın yine tamamen bitirilip fiilen teslim edilmediği, daha sonra taraflarınca taşınmazın süresi içerisinde bitirilmediği ve mahrum kalınan kira bedellerinin hesaplanması yönünden … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası ile 05/04/2021 tarihinde delil tespiti talep edilmiş olup tespit sonucunda düzenlenen 17/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda; taşınmazın yapı kullanma ve izin belgesinin bulunmadığının, rapor tarihi itibari ile %60 tamamlandığının, 2021 yılı piyasa rayicinde taşınmazın aylık kira bedelinin 2.666,67 TL olabileceğinin tespit edildiği, taşınmaza ilişkin işbu dava tarihi itibari ile halen yapı-kullanma ve izin belgesi alınmadığı, Yargıtay’a göre de yapı kullanma izninin yüklenici tarafından alınmamasının eksik iş olduğu, Yüksek Mahkemeye göre, yapı kullanma izni alınmamış inşaatın fiilen tesliminin mümkün olmadığı, taraflarınca dava şartı olarak arabuluculuk için başvurusu yapıldığı ancak arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşma sağlanamadığı belirtilerek açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile belirsiz alacak olarak 10.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, dava masraflarının davalıya tahmili ile adlarına vekalet ücreti takdirine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Dava dilekçesinin davalı tarafa usulüne uygun tebliğine rağmen davalı tarafça cevap verilmemiş bu kapsamda dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmış ve iş bu dava davalı yanca inkar çerçevesinde savunulmuştur.
DELİLLER:
… Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün yazı cevabı, … Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün yazı cevabı, … Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün yazı cevabı ile davacı ile davalı arasında imzalanan 30/09/2020 tarihli dükkan satış sözlemesi fotokopisi dosyamız arasındadır.
Dosyaya kazandırılan cevabi yazıların incelenmesinde; ticaret sicil müdürlüğünden ve vergi dairesinden gelen yazı cevapları bir bütün olarak değerlendirildiğinde iş bu uyuşmazlık yönünden Mahkememiz davacısının tacir olmadığı ve fakat Mahkememiz davalısının tacir olduğu görülmüştür.
… Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne yazılan cevabi yazı göz önüne alındığında dava konusu uyuşmazlığın dayanağını teşkil eden taşınmazın yapı kullanma izin belgesinin 19/10/2021 tarihinde düzenlendiği görülmüştür.
UYAP sistemi üzerinden dava konusu uyuşmazlığın dayanağını teşkil eden taşınmazın tapu kaydının sorgulamasında taşınmazın Mahkememiz davacısına ait olduğu ve dükkan vasfında kayıtlı olduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Her ne kadar davalı tarafça davaya cevap verilmemiş ise de davalının 21/12/2021 tarihli duruşmada alınan beyanı göz önünde bulundurulduğunda dosya tarafları arasında davalı tarafından yapılan İzmir ili, … ilçesi … ada, … parselde kayıtlı … nolu bağımsız bölümün 400.000,00 TL bedel karşılığı davacı yana satılması konusunda anlaşma sağlandığı, söz konusu bu anlaşma neticesinde taraflar arasında dükkan satış sözleşmesi başlıklı, adi yazılı ve bila tarihli belgenin imzalandığı, söz konusu adi yazılı belgede kararlaştırılan bedelin 90.000,00 TL’sinin 09/03/2020 tarihinde davalı yana ödeneceğinin ve taşınmazın teslim tarihinin 30/09/2020 tarihi olarak kararlaştırıldığı, taşınmazın tapu kaydına göre davacı adına kayıtlı olduğu konularında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığına göre az yukarıda bahsedilen davacı iddiaları, dosya kapsamına kazandırılan deliller ve her ne kadar dava inkar çerçevesinde savunulmakta ise de davalı asilin duruşma sırasında alınan sözlü beyanı göz önüne alındığında söz konusu taşınmazın davalı tarafça yapılıp davacıya teslimi yönünde anlaşma sağlandığından uyuşmazlık konusu temel ilişki eser sözleşmesidir.
Taraflar arası ilişkinin eser sözleşmesi olarak tespiti neticesinde bu kapsamda yapılan değerlendirmeye göre uyuşmazlığın ve istem konusu edilen alacağın; geç teslimden kaynaklı mahrum kalınan kira bedeli alacağına ilişkin olduğundan davalı yanca davacı tarafa yapılan teslimin geç teslim olup olmadığı, geç telsim olması halinde bunun davalı tarafın sorumluluğunda olup olmayacağı, olduğunun anlaşılması halinde davacının davalıdan bu konuya ilişkin mahrum kalınan kira bedeli alacağının olup olmadığının tespit ve değerlendirilmesine esas alacak davası olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar Mahkememizce yukarıda belirtildiği şekilde uyuşmazlık tespit edilmiş ve bu kapsamda dosya arasına aldırılan bilgi ve belgeler incelendiğinde görev hususu Mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden değerlendirilmesi gereken bir dava şartı olduğu göz önüne alınarak bu hususta inceleme yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Öncelikle şu hususun belirtilmesinde fayda vardır; davcı tarafça istem konusu edilen alacak mahrum kalınan kira bedelinden kaynaklı olarak davalıdan talep edilmiş ise de taraflar arasında imzalanan ve yukarıda belirtilen adi yazılı belge içeriğinde bu yönde bir hususun yer almadığı ayrıca bu hususun davacı yanca ileri sürülmediği gibi davalı yanca da kabul edilmediği göz önüne alınarak yapılan değerlendirmede taraflar arasında kiralayan kiracı ilişkisi olmadığından uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesi nezdinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği yönünde bir kanaat edinilememiştir. Ancak az yukarıda belirtildiği Mahkememiz davacısının tacir vasfında olmadığı görülmekle uyuşmazlığın tespiti göz önüne alınarak yapılan değerlendirme neticesinde uyuşmazlığın Mahkememiz nezdinde mi yoksa genel mahkemeler nezdinde mi görülüp sonuçlandırılması yönünden dosyanın değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır. Ancak 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Bu kapsamda dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde her ne kadar davacı tarafça davalı aleyhine mahrum kalınan kira bedelinden kaynaklı alacak davası açılmış ise de yukarıda da bahsedildiği gibi bu talep esasen davacı yanın uğradığını iddia ettiği zarardan kaynaklı olduğundan bu talebin ticari bir davaya vücut verip vermeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği anlaşılarak yapılan inceleme neticesinde az yukarıda da belirtildiği üzere Mahkememiz davalısı her ne kadar tacir vasfında olsa da davacı tarafın dava tarihi itibariyle tacir olmadığı dosya kapsamından anlaşıldığından uyuşmazlığın nispi nitelikte bir ticari dava olmadığı ayrıca 6102 sayılı TTK göz önüne alındığından uyuşmazlığın mutlak bir ticari davaya da vücut vermeyeceği anlaşılmakla uyuşmazlığın genel Mahkemelerde çözümlenmesi gerektiği kanaatine varılarak iş bu dava bakımından Mahkememizin görevsiz olduğuna ve uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemelerinde çözülmesi gerektiği kanaati ile açılı davanın davanın görevsizlik nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın GÖREVSİZLİK NEDENİ ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereği kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde iş bi dosya resen ele alınarak Mahkememizce davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4- Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verilmesine, davanın açılmamış sayılma şartları oluştuğu takdirde yargılama giderleri konusunda MAHKEMEMİZCE KARAR VERİLMESİNE,
5- Dair davalı asilin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.21/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır