Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/654 E. 2022/625 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/654
KARAR NO : 2022/625

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/09/2021
KARAR TARİHİ : 13/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firma … GAYRİMENKUL DANIŞMANLIĞI TİC LTD ŞTİ ile davalı … arasında akdedilen, … tarihli “Proje Satış & Pazarlama Sözleşmesi”ne istinaden, “… Caddesi …/… Sokak No:… … Mahallesi …/….” adresinde yapılacak “…” adlı inşaat projesinde, satış ve pazarlama işini müvekkili firmanın üstlendiği, müvekkili firmanın, bu amaç doğrultusunda üzerine düşen tüm edimlerini başta sözleşme koşulları olmak üzere; ciddiyet, titizlik/ iyiniyet kuralları çerçevesinde ve basiretli bir tacir sıfatı ile yerine getirdiği, satış ofisinin hazırlanması başta olmak üzere, kalifiye bir personel ile edimlerini yerine getirdiği ve uzun bir süre hizmet verdiği, özellikle reklam firması ile yapılan anlaşma gereğince, projeye ait internet sitesinin, proje logosunun oluşturulduğu, projenin sosyal medyada takibinin sağlandığı, sözleşmenin 4. Maddesinin “Satış ofisi olarak kullandırılacak yerimizde olan uzman satış temsilcimizi haftanın 6 günü, hafta içi bir gün izinli kalacak şekilde gerektiğinde diğer karşılık personel ile dönüşümlü olarak sözleşme tarihleri aralığında sabah 09:00 akşam ise; 18:00, Pazar günleri sabah 10:00 akşam 18:00 olarak hizmet vereceklerdir. Satış temsilcileri maaşları, sosyal güvenlik giderleri ve sair tüm ödemeler / yükümlülükler dahil tarafımıza aittir. Satış ofisi ile ilgili olarak lansman ve sonrasında müşterilere sunulmak için çay, kahve vs ikramlıklar ayrıca ofiste çalışan personelimizin günlük yemeği ve ulaşımı … Gayrimenkul Danışmanlığı Tic Ltd Şti tarafından karşılanacaktır.” şeklinde olduğu, müvekkili firmanın, sözleşme koşullarına uygun olarak kalifiye bir personel çalıştırdığı, söz konusu çalışanın başta maaşı olmak üzere, sigorta primlerinin, yemek ve yol giderlerinin karşılandığı, müvekkili firmanın, … adlı kişiden, şantiye alanında kullanılmak üzere, taşınabilir camekan vitrinli konteyner ofis ve içerisinde mobilyaları ile birlikte kiraladığı, söz konusu konteynerin aylık kira bedelinin 2.750,00 TL olduğu, sözleşmenin 5. Maddesinin “Reklam ajansı faaliyetlerimiz” başlıklı bölümünün; “proje kimliğinin doğru oluşturulması, tanıtımı materyallerinin ve görsellerinin, alıcıya projeyi yaşatmasıdır.” şeklinde olduğu, müvekkili firmanın sözleşmenin 5. Maddesinde belirtili tüm edimlerini başarılı bir şekilde ifa ettiği, sosyal medyada alanında ciddi çalışmalar yapıldığı, müvekkili firma tarafından oluşturulan görsellerin sosyal medyada gerektiği şekilde yer aldığı, sosyal medyanın (İnternet) aktif bir şekilde kullanıldığı, bu amaçla gerekli bütün çalışmaların titizlikle yapıldığı, projenin tanıtımı en üst seviyede gerçekleştirildiği, sözleşmenin 6. Maddesinin “Hizmet bedeli ve tahsilat sistemi” başlıklı bölümünün; “…hizmet bedelimiz, satış bedelleri ayırt etmeksizin, satış vaadi sözleşmesinde belirtilen gerçek rakamlar üzerinden %2.5 (iki buçuk) + KDV olarak belirlenmiştir.” şeklinde olduğu, sözleşmenin 7. Maddesinin “Sözleşme süresi” başlıklı bölümünün ise; “Taraflar arasında imzalanacak olan sözleşme, imza tarihinden itibaren 18 (onsekiz) ay süre ile geçerlidir.” şeklinde olduğu, müvekkili firmanın, başta iyiniyet kuralı olmak üzere, güven ilkesi ve kazanç elde edeceğini umarak, üzerine aldığı tüm iş ve işlemlerini (edimlerini) başarılı bir şekilde yerine getirdiği ancak aradan çok uzun bir süre geçmesine rağmen ve sözleşmede öngörülen 18 (onsekiz) aylık sözleşme süresi dolmasına rağmen projenin bitmediği, davalının sözkonusu projeyi bitirme niyetinde dahi olmadığı, davalının, ihtar tarihi itibariyle yapmayı taahhüt ettiği “…” adlı projeye ait zemin betonunu attığı ve atıl bir durumda bıraktığı, davalının, ihtar tarihi itibariyle projeyi durdurduğu, davalının, müvekkilinin ihtarından sonra, kaba davranışlar sergilediği, müvekkilinin şantiye alanına girmesinin dahi yasaklandığı, davalının, tüm girişimleri sonuçsuz bıraktığı gibi, kendisine gönderilen ve İzmir … Noterliğine ait
… tarih ve … yevmiye numaralı ihtara rağmen yükümlülüklerini yerine getirmediği, taraflar arasında yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığı da belirtilerek açıklanan nedenlerle her türlü talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile ve şimdilik 5.000,00 TL müvekkili firma tarafından yapılan masraflar ile 5.000,00 TL yoksun kalınan kazanç alacağının ihtarname tebliğ tarihi olan 27.04.2020 tarihinden itibaren ticari faiz ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin dahi davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından Mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin, dava öncesi keşide edilen İzmir … Noterliğinin … yev. sayılı ve … tarihli ihtarname ile 50.000,00 TL masraf yaptığını ve müvekkilinden 185.000,00 TL cezai şart alacağı bulunduğunu beyan ederek, ödenmesini talep ettiği, buna rağmen, dava açılırken, dava değerinin 10.000,00 TL olarak (5.000,00 TL yapılan masraf, 5.000,00 TL yoksun kalınan kazanç) gösterilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmadığı, dava değerinin belirlenebilir olması halinde, belirsiz alacak davası açılmasının da hukuken mümkün olmadığı, dava dilekçesinde, HMK.’nun 107. Maddesine de açık bir atıf yapılmadığı, fazlaya dair haklar saklı tutularak talepte bulunulduğu, bu haliyle davacı vekilince HMK.’nun 109. maddesine göre kısmi dava olarak açıldığının kabulünün gerektiği, dava konusu edilen alacağın, yazılı sözleşmeye dayanması, sözleşmede yazılı miktarın belirli olması ve davacının dava dilekçesinde açıkça talep ettiği miktarı yazması nedeniyle, belirli alacak davası açması gerekirken, belirsiz alacak davası veya kısmi dava açma imkanı olmadığından, belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yararı olmadığı, davanın HMK ‘nın 114/1-b e 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddinin talep edildiği, davayı kabul etmedikleri, taraflar arasında, davaya konu olan … tarihli emlak satış komisyon sözleşmesinin (Simsarlık sözleşmesi –TBK mad. 520 vd.) düzenlendiği, sözleşme kapsamında (6.maddesinde) “gayrimenkullerinizin satışından doğacak hizmet bedelimiz, satış bedelleri ayrıt etmeksizin satış vaadi sözleşmesi’nde belirtilen gerçek rakamlar üzerinden : %2,5+KDV olarak belirlenmiştir” şartı ile, hizmet/komisyon bedelinin gayrimenkullerin satışı sonrası doğacağı”nın kararlaştırıldığı, sözleşmenin yapıldığı tarihte, henüz inşaatın başlamadığı, sözleşmenin inşaatın başlaması bitirilmesi dikkate alınarak belirli bir süreye bağlandığı, sözleşme ile (7.madde) imza tarihinden itibaren 18 ay süre ile sözleşmenin geçerli olacağının kararlaştırıldığı, bu sürenin 02.03.2020 tarihinde sona erdiği, müvekkilinin, davacı şirket tarafından keşide edilen İzmir … Noterliğinin … yev. sayılı ve … tarihli ihtarname tarihinde, sözleşmede belirtilen 18 aylık sürenin geçtiği, müvekkili tarafından Karşıyaka … Noterliğinin … yev. sayılı ve … tarihli cevabi ihtarnamesi ile, Corona virüs(covid-19) kapsamında alınan kısıtlayıcı önlemler ile, yönetmelik değişiklikleri vs. sebeplerle inşaatın başlanamadığının, sözleşmede belirtilen sürenin geçtiğinin, inşaatın başlayamamasında müvekkilinin kusurunun ve kötüniyetinin bulunmadığının, hizmet bedelinin gayrimenkul satışına dayalı olduğu süre içinde hiçbir satış yapılmadığının bildirildiği, taraflar arasındaki simsarlık/emlak satış komisyon sözleşmesi kapsamında gayrimenkul satışının yapılmadığı ve sözleşmede belirtilen sürenin geçtiği, davacının yaptığını iddia ettiği masrafları da kabul etmedikleri, dosyaya sunulan kayıt ve belgelerin, kira kontratının her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğu, müvekkilinin yaptığı araştırmada, dosyaya… tarihli kontenyerın kira kontratı olarak sunulan belgede imzası bulunan …’un müteahhit olduğu, davacının bu müteahhide ait gayrimenkullerin satışında da simsarlık/aracılık yaptığının öğrenildiği, bu belgenin davacının defter ve kayıtlarında işli olup olmadığının belirli olmadığı, ayrıca gider olarak işlenmiş olsa bile, gayrimenkul satışı yapılamadığından müvekkilinden talep edilmesinin hukuka uygun olmadığı, inşaatta bulunan kontenyerın, davacı tarafından getirilmediği, ayrıca sözleşme kapsamında ayrıca, sadece sözleşmeye mahsus yapıldığı iddia edilen masrafların usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının yaptığı iş nedeniyle devamlı olarak yanında sigortalı işçi çalıştırdığı belirtilerek haksız ve yersiz davanın reddinin talep edildiği görülmüştür.
Dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmakla taraf teşkili sağlanmış ve yine usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
Taraflar arasında akdedilen … tarihli sözleşme, davacı ile dava dışı … arasında imzalandığı belirtilen sözleşme, davacı tarafından davalı aleyhine keşide edilen İzmir … Noterliği’nin … tarihli, … yevmiye sayılı ihtarnamesi davacı yanca sunulan bir kısım fotoğraflar, davacı aleyhine keşide edilen Karşıyaka … Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi, tarafların kayıtlarının incelenmesine esas SMMM bilirkişisi … tarafından hazırlanan … havale tarihli bilirkişi raporu dosyamız arasındadır.
Dosya tarafları arasındaki sözleşmenin incelenmesinde sözleşmenin 18 ay süre ile geçerli olacağının kararlaştırıldığı, dava dışı …. MÜhendisilik isimli firma tarafından yapımı üstenilen taşınmazın satışına yönelik olarak taraflar arasında ticari bir komisyonculuk ilişkisinin kurulduğu ve tarafların hak ve yükümlülüklerinin ve ücret tutarının ne olacağının ve nasıl tahsil edileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce 6100 sayılı HMK’nın 222/3 kapsamında taraflara ticari defter ve belgeleri teminine yönelik ihtaratlı davetiyenin çıkarılması üzerine davacı yanca adres bildiriminde bulunulduğu, davalı tarafça bu hususa yönelik herhangi bir beyanda bulunulmadığı anlaşılmış ayrıca her ne kadar davalı taraf tanık dinletmek istemiş ise de bu hususa dair yasal ihtaratlı tebliğin davalı yana usulüne uygun tebliğine rağmen davalının ihtarat gereğini yerine getirmemesi sebebi ile tanık delilinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce 10/05/2022 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği dosyaya SMMM bilirkişisi … tarafından sunulan 12/06/2022 havale tarihli raporun taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun incelenmesinde özetle ” davacının 201-2019 yılı yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davacı kayıtlarında davalI … ile ilgili herhangi bir kayda rastlanılmadığı, davacı ile dava dışı … arasında imzalanan … tarihli dijital reklam sözleşmesinin bulunduğu, reklamın … projesi için yapılacak web sitesi adresine yönlendirecek şekilde optimize edileceği ve web site yapım süresinin 20 iş günü olarak karara bağlandığı anlaşıldığı ancak davacı kayıtlarında adı geçen gifajans ile ilgili herhangi bir kayda rastlanılmadığı, ancak yasal defterlin incelenmesi sırasında
…’ın ödemeyi yaptığı …’nun ödemeyi aldığı şekilde 17.000,00 TL’lik banka dekontunun bilirkişiye gifajans firması ile ilgili ödemeler olduğunun belirtildiği, ödemeye dair kayıtların rapora yansıtıldığı, yine davacı ile dava dışı … arasındaki dava dilekçesine ekli kira kontratına dair davacı kayıtlarında bir husus tespit edilemediği, yine yasal defterlerin incelenmesi sırasında davacının hissedarı olduğunu belirten … arafından …’a kira kontratına ilişkin depozito ödemesine dair makbuz ödemesinin dosyaya sunulduğu, bu makbuzun davacı kayıtlarında olmadığı, davacının dava dilekçe ekindeki davalı …’e ait daire/dükkanlara ilişkin lansman satış fiyatlarının yazılı olduğu satışlara ilişkin tablonun incelenmesinde lansman fiyatının dosya tarafları arasında karşılıklı olarak benimsendiği yönünde herhangi bir belgenin bulunmadığı, davacı tarafından satışı gerçekleştirilen daire/dükkanlara ilişkin belge tespit edilemediği, dava dışı …2nın davacı nezdinde 03/01/2019 tarihinde davacının … mah. … sokak no:…/… …/… adresindeki iş yerinde emlak danışmanı sıfatıyla işe başladığı … tarihinde iş akdinin sonlandığı, taraflar arasındaki inşaatın yapılacağı adrese dair imzalanan sözleşmedeki … …/… adresinde davacı tarafından ayrı bir SGK iş yeri açılışının yapılmamış olduğunun tespit edildiği belirtilerek takdiri Mahkememize ait olmak üzere …’a yapılan 17.000,00 TL’lik ödeme , dava dışı …’a yapılan 5.000 USD’lik ödeme ve …’ya ödenen 20.942,63 TL’lik ödemelerden bahsedildiği ” görülmüştür. Söz konusu rapora karşı süresinde davacı vekilince beyan yahut itiraz dilekçesinin sunulmadığı, davalı vekilince beyan dilekçesinin sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Yapılan inceleme neticesinde dosya tarafları arasında … tarihli “Projesi satış & Pazarlama sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin imzalandığı, söz konusu sözleşme ile … Cad. …/… sokak No: … …-…/… adresinde bulunan … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerine dava dışı …Mühendislik İnşaat Taahhüt isimli firma tarafından yapımı üstlenilen … adlı gayrimenkul (daire/dükkan şeklindeki) satışından kaynaklı olarak üstlenilen hizmet ediminden kaynaklı ticari bir komisyonculuk ilişkisinin kurulduğu, söz konusu sözleşmenin imza tarihinden itibaren 18 ay süre ile geçerli olacağının kararlaştırıldığı, yapılacak hizmet karşılığı ücret tutarının ne olacağının, ödemenin kime yapılacağının, hizmetin verilme şeklinin nasıl olacağının, taraf yükümlülüklerinin nelerden ibaret olacağının ve cezai şartın nasıl ve ne şekilde geçerli hale geleceğinin yine sözleşme ile kararlaştırıldığı, sözleşmenin geçerli olacağı kararlaştırılan dönem sonu olan 02/03/2020 tarihi itibariyle de … adlı projenin bitirilmediği, davacı tarafından davalı aleyhine İzmir … Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarname keşide edilerek davacı firmanın söz konusu sözleşme şartlarına uygun olarak ve yapılacak projeye güvenerek yaptığını iddia ettiği 50.000,00 TL masraf ile satışın yapılmasının planlandığı taşınmazlar yönünden ileri sürülen iddia doğrultusunda komisyon kazancı toplam tutarı olan 185.000,00 TL cezai şartın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 15 gün içinde ödenmesinin talep edildiği, davalı tarafından söz konusu ihtarnameye verilen Karşıyaka … Noterliğinin … tarihli ve …. yevmiye sayılı ihtarnamesi ile cevap verildiği ve verilen cevabi yazı ile sözleşmenin sona erdiği, gayrimenkulün coronavirüs kapsamında alınan kısıtlayıcı önlemler ile yönetmelik değişiklikleri vs sebepler ile inşaata başlanılmadığı, kat irtifakı kurulmadığı, inşaatın başlayamamasında davalının kusuru ve kötüniyetinin olmadığı, davacı yanca istem konusu edilen hizmet bedelinin satışa dayalı olduğundan ve satış yapılamadığından ücretin tahakkuk etmediği hususlarının bildirildiği konularında bir uyuşmazlık olmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıdaki yapılan tespit göz önüne alındığında taraflar arası uyuşmazlığın söz konusu sözleşme kapsamında taraf edim yükümlülüklerinin tespiti ile edimlerin uyuşulmayan konularında taraflarca yerine getirilip getirilmediği, söz konusu sözleşmenin süresinin dolmasına rağmen davacı tarafça sözleşme nedeniyle masraf yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise yapılan masraf tutarı yahut tutarlarının neyden yada nelerden ibaret olduğu ve masraf/masrafların davalıdan uyuşmazlık yönünden talep edilip edilmeyeceği, … adlı projenin sözleşme süresi içerisinde bitirilememesi durumuna yönelik davalı kusurunun bulunup bulunmadığı, bulunması yahut bulunmaması halinde esasen kusur durumunun sorumluluğu etkileyip etkilemeyeceği, davacının mevcut durum karşısında davalıdan yoksun kalınan kazanç talep edip edemeyeceği, edecek ise miktarının tespiti ile davalının tespit edilen tutarın ne kadarından sorumlu olacağı hususlarında yapılacak inceleme neticesi varılacak kanaate esas süresi dolmasına karşılık komisyonculuk sözleşmesinden kaynaklı olarak masraf talebi ile yoksun kalınan kazanca yönelik açılan kısmi alacak davası olduğu anlaşılmıştır.
Dosya tarafları arasındaki ihtarnamelerin incelenmesinde; davacının davalıya gönderdiği ihtarnamede sözleşme ile belirlenen … …/… adresinde yapılacak … adlı projede davacını satış ve pazarlama işini üstlendiği, bu kapsamda yükümlülüklerin yerine getirildiği, kalifiye bir personel ile hizmet verildiği, reklam firması ile anlaşılarak projeye ait bir internet sitesi ve logo oluşturulduğu, projenin sosyal medya üzerinde takibin sağlandığı, aradan uzun bir süre ve sözleşmede öngörülen 18 aylık sürenin dolmasına rağmen davalının üstlendiği zemin betonu atıldıktan sonra projenin durduğu ve yeniden ilerleme ihtimali olmadığı belirtilerek yapılan masrafların tahsilinin talep edilmesine karşılık davalı yanca gönderilen ihtarnamede ise iddiaların kabul edilmediği taraflar arasındaki sözleşmenin süresinin sona erdiği, inşaatın başlayamamasından bir kusur ve kötü niyetin olmadığı, sözleşmeye göre hizmet bedelinin h gayrimenkul satışına dayalı olduğundan süreç içerisinde satışta yapılamadığından ücretin tahakkuk etmediğinin bildirildiği görülmüştür.
Her ne kadar dosyaya kazandırılan rapora davalı tarafça beyanda bulunularak bilirkişi raporu ile belirlendiği üzere davalının alacağının olmadığının belirtilemesine karşılık davacı tarafça süresinden sonra sunulan beyan dilekçesi ile bilirkişi tarafından raporda belirtilen tutarlara ilişkin davacının alacağı olduğu belirtilmiş ise de taraf iddiaları kapsamında raporun incelenmesinde raporun yeterli teknik incelemeyi içerdiği, alanında uzman bir bilirkişi tarafından düzenlendiği, Mahkememizce görevlendirme kapsamındaki ara karara yönelik inceleme ve değerlendirmeler yapıldığı anlaşılmakla raporun denetime ve hükme elverişli olduğuna kanaat getirilmiştir.
Yukarıda da belirtildiği gibi taraflar arası uyuşmazlığa esas ilişki ticari komisyonculuk yani simsarlık sözleşmesinden kaynaklandığından uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçmeden evvel simsarlık sözleşmesi ile alakalı düzenlemelerin incelenmesi gerektiği kanaatine varılmakla bu kapsamda yapılan değerlendirme neticesinde Simsarlık sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 520-525. maddeleri arasında düzenlendiği, söz konusu yasanın 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesinin tanımının “…simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir” şeklinde yapıldığı, bu tanımdan hareketle simsarlığın unsurlarının; simsar ile iş sahibi, ücret, aracılık hizmeti ve sözleşme olduğu, bu kapsamda simsarlık ilişkisinin taraflarının simsar ile iş sahibi olması sebebi ile simsarın konusu özel olarak belirlenen bir vekalet edimi kapsamında iş sözleşmesi için üstlenilen edime ilişkin yerine getireceği faaliyet karşılığında ücret alacağı, bu faaliyetin konusunun gerek sözleşmesinin kurulmasında aracılık gerek sözleşmenin kurulma fırsatı çerçevesinde aracılık ve gerekse sözleşme görüşmeleri için aracılık etmek şeklinde olabileceği, simsarın iş sahibini temsil yetkisine kural olarak olmadığı ve ancak sözleşmesi serbestisi ilkesi çerçevesinde bu yetkinin kendisine verilebileceği, ilişkinin simsar ile iş sahibi arasındaki sözleşme ile kurulduğu, geçerliliğinin şekle bağlı olmadığı ve ancak söz konusu yasanın 520/3 maddesindeki simsarlığın istisna olarak özel geçerlilik şartının belirlendiği, yine söz konusu yasanın 521. maddesine göre “simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır” şeklinde düzenleme göz önüne alındığında simsarın sözleşme konusu hizmete yönelik akdin kurulması ile ücrete hak kazanabileceği, hizmetin yerine getirilememesi halinde alacağın elde edilemeyeceği ancak yine sözleşme serbestisi çerçevesinde aksinin kararlaştırılabileceği anlaşılmıştır. Dolayısıyla simsarın ücret alacağının doğumu için aracılık edilen asıl sözleşmenin iş sahibi ile 3.kişi arasında kurulması, bu kurulan ilişki ile faaliyet arasında nedensellik olması ve adı geçen yasanın 523. maddesinde düzenlenen alacağın kaybını doğuracak durumlardan birisinin gerçekleşmemesi gerekir. (Yavuz, C.: Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hükümler, 9. Baskı, İstanbul 2011, s. 604 vd). Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2016 tarihli ve 2014/859 E., 2016/428 K., 15.03.2017 tarihli ve 2017/644 E., 2017/460 K. ve 07.03.2018 tarihli ve 2017/555 E., 2018/442 K. sayılı kararlarında da aynı ilkelere işaret edilmiştir.
Az yukarıda belirtilen ücret alacağının doğumuna ilişkin açıklamalar kapsamında iş sahibinin simsarın faaliyetini gerçekleştirdiği sözleşme kapsamında kendisine sözleşmenin kurulumu için yapılacak teklifi sebepsiz olarak reddetmesi halinde de her ne kadar ilişki kurulmamış ise de simsarın ücret alacağının talep edilebilir hale gelmesi gerektiğinin kabul edilmesi gerekmektedir. Bunun dışında söz konusunu iş sahibini 3. Şahıs arasındaki anlaşma yapılmaması halinde bile yine sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde simsarın ücret alabileceğinin de karara bağlanabileceğinde bir tereddüt bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/12/2020 tarihli ve 2018/(13)3-1100 E., ve 2020/1006 K. Sayılı kararı
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dosya tarafları arasında yukarıda da belirtildiği gibi kurulan simsarlık sözleşmesi kapsamında imzalanan … tarihli sözleşmenin bahse konu yasal mevzuat göz önüne alındığında geçerli bir sözleşme olduğu, sözleşmenin 18 aylık süre boyunca geçerli olacağına dair sözleşme hükmü göz önüne alındığında bu sürenin bitim tarihi itibariyle halen Sim Yaka adlı projeye başlanılmadığında bir tereddüt olmamakla birlikte davacı tarafça davalı aleyhine projeye başlanılmama sebebi ile davalıdan masraf talebi ve bu talep yanında yoksun kalınan kazançtan kaynaklı tazminat talep etmekte ise de az yukarıda belirtilen yasal mevzuat göz önüne alındığında simsarın ücret hak kazanabilmesi için iş sahibi ile 3. Kişiler arasında taşınmaz satımı yönünde sözleşmenin imzalanması gerekmesine ve bu hususun taraflar arasındaki sözleşmede aksinin kararlaştırılmadığı anlaşılarak ve iş sahibi ile 3. Şahıslar arasında imzalanan taşınmaz satımına dair herhangi bir sözleşme olmadığından komisyoncunun ücret talebinde bulunamayacağı kanaatine varıldığı her ne kadar bu hususa yönelik talebin aynı zamanda cezai şart adı altında iş bu dosya üzerinden yorumlanması gerektiği iddia edilmekte ise de dosya kapsamı ve taraflar arasındaki sözleşme göz önüne alındığında bu talebin yerinde görülmediği kaldı ki cezai şarta yönelik sözleşmede de bir düzenleme olmadığı dolayısıyla davacının davalıdan kazanç talebinde bulunmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıdaki kazanç talebi yanında her ne kadar davacı davalıdan yukarıda belirtildiği şekilde masraf talebinde bulunmakta ise de davacı kayıtlarının tetkikine esas ve hükme esas alınmasına karar verilen bilirkişi raporunda da anlaşılacağı üzere davacının masraf talebine konu ettiği, … ile imzalandığı belirtilen sözleşme ve buna dair herhangi bir kaydın davacı nezdinde kayıtlı olmadığı gibi raporda bahsedilen 17.000,00 TL’lik ödemenin muhataplarının kira sözleşmesinin tarafı olduğu belirtilen şahıslar oladığı gibi dekont açıklamasında da aksi bir husus bulunmadığı, bu tutara yönelik davacıyı borçlu konumuna sokabilecek herhangi bir kaydın davacı defter ve kayıtlarında bulunmadığı, dolayısıyla esasen davacının böyle bir zarara uğradığının kanıtlanamadığı ve bu hususun aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı, dava dışı … ile imzalandığı belirtilen sözleşme ve buna dair herhangi bir kaydın da davacı nezdinde olmadığı gibi raporda bahsedilen 5.000 USD’lik depozito ödemesinin iş bu uyuşmazlığa dair simsarlık faaliyeti kapsamında yapılan kira sözleşmesinden kaynaklı olup olmadığının da anlaşılamadığı, yine davacı kayıtlarına göre de bu tutarda bir zarara uğradığının da anlaşılamaması sebebi ile davacının böyle bir zarara uğramadığı ve bu hususun aksinin de davacı tarafça ispatlanamadığı, dava dışı …’nın iş yeri giriş çıkış kayıt tarihleri ve … ile davacı arasındaki iş sözleşmesinin değerlendirilmesinde …’nin dosya tarafları arasındaki sözleşme konusu yerin dışındaki başka bir adres nezdinde işe alındığı …’nin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında çalıştığını gösterir davacı nezdinde bir kaydın olmadığı gibi söz konusu … tarihli sözleşme kapsamında sırf bu sözleşmeden kaynaklı davacının zararına neden olabilecek adam çalıştırmasının bulunduğunun tespit edilemediği gibi bunun aksinin de davacı tarafça ispatlanamadığı her ne kadar … aboneliğinden kaynaklı bir zarara uğrandığı belirtilmekte ise de söz konusu … tarihli sözleşmeden kaynaklı alınan bir aboneliğin tespit edilemediği gibi yine bu sözleşmeden kaynaklı elektrik alınma hizmetine yönelik davacı kayıtlarında bir husus olmadığı dolayısıyla bunun da davacı tarafça ispatlanamadığı kanaatlerine varılmıştır.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan gerekçelerle her ne kadar davacı yanca aksi iddia edilerek tazminat talepli iş bu dava açılmış ise de davacının yoksun kalınan kazanç sebebi ile davalıdan herhangi bir alacağının olmadığı gibi yine davacının davalıdan masraf talebine ilişkin bir alacağının da olmadığı kanaatine varılarak davacının yoksun kalınan kazanç talebi ile masraf talebine yönelik taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davacı yanın yoksun kalınan kazanç talebi ile masraf talebine yönelik taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 80,70 TL harcın evvelce alınan 170,78 TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, fazladan alınan 90,08 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3- Davacı tarafından yatırılan başvuru harcı ile yukarıda mahsubuna karar verilen harç ile gider avansından kullanılan kısmın DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
– Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan 166,00 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesine göre DAVACIYA İADESİNE,
4- Davalı tarafından yatırılan gider avansı kullanılmadığından 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesine göre DAVALIYA İADESİNE,
5- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
6- Dava açmadan evvel dava şartı kapsamında başvurunun yapıldığı sabit olduğundan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin Hazine tarafından ilgili arabulucu …’ya ödenmesi halinde, bu ücretin 6831 sayılı Kanun kapsamında DAVACIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA, bu hususta Hazineye müzekkere yazılmasına,
7- Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.13/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır