Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/598 E. 2022/32 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/598
KARAR NO : 2022/32

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 14/09/2021
KARAR TARİHİ : 13/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesinde özetle;Müvekkilİ şirket nezdinde …-…-…-… No’lu ”Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi” ile sigortalı … plakalı araç 05/06/2018 tarihinde seyir halinde iken, maliki … Ltd. Şti sürücüsü dava dışı … sevk ve idaresinde bulunan… plaka sayılı aracın kusurlu olarak çarpması neticesinde hasarlandığını, Kazadan hemen sonra kaza yerine gelen polisler tarafından düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağında da görüleceği üzere; Karayolları Trafik Kanununun 56/1d maddesini ihlal edilmiş olduğu belirtildiğini, Davalı kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunu, ; Türk Borçlar Kanunu ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, sebebiyet verdiği zarardan sürücüyü/işleteni sorumlu tutulduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472/1 Maddesi ise: “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” hükmünü içerdiğini, Anılı madde ile müvekkil şirket sigortalısının zararını gidermekle davalı karşısında sigortalısının halefi konumuna geçtiğini, Dava konusu trafik kazası sonucu sigortalılarına ait araçta oluşan hasar nedeniyle ödenen tutarın tahsili için İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyası ile takip başlatılmış olup 22/09/2020 tarihli dilekçeyle borca itiraz edildiğini, İcra dosyasına sunulmuş olan bilgi ve belgelerden anlaşılacağı üzere borçlu davalının itirazı kötüniyetli ve icra takibini uzatma amaçlı olduğunu, Davalı tarafından her ne kadar ödeme emrine itiraz edilmişse de gerek ödeme emri gerekse takip talebimizin incelenmesinde borcun sebebinin açık ve net şekilde belirtildiği görüldüğünü, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; Davalı Borçlunun İzmir … İcra Müdürlüğü …/… E. Sayılı Takip Dosyasına Vaki Borca İtirazının İptaline Ve Takibin Devamına, Haksız Ve Zaman Kazanma Amacına Yönelik İtirazda Bulunan Davalı Borçluların %20’den Aşağı Olmamak Üzere İcra İnkâr Tazminatına Mahkum Edilmesine, Yargılama Gideri Ve Vekalet Ücretinin Davalıya Yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; Öncelikle müvekkil şirket … Limited Şirketi’nin adresi (… caddesi no:…-… …/…’dur.) İcra takibinin yapıldığı İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasından evvelce icra takibine itirazlarımızda belirttiği gibi İcra takibi Yetkisiz yerde açıldığını, dolayısıyla mahkemenizin de yetkisiz olduğu düşüncesinde olmakla yetki itirazında bulunduğunu, Bu itibarla HMK 19 Gereği yetkili yer mahkemesi İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkilidir olduğunu, … plakalı araç sürücüsü …’nın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının
…/… Soruşturma numaralı dosyasında alınan ifadesinde belirttiği üzere E-5 istikametinde seyir halindeyken plakasını alamadığı bir aracın üzerine kırması sonucundan sağa doğru manevra yapması sonucunda sağ tarafa yanaştığı sırada aynı istikamette seyir halinde olan … Plakalı araçla çarpışma gerçekleştiğini, Öte yandan … Plakalı araç sürücüsünün Karayolları Trafik Kanunu gereğince takip mesafesini korumadığı, seyir halindeyken güvenli bir mesafe bırakmak, bir tehlikenin varlığı durumunda hızını azaltmamak, kullandığı aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı açık olduğunu, Ayrıca huzurdaki davanın İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas Sayılı dosyasında müvekkile bahsi geçen kazadan dolayı yöneltilmiş rücu talebi bulunmakta ve dava derdest durumda olduğunu, Yukarıda açıklanan nedenlerle haksız ve kötü niyetli açılan iş bu itirazın iptali davasının reddine, alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı icra dosyasının mahkememiz dosyası içine alınmıştır. İncelenmesinde; Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 5.848,88-TL asıl alacak, 1.412,34-TL işlemiş faiz, 7.261,22-TL toplam alacak üzerinden takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından icra takibine, yetkiye, borca, faize ve ferilerine yönelik itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Öncelikle dava şartlarından olan görev konusu değerlendirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir. Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanan aracın davalı şirkete ait araç ile karışmış olduğu trafik kazası nedeniyle davacı sigorta şirketinin kasko sigorta poliçesi kapsamında yaptığı ödeme nedeniyle trafik kazasında kusurlu olduğunun beyan ettiği, davalıya ait araç sürücüsünün kullandığı araç işleteni davalıdan yapılan ödemenin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemiyle dava açıldığı, davacı sigorta şirketinin halefiyet ilkesi gereğince kasko sigorta poliçesi kapsamında sigortalı aracın hasarı nedeniyle ödemiş olduğu bedelin davalıdan tahsili amacıyla açılan dava olduğu, Yargıtay 17.HD’sinin 2018/5 esas, 2018/4524 karar sayılı kararında 22/03/1944 tarih ve 37 Esas ,9 karar sayılı Yargıtay içtihatı birleştirme kararına göre “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici davası sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rucü davası için de söz konusudur. ” şeklindeki gerekçeye istinaden benzer konudaki uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir. Sigortalı araç hususi araçtır ve araç sahibi gerçek kişidir. Dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat davasıdır. Bu sebeplerle davanın TTK’nın 4.maddesinde sayılan ticari nitelikli dava olmadığı, açılan davada görevli mahkemenin 6100 sayılı HMK’nın 2.maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılmakla; bu nedenlerle davanın görevsizlik nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın GÖREVSİZLİK NEDENİ ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereği kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde iş bi dosya resen ele alınarak Mahkememizce davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verilmesine, davanın açılmamış sayılma şartları oluştuğu takdirde yargılama giderleri konusunda MAHKEMEMİZCE KARAR VERİLMESİNE,
5-Dair davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzlerine gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi 13/01/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır