Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/555 Esas
KARAR NO : 2022/133
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2021
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, emekli olup emekli maaşı ile hayatını idame ettirdiği, 01/12/2020 tarihinde … isimli sosyal medya platformu üzerinde ”…” isimli bir tanıtım hesabı üzerinden ”Eline hiç para kalmayan batık emeklilere aynı gün 4.000-TL ile 20.000-TL arası nakit” şeklinde bir reklam gördüğü, anılan dönemlerde yaşamış olduğu ekonomik sıkıntılar ve nakit paraya olan ihtiyacı nedeniyle bu reklamın, ilgisini çektiği ve şahsına ait olan … numaralı GSM hattı üzerinden ilgili hesap üzerinde yer alan … ve … numaraları aradığı, isminin … olduğunu öğrendiği şahıs ile görüşme yaptığı, yapılan görüşmede, şahısların, müvekkilinin ihtiyacı olan bedeli kendisine vereceklerini ancak bunun için birtakım prosedürleri yerine getirmesi gerektiğini ancak gerekli işlemler yapıldıktan sonra müvekkilinin ihtiyacı olan paranın kendisine verileceğini söyledikleri, müvekkiline borç olarak verilecek bedel öncesinde yapılması gereken işlemler olduğu gerekçesi ile 01.05.2020 ödeme tarihli 80.000-TL bedelli ve alacaklısı kendini …’ın kardeşi olarak tanıtan … adına bir senet tanzim edildiği, bahse konu senedin dayanak olduğu İzmir … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyası ile bir icra takibi başlatıldığı ve müvekkili ile tarafların icra müdürlüğüne giderek yasal itiraz sürelerinden vazgeçmesinin, ardından emekli maaşından kesinti yapılmasına muvafakat vermesinin sağlandığı, davalı ve dava dışı …’ın, tüm bu işlemlerden sonra ve müvekkilinin maaşından ilk kesinti yapıldıktan sonra 40.000-TL’nin müvekkiline ödeneceğini taahhüt ettikleri, taraflar arasındaki anlaşmanın bu şekilde olmasına ve anılan icra dosyası ile müvekkilinin maaşından ilk kesintinin yapılması rağmen anlaşmaya konu nakit bedelin müvekkiline ödenmediği, davalı …’ın hileli davranışları ile takip konusu senedi müvekkilinden aldığı, karşılığı müvekkiline ödenmemiş olmasına rağmen anılan senet üzerinden takip ve tahsilat işlemlerine başlandığı, müvekkilinin davalı … ve dava dışı …’ın hileli davranışlar ile kendisini dolandırdığını anladığı ve konu hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası ile davalı … ve dava dışı …’dan şikayetçi olduğu, davalı …’ün ise anılan icra dosyasındaki alacağı temlik olan kişi olup davalı … ile aynı adreste ikamet ettiği, davalıların, anılan takip konusu alacağın oluşmadığını, müvekkilinin hileli davranışlar ile borç altına sokulduğunu bilmekte ve dahası bu işlemi bilerek, isteyerek, fikir ve eylem birliği içerisinde gerçekleştirdikleri belirtilerek izah olunan nedenlerle; davacı müvekkilinin İİK 72/1 maddesi uyarınca İzmir … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyasına dayanak 01/05/2020 Ödeme, 01/04/2020 Düzenleme Tarihli ve 80.000,00 TL’lik bono ile ilgili olarak borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasına yapılan ödemelerin davalı alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, hileli ve kötü niyetli davranışları nedeniyle davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı …’ın cevap dilekçesinde özetle; Davacı …’i ağabeyi … ile görüştüğünü ve kendisine kredi adı altında bir borç verilmesi konusunda anlaşma yaptıklarını, ağabeyi …’ın kendi adına icra dosyaları olduğu için resmi işlemleri kendisi üzerinden yapılmasını istediğini ve bunu da kendisinin iyi niyetli olarak kabul ettiğini, ancak aralarındaki ticari ilişkiyi bilmediğini geçmiş dönem ağabeyimin çanta işinden kalan alacağın dan dolayı olarak bildiğini açılı davayı uyap vatandaş portalda gördüğünü, …’ın tanıştırması ile davacı … ile tanıştığını ve görüştüğünü, …’ın talimatı ile … ile aralarında bir senet düzenlendiğini, ilgili senetle birlikte İcra dairesine gittiklerini, icra dairesince …’in maaşından kesinti yapılmaya başlanacağını bildiğini, icra dairesi kanalıyla kendisine yatırılan paraları …” a ve …ın(eşi) hesabına gönderdiğini, ancak daha sonra sonra yapılan konuşma ve görüşmelerden …’ın davacıya anlaşmaya göre – ödeme yapacağını fakat yapmadığını öğrendiğini, kendisinin …’ e bir para vermediğini, zaten bu durumdan sonra … ile aralarının bozulduğunu, ve beraber yaşadıkları konuttan da ayrıldıklarını, bunun üzerine …’ın kendi adına olan dosyaları kayın validesi olan …’e devretmesini istediğini ve devrettiğini, ancak diğer davalı … ‘e herhangi bir borcu alacak verecek ilişkisi olmadığını, davayı kabul ettiğini, davanın açılmasına sebebiyet verenin kendisi olmadığı için icra dosyasını temlik ettiğinden şu an müdahale imkânı olmadığını yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamayı talep ettiği görülmüştür.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağına karşılık icra dosyasını temlik aldığını, çünkü kendisinin …’a borç verdiğini, borç verdiği paranın kaynağı da sattığı araçtan elde ettiği para ve yıllara dayalı birikimi olduğunu, dava dışı … yani …’ın kardeşi müvekkilinin damadı olduğunu, aralarında akrabalık ilişkisi nedeniyle verilen borç paranın tahsili için temlik gerçekleştiğini, davacının iddialarının samimi olmadığı, senedin illetten mücerret olduğu bu nedenlerle davanın reddini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasının talep edildiği görülmüştür.
Dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmakla taraf teşkili sağlanmış ve yine usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının Uyap örneği, İzmir CBS Hazırlık Bürosu’nun … CBS Soruşturma sayılı dosyasının Uyap örneği ve temlik sözleşmesi dosyamız arasındadır.
İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı … tarafından davacı aleyhine 02/12/2020 tarihinde 80.000,00 TL alacağın tahsili istemine yönelik olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başlanıldığı, takip dayanağının davacı tarafından düzenlenip davalı …’in lehtarı olduğu, 01/04/2020 tarihli ve 01/05/2020 vade tarihli 80.000,00 TL bedelli bono olduğu, söz konusu bono üzerinde bedelinin nakden alındığına yönelik ibarenin mevcut olduğu tespit edilmiştir.
Dava dilekçesinin ekinde olan ve davalıların cevap dilekçelerinde varlığını kabil ettikleri Menderes … Noterliğinin 04/06/2021 tarihli ve … yevmiye sayılı alacağın devri başlıklı belgenin incelenmesinde; devir edenin davalı …, devir alanın yine davalı … olduğu, bilgi verilecek olanın davacı taraf olduğu, konusunun İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasındaki 80.361,88 TL alacağın tüm ferileri ile birlikte devir alana devir edilmesi yönünde tanzim edildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dosya kapsamına göre yapılan inceleme neticesinde; esasen senet lehtarı davalı … ile senet alacaklısının aralarında alacak-borç ilişkisinin bulunmadığı, davalı …’in davacı tarafa borç para vermediği, davacı tarafından davalı … hasım gösterilmek suretiyle 01/04/2020 tarihli ve 01/05/2020 vade tarihli 80.000,00 TL bedelli bono düzenleyip verdiği, bedelinin tahsiline yönelik olarak davalı … tarafından davacı aleyhine İzmir … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı ve davacı yanın beyanı ile takibin kesinleştiği, takibin devamında ve fakat dava tarihinden evvel davalı … tarafından diğer davalı …’ya Menderes … Noterliğinin 04/06/2021 tarihli ve … yevmiye sayılı alacağın devri başlıklı belge ile İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasındaki 80.361,88 TL alacağın tüm ferileri ile birlikte devrine yönelik işlem yapıldığı, davacı tarafından söz konusu icra dosyasından kaynaklı olarak her iki davalı aleyhine borçlu olunmadığı iddiasına dayalı olarak iş bu davanın açıldığı konularında bir uyuşmazlık olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen husus göz önüne alındığında uyuşmazlığın; taraflar arası ilişkinin tespiti ile davacının senetten kaynaklı olarak davalı …’e borcunun bulunup bulunmadığı, bulunmadığının anlaşılması halinde miktarının tespiti, borçlu olunmayan senedin dayanak olduğu icra dosyasının davalı …’ya devrine yönelik olarak davacının adı geçene borçlu olup olmadığı, senet lehtarına karşı ileri sürülen borçlu olunmadığı yönündeki itirazların diğer davalı temlik alana da ileri sürülüp sürülmeyeceği, davalı …’in davayı kabul beyanının uyuşmazlığa etkisinin tespit ve değerlendirilmesine esas açılan menfi tespit davası olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçmeden evvel şu hususun belirtilmesinde fayda vardır; her ne kadar davaya konu olan senet davacı tarafından keşide edilip davalı …’ e verilmiş ve bu şekilde icra takibine konulduktan sonra ve fakat dava tarihinden evvel diğer davalı …’ya icra dosya alacağı ferileri ile birlikte temlik edilmiş ve söz konusu temlik hususu dosya taraflarınca bilinmekte ve iş bu dava her iki davalının da hasım gösterilmek suretiyle açıldığı anlaşılmış ise de açılı iş bu dava yönünden davalıların davalı olarak gösterilmesinde taraf ehliyeti ve husumet konusunda bir problem görülmemiş her iki davalının da iş bu davada davalı olarak gösterilmesinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık kambiyo senedinden kaynaklandığından ve dosya taraflarınca temel ilişkiye yönelik bir takım beyanlarda bulunulduğundan bu aşamada yine uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçmeden evvel kambiyonun mücerretlik ilkesi ve kambiyonun temel ilişkisi yönünde bir takım açıklamaların yapılmasının gerekli olduğu kanaatine varılmıştır.
Kambiyo senetleri illetten mücerret niteliğe sahip olduğundan bu senetlerde yer alan hak esasen temel borç ilişkisinden bağımsızdır. Ancak kambiyo taahhüdünde bulunmanın temelinde genellikle çeşitli sebeplerden kaynaklı bir borçlandırıcı işlem vardır eğer böyle bir borçlandırıcı işlem yoksa senedin hatır için verildiği varsayılmalıdır. Söz konusu temel ilişki çerçevesinde borç ilişkisinin taraflarından birinin bir kambiyo senedi düzenleyip lehtara vermesiyle kambiyo ilişkisi diye adlandırılan ve temel borç ilişkisinden bağımsız olan ikinci bir borç ilişkisi doğar. Dolayısıyla bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri temel borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Buradan hareketle bir alacağın varlığı başka bir şey alacağın kambiyoya bağlanması başka bir şeydir. Dolayısı ile söz konusu senetten kaynaklı borçlu olunmadığı yönündeki iddianın ileri sürülmesi bakımından borçlunun kambiyo senedi borcundan dolayı sorumlu olmaması, doğrudan doğruya kambiyo senetleri hukukundan doğan nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, temel borç ilişkisine yönelik nedenlere de dayanabilir. Borçlunun, kambiyo taahhüdünün hükümsüz olduğunu ileri sürerek açtığı menfi tespit davası esasında maddi hukuk anlamında bir itiraz sebebine dayanılarak açılmaktadır. Bu kapsamda hükümsüzlük nedenine dayalı menfi tespit davalarında, uyuşmazlık temel ilişkiden değil, doğrudan doğruya kambiyo senetleri hukukundan kaynaklanmaktadır.
Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır.
Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir.Bedelsizlik iddiası, ise kişisel def’îdir ve bu nedenle düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Ancak borçlu, hamilin senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak şartıyla hamile karşı da bedelsizlik def’îni ileri sürebilir. Ayrıca somut olaydaki gibi bir durumun varlığı halinde alacağı temlik alana da söz konusu definin yöneltilme imkanı vardır.
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı tarafça takibe konu edilen senetten kaynaklı borçlu olunmadığı iddiasına dayalı işbu davanın açıldığı anlaşılmakla yukarıda da belirtildiği gibi her ne kadar aksi ileri sürülmüş ise de bir alacağın varlığı ile alacağın senetten kaynaklı olma durumlarının birbirlerinden farklı olduğu hususu göz önüne alındığında senedin lehtarı konumundaki davalı …’ın aleyhine açılan işbu davaya sunduğu cevap dilekçesinde hem senetten kaynaklı asıl alacaklının abisi … olduğunu ve bu kapsamda kendisinin şekli anlamda davacıdan alacaklı göründüğünün belirtildiği hem de açılı davayı kabul beyanı göz önüne alındığında esasen davacının senetten kaynaklı lehtar konumundaki davalıya borcunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu kanaat göz önüne alındığında her ne kadar diğer davalı … tarafından icra dosya alacağının davalı …’dan temlik alınması ve senedin illetten mücerretlik ilkesi gereği borçlu olunmadığı yönündeki iddianın kendisine yöneltilemeyeceği belirtilmiş ise de davacının borçsuzluk iddiasının davalı temlik alan …’ya yöneltmesinde bir isabetsizlik olmadığı dolayısıyla davacının söz konusu senetten kaynaklı davalı …’ya da borcunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalılar tarafından davacıdan senet haricinde başka bir sebepten kaynaklı alacak iddiasının mevcut olduğu belirtilmiş ise de işbu davada bunun varlığı yahut yokluğu incelenemeyeceğinden bu hususta araştırma yapılmasının gerekli olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenler ile davacının her iki davalıya da takibe konu edilen senetten kaynaklı borcunun bulunmadığı anlaşılmakla bu hususta davalılarca yemin deliline de dayanılmadığından başkaca bir araştırma yapılmaksızın açılı davanın kabulü ile İzmir … İcra Müd.’nün … E. Sayılı dosyasına dayanak 01/04/2020 düzenleme tarihli, 01/05/2020 vade tarihli ve 80.000,00 TL’lik davacı tarafından davalı … lehtar gösterilmek suretiyle düzenlenen senetten kaynaklı davacının davalılara borcunun olmadığının tespitine ve ancak davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinin şartların oluşmaması sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın KABULÜ ile; İzmir … İcra Müd.’nün … E. Sayılı dosyasına dayanak 01/04/2020 düzenleme tarihli, 01/05/2020 vade tarihli ve 80.000,00 TL’lik davacı tarafından davalı … lehtar gösterilmek suretiyle düzenlenen senetten kaynaklı davacının davalılara borcunun olmadığının TESPİTİNE,
– Davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinin şartların oluşmaması sebebiyle REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 5.464,80 TL karar ve ilam harcından evvelce alınan 1.366,20 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye irad kaydına, bakiye 4.098,60 TL karar ve ilam harcının DAVALILARDAN MÜTESELSİLEN TAHSİLİ HAZİNEYE İRAD KAYDINA, söz konusu tutar ile ilgili 492 sayılı harçlar kanunu 28. Madde uyarınca kararın tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde tahsil harç müzekkeresi düzenlenmesine,
3- Davacı tarafından yatırılan 1.425,66 TL (1.366,20 TL peşin harç ile 59,30 TL başvuru harcından oluşan) harç ile gider avansından kullanılan 166,00 TL (tebligat ücreti, posta masrafından oluşan) yargılama giderinden oluşan toplam 1.591,66 TL’nin DAVALILARDAN MÜTESELSİLEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
4- Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan 179,00 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVACI TARAFA İADESİNE,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 11.200,00 TL vekalet ücretinin DAVALILARDAN MÜTESELSİLEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
6- Dair davacı Vekili Av. … ile Davalı … vekili Av. …’ün yüzlerine karşı diğer davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 17/02/2022
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır