Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/459 E. 2023/507 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/459 Esas
KARAR NO : 2023/507
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2021
KARAR TARİHİ : 11/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;…’in eşi ve… ile …’in anneleri olan …’in davalı sürücü …’ın suç tarihinde kullandığı … plakalı otobüsle 29/01/2019 tarihinde sebebiyet verdiği trafik kazası neticesinde 31/01/2019 tarihinde vefat ettiğini, Kazaya asli kusurlu olarak sebebiyet veren kişinin davalı sürücü … olduğunu, davalı sürücü …’ın olay günü sevk idaresinde bulunan … plakalı otobüsle durağa yanaştığını ve yolcuların hepsinin inmesini beklemeden aracı hareket ettirdiğini, bahse konu kazaya ilişkin olarak ceza yargılamasının kesinleştiği İzmir … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. – … K. Numaralı dosyasındaki tanık ifadeleri ve kamera kayıtları da göz önünde bulundurularak tanzim edilmiş 27/12/2019 tarihli bilirkişi raporunun da davalının tam ve asli kusurlu müteveffanın ise kusursuz olduğu yönünde olduğunu, davalı sürücü … durağa geldiğinde otobüsü tamamen durdurmadan yavaşlayarak yolcu kapısını açtığını ve …’in araçtan tam olarak inmeden kapıyı kapattığını ve yola devam ettiğini, …’in dengesini kaybederek düştüğünü ve otobüsün arka tekerinin sağ bacağının üzerinden geçtiğini, Müteveffa …’in yaralı olarak kaldırıldığı Ege Üniversitesi Hastanesi’nde hayatını kaybettiğini, yapılan otopsi sonucu İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda ölüm ile trafik kazası arasında illiyet bağı bulunduğunu, şoför …’ın yolcu alım ve inimlerinde tüm yolcuların güvenli bir şekilde araca bindiklerini veya indirildiklerini tespit etmesi bu hususu iç ayna sağ ön yan aynadan görerek teyit etmesinden sonra makul bir süre bekleyip öncelikle aracın kapılarını kapatıp harekete geçmesi gerekirken, müteveffanın tam olarak arabadan indiğini tespit etmeden hareket ettiğini ve bu suretle tedbirsiz ve dikkatsiz davrandığını, Müteveffanın araçtan düşmesine ve aracı hareket ettirerek tekerlekleriyle üzerinden geçmek suretiyle taksirle ölüme sebebiyet verdiğini, öncelikle belirtmek isteriz ki; kazaya neden olan …’ın kullandığı araç kaza tarihinde … nolu Karayolları Trafik Kanun’u Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğundan poliçe limitleri dahilinde tazmin sorumluluğu bulunan … Sigorta da davalı olarak gösterildiğini, … evde yatarak hasta bakarak elde ettiği geliri ile ailesinin ihtiyaçlarını karşıladığını, ancak …’in davalı sürücünün kusuru neticesinde henüz ailesine maddi manevi destek sağlayabilir haldeyken vefat etmesi sonucu eşinin ve çocuklarının bu maddi destekten yoksun kaldığını, ayrıca müteveffaya çocukları ve eşi olmalarından mütevellit oldukça kuvvetli bir duygusal bağla bağlı olan müvekkillerinin onun ölümü ile birlikte onun düşünsel ve manevi desteğinden de mahrum kaldığını belirterek, müvekkilleri…,… ve …’in her biri için 75.000 TL olmak üzere toplam 225.000,00 TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi hariç diğer davalılar … ve İZULAŞ’tan haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkilleri… için 2.000 TL, … için 1.000 TL olmak üzere şimdilik toplam 3.000 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi poliçe limitiyle sorumlu tutulmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; 6704 Sayılı Torba Kanunu uyarınca davadan önce başvuru yapmanın ve gerekli belgeleri ibraz etmenin zorunlu hale getirildiğini, ancak davacı tarafından gerekli belge ibraz edilmeden dava açıldığını, bu nedenle esas hakkında inceleme yapılmasına gerek olmadan, davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafın davadan önce başvuruda bulunduğunu ancak Trafik Sigortası Genel Şartları uyarınca gerekli belgeleri ibraz etmeden ve ödemeyi kabul etmeden işbu davayı açtığını, bu sebeple dava anılan maddeye ve KTK’ nın değiştirilen 97. Maddesine aykırılık teşkil ettiğinden reddi gerektiğini, davadan önce yapılan başvuru üzerine … numaralı hasar dosyası açıldığını ve tazminat hesabı için aktüer raporu hazırlandığını, dava konusu …’in vefatı sebebiyle hazırlanan aktüer raporuna göre, davacı tarafa 14.087.00 TL destekten yoksun kalma tazminatı 14.05.2019 tarihinde ödendiğini, davacı tarafa ibraname karşılığında ödeme yapıldığından ve yapılan ödeme ile tüm dava haklarından vazgeçildiğinden açılmış işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Karayolları Trafik Kanunu madde 111 gereğince davacı tarafın bu ibranameyi kabul etmeyerek dava açması halinde ise davayı ödeme yapılan tarihten itibaren 2 yıl içinde açması gerektiğini, ödeme 13.10.2014 tarihinde yapıldığından 2 yıllık süre geçmiş olduğundan davanın zamanaşımı itirazı sebebiyle reddi gerektiğini, müvekkili şirketin sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacı tarafın sigortalının kusurunu ve zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, ceza davasının sonucu bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek müvekkili Şirket aleyhine açılmış davanın tümden reddini, kusur durumunun tespiti açısından ceza davası sonucunun bekletici mesele yapılmasını, davacının davasının ispatı halinde; müvekkili şirketin öncelikle ferilerden sorumlu tutulmaması, olmaz ise, asıl alacak, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti açısından ayrı ayrı poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin en erken dava tarihinden başlatılmasını, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı … ve Makina Sanayi A.Ş. vekili cevap dilekçesi özetle; davacının davasına konu ettiği haksız fiilin 20.01.2019 tarihinde gerçekleştiğinden ve dava tarihiyle olay tarihi arasında 2 seneden fazla müddet bulunduğundan, TBK m. 72 uyarınca davacının talepleri, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 senelik sürenin dolması gerekçesiyle zamanaşımına uğradığından davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Kaza günü diğer davalı … sevk ve idaresindeki müvekkili şirkete ait … plaka sayılı araç Suphi Parkı otobüs durağında yolcu indirmek amacıyla yanaştığı esnada; davacıların annesi müteveffa … diğer davalı …’ında ifadesindeki gibi hızlıca inmeye kalktığını, otobüsteki herkesin indiğini kontrol ve teyit eden … ise aracını sürmeye devam ettiği sırada, vatandaşların uyarması neticesinde durduğunu, inip durumu incelediğinde aceleyle inmesi sebebiyle düşen …’in ayağının otobüsün alt kısmına denk gelmesi sebebiyle sürüşe başlandığından aracın …’in ayağının üzerinden geçmiş olduğunu gördüğünü, akabinde hiç vakit kaybetmeden ambulansı arayıp müteveffa …’i kurtarmaya çalışmış olsa da maalesef başarılı olunamadığını, davaya konu olayın tamamen müteveffa …’in aceleyle otobüsten inmesi sonucu düşüp ayağının otobüsün altına denk gelmesi sebebiyle gerçekleştiğini, diğer davalı …’ın, yolcuların güvenle otobüsten indikten sonra yaşadıkları olayları öngörme ve işbu olaylara müdahale etme imkânı bulunmadığını ve böyle bir davranışın kendisinden beklenmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müteveffa …, söz konusu olayda acelesi ve dikkatsizliği sebebiyle asli ve tam kusurlu olduğunu, somut olayda, davacının tazminat taleplerinin dayanağı olan haksız fiil unsurları bulunmadığını, davacıların dilekçesinde bahsetmiş olduğu ceza davasındaki bilirkişi raporu ve diğer deliller eksik değerlendirme içerdiğinden hiçbir surette caiz delil niteliği taşımadığını, davacıların dilekçesinde belirttiği bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davacıların talep etmiş olduğu manevi tazminat miktarının son derece fahiş olduğunu, manevi tazminatın, zenginleşme aracı olamayacak şekilde, olay nedeni ile duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesini sağlayacak boyutta takdir edilmesi gerektiğini, manevi tazminat belirlenirken, tarafların kusuru, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet düşüncesi gibi hususlar göz önünde tutulma durumunda, hükmedilen tazminat miktarı, kazaya karışan müvekkili şirket şoförüne rücu edileceğini, davacının yaşadığı acı ve üzüntünün otobüs şoförünü de derinden yaraladığını ve vicdani eziklik içine sürüklediğini, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar, yaşam güçlüğü gibi hususlar dikkate alındığında, dar gelirli otobüs şoförünün bu yüksek tazminat miktarını ödeme gücünün bulunmadığını, talep edilen tazminat miktarı davacının mamelekinde zenginleşmeye neden olacak miktarda iken müvekkili şirketin rücu edeceği şoför açısından ödeyemeyeceği hatta yıkım teşkil edecek miktarda olduğunu belirterek, usul ve yasaya aykırı davacı taleplerinin reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi özetle; Ceza yargılaması aşamasında dosyada … ‘ın ifadesi doğrultusunda ve görüntü izleme tutanağını dikkatlice incelendiğinde kazanın müvekkilinin kusurundan kaynaklandığına dair tek bir kanıt bulunmadığını, 30.01.2019 tarihli hazırlık kapsamında alınan bilgi alma tutanağında …’ın alınan ifadesinde müvekkilinin ihmalı olmadığını açıkça beyan ettiğini, ayrıca, olay saatinde … Eshot durağında maktuleden önce inen erkek yolcunun kimliği tespit edilmediğinden beyanları dosya kapsamında alınmadığını, bu nedenle, önce inen erkek yolcunun ifadesi alınmadan müvekkili hakkında karar verilmesi adil yargılanma hakkına aykırı olacağını, ceza yargılaması sırasında eksik incelemeden geçerek kamu davası açıldığını, olay kapsamında eshot yolcu otobüsünde araç kontrol sensörlerinin mevcut olduğunu, yolcu otobüsleri durakta tam olarak durmadan kapılar açılamadığını ve kapılardan biri bile dahil kapanmadan sensörler aracın hareket etmesine müsaade etmediğini, kabul manasına gelmemek kaydıyla bir an otobüsün durakta yolcu indirme tamamlanmadan hareket ettiğini düşünecek olursak dahi, illiyet bağı bulunmadığından kusurun müvekkiline atfedilemeyeceğini, olay kapsamında görüntü izleme tutanağındaki görüntülerden anlaşılacağı üzere maktule araç durduktan sonra indiğini ve kazanın maktule indikten sonra gerçekleştiğini doğruladığını, maktulenin fizik kanunu gereği otobüs tam olarak durmadan inmeye yönelik hareket etmiş olsaydı, çıkış kapısı yönüne doğru hareket edemeyeceğini, sabit durduğu yerden sağ yönüne doğru yalpalanması gerektiğini, bu nedenle, kazanın maktulenin otobüsten inmesinden sonra gerçekleştiği göz önünde bulundurulacak olursa, illiyet bağı bulunmadığından müvekkilin olay kapsamında kazaya sebep olacak kusuru bulunmadığını belirterek, davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; davacıların desteğinin yolcu olarak bulunduğu davalı … ve Makine Sanayi A.Ş. adına kayıtlı davalının işleteni olan araçta yolcu olarak bulunduğu sırada meydana gelen trafik kazası sonucunda vefat etmesi nedeniyle davacılar tarafından araç işleteni sürücüsü ve ZMMS sigortacısı hakkında açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasıdır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde Kanun’un kapsamı ”Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un ”Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (1) nolu bendinde ise tüketici işlemi, ”Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
Aynı Kanun’un 73. maddesinde ise tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tükecinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Dava konusu trafik kazası nedeniyle İzmir … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı sürücü hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan dava açılmış ve yapılan yargılama sonucunda ATK tarafından düzenlenen 29.04.2020 tarihli rapora atıf yapılarak raporda belirtildiği üzere sanık davalının aracın durağa geldiğinde aracı tamamen durdurduktan sonra yolcu kapılarını açması, yolcuların inme ve binme durumlarını kontrol etmesi, inen yolcuların güvenli bir konuma geldikten sonra kapıları kapatması ve ardından hareket etmesi gerekirken ölenin durumunu gözetmeksizin kapıları açık vaziyette hızlanarak ölenin araçtan düşmesine sebebiyet vermesi nedeniyle asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Ceza mahkemesi karar gerekçesinde, “…Dosya incelendiğinde olayın ölümlü bir trafik kazası olduğu, sanığın toplu ulaşımda kullanılan belediye otobüs şoförü olduğu, kendilerine ayrılmış belediyece belirlenmiş otobüs duraklarında yolcu alıp indirdikleri, öncelikle şoförün yolcu alım ve inimlerinde tüm yolcuların güvenli bir şekilde araca bindiklerini veya indirdiklerinin tespit etmesi bu hususu iç ayna ve sağ ön yan aynadan görerek teyit etmesinden sonra makul bir süre bekleyip öncelikle aracın kapılarını kapatıp harekete geçmesi gerekirken, yaşı bir şahıs olan ölenin tam olarak arabadan indiğini tespit etmeden hareket ettiği, bu suretle tedbirsiz ve dikkatsiz davrandığı, ölenin araçta düşmesine ve aracın hareket ederek tekerleklerin ölenin üzerinden geçmesine sebebiyet vermek suretiyle taksirle ölüme sebebiyet vermek suçunun unsurlarının oluştuğu,… ” belirtilerek davalı sürücünün cezalandırılmasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.
Kesinleşmiş ceza mahkemesi kararına göre davacıların desteği müteveffanın otobüste yolcu olarak bulunduğu sırada otobüsten inmesi esnasında sürücünün kusurlu davranışı nedeniyle araçtan düşmesi sonucunda vefat ettiği anlaşılmıştır.
Dava açıldığı tarihte 6502 Sayılı Yasa yürürlüktedir. Müteveffa ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici olduğunun kabulü gerekir. Dava konusu taşıma işlemininde tüketici işlemi olduğu, işleten ve sürücü olan davalılara açılan dava yönünden 6502 Sayılı yasa gereğince taşıma işleminin tüketici işlemi olması nedeniyle, tüketici mahkemeleri görevlidir.
Davalı sigorta şirketi yönünden ise davalı sigorta şirketi ile davacı arasında bir sigorta sözleşmesi ilişkisi olmadığından bu davalılar yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de, iş bu dava taşıyan ve sürücü olan davalılara karşı birlikte açıldığı, bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içerisinde bitirilmesi yükümlülüğü açısından davanın birlikte görülmesi gerekir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. (İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararı) Somut olayda; davacıların desteğini otobüste yolcu olarak bulunduğu sırada araçtan düştüğü ve vefat ettiği ve araç işleteni ve sürücüsü ile sigorta şirketi aleyhine destekten yoksun kalma tazminatı davasının açıldığı, müteveffanın otobüste yolcu olarak bulunduğu, otobüs şirketi ile müteveffa arasında taşıma ilişkisi bulunduğu ve müteveffanın tüketici olduğu, 6502 sayılı yasa gereğince davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği, davada görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsiz olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın GÖREVSİZLİK NEDENİ ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2- Görevli Mahkemenin İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi olduğuna,
3- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4- 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereği kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde iş bi dosya resen ele alınarak Mahkememizce davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
5- Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verilmesine, davanın açılmamış sayılma şartları oluştuğu takdirde yargılama giderleri konusunda MAHKEMEMİZCE KARAR VERİLMESİNE, Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.11/07/2023
Katip …
E-imzalıdır.
Hakim …
E-imzalıdır.