Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/394 E. 2021/851 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/394 Esas
KARAR NO : 2021/851

DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/04/2017
KARAR TARİHİ : 02/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına sunduğu 28/04/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Ltd. Şti’nin …’tan alacağı 1.100.000,00 TL limitli kredi için, dava dışı şirket yetkilisinin şeklen kefil olacağı şeklinde iradesi sakatlanarak 08/10/2014 tarihinde kefil olduğu, GKS’nin teminatı olarak da kendisine ait …, …, …, … ada, … parsel … Blok, … Kat, … nolu BB üzerine 08/10/2014 tarihinde ipotek tesis edildiği, daha sonra 407.438,78 TL borç nedeniyle banka tarafından İzmir … Noterliği’nin … yevmiyesiyle 14/12/2016’da ihtar çekilip ardından İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında takip başlatıldığı, kefalet sözleşmesinin BY’nin 583. Maddesine aykırı olarak düzenlendiği, BY 584. Maddesinde yer alan eş muvafakatinin alınmadığı, GKS’deki kefalet geçersiz olduğundan ipoteğin de geçersiz olduğu, bu nedenle İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasındaki takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitiyle ipoteğin fekkine karar verilmesinin talep edildiği ve ayrıca geçersizlik kefaletin teminatı olarak verilen ipoteğin de geçersiz olması iddiasıyla davacının taşınmazının icra yoluyla satılma tehdidi altında olduğundan ve satış işlemlerine de başlanmış olduğundan ileride telafisi imkansız zararlara yol açmaması açısından İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takibin iş bu dava neticelendirilip kesinleşinceye kadar durdurulması yönünde ihtiyati tedbirin talep edildiği ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasının talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekilince adı geçen Mahkemeye sunulan 30/05/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 08/10/2014 tarihli GKS. nin davacının özgür iradesi ile imzalandığı, GKS imzalanmdan davacının bilgilendirildiğini, kefalet nedeni ile davacı hakkında işleme başlanmadığını, ipoteğin, …Lt. şti. nin borçlarının teminatı olarak verildiğini, kefilin kefaletinin teminatı olarak verilmediği için geçerli olduğunu, limitin ise 230.000,00 TL olup bu miktar alacak talep edildiğini, davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminata karar verilmesini ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasının talep edildiği görülmüştür.
Adı geçen İzmir … ASHM’nce yukarıda belirtilen … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde 20/03/2018 tarihli ve … K. Sayılı ilam ile davanın reddine karar verildiği, yapılan istinaf başvurusu üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesince … Esas ve …karar sayılı ilam ile adı geçen Mahkeme kararının görevsizlik sebebi ile kaldırılacak görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğuna dair tespit ile İzmir tevzi Bürosu aracılığı ile Mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
DELİLLER:
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası, … Tapu Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabı, Mahkememiz davalısı İzmir Bölge Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabı, bankacı hesap uzmanı bilirkişi tarafından görevsizlik kararı veren mahkemem dosyasına kazandırılan 06/02/2018 havale tarihli rapor dosyamız arasındadır.
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyanın yapılan incelemesinde; Mahkememiz davalısı tarafından dava dışı … .. Ltd. Şti. aleyhine 230.000,00 TL bedel üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesine yönelik takip başlatıldığı söz konusu takipte ipotek borçlusu olarak Mahkememiz davacısının gösterildiği ve ipoteğin … ili, … ilçesi,… Mah.’de kain … ada, … parsel …/… arsa paylı … Blok … Kat. … nolu mesken niteliğindeki bağımsız bölüm olarak belirtildiği görülmüştür.
Dosya arasında bulunan genel kredi sözleşmesinin incelenmesinde; davalı bankanın dalaman şubesi ile dava dışı …. .. Ltd. Şti. Arasında 08/10/2010 tarihli ve 1.100.000,00 TL bedelli Genel kredi Sözleşmesinin imzalandığı söz konusu sözleşmeye Mahkememiz davacısı ile birlikte dava dışı … ile …’nın müteselsil sıfatla olmak üzere söz konusu sözleşmeye kefil oldukları ve daha sonra kefalet limitinin artırılmasına yönelik davalı bankaya taahhüde ilişki yazılı beyanda bulundukları ayrıca kefil … tarafından adına kayıtlı … ili, … ilçesi, … Mah.’de kain…ada, … parsel …/… arsa paylı … Blok … Kat. … nolu mesken niteliğindeki bağımsız bölümün 08/12/2014 tarihli ve …yevmiye numarası ile kredi asıl borçlusu …. .. Ltd. Şti.’nin…’ya doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını oluşturmak üzere 230.000,00 TL bedel üzerinden ikinci derecede ipotek tesis edildiği, söz konusu kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun ödenmemesi üzerine davalı bankaca İzmir …. Noterliği’nin 14/12/2016 tarihli ve … yevmiye sayılı kat ihtarı ile toplam 407.438,78 TL borcun ödenmemesi sebebi ile hesabın kat edildiği bildirilerek tebliğinden itibaren 1 gün içerisinde ödenmemesi halinde yasal işlem başlatılacağının bildirildiği ve yukarıda belirtilen icra dosyasının esasen bu alacağın tahsili bakımından başlatıldığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Taraflar arası uyuşmazlığın davacının dava dışı …. .. Ltd. Şti. İle davalı arasında imzalanan 08/10/2014 tarihli genel kredi sözleşmesi için verdiği kefaletin geçersiz olup olmadığı, geçersiz olduğunun anlaşılması halinde geçersiz kefalete istinaden verilen ipoteğin de geçersiz olup olmayacağına dayalı menfi tespit ve ipoteğin fek şartlarının oluşup oluşmadığının tespit ve değerlendirilmesi istemine yöneliktir.
Az yukarıda da belirtildiği üzere davacı tarafça hem ipoteğin hem de kefaletin geçersizliğinden kaynaklı iş bu davanın açıldığı anlaşılmakla her iki istem konusu üzerinden de ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmıştır.
Kefalet yönünden yapılan değerlendirmede; Genel kredi Sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 7. Maddesinde aynen ” (1) İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar. Ancak, kefil ve kefillere, taahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. (2) Ticari borçlara kefalet hâlinde, hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkilerde de birinci fıkra hükmü geçerli olur.” şeklinde hüküm bulunduğu, 6098 sayılı yasanın 583/1 maddesinde “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” şeklinde hüküm bulunduğu ve ayrıca yine aynı yasanın 584/3 maddesinde aynen “Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” şeklinde hüküm bulunduğu görülmüştür. Söz konusu yasal mevzuatlar göz önüne alındığında her ne kadar davacı tarafından verilen kefilliğin 6098 saylı yasanın 583. maddesine aykırı olarak verildiği beyan edilmiş ise de dosya arasına sunulan ve ayrıca icra dosyası arasında bulunan bilgi ve belgelere göre bu husustaki davacı savunmasının yerinde olmadığı, davacının vermiş olduğu kefalet ticari bir işletme için verildiğinden kefilliğin müteselsil olduğu ve bu nedenle eş muvafakatinin aranmayacağı (Yargıtay 19. HD. nin 2016/5616 Esas 2017/1675 Karar -2016/5618 Esas 2017/1675 Karar sayılı ilamları), kaldı ki eş muvafakatinin aranacağı söylense dahi söz konusu kefilliğin Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı tarih 08/10/2014 ‘de verildiği göz önüne alındığında bahse konu 6098 sayılı yasanın 39/1 maddesi gereğince de bu husus davacı tarafça 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davalı yana bildirilmediği hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının kefaletinin geçerli olduğu ve kefaletten kaynaklı kredi kat ihtarında belirtilen tutar yönünden borçlu olduğu kanaatine varılmıştır.
İpotek yönünden yapılan değerlendirmede; ipoteğin hem ipotek verenin şahsına yönelik hem de borcun teminatına yönelik verilebileceği göz önüne alındığında ipotek verenin şahsına yönelik verilen ipoteklerde kefaletin geçerli olup olmadığı ipoteğin de geçerliliğini etkilese bile esasen somut olayda olduğu gibi dava dışı şirket lehine verilen ipotekte kefaletin geçersizliğinin ipoteğin geçersizliğine bir etkisinin olmayacağı yani ipotek verenin ipoteğini kendi kefaleti için vermişse ipoteğin geçerliliğinin kefaletin sıhhatine bağlı olmayacağı, ipotek verenin ipoteğine borçlunun borcu için vermiş ise ipoteğin ipotek verenin sözleşmede kefil olmasına bağlı bulunmayacağı dolayısıyla ipoteğin kendi başına hüküm ifade edeceği bu nedenledir ki taraflar arasında imzalanacak sözleşme geçersiz olacak olsa bile ipoteğin varlığını ve geçerliliğini devam ettirebileceği ancak kendi kefaleti yönünden verilen ipoteğin geçerliliğinin ise bu kefalet sözleşmesinin geçerliliğine bağlı olacağı hususları göz önüne alındığında her ne kadar davacı tarafça kefaletin geçersizliğinden kaynaklı ipoteğin geçersizliği ileri sürülmüş ise az yukarıda da belirtildiği üzere davacı taraftan alınan kefaletin geçerli olduğu yönündeki kanaate devamla davacı tarafça ipoteğin kendisi yönünden verildiği belirtilmiş ise de dosya kapsamına yansıyan bilgi ve belgeler uyarınca yapılan değerlendirmede ipoteğin davacı tarafından dava dışı genel kredi asıl borçlusu şirketin davalıya doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı yönünden verildiği bu hususun dosya arasındaki ipotek akik tablosu ile de sabit olduğu göz önüne alındığından davacının bu husustaki iddiasının da yerine olmadığı dolayısıyla ortada davalı lehine geçerli bir ipoteğin olduğu kanaatine varılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde ; davacı tarafın dava dışı adı geçen şirket ile davalı arasındaki genel kredi sözleşmesine vermiş olduğu kefaletin yasal unsurları taşıdığı gibi aksi iddia edilmiş ise de davacı tarafça verilen kefaletin geçerli olarak kabul edileceği ve davacı kefaletinin müteselsil kefalet olarak değerlendirilmesi gerektiği ipotek akit tablosuna göre ise davacının yine az yukarıda bahsediliği üzere kefaletinin kendi kefilliğinden dolayı değil genel kredi dosya borçlusu şirketin doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak verildiği bu nedenledir ki ipoteğin davacının davalı ile imzaladığı sözleşmeden bağımsız olacağı ve sözleşmenin geçerliliği yahut geçersizliğinin ipoteğin geçerliliğini etkileyemeyeceği asıl borçlu şirket yahut kefillerden birisi tarafından söz konusu genel kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun bulunduğu sürece ipoteğin ipotek konusu olan 230.000,00 TL yönünden geçerli olarak devam edeceği, davalı tarafça az yukarıda bahsedilen icra dosyası aracılığıyla söz konusu 230.000,00 TL yönünden ipoteğin paraya çevrilmesi talebinde bulunduğu göz önüne alındığında bu takibe yönelik tahsil edilecek tutarın neticede kredi asıl borçlusunun borcundan mahsup edileceği kaldı ki davacının borcun miktarına da bir itirazının bulunmadığı hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yönünde takip başlatılmasında hukuki yararının bulunduğu anlaşılarak davacının kefaletinin geçersizliği ve ipoteğin de geçersizliği yönündeki taleplerinin ayrı ayrı yerinde olmadığı anlaşılarak her iki talep yönünden de ayrı ayrı olmak üzere açılı davanın reddine karar vermek gerekmiş ayrıca her ne kadar davalı tarafça iş bu davacının % 20 oranda kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talep edilmiş ise de şartları oluşmadığı ve ayrıca ihtiyati tedbir talebi ile takibin durdurulmasına yönelik karar da verilmediği göz önüne alındığında davalı tarafın şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin de reddine karar vermek gerekmiş, davacı tarafça hem ipoteğin geçersizliği hem de kefaletin geçersizliği ileri sürülerek iş bu dava açıldığı ve dava değerinin 407.438,78 TL olarak belirtildiği göz önüne alındığında belirtilen dava değeri üzerinden davalı taraf lehine vekalet ücretinin değerlendirilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın REDDİNE,
– Davalı tarafın şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
2- Tahsilinde tekerrür olmamak kaydıyla karar tarihi itibariyle alınması 59,30 TL harcın evvelce alınan 6.958,04 TL peşin haçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, fazladan alınan 6.898,74 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra ve talep halinde DAVACI TARAFA İADESİNE,
3- Davacı tarafından yatırılan ve yukarıda mahsubuna karar verilen harç ile başvuru harcının ve ayrıca davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılan kısmın DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4- Davacı tarafından yatırılan yargılama giderinin kullanılmayan 125,97 TL’sinin 6100 sayılı HMK’nın Gider Avans Tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVACI TARAFA İADESİNE,
5- Davalı tarafından yatırılan yargılama gideri kullanılmadığından 36,00 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın Gider Avans Tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVALI TARAFA İADESİNE,
6- Tahsilinde tekerrür olmamak kaydıyla davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 36.970,71 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
7- Dosya arasında bulunan İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasının kararın kesinleşmesinden sonra adı geçen daireye İADESİNE,
8- Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 02/11/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)