Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/316 E. 2021/646 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/316 Esas
KARAR NO : 2021/646

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/05/2021
KARAR TARİHİ : 21/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dava dilekçesinin incelenmesinde; 02.06.2014 tarihinde davalı banka ile … Ürün San. Tic. Ltd. Şti. arasında ticari kredi sözleşmesi imzalanmış olup müvekkilinin eşi …’nun bu sözleşmeye kefil olduğu, tbk md.584 gereğince kefalet sözleşmesi kurulurken eşin yazılı rızasının alınması zorunlu olduğundan; müvekkilinin eşinin kefilliğine onay vermek için davalı bankaya gittiği, davalı bankadaki görevlinin müvekkiline sadece müvekkilinin eşinin kefilliğine onay vermesi için gerekli yere imza attırması gerektiği ancak görevlinin, müvekkiline söz konusu kefilliğin yer aldığı sözleşmeyi gösterdiği, müvekkilinin bu sözleşmeyi incelemesine fırsat vermeden müvekkile bir yer göstererek orayı imzalaması gerektiğini söylediği ve müvekkilinin, sözleşmeyi okuyamadan gösterilen yere alelacele imza atmak zorunda bırakıldığı, davaya konu sözleşmenin 20. sayfasındaki kefilin adı-soyadı ve imzasının yer aldığı yerin karşısında bulunan eşin onayı kısmının müvekkiline imza ettirilmesi gerekirken müvekkiline imza ettirilen farklı yer sonucu müvekkilinin hukuka aykırı bir şekilde kendi iradesi olmadan bahsi geçen kredi sözleşmesine kefil olarak gösterildiği, müvekkilinin davalı bankanın görevlileri tarafından sözleşmeyi okumasına fırsat verilmeyişinin ve müvekkilinin imza atacağı yeri inceleyemeyecek kadar acele ile yanlış yere imza attırmalarının kanıtının da imza attırılan yerde, sözleşmenin geçerlilik şartlarından biri olan “okudum, anladım, kabul ediyorum” ibarelerine yer verilmemiş olması olduğu, müvekkilinin niyetinin ve iradesinin kefalet sözleşmesi imzalamak değil TBK 584 gereğince eşinin kefaletine onay vermek olduğu, müvekkilinin hukuka aykırı bir şekilde, iradesi olmadan kefil yapıldığı geçersiz olan bu sözleşmeden dolayı mağdur olduğu, söz konusu sözleşmenin taraflarından olan …. Ltd. Şti’nin borçlarından dolayı icra takipleri başlatıldığı ve akabinde müvekkilinin sözleşmeye kefil olduğu bahsi ile müvekkilinin mal varlıklarına hukuka aykırı bir şekilde haciz işlendiği, müvekkilinin izmir … İcra Müdürlüğü … e ve izmir … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra dosyalarında borçlu olarak bulunduğu, yapılan bu haksız haciz neticesinde müvekkilinin tüm mal varlığını kaybettiği ve bu süreçte hem maddi hem de manevi zarara uğradığı, müvekkilinin 30.07.2020 tarihinde davalı bankaya; kredi sözleşmesine iradesi dışında kefil gösterilmesi ve bunun sonucu mal varlığındaki eksilme nedeniyle haksız yere uğramış olduğu maddi kayıplarını geri alabilmek için kendisinden tahsil edilmiş olan tüm ödemelerin kendisine iadesi yönünde ihtar çekmiş olup ihtara cevap alınamadığı belirtilerek açıklanan nedenlerle öncelikle banka nezdindeki “kefil” sıfatının iptaline, haksız yere yapılmış olan icra takibi sonucu yapılan ödemelerin tespiti ve müvekkile tahsilat tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte iadesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı tarafından süresinden sonra cevap dilekçesi verilmekle dava inkar çerçevesinde savunulmuştur. Böylece dilekçelerin teatisi aşaması tamamlanmakla tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, davalı bankaya yazılan müzekkere cevabı, İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının Uyap kaydı dosya arasındadır.
İzmir … İcra Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği, … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Mahkememiz davalısı tarafından davacının da içinde olduğu bir kısım kişiler aleyhine toplam 977.581,99 TL alacağın tahsili bakımından ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağının 02/06/2014 tarihli kredi sözleşmesi İzmir 3 ATM’nin … D. İş sayılı ihtiyati haciz kararının dayanak edildiği görülmüştür.
İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının Uyap kaydının incelenmesinde; Mahkememiz davalısı tarafından davacının da içinde olduğu bir kısım kişiler aleyhine toplam 964.6640,69 TL alacağın tahsili bakımından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda uyuşmazlığın; Mahkememiz davalısı tarafından davacının da içerisinde olduğu birtakım kişiler aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … (kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla) esas sayılı dosyası ile yine … (ilamsız takip yoluyla) esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığı, dava dışı …. Ltd. Şti ile Mahkememiz davalısı arasında 02/06/2014 tarihli kredi sözleşmesinin imzalandığı, işbu sözleşmeye şekle göre Mahkememiz davacısının da müteselsil kefil sıfatıyla 1.375.000,00 TL bedel üzerinden 02/06/2014 tarihinde kefilliğinin alındığı konularında bir uyuşmazlık olmamakla birlikte davacı taraf ile davalı taraf arasında şeklen imzalandığı belirtilen müteselsil kefillikten kaynaklı sözleşmenin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, bu kapsamda geçersiz sayılıp sayılmayacağı, davacı asilin bu işlemde iradesinin olup olmadığı hususlarında yapılacak inceleme neticesinde istem konusu edildiği gibi davacının banka nezdindeki kefilliğinin iptaline karar verilip verilemeyeceği, davacı yan tarafından yapılan ödemelerin tespiti neticesinde bunların davalıdan iadesinin mümkün olup olmadığının tespit ve değerlendirilmesine esas açılan irade fesadından kaynaklı alacak davası olduğu anlaşılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı tarafça yukarıda belirtilen iddialar doğrultusunda İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … e. Sayılı dosyası üzerinden aleyhine yürütülen takip dayanağı değişik iş kararının esasını teşkil eden 02/06/2014 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklı iş bu davanın açıldığı ve söz konusu takibe ilişkin ödeme emrinin icra dosya borçlularından olan davacı tarafa tebliğ edildiği ve söz konusu takibin dava tarihinden çok evvel kesinleştiği hususu göz önünde bulundurulduğunda davacının 02/06/2014 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefilliğinden kaynaklı olarak aleyhine takip başlatıldığı ve dolayısıyla bu kredi sözleşmesinden kaynaklı borçlu sıfatının bulunduğunu öğrenmiş sayıldığında tereddüt bulunmamaktadır. Hatta davacı tarafından 2016 tarihinde davalı bankaya hitaben yapılan başvuru ile bahse konu takipten ve dolayısıyla kredi sözleşmesinden kaynaklı olarak davalı bankaya ödeme teklif ettiği göz önünde bulundurulduğunda da aynı sonuca ulaşılabilecektir. Uyuşmazlık esasen davacının kredi sözleşmesi kefaletinin usulüne uygun alınmadığı yönündeki davacının iradesinin fesada uğratılıp uğratılmadığıdır. Her ne kadar davalı tarafından istirdat istemi nedeniyle davanın süresinden sonra açıldığı belirtilerek davanın öncelikle bu husustan reddi talep edilmiş ise de irade fesadı halinin öncelikle değerlendirilmesi gerektiğine karar verilmiş, bu kapsamda yapılan inceleme neticesinde davacı tarafça irade yoksunluğu hali bulunduğu belirtildiğinden kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 6098 sayılı yasanın 39. maddesinin değerlendirilmesinin gerektiği kanaatine varılmış, yapılan değerlendirme neticesinde az yukarıda da belirtildiği üzere icra takibi neticesi gönderilen ödeme emrinin davacı tarafa tebliği, takibin kesinleştiği ve davacı tarafından 2016 tarihinde davalı bankaya borç teklifi yönündeki başvurusu göz önüne alındığında davacının iş bu davayı yasal 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açmadığı ve ayrıca irade fesadına yönelik sözleşme ile bağlı olunmadığı davalı tarafa yine aynı hak düşürücü süre içerisinde bildirilmediğinden davalı banka ile davacı arasındaki kredi sözleşmesine esas müteselsil kefalete dair yapılan anlaşmanın davacı tarafça onamış sayılacağı ve bu kapsamda kefaletin geçerli olacağı dolayısı ile bu hususlar doğrultusunda davacının iddiasının yerinde olmayacağı ve davacının söz konusu kefilliğinin davalı bankaca usulüne uygun alındığı kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla davacının davalı banka ile imzalanan genel kredi sözleşmesine ilişkin müteselsil kefaletin geçerli olmadığı yönündeki irade fesadı dayanağı ile sonuç ve istemde bulunması hususunun az önce bahsedilen yasa maddesi ile somut uyuşmazlığa esas teşkil eden dosya kapsamı göz önüne alındığında hak düşürücü süreden sonra talep edildiği bu nedenle açılı davanın 6098 sayılı yasanın 39. maddesine aykırı olarak süresinden sonra açıldığı anlaşılmakla hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ayrıca her ne kadar aksi belirtilmiş ise de somut uyuşmazlık yönünden davalı tarafın icra inkar ve kötü niyet tazminat taleplerinin yerinde görülmemesi nedeniyle ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın 6098 sayılı yasanın 39.maddesine aykırı olarak süresinden sonra açıldığı anlaşılmakla hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE,
-Davalı tarafın icra inkar ve kötü niyet tazminat taleplerinin yerinde görülmemesi nedeniyle ayrı ayrı reddine,
2- Karar tarihi itibariyle alınması 59,30 TL harcın evvelce alınan 170,78 TL peşin haçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, fazladan alınan 111,48 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talepte bulunulması halinde DAVACI TARAFA İADESİNE,
3- Davacı tarafından ve yukarıda mahsubuna karar verilen harç ile başvuru harcının ve ayrıca davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılan kısmın DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4- Davacı tarafından yatırılan yargılama giderinin kullanılmayan 219,40 TL’sinin 6100 sayılı HMK’nın Gider Avans Tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVACI TARAFA İADESİNE,
5- Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
6- Dava açmadan evvel dava şartı kapsamında başvurunun yapıldığı sabit olduğundan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin Hazine tarafından ilgili arabulucu …’e ödenmesi halinde, bu ücretin 6831 sayılı Kanun kapsamında DAVACIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA, bu hususta Hazineye müzekkere yazılmasına,
7- Dosya arasında bulunan İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasının kararın kesinleşmesinden sonra adı geçen daireye İADESİNE,
8- Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.21/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır