Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/297 E. 2022/282 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/297
KARAR NO : 2022/282

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2021
KARAR TARİHİ : 31/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava dilekçesinde özetle;İzmir İli, … İlçesi, … yer alan … liman tesisi ve proje alanında faaliyet gösteren müvekkilimiz şirket bölgeye yaptığı milyonlarca liralık yatırımı ile ülkemize ekonomisine katkı ve istihdam sağlamakta olduğunu, müvekkil şirket tesisinin hemen yakının davalı şirkete ait bulunan … liman tesisi yer aldığını, ortada hiçbir haklı ve geçerli neden bulunmaksızın davalı şirket tarafından Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) nezdinde müvekkili şirket aleyhine yapılan 30.11.2020 tarihli ve … sayılı başvuru ile, … olarak İzmir ili, … İlçesi, …(…), … Limanında genel limancılık faaliyetleri olarak dökme katı ve sıvı yük ile akaryakıt ve konteyner elleçleyerek liman işletmeciliği yaptıklarını, müvekkil şirket tarafından işletilen … Liman tesisi ve proje alanının güneyinde yer alan komşu liman tesisi olduğu, müvekkil şirket tarafından Maliye Hazinesine kayıtlı … numaralı parsel ile … sayılı parsele cephe oluşturan deniz tarafındaki 1. derece Arkeolojik Sit alanının 3. dereceye dönüştürülmesinin ve … sayılı parselin deniz tarafına dolgu yapılarak genişletilerek rıhtım, iskele ve geri sahaların yapılmasına izin verilmesinin talep edildiği, ileri sürülen ikinci taleplerle … sayılı parsele cephe oluşturan deniz tarafındaki 1. derece Arkeolojik Sit alanının 3. dereceye dönüştürülmesinin veya yeni kara bağlantısı içermeyecek şekilde rıhtım ve iskele sahalarının yapımına izin verilmesinin talep edildiği, İzmir 2 numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararı ile Kıyme Antik Kenti deniz bölümünün 1. derece Arkeolojik Sit alanının 3. dereceye dönüştürülmesine karar verildiği, anılan kararın yürütmesinin durdurulması için açılan davanın devam ettiği, müvekkil şirket tarafından liman bölgesinin güneyinde yapılması planlanan iskele ve dolgu alanı projesinin onaylanmasından sonra Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğü’ne iletilen talep yazısı ile … sayılı parsele ilişkin olarak kamu yararı alınması, parselin kamulaştırılması ve kullanımının müvekkil şirkete verilmesinin talep edildiği, mezkur talep yazısı ile hukukun dolanarak yok sayıldığı, idari mekanizmaları ve bürokrasiyi yanıltmak amacıyla hukuka, ahlaka ve kamu düzenine aykırı talepler iler sürüldüğü, 1. derece Arkeolojik Sit alanında olan mera vasıflı arazinin geri sahasının kullanılamayacağının açık ve anlaşılır olmasına rağmen … sayılı kıyı ve deniz tarafını bütünü ile kapatarak onaylanan imar planının nasıl onaylandığı hususunun her zaman sorgulanması gereken bir işlem olarak değerlendirilmesi gerektiği, Devlet eliyle yaklaşık 200 milyon TL yatırım yapılarak tamamlanan ve bugüne kadar henüz ihale edilip kullanılmayan … Liman projesine alternatif olacak böylesine büyük bir revize liman projesine ihtiyaç olup olmadığını ve … Liman Projesini atıl bırakacak olan … Liman Tesisi imar planlarına hangi gerekçelerle onay verildiğinin meçhul olduğu iddia edilmiş ve müvekkili şirket projesini kapsayan alana ilişkin revize imar planına onay verilmesi hususlarında ilgili makamlara bildirimde bulunulmuştur. Davalı şirketin şikayet dilekçesinde yer verilen iddialar gerçek dışı olduğu, … A.Ş. tarafından; İzmir 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca verilen 28.03.2019 tarihli ve 11049 sayılı karar ile … deniz bölümü sit derecesinin 1. Dereceden 3. Dereceye dönüştürüldüğü ve kararda … sayılı parselin 1. Derece Arkeolojik Sit Statüsü ve bu statünün muhafazasının devamının vurgulandığı belirtilerek, anılan kararın iptali istemi ile açılan davanın İzmir 4. İdare Mahkemesi nezdinde …/… Esas sayısı ile görüldüğü ve dava dosyasında mübrez bilirkişi raporlarında söz konusu kararda kamu yararının gözetilmediği iddia edildiğini, Söz konusu … parsel sayılı taşınmazın 04.04.2013 yılında 59 yıl süre ile müstakil ve daimi nitelikte olan “Üst (İnşaat) Hakkı”nın şirketimiz olan … Liman İşletmeleri ve Özel Antrepo Nakliye Ticaret A.Ş.’ye tescili yapıldığını, Bu kapsamda tapu kayıtlarında mera alanı olarak belirtilen … parselin çok küçük bir kısmı ÇED koordinatlarına girdiğinden ve Danıştay yerleşik içtihatları doğrultusunda özel vakıf mera arazileri kamulaştırılmadıkları sürece mera vasfı taşımadığından davalı şirketin Mera Kanunu çerçevesinde ileri sürmüş olduğu iddialar mesnetsiz olduğunu, … A.Ş. tarafından, 1. Derece Arkeolojik Sit Alanında olan mera vasıflı vakıf arazisinin liman geri sahası olarak kullanılamayacağı ve … sayılı parselin kıyı ve deniz tarafını sözde bütünüyle kapattığı haliyle onaylanan 1/1000 ve 1/5000 ölçekli koruma amaçlı revize imar planlarının iptali istemiyle İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin … Esas sayısı ile görülen davanın ikame edilen davanın devam ettiği belirtilmektedir. … ve … Limanlarının itiraz konusu proje nedeniyle zarar göreceği iddialarının, … Limanı’nın özelleştirme amacıyla Varlık Fonuna devredilmesi, … Limanı’nın ise çevresel faktörler ve ihale sürecinin ekonomik çıkmaza girmiş olması sebebiyle orta vadede gerçekleşme olasılığının bulunmadığından dolayı dikkate alınmaması gerektiğini, yukarıda izah edilen hususlar dahilinde ortada olduğu üzere davalı şirketin iddialarının aksine ;Maliye Hazinesi adına kayıtlı … sayılı parselin deniz cephesi bulunmadığını, Davalı şirket tarafından resmi makamların denetiminde yapılan araştırmalardan bahsedilmeden adeta müvekkil şirket talebiyle bir inceleme yapılmaksızın gerçekleştirilmiş gibi bahsedilerek hem müvekkil şirketi hem de ilgili kurumları ve memurlarını zan altında bırakacak şekilde 1. derece Arkeolojik Sit alanının 3. dereceye dönüştürüldüğü belirtildiğini, Müvekkil şirketçe yapılan her işlem kanuna ve hukuka uygun şekilde gerçekleştirilmesine rağmen yine hem müvekkil şirketi hem de resmi kurumları zan altında bırakacak ve itibar zedeleyecek şekilde hukukun yok sayıldığı ve idarenin yanıltıldığı iddia edildiğini, Yine müvekkil şirketin itibarını zedelemek maksadıyla hukuka, ahlaka ve kamu düzenine aykırı taleplerde bulunulduğu iddia edilmiş ve dayanaksız olarak yapılan itham ile müvekkil şirketin ticari itibarı zedelenmeye çalışıldığını, … sayılı parsel önceleri 3. derece sit alanı içerisinde iken sadece küçük bir kısmı TCDD’ye ait demir yolu hattı içinde kalıp TCDD tarafından Hazineden alınmıştır. 3. derece sit alanı olması sebebiyle ilgili kurumlar tarafından denetim ve kazı çalışmaları yapılarak arkeolojik yapı bulunmuş ve bulunduğu sahanın koruma sınırları genişletilerek 1. derece sit alanı içerisine alınmıştır. TCDD bu nedenle lojistik alanı küçülen arazisini genişletmek amacıyla … sayılı parselin kalan kısımlarını resmi kurumlardan talep etmiş olup, halen bu alanda çalışmalar devam etmektedir. Müvekkil şirket tarafından kanunlara uygun şekilde kamu yararı alınması talep edilmiş ve tahsis talebinde bulunulmuştur. Bazı şirketlerin uygulamada yaptığı gibi arazide işgalci konumda olmak yerine kanuna ve mevzuata uygun şekilde kamulaştırma ve tahsis talebinde bulunmanın davalı şirketi ne şekilde rahatsız etmiş olabileceği anlaşılmadığını, … sayılı parsel dava dışı bir vakfa ait olup, 2002 yılından beri müvekkil şirket mezkur taşınmazda kiracı konumundadır. Bahse konu parsel üzerinde 2013 yılından beri müvekkil şirketin üst hakkı bulunmaktadır. 2007 yılında dönemin Bakanı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün taşınmazın uzun süreli olarak müvekkil şirket kullanımında olması için oluru vardır. Bahse konu parselin tamamı kıyı kenar çizgisi etrafında olup, deniz tarafının kapatılmasından daha doğal bir durum bulunmamaktadır. Yine mezkur parsele ait deniz dolgusu 49 yıllığına Milli Emlak tarafından bedeli ödenerek müvekkil şirkete lisanslandığını, Çandarlı Limanının sadece mendireği yapılmış, ana kara ve liman tarafı tamamen ham toprak olup, sadece adı limandır. Ancak davalı şirket tarafından, izinleri tamamen alınan, istihdam yaratacak ve ihracatı destekleyecek nitelikteki … Projesi devlet kurumları nezdinde karalanmaya çalışılmaktadır. Kaldı ki, … Projesinin kapasitesini arttırmaya yönelik çalışmalar … Liman Projesinin fizibilitesini kötü yönde etkileyeceği ileri sürülürken bir yandan da davalı şirket tarafından kendi limanlarının kapasitesini arttırmak amacıyla çalışmalar yapılmaktadır. Bu durum dahi davalı şirketin başlı başına kötü niyetli hareket ettiğinin ve müvekkil şirketi devlet kurumları nezdinde kötüleyerek kendisine haksız şekilde avantaj sağlamaya çalıştığının göstergesi olduğunu, davalı şirketin, müvekkil şirket ticari itibarini zedeleme gayesiyle ileri sürdüğü asılsız iddialar ve başvuru dilekçesinde yer verdiği şikayet hakkının sınırlarını ve maksadını aşan ifadeler hukuka aykırılık teşkil etmektedir. TBK’nun 58. maddesinde yer alan, “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” Düzenlemesi uyarınca sapma göstermeyen Yargıtay kararları ile kabul edildiği üzere kişilik haklarına saldırı ve manevi tazminat talebi olguları tüzel kişi şirketler bakımından da kabul edilmekte olduğunu, Doktrinde kabul edildiği üzere, tüzel kişinin ekonomik faaliyetleri sırasında kazandığı saygınlığı, ekonomik itibarı, tüzel kişinin onur ve saygınlığını ifade etmekte olduğunu, tüzel kişilerin ekonomik saygınlığına boykot veya haksız rekabet yoluyla saldırılar ve sosyal kişiliklerine de asılsız haberlerle ve ölçüsüz değer yargılarıyla saldırılar yaptırıma tabi olduğunu, Bu kapsamda müvekkilinin nam ve itibarını, faaliyetlerini ve işletmesini hedef alan asılsız beyanları sebebiyle hukuka aykırı fiillerde bulunduğu sabit bulunan davalı şirketin sorumluluğu gerek haksız fiil gerekse haksız rekabet hükümleri çerçevesinde değerlendirilebileceği açık olmakla, TBK’nun “Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hakim zarar görene en iyi giderim imkanı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.” düzenlemesini havi m. 60 hükmü uyarınca 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkili … A.Ş.; İzmir İli, … ilçesi, … Köyü (…), … limanlar bölgesinde 695.000 m2’lik bir alanda gübre üretimi (bitki besin maddesi) ve liman işletmeciliği yaptığını, Davacı şirket ise …’nin güneydoğusunda, müvekkili şirkete ait limana komşu konumda olan … Liman tesisi ve proje alanının sahibi olduğunu, Mahkemenizde bu davanın açılmasının nedeni; İzmir 4.İdare Mahkemesinde …/… E. Sayısı ile görülmekte olan, (İzmir 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 28.03.2019 tarihli kararının iptali) davasında karar verilmesini önlemek ve müvekkilimizi haklı başvurularını yapmaktan alıkoymak olduğunu, Haksız ve hukuka aykırı olarak kötü niyetle açılan davanın reddedilmesi gerektiğini, Mahkemenizde bu davanın açılmasının nedeni; Müvekkili şirket tarafından İzmir 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 28.03.2019 tarihli kararının iptali istemiyle İzmir 4. İdare Mahkemesinin …/… E. Sayısı ile halen görülmekte olan ve karar aşamasında bulunan iptal davası açıldığını, Mahkemece dava dosyası alanında uzman 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edildiğini, Heyet tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun sonuç bölümünde; “Yukarıda detaylı olarak açıklanan nedenlerden dolayı İzmir İli, … … 1. Derece Arkeolojik Sit sınırının deniz alanına ilişkin kısmının yeniden düzenlenmesine ilişkin İzmir 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 28.03.2019 tarih ve 11049 sayılı kararının kamu yararı gözetmeyen, haksız bir karar olduğu kanaatine varılmıştır.” Tespitleri yapılmıştır.(Rapora karşı davacı vekilinin itirazı üzerine alınan ek raporun sonuç bölümünde de “Dava dosyası içerisinde yer alan üç farklı sualtı raporunun arkeolojik sonuçları, bölgeye ilişkin yapılan kazı ve araştırma sonuçları, antik kentin konumu, antik kentin tanımlanmış toprak üzerindeki bölümlerinin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda, gerek dava dosyasına daha önce sunulan Bilirkişi Raporu ve gerekse de yukarıda detaylı olarak açıklanan nedenlerden dolayı İzmir İli, … … 1. Derece Arkeolojik Sit sınırının deniz alanına ilişkin kısmının yeniden düzenlenmesine ilişkin İzmir 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 28.03.2019 tarih ve 11049 sayılı kararının kamu yararı gözetmeyen, antik kentte tahribata neden olabilecek haksız bir karar olduğu kanaatine varılmıştır.” Tespitleri yapıldığını, Davacı bu taleplerde bulunurken, anlaşılmayan bir şekilde … numaralı parselin kıyı ve deniz tarafını bütünüyle kapatacak şekilde 1/1000 ve 1/5000 ölçekli revize imar planları hazırladığını, Bu plan aleyhine de İzmir 3. İdare Mahkemesinin …/… E. Sayılı dosyası ile iptal davası açılmış olup; dava halen derdest olduğunu, Manevi tazminat talebine dayanak gösterilen müvekkilimizin dilekçesinde ileri sürülen hususlar tamamen belgeli olduğunu, Davacının gerçekleştirmek istediği projede kamu yararının bulunmadığı İzmir 4. İdare Mahkemesinin …/… E. Sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporlarında açık bir şekilde tespit edilmiştirDavacı şirketin, kişilik haklarına zarar geldiğini düşünerek iş bu davayı açma gereği duyması son derece düşündürücü olduğunu, Bu nedenle yargısal ve idari mercilere verilen dilekçelerde mutad olarak kullanılan ve hiçbir şekilde davacının kişilik haklarına zarar vermeyen bu basit ifadeler nedeniyle iş bu davanın açılmış olması, yapılan başvurunun sebebinin farklı olabileceğini düşündürdüğünü, Bunun nedeni de İzmir 4. İdare Mahkemesinin …/… E. Sayılı dosyasının karar aşamasında olması ve bu dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının davacı aleyhine olduğunu, bu nedenlerle davacı aslında kamu yararı bulunmayan; yalnızca işletmesinin sınırlarını büyütmek amacı taşıyan proje için birçok kuruma başvuru yaparak kamu arazilerinin hukuka aykırı bir şekilde kendisine tahsis edilmesini talep etmekte ve bu yolla kendi menfaatine kazanç elde etmek istediğini, Davacı tarafından talep edilen kamu arazilerinin kendisine tahsis edilmesinde kamunun herhangi bir menfaati bulunmadığını, Davaya konu dilekçede de belirtildiği üzere davacının taleplerinin karşılanması halinde devlet tarafından milyonlarca lira yatırım yapılan … Limanı atıl hale geleceğini, Bu kapsamda davacının talep etmiş olduğu bölgede birçok liman bulunduğu hususu da gözetildiğinde davacıya ait liman geri hizmet sahasının kamu kaynakları kullanılarak devlet desteği ile büyütülmesinin davacıdan başka kimseye yarar sağlamayacağı da açık olduğunu, Bilindiği üzere manevi tazminat davası, genel olarak kabul edilen görüşe göre, zarar görenin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmeye karşılık ya da kişilik hakkı hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimsenin duyduğu acı, elem ve ıstırabın giderilmesi amacıyla açılan bir dava olduğunu, Gerçekten de manevi zarar bir kimsenin ruhsal yaşamındaki sarsıntı ve çöküntü, duyduğu elem ve ıstıraptır. Manevi tazminat ise duyulan bu acı karşısında karşılanması düşünülen bir tatmin ve tamir yolu olduğunu, Tüzel kişilerin yapıları gereği böyle bir zarara uğramaları ve bunun giderilmelerini istemeleri mümkün olmadığını,
“ Kişisel varlıklar, insanın insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Davaya konu olayın, bu çerçeve kapsamında kaldığı; özellikle, manevi zararın esaslı unsurunu teşkil eden kişilik değerlerindeki objektif eksilme noktasına ulaştığı saptanabilmiş değildir.” (T.C. YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 1996/3713K. 1996/4111T. 8.4.1996) Davacının tüzel kişilik hakları gölgesinde hareket ederek davalı müvekkil şirketten manevi tazminat talep etmesi kanuni düzenleme ile doktrin görüşleri ve Yargıtay kararları uyarınca hukuken söz konusu olmadığını, bu nedenlerle; haksız ve dayanaksız davanın reddi ile avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
İzmir 4.İdare Mahkemesinin …/… Esas, …/… karar sayılı dosyası ile İzmir 4.İdare Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyaları dosyamız arasına alınmıştır.
T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi(CİMER)’e yazılan yazıya cevap verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava, haksız şikayet nedeniyle davacı şirketin nam ve itibarına haksız bir saldırı yapıldığı iddiasıyla haksız rekabet teşkil ettiği iddia edilen ifadeler nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin tazminat davasıdır.
Davacı taraf, davalının CİMER’e haksız yere kendilerini şikayet etmesi sonucunda idari mekanizmaları ve bürokrasiyi yanıltmaya çalıştığını, davacı şirketin bu şikayetler nedeniyle açıkça zan altında bırakıldığını, Anayasal şikayet hakkının sınırlarını aşan ifadelere yer verilerek davacı şirketin devlet nezdindeki ticari itibar ve güvenirliğini zedelemeye çalıştığını, … San. AŞ tarafından İzmir 2.Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge kurulunca verilen 28/03/2019 tarihli ve 11049 sayılı karar ile … Deniz Bölümü sit derecesinin 1 dereceden 3 dereceye dönüştürüldüğü ve kararda … sayılı parselin birinci derece arkolojik sit statüsü ve bu statünün muhafazasını devamını vurgulandığı belirtilerek bu kararın iptali istemiyle İzmir 4. İdare Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasındaki davanın açıldığı ve açılan bu davada alınan bilirkişi raporlarında söz konusu kararda kamu yararının gözetilmediğinin iddia edildiği, oysa davacının yürütmeye durdurma talebinin reddedildiği, yürütmeyi durdurma kararının itirazının da reddedildiği, davalı şirket tarafından … Liman Projesini atıl bırakabileceğine yönelik iddialarını asılsız olduğunu belirterek davalı şirketin davacının idari mekanizmaları ve bürokrasiyi yanıltmak maksat ve niyetiyle hazırlandığı anlaşılan ve stratejik bir eylem planı yürüttüğüne ilişkin isnatta bulunmak suretiyle davacının nam ve itibarına doğrudan ve haksız bir saldırı teşkil ettiği belirtilerek haksız rekabet teşkil eden eylemler nedeniyle davalıdan 100.000-TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kendisine ait olan limanı ve geri sahasını haksız ve hukuka aykırı bir takım uygulamalarla büyütmek istediği, davalı şirket tarafından, bu haksız ve hukuka aykırı eylemlere karşı bir kısım kamu kurum ve kuruluşlarının hak arama özgürlüğü ve dilekçe hakkı çerçevesinde dilekçeler verdiklerini, davanın açılmasının nedeninin İzmir 4.İdare Mahkemesinin …/… esas sayılı davasında görülmekte olan İzmir 2 numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 28/03/2019 tarihli kararının iptali davasında karar verilmesini önlemek ve davalının haklı başvurularını yapmakta alıkoymak olduğunu, açılan bu davanın İzmir 4.İdare Mahkemesinde görülecek davayı davada karar verilmesinin engellemeye yönelik olduğu, davacının gerçekleştirmek istediği projede kamu yararının bulunmadığı, İzmir 4.İdare Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporlarında açıkça tespit edildiği, manevi tazminatın duyulan acı elem ve ızdırabın giderilmesi amacı taşıdığı, manevi zararın kişilik değerlerinde oluşan nesnel eksilme olduğu, tüzel kişilerin yapıları gereği tüzel kişilerin manevi zarara uğramayacakları bu nedenle tüzel kişi davacının manevi tazminat talep edemeyeceği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi istenilmiştir.
İzmir 4.İdare Mahkemesinin …/… esas sayılı dosyası uyap üzerinden istenilmiş ve dosyanın incelenmesinde … AŞ tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhine İzmir 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 28/03/2019 tarih 11049 karar sayılı kararının iptali istemiyle dava açıldığı, … AŞ’nin davalı idare yanında davaya müdahil olduğu, mahkemece yargılamaya ilişkin farklı bilirkişi raporları aldırıldığı, ve yargılama sonucunda dava konusu idari kararda hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde haksız rekabet düzenlenmiştir. TTK’nın 56/e bendi uyarınca Türk Borçlar Kanunun 58.maddesinde öngörülen şartların varlığında haksız rekabet sebebiyle müşterilerin, kredisi, mesleki itibari, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlike ile karşılaşabilecek olan kimse manevi tazminat verilmesinin isteyebilir.
Türk Borçlar Kanunun 58.maddesine göre;” Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.”
Anayasanın 36.maddesi uyarınca herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunda dilekçe hakkının nasıl kullanılacağı amacı ve kullanma biçimi açıkça düzenlenmiştir.
Davacı taraf, manevi tazminat talebini davacının şikayetinin ve açtığı davanın haksız rekabet teşkil etmesi nedeniyle talep ettiğini beyan etmektedir. Bu kapsamda talebin ve dosya kapsamının incelenmesinde; davalının dava açma hakkını kullanmak suretiyle idare tarafından alınmış idari işlemin iptali talebi ile dava açtığı, açılan bu davanın haksız rekabet teşkil edecek ve dava içeriğinde haksız rekabet nedeniyle manevi tazminatı gerektirecek koşulların bulunmadığı, dava konusu idare mahkemesi dosyasında yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında farklı sonuçlara ulaşıldığı ve yargılama sonucunda karar verildiği, açılan bu davanın manevi tazminatı gerektirecek haksız rekabet niteliğinin bulunmadığı, davalının talep ve şikayetlerinin hak arama hürriyeti kapsamında kaldığı, davalının, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararının iptali için açtığı davanın ve davacının faaliyetinin Kıyı Kanunu ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve ilgili mevzuata aykırı olduğu yönündeki idareye yaptığı şikayetin hak arama hürriyeti ve dilekçe hakkının kullanılması kapsamında kaldığı ve bu başvuruların haksız rekabet olarak nitelendirilemeyeceği, bu nedenle haksız rekabet niteliğinde manevi tazminatı gerektirecek koşulların bulunmadığı kanaatine varılmakla davacının manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan 1.707,75-TL harçtan karar tarihi itibariyle alınması gerekecek 80,70-TL red harcının mahsubuyla kalan 1.627,05-TL harcın davacıya iadesine,
3-Yapılan harç ve masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
4-7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin yargılama gideri olarak davacıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Kararın kesinleşmesi halinde, ayrıca karar yazmaya gerek görülmeden kalan gider avansının derhal taraflara iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize yahut başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamını ödemek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/03/2022

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.