Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/276 E. 2022/66 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/276
KARAR NO : 2022/66

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/04/2021
KARAR TARİHİ : 26/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan 13/04/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı-borçlu ile arasındaki hizmet sunumundan kaynaklı 5.807,01 TL takip çıkışlı alacağının tahsiline yönelik borçlu aleyhine yaptıkları İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… E.sayılı ‘genel haciz yolu ile icra takibinin borçlunun yetkiye ve borca sebepsiz ve haksız itirazı ile durduğu, davalının itirazının haksız ve kötüniyetli olup alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğu, müvekkili alacaklı şirketin, davalı borçlu şirkete ‘‘işyeri güvenliği uzmanı hizmeti-işyeri hekimi hizmeti” nedeniyle muhtelif tarihli çok sayıda fatura düzenlediği, müvekkilinin 14.11.2017 tarihi itibariyle ödenmeyen 4.860,00 TL bakiye asıl alacağı nedeniyle belirti icra takibinin başlatıldığı, bilahare sunulacak ‘Personel Görevlendirme Detay Raporları’ TC Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı-İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün İş Sağlığı ve Güvenliği Kayıt, Takip ve İzleme Programı (İSG-KATİP) sitesinden alındığı, bu raporların müvekkili şirketin yaptıkları görevlendirmeleri hizmet alan işyerinin (davalı borçlunun) SGK sisteminde tanımlı şirket yetkilisinin E-imzası ya da E-devlet şifresi ile sisteme giriş yapıp onay vermesi suretiyle oluşturulduğu, hizmet sunumunun Bakanlığın internet sayfasından bu şekilde hizmet veren ve hizmet alan tarafların karşılıklı onayı ile resmi kayda geçtiğinden hizmet alan şirketin (davalı-borçlunun) sözkonusu hizmeti aldıklarından bihaber ve onaylarının olmamasının mümkün olmadığı, müvekkili şirketin, borçlu şirkete (… Mh. …. …Sk. …/…) adresindeki işyerinde ‘‘işyeri güvenliği uzmanı hizmeti-işyeri hekimi hizmeti’ nedeniyle muhtelif tarihli fatura düzenlediği, bu nedenle hizmetin verildiği İzmir icra ve mahkemelerinin yetkili olduğu, belirtilerek yukarıda açıklanan ve yargılama sürecinde ortaya çıkacak nedenlerle davalı-borçlunun haksız itirazlarının iptali ile alacağın ticari temerrüt faiziyle tahsiline ve takibin devamına, alacağın % 20’den az olmamak üzere belirlenecek icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili tarafından Mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkili firmanın icra takibinin yapıldığı dönemde “… Mahallesi … Caddesi … İş Merkezi No:…/… …/…” adresinde faaliyet gösterdiği, hizmetin verildiği tarihte şirketin herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı, bu sebeple yetkili mahkemenin Denizli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, icra dosyasının Denizli Nöbetçi İcra Müdürlüğünde yapılması gerektiği halde İzmir … İcra Müdürlüğünde yapıldığı, belirtilen nedenlerle yetki ve görev itirazlarının kabulüne karar verilmesinin talep edildiği, icra takibine konu edilen faturaların 2014 ve 2015 yılına ait olduğunun görüldüğü, esasen davacı tarafın, müvekkili firmaya hiçbir hizmet vermediği, bu dönemde müvekkili davalı firmanın faal nitelikte olmadığı, faturaların müvekkili firmaya tebliğ edilmediği, davacı tarafın icra takibinin, takip edilmediği için işlemden kaldırıldığı, üç yıldan fazla takipsiz bırakıldığı, beş yıllık zamanaşımı süresi dolduğu için zamanaşımı sebebiyle davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, icra dosyasının yenileme süresinin bitiminden sonra yenileme talebinde bulunulduğu, bu yöndeki itirazlarının kabulüne karar verilmesinin talep edildiği, davacı tarafın alacağının konusunun ne olduğunu, alacağın hangi tarihte doğduğunu dava dilekçesinde açıklamadığı, alacağın “hizmet sunumu” denilmekle yetinildiği ancak bu hizmetin ne olduğunun nasıl sunulduğunun dava dilekçesinde hiç açıklanmadığı, çünkü davacı tarafından davalı müvekkili firmaya sunulmuş hiç bir hizmetin olmadığı, dolayısıyla hizmetin içeriğinin ne olduğunun açıklanmasının olanaksız olduğu, davacı tarafın, müvekkil firmaya hiç bir hizmetinin bulunmadığı değerlendirildiğinde, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun icra takibine taraflarınca itiraz edildiği, davacı tarafın vermiş olduklarını iddia ettikleri hizmet karşılığında muhtelif tarihli çok sayıda fatura düzenlendiğini iddia ettiği ancak bunların dökümünün yapılmadığı, davacının fatura tarihlerinde işyerine gelerek işyeri hekimliği yada iş güvenliği uzmanlığı hizmeti vermediği, çünkü bu dönemde zaten davalı müvekkili firmanın faal olmadığı, bu nedenle hiçbir hizmet verilmediği halde hizmet verilmiş gibi gösterilmesinin kabul edilebilir bir durum olmadığı, davacı tarafın müvekkil firmanın şifrelerini ele geçirmek suretiyle elektronik ortamda kendini alacaklı gibi göstermiş olabileceği, hizmet verecek personelin kağıt üzerinde görevlendirilmiş gibi gösterildiği, aslında hiç bir görevlendirme yapılmadığı, işyerine gelerek görev ifa eden hiçbir personelin olmadığı, davacı tarafın haksız kazanç sağlamaya çalıştığı belirtilerek yukarıda açıklamaya çalıştıkları nedenler ve yargılama neticesinde ortaya çıkacak nedenler değerlendirilerek haksız usul ve yasaya aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
Taraf teşkilinin sağlandığı anlaşılmış ve usulüne uygun tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası, vergi dairesine yazılan müzekkere cevabı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yazılan müzekkere cevabı, taraflarca feragate yönelik verilen beyan dilekçeleri dosya arasındadır.
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasının incelemesinde ; Davacı tarafça davalı aleyhine başlatılan ilamsız takibe yönelik her ne kadar Mahkememizce dosya aslı istenmiş ise de UYAP sistemi üzerinden bir suretinin gönderildiği, dosyanın müracaata bırakılmasından sonra alacaklı vekilince 21/10/2020 tarihli dilekçe ile yenilenmesinin talep edildiği, yenileme emrinin borçluya 15/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından 19/02/2021 tarihli dilekçe ile takibe itiraz edilerek durdurulmasının sağlandığı, yenileme emrinden önceki 2017/14912 E. Sayılı dosya üzerinden ödeme emrinin tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde; Mahkememiz davacısı tarafından davalı aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… (Eski esas …/…) sayılı dosyası üzerinden toplam 5.807,01 TL alacağın tahsili bakımından takip başlatıldığı, yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, takip dayanağının 4.860,00 TL bedel tutarı toplamı olan 324’er TL’lik birden fazla fatura olduğu konularında bir uyuşmazlık olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıdaki yapılan açıklama göz önüne alındığında uyuşmazlığın davacı tarafça davalıya iş yeri hekimi uzmanlığı, iş yeri güvenliği uzmanlık hizmeti ile iş yeri hekimlik hizmeti’nin verilip verilmediği, icra dosyasının konusunu oluşturan faturanın bu hizmet ile alakasının olup olmadığı, olduğunun anlaşılması halinde davacının davalıdan fatura bedeli kadar alacaklı olup olmadığı, davalı tarafça icra dosyasına yapılan itirazın haklılık teşkil edip etmediği, davacı tarafça istem konusu edilen icra inkar tazminatının yerinde olup olmadığının tespit ve değerlendirilmesine esas açılan itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
Tahkikatın devamı sırasında davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan 25/01/2022 havale tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını bildirildiği davalı vekili tarafından sunulan 25/01/2022 havale tarihli dilekçe ile davacı tarafın davadan feragat etmesi halinde dava dosyasına ilişkin vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığını bildirildiği bu nedenlerle feragat beyanı doğrultusunda hüküm kurulmasının talep edildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği gibi davaya son veren taraf usul işlemleri feragat, kabul ve sulh olmak üzere üçe ayrılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade edebilmesi için karşı tarafın muvafakati gerekmemesine rağmen sulhun hüküm ifade edebilmesi için karşı tarafın muvafakati şarttır. Bunlardan sadece feragat her türlü davada yapılabilmesine rağmen kabul ve sulh üzerinde serbestçe tasarruf edilebilen davalarda mümkündür. Ancak söz konusu üç usulü işlem de hüküm kesinleşene kadar her zaman yapılabilmektedir. Bir davada yapılan feragat beyanının en önemli sonucu hak veya alacak talebinden ileriye etkili olarak ve bir daha talep edilmemek üzere vazgeçilmesidir. Çünkü feragat edilen bir talep ileride yeniden ileri sürülecek olursa kesin hüküm itirazı ile karşılaşılma durumu ortaya çıkabilecektir. Dolayısı ile yapılan feragat beyanının çelişkiye yer bırakmayacak şekilde kayıtsız ve şartsız yapılması gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamadan sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; feragatin davacı vekili tarafından yapıldığı vekilin vekaletnamesinde feragate yetkili olduğu, feragatin süresinde yapıldığı, söz konusu uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıklardan olduğu ve ayrıca feragatin kayıtsız ve şartsız yapıldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle 6100 Sayılı HMK’ nın 309. ve devamı maddelerinde, feragatin, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği, feragatin tek taraflı taraf beyan olduğu, davayı bitiren taraf işlemlerinden olduğu ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu belirtildiğinden bu haliyle dava dosyamız açısından yapılan feragat beyanı karşısında, feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ayrıca taraf vekil beyanlarına göre davalı yanca vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi olmadığından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ile davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve ancak iş bu uyuşmazlık yönünden dava açmadan evvel arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu göz önüne alınarak davacı vekilince yapılan feragat beyanında esas yönünde bir husus belirtilmediğinden feragat beyanı göz önüne alındığında arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 80,70 TL harcın evvelce alınan 70,13 TL harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, bakiye 10,57 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, söz konusu tutarın tahsili yönünde tahsil harç müzekkeresi düzenlenmesine,
3- Davacı tarafından yatırılan başvuru harcı ile peşin harçtan mahsup edilen harçların ve gider avansından kullanılan yargılama giderinin DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA, arta kalan gider avansının 6100 sayılı HMK’nın gider avansı tarifesinin 5.maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
4- Davalı taraf her ne kadar vekil ile temsil edilmiş ise de sunulan talep göz önüne alınmakla DAVALI LEHİNE VEKALET ÜCRETİ TAKDİRİNE YER OLMADIĞINA,
5- Dava açmadan evvel dava şartı kapsamında başvurunun yapıldığı sabit olduğundan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin Hazine tarafından ilgili arabulucu Hülya Sapmaz’a ödenmesi halinde, bu ücretin 6831 sayılı Kanun kapsamında DAVACIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA, bu hususta Hazineye müzekkere yazılmasına,
6- Dair tarafların yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 26/01/2022

Katip …
(E-İMZA)

Hakim …
(E-İMZA)