Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/140 E. 2021/444 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/140 Esas
KARAR NO : 2021/444

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/02/2021
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde talebe ilişkin özetle;Müvekkili …’nin davacı tarafın bir dönem kiracısı olarak işyerinde …. isimli işyerini çalıştırtığı, bu işyerini, davacı tarafın kiralayan ilişkisini yerine getirmediğinden dolayı terk ederek ayrıca işyerine yaptığı faydalı ve zorunlu masraflar için Manisa Mahkemelerinde dava açtığını ve davanın halen derdest olduğunu, işyerine girerken verilmiş bir senet olan ve anahtar teslim edilirken konusuz kalan senedi, müvekkilinin anahtar teslim anında senedin kaybedildiği söylendiğinden teslim alamadığını, o anın şartlarında senedin kaybolduğuna dair beyanlara itibar ederek,müvekili ile davacı tarafın kendi aralarında bir sözleşme yaptıklaırnı, bu sözleşmeye icra konusu yapılan senedin konusu kaldığına dair ibareler ile senedin hükümsüzlüğünü sözleşme altına aldıklarını, senetlerin teminat senetleri olarak verildiği teminat senedi ibaresi olmadığını belirterek müvekkilinin davalıya 11.831 TL senetli borcu olmadığının tespit edilmesine, senedin iptaline, İzmir … İcra dairesinde … esas sayılı dosya icra takibinin teminatsız veya takdiri mahkemeye ait olmak üzere teminatlı olarak tedbiren durdurulmasına, borcun tamamen veya kısmen ödenmek durumunda kalınması halinde ödenen miktarın istirdatının talebinin karara bağlanmasına, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile dava bedeli üzerinden % 20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesinin talep edilmiştir.
Davalı vekili tarafından Mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle;Dava dışı …’nin müvekkilinin eski kiracısı, davacı ise bu şirketin yetkilisi olduğunu, davacının menfi tespit talebine delil olarak 26/03/2019 tarihli “Tahliye Protokolü” başlıklı yazılı metne dayandığı, protokoldeki kaşe ve imzanın müvekkil şirkete ait olduğunu, ancak bu protokolde her ne kadar “Kiralanan tahliye ve teslim edilmiştir.” yazılı olsa da kiracı-dava dışı …, tahliye protokolünden 8 gün sonra 04/04/2019 tarihinde Manisa … SHM de … D. İş sayılı tespit dosyası ile kiralananda yaptığını iddia ettiği zorunlu ve faydalı imalatların tespitini talep ettiği, daha sonra da 12/10/2020 tarihinde Manisa … SHM de … Esas sayılı tespite dayalı alacak davası açıldığını, dava dışı-kiracı …, protokollerin hiçbirisine uymadığından, son protokolde sadece müvekkili yasal haklarını saklı tuttuğundan ve kiracı şirketin hakkı olmadığı halde zorunlu ve faydalı masraflar adı altında tespite dayalı alacak davası açmasından sonra, müvekkilin de ibra etmemiş olduğu kiracıdan geçmiş kira ve ortak gider alacaklarının bir kısmını kapsayan dava konusu senedi takibe koymak zorunda kaldığını belirterek davacının menfi tespit davasına dayanak yaptığı 26/03/2019 tarihli protokolün geçerli olduğunu ileri süremeyeceğini, davanın reddine ve % 20 icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesinin talep edilmiştir.
Dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmakla taraf teşkili sağlanmış ve yine usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda uyuşmazlığın; Dava dışı … ile davalı arasında kiracılık münasebetinden kaynaklı bir ilişkinin bulunduğu, dava dilekçesinde yer verilen 26/03/2019 tarihli tahliye protokolünün Mahkememiz davalısı tarafından imzalandığı, bu ilişki nedeni ile Mahkememiz davacısından davaya konu şahsi senet alındığı konularında bir uyuşmazlık olmamakla birlikte öncelikle iş bu uyuşmazlık bakımından Mahkememizin görevli olup olmadığı, görevli olduğuna kanaat getirilmesi halinde ise takibe dayanak senetten kaynaklı davacının davalıya borçlu olup olmadığının tespiti ile senedin iptalinin gerekip gerekmediği ve ayrıca ileri sürülen kötü niyet ve icra inkar tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığının tespit ve değerlendirilmesine esas açılan menfi tespit davası olduğu anlaşılmıştır.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen gözetilmelidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak tamamen iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesinde aynen “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; “Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun’una göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları….görürler” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda her ne kadar İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen takibe karşı yukarıdaki gerekçeler ile iş bu menfi tespit davası açılmış ise de davaya konu olan her iki tarafın da davacıdan sadır olduğu kabul olunan senedin kira ilişkisinden kaynaklı olarak düzenlendiği gözetildiğinde taraflar arası uyuşmazlığın TTK’da düzenlenen ilgili hükümlere göre değil kira ilişkisinden kaynaklı hükümlere göre incelenip söz konusu senetten kaynaklı davacının borcunun bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiği kanaatine varıldığından uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 4. Maddesinin a bendi göz önüne alınarak Sulh Hukuk Mahkemeleri tarafından görülüp sonuçlanması gerektiği kanaatine varılmakla (benzer bir değerlendirme Yargıtay 19. HD’nin 2016/3083 E. ve 2017/535 K. Sayılı ilamında ve ayrıca Yargıtay 3. HD’nin 2017/2058 E. 2017/6010 K. Sayılı ilamında da yapılmıştır) ve göreve ilişkin hususların davanın her aşamasında resen değerlendirilebileceği anlaşılmakla davanın görevsizlik nedeni ile HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine ve karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın GÖREVSİZLİK NEDENİ ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3- 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereği kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde iş bi dosya resen ele alınarak Mahkememizce davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4- Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verilmesine, davanın açılmamış sayılma şartları oluştuğu takdirde yargılama giderleri konusunda MAHKEMEMİZCE KARAR VERİLMESİNE,
5- Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır