Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/130 E. 2022/76 K. 28.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/130
KARAR NO : 2022/76

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 18/02/2021
KARAR TARİHİ : 28/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde; müvekkili şirketler ile davalı …. AŞ arasında uzun yıllar öncesinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, son olarak 01/01/2019 tarihinde yenilenen sözleşme ile taraflar arasında belirlenen bölgelerde davalının dağıtımını yaptığı markaların ürünlerini satış noktalarında satmayı ve davalı adına dağıtımını yapmayı üstlendiğini, müvekkillerinden …. A.Ş. Bodrum bölgesinde, …. Ltd. Şti.’nin ise Milas bölgesinde görevlendirildiğini ve sözleşme uyarınca tüm edimlerini eksiksiz yerine getirdiklerini, davalı şirketin bayilik sözleşmesi kapsamında ekonomik dayatmaları, sözleşme ve ek protokol hükümlerinde yer alan ağır koşullar nedeniyle müvekkili şirketlerin yaşadığı mağduriyetlerin giderilmemiş olması ve davalı şirketçe yüklenilen edimlerin yerine getirilmemiş olması gibi nedenlerle bayilik ilişkisi tarafların karşılıklı mutabakatı ile 30/09/2020 tarihinde sona erdirildiğini, bayilik sözleşmesinin sona erdirileceğinin davalı tarafa bildirildiğini, akabinde davalı şirket tarafından geçmiş yıllara dönük olarak özellikle 2015-2016-2017-2018-2019 yıllarına ait denetimler yapılmak istendiğini ve bunun için müvekkili şirketlerden bilgi ve belge talep edildiğini, müvekkillerince iyi niyetli olarak 2018 ve 2019 yıllarına ait tüm bilgilerin davalı şirket denetim görevlilerine teslim edildiğini, 2015-2016-2017 yıllarına ilişkin olarak davalı şirketin 2017 yılında gerçekleştirmiş olduğu denetim sonucunda oluşan karşılıklı mutabakat nedeniyle yeniden bilgi paylaşımı yapılamayacağı bilgisinin davalı şirket yetkilerine iletildiğini, belirli periyotlarda gerçekleştirilen kapsamlı denetimler dışında davalı şirketin her yıl mutlaka yerinde inceleme ve denetimler gerçekleştirdiğini ve yıl sonları karşılıklı mutabakatlar ile sona erdirildiğini, ancak müvekkili şirketlerin bayilik sözleşmelerini sonlandırma talepleri sonrasında davalı şirket müvekkili şirketlerin cezalandırma amacı ile tamamen kötü niyetle müvekkillerini borçlandırma yoluna gittiğini, davalı tarafından müvekkillerine 30/11/2020 tarihli cari hesap mutabakatları gönderildiğini, tarafların mutabık oldukları/olmadıkları rakamlar ve dayanakların açıklandığını, müvekkillerinden …. AŞ’ne gönderilen mutabakatta 30/11/2020 tarihi itibariyle 949.868,53-TL borç bakiyesinin olduğu bilgisi verildiğini, müvekkili şirket tarafından verilen cevapta ise cari hesabın 30/11/2020 tarihi itibariyle 529.928,72-TL olduğu bildirildiğini, tarafların cari hesap ekstrelerinde meydana gelen farkın davalı tarafça sözleşmenin sona ermesi akabinde herhangi bir mal alım satımını içermeyen ve haksız olarak düzenlenen 10/11/2020 tarihli 307.641,39-TL ile 123.478,56-TL’lik iki adet faturadan kaynaklı olduğunun anlaşıldığını, müvekkili şirketçe bu anılan faturalara itiraz edilerek iade edildiğini, söz konusu itiraz davalı tarafından kabul edilerek cari hesap ekstresinin düzeltildiğini, bunun üzerine davalı tarafça müvekkili şirketin borç bakiyesinin 634.220,89-TL olarak bildirildiğini, buna ilişkin olarak davalı tarafından 01/12/2020 tarihli protokolün hazırlandığını ve e-mail yoluyla müvekkili şirket yetkilisine gönderildiğini, protokol aleyhe hükümler içerdiğinden müvekkillerince imzalanmadığını, ancak açıkça davalı tarafından hazırlanan ve gönderilen protokol ile bakiye borcun 634.220,89-TL olduğunun kabul edildiğini, bunun üzerine karşı yan tarafından sürekli olarak teminat mektuplarının paraya çevrilmesi tehdidi altında kalan müvekkili şirket bakiye borç olan 634.220,89-TL’nin tamamını 25/12/2020 tarihinde banka havalesi yolu ile ödediğini, davalı tarafından 634.220,89-TL içerisinde fatura edilen 123.478,56-TL’lik tutarın müvekkilince kabul edilmemesine rağmen davalı uhdesinde bulunan teminat mektuplarını paraya çevirme tehdidi altında ihtirazi kayıtla ödendiğini, müvekkilince yapılan bu ödemeler sonrasında müvekkili …. AŞ’nin 31/12/2020 tarihi itibari ile davalı şirketten 260.931,57-TL alacaklı hale geldiğini, müvekkillerinden …. Ltd Şti’ne gönderilen mutabakatta müvekkili şirketin 30/11/2020 tarihi itibariyle 341.631,58-TL borç bakiyesinin bulunduğunun bildirildiğini ve taraflarca bu rakam üzerinden mutabakata varıldığını ve müvekkili şirketçe 25/12/2020 tarihinde banka havalesi yolu ile bu miktarın ödendiğini, müvekkillerince yapılan bu ödemeler sonrasında Aralık ayında davacı şirket tarafından kesilen faturalar ile müvekkili … Şti’nin 31/12/2020 tarihi itibari ile davalıdan 15.972,00-TL alacaklı hale geldiğini, müvekkillerince davalı şirkete yüksek miktarda ödeme yapılmasının tek sebebinin müvekkili şirketlerce davalı şirkete bayilik ilişkisi kapsamında verilen teminat mektuplarının paraya çevrilmesi tehdidinden kaynaklandığını ileri sürerek, davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespitini ve müvekkillerinden … AŞ için 260.931,57-TL, … Ltd Şti için ise 15.972,00-TL alacağın 31/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davalı tarafta bulunan teminat mektuplarının taraflarına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde; davacı …. A.Ş.’nin müvekkili şirketin Turgutreis-Bodrum bayiliğini, diğer davacı …. Ltd. Şti.’nin ise müvekkili şirketin Milas bayiliğini 30 yıl boyunca yaptığını, taraflar arasında ticari ilişkinin uzun yıllara dayanmasına rağmen davacıların kötü niyetli olarak davalı şirketten haksız kazanç elde ettiğinin yapılan denetimler sırasında tespit edildiğini, davacıların aynı zamanda suç teşkil eden fiktif satış ve çifte kayıt tutma niteliğindeki usulsüz işlemleri nedeniyle dava konusu hukuki ihtilafın oluştuğunu, davacı şirketlerin usulsüzlerinin müvekkili şirketçe tespit edileceğinin anlaşılması üzerine ilk etapta tespit edilen zarara ilişkin 1.348.178,48-TL fiyat farkı faturasını 2020 yılı Temmuz ayında ödediğini, davalı şirket geriye dönük olarak inceleme yapmak istediği için de bu incelemelerin önüne geçmek adına taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme hükümlerinin ağır olduğunu, mağdur edildiklerini bahane ederek 10/08/2020 tarihli yazılı beyanlarıyla 30/09/2020 tarihinden itibaren bayilik ilişkilerini sonlandıracaklarını bildirdiklerini, davacı tarafın bu iddialarının tamamen gerçek dışı ve kabul edilemez olduğunu, taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmelerin hükümlerinin taraflarca kararlaştırılmış olduğunu, davacı tarafın basiretli tacir olarak bu sözleşmeleri imzaladığını, taraflar arasında 30 yıllık bayilik ilişkisi olduğu dikkate alındığında iddialarının gerçek dışı ve mesnetsiz olduğunun anlaşılacağını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Davacılar vekili 28/01/2022 tarihli celsedeki beyanında; tarafların sulh olduklarını, bu nedenle davadan feragat ettiklerini, masraf ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirmiştir.
Davalı vekili 28/01/2022 tarihli celsedeki beyanında; feragate bir diyeceklerinin olmadığını, masraf ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirmiştir.
6100 sayılı HMK’ya göre feragat davaya son veren taraf işlemidir. Davadan feragatin hüküm ifade etmesi karşı tarafın muvafakatine bağlı değildir. Ayrıca feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.
Davacılar vekilinin 28/01/2022 tarihli duruşmada davadan feragat ettiği ve davacılar vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat etme yetkisi bulunduğu anlaşıldığından davanın feragat nedeni ile reddine; davalı vekilinin vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediklerine yönelik beyanı dikkate alınarak davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 80,70-TL harcın peşin alınan 4.728,83-TL harç ile tamamlama nedeniyle alınan 61.472,17-TL harçtan mahsubu ile bakiye 66.120,30-TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekilinin beyanı dikkate alınarak vekalet ücreti ile yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Dava açılmadan evvel zorunlu arabuluculuk kapsamında başvurulan arabuluculuk görüşmeleri nedeniyle devlet tarafından sarf olunan 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan ancak sarf edilmeyip artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, oybirliği ile verilen karar davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.28/01/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …