Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/100 E. 2021/626 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/100 Esas
KARAR NO : 2021/626

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 20/07/2020
KARAR TARİHİ : 14/09/2021

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili tarafından İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan 20/07/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının geçimini sağlamak için çalışmakta olduğunu, davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında maaş haczi başlatıldığını, davacının üzerine kayıtlı taşınır ve taşınmaz kaydı olmayıp kirada oturarak yaşamını idame ettirmeye çalışmakta olduğundan zor durumda kaldığını, öncelikle adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi talep ettiğini, davacı aleyhine davalı tarafından 28.03.2019 tarihinde İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile Örnek 7 ilamsız takip başlatılmış olduğunu, 20.12.2019 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiğini, tebligattan geç haberdar olması nedeniyle yasal süre içerisinde takibe itiraz edemediğini, davacıya gönderilen ödeme emrine ek olarak herhangi bir dayanak belge sunulmadığını, icra dairesindeki fiziki dosya mevcudiyetinde de kazaya ilişkin, hasarın tespitine ilişkin, kusur oranını gösterir evrak veya yapılan ödemeye ilişkin herhangi bir belge bulunmadığını, davacıya gönderilen ödeme emrinin 8. maddesinde borcun sebebi kısmında 20.07.2018 tarihli, 112.385,50TL tutarlı, Asıl Alacak 04.08.2017 tarihinde, … Mahallesi, … Caddesi üzerinde borçlunun sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … ile … üzerinde bulunduğu motosikletin çarpışması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda borçlunun tam ve ağır kusurlu olduğunu, kazadan mütevellit zarar bedelinin alacaklı tarafından karşılandığını, bu bedelin rücuen borçludan tahsilini istiyoruz beyanının olduğunu, davacının da karıştığı trafik kazası ile ilgili olarak İzmir … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı ilam mı henüz kesinleşmemiş olduğunu, davalının, müvekkilinin tam ve ağır kusurlu olduğu kanaatine nasıl varıldığının ve ödendiği iddia edilen meblağının neye dayanarak ödendiğinin belli olmadığını, haksız yere davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, davacı aleyhine başlatılan takip dosyası incelendiğinde de takibe dayanak niteliğinde herhangi bir evrak, belge veya ödeme dekontunun mevcut olmadığını, davalının ödeme konusu ile ilgili olarak davacıya herhangi bir bildirim veya ihtar çekimediğini, davacının yapıldığı iddia edilen ödeme ile ilgili herhangi bir bilgisinin olmadığını, ödeme bedelinin nasıl tespit edildiğinin de davacı tarafından bilinmediğini, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasında ödenmiş olan miktarın 112.385,50 TL olmasının mümkün olmadığını, davacının kusur oranının neye göre belirlendiği anlaşılamadığı gibi davalının ödediğini iddia ettiği bedelin tam olarak hangi hasara ilişkin olduğunun da belli olmadığını, tüm bu nedenlerle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davacı adına başlatılan takibin iptaline, ayrıca davacı lehine %20 tazminata hükmedilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;
Davalı sigorta şirketi vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan 13/04/2021 tarihli cevap dilekçesin özetle; iş bu davada görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu, davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, … plakalı aracın davalı sigorta şirketince Z.M.M.S poliçesiyle sigortalı olup poliçe sözleşmesinin tarafı davalı … olduğunu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun‘a göre , Z.M.M.S. poliçesine dayalı olarak sigorta şirketinin taraf olduğu davalarda görevli mahkemelerin “Tüketici Mahkemeleri”dir ibaresinin bulunduğunu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamakta ve kanunun 3. maddesinin (l) bendinde, tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlandığını, yine aynı kanunun 73. maddesinin birinci bendinde, Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevli kılındığını, bunun yanında Kanun’un 83. maddesine baktığımızda, eğer taraflardan bir tanesi tükeci ise, onun yaptığı işlemler ile ilgili olarak diğer kanunlarda bir düzenleme varsa, buna rağmen bu işlemin tüketici işlemi olduğu ve bu kanunun görev ve yetkiye dair olan düzenlemesini engellemeyeceği belirtildiğini, dolayısıyla, davacı Z.M.M.S. poliçesinin tarafı olduğundan iş bu davaya bakmakla görevli olan mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, bunun yanında sigortalı … plakalı aracın kazanın gerçekleştiği 04.08.2017 tarihinde sürücüsü davacı … olduğunu, ehliyetsiz ve alkollü sürücü tarafından sigortalı aracın sevk edilmesi sırasında gerçekleşen kaza ve kaza sonrası davacının alkol muayenesinden kaçmak amacıyla olay yerini terk etmesi dolayısıyla ZMMS poliçesi genel şartlar gereği sigorta şirketi açısından rücu sebeplerinin oluşturğunu, bu sebeple müvekkil şirketçe 3. kişiye ödenen bedel yönünden davacı taraf sorumlu olduğunu, Sigortalı Araç Sürücüsü Ehliyetsiz olduğunu, 04.08.2017 tarihinde gerçekleşmiş olan trafik kazasında kaza tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsü ehliyetsiz olduğunun açık olduğunu, Kaza tespit tutanağında sürücü ehliyeti E sınıfı olarak belirtildiğinden ehliyetsiz olarak trafik kazasına karışıldığını, Z.M.M.S poliçesi genel şartlar B.4-b maddesinde “…aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi” şeklindeki düzenlemeyle sigortacının sigortalısına rücu hakkının olduğu hüküm altına alındığını, aynı zamanda Sigortalı Araç Sürücüsü Alkollü olduğunu, her ne kadar davacı taraf sigortalı araç sürücüsü olmadığını iddia etse de karakolda vermiş olduğu ifadesiyle alkol aldığını belirttiğini, kaza sonrası polis memurlarınca alkol kontrolü yapılırken de davacı … alkol kontrolünü reddetmiş hakkında KTK m. 48/9 maddesi kapsamında alkol ölçümü yaptırmama gerekçesiyle idari para cezası kesildiğini, yine alkol ölçümü yaptırmamak amacıyla davacı olay yerini terk ettiğini, alkol muayenesinden kaçması davacının o aracın sürücüsü olduğunun göstergesi olduğunu, Z.M.M.S poliçesi genel şartlar B.4-c maddesinde alkollü olarak araç kullanılması rücu sebebi olarak düzenlenmiş olup “…Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar” ın sigorta şirketi açısından rücu sebebi olduğu ifade edildiğini, sigortalı aracın alkollü olarak sevki noktasında bir tereddüt bulunmadığından araç maliki olan davacıya rücu edildiğini, dolayısıyla kazaya karışan … plakalı araç sürücüsü …’ın kaza sebebiyle maluliyeti dolayısıyla davalı şirketçe ödenmiş olan bedel yönünden ZMMS Genel Şartlar sebebiyle rücu hakkı bulunduğundan davacı aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacı taraf Z.M.M.S. poliçe sözleşmesi tarafı ve … plakalı aracın maliki ve kaza günü sürücüsü olduğundan takip dolayısıyla sorumlu olup kötüniyetli açılmış olan işbu davanın reddi gerekmekte olduğunu, ayrıca ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğini, davacı tarafın icra takibine süresi içinde itirazda bulunmadığından icra takibi kesinleştiğini, dolayısıyla tarafımızca açılan icra takibi kesinleşmiş olduğundan takip dolayısıyla davacı borçlu adına yapılan takip işlemleri geçerli olduğunu, davacı vekilince dava dolayısıyla adli yardım talebinde bulunulmuş olsa da dava dilekçesinde kendisinin de ikrar ettiği üzere icra dosyası dolayısıyla maaşında haciz işlemi yapıldığından davacının SGK’ lı bir işte çalışıyor olduğunu, davacı aktif bir şekilde çalışıyor olmakla adli yardım talebinin reddi gerekmekte olduğunu, açıklanan nedenlerle davacı tarafça haksız, mesnetsiz ve kötüniyetli olarak açılmış olan işbu davanın reddine karar verilmesini, öncelikle görevli mahkemede dava açılmamış olduğundan davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, kötü niyetli olarak açılan dava nedeniyle davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın İzmir. … Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, … esas numarasına kaydının yapıldığı, İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14/10/2020 tarihli ve … kararı ile davanın görevsizlik ile reddedildiği ve görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderildiği, dosyanın mahkememize tevzi edilerek 2021/100 esas sayılı numarasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
İzmir … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası mahkememiz dosyasına alınmıştır.
DELİLLER:
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyanın incelenmesinde; alacaklının … Sigorta A.Ş. olduğu, borçlunun … olduğu, asıl alacağın 112.385,50 TL, diğer faizin 6.955,58 TL, ve toplam alacağın 119.341,08 TL olduğu, 28/03/2019 tarihinde 7 örnek ödeme emri ile başlatıldığı, SGK’lı olarak çalıştığından maaşı üzerine haciz işlemi yapıldığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Dava; davalı sigorta şirketinin sigortaladığı aracın karışmış olduğu kaza neticesinde davacının kusurundan kaynaklanan zararlar için başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir
Her ne kadar davacı tarafça Mahkememize iş bu dava açılmış ise de; dava açılış tarihi gözetildiğinde 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlükte olduğu ve bu kanunun 3/1-l maddesinde tüketici işleminin mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık vb.sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlandığı, aynı kanunun 73.maddesinde de tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğunun belirtildiği, somut olayımızda; davalı sigorta şirketi tarafından davacı hakkında aralarındaki ZMMS’na istinaden üçüncü kişiye yapılan ödeme nedeni ile rücuen alacak talebi ile icra takibi başlatıldığı, davacı tarafından davalı sigorta şirketine icra takibinde yer alan borcun olmadığı iddiası ile menfi tespit davası açıldığı, açılan menfi tespit davasının konusunun sigorta şirketinin ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı davacının karışmış olduğu kaza nedeni ile ödemiş olduğu bedelin kendi sigortacısı olan davacıdan tahsili talebi ile başlatılan icra takibindeki borcun olmadığına yönelik olduğu, davacının tacir olmadığı, işçi olduğu, ayrıca aracın hususi otomobil olduğu göz önünde bulundurulduğunda davacının kendi ZMMS sigorta şirketine açmış olduğu iş bu dava bakımından taraflar arasındaki somut uyuşmazlığın tüketici işleminden kaynaklanması nedeniyle Tüketici Mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiği anlaşılmakla 6502 sayılı Kanunun gereğince görevli Mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu kanaatine varılmakla açılı davanın görevsizlik nedeni ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine ve karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.nun 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemesince karar verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İzmir BAM İlgili Hukuk Dairesi Nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır