Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/97 E. 2022/785 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/97 Esas
KARAR NO : 2022/785

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 06/02/2020
KARAR TARİHİ : 18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket nezdinde ZMMS (Trafik) poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı araç, 24.12.2012 tarihinde … mahallesi …… sokak Konak/İzmir adresinde geri manevra yaparken davacı müvekkili yaya …’”’na hızlı bir şekilde çarpması sonucunda, müvekkilinin omurgasının T9 omurunda kırık meydana geldiğini, müvekkilinin yaklaşık 1 sene boyunca tedavi gördüğünü, olayla ilgili İzmir 12. Sulh Ceza Mahkemesinin …..E …….K sayılı kararıyla davalı şirket nezdinde sigortalı … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu belirtilerek 225.000 karşılığı 4.500,00 TL Adli para cezası ile cezalandırılmasına ve 6 ay süreyle ehliyetinin alınmasına karar verildiğini, verilen bukararın Yargıtay 12. Ceza dairesinin 31.03.2015 tarihli kararı ile onanmış olduğunu, İzmir Barosuna kayıtlı olarak Avukatlık mesleğini icra eden müvekkilinin bu kaza nedeniyle yaklaşık 1 yıl boyunca mesleki faaliyetlerden geri kaldığı gibi iş ve kazanç kaybına uğradığını, ayrıca müvekkilinde kalıcı olarak çalışma gücü kaybı meydana geldiğini, dava açılmadan önce dava şartı olarak 2918 sayılı yasanın 97. Maddesi gereğince davalı sigorta şirketine başvurulduğunu aynı zamanda İzmir Adliyesi Arabuluculuk bürosuna başvurulduğunu, davalı şirket tarafından… nolu açılan dosya ile başvuruya olumsuz cevap verildiğini, arabuluculukta ise anlaşma sağlanamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 24.12.2012 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle bedensel zarara uğrayan müvekkilinde oluşan kalıcı maluliyet için şimdilik 500,002TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu talep zaman aşımına uğradığından davanın reddi gerektiğini, … plakalı araç müvekkil şirket nezdinde 10.12.2012/2013 tarihleri arasında… sayılı ZMMS (Trafik) poliçesiyle sigortalı olduğunu, dava konusu taleplerden trafik sigortası genel şartları A.6-104 maddesi uyarınca müvekkili şirket sorumlu olmadığını, sigortalı aracın otopark görevlisi … idaresindeyken kazanın gerçekleştiğinden Genel şartlar gereği davanın otopark işletenine yönlendirilmesi gerekirken, müvekkili şirkete yönlendirilmesi hatalı olduğunu, müvekkil şirkete sigortalı aracın işletenin de dava konusu zararlardan sorumlu olmadığını, sigortalı aracı otoparka teslim edilmesi sonrası otopark görevlisi tarafından aracın kullanımı esnasında olayın meydana geldiğini, iş bu sebeple müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, ilgili hususun tespitini ve davanın teminat dışı itirazlar değerlendirilerek reddine karar verilmesin, davacı tarafın kusuru ve zararı ispat etmesi gerektiğini, davacı yanın kazaya ilişkin maluliyet iddialarını değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek maluliyet durumu ve maluliyetinin kazayla illiyeti hakkında rapor alınmasını talep ettiklerini, tazminat hesaplaması için dosyanın aktüer bilirkişiye gönderilmesini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel şartlar gereği geçici iş görmezlik zararı sağlık giderleri teminatına alındığından sağlık giderlerinden SGK nın sorumlu olduğunu, sigorta şirketlerinin sorumluğu bulunmadığı açıkça belirtilmiş olduğunu, davacının bu yöndeki taleplerinin reddini talep ettiklerini, yapılacak tazminat hesaplamasından SGK’nın yapacağı ödemelerin peşin sermaye değeri hesaplanarak düşürülmesini talep ettiklerini, 6111 sayılı yasanın 59. Maddesi ile 2918 sayılı yasanın değişen 98. Maddesi gereği tedavi masraflarından SGK nın sorumlu olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı tarafından Hastane kayıtları, tedavi belgeleri, İzmir 12. Sulh Ceza Mahkemesinin….. E. ……. K.sy. İlamı, Trafik Kaza tespit tutanağı, kazaya ilişkin tüm belge ve tutanaklar, … Plakalı araç ZMMS Trafik Poliçesi, … Plakalı Araç Ruhsat Fotokopisi, Bilirkişi incelemesi, Aktüer hesaplama, davacı … Baro Kimlik Kartı ve İzmir Barosu’ndan alınan Faaliyet Belgesi, davcının gelir Durumuna ilişkin belgeler, Yıllık Gelir Beyannameleri, Arabuluculuk anlaşamama tutanağı aslı, Davalı sigorta şirketine davacı tarafından yapılan başvuru mahkememiz dosyasına delil olarak sunulmuştur.
İzmir İl Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabı, Ege Üniversitesi Hastanesi yazılan müzekkere cevabı, ……. Sigorta AŞ’e yazılan müzekkere cevabı, Ahsancak Nevvar Salih İş gören DH Başhekimliğine yazılan müzekkere cevabı, Kordon Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabı, İzmir SGK’ya yazılan müzekkere cevabı mahkememiz dosyası içine alınmıştır.
Trafik (kusur) alanında uzman bilirkişi …… 12/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı … S)igorta A.Ş. nezdinde 10.12.2012/2013 tarihleri arasında… sayılı ZMMS.(Trafık) poliçesiyle sigortalı … plakalı 2008 model Fiat marka otomobil sürücüsü …’”ın kazanın oluşumunda ‘%100 kusurlu olduğu, Davacı yaya …’nun kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, Başkaca kusur izafe edilecek kişi kurum ve kuruluş olmadığı Hususundaki görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu 28/01/2021 tarihli raporunda özetle; Bu bulgulara dayanılarak olay tarihinde avukat olarak çalıştığını beyan eden 08.11.1960 doğumlu …’nda davaya konu 24.12.2012 tarihli trafik kazasına bağlı olarak meydana gelen Meslekte Kazanma Gücü Azalma Oranı, “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” ne (Resmi Gazete, 11.10.2008 tarih 27021 sayılı) göre hesaplandığında;şahsın Meslekte Kazanma Gücündeki Azalma Oranı olay tarihindeki yaşına göre %42 (yüzde kırk iki) ve bugünkü yaşına göre de %45 (yüzde kırk beş) olarak bulunmuştur. Mahkeme dosyası içerisindeki istirahat raporları incelenmiştir. Şahsın en son 20.07.2013 tarihinde “çalışır” olarak belirtildiği ve bu tarihten yaklaşık 7 ay sonra, 19.02.2014-10.03.2014 tarihleri arasında istirahatli olduğu gözlenmiştir. Rapor içerisinde 20.07.2013 tarihinde “çalışır” ibaresi bulunduğundan şahsın bu 7 aylık süreçte çalıştığı kanaati oluşmuştur. Sonuç olarak olaya bağlı tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 20.07.2013 tarihine kadar toplam 208 (iki yüz sekiz) gün olarak kabulünün uygun olacağı mütalaasına varılmıştır. Şahıs Anabilim Dalımızda yapılan muayenesinde olay tarihinde boynuna da darbe aldığını beyan etmiş olup İzmir … Hastanesi Acil Tıp Kliniğinin 24.12.2012 geliş-25.12.2012 çıkış tarihli Detaylı Epikriz Formu (incelenen evrak no:3) içerisinde yer alan 24.12.2012 çekim tarihli Servikal BT Raporunda C3-4, C4-5 ve C5-6 düzeylerinde dejeneratif osteofitlerin eşlik ettiği minör protrüzyonların ve en belirgin C5-6 sol fasetinde olmak üzere faset eklemlerde dejenerasyon bulguları görüldüğü belirtilmiştir. Şahıs beli ile ilgili herhangi bir şikayet belirtmemiş olmakla birlikte L4-5 ve L5-Si’de, L4-L5’te daha belirgin olmak üzere geniş tabanlı santral protrüzyonların görüldüğü kayıtlıdır. Ancak bahsi geçen radyolojik bulguların 24.12.2012 tarihli trafik kazasına bağlı akut bir süreç sonucunda mı yoksa kronik süreçler sonucunda mı oluşmuş olabileceği belirtilmemiştir. mahkeme dosyasında yer alan İzmir … Hastanesine ait 1 adet CD incelendiğinde, CD içerisinde olay tarihli görüntülemelerin de yer almadığı görülmüştür. Sonuç olarak, şahsın osteoporozu olduğu da göz önünde bulundurulduğunda servikal (boyun) ve lomber (bel) omurlarında olduğu belirtilen protrüzyonlar (fitık başlangıçları) ile 2412.2012 tarihli trafik kazası arasında illiyet bağı kurulamamış olup hesaplamaya dahil edilmemiştir. Tarafınızca istenirse İzmir … Hastanesinden şahsa ait olay tarihli görüntülemelerin (servikal ve lomber BT”’lerin) bir CD halinde Anabilim Dalımıza gönderilmesi halinde fıtık başlangıcı bulgularının radyolojik inceleme ile akut bir durum olup olmadığı değerlendirilebilceğinden tekrar hesaplama yapılabilecektir. Şahsın kazaya bağlı yaralanması nedeniyle sürekli bakıma muhtaç olmadığı kanaatine varılmıştır. Yaralanma sonrası kişinin günlük öz bakım ihtiyaçlarını gideremediği veya gidermekte zorlandığı durumlarda, tam zamanlı veya günlük belli bir saat profesyonel bakım desteği ihtiyacı olup olmadığı ve varsa süresi ile ilgili hususlarda bireysel farklılıklar, aile desteği, yaralanmanın özelliği gibi birçok farklı etkenin değişkenlik göstermesi nedeniyle standart bir süre verilmesi mümkün değildir. Sorulan husus (başkasının bakımına muhtaç olup olmadığının) ile ilgili olarak, sosyal haklar kapsamında engelli bireylerin bakıma muhtaçlığının tespiti ile ilgili olan “Bakıma Muhtaç Engellilerin Tespiti ve Bakım Hizmeti Esaslarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik” başlıklı Yönetmelikte bahsi geçen üyelerden oluşan bir Bakım Hizmetleri Değerlendirme Heyeti oluşturularak bakıcı ve bakıma muhtaç olup olmadığı hususundaki raporun bu özellikteki bir heyetten aldırılmasının daha uygun olacağı kanaatini bildirir rapor düzenlenmiştir.
Aktüerya Sigorta mevzuatından kaynaklı hesap alanda uzman bilirkişi SELME MERT KARAARSLAN 08/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Güncel veriler ile yapılan sürekli iş göremezlik tazminatı hesabında nihai karar Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, Anayasa Mahkemesi tarafından KTK m.90 da yer alan ve poliçe genel şartlarına atıf yapan kısmın iptal edilmiş olması da nazara alınarak, Genel Hükümlere göre ve TRH 2010 Yaşam Tablosu kullanılmak suretiyle, Progresif Rant Yöntemi ile ”%100 haklılık oranı üzerinden: a) 356.294.72 TL sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplandığı, ancak davalı sigorta şirketinin bu bedelden ZMMS poliçesinin kaza tarihinde ölüm/sakatlık halleri için geçerli olan 225.000,00 TL sından sorumlu bulunduğu: b) 16.160.76 TL geçici iş göremezlik tazminatı hesaplandığı; Bu ZMMS poliçesinin kaza tarihinde tedavi giderleri TL tutarındaki teminat limiti içinde kaldığı; bedelin de için geçerli olan 225.000,00 c) Böylece Davalı Sigortacının Toplam 241.160,76 TL için davacıya karşı sorumlu tutulabileceği; Sigortacıya ilk başvuru tarihine 8 iş günü ilavesi ile 02.08.2019 tarihine ulaşıldığı, Sigortalı aracın hususi oto vasfında bulunduğu; Hukuki durumun ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olduğu hususunda görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Davacı vekili 17/06/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi ile özetle; Yargılama kapsamında alınan 08.06.2021 tarihli aktüerya bilirkişi raporu doğrultusunda; Dava dilekçesinde 500,00-TL olarak talep edilen kalıcı maluliyet(sürekli iş göremezlik) tazminat alacağımızı 224.500,00-TL arttırarak, toplam 225.000,00-TL kalıcı maluliyet(sürekli iş göremezlik) tazminatının olay tarihi olan 24.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava; 24/12/2012 tarihli trafik kazası nedeni ile davacının yaralanması sonucunda davacıda oluşan sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat istemi ile açılan tazminat davasıdır.
Davalı taraf cevap dilekçesinde alacağın zaman aşımına uğradığı iddiası ile zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Zamanaşımı yönünden mahkememizce yapılan değerlendirmede; kaza tarihinin 24/12/2012 tarihi olduğu, davanın ise 06/02/2020 tarihinde açıldığı, Karayolları Trafik Kanununun 109/1.maddesinde motorlu araçlarından doğan maddi zararların zamanaşımı süresinin zarar görenin ve zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde kaza tarihinden itibaren 10 yıl olarak belirtildiği, aynı kanunun 109/2 maddesinde ise dava cezai gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanunun bu fiil için daha uzun bir süre zamanaşımı süresi ön görülmüş olduğu takdirde bu sürenin maddi tazminat taahhütleri içinde geçerli olduğu hükmünün yer aldığı, davanın davacının yaralanması nedeni ile açılan tazminat davası olduğu, TCK yönünden olayın taksirle yaralama niteliğinin bulunduğu ve TCK’ya göre bu suç yönünden zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu, kaza tarihi ve dava tarihi arasında 8 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davalının zamanaşımı itirazının reddi gerektiği kanaati ile zamanaşımı itirazının reddine karar verilerek davanın esası yönünden inceleme yapılmıştır.
Dava konusu trafik kazası hakkında yürütülen soruşturma sonucu açılan İzmir 12. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/471E, 2013/873K sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı; K.H. müşteki: …, sanık: …, suç: taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma, suç yeri: İzmir/Konak olduğu, sanık hakkında 225.000 karşılığı 4.500 TL Adli para cezası ile cezalandırılmasına ve 6 ay süreyle ehliyetinin alınmasına karar verildiği, verilen bu kararın Yargıtay 12. Ceza dairesinin 31.03.2015 tarihli kararı ile onanmış olduğu anlaşılmıştır.
Davalı sigorta şirketi kazanın, aracın otopark görevlisi … sevk ve idaresinde iken gerçekleştiğini belirterek davalı sigorta şirketinin trafik sigortası genel şartlarının A.6-104.maddesi uyarınca otopark işleteninin kazadan dolayı sorumlu olduğu, aracı işletenin sorumlu olmadığı, bu nedenle sigorta şirketinin de sorumlu olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkememizce dava konusu kazanın meydana geldiği yerdeki otopark işletmesinin kim tarafından işletildiği yerin durumu hakkında ilgili Kordon Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden bilgi istenilmiş, Vergi Dairesi Müdürlüğü yazı cevabında belirtilen adresin kapalı olduğu, adresin bulunduğu sokağa giren yolların trafiğe kapatıldığı, araç girişi olmadığından iş yerinin kapanmış olduğu, adreste önceden mükellef olan veya işletmeci olanların tanınmadığı, adres mahallinde kime ait olduğu bilinmeyen eski eşyaların olduğu, mal sahibinin bilinmediği tespit edildiği bildirilmiştir.
Dava konusu trafik kazasına ilişkin İzmir 12.Sulh Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında yürütülen kovuşturma dosyasında mahallinde 12/11/2013 tarihinde keşif yapılmış bilirkişi tarafından kazanın meydana geldiği yerde ki gözlemin bilirkişi raporuna aktarılmış ve buna göre kazanın meydana geldiği yerde kaza mahallideki araç yolunun Kıbrıs Şehitleri Caddesi yönüne giderken kaplamanın sol tarafında kurallara aykırı olarak sıralı olarak park etmiş araçların bulunduğu, bu hususun yaya ve araç trafik güvenliğini olumsuz yönde etkilediğinin, kaza mahallindeki araç yolunun 1456 ile 1471 sokak mahallindeki dört yönlü kontrolsüz kavşak mahallinden Kıbrıs Şehitleri Caddesi yönüne takriben 50 metre mesafe olduğu ve bu yolun anılan cadde tarafında fiziki engellerle kapalı olduğu, bu mesafedeki araç yolu üzerinde her iki yönde (otopark mahalline giriş ve çıkış yapan araçlar) trafik akışının olduğunun tespit edildiği, araç sürücüsü …’ın ifadesinde, kaza anında sigortalı araç ile iş yerine ait bahçeden 1-2 metre dışarı doğru geri çıktığı sırada kazanın meydana geldiğini beyan ettiği, kaza mahallindeki araç giriş çıkış yolunun açık olduğunun tespit edildiği, kazanın meydana geldiği yerin trafiğe açık olması nedeni ile kazanın 2918 sayılı yasa uyarınca trafik kazası olarak değerlendirilmiştir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 104.maddesinde;” Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı; işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın işleteni ve araç için zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu değildir.
Yukarıda yazılı teşebbüs sahipleri kendilerine bırakılan motorlu araçların tümünü kapsamak üzere esasları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilecek bir zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmaya ve denetimlerde bu sigortanın yapıldığını belgelemeye mecburdurlar. İşletenin sorumluluk sigortasına ilişkin hükümler, burada da uygulanır. Motorlu araçları mesleki veya ticari amaçlar için elinde bulunduran teşebbüs sahipleri bu araçların yönetmelikte gösterilecek biçimde bir defterini tutmakla yükümlüdürler.” hükmü yer almaktadır.
Bu kanun hükmünün uygulanmasına yönelik benzer bir davanın temyizi üzerine Yargıtay 4. H.D.’nin 22.11.2021 tarih 2021/5436 Esas, 2021/8806 Karar sayılı kararındaki içtihadında ” 2918 Sayılı KTK’nun 104.maddesi uyarınca motorlu araçlar ile ilgili mesleki faaliyette bulunan kişiler, gözetim, onarım, bakım veya buna benzer amaçlar ile kendilerine bırakılan araçların neden olduğu zararlardan dolayı işleten gibi sorumlu tutulmuşlardır. Bu şekilde oluşan zararlardan, aracın işleteni veya o araç için trafik sigorta sözleşmesini yapan sigortacının sorumlu olmayacağı da açıkça belirtilmiştir. Aynı madde hükmünde ayrıca, bu gibi mesleki faaliyette bulunanların, kendilerine teslim edilen araçların yönetmelikte gösterilen biçimde defterini tutmakla, maddenin ikinci fıkrasında da bu meslek sahiplerinin kendilerine teslim edilen motorlu araçlarının tümünü kapsayacak şekilde trafik sigortası yaptırmakla yükümlü tutuldukları açıkça belirtilmiştir.
Kanunda mesleki faaliyetin kapsamına göre bir ayrıma gidilip gidilmeyeceği konusunda bir açıklık yoksa da, mesleki faaliyette bulunan teşebbüsün az veya çok organize olması aranmalıdır. Zira kanun, bu çeşit teşebbüs sahiplerinin işleten gibi sorumlu olacağını kabul ederken, zarar görenlerin en az araç maliki gerçek işletenler (ya da sigortacıların) karşısında olduğu kadar güvence altında olacaklarını varsaymıştır. Bu nedenle teşebbüsün aracın zarara neden olacak biçimde usulsüz kullanımlarını önleyecek şekilde düzenlenmiş olup olmadığı, benzer iş yerlerinin normal çalışma düzenlerin, teşebbüsün mali gücü, bırakılan araçları özel deftere kaydedip kaydetmediği ve trafik sigortası yaptırıp yaptırmadığı gibi hususlar üzerinde durularak bir değerlendirme yapılmalıdır. Ekonomik gücü zayıf, düzensiz, basit yerlerin ne araç nede zarar görenler için bir güvence olamayacağı gözardı edilemez.
Ayrıca motorlu araçlar ile ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüs sahiplerinin işleten gibi sorumlu tutulabilmeleri için, araç üzerindeki hakimiyetin eylemli olarak teşebbüs sahibine geçmesi gerekir. Bu durum, her somut olayın özelliğine göre ayrı değerlendirilmelidir. Kısa süreli basit onarımlar gibi kesinlikten uzak, duraksamalı durumlarda hakimiyetin geçtiği kabul edilmemelidir. Zira, motorlu araçlar ile ilgili mesleki faaliyette bulunan kişilerin işleten gibi sorumlu tutulmalarının nedeni, bunların motorlu araç üzerindeki fiili hakimiyetin kesin olarak sahibi bulunmalarından kaynaklanmalıdır.” gerekçesi ile KTK’nun 104.maddesi kapsamında kaldığı nedeni ile açılan tazminat davasının reddine dair ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı sigorta şirketi tarafından kazanın Karayolları Trafik Kanunu’nun 104. Maddesi kapsamında kalması nedeni ile sigorta şirketinin sorumlu olmadığı iddia edilmiş ise de; Yargıtay içtihadından da anlaşılacağı üzere, araç işleteni ve sigortacının sorumlu olmadığının kabul edilebilmesi için 2918 Sayılı kanunun 104. maddesinde belirtildiği şekilde ilgili teşebbüs sahibinin, otopark işletmesinin faaliyetinin organize olması kendisine teslim edilen motorlu araçların tümünü kapsayacak şekilde trafik sigortası yaptırması gerektiği, ayrıca otoparka bırakılan araçların özel deftere kaydedilmesi gerektiği, ekonomik olarak zayıf, düzensiz ve basit bir yer olmaması gerektiği, dava konusu kazanın meydana geldiği yer olarak belirtilen ve otopark işletmesi olduğu belirtilen yerdeki işletmeye ilişkin bilgilerin istenildiği, Kordon Vergi Dairesi Müdürlüğünce yapılan araştırmada kazanın meydana geldiği yerde 2918 sayılı yasanın 104.maddesinde belirtilen şekilde otopark işletmeciliği yapıldığı yönünde bir tespitin bulunmadığı, hatta bu yerde öncesinde bir işletmecilik yapıldığına yönelik bir tespitin bulunmadığı hususları dikkate alındığında kazaya karışan davalı sigortacı tarafından sigortalanan araç sahibi tarafından her ne kadar araç üçüncü kişiye teslim edilmiş ise de; aracın KTK’nun 104.maddesi kapsamında mesleki faaliyette bulunan tarafından aracın fiili hakimiyetinin kesin olarak ilgili şahsa geçtiğinin kabul edilemeyeceği, bu nedenlerle aracın işleteninin kanunun 104. maddesinde yer aldığı şekilde sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından, araç işleteninin ve zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacı davalı sigorta şirketinin kazadan sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu trafik kazası nedeni ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan araç sürücüsünün kusurlu olup olmadığı yönünde ceza soruşturmasında alınan raporda sürücünün asli derecede tam kusurlu olduğu belirtilmiş, kovuşturma aşamasında alınan raporda ise kazanın oluşumunda sürücü …’ın ağırlıklı asli kusurlu olduğu, davacı yayanın ise alt tali kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda kovuşturma aşamasında dinlenen bilirkişinin katılana tali kusur izafe eden değerlendirilmesine iştirak edilmemiş, soruşturma sırasında düzenlenen bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesi ile mahkumiyet kararı verilmiştir. Mahkememizce davalı araç sürücüsünün kusurlu olup olmadığı yönünden yapılan incelemede, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yönetmeliği gereğince bağlantı yollarında geri gitmenin yasak olmasına rağmen 1471 sokak üzerinden 1456 sokağın kesiştiği olay mahalli dörtlü kontrolsüz kavşak başında numara 7’nin önünde duran aracın arka tarafının iç ve dış aynalarını dahi kontrol etmeyerek bu hali ile tehlike arz edecek şekliyle birden kontrolsüz geri manevra yaparak arka tarafında kavşak başında yol içinde yürümekte olan davacı yayaya yakın mesafeden kurallara aykırı dikkatsiz ve özensiz davranış göstermek sureti ile çarparak kazaya sebebiyet vermesi sonucunda oluşan trafik kazasında davalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacının kazanın oluşumunda bir kusurunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu ve davalı işletenin dava konusu trafik kazası nedeni ile sorumlu olduğu, bu nedenle sigorta şirketinin de poliçe kapsamında sorumlu olduğu değerlendirilerek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu tarafından davacının kaza tarihinde yürürlükte bulunan çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliğine göre sürekli maluliyetinin tespiti için rapor düzenlenmesi istenilmiş ve düzenlenen raporda; davacının olay tarihindeki yaşına göre %42, raporun düzenlendiği tarihteki yaşına göre %45 oranında maluliyetinin bulunduğu tespit edilmiştir. Davalı araç sürücüsünün kusur oranı ve davacının sürekli maluliyet oranı dikkate alınarak hesap bilirkişisinden davacının sürekli iş göremezlik tazminatının hesaplanması istenilmiş, güncel veriler ve TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınarak ve %10 artırım ve %10 iskonto uygulanmak sureti ile yapılan hesaplamada, davacının 356.294,72 TL sürekli iş göremezlik tazminat alacağı tespit edilmiştir.
Davacı tarafça HMK’nun 107.maddesine göre açılan davada talep artırım gerekçesi sunularak ve harç ikmal edilerek dava değeri 225.000,00 TL olarak belirli hale getirilmiştir.
Davalı araç sürücüsünün kusur durumu ve oranına göre ve davacının kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre oluşan maluliyet oranına göre TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınarak %10 artırım ve %10 iskonto uygulanmak sureti güncel verilere göre yapılan hesaplamada, davacını 356.294,72 TL sürekli iş göremezlik tazminatı alacağının bulunduğu, kaza tarihindeki poliçe teminat limitinin 225.000,00 TL olduğu, davacı tarafından talebin 225.000,00 TL olarak belirli hale getirildiği, araç işleteninin kazadan doğan zarardan sorumlu olduğu dolayısıyla davalı sigorta şirketinin poliçe kapsamında belirlenen bu miktardan sorumlu olduğu, davacının sigorta şirketine başvuru tarihine 8 iş gün ilave edildiğinde 02.08.2019 tarihinden itibaren faiz talep edebileceği kanaatine varılmış ve davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ ile; 225.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının 02/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 15.369,75-TL nispi ilam harcından, peşin alınan 54,40- TL nispi harç ile 3.834,00-TL ıslah harcı indirildikten sonra kalan 11.481,35-TL harcın davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
3-Davacının yatırmış olduğu 54,40-TL başvurma harcı ile 54,40-TL nispi harç 3.834,00-TL ıslah harcı toplamı 3.942,80-TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu 1.100,00-TL bilirkişi ücreti 280,00-TL tebligat-posta giderinden ibaret toplam 1.380,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 34.500,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
8-Davacının yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize yahut başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamını ödemek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2022
Katip …
E-İMZA

hAKİM…
E-İMZA