Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/779 E. 2022/52 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/154 Esas
KARAR NO : 2022/143

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2021
KARAR TARİHİ : 17/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 02/03/2021 tarihli dava dilekçesinin incelenmesinde; müvekkili şirketin, Türkiye ve dünya çapında pek çok ülkede özellikle otomotiv, üretim, montaj sektöründe kalite kontrol hizmeti veren yabancı menşeili bir şirket olduğu, şirketin; gerek tecrübesi, gerek fiziki donanımı gerekse personel donanımı yardımıyla firmaların henüz üretim aşamasında olan ürünlerinin kalite ve kontrolünü gerçekleştirerek, ürünlerin güvenli ve kaliteli olarak nihai tüketiciye ulaşmasını sağladığı, davalı … ile 25.07.2016 tarihinde müvekkili şirket arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi akdedildiği, davalının, müvekkili şirkette 05.07.2018 tarihine kadar “kalite kontrol operatörü” olarak çalıştığı, 05.07.2018 tarihinden sonra ise ik uzmanı ve ofis asistanı olarak çalışmaya devam ettiği, davalının son olarak müvekkili şirkette ik uzmanı, asistan ve röportör olarak çalıştığı, şirketin hangi müşteri ile nasıl çalıştığı, nasıl faturalandırdığı, dahası çalışmalarını nasıl raporladığı, hangi iş için kaç personelle kaç saat çalışılması gerektiği, müşterilerin hangi işi nasıl istediği ile ilgili tüm teknik bilgilere haiz olan bir personel olduğu, ayrıca davalının müvekkili şirketin diğer rakip firmalarıyla arasında fark yaratan hususlarda bilgi sahibi olduğu, öyle ki; müvekkilinin çalışma hızını, saatlik ücretlerini, parça başı kontrol sürelerini ve daha da önemlisi müşteri firmaların müvekkili şirketten hangi parçanın nasıl kontrol edilmesinin istendiğini bildiği, davalının almış olduğu son net ücretin 2.050,00 TL olduğu, ancak müvekkili şirket tarafından haricen edinilen bilgilere göre davalının henüz müvekkili şirket ile aralarındaki sözleşme gereğince yüklendiği rekabet etmeme yükümlülüğü sona ermeden; müvekkili şirket ile aynı faaliyet alanında iştigal eden, merkezi müvekkili şirket merkezi ile aynı binada olan ve hatta yöneticisinin müvekkili şirketin halihazırda “haksız rekabet sebebiyle “davalık olduğu eski genel müdürü olan … A.Ş. isimli şirkette çalışmaya başladığı, davalının rekabet etmeme ve sır saklama yükümlülüğüne aykırı davranışları nedeniyle iş akdinin 9. maddesinde rekabet yasağının ihlali ve 10. maddesinde sır saklama yükümlülüğünün halinde, cezai şart ödemeyi taahhüt ettiği, davalının rakip firma nezdinde çalışmaya başlaması-yargılama neticesinde de sabit olacaktır ki- cezai şartın gerçekleşmesine neden olduğu, ayrıca müvekkili şirkette edindiği bilgiler ve teknikler sayesinde, rakip firmada hem operator, hem roportör hem de ik uzmanı olarak çalıştığı, şimdi ise yükselerek bölge sorumlusu olduğunun öğrenildiği belirtilerek yukarıda arz ve izah edilen ve yargılama aşamasında resen görülecek sair unsurlarla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davalının iş akdinin 9. maddesine aykırı hareketi sabit olduğundan, davalı tarafından, 4 net maaş tutarındaki 8.200,00 TL cezai tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ödenmesine, iş akdinin 10. maddesine aykırı hareketi sabit olduğundan, davalı tarafından 2 net maaş tutarındaki 4.100,00 TL cezai tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ödenmesine, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin talep edilmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 03/05/2021 tarihli cevap dilekçesinin incelenmesinde; davacının açmış olduğu davanın, davacı şirketin, müvekkilin kendisinden işçilik alacaklarına ilişkin talebinden sonra kendisinin bu dava ile ilgili olarak ödeme yapmak zorunda kalma ihtimaline binaen karşı hamle olarak ikame ettiği hukuku dayanaktan yoksun bir dava olduğu, davacı tarafın ikinci ve daha büyük sıkıntısının eski genel müdürü … ile ilgili olan dava ve uyuşmazlıklarının müvekkiline yansıtılması olduğu, müvekkilinin, işçilik alacaklarının tahsili amacıyla İzmir … İş Mahkemesinin … E sayılı dosyasıyla dava ikame ettiği, söz konusu davanın dava dilekçesinde de ayrıntılı olarak açıklandığı gibi müvekkilinin 25/07/2016 tarihinde davalı şirketin kalite kontrol operatörü olarak işe başladığı, ilerleyen süreçte göstermiş olduğu performanstan dolayı İnsan Kaynakları Uzmanlığı görevine getirildiği, bu görevlerinin yanında raportörlük görevi gibi işler ile de görevlendirildiği, davacı şirketin Ege Bölge Müdürü …’in, müvekkilinin işten ayrıldığı takdirde yeni genel müdür … ile görüşme yaparak yasal haklarının tarafına ödeneceğini ifade ettiği, iş sözleşmesinin feshetmesini isteyen davacı şirketin bu teklifini kabul etmeyen müvekkiline baskı yapılmaya başlandığı, öncelikle davacı şirketin tahsis ettiği ayrı bir odada çalışan müvekkilinin odasının alındığı, yan binada yer alan diğer personellerle çalışmaya zorlandığı, ayrıca 04/12/2019 tarihinde … tarafından İzmir İli Çiğli İlçesinde bulunan … ofisinde görevlendirildiğinin bildirildiği, bu görevlendirmeyi, Manisa İlinde yaşadığıx özel aracı olmadığı ve servis imkanı da sunulmadığı için kabul etmeyen müvekkiline 05/12/2019 tarihinde İzmir’deki ofiste çalışmaya başlaması gerektiği Manisa’da bulunan iş yerine gelmemesi gerektiğinin de ifade edildiği, davacı şirketin yaptığı baskıların bununla sınırlı kalmadığı, 04/12/2019 tarihinde şirketin ortak … gruplarından hiç bir neden olmadan çıkarıldığı, bunun yanında yaşadığı ilden başka yerde görevlendirildiği ve yetkilerinin kısıtlandığı, davacı tarafın yapmış olduğu bu gibi eylemlerin iş sözleşmesinin haksız ve geçersiz nedenle feshedilmesi anlamını taşıması nedeniyle müvekkili tarafından dava ikame edildiği, davacı …’in ülkemizdeki diğer taşeron firmalar gibi asgari ücret ile personel işe alıp üzerine %3 – %5 kar koyan normal bir taşeron firma olduğu, iş yapış şekli olarak fiyat politikası, mali yapısı açısından teknik ve özel bir niteliği olmayan bir firma olduğu, her taşeron firma gibi uzman olduğunu belirttikleri kalite kontrol alanında işçilik ve insan kaynağı hizmeti verdiği, ayrıca …’in şirket kuruluş sözleşmesine bakıldığında civata bile sattığının yazdığı, müvekkilin normal çalışan bir işçi olduğu, …’in şirket kuruluş sözleşmesinde belirttiği birçok alan için haksız rekabet iddiasında bulunmasının müvekkilinin hürriyetinin kısıtlanması anlamına geleceği, müvekkilinin işe başladığı …’in ise teknik anlamda sadece “kalite kontrol” hizmeti veren bir şirket olmadığı, aksamı olan her türlü teçhizatın, bakımı, kontrolü ve temizliğini de içerecek şekilde “endüstriyel ürün kontrolü” ve metot mühendisliği gibi …’in hizmet kapsamında olmayan hizmetleri dahi verdiği, kalite kontrol hizmetlerinin ise sadece üretimi yapılan ürünün kontrolünün yapıldığı daha dar bir alanda olduğu, bu sebeple, …’in hizmet kapsamının yalnızca kalite kontrol hizmeti olarak tanımlanabilmesi söz konusu olmadığı, davacı şirketin yakışıksız iddialarından birinin de müvekkilinin davacı şirketin müşterilerini yönlendirdiği, teknik verilerini davacı şirket aleyhine kullanıldığı iddiaları olduğu, müvekkilinin iddia edildiği gibi şirketin müşterilerini yönlendirmesinin mümkün olmadığı, davacı şirket ile bu şirketin faaliyet alanı ve faaliyet konusunun birbirinden tamamen farklı olduğu, müvekkilinin çalışmakta olduğu şirketin tesis yönetim (temizlik, bakım, imalat destek, lojistik destek, mühendislik hizmeti vb faaliyetler) iken davacı şirketin sadece kalite kontrol firması olduğu, …’in 07.05.2019 tarihinde kurulmuş olmasına rağmen ilk faturasını 31.01.2020 tarihinde kestiği, … firmasının, gösterdiği başarılardan dolayı, herhangi bir girişim yapmaksızın …, … gibi çok büyük firmalardan ihalelerine katılmak üzere teklifler aldığı, müvekkilinin asgari ücret ile çalışan ve herhangi bir teknik veri bilgi ve donanımına sahip olmayan bir çalışan olduğu, unvanında veya faaliyet alanında onlarca sıfat bulunan firmaların, her çalışanına unvanlarından bir iştigal konusu ile faaliyet gösteren yeni bir şirkette işe başlamaları neticesinde açılan davaların hukuk sistemini ve çalışma düzenini olumsuz etkileyeceği, anayasal düzenin çarklarının işlemez hale geleceği, davacının dava dilekçesinde müvekkilinin sözde eyleminin TCK kapsamında suç olduğundan bahsetmekte, ancak şikayet yoluna gitme cesaretini gösteremediği, keza kendi çalışanlarından … isimli çalışan ile ilgili olarak yapmış olduğu şikayet hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği belirtilerek yukarıda arz ettiğimiz nedenlerle dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin talep edilmiştir.
Dilekçelerin teatisi aşaması tamamlanmakla taraf teşkili sağlanmış ve usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
İzmir … ATM’nin … E. Sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden gönderildiği, İzmir CBS’ye ve SGK’ya yazılan müzekkerelere verilen cevabi yazıların dosya arasına alındığı, İzmir … İş mahkemesine yazılan müzekkere cevabı, davacı ve davalı tanıklarının beyanları dosya arasındadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde; Mahkememiz davalısının yukarıda belirttiği şekilde davacı şirket bünyesinde 25/07/2016 – 14/12/2019 tarihleri arasında çalıştığı, bu çalışmasının SGK koduna göre (3) istifa ile sona erdiği, daha sonra dava dışı … A.Ş. bünyesinde 17/01/2020 tarihinden beri çalıştığı konularında bir uyuşmazlık olmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda yapılan tespit göz önüne alındığında taraflar arası uyuşmazlık konusu hususun davalının davacı yan yönünden rekabet yasağına aykırı bir davranışının olup olmadığı, sır saklama yükümlülüğüne aykırı bir davranışının olup olmadığı, bu kapsamda davalının davacıyla arasındaki iş sözleşmesinin 9. ve 10. maddesine aykırı bir davranışının olup olmadığı, olduğunun tespiti halinde bu aykırılıktan doğan davacının zararının miktarının tespiti ve davalıdan tahsilinin mümkün olup olmadığı hususlarına yönelik yapılacak inceleme neticesi varılacak kanaate yönelik açılan maddi tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu husus yukarıda belirlendiğinden ve bu kapsamda davaya konu edilen tazminatın haksız rekabetten kaynaklı olarak davalıdan talep edildiği ve tazminata esas teşkil eden davalı davranışlarının gerek iş sözleşmesinin devamında gerekse iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki tarihlere yönelik olduğu belirtilmekle bu dönemler dosya kapsamından ayrılmasına olanak olmadığı kanaati ile iş bu dava ticaret mahkemelerinin görevine girmesinden kaynaklı olarak Mahkememizce dava şartı noksanlığı olmadığı değerlendirilmekle tahkikata geçilmiş ise de Yargıtay … HD’nin … E. ve … K. Sayılı ilamından anlaşıldığı üzere iş bu dava konusu uyuşmazlık yönünden göreve ilişkin içtihattan dönüldüğünün anlaşılması neticesinde davanın her aşamasında yapılabileceği göz önüne alınarak dosyanın görev yönünden yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK nın 5/1 maddesinde:”Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
TTK nın 4. Maddesinde de ticari davaların neler olduğu ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. Maddesinde ; (1) İş mahkemeleri; a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara, c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.
şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ve yasal mevzuat göz önüne alındığında her ne kadar davacı tarafça yukarıda belirtilen uyuşmazlık tespiti kapsamında davalı aleyhine haksız rekabetten kaynaklı tazminat talepli iş bu dava açılmış ise de haksız rekabet teşkil eden hususa yönelik taraflar arasında uyuşmazlığın kaynağına esas teşkil eden iş sözleşmesinin bulunduğu, davacı tarafça davalı eylemlerinin söz konusu iş sözleşmenin 9. ve 10. Maddelerini ihlal etmesi sebebiyle iş bu davanın açıldığı belirtildiğinden davalı eyleminin gerek sadakat borcuna gerekse rekabet etmeme borcuna aykırı davranılıp davranılmadığı hususuna yönelik iş bu dava konusunun adı geçen yasanın TTK nın 5/1 maddesinde belirtildiği gibi “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin somut olayımızdaki karşılığının 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesi olduğu, bu maddede açıkça 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, İş Mahkemelerinin bakacağının düzenlendiği, dolayısıyla 6098 sayılı TBK nun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan iş bu davada görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğu kanaatine varılmakla ( Yargıtay 9. HD nin 01/06/2021 tarih 2021/3076 esas, 2021/9789 karar sayılı içtihatının da aynı doğrultuda olduğu) davanın HMK nın 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine, görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın GÖREVSİZLİK NEDENİ ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi gereği kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde iş bi dosya resen ele alınarak Mahkememizce davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4- Yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verilmesine, davanın açılmamış sayılma şartları oluştuğu takdirde yargılama giderleri konusunda MAHKEMEMİZCE KARAR VERİLMESİNE,
5- Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 17/02/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸